Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Antep Fıstığı

Kapsül Haber Ajansı - Antep Fıstığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Antep Fıstığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven” Haber

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven”

Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin ne olduğunu katılımcıların %72’sinin bildiğini ve %34’ünün tercih ettiğini ortaya koyan araştırmada öne çıkan en önemli kavram “güven” oldu. Bu kavram bir yandan ürüne atfedilen “değer”, “mükemmellik” ve “mirası”ı tanımlarken diğer yandan özellikle yanlış etiket uygulamaları nedeniyle duyulan endişeleri ve ürüne ulaşılan kanala güveni ortaya koydu. Metro Türkiye, TURYİD ve FutureBright iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Coğrafi İşaretli Ürünler Araştırması” ile yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünlere yönelik bilinirlik, tercih motivasyonları ve özellikle güven kavramının bu tercihlerdeki belirleyici rolünü ortaya çıkaran kapsamlı bir tabloyu sektörle paylaştı. Türk mutfağının geleceğinin, yerel ürünlerin korunmasına bağlı olduğuna inanan ve bu doğrultuda çalışmalar yürüten Metro Türkiye, bu araştırma ile alandaki liderliğini bir kez daha pekiştirerek sektöre yeniden öncülük etti. Tüketici, üretici ve yeme içme sektörü profesyonellerini kapsayan 18-60 yaş aralığındaki 600 kişiyle yapılan görüşmeler ile hazırlanan araştırma; Coğrafi İşaret tescilli ürünlere dair bilgi düzeyleri, algıları ve karşılaştıkları temel sorunları bütüncül bir çerçevede ele alıyor. Amaçlarının, Türk mutfak kültürünü ve değerlerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu hatırlatan Metro Türkiye CEO’su David Antunes, “Bunun ancak ürünü yaşatmakla mümkün olabileceğini biliyor; tam 35 yıldır, yerli ürünü koruma ve üreticiyi destekleme konusunda çalışmalar yapıyoruz. 2012 yılında, 'Yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağı sürdürülebilir olamaz anlayışıyla' bu konunun kamu gündemine ilk kez taşınmasını sağlayan Coğrafi İşaretler projesini hayata geçirdik. Projemizle üreticilere ürünün nasıl yetiştirileceğini, tohumun nasıl saklanacağını, sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağını anlatıyoruz. Tescil başvurusu ve ihracat gibi konularda onlara rehberlik ediyoruz. Bu ürünlerin mutfaklarda daha fazla yer alması için de çalışıyor, ayrıca kamuoyunda farkındalık yaratacak çalışmalara imza atıyoruz. Bugünse bu yöndeki çalışmalarımızı bir adım daha öteye taşıyarak, TURYİD ve Future Bright iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz araştırmayla Coğrafi İşaretlerin üreticiler, tüketiciler ve sektör profesyonelleri nezdinde karşılığını ölçmeye odaklandık. Bu ürünler ne kadar biliniyor, tanınıyor sorularının yanıtlarını bulmaya çalışarak tüketim ve kullanım alışkanlıklarını değerlendirmeyi, ekonomik, kültürel, toplumsal boyutlarda etkisini ortaya koymayı amaçladık. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yine sektöre ışık tutacak ve öncülük edecek çalışmalara imza atacağız. Bu konuda gelişim noktaları neler, bunlara odaklanarak süreçleri iyileştirme adına neler yapabileceğimize odaklanacağız” dedi. ‘Ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceği’ Coğrafi işaretlerin kültürel bir güç olduğuna dikkat çeken FutureBright Kurucusu Akan Abdula; ‘’Coğrafi işaretler birer ekosistem yaratıcısıdır. Harekete geçtiklerinde yalnızca bir üretim biçimini değil, bir yaşam biçimini de dönüştürürler. Her şeyi radikal biçimde etkilerler: toprağın değerini, köyün umudunu, sofranın anlamını. Kolektiflerleri yaratırlar. Üreticisini rekabetten beraberliğe taşırlar. Tüketicisine yalnızca ürün değil, kültür tükettirirler. Ama benim için en önemlisi genç çiftçiler. Son on yılda pek çoğu toprağını bırakıp büyük şehirlere göç etti. Oysa coğrafi işaretlerin bu gençleri köylerinde tutma potansiyeli çok yüksek. Bu ürünler, sadece geçmişi korumakla kalmaz, geleceği de yeniden yeşertir. Türkiye’nin tarım sorununu çözmede en umut verici alanlardan biri burası. Savunmalıyız. Desteklemeliyiz. Çünkü ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceğidir’’ açıklamasında bulundu. Günümüzde tüketicilerin menülerde Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin adını görmenin yanı sıra şeflerden ürünün hikayesini dinlemeyi de talep ettiklerine dikkat çeken TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Koralı ise ‘’İki açıdan coğrafi işaretler kullanımını çok önemli buluyorum. Bunlardan ilki; fark yaratma. Bölgenin toprağı, iklimi, suyu ve insanının yarattığı, taklit edilemez benzersiz bir aroma ve lezzet profili, Coğrafi İşaretlerin en önemli kriteridir. Şefler mükemmeli kullanmak ister, en iyi lezzeti yakalamak için çalışırlar. Coğrafi İşaretler, şeflere ve restoranlara belgeli, denetimli ve standart kalitede bir hammadde sunar. Her coğrafi işaretli ürünün ardında ait olduğu yörenin bir kültür, tarih ve üretim hikayesi var ve restoranlar, bu hikayeleri menülerine taşıyarak sadece bir yemek değil, bir deneyim de sunuyor. Bu, restoranın kimliğini ve felsefesini güçlendiriyor. İkinci olarak; tüketiciyi bilgilendirme noktasında restoranlar büyük bir farkındalık yaratıyor. Müşteriler eline menüye baktığında ürünle tanışıyor. Müşteriler restoranda Coğrafi işaretli ürünün lezzete olan katkısını deneyimleyebiliyor. Coğrafi işaret, tüketici ile ürün arasında güçlü bir güven bağı kuruyor, güven ve şeffaflık, emeğe saygı ve katma değerli bir ürüne sahip olmak gibi farklı açılardan tatmin sağlıyor’’ diye konuştu. Bilinirlik oranı %72 Gerçekleştirilen araştırma, ürünlerin geleceği açısından çok değerli sonuçları ortaya koydu. Buna göre tüketicilerin %72'si Coğrafi İşaret tescilli ürünün ne demek olduğunu bildiğini belirtse de 10 kişiden sadece 2’si doğru tanım yapabiliyor. Her 100 kişiden 34’ü ise Coğrafi İşaret tescilli ürünleri özellikle tercih ettiğini ifade ediyor. İlk akla gelen tescilli ürün Antep Baklavası Coğrafi işaret tescilli ürün denildiğinde tüketicilerin %58'sinde daha çok yemek, tatlı, hamur işi kategorisi çağrışım yapıyor. Bunu %37 ile meyve - sebze, %29 ile bal, şeker, kuruyemiş ürünleri takip ediyor. Antep Baklavası ise katılımcıların %26'sının aklına ilk gelen Coğrafi İşaret tescilli ürün olarak öne çıkıyor. Bunu %14 ile Malatya Kayısısı, %9 ile baklava, %8 ile Adana Kebap, %7 ile Antep Fıstığı, %6 ile