Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Aselsan

Kapsül Haber Ajansı - Aselsan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aselsan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Ödülleri Sahiplerini Buldu Haber

Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Ödülleri Sahiplerini Buldu

Törenin açılış konuşmalarını Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer, LODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan ve LODER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaşyaptı. "Tedarik zinciri artık şirketlerin geleceğini şekillendiriyor" Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer, konuşmasında tedarik zincirinin ekonomik büyüme ve rekabet gücündeki stratejik rolünü vurgulayarak şunları söyledi: "Bugün burada yalnızca başarıları değil, aynı zamanda sürdürülebilirliği, dayanıklılığı ve stratejik vizyonu da ödüllendiriyoruz. Tedarik zinciri artık sadece bir operasyonel alan değil, kurumların geleceğini şekillendiren bir değer zinciridir. Pandemi, küresel krizler ve hızla değişen tüketici beklentileri, tedarik zinciri yönetiminin stratejik önemini tüm dünyada bir kez daha gösterdi. Artık sadece maliyet ve verimlilik odaklı süreçler değil, esneklik, dayanıklılık ve veri temelli karar alma becerileri de başarının ana unsuru haline geldi. Biz Slimstock olarak, tüm bu dönüşüm sürecinde işletmelere sadece bir yazılım çözümü değil; öngörü, strateji ve sürdürülebilir büyüme yolunda güçlü bir iş ortaklığı sunuyoruz. Bugün burada ödül alan her bir profesyonel, şirketlerinin rekabet gücünü artırırken aynı zamanda ülkemizin üretim ve lojistik gücünü de ileriye taşıyor. 11 yıldır bu ödül töreninde bir araya gelmek, sektörümüzde bilgi paylaşımını ve profesyonel dayanışmayı güçlendiren çok kıymetli bir gelenek haline geldi. Bu buluşmaların, geleceğin tedarik zinciri liderlerini daha da cesaretlendireceğine inanıyorum. Başarılarıyla sektöre yön veren tüm profesyonelleri gönülden kutluyorum." 2025 Yılı Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Listesi Jürinin belirlediği bu yılki "Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri" listesi soy isme göre alfabetik sıralama ile açıklandı. Ödül alan şirket ve temsilcileri şu isimlerden oluştu: Ata AKICI (DOĞUŞ Hospitality&Retail Group- Grup Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü) Damla AKSU (MEDIAMARKT- Tedarik Zinciri Direktörü) Banu AKYILDIZ (BAYER- Tedarik Zinciri Direktörü, Türkiye & İran) Umut AKYOL (TÜMAD- Tedarik Zinciri Müdürü) Dr. Murat ASLAN (ASELSAN- Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı) C. Helin BALLIKTAŞ (HILTI- Lojistik Direktörü) Nur BOZDURGUT TUNÇ (OTOKAR- Global Tedarik Zinciri Lideri) S. Rahmi ERGON (CMS JANT- Planlama ve Lojistik Direktörü) Akın ERGÜR (TEMSA- Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü) Kenan Mehmet KARABULUT (REBUL KOZMETİK- COO) Altay KERMOOĞLU (DÜZEY- Tedarik Zinciri Direktörü) Nihan KURT (BOEHRINGER INGELHEIM TÜRKİYE- Tedarik Zinciri Direktörü) Canan MUTLU (KOTON- Global Lojistik Direktörü) Tarık OKUMUŞ (DIVERSEY- Tedarik Zinciri Operasyonları Direktörü) Gözde ÖZYANDI SİLİ (KALYON PV- Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı) Onur SARIKAYA (FORD OTOSAN- Malzeme Planlama ve Lojistik Lideri) Alper SAYGINER (SIBUR INTERNATIONAL- Lojistik Direktörü) Erhan TOSUN (İLKO İLAÇ- Satınalma Direktörü) Burcu ÜNVAN (ESTÉE LAUDER- Tedarik Zinciri Direktörü) Aynur YAN ÖZDEMİR (CREAVIT- Tedarik Zinciri Direktörü) Yılın En İyi Projeleri Ödüllendirildi "Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri" listesinde yer alan adaylar, projeleriyle "En Sürdürülebilir", "En Teknolojik", "En Yenilikçi" ve "En Etkin / Etkili" kategorilerinde ödüller için yarıştı. "En Sürdürülebilir/Dirençli" proje ödülünü FORD OTOSAN Malzeme Planlama ve Lojistik Lideri Onur Sarıkaya kazandı. "En Teknolojik" proje ödülü, OTOKAR Global Tedarik Zinciri Lideri Nur Bozdurgut Tunç'a verildi. "En Yenilikçi" proje ödülünü ASELSAN Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr.Murat Aslan aldı. Son olarak,"En Etkin / Etkili" proje ödülünün sahibi ise DÜZEY Tedarik Zinciri Direktörü Altay Kermooğlu'nun oldu. ''YILIN PROJESİ'' ÖDÜLÜ ASELSAN'IN OLDU. Törende "Yılın Projesi" de ödüllendirildi. Proje, salondaki katılımcıların ve jürinin oylarıyla belirlendi. Yılın Proje ödülü ise '' Uçtan Uca Dijital Tedarik Zinciri Dönüşümü'' projesi ile katılan ASELSAN Tedarik Zinciri Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Dr.Murat Aslan'nın oldu.

