Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre Koruma

Kapsül Haber Ajansı - Çevre Koruma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre Koruma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa Büyükşehir’e ‘Akıllı Şehir’ Ödülü Haber

Bursa Büyükşehir’e ‘Akıllı Şehir’ Ödülü

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin teknolojinin günlük hayatta uygulanabilmesi amacıyla geliştirdiği akıllı şehircilik projeleri bir bir ödül getiriyor. Geçtiğimiz aylarda, dünya genelindeki kentlerin akıllı şehircilik, dijital dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma alanlarındaki performanslarını değerlendiren ICF (Akıllı Topluluk Forumu) tarafından En iyi 7 kent (Top7 Intelligent Communities) listesine seçilen Büyükşehir Belediyesi, bu düzeyde ülkemizi temsil eden ilk şehir olma unvanını da kazanmıştı. Bursa’yı yeniden yeşil kimliğine kavuşturmak için çevre yatırımlarına ağırlık veren Büyükşehir Belediyesi, son olarak Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı tarafından ‘Akıllı Şehir Proje Uygulamaları’ ödülüne layık görüldü. ‘Entegre Çevre Haritaları’ projesine ödül Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı’nın organize ettiği ‘2025 KentFest Belediye Ödülleri’ töreni, İstanbul Ataşehir’de düzenlendi. Kentsel dönüşüm, şehircilik, mimarlık, yeşil enerji ve akıllı şehir teknolojileri alanında faaliyet gösteren öncü kurum ve uzmanların bir araya geldiği programda, ‘Kentsel Dönüşüm’, ‘Akıllı Şehir’, ‘İklim Değişikliği ve Sıfır Atık’ proje uygulamaları kategorilerinde ödüller verildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi de ‘Entegre Çevre Haritaları’ projesiyle ‘En İyi Akıllı Şehir CBS Geliştiren ve Veri Entegrasyonu Yapan Belediye Ödülü’nü almaya hak kazandı. Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı tarafından geliştirilen projeyle, hava kalitesi, gürültü, atık yönetimi, su kirliliği ve ekosistem verilerinin dijital bir platformda bütünleştirilmesi sağlanıyor. Proje, ayrıca kent düzeyinde karar almayı güçlendiren veri bütünlüğü ve çevresel şeffaflık mekanizmaları da sunuyor. Örnek projelere yakından takip Ödül töreninde konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kendilerini ödüle layık gören Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı’na teşekkür ederken projede emeği geçen Büyükşehir Belediyesi ekibini de tebrik etti. Örnek projeleri yakından takip ettiklerini ve kendi uygulamalarını da diğer belediyelerle paylaştıklarını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, örnek projelerin herkese yol gösterici olmasını diledi. Konuşmasında kentsel dönüşüme de değinen Başkan Mustafa Bozbey, bu alandaki uygulamalarda bütüncül planlama ve parçalı uygulamaya geçilmesi gerektiğinin altını çizerek insanları mutlu eden kentsel dönüşüm sisteminin önemine vurgu yaptı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Denizli’de Temizlikte Yeni Dönem Haber

Denizli’de Temizlikte Yeni Dönem

Yıllar içerisinde yıpranan, kırılan ve sızıntı yaparak görüntü kirliliği ve kötü kokuya neden olan plastik çöp bidonlarının yerine modern, dayanıklı ve hijyenik konteynerler yerleştirildi. İlk etapta İstiklal, Çaybaşı, Saltak ve Mimar Sinan Caddeleri pilot bölge olarak seçildi. Bu caddelerdeki eski bidonlar tamamen kaldırılarak yerlerine toplam 100 adet yeni ortak kullanım konteyneri konuldu. Yeni sistem, hem çöp toplama düzenini kolaylaştırıyor, hem de cadde ve sokaklara daha estetik bir görünüm kazandırıyor. Ortak kullanım konteynerleri, vatandaşların daha temiz ve düzenli bir çevrede yaşamasına katkı sunarken, belediye ekiplerinin atık toplama verimliliğini de artırıyor. Daha yaşanabilir bir Denizli için… Çevre, Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Umut Somyürek, projenin şehir genelinde yaygınlaştırılmasının planlandığını belirterek, “Denizli’nin her noktasında çevre temizliğini önemsiyor, kentimizin estetik görünümünü korumak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ortak kullanım konteyneri uygulamamızla hem çevreye duyarlı bir temizlik sistemi oluşturuyor, hem de vatandaşlarımıza daha sağlıklı yaşam alanları sunuyoruz. Daha yaşanabilir bir Denizli için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Bu örnek uygulamanın, Denizli’de temizlik hizmetlerinde kalıcı bir dönüşüm yaratması ve kısa süre içinde tüm mahallelere yayılması hedefleniyor.

Yanlış Atık Yönetimi, Gezegenin En Büyük Tehdidi Haline Geldi! Haber

Yanlış Atık Yönetimi, Gezegenin En Büyük Tehdidi Haline Geldi!

Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, dünyayı bekleyen çevresel riskleri anlattı. Çevre sağlığı önemli ve hassas bir konu! Çevre sağlığının uzun yıllardır gündemde olması, pek çok bilimsel ve teknolojik gelişme sayesinde bu alandaki bilgimizin artmasına rağmen hala önemli ve hassas bir konu olma özelliğini koruduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Günümüzde atık suların arıtılmasından, suyun dezenfeksiyonuna, atık yönetiminden kirlilik izleme teknolojilerine kadar pek çok gelişim gösteren alan maalesef nüfus artışı ve üretim süreçlerinden çıkan pek çok atıkla başa çıkmakta zorlanmaktadır.” dedi. Güncel sorunlar, hava, su ve toprak kirliliği… Günümüzde farklı bölgelerde farklı çevresel sorunların kendini gösterdiğine işaret eden Dr. Adiller, “Sanayi bölgeleri ve yoğun nüfusa sahip şehirlerde hava kirliliği, su kirliliği, yanlış atık yönetiminden kaynaklı toprak kirliliği yoğun bir şekilde görülürken, bir yandan da iklim değişikliği su ve toprak gibi doğal kaynakları baskı altına almaktadır.” diye konuştu. Çevre kirliliği ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor! Çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini de değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, şöyle devam etti: “Aslında çevresel anlamda her türlü kirliliğin kısa ve uzun vadeli etkileri bulunduğu gibi doğrudan ve dolaylı etkileri bulunmaktadır. Hava, su ya da toprakta bulunan kirleticilerin bazıları kısa süreli anlık sağlık sorunları yaratırken bazıları uzun sürede kendini göstermekte ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca bir çevre bileşeninde kendini gösteren kirlilik bir diğerinde bozulmaya yol açmakta ve beklenmedik sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin içerisinde zararlı maddeler bulunan bir su ile sulanan bitkiler gıda güvenliği riski oluşturabilmektedir.” Bir kot pantolon üretiminde 3 bin 781 litre su tüketiliyor Bireylerin günlük yaşamda alabileceği önlemlere de işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Bireyler günlük hayatlarında öncelikle çevre sağlığını koruma amaçlı önlemler almalıdırlar. Çünkü her ne kadar tüketiciler doğrudan çevreyi kirletmese de çevreyi kirleten üreticilerden aldıkları ürünlerle ya da fazla tüketimleri sonuçlarında ortaya çıkan atıklarla çevre kirliliğine ortak olmaktadırlar. Bu yüzdende her tüketici aldığı herhangi bir ürününün -ne kadar masum olursa olsun- üretim sürecinin çevreye zararı olduğunun bilincinde olmalıdır. Çünkü üretim sürecinde ortaya çıkan atıklar ne kadar doğru biçimde yönetilirse yönetilsin, her üretim sürecinde ortaya çıkan atık ya da kullanılan doğal kaynak çevrede bir iz bırakmaktadır. Bunun en önemli örneklerinden biri de su tüketimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP verilerine göre bir kot pantolon üretiminde 3 bin 781 litre su tüketilmektedir. Su sıkıntısı yaşadığımız bu günlerde bunun aslında hayatımız için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebiliriz.” şeklinde konuştu. Türkiye hızla “su fakiri” ülke olmaya doğru gidiyor Su kıtlığına dikkat çeken Dr. Adiller, şöyle devam etti: “Su canlı hayatı için en temel ihtiyaçlardan biridir. Ve bu kadar önemli olan bir ihtiyaç maalesef ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada iklim değişikliği etkisiyle giderek azalmaktadır. Ortadoğu ve Akdeniz ülkeleri iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemiz su kaynakları açısından değerlendirildiğinde su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer almakta ve hızla su fakiri ülke olma yolundadır. Bu noktada bizlere düşen doğrudan ve dolaylı olarak kullandığımız su miktarını azaltmaya çalışmaktır. Genellikle su tasarrufu denince akla diş fırçalarken musluğu kapatma önerisi gelmektedir. Ancak bu öneri çok kısıtlı bir tasarruf sağlamaktadır. Bireysel olarak kullandığımız su doğrudan ve dolaylı kullanım olarak 2 sınıfa ayrılır. Doğrudan kullandığımız su günlük ihtiyaçlarımız için musluğumuzdan tükettiğimiz suyu tarif etmektedir. Dolaylı kullandığımız su ise, tüm ihtiyaçlarımızın üretim süreçleri için harcanan su miktarını ifade etmektedir. Günümüzde büyük şehirde yaşayan bir kişinin doğrudan su tüketimi kabaca günlük 200 litre seviyesindedir. Ancak aynı kişinin ortalama günlük dolaylı su tüketimi 4 bin litrenin üzerinde olabilir. Örneğin satın aldığınız bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12 bin litreden fazla su tüketilmektedir. Bu açıdan bakıldığında tüketim alışkanlığını değiştirmek yılda milyonlarca litre su tasarrufuna sebep olabilir.” Enerji tasarrufu da doğanın korunmasında önemli bir unsur Enerji tasarrufuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, şunları söyledi: “Enerji tasarrufu da benzer şekilde doğanın korunmasında ve sürdürülebilirlik konusunda bir diğer önemli unsurdur. Dünyanın pek çok ülkesinde yenilenebilir enerji yatırımları yapılsa da günümüzde hala enerji önemli bir oranda doğalgaz ya da kömür gibi fosil kaynaklar yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Fosil yakıtlar yardımıyla üretilen bu enerjinin bedeli ne kadar önlem alınıyor olsa da hava kirliliği, karbon emisyonları ve hatta asit yağmurları olmaktadır. Hava kirliliğine bağlı ortaya çıkan hastalıklar, karbon emisyonlarındaki artıştan etkisini arttıran iklim değişikliği ve asit yağmurlarından kaynaklanan tarımsal verim kaybının bedeli ekolojik açıdan ve halk sağlığı açısından büyük olmaktadır. Ayrıca bu durumun geri çevrilmesi için ekonomik bedeller de ödenmektedir.” Araştırmalar kanımızda bile mikro boyutta plastik kalıntıları olduğunu gösteriyor Atık yönetiminde bireylerin sorumluluğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Dünyamızda hiçbir madde sınırsız değildir. Bunun yanı sıra bir madde bir anda yok olmaz. Üretim süreçlerinde kullanılan pek çok hammadde doğadan farklı şekillerde elde edilir ve doğadan elde edilen bu maddelerin bir rezerv miktarı vardır. Bu noktada ürünlerin kullanım ömürlerini doldurduktan sonra geri dönüştürülerek doğadan alınan hammadde miktarının azaltılması hem bu rezervleri korumakta hem de bu rezervlerin doğadan elde edilme süreçlerinde ortaya çıkabilecek kirlilik risklerini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca bu ürünlerin geri dönüştürülmemesi ve atık haline dönüşmesi ciddi bir çevre sağlığı sorunu yaratmaktadır. Atıkların geri dönüştürülmediği her senaryoda bu atıklar ya yakılarak atmosfere karışarak ya da toprağın altında uzun yıllar boyunca bozulmadan kalacaklardır. Daha kötü şekilde yönetilmeleri bu atıkların sulara ve toprağa karışarak çevreye ve canlılara daha fazla zarar vermesine yol açacaktır. Örneklendirecek olursak günümüzde plastik tüketimi sonucunda ortaya çıkan atıkların doğru şekilde yönetilmemesi okyanuslarda ülkemiz yüzölçümünden daha büyük plastik atık adaları oluşmasına sebep olmuştur. Ayrıca yapılan araştırmalar kanımızda bile mikro boyutta plastik kalıntıları olduğunu göstermektedir.” diye konuştu. Devlet ve toplum el ele vermeli Çevre sağlığının korunmasında devletlerin ve yerel yönetimlerin öncelikli adımlarına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Günümüzde eşiğinde bulunduğumuz çevresel felaket ancak devlet, yerel yönetim ve halkın tam katılımlı çevreci bir yaklaşım benimsemesiyle mümkündür. Öncelikle devlet ve yerel yönetimlere düşen ilk görev kamu ve özel kurumlarda tam çevreci bir yaklaşım sergilenmesini sağlamaktır. Bu çevreci yaklaşımı sağlarken alanın uzmanlarının gerektiği noktalarda istihdam edilmesi, özellikle kamu ve özel sektörde sürdürülebilirlik ve çevre koruma ile ilgili konumlarda çevre mühendisleri ve çevre sağlığı teknikerlerinin istihdamının arttırılması ülke genelinde bu konudaki bilinci ve işlevselliği arttıracaktır. Ayrıca vatandaşların çevre bilincini ve ekolojik okuryazarlık seviyelerinin yükseltilmesi konusunda da çalışmalar yapılmasını desteklemek gerekmektedir.” ifadesinde bulundu. Çözüm fırsatı için geleceği beklemeyelim! Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Hava, su ve toprak kirliliği temel çevresel sorunlar olarak görülse de bu sorunların hayatın her bölümüne yansıması pek çok ciddi çevresel, yaşamsal, ekonomik ve sosyolojik sorun yaratmaktadır. Su stresi yaşadığımız günlerde su kaynaklarımızı kirletmemiz bizi su fakiri haline getirir. Suyu ve toprağı kirletmemiz kısa vadede gıda güvenliğini riske atar, uzun vadede ise toprak kaynaklarımıza zarar vererek tarımsal verimliliği düşürür ve kıtlığa sebep olabilir. Dünyanın farklı ülkelerinde geçmişte yaşanan pek çok çevresel felaket ülkemiz ve içerisinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanabilir. Çözüm fırsatı için geleceği beklemeyelim, gelecek nesiller için temiz bir çevre bırakmayı bile düşünmeye gerek yok. Günümüz nesli bile çok uzak olmayan bir gelecekte çevresel risklerle ciddi boyutta karşı karşıya gelebilir. O yüzden sorunun çözümü için yarını bile beklemeden bugünden çalışmaya başlamalıyız.” şeklinde sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Garanti BBVA ve TURMEPA’dan Müsilajla Mücadelede Yeni Adım Haber

Garanti BBVA ve TURMEPA’dan Müsilajla Mücadelede Yeni Adım

Proje kapsamında İstanbul Üniversitesi’nin geliştirdiği yeni bir müsilaj temizleme tekniği de kullanıldı. Doç. Dr. Cem Dalyan liderliğinde Burgazada açıklarında gerçekleştirilen Mavi Nefes Marmara Denizi İyileştirme Projesi’nin ilk dalışına Garanti BBVA Su Altı Dalış Kulübü, TURMEPA ve paydaş bilim insanları katıldı. Garanti BBVA’nın, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA iş birliğiyle 2021 yılından bu yana yürüttüğü Mavi Nefes Projesi’nde, deniz altı ekosistemini korumaya yönelik bilimsel çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen projenin Marmara ayağında, müsilajı su altı ekosisteminden uzaklaştırmaya yönelik geliştirilen temizleme tekniğinin ilk saha denemeleri Burgazada açıklarında gerçekleştirildi. TURMEPA koordinasyonunda ve Mavi Nefes Marmara Denizi İyileştirme Projesi kapsamında gerçekleştirilen dalışta, tekniğin su sütunu ve deniz tabanı üzerindeki etkileri gözlemlendi; elde edilen bulgular bir sonraki fazın bilimsel değerlendirmelerine temel oluşturmak üzere kayıt altına alındı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Dalyan ve ekibinin liderliğinde gerçekleştirilen deneme dalışına Garanti BBVA Su Altı Dalış Kulübü, Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya, TURMEPA Genel Müdürü Semiha Öztürk ve İstanbul Üniversitesi TTO Genel Müdürü Mehmet Besim Müftüoğlu yerinde eşlik etti. Müsilajı Kaynağında Temizleyen Yenilikçi Teknoloji TURMEPA ve İstanbul Üniversitesi iş birliğiyle geliştirilen cihaz müsilajı venturi sistemiyle hava basıncıyla temizliyor. Böylece mercanların, alglerin, deniz çayırlarının ve diğer hassas canlıların üzerini kaplayan müsilaj tabakasının fiziksel olarak uzaklaştırılması sağlanıyor. Cihaz, ekosisteme zarar vermeden biyolojik çeşitliliğin korunmasına yardımcı olacak şekilde tasarlandı. İlk denemelerde, cihazın Burgazada çevresindeki habitat üzerinde kayda değer temizlik sağladığı gözlemlendi. Mahmut Akten: “Denizlerimizin nefes alması için bilimi, teknolojiyi ve sivil toplumu bir araya getiriyoruz.” Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, projenin geldiği noktayı şu sözlerle değerlendirdi: “Mavi Nefes projemizle 2021’den bu yana denizlerin sağlığı için bilim insanları, sivil toplum ve gönüllülerle birlikte çalışıyoruz. TURMEPA’yla birlikte kararlılıkla yürüttüğümüz bu projede pek çok noktada doğaya somut katkı sağlıyor, aynı zamanda gelecek nesillerde çevre farkındalığı yaratıyoruz. Ancak amacımız yalnızca yüzeydeki atıkları temizlemek değil; deniz altı yaşamını da onaracak uzun vadeli, bilim temelli çözümler üretmek. Mavi Nefes, bu yönüyle yalnızca bir temizlik hareketi değil; veriye dayalı, ölçülebilir ve sürdürülebilir etkiyi hedefleyen bütüncül bir program. Bugün geldiğimiz noktada, yalnızca farkındalık değil, çözüm üreten teknolojiler de geliştiriyoruz. Geliştirilen cihaz, Marmara Denizi’nde müsilajın temizlenmesine ve su altı yaşamını korumaya katkı sağlayacak önemli bir adım. Garanti BBVA olarak sürdürülebilirliği iş stratejimizin merkezine koyarken bir yandan da denizlerimizin nefes alması için bilimi, teknolojiyi ve sivil toplumu bir araya getirmeye devam edeceğiz.” DenizTemiz Derneği Derneği/ TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Şadan Kaptanoğlu, “TURMEPA’da hep söylediğimiz gibi aldığımız iki nefesten biri denizden geliyor. Okyanuslar ve denizler yaşamın kaynağı ve geleceğimizin teminatı. Bu nedenle onları korumak, yalnızca bugünün değil yarının da sorumluluğu. Garanti BBVA iş birliğiyle yürüttüğümüz Mavi Nefes Projesi, bu sorumluluğun bilinciyle bilimi, teknolojiyi ve toplumsal farkındalığı bir araya getiriyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturulan Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’nda tek sivil toplum kuruluşu olarak yer alan TURMEPA’nın, Garanti BBVA ile el ele müsilaj krizine yanıt olarak 2021 yılında başlattığı bu çalışma, yalnızca müsilajla mücadele değil; aynı zamanda deniz ekosisteminin yeniden canlanmasına yönelik bir umut adımıdır. Bilimin ışığında, sürdürülebilir çözümlerle denizlerimize nefes olmaya devam edeceğiz.” dedi. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Dalyan ise projeye ilişkin şunları söyledi: “Marmara Denizi, tümüyle bize ait olan eşsiz bir iç deniz. Onu korumak hem sorumluluğumuz hem de geleceğe bırakacağımız en değerli miras. Zostera ve Cymodocea türü deniz çayırları, Cystoseira yosunları ve Gorgon kolonileri gibi önemli canlı topluluklarıyla Marmara, hâlâ nefes alan bir ekosistem. Bu ekosistemin kalbi sayılan adaları ve özellikle Prens Adaları ise yüksek biyoçeşitliliğiyle Marmara’nın incisi konumunda. Projemiz, koruma temelli ve bilimsel verilerle yönlendirilen bir girişim olarak bu hassas dengeyi güçlendirmeyi amaçlıyor. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, Marmara’nın oksijen bakımından fakirleştiğini açıkça ortaya koyuyor. Su altı ormanları bu denizin doğal oksijen kaynaklarını oluşturuyor. Dolayısıyla Prens Adaları’nı ve su altı ormanlarını korumak, yalnızca bölgesel bir çaba değil; Marmara Denizi’nin tamamını korumak anlamına geliyor.” Mavi Nefes Yolculuğundan Satır Başları Garanti BBVA ve TURMEPA’nın 2021’de başlattığı Mavi Nefes Projesi, Marmara Denizi’ndeki müsilaj krizine yanıt olarak doğdu. Bugüne kadar Marmara’dan Göcek’e, Saros Körfezi’nden Van Gölü’ne uzanan proje, denizlerde atıkların toplanmasından bilimsel araştırmalara, eğitim programlarından biyoçeşitlilik haritalamasına kadar uzanan kapsamlı çalışmalarıyla deniz ekosistemine kalıcı fayda sağlamayı sürdürüyor. Proje kapsamında bugüne dek Marmara Denizi’nde 287 tonun üzerinde, Van Gölü’nde ise 20 tondan fazla katı atık toplandı. Göcek’te faaliyet gösteren sıvı atık alım teknesi, yüzlerce tekneden 860 bin litre atık toplayarak yaklaşık 6,8 milyon litre deniz suyunun kirlenmesini önledi. Saros Körfezi’nde 35 istasyonda yapılan 45 dalışta 382 deniz türü tespit edilerek bölgenin habitat haritası çıkarıldı. Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 3 farklı istasyonda yaklaşık 10 bin deniz çayırı fidesi ekimi gerçekleştirilerek yüzde 70 başarı sağlandı. Göcek’te 2.000 yaşında olduğu belirlenen deniz çayırının yaş tayini çalışması, Türkiye deniz araştırmaları tarihinde bir ilk olarak kayda geçti. Mavi Nefes aynı zamanda toplumsal farkındalığın artırılmasını hedefliyor. TURMEPA’nın Milli Eğitim Bakanlığı protokolleri kapsamında yürüttüğü çevrim içi eğitimler ve gezici Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ile bugüne kadar 100 bini aşkın öğrenci ve 5 binden fazla öğretmene ulaşıldı. Ayrıca lise öğrencilerine yönelik “Mavi Dedektifler” programıyla gençler, çevre bilinci kazanmanın yanı sıra kendi projelerini geliştirme fırsatı buluyor. Mavi Nefes Marmara Denizi İyileştirme Projesi ise insan kaynaklı pek çok sorunla yüz yüze kalan Prens Adaları’nın bulunduğu bölgede müsilajın yıkıcı etkilerinin azaltılması, tür çeşitliliğine etkilerinin belirlenmesi ve tür envanterlerinin ortaya koyulması hedefiyle hayata geçirildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Meclis'e Sunulacak Yasa Teklifi Zeytinlikleri, Korunan Alanları ve Kültürel Varlıkları Tehdit Ediyor Haber

Meclis'e Sunulacak Yasa Teklifi Zeytinlikleri, Korunan Alanları ve Kültürel Varlıkları Tehdit Ediyor

Yasa teklifinin 11. maddesi, zeytinliklerin kömür madeni faaliyetlerine açılmasına olanak tanıyor. Bu düzenleme, 2022 yılında Danıştay tarafından iptal edilen yönetmelik değişikliğinin yasalaştırılmak istenen bir versiyonu olarak değerlendiriliyor. Söz konusu madde Zeytincilik Kanunuyