Buzda Yürürken Bunlara Dikkat!

Kar yağışının pek çok ilde etkili olduğu şu günlerde uzmanlar uyarıyor: “Karlı ve buzlu zeminler ciddi yaralanma risklerini beraberinde getiriyor.”

Haber Giriş Tarihi: 31.12.2025 12:09
Haber Güncellenme Tarihi: 31.12.2025 12:09
www.kapsulhaberajansi.com

Karlı havalarda güvenli yürüyüş için ‘penguen yürüyüşü’ tekniğinin önemli olduğunu hatırlatan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğr. Gör. Mert İlhan, “Dizlerin kilitlenmeyip hafif bükülü tutulması şok emilimi sağlarken, kolların yana açılarak denge çubuğu görevi görmesi ve adımların kısa, sürükleyici nitelikte olması kayma riskini azaltır.” dedi. Yanlış ayakkabı seçimi, eller ceplerde yürümek ve refleks olarak ellerle düşmeyi durdurmaya çalışmanın kırık ve kafa travmalarına yol açabileceğine dikkat çeken Öğr. Gör. İlhan, özellikle yaşlılar ve kemik erimesi riski taşıyan bireylerde basit düşmelerin hayati sonuçlar doğurabileceği uyarısını yaptı.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğr. Gör. Mert İlhan, kış aylarında karlı ve buzlu zeminlerde güvenli yürüyüşün nasıl olması gerektiği, düşme riskini artıran hatalar, düşme anında yapılması ve yapılmaması gerekenler ile düşme sonrası dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.

Karda ve buzlu zeminlerde en güvenli yürüyüş biçimi ‘penguen yürüyüşü’!

Karda ve buzlu zeminlerde güvenli yürüyüş için en çok önerilen yaklaşımın, halk arasında ‘penguen yürüyüşü’ olarak bilinen yürüme biçimi olduğunu dile getiren Öğr. Gör. Mert İlhan, “Güvenli yürüyüş için vücudun ağırlık merkezini etkin yönetmek ve zeminle teması arttırmak gerekir.” dedi.

Penguen yürüyüşü tekniğinde gövdenin hafifçe öne eğilmesi ve ağırlık merkezinin yere basan ayağın üzerinde tutulması gerektiğini aktaran Öğr. Gör. İlhan, “Dengeyi artırmak için ayak uçları 10-30 derece dışa doğru çevrilerek destek yüzeyi genişletilmeli. Normal yürüyüşteki topuk ve parmak ucu döngüsü terk edilerek ayak tabanının tamamının yere aynı anda temas ettiği düz taban basışı uygulanmalı. Dizlerin kilitlenmeyip hafif bükülü tutulması şok emilimi sağlarken, kolların yana açılarak denge çubuğu görevi görmesi ve adımların kısa, sürükleyici nitelikte olması kayma riskini azaltır.” şeklinde konuştu.

Eller ceplerde yürümek, dengeyi bozarak düşme ve ciddi yaralanma riskini artırıyor!

En sık yapılan ve ciddi yaralanmalara yol açan hataların başında ellerin ceplere sokularak yürünmesi geldiğine dikkat çeken İlhan, “Bu durum bireylerin hem denge stratejileri yeterince sağlayamamasına neden olur hem de düşme anında ellerin yüzü koruma refleksini engeller.” dedi.

Kuru zemindeki gibi topuğu yere sertçe vurarak yürümenin de sürtünmenin az olduğu yüzeylerde topuğun öne kaymasına ve kafa travması riski taşıyan geriye doğru düşmelere neden olabildiğine vurgu yapan Öğr. Gör. İlhan, “Ayrıca yürüyüş sırasında uzun adımlar atmak ağırlık merkezini destek noktasından uzaklaştırıp toparlanmayı imkânsız kılar. ‘Siyah buz’ olarak bilinen görünmez buz tabakalarını fark etmeyip normal yürüyüşe devam etmek ve dizleri gergin, yani kilitli tutmak da kaçınılması gereken kritik yürüyüş hatalarındandır.” uyarısında bulundu.

Düşme riskini belirleyen en önemli dış unsurlardan biri ayakkabı seçimi!

Kış aylarında yürürken, zeminle temas eden tek arayüzün ayakkabı olduğunu hatırlatan Öğr. Gör. Mert İlhan, “Düşme riskini belirleyen en önemli dış unsurlardan biri ayakkabı seçimidir.” dedi.

Standart spor veya yürüyüş ayakkabılarının tabanlarının, belirli bir sıcaklığın altına düşüldüğünde sertleşen polimerlerden üretildiğini kaydeden Öğr. Gör. İlhan, şunları söyledi:

“Buzlu ve karlı zeminlerde yürümek için geliştirilmemiş bu ayakkabıların tabanı mikroskobik düzeyde zemin pürüzlerine uyum sağlamayı engelleyerek ayakkabıyı buz üzerinde kaygan bir plastik parçasına dönüştürür. Güvenli bir kış botunun tabanı, soğuk havalarda sertleşmeyen ve esnekliğini koruyan kauçuktan üretilmiş olmalıdır. Uygun kış botları dondurucu soğuklarda bile tabanın yumuşak ve esnek kalarak yüzeye tutunmasını sağlar. Ayrıca, olası bir denge kaybında ayak bileğinin burkulmasını önlemek adına yüksek konçlu botların tercih edilmesi, ayak bileğine mekanik destek sağlayarak bağ yaralanmalarını ve kırıkları azaltabilir.”

Ellerle düşmeyi durdurmaya çalışmamak gerekir!

Kayma anında refleks olarak yapılan en kritik hatanın, evrimsel bir koruma güdüsüyle elleri yere koyarak düşüşü durdurmaya çalışmak olduğuna işaret eden İlhan, “Tıbbi literatürde ‘açık el üzerine düşme’ olarak adlandırılan bu düşüş, kış aylarında kol ve el-el bileği kırıklarının birincil sebebini oluşturur.” dedi.

Düşerken elleri kullanmaktan kaçınarak, dirseklerin bükülü tutulması gerektiğini dile getiren Öğr. Gör. İlhan, “Mümkünse ellerin göğüste çaprazlanarak veya yüzü koruyacak şekilde tutularak darbenin omuz ya da sırt gibi daha geniş bölgelerle karşılanması önerilir. Düşme eylemi kaçınılmaz hale geldiğinde vücut bütünlüğünü korumak için uygulanması gereken stratejilerden diğeri, başı korumak için çeneyi hafifçe göğse doğru almak, başın sert zemine doğrudan çarpma riskini azaltmaya yardımcı olmaya çalışmaktır. Ayrıca düşüş yönünü mümkünse yana çevirip yuvarlanma hareketi yapmak, darbe enerjisini tek bir kemik çıkıntısı yerine geniş kas gruplarına yayarak kırık riskini azaltabilirken; panik halinde vücudu kasmak yerine daha kontrollü ve yumuşak bir düşüş şok emilimini artırarak yaralanma şiddetini hafifletebilir.” ifadelerini kullandı.

Buzlu zeminde düşmeler, ortopedik yaralanmaların yanı sıra kafa travmalarına da yol açabilir!

Karlı ve buzlu zeminlerde en sık karşılaşılan yaralanmaların başında, düşme anında ellerin refleks olarak yere koyulması sonucu oluşan el ve el bileği kırıkları olduğunu yineleyen Öğr. Gör. Mert İlhan, “Kış aylarındaki acil servis başvurularının büyük kısmını bu tip yaralanmalar oluşturur.” dedi.

Öğr. Gör. Mert İlhan, diğer yaralanma tablolarını şöyle açıkladı:

“Düşme şiddetine bağlı olarak omuz çıkıkları, rotator manşet yırtıkları ve dirsek kırıkları da sık görülür. Bacaklarda ani dönme hareketleriyle oluşan ön çapraz bağ ve menisküs yırtıkları, ayak bileği burkulmaları ve özellikle yaşlı nüfus için yüksek ölüm riski taşıyabilen kalça kırıkları öne çıkan diğer ortopedik tablolardır.

Ortopedik yaralanmaların ötesinde hayati risk taşıyan en ciddi durumlardan biri, genellikle topuğun öne kaymasıyla vücudun geriye doğru düşmesi sonucu oluşan kafa travmalarıdır. Başın sert zemine çarpması basit bir beyin sarsıntısına yol açabileceği gibi, bazı durumlarda kişi başlangıçta kendini iyi hissetse bile kafa içi kanama riski söz konusu olabilmektedir.”

Gençlerde basit bir ezilmeyle atlatılabilecek düşmeler, ileri yaştakiler için çok ciddi olabilir!

Diz, kalça veya bel problemi olan kişilere önerilerde bulunan Mert İlhan, “Soğuk havalar eklem sertliğini ve ağrıyı artırabilir. Bu kişiler dışarı çıkmadan önce ısınma hareketleri yapmalı ve termal giysilerle eklemlerini sıcak tutmalı.” dedi.

Sertleşmiş ve ağrılı eklemlerin, kayma anında dengeyi sağlamak için gereken hızlı nöromusküler tepkiyi veremeyeceğini aktaran Öğr. Gör. İlhan, “Yürürken dizlerin kilitlenmemesi, hafif bükülü tutularak zemin şokunun doğrudan omurgaya iletilmesinin engellenmesi, yani biyolojik bir süspansiyon sağlanması gerekir. Ayrıca diz bağları ve menisküsler açısından, ayak yerde sabitken gövdenin döndüğü ani manevralardan kaçınılmalı, tüm dönüşler ayakların konumu değiştirilerek yapılmalı. Alışveriş poşetleri veya ağır çantalar tek elde taşınmamalı; mümkünse yük iki ele eşit dağıtılmalı ya da sırt çantası tercih edilmeli. Yürüyüş sırasında telefonla meşgul olmak gibi dikkati dağıtan alışkanlıklar da özellikle bu grupta risklidir. Osteoporoz yani kemik erimesi riski taşıyan bu grupta kemik kalitesi düştüğü için, gençlerde basit bir ezilmeyle atlatılabilecek düşmeler, ölümcül komplikasyonlara yol açabilen kalça kırıklarına dönüşebilir. Baston veya yürüteç kullanan kişilerin, standart lastik uçların buzlu zeminde yeterli tutuş sağlamayabileceğini bilmeleri önemlidir.” açıklamasını yaptı.

Düşme sonrası bu belirtiler kesinlikle ciddiye alınmalı

Bir düşme sonrası, süresi ne olursa olsun bilinç kaybı, giderek şiddetlenen baş ağrısı, tekrarlayan kusma, göz bebeklerinde büyüklük farkı ve kulak veya burundan berrak sıvı gelmesinin acil tıbbi müdahale gerektirdiğinin altını çizen Öğr. Gör. Mert İlhan, “Bu tarz belirtiler kesinlikle ciddiye alınması gereken uyarı işaretleri arasında sayılabilir. Ayrıca alışılmadık uyku hali, uyandırılamama veya nöbet geçirme gibi durumlar beyin içi basıncın arttığına işaret edebilir.” dedi.

Konuşma güçlüğü, anlamada zorluk veya uzuvlarda tek taraflı güçsüzlük/uyuşma gibi inme benzeri semptomlar görüldüğünde vakit kaybetmeden acil yardıma başvurulması gerektiğini vurgulayan Öğr. Gör. İlhan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan bireylerde pıhtılaşma mekanizması baskılandığı için, düşme sonrası herhangi bir şikâyet olmasa bile kafa içi kanama riski artabilir. Bu nedenle bu gruptaki kişilerin bir düşme sonrasında tıbbi değerlendirmeden geçmesi önemlidir. Hayati risk oluşturan durumlar dışında, kırık veya ciddi ortopedik yaralanma şüphesi olan durumlar da ihmal edilmemeli. Düşme sonrası ilgili bölge üzerine basılamaması, belirgin şekil bozukluğu, hızla artan şişlik veya morarma, şiddetli ve geçmeyen ağrı ya da kol veya bacakta hareket kısıtlılığı olması gibi belirtiler halinde bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı.”