fındık, Kayseri Pastırması ve Aydın İnciri ve %5 oranla Kars Kaşarı, Antakya-Hatay Künefesi ve Edirne Ciğeri takip ediyor. Yerel ürün denildiğinde ise akla ilk fındık, peynir, çay ve zeytin geliyor. Tüketici Coğrafi İşaretlerde güven arıyor Tüketiciler yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünleri kültürel bir “miras” olarak algılarken, sektör profesyonelleri ise bu ürünleri "mükemmellik" unsuru olarak değerlendiriyor. Bunların karşılığında ise ortaya “güven” kavramı çıkıyor ancak güven, Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin en büyük gücü olsa da tüketiciler ve profesyoneller, pazardan markete her yerde Coğrafi İşaret etiketiyle karşısına çıkabilen ürünlerin kalitesine, denetimine karşı soru işaretleri de yaşayabiliyor. Tescil ve denetimler sonucunda elde edilmemiş ‘yanlış etiket’ marka değerine zarar verebiliyor. İşte bu noktada ürüne ulaşılan kanala güven ön plana çıkıyor. Metro Türkiye, sezonuna bağlı olarak kalite ve gıda güvenliği denetimlerinin ardından raflarına taşıdığı gıda ve gıda dışı 750’ye yakın Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünle hem yeme içme sektörü hem de son tüketiciler için ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Küçük bütçelerle büyük fırsatlar kaçıyor Araştırmaya göre üreticilerin ürüne ayırabilecekleri bütçelerin kısıtlı oluşu, üretim faaliyetlerinin gelişimi ve genişlemesi için gerekli altyapı yatırımlarının yapılamamasına yol açıyor. Üretici gerekli lojistik koşullarını yerine getiremediği gibi, yetersiz altyapı bazı ürünlerin kalite standartlarını da riske atabiliyor. Bu da sektör profesyonelleri nezdinde bir güvensizlik yaratıyor. Metro Türkiye, sadece üretim aşamasında değil ürünlerin lojistiğinden market raflarında yer aldığı süre boyunca gerçekleştirdiği analizlerle hem üreticilere hem de tüketici ve sektör profesyonelleri için fayda yaratmaya odaklanıyor. Üreticinin sesini duyurmasında destek şart Araştırma üreticilerin, çoğu zaman ürünlerinin tanıtımını yeterli yapamadığını da gösteriyor. Sürecin diğer tarafında olan sektör profesyonelleri, üreticilerle ancak sektörden alınan referanslar ve sosyal medya ile buluşabiliyor. Bu durum, üretici ve ilgili paydaşları buluşturacak çözümlere gereksinimi ortaya koyuyor. Üstlendiği sorumlulukla Metro Türkiye, üreticiler ile en büyük iş ortaklarından biri olduğu profesyoneller arasında köprü kurarak ürünlerin tanıtılmasına ve mutfaklarda kullanılmasına önemli bir destek sağlıyor. Elde edilen sonuçlar “iş birliği”ne işaret ediyor Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin geleceğine ışık tutmak amacıyla gerçekleştirilen araştırma, bu ürünlerin üretimlerinin devamlılığının sağlanabilmesi için iş birliklerinin can suyu niteliği taşıdığını ortaya koyuyor. Tüketiciden yöneticilere her ferdin vereceği destek ve doğru paydaşların bir araya gelmesiyle, süreçte yaşanılan bilgi boşluklarının, iletişimsizlerin ve yetersizliklerin aşılabileceği belirtiliyor. Araştırma sonucu elde edilen veriler ışığında sorunlara çözümler üretmeyi hedefleyen Metro Türkiye, gerekli iyileştirmelerin yapılmasını, iş birliklerin kurulmasını sağlayarak bu ürünleri geleceğe taşımaya kararlı.

Türk Organik Sektörü, Çin’le İş Birliklerini Artırmak İstiyor Haber

Türk Organik Sektörü, Çin’le İş Birliklerini Artırmak İstiyor

Son yıllarda organik sektörünün büyük gelişim gösterdiği Çin Halk Cumhuriyeti ile Türk organik sektörü, iş birliklerini artırmak ve Asya ile Batı ülkeleri arasında köprü görevi üstlenmek istiyor. Çin’de organik sektörü 15 milyar dolarlık hacme ulaştı Çin’in organik tarım sektörünün son yıllarda güçlü bir büyüme gösterdiğini belirten Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 2024 yılı Çin Organik Ürün Sertifikasyonu ve Organik Sanayi Gelişimi Raporu verilerine göre Çin’de organik ürün etiketlerinin sayısının ilk kez 5 milyarı aştığını dile getirdi. Işık, Çin’de organik ürün satışlarının da 15 milyar dolara ulaştığını ve bu pastadan pay almak istediklerini kaydetti. Çin’de organik sektörünün 2018 yılına göre 1,6 katlık bir artış hızı yakaladığını vurgulayan Işık, “Çin’de 2018–2024 dönemi boyunca organik ürün satışlarının yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 9,3 olarak gerçekleşti. Bu gelişmeler, Çin’i dünyanın üçüncü büyük organik pazarı konumuna taşıdı. Çin ile organik sektöründe daha güçlü bağlar kurmak için 2nd IFOAM Organic Industry & Organic Product Market Development Conference etkinliğine Ege İhracatçı Birlikleri olarak ‘Expanding Sino-Turkish Organic Food Trade’ başlıklı sunumu yapmak üzere IFOAM Organics Asia tarafından davet edildik. Bu temasların meyvelerini önümüzdeki süreçte alacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı. Çin’de organik tarımın 3,42 milyon hektar alana ulaştığını ve Asya’da Hindistan’dan sonra ikinci sırada yer aldığını belirten Başkan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin, hem iç pazar büyümesi hem de uluslararası iş birlikleriyle organik ürünlerin üretimi ve ticaretinde stratejik bir merkez hâline geldi. Konferans, organik sektöründe küresel iş birliğini güçlendirmeyi, ticarette sürdürülebilirliği desteklemeyi ve yeni pazarlara erişim konusunda ortak stratejiler geliştirmeyi amaçlıyor. Konferansın ana teması ‘Organik Ticareti Genişletmek: Fırsatlar, Yenilik ve Küresel Ortaklıklar’ olarak belirlendi. Çin tarafı, organik tarımı yalnızca ekonomik bir faaliyet değil; ülkeler arasında bilgi, güven ve iş birliği köprüleri kuran bir sistem olarak görüyor. ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ girişimiyle organik tarımın değerleri örtüşüyor. Organik sektörün büyümesinde genç girişimciler, teknoloji ve inovasyonun önemi büyük. Türkiye, Asya ve Avrupa arasında köprü kuracak, yeni ticari modeller geliştirecek bir noktada.” Konferans süresince organik ticaretin büyümesi, karşılıklı sertifikasyon tanınırlığı, sürdürülebilir üretim modelleri, e-ticaretin rolü, tüketici bilinci ve izlenebilirlik sistemlerinin güçlendirilmesi gibi konular ele alındı. Üç gün süren etkinlikte, farklı ülkelerden gelen temsilciler organik pazarların mevcut durumunu paylaştı, yeni ortaklıklar için görüşmeler yaptı ve organik tarımın geleceği üzerine fikir alışverişinde bulundu. EİB tarafından yapılan “Expanding Sino-Turkish Organic Food Trade” başlıklı sunumda, Türkiye ile Çin arasında organik gıda ticaretinin sürdürülebilir kalkınma modeli çerçevesinde geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Türkiye’nin güçlü tarım ve sanayi altyapısı, AB eşdeğer organik sertifikasyon sistemi ve “Bir Kuşak, Bir Yol” girişimi kapsamındaki stratejik konumunun, iki ülke arasındaki iş birliği için önemli fırsatlar sunduğu belirtildi. Ege İhracatçı Birlikleri’nin uluslararası fuar katılımları, tanıtım projeleri, sürdürülebilirlik girişimleri ve küresel kuruluşlarla yürüttüğü ortak çalışmalar sayesinde Türk organik ürünlerinin dünya pazarındaki görünürlüğünün güçlendiği ifade edildi. Türkiye’nin 200’ün üzerinde organik ürünle 36 bin üreticiye ve 1,3 milyon ton üretime ulaştığı hatırlatılarak, Çin ile karşılıklı sertifikasyon tanıma mekanizmalarının geliştirilmesi, e-ticaret kanallarının ve B2B iş birliklerinin artırılması önerildi. Sunumda, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Türkiye’nin organik ihracatında öncü kurum olduğuna vurgu yapılarak, özellikle kuru meyveler, bakliyatlar, zeytinyağı, susam ve fındık gibi ürünlerde ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalar özetlendi. Konferans salonunun fuaye alanında, katılımcıların ürünlerini tanıtabileceği özel bir sergi alanı oluşturuldu. Bu alanda Türk kuru meyveleri, Antep fıstığı ve zeytinyağı numuneleriyle birlikte hediyelik eşyalar ve Turkish Tastes kitabı sergilendi. Türk ürünleri, üç gün süren etkinlik boyunca ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği ve beğeni topladığı ürünler arasında yer aldı.

QNB Sigorta’dan “Çiftçiye Hayat Olsun” Projesine Destek Haber

QNB Sigorta’dan “Çiftçiye Hayat Olsun” Projesine Destek

“Bugün, Bugünü Yaşa” söylemiyle sigortacılık hizmetleri sunan QNB Sigorta, yalnızca müşterilerinin ve çalışanlarının değil, çevrenin ve toplumun da yararına olacak adımlar atmayı sürdürüyor. Bu anlayış doğrultusunda doğanın korunmasına katkı sağlamak ve çevre bilincini artırmak amacıyla uzun yıllardır çalışmalar yürüten Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKUD) ile iş birliğine giden QNB Sigorta, “Çiftçiye Hayat Olsun” projesi kapsamında 5.000 Antep fıstığı ve zeytin fidanını toprakla buluşturdu. Proje kapsamında bağışlanan fidanlarla atıl durumdaki tarım arazileri yeniden canlandırılırken, kadın çiftçilere gelir ve üretim desteği sağlanacak, ülke ekonomisine de uzun vadeli katkı yaratılacak. Bu hedefler doğrultusunda Şanlıurfa Karaköprü Gölpınar Köyü’nde düzenlenen fidan dikim etkinliğinde, Karaköprü Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, ÇEKUD Genel Müdürü Süleyman Coşar, QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, Pazarlama, Sağlık ve Hukuk Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Tolga Ceylantepe, Satış Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Çapkın Ersoy, Mali Kontrol ve Raporlama, Teknik ve Aktüerya Genel Müdür Yardımcısı Ümit Sönmez, Bilgi Teknolojileri, Operasyon ve Çözüm Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Hülya Ervansel, İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Nadire Yücetürk, QNB Türkiye yöneticileri, QNB Sigorta çalışanları ve ÇEKUD yönetiminden temsilciler bir araya geldi. Katılımcılar, fidanları toprakla buluşturup can suyunu vererek projenin ilk adımına tanıklık etti. İş birliğine dair açıklamada bulunan QNB Sigorta Genel Müdürü Pınar Kuriş, “QNB Sigorta olarak benimsediğimiz ‘Bugün, Bugünü Yaşa’ söylemimiz, bize sadece müşterilerimize değil, toplum, çevre ve geleceğimize de değer katma sorumluluğu yüklüyor. ‘Geleceğe Değer’ vizyonumuz doğrultusunda, Güzel Toplum, Güzel Çevre ve Güzel Yaşam değerlerimiz altında projelerimizi hayata geçiriyoruz. ÇEKUD’un yereldeki çiftçilerle kurduğu güçlü bağ, sürdürülebilir tarıma katkısı ve toplumsal etkisi, bu projede bizi aynı amaçta birleştirdi. Böyle bir iş birliği ile ülkemize, yerel halka, kadınlarımıza ve doğaya katkı sağlamaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel değil; sosyal ve ekonomik boyutlarıyla da bir bütün olarak ele aldıklarını vurgulayan QNB Sigorta Pazarlama, Sağlık ve Hukuk Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Tolga Ceylantepe, “Sürdürülebilirlik bizim için bir söylem değil, işimizin merkezine aldığımız bir sorumluluk. 2024 yılında Ege Orman Vakfı iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz 10 bin fidanlık QNB Sigorta Hayat Ormanı ile doğayı yeşerttik. Şimdi ise Çiftçiye Hayat Olsun projesiyle tarımı ve çiftçimizi destekliyoruz. Zeytin ağacı köklülüğüyle, Antep fıstığı bereketiyle bu toprakların simgesi. Bu fidanların yıllar boyunca yalnızca ürün değil; aynı zamanda umut ve yeniden üretme gücü vereceğine inanıyoruz” dedi. Etkinlikte konuşan ÇEKUD Genel Müdürü Süleyman Coşar “Bugün güzide paydaşımız QNB Sigorta ile el ele vererek çiftçilerimize, özellikle de kıymetli kadın çiftçilerimize destek olmak için buradayız. 2.500 Antep fıstığı ve 2.500 zeytin olmak üzere toplam 5.000 fidanı toprakla buluşturuyoruz. Bu anlamlı çalışmayı Karaköprü’de, bölgenin kadın çiftçileriyle birlikte gerçekleştiriyor olmamız projeye ayrı bir anlam katıyor. Kadın emeğinin gücüne inanan bir kurum olarak, bu desteği önceliklendiren QNB Sigorta yöneticilerine içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Karaköprü Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ise konuşmasında; “Doğaya, üretime ve çiftçimize değer veren; yerel kalkınmayı destekleyen bu tür projelere büyük önem veriyoruz. ÇEKUD ve QNB Sigorta’nın iş birliğiyle kadın çiftçilerimize ve üretime verdikleri destek de bu anlamda çok kıymetli. Bugün burada dikilen her bir fidan hem toprağımızın bereketini artıracak hem de bölgemize nefes olacak. Bu tür iş birlikleriyle birlikte, doğayla uyum içinde gelişen bir Karaköprü için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Antep Fıstığının Üretimi 10 Yılda 10 Kat Arttı Haber

Antep Fıstığının Üretimi 10 Yılda 10 Kat Arttı

Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu, “Türk Antep fıstığının aroması, diğer ülkelerde üretilen fıstıklara  kıyasla çok farklı. Daha fazla üretim ve tanıtım yapıp Antep fıstığı ihracatını artırmak istiyoruz.” dedi. Her yıl 26 Şubat günü, bu değerli kuruyemişin tanıtımını yapmak ve tüketimini teşvik etmek amacıyla Dünya Antep Fıstığı Günü olarak kutlanıyor. Antep fıstığının çeşitli türleri İran’dan ABD’ye kadar geniş bir coğrafyada yetiştiriliyor. Türkiye’de, özellikle Gaziantep ve Şanlıurfa'da yetiştirilen Antep fıstığının, diğerlerine kıyasla çok daha güçlü aroması olduğu dünya mutfak kültürü rehberi TasteAtlas tarafından da kabül ediliyor.   Antep fıstığı üreticisi ve ihracatçısı Tiryaki Agro’nun CEO’su Süleyman Tiryakioğlu, kendine has tadının Türkiye’nin Antep fıstığının en önemli rekabet avantajı olduğunu belirtti. Tiryakioğlu, “Anadolu’nun kadim hazinesi Antep fıstığının lezzeti  ve kalitesi emsalsizdir. Bu avantajı dünya pazarlarında daha fazla kullanmalıyız” dedi. Türkiye’de üretimi bir yılda iki kattan fazla arttı Antep fıstığı, 2000 yılında Gaziantep için coğrafi işaret olarak tescillendi. Dünyada yılda 1 milyon tonun üzerinde Antep fıstığı üretiliyor. Türkiye, ABD ve İran ile birlikte dünyanın en büyük üç Antep fıstığı üreticisi arasında yer alıyor. Türkiye, dünya Antep fıstığı üretiminde yaklaşık yüzde 30 payla ABD’nin ardından ikinci sırada yer alıyor. Dünya Antep Fıstığı ihracatında ise ABD ve İran’ın ardından üçüncü sırada bulunuyor.  2023 yılında dünya genelinde 1 milyon 22 bin ton fıstık üretilirken,Türkiye'nin üretimi 175 bin tonun üzerindeydi. 2024 yılında ise Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre rekolte bir önceki yıla kıyasla yüzde 117,6 artarak 383 bin tona yükseldi. Bu, bir önceki yıla kıyasla 2 kattan fazla; 53 bin ton rekolte elde edilen 2014 yılına göre ise yaklaşık 10 kat artışı ifade ediyor. Fıstık ağacı sayısı artılacak   Dünya Antep fıstığı pazarında Türkiye’nin payını artırmak için kamu ve özel sektör iş birliğinde kapsamlı bir program yürütülüyor. Hedef, yaklaşık 90 milyon olan Türkiye’deki Antep fıstığı ağacı sayısını daha da artırıp, ülkemizi bu değerli kuruyemişin üretiminde ve ihracatında lider konuma taşımak. Süleyman Tiryakioğlu, bu çabanın Türkiye’yi Antep fıstığında hak ettiği lider konuma getireceğini kaydetti. Tiryakioğlu, “Tiryaki Agro olarak, dünyanın önde gelen fıstık üreticileri arasında yerimizi alıyor ve Gaziantep'teki tesislerimizde işlenen Antep fıstıklarını Türkiye’den Avrupa’ya, Amerika’dan Orta Doğu’ya ve Çin’e kadar geniş bir coğrafyaya ulaştırıyoruz. Antep fıstığını dünyaya daha fazla tanıtmak önceliğimiz.Tiryaki Agro olarak, Türkiye’nin küresel Antep fıstığı pazarında tekrar lider konuma yükselmesi için çaba sarf ediyoruz. Bu yolculukta devletin ve özel sektörün el ele vermesi bize güç katıyor” dedi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.