ESİAD Yatırım Zirvesi'nde savunma ve havacılık yatırımları ele alındı Haber

ESİAD Yatırım Zirvesi'nde savunma ve havacılık yatırımları ele alındı

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel, tam bağımsız savunma sanayii vizyonu konu sunda emin adımlarla ilerlediklerini belirterek, "Bu gurur verici tablodur ama önümüze de başka bir vizyonu ortaya koymakta. Yerli ve milli savunma sanayimizin sürdürülebilirliğinin teşkil edilmesini hedefliyoruz." dedi. Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Yatırım Zirvesi, "Savunma Sanayi ve Havacılık" ana temasıyla İzmir'deki bir otelde düzenlendi. Zirvenin vizyon konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel, savunma sanayisindeki yerlileştirme sürecine dikkat çekti. Türkiye'nin savunma sanayisinin 50 yıllık süreci bulunduğunu, fakat son 20 yılda "şaha kalktığını" anlatan Çizgel, "Son 20 yılda Türkiye'nin en önemli değerlerinden bir tanesi savunma sanayisi oldu. Bu değer, bütün dünya tarafından izleniyor ve görülüyor. Bunun temel sebebi aslında başta konan en önemli v izyon. Çok basit, yerli ve milli bir savunma sanayiniz olacak." ifadelerini kullandı. Çizgel, Türkiye'nin Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından savunma sanayinin yerli ve milli olması yönünde politika ortaya koyduğunu ve politikasını büyük oranda gerçekleştirdiğini vurguladı. Kritik önemdeki bir çok ürün ve sistemi yerlileştirdiklerini anlatan Çizgel, şunları ifade etti: "Önemli ve kıymetli olan, kritik alanlarda millileşerek herhangi bir ürünümüzde dışarıya bağımlı kalmamamızdır. Yani tam bağımsız savunma sanayi vizyonu. Tam bağımsız savunma sanayii vizyonu konusunda hakikaten emin adımlarla gidiyoruz. Sahada olan birçok ürünü yerlileştirdik, yerlileştiremediklerimizin de programlarını başlattık, bu kritik teknolojiler de yerli olarak savunma sanayimizin eliyle üretilmeye devam edilecek. Bu gurur verici tablodur ama önümüze de başka bir vizyonu ortaya koymakta. Yerli ve milli savunma sanayimizi n sürdürülebilirliğinin teşkil edilmesini hedefliyoruz." Savunmada tam bağımsızlık hedefinin yakalanması ve sürdürülebilir kılınmasında yurt sathına yayılmış sanayicilerin kabiliyetlerinin de etkili olduğunu, firmaları bu sisteme entegre ederek onlara yeni ihracat pazarları kazandırmak istediklerini dile getiren Çizgel, bugünkü zirvenin ardından Ege'deki firmaların da bu ekosistem içinde payının artmasını beklediklerini ifade etti. "Brüksel ile görüşmeler" Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) Başkanı ve Kale Grubu Başkan Vekili Osman Okyay ise savunma ve havacılıkta bugün gelinen noktanın gurur verici olduğunu, dünyanın 11. savunma sanayi ihracatçısı ülke olduklarını belirtti. Geçen yılı 7,2 milyar dolarlık ihracatla kapattıklarını, bu sene de 10 milyar dolarları hedeflediklerini bildiren Okyay, "Dünya savunma sanayisindeki ihrac atçı ülkeler sıralamasında hızla yükseliyoruz." dedi. AB'nin Berlin Duvarının yıkılması sonrası savunma yatırımlarını askıya aldığını, bu sanayide geriye gittiğini kaydeden Okyay, "Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan tedirginlikle beraber AB, 'biz ne yaptık, buradan nasıl toparlayacağız' paniğine girmiş durumda. Ama bir gecede olmuyor, çok büyük emek, yatırım gerektiriyor. Türkiye, aslında bu anlamda çok önemli bir pozisyonda. Brüksel ile Türk savunma sanayisini nasıl entegre edebiliriz, Avrupa savunma sanayisine nasıl ürün verebiliriz, bize senelerce yapılan ortak üretim gibi yöntemlerle biz nasıl onlara yaklaşabiliriz diye de konuşmalar bir yandan devam ediyor." ifadelerini kullandı. Savunma sanayisine yatırım yapmak isteyen firmalara tavsiyelerde bulunan Okyay, Ege Bölgesinin bu konudaki potansiyeline çok inandığını, yeni sanayi modelinin öncülüğünü üstlenebilecek firmalara sahip olunduğunu, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği ile bu alandaki işbirliklerine öncülük etmeye gayret ettiklerini dile getirdi. "Güçlü oyuncu olma hedefi" ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu ise konuşmasında savaşlar, bölgesel gerilimler ve yeni güvenlik tehditlerinin dünyada savunma harcamalarını 2,72 trilyon dolar ile rekora taşıdığını belirtti. NATO liderlerinin 2035 yılına kadar savunma harcamalarını artırma konusunda anlaştığına işaret eden Zorlu, AB'nin 150 milyar avroluk savunma planını resmen başlatmasıyla sektörün öneminin katlanarak arttığını dile getirdi. İzmir ve Ege Bölgesi'nin savunma ve havacılık eko-sisteminde güçlü bir potansiyele sahip olduğunu kaydeden Zorlu, "Biz bu temayla hem küresel gelişmeleri iş dünyasının gündemine taşımak hem de bölgemizin bu alanda nasıl daha güçlü bir oyuncu olabileceğini göstermek istiyoru z." dedi. ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Akgerman ise küresel ekonomide yeni bir denge arayışının bulunduğunu, Türkiye'nin bu dalgaların tam ortasında yol almaya çalıştığını belirterek, "Enflasyonla mücadelenin, finansal istikrar arayışının ve büyüme hedeflerinin kesiştiği bir noktadayız. Güçlü bir Türkiye ancak güçlü bir ekonomiyle, inovasyonla ve girişimcilikle mümkün olur. Bu alan güvenliğimizin yanı sıra ekonomik rekabet gücümüz ve yüksek katma değerli üretimimiz için de önemli bir zemin oluşturmaktadır." diye konuştu. Zirvede Savunma Sanayi Teknolojileri A.Ş, ASELSAN, Roketsan ve TUSAŞ yetkililerinin yanı sıra tedarikçi firmalar HMS Makina, Kaan Makina, BMC Otomotiv, Kale Pratt & Whitney ve MIILUX Türkiye yöneticileri sunum gerçekleştirdi. Zirvenin diğer oturumlarında ise halka arz, alternatif finansman imkanları, birleşmeler, satın almalar ve fon yatırımları hak kında görüş alışverişinde bulunuldu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye’nin Savunma Gücüne Yön Veren Teknolojiler Sahneye Çıktı Haber

Türkiye’nin Savunma Gücüne Yön Veren Teknolojiler Sahneye Çıktı

T.C. İçişleri Bakanlığı, T.C. Milli Savunma Bakanlığı ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı’nın destekleriyle Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği - MÜSİAD Ankara Şubesi tarafından organize edilen MRBS, savunma sanayiindeki yerli ve milli üreticilerimizin çözümlerini tanıtma aynı zamanda dost ve müttefik ülkelerle iş birliği fırsatları imkanı sundu. MRBS’nin açışını; T.C. Milli Savunma Bakan Yardımcısı Bilal Durdalı, T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ve MÜSİAD Ankara Başkanı Fatih Bilal Yülek gerçekleştirdi. Radar teknolojilerinde yaşanan hızlı ilerleme vatan savunmamız için yeni fırsatlar sunuyor T.C. Milli Savunma Bakan Yardımcısı Bilal Durdalı, MRBS’de şunları söyledi: “Askerî Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi, savunma sanayiimizin yükselen gücüyle, adeta eşgüdüm içinde, giderek güçleniyor. Gerek son derece net bir odak noktasına sahip olması gerekse de ilgili literatür ve tartışmaların artmasına katkısı itibariyle bu zirveyi son derece kıymetli bir çalışma olarak görüyorum. Ülkemiz, pek çok farklı risk ve tehdide karşı tüm imkânlarını en verimli şekilde kullanmak durumunda. Bu anlamda sınırlarımızın korunması ve erken uyarı sistemlerinin güçlendirilmesi, sadece askerî bir gereklilik değil, aynı zamanda ulusal güvenliğimizin teminatıdır. Radar teknolojilerinde yaşanan hızlı ilerleme, sınır güvenliği ve vatan savunmamız için yeni fırsatlar sunmaktadır. Yüksek çözünürlüklü izleme sistemleri, insanlı-insansız hava araçlarına karşı etkin çözümler ve yapay zekâ destekli analizler, artık modern güvenlik stratejilerinin ayrılmaz parçaları olmuştur. Bu gelişmeler, sınırlarımızın sadece korunmasını değil aynı zamanda sürekli gözetim ve caydırıcılık fonksiyonlarını da pekiştirmektedir. Özellikle çevre coğrafyamızda vuku bulan hadiseler sınır güvenliğini, gündemimizin önemli bir parçası haline getirmiştir. Sınır güvenliğimiz; karada, denizde ve havada, millî savunma sanayimizin son teknoloji ürünleriyle en üst düzeyde korunmakta olup, ortaya koyduğumuz yüksek etkililik sayesinde bu ürünler pek çok ülkenin dikkatini çekmekte ve uluslararası alanda ilgi görmektedir. Savunma sanayimizin bu tür ihtisas faaliyetlerinde yer alması, bizim Bakanlık olarak özellikle takip ettiğimiz bir husustur. Sahada geleceği şekillendiren yeni teknolojilerle yetenek kazanılmasının, temin ve takibinin sağlanmasının kritik olduğunu düşünüyoruz.Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve teşviki ile son yıllarda, bilhassa Savunma Sanayii alanında büyük atılımlar gerçekleştirildi, yerlilik ve millîlik oranımız çok büyük oranda arttı. Gerçekleştirilen politika ve uygulamalar çerçevesinde, ülkenin sivil sektörlerle entegre olmuş, savunma, havacılık ve uzay sanayinin, tedarik makamlarımızca ilan edilen teknoloji alanlarında sürdürülebilir gelişme içerisinde, küresel rekabet gücüne sahip bir sektör konumuna gelebileceğini öngörüyoruz.” “Hayata geçirilen sıkı tedbirlerle, ülkemiz düzensiz göçe hedef ve transit göç rotası olmaktan çıkmıştır” T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök ise şunlara dikkat çekti: “Düzensiz göç ile mücadelede, ülke içerisinde yapılan operasyonların yanı sıra, etkili sınır güvenlik tedbirleride büyük bir önem taşımaktadır. Sınır güvenliği dediğimiz bir ülkenin bağımsızlığının, egemenliğinin ve iç istikrarının en temel unsurlarındandır. Sınırlar; milletimizin güvenliğini, refahını ve geleceğini koruyan stratejik hatlarımızdır. Hızla değişen dünyada; terör, düzensiz göç, kaçakçılık ve siber tehditler gibi çok boyutlu riskler ülkeler için birer sıralama oluşturmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla şekillenen “yerli ve milli savunma sanayi hamlesi” artık sadece bir hedef değil, aynı zamanda somut bir gerçekliktir. Türk silahlı kuvvetlerimiz, emniyet teşkilatımız ülkemiz sınırlarını korumak için 7-24 saat görev yapan İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı olarak biz de sınırlarımızdaki fiziki güvenlik ve teknolojik tedbirleri en üst düzeye çıkarmak için gece-gündüz kararlılıkla çalışmaktayız. Başkanlığımız Sınır Yönetimi Genel Müdürlüğümüzce; sınır güvenliğinde etkinliğin artırılması amacıyla, güvenlik duvarı/fiziki engel sistemi ve devriye yolu, termal kamera, aydınlatma sistemi, gözetleme kulesi, elektro optik kule, keşif gözetleme aracları ve drone başta olmak üzere, teknolojik güvenlik sistemlerinin kurulumuna yönelik birçok önemli yatırım, proje ve faaliyet birlikte hayata geçirilmiştir. Sınır güvenliğinde kullanılan bu teknolojiler ve entegre sistemler, sınır ihlallerini anlık olarak tespit edebilmekte ve güvenlik güçlerine anında müdahale imkânı sunabilmektedir. Bu sayede, sınır güvenliğimiz yüksek bir hassasiyetle sağlanmaktadır. Hayata geçirilen sıkı tedbirlerle, ülkemiz düzensiz göçe hedef ve transit göç rotası olmaktan çıkmıştır. Diğer taraftan risk analizi süreçlerini daha da geliştiriyoruz. UKORAM yani Ulusal Koordinasyon ve Ortak Risk Analizi Merkezi ile Türkiye’nin sınır yönetimi alanındaki kapasitemizi artırıyoruz. Bu zirvede bir araya gelmemizin temel amacı yeni teknolojileri, yeni fikirleri ve yeni iş birliği modellerini konuşmak; daha güvenli bir gelecek için ortak aklı inşa edebilmektir. “ Yeni tehditleri sahadan öğrenip hızla çözüm geliştiriyoruz T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker ise MRBS’de şunları söyledi: “7 komşumuz var 3 bin kilometre yaygın kara sınırımız, aynı zamanda 6 bin kilometrenin üzerinde bir kıyı şeridine sahibiz. Ve bir ülkenin yaşayabileceği bütün tehditleri sahada yaşıyoruz. Drone teknolojisiyle artık kritik tesisler de tehdit altında. Tehditler sürekli gelişiyor ve tehdit unsurları da teknolojiden faydalanıyor. Sahada sürekli var olmanız gerekiyor ve yeni teknolojilere yatırım yapmanız gerekiyor. Sahada emniyet güçlerimize ve silahlı kuvvetlerimize bu yeni teknolojileri teslim etmemiz gerekiyor. Sahaya koyduğumuz çözümlerin ve teknolojilerin maliyet-etkin olması da çok önemli. Sahada olmamız, sahadaki bilgi akışında bizi çok avantajlı kılıyor. Yeni tehditleri sahadan çok hızlı öğreniyor, bu da bizim yeni teknoloji geliştirmemize fırsat sağlıyor. Bu tarz güvenlikle ilgili projelerimizde daha çevik yaklaşımlara geçmiş durumdayız. Silahlı kuvvetlerimizle beraber sahadan ihtiyaçları alıp firmalarımızla birlikte çözümleri geliştirme, oluşturulan prototipleri de sahaya götürüp deneyerek aslında uygulamaya başladığımız bir modeli işletiyoruz ki bu artık kaçınılmaz. Çünkü sahadaki tehdit değişimiyle klasik yaklaşımlarla mücadele etmememiz gerekiyor. Geçen ay içerisinde 200 km’lik sismik sensörlerden, drone’lardan ve elektronik sistemlerden oluşan bir sistemi sahaya kurduk ve emniyet güçlerimizin kullanımına sunduk. Tabii burada sahaya sunduğumuz ürün sayısı arttıkça bunların entegre olması ve beraber çalışması önem arz etmeye başlıyor. Müşterek Resim adlı projemizi de bu adla yürütüyoruz. Tüm sistemleri aynı anda yürütmek için birbirine entegre ediyoruz. Bir diğer önemli unsur da yapay zekayı sahada kullanıyoruz. Kullanıcılarımızın hayatını kolaylaştıracak çözümleri de yapay zekayla getiriyoruz. Sensörlerimiz çok fazla sürekli veri akıyor ve görüntü geliyor ancak operatörlerin saatlerce bunları izlemesi ve onlardan bir tehdit görmesi artık belli bir süre sonra zorlaşıyor. İşte burada nesne tanıma gibi çözümler oluşturuyoruz. Olay tahmini gibi oto-optimizasyon gibi yapay zekayla ilgili unsurları da sahaya kurmaya devam ediyoruz. Yine geniş alan gözetlemeyle ilgili yeni kurduğumuz bir sistemle 38 km’lik bir alanın tüm verilerini toplayabiliyoruz. Balon sistemleri kurduk sahaya denemeler yapıyoruz. Yine önemli bir diğer projemiz MÜB Projesi, yıllar içerisinde yüze yakın Modüler Üs Bölgeleri kurduk ve bunların terörle mücadelede bize çok fayda sağladığına inanıyorum. Bu bizim bölgede alan hakimiyetini ele geçirmemizi sağladı. Kıyılarımıza yönelik de birçok proje hayata geçirdik, Sahil Güvenlik Komutanlığımızın ihtiyaçlarına yönelik İnsansız Deniz Araçlarını - İDA da yakın zamanda sahaya vermiş olacağız. Bir taraftan da İnsansız Kara Araçlarımız (İKA) var. Bunlar depremde kurtarma faaliyetlerin de bile kullanıldı. Şimdi sahada farklı görevler alacak İKA’larımız da yavaş yavaş envantere giriyor. Özellikle değişik konseptler altında İKA’larımız kullanılacak, ana konseptlerden biri sınırda devriye görevi olacak. İKA’lar hem personelin can güvenliği hem de uzun süre orada kalması yerine İKA’lar bu görevi üstlenecek.” “Savunma sanayiinde yerlilik, Türkiye’nin stratejik bağımsızlık sigortasıdır” MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir: “Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi – MRBS, yalnızca bir ihtisas etkinliği değil; Türkiye’nin stratejik vizyonunun ve yerli üretim kararlılığının sahneye çıktığı bir buluşmadır. Savunma sanayiinde yerlilik, Türkiye’nin stratejik bağımsızlık sigortasıdır. Bugün Türkiye, savunma sanayinde dünyada kendi ekosistemini kurabilen az sayıdaki ülkeden biri haline gelmiştir. Türkiye, son 20 yılda savunma sanayisinde yaptığı atılımlarla bu alandaki dışa bağımlılığı önemli ölçüde azaltmış ve yerlilik oranını yüzde 80 seviyelerine dek çıkarmıştır. Bu sayededir ki, ürettiğimiz İHA ve SİHA’lar, milli yazılımlar, zırhlı araçlar ve savunma teknolojileri ile günümüzde sadece bölgesel değil, küresel ölçekte güç sahibi olan bir aktör haline geldik. Türk savunma sanayiinin imzası, Afrika’dan Asya’ya, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya kadar 180’den fazla ülkeye ulaşmış durumdadır. Sadece 2025’in ilk sekiz ayında 5,4 milyar doları aşan ihracat rakamı, bu yükselişin en somut göstergesidir. Bu başarılar, yalnızca savunma alanında değil, ekonomide de büyük bir dönüşümün kapısını aralamıştır bizlere... Savunma sektörü; imalat sanayisinden yazılıma, lojistikten enerjiye kadar birçok sektörü doğrudan etkileyen bir kaldıraç görevi görmektedir. Bu nedenle, savunma sektörüne yapılacak her bir yatırım, esasen ülkemizin ekonomik bağımsızlığına da yapılmış olacaktır." Özdemir sözlerine şöyle devam etti: “Bugün MÜSİAD çatısı altında savunma alanında üretim yapan yüzlerce üyemiz var. KOBİ ölçeğinden sanayi devlerine kadar geniş bir ekosistemin parçasıyız. Bu ekosistem, büyük ana yüklenicilerle entegre çalışan bir milli tedarik zinciri anlamına geliyor. Her bir KOBİ’miz, mühendisinden teknisyenine, yazılım geliştiricisinden malzeme üreticisine kadar bu zincirin stratejik bir halkasıdır. Biz bu süreci, “yerli üretim” kavramını bir slogan olarak değil, Türkiye’nin geleceğini inşa eden bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bugün sınırlar sadece haritalarda çizilmiyor; siber uzayda, verilerde, algoritmalarda yeniden tanımlanıyor. Güvenliğin yeni boyutu, bilgiyle başlıyor; yazılımla, yapay zekâyla ve dijital sistemlerle korunuyor. Bu nedenle MRBS 2025’te yapay zekâ destekli radar sistemleri, siber güvenlik çözümleri, yüksek performanslı haberleşme teknolojileri ve enerji verimli savunma altyapıları ön planda olacak.” Ülkemizin milli savunma kapasitesine katkı sağlamayı asli görevlerimizden biri olarak görüyoruz Zirve’nin açışında konuşan MÜSİAD Ankara Başkanı Fatih Bilal Yülek, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını hatırlatarak, “Türkiye’ye insani sebeblerle olduğunu söyleyerek ambargo uygulayan Batılı ülkeler her türlü silahı İsrail’e tedarik etmek konusunda tereddüt etmedi. Bunlar da bize göstermektedir ki devletimizin ekonomik ve askeri gücünün savunma sanayii ile de desteklenmesi bir zaruriyettir. MÜSİAD Ankara olarak 2018 yılından bu yana bu zirveyi düzenliyor olmamız, aslında bu bakışın ve kararlı bir mücadelenin ürünüdür. Bizler, sadece ticareti değil, aynı zamanda ülkemizin güvenlik ihtiyaçlarına, stratejik hedeflerine ve milli savunma kapasitesine katkı sağlamayı asli görevlerimizden biri olarak görüyoruz” diye konuştu. Yülek sözlerine şöyle devam etti: “Sınır güvenliği artık yalnızca ülkelerin sınır hatlarını fiziki olarak korumakla sınırlı değildir. Küresel ölçekte göç hareketleri, terör örgütlerinin faaliyetleri, organize suç ve kaçakçılık şebekeleri, hibrit savaş yöntemleri ve siber tehditler gibi çok boyutlu riskler, sınır güvenliğini uluslararası bir mesele haline getirmiştir. Gelecek on yıllar, güvenlikte teknoloji üstünlüğünün belirleyici olacağı yıllar olacaktır. Savaş ve güvenlik alanında klasik yöntemlerin yerini; insansız sistemler, yapay zekâ tabanlı karar destek mekanizmaları, uzay tabanlı izleme ve erken uyarı sistemleri alacaktır. Türkiye bu süreçte, güçlü bir vizyonla ilerlemek zorundadır. Bizler de iş dünyası temsilcileri olarak, ülkemizin bu vizyona katkı sunmaya devam edeceğiz.” Yerli ve milli teknolojilerin sergilendiği MRBS’de, T.C. İçişleri Bakanlığı ve T.C. Milli Savunma Bakanlığı’nın standları yer alacak. Ayrıca TUSAŞ, Sinerji Yüksek Teknoloji A.Ş., AVAS Metal, BMC, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN, STM, ASFAT, Meteksan Savunma, FOTONİKS, Gürbağ Savunma gibi savunma sanayisinin güçlü temsilcileri yerini aldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

“Kahraman ordumuzun ihtiyaçlarını yüzde 80'lere varan oranlarda yerli sistemlerle karşılıyoruz” Haber

“Kahraman ordumuzun ihtiyaçlarını yüzde 80'lere varan oranlarda yerli sistemlerle karşılıyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ASELSAN Gölbaşı Yerleşkesi'nde düzenlenen Çelik Kubbe Teslimatları, Tesis Açılışları ve Oğulbey Temel Atma Töreni'ne katılarak bir konuşma yaptı. Ağustosun millet için özel bir ay olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt, Çaldıran Savaşı, Mohaç Muharebesi ve Büyük Taarruz gibi kader tayin eden nice önemli zaferin bu ayda kazanıldığını anımsattı. Sultan Alparslan'ı ve ordusundaki kahraman yiğitleri dün yâd etmek üzere bu toprakların kapılarını açan Malazgirt'te olduklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Ahlat'ta ardından Malazgirt Meydanı'nda muhteşem bir buluşmaya imza attıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ağustos'ta ise bu topraklardaki varlığı sonsuza dek mühürleyen büyük zaferi kutlayacaklarını kaydetti. Bugün Zafer Haftası'nda bir başka gururun yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerine güç katacak ve savunma sanayini bambaşka bir seviyeye taşıyacak üç değerli hamleyi birlikte yaptıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların ilkinin Çelik Kubbe, ikincisinin ASELSAN'ın 14 tesisinin açılışı, üçüncüsünün de Oğulbey Teknoloji Üssü'nün temelinin atılması olduğunu aktardı. ASELSAN açısından bu tarihî günde sadece bir şirketin değil aynı zamanda bir milletin bağımsızlık yolculuğunun, alın terinin, azminin ve kararlılığının yeni bir safhasına hep birlikte şahitlik edildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şehitlerimizin ruhlarını da şad edeceğine inandığım tüm bu adımların ASELSAN'ımıza, savunma sanayimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu vesileyle kuruluşundan itibaren 50 yıl boyunca ASELSAN çatısı altında Türk savunma sanayine katkılarda bulunmuş herkesi şükranla yâd ediyorum" dedi. “ÇOK KISA SÜREDE TÜM ENGELLERE RAĞMEN ÇOK CİDDİ YOL ALDIK” Cumhurbaşkanı Erdoğan, şirket bünyesinde emek veren, ter döken yöneticisinden mühendisine ASELSAN ailesine de teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bugün ilk olarak 460 milyon dolar değerinde dosta güven düşmana korku verecek toplam 47 araçtan oluşan Gök Kubbe sistemlerini kahraman ordumuza kazandırıyoruz. Son yıllarda etrafımızda yaşanan sıcak çatışmalar, hava savunma ve radar sistemlerinin ne kadar mühim olduğunu ortaya koydu. İşi şansa bırakma gibi bir lüksümüzün olmadığının gayet bilincindeyiz. Çünkü kendi radarını, kendi hava savunma sistemini, elektronik harp yeteneklerini geliştiremeyen hiçbir ülke açık ve net söylüyorum, mevcut güvenlik sınamaları karşısında bilhassa bölgemizde geleceğine güvenle bakamaz. Masada olmakla menüde olmak arasındaki ince çizgiyi belirleyen unsur, hava savunma ve taarruz kabiliyetlerinizdir. Bu anlayışla, gerekli adımların öncesinde atmaya başladığımız bu inşa ve ihya sistemi hamdolsun ciddi yol alıyor. Çok kısa sürede tüm engellere rağmen çok ciddi yol aldık. Bugün gerçekleşen teslimatlar verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğinin en somut delilidir." Salona gelmeden önce sistemleri yerinde görme ve inceleme fırsatı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki adeta bir gövde gösterisine tanık oldum. Ürünlerimiz karşısında bu milletin bir ferdi olarak kıvanç duydum" diye konuştu. Teslim edilecek bir adet siper uzun menzilli hava savunma sistemi ve ona bağlı 10 aracın ülkenin hava savunmasında bir dönüm noktası olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç adet hisar orta menzilli hava savunma sistemi ve toplam 21 aracın caydırıcılığının orta menzilde daha da güçlendireceğinin altını çizdi. "ÇELİK KUBBE İLE HAVA SAVUNMASINDA ARTIK FARKLI BİR KLASMANA ÇIKACAĞIZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "KORKUT hava savunma sistemi ile erken ihbar radarlarımız sahada gözümüz ve kulağımız olarak görev yapacak. Yedi adet PUHU ve iki adet REDET elektronik harp sistemi ise bu alanda ülkemizi bir üst lige taşıyacak. Emeği geçenleri canı gönülden tebrik ediyorum. Elbette burada durmayacak daha fazla sayıda sistemi yeni yeteneklerle birlikte geliştirecek ve envantere kazandırmayı sürdüreceğiz. Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile hava savunmasında artık farklı bir klasmana çıkacağız" ifadelerini kullandı. ASELSAN'ın Çelik Kubbe'de sistem geliştirmenin yanı sıra kritik bir rolü daha bulunduğuna işaret eden Erdoğan, sahadaki bütün sistemlerin birbiriyle anlık haberleşmesini ve entegre çalışmasını sağlayacak yapay zekâ destekli komuta kontrol yazılımını da ASELSAN'ın geliştirdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çelik Kubbe'nin omurgasını oluşturacak bu yazılım sayesinde sahadaki yüzlerce hava savunma sisteminin tek bir sistem gibi hareket edeceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayisinde üstünde titizlikle durulması gereken alanların en başında seri üretim konusunun geldiğini, geliştirilen yüksek teknolojili ürünlerin çok daha hızlı, verimli ve yüksek adetlerde üretilmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASELSAN'ın ve diğer savunma şirketlerinin son dönemde bu konuya verdiği önemi memnuniyetle takip ettiğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Bugün açılışını yaptığımız 280 milyon dolar değerindeki 14 tesisle üretim kapasitemizi ciddi şekilde artırıyoruz. Hizmete aldığımız tesisler arasında hava savunma sistemleri tasarım ofisi, radar üretim ve entegrasyon ilave tesisi, ileri mühendislik malzemeler araştırma geliştirme tesisi, elektro optik sistemler tasarım ofisi, güdümlü mühimmat sistemleri tesisi, Teknopark İstanbul Araştırma Geliştirme Merkezi ve daha birçok kritik altyapı bulunuyor. Bu tesisler, yaklaşık 4 bin kişiye nitelikli istihdam sağlama yanında genç mühendislerimize yeni çalışma alanları açacaktır. Bunların da hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. “ASELSAN SAVUNMA SANAYİMİZİN ADETA KALBİ DURUMUNDA” Bugün ayrıca geleceğimizi inşa edecek dev bir yatırımın da temelini atıyoruz. ASELSAN'ın ikinci 50 yılına yakışacak dev bir yerleşkede ilk betonu bugün döküyoruz. Oğulbey Teknoloji Üssü 1,5 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüyle son yılların en büyük sanayi yatırımlarından biri olacaktır." Bu yatırımın, Cumhuriyet tarihinin tek seferde yapılan en büyük savunma sanayi yatırımı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Burası ayrıca Avrupa'nın en büyük entegre hava savunma tesisidir. Şunu da özellikle vurgulamak isterim. ASELSAN savunma sanayimizin adeta kalbi durumunda olduğu için bu yatırım tüm sektör için kritik bir eşik olacaktır. Bakınız şu an içinde bulunduğumuz Gölbaşı Yerleşkesi 800 dönüm büyüklüğünde bir alan. Ben 2015 yılında ASELSAN'ın 40. yılında bu yerleşkedeki ilk tesisin açılışını yapmanın gururunu yaşamıştım. O zaman bana bilgi veren arkadaşlarımız, en az 30 senelik büyüme planlarını karşılayacak bir alana kavuştuklarını söylemişlerdi. 10 yıl içinde savunma sanayimiz ve ASELSAN öyle bir büyüme gösterdi ki bugün bu yerleşkenin tamamı dolmuş durumda. Biz de ilgili kurumlarımızla yeni bir yerleşke için gerekli adımları attık. Türkiye Yüzyılı'na yakışan bir vizyonla 900 futbol sahasından daha büyük 6 bin 500 dönümlük bir alanı ASELSAN'a tahsis ettik." Laf üretmediklerini ve icraat yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada ASELSAN'dan ikinci bir ASELSAN daha doğduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oğulbey Teknoloji Üssü, 585 bin metrekare kapalı alan ve 132 bin metrekare temiz oda, laboratuvar ve üretim alanı ile bölgenin en ileri savunma teknolojileri merkezlerinden biri olacaktır. Bu yatırım ASELSAN'ın seri üretim kapasitesini iki katından fazla arttırarak ülkemizi sadece bölgesinde değil dünyada da öncü bir konuma taşıyacak. Teknoloji üssünün bir an önce tamamlanması için yürütülen çalışmaların takipçisi olacağım. İnşallah, yoğun bir gayretle 2026'nın ortasında ilk tesisi devreye alacağız. Tabii burada yapacağımız iş betonla demirle çimento ile ilgili bir iş değil. Burada yapacağımız iş teknolojiyle, AR-GE ile tasarımla üretimle ilgili bir iş. Bu tesisler, gençlerimiz için hayallerinin peşinden koşabilecekleri en yüksek teknolojiler üzerinde çalışabilecekleri bir ortam sunacak. Genel müdürümüz konuşmalarında çok sevindirici bir hususu dile getirdi. Yurt dışından ASELSAN'a dönen mühendislerimizin sayısının nasıl arttığından bahsetti. Teknolojiye yatırım yapmanın işte böyle kıymetli bir tarafı var. Olay sadece para değil, insan, insan, insan. Ana muhalefetin başını çektiği bir kesim bu ülkenin pırıl pırıl gençlerine umutsuzluk, karamsarlık kendi ülkesinden adeta nefret etmeyi aşılarken biz gençlerimize yepyeni ufuklar kazandırıyoruz. Birileri Türk gençliğini soygunculara savunmak için sorumsuzca sokağa boykota ve adeta şiddete çağırırken biz TEKNOFEST gençliği olarak meydanlara çağırıyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençleri millî teknoloji hamlesinin öncüleri olarak gördüklerinin altını çizerek, "Hangi görüşe, fikre, kökene mensubu olursa olsun sınırlarımız içinde ve yurt dışındaki tüm gençlerimizi dünya markası şirketlerimizde Türkiye'nin müreffeh geleceğini birlikte inşa etmeye davet ediyoruz" ifadesini kullandı. ASELSAN'ın sadece bir şirket olmadığını, aynı zamanda bir milletin hafızasında derin izler taşıyan destansı bir yolculuğun sembolü olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam 50 yıl önce 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yaşanan acı tecrübeleri hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O gün kendi silahını kendi haberleşme sistemini üretemeyen bir milletin nasıl ağır bedeller ödediğini gördük. İşte o gün milletimizin vicdanında bir kıvılcım çaktı ve o kıvılcım 1975'te kurulan ASELSAN ile dev bir meşaleye dönüştü" dedi. "DİPLOMATİK ETKİNLİĞİMİZİ ARTIRIYORUZ" Bir avuç idealist mühendisin 50 yıl önce mütevazı imkânlarla attığı adımın bugün 11 araştırma geliştirme merkezine ve 12 bin 500'den fazla çalışana, dünyanın en hızlı büyüyen 10 savunma sanayi şirketinden biri hâline geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ordusunun ihtiyaçlarının yüzde 80'lere varan oranda yerli sistemlerle karşılandığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli savunma sistemleri sayesinde yurt dışına gidecek büyük bir kaynağın Türkiye'de kalmasının sağlandığını belirterek, "Sistemlerimizi dost ve müttefiklerimizin de kullanımına sunuyor, diplomatik etkinliğimizi artırıyoruz. Geçtiğimiz yıl sektörde 7 milyar doları aşan bir ihracat gerçekleştirdik. Bu senede oldukça iyi gidiyoruz" dedi. Savunma ve havacılık ihracatının geçen ay, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 128,9 artışla 989,6 milyon dolara ulaştığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ocak-temmuz döneminde toplam ihracatın yüzde 38,6 artarak 4 milyar 591 milyon dolara yükseldiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yakaladığımız ivmeyi dikkate alınca birkaç sene içinde inşallah, 20 milyar dolar seviyesini yakalayacağımıza inanıyorum. Ülke olarak ekonomideki istiklal savaşımızı da kazanmak için yüksek katma değerli ürünleri geliştirmeli ve dünyaya ihraç etmeliyiz" diye konuştu. “TÜRKİYE, SADECE KENDİ İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAN DEĞİL, TEKNOLOJİSİYLE DÜNYAYA YÖN VEREN BİR ÜLKE OLACAKTIR” Bugün birçok Avrupa ülkesinin savunma sanayinin öneminin yeniden farkına vardığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Yıllarca 'Savunma sanayii ölü yatırım' tezini dillendirenler, 'Bugün nasıl biz de bu yarışta yerimizi alırız' telaşıyla adeta kendilerini paralıyor. Biz ise hamdolsun daha rahatız. Eksiklerimiz yok mu, var. Onları da süratle tamamlıyoruz. İşte bugün burada olduğu gibi kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Doğru yoldayız, iyi durumdayız. İnşallah, daha da iyi olacağız. İnsanımıza, gençlerimize, mühendislerimize güveniyoruz. ASELSAN'a güveniyoruz. Bütün şirketlerimize güveniyoruz. Savunma sanayimizin bize çok daha mutlu çok daha gururlu günler yaşatacağını biliyoruz. İşte bu tören, bu inancımızı daha da sağlamlaştırdı." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de umut verici gelişmelerin olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bugün açılışını yaptığımız tesisler, teslimatını gerçekleştirdiğimiz sistemler ve temelini attığımız Oğulbey Teknoloji Üssü, hiç şüphesiz Türkiye'nin geleceğine bıraktığımız çok değerli miraslardandır. Bundan 50 yıl önce hayal bile edilemeyen imkânları bugün kendi mühendislerimiz, işçilerimiz, kendi evlatlarımız gerçeğe dönüştürüyor. İnşallah, önümüzdeki 50 yılda da Türkiye, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan değil, teknolojisiyle dünyaya yön veren bir ülke olacaktır. ASELSAN, inanıyorum ki bu yolda en fazla katkıyı sunan kurumlarımızdan birisi olacaktır. Çelik Kubbe teslimatlarının, yaptığımız açılışların ve yeni Oğulbey Yerleşkemizin ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu projelerde emeği geçen Millî Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, ASELSAN'a ve tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Türkiye Yüzyılı'na yakışan bir vizyon ortaya koyan ASELSAN yönetimini, mühendislerimizi, teknisyenlerimizi gönülden tebrik ediyor, nice 50 yıllar diliyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören öncesinde hava savunma sistemi Çelik Kubbe'ye ait unsurları inceledi. Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün'den 47 araçtan oluşan Çelik Kubbe'ye ilişkin bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çelik Kubbe unsurları önünde fotoğraf çektirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ASELSAN Botanik Bahçesi'ndeki fidanları suladı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın butona basmasının ardından Oğulbey Teknoloji Üssü'nün temel atma töreni gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler açılışı yapılacak yeni tesislerin kurdele kesimini yaptı.

ASELSAN’dan 1,3 Milyar Dolarlık İhracat Sözleşmesi Haber

ASELSAN’dan 1,3 Milyar Dolarlık İhracat Sözleşmesi

ASELSAN, enflasyon muhasebesi uygulanmış 2025 yılının ilk yarısına ait finansal sonuçlarını açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformuna (KAP) yapılan açıklamaya göre ASELSAN'ın 2025 yılının ilk 6 ayına ait hasılatı bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak %11,3 artarak 53,7 milyar TL’ye ulaştı. Yeni alınan işlerde, geçen yılın aynı dönemine göre %10 artışla 2,8 milyar ABD doları seviyesinde güçlü bir büyüme kaydedildi. İhracat odaklı büyüme stratejisini kararlılıkla sürdüren ASELSAN, ilk 6 ayda doğrudan ve dolaylı 1,3 milyar ABD doları ihracat sözleşmesi imzaladı. Şirketin Bakiye siparişleri ise geçen yılın aynı dönemine göre %30 artışla 16 milyar ABD dolarına yükseldi. Aynı dönemde, seri üretim alt yapılarını güçlendirmeye yönelik yatırımlar ve AR-GE harcamaları kesintisiz bir şekilde artmaya devam etti. Kuvvetli Büyümenin Satır Başları (Yılın İlk 6 Ayında): • İmzalanan Yeni Sözleşmeler: 2,8 milyar ABD doları o İhracat Sözleşmeleri: 1,3 milyar ABD doları • Bakiye Siparişler: 16 milyar ABD doları (%30 artış) • Hasılat: 53,7 milyar TL (%11,3 artış) • FAVÖK Marjı: %25 (önceki yıl aynı dönem %24) • Alınan İş/Satışlar: 2 • Net Borç/FAVÖK: 0,57 (önceki yıl aynı dönem 1,21) • AR-GE Harcamaları: 572 milyon ABD doları (%42 artış) • Altyapı Yatırım Harcamaları: 104 milyon ABD doları (%100 artış) SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME DEVAM EDİYOR ASELSAN, uzun dönemli hedeflerine ulaşmak amacıyla 2024 başında uygulamaya başladığı aselsaneXt Programının olumlu çıktılarını toplamaya ikinci çeyrekte de devam etti. 2025 yılı ilk 6 aylık hasılatı geçen yılın aynı dönemine göre reel olarak %11,3 büyüyerek 53,7 milyar TL’ye ulaştı. Söz konusu dönemde elde edilen hasılatta Hava Savunma, Elektronik Harp, Elektro-Optik, Radar, Aviyonik, Güvenlik ve Silah Sistemlerine yönelik teslimatlar önemli pay oluşturdu. Operasyonel verimliliği faaliyetlerinin odağında tutan ASELSAN’ın ilgili dönemdeki FAVÖK marjı bir önceki yılın aynı dönemine göre 100 baz puan artarak %25 olarak gerçekleşti. ASELSAN’ın faaliyetlerinden oluşturduğu FAVÖK tutarı ise bir önceki döneme kıyasla reel olarak %15 oranında artış ile 13,5 milyar TL seviyesine ulaştı. Alınan İş/Satışlar oranını 2 yıl üst üste 2 seviyesinde tutmayı başaran ASELSAN, bu alanda yakaladığı ivmeyi 2025 yılının ilk yarısına da taşıdı, sektör ortalaması üzerindeki seyrini korudu. YATIRIM VE AR-GE HARCAMALARI ARTMAYA DEVAM ETTİ Yürüttüğü Ar-Ge Proje Sayısında Türkiye Lideri olan ASELSAN’ın ilgili dönemde Ar-Ge harcamaları bir önceki yıla kıyasen %42 oranında artarak 572 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşti. İlaveten, seri üretim alt yapılarının güçlendirilmesi amacıyla ASELSAN’ın yatırım harcamaları da bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kat artarak 100 milyon ABD dolarının üzerinde gerçekleşti. 2024 yılının ilk 6 aylık döneminde %14,5 olan finansal borçların aktifler içerisindeki payı ise bu dönemde %12,7’ye geriledi. Ticari borçlar 2024 yıl sonuna göre %21 oranında azaldı. Geçen yılın aynı dönemine göre net borçta %38 oranında azalma görüldü. Böylelikle, ASELSAN’ın 2024 yılı ilk yarısında 1,21 olan Net Borç/FAVÖK oranı bu dönem 0,57 seviyesinde gerçekleşti. Şirket böylece, sektör ortalamalarının altında seyreden pozisyonunu korudu. KUVVETLİ NAKİT AKIŞI Ar-Ge ve seri üretime yönelik yatırım harcamalarının kesintisiz bir şekilde devam ettiği, ticari borcun azaldığı yılın ilk 6 aylık döneminde nakit akışındaki iyileşme hızlandı. ASELSAN’ın 2025 yılının ilk yarısında işletme faaliyetlerinden kaynaklanan nakit akışları (OCF) 13.635 Milyon TL, serbest nakit akışları (FCF) ise 816 Milyon TL seviyesi ile pozitif olarak gerçekleşti. Cirosunu, bakiye sipariş tutarını, imzaladığı ihracat sözleşmelerini, karlılığını ve diğer birçok finansal göstergesini geliştiren ASELSAN, 2025 yılının ilk yarısını kuvvetli sonuçlarla geride bıraktı. ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol 2025 yılı 6 aylık finansal sonuçlarını değerlendirdi: "2024 yılında uygulamaya başladığımız aselsaneXt programı ile finansal anlamda güçlü bir ivme yakalamıştık. İkinci çeyrek sonuçlarımız, bu ivmeyi 2025 yılının ilk yarısında da sürdürdüğümüzü bir kere daha teyit etti. Reel bazda %11’in üzerinde artırdığımız ciromuz, 1,3 milyar Doları ihracat olmak üzere 2,8 milyar dolarlık yeni sözleşme hacmimiz ASELSAN’ın finansal anlamda ne kadar sağlam bir zemine oturduğunu ortaya koydu. Bakiye siparişimizin %30 artışla 16 milyar dolara ulaşması, şirketimizin istikrarlı ve güçlü büyümesini devam ettireceğini ortaya koyuyor. FAVÖK marjımızı %25’e yükseltirken, Net Borç/FAVÖK oranımızı 0,57 seviyesine düşürerek hem kârlılığımızı hem de finansal sağlığımızı güçlendirdik. Bu başarıda üç hususun öne çıktığını söyleyebiliriz: • Daha yüksek teknolojili ürünlere odaklanma ve hızlı ürün çıkarma • Verimlilik artışı • Millileştirme faaliyetleri. Yeni ürünlerden elde ettiğimiz gelirleri artırıyoruz. Mesela bu yılın ilk 6 ayında 8 yeni ürünü ilk defa envantere verdik. Süreçlerimizde Yapay Zeka entegrasyonu ile yıllık 25 milyon Dolar tasarruf sağladık. Personel sayımızdaki önemli artışa rağmen kişi başına ciromuzu %1,6 oranında iyileştirdik. Tedarikçilerimizle birlikte millileştirdiğimiz ürünlere verdiğimiz siparişlerle de önemli bir maliyet avantajı oluşturduk. Şu hususu özellikle vurgulama isterim: Ar-Ge harcamalarımızı %42, seri üretime yönelik yatırım harcamalarımızı %100 oranında artırdığımız, Net borcumuzu da azalttığımız bir dönemde hem faaliyetlerden elde edilen nakit akışımızdaki hem de serbest nakit akışımızdaki pozitif gerçekleşme, kapsamlı bir programın başarılı sonuçlarıdır. Bir önceki yılın aynı dönemine göre Nakit Dönüşüm Döngüsünde yaşanan 70 günlük iyileşme, nakit yönetimindeki iyileşmenin bir başka göstergesidir. Bu başarılar, ASELSAN’ın yalnızca bugünü değil, geleceği de finanse edecek bir güce ve disipline sahip olduğunu teyit ediyor. 2025 yılının ilk yarısı yalnızca finansal göstergeler açısından değil, stratejik hamlelerimiz açısından da son derece verimli geçti. Katıldığımız IDEF fuarında, yüksek teknoloji ve katma değeri yüksek 10 yeni ürünümüzü ilk kez sergiledik. Özellikle ÇELİKKUBBE’nin kritik bileşenlerinden biri olacak olan gökyüzündeki elektromanyetik kalkanımız EJDERHA, karadan karaya vuruş yeteneklerine yeni bir soluk getirecek olan GÖKTAN, alanında dünyanın en iyisi olan ASELFLIR-600 gibi sistemlerimiz, uluslararası ziyaretçilerin de büyük ilgisini çekti. Teknolojideki yetkinliğimiz, finansal performansımız ve dünyada yaşanan son gelişmelerin de etkisiyle bu başarılı tablo ortaya çıktı. ASELSAN’ın Borsa İstanbul’daki değeri de bu başarıları teyit eder nitelikte. 2025 yılı içerisinde ASELSAN, Borsa İstanbul’un en değerli şirketi konumuna yükseldi. Şu anda piyasa değerimiz 21 milyar doları aştı. Bu gelişme, yatırımcılarımızın şirketimize olan güveninin ve uzun vadeli potansiyelimize duyulan inancın somut bir göstergesidir. Yılın ikinci yarısında da aynı kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Ar-Ge ve yatırımlarımızı sürdüreceğiz. Özellikle hava savunma, radar, akılı mühimmat, güdüm sistemleri ve elektro-optik gibi kritik alanlarda seri üretim kapasitemizi artıracağız. İhracat odaklı büyüme stratejimizle yeni pazarlara açılacağız. Küresel ölçekte artan güvenlik ihtiyacı ve jeopolitik gelişmeler, savunma sektörünün daha hızlı büyüyeceği bir ortamı oluşturuyor. Ülkeler savunma bütçelerini ciddi oranlarda artırıyor. Mühendislik gücümüz ve stratejik öngörümüzle bu gelişmeleri doğru okuyarak, geleceğin harp ortamında fark yaratacak teknolojilerimizle hem yurt içinde hem de uluslararası alanda güçlü ve istikrarlı bir şekilde büyümeyi sürdüreceğiz.” İmzalanan Sözleşmeler ve Bakiye Siparişler Hem yurt içinde hem de yurt dışında ASELSAN’ın ürünlerine duyulan yoğun ilgi 2025 yılının ilk yarısında da devam etti. Küresel bir şirket olma yolunda emin adımlarla ilerleyen ASELSAN’ın imzaladığı yeni sözleşmeler bir önceki yılın aynı dönemine göre %10 artışla 2,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Yeni sözleşmelerin 1,3 milyar ABD doları tutarındaki bölümü (%45’i) doğrudan ve dolaylı ihracat sözleşmelerinden meydana geldi. ASELSAN’ın Bakiye Siparişleri 2025 ilk yarısında 16 milyar ABD doları seviyesine yükseldi. Tüm bu alanda tarihsel zirveler görüldü. İmzalanan Önemli Sözleşmeler • 2025 Yılının 1. Çeyreği ◦Uluslararası bir müşteri ile imzalanan askeri haberleşme sistemlerinin ihracatına ilişkin sözleşme, ◦Uluslararası bir müşteri ile imzalanan deniz platformlarına yönelik; radar, silah, hava savunma ve veri bağı sistemlerinin ihracatına ilişkin sözleşme, ◦Uluslararası bir müşteri ile imzalanan Hava Elektro-Optik faydalı yüklerinin ihracatına ilişkin sözleşme, ◦Uluslararası müşterilerinin kullanımına yönelik olarak imzalanan elektronik harp, haberleşme, radar, elektro-optik ve uzaktan komutalı silah sistemlerinin ihracatına ilişkin sözleşme, ◦Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile imzalanan yeni nesil Radar Sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile imzalanan Kamu Güvenliği Haberleşme Sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi A.Ş. (TÜRASAŞ) ile imzalanan Demiryolu Sinyalizasyon Sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Yurt içi bir müşteri ile kara araçları faydalı yüklerinin tedarikine yönelik sözleşme. • 2025 Yılının 2. Çeyreği ◦Uluslararası bir müşteri ile deniz platformlarına yönelik imzalanan radar, silah, hava savunma ve veri bağı sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Uluslararası bir müşteri ile imzalanan askeri haberleşme sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Uluslararası bir müşteri ile imzalanan güdüm kitleri ve haberleşme sistemlerinin tedarikine yönelik sözleşme, ◦Türkiye Raylı Sistem Araçları Sanayi A.Ş. (TÜRASAŞ) ile imzalanan hızlı trenlerde kullanılacak alt sistemlerin tedarikine yönelik sözleşme, ◦BMC Savunma Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile imzalanan kara araçları faydalı yüklerinin tedarikine yönelik sözleşme.

Yükseköğretim Kurulu ile SSB iş birliğiyle başlatılan Akademik Tez Programı ilk meyvesini verdi Haber

Yükseköğretim Kurulu ile SSB iş birliğiyle başlatılan Akademik Tez Programı ilk meyvesini verdi

Yükseköğretim Kurulu ile Savunma Sanayii Başkanlığı arasındaki iş birliği kapsamında başlatılan ve yapay zekâ alanında gerçekleştirilen lisans ve yüksek lisans tezlerine destek verilmesini kapsayan Akademik Tez Programı (ATP) ilk meyvesini verdi. ASELSAN’da gerçekleştirilen etkinlikte başarılı bulunan öğrencilerin projeleri sergilendi. Etkinliğe Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu’nun yanı sıra sektör uzmanları, savunma sanayii firmalarının temsilcileri, insan kaynakları yetkilileri ve akademisyenler bir araya gelerek öğrencilerle birebir görüşme imkânı bulacak, etkileşimin ve iş birliğinin artırılması hedeflenecektir. ATP ile Savunma Sanayii Yapay Zekâ Yetenek Kümelenmesi (SAYZEK) faaliyetleri kapsamında üniversitelerde yapay zekâ alanında yürütülen akademik çalışmaların sektörün ihtiyaçlarıyla örtüşmesi ve yetenekli öğrencilerin sektöre kazandırılması amaçlanıyor. ATP’ye 119 farklı üniversiteden ve 58 farklı bölümden toplam 421 başvuru yapıldı. Bunların 258’i lisans, 98’i yüksek lisans tezleri ile ilgili oldu. Programda 20 farklı firmadan 99 mentör öğrencilere danışmanlık yaptı. Başvurularda yüksek puan alan ilk 40 öğrenci ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN gibi firmalarda zorunlu ve gönüllü staj imkânı kazandı. Öğrenciler, aday mühendislik, proje desteği, akademik yayın teşviki ve yurt dışı konferans katılımı gibi ek ödüllerden de faydalanacak. Programa en çok başvuru yapan ilk 5 üniversite Gazi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi oldu. ATP yeni dönemde de devam edecek.

ASELSAN BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksinin Zirvesinde Haber

ASELSAN BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksinin Zirvesinde

ASELSAN, değerlendirildiği tüm alanlardan A+ not alarak Borsa İstanbul (BİST) tarafından yönetilen ve sürdürülebilirlik kriterlerini en iyi şekilde karşılayan şirketlerin yer aldığı BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksine birinci sıradan girdi. ASELSAN CEO’su Ahmet Akyol, "Tüm faaliyetlerimizde sürdürülebilirliği öncelikli değer olarak görüyor, iş yapış biçimimizin odak noktasına alıyoruz. Sürdürülebilirlik çalışmalarımızı sadece kendi faaliyetlerimize sağladığımız katkı ile sınırlı görmüyor, üstlendiğimiz liderlik vasfımız ile değer zincirimizde de farkındalık oluşturarak, hedeflerimize doğru yol aldığımız bir gelişim süreci olarak değerlendiriyoruz." dedi. ASELSAN CEO’su Akyol, sürdürülebilirliğin stratejik önceliklerinden biri olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Çevresel sürdürülebilirlik çalışmalarımızda kilit önem taşıyan ve 2021 yılında aldığımız 2050 yılı net sıfır emisyon hedefimiz çerçevesinde, yol haritamızı oluşturduk. Çevreye ve insana değer odaklı sürdürülebilirlik anlayışımız ile gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için operasyonlarımızda ve stratejimizde bütüncül sürdürülebilirlik yaklaşımımızı ön planda tutuyoruz. 2021 yılından bu yana sürdürülebilirliği kurumsal düzeyde değerlendiriyor, risk ve fırsat analizimiz ile stratejimizi belirliyoruz. Sürdürülebilirliği üst yönetim seviyesinde ele alıyor, bugünümüzü analiz edip geleceğimizi planlarken, entegre bir strateji kullanıyoruz. ASELSAN’ın gösterdiği performans ile BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksine dahil olmasından gurur duyuyoruz.” Kurumsal Sürdürülebilirlik Kurumsal Sürdürülebilirlik, şirketlerde uzun vadeli değer yaratmak amacıyla, ekonomik, çevresel ve sosyal faktörlerin kurumsal yönetim ilkeleri ile birlikte şirket faaliyetlerine ve karar mekanizmalarına uyarlanması ve bu konulardan kaynaklanabilecek risklerin yönetilmesidir. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi, Borsaların çevresel, sosyal, kurumsal yönetim konularındaki risklerine ilişkin politika oluşturmaları sürecinde şirketlere yol gösteren ve şirketlerin sürdürülebilirlik politikalarına ilişkin bilgiyi de sorumlu yatırımcılara ileten bir platform olarak 4 Kasım 2014 tarihinden bu yana hesaplanıyor. Sürdürülebilirlik endeksleri, şirketlerin küresel ısınma, doğal kaynakların tükenmesi, su kaynaklarının azalması, sağlık, güvenlik, istihdam gibi konulara nasıl yaklaştıklarını ortaya koyarak yaptıkları faaliyetlerin ve aldıkları kararların bağımsız bir gözle değerlendirilmesini sağlıyor. ASELSAN, BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksine dahil olmak için değerlendirildiği Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) alanlarında en iyi sonuçları aldı. BİST Sürdürülebilirlik 25 Endeksi BIST Sürdürülebilirlik 25 Endeksi ile sürdürülebilirlik performansı yüksek ve aynı zamanda büyük ve likit şirketlerden oluşan bir endeks oluşturulması hedeflendi. BIST Sürdürülebilirlik 25 Endeksinde yer alacak paylar; Genel Sürdürülebilirlik Notu 70 veya üzerinde, her bir ana başlık notu 60 veya üzerinde, kategori notlarından en az sekizi 50 veya üzerinde olan şirketlerin payları arasından işlem hacmi ve piyasa değeri en yüksek 25 pay seçilerek belirlenmektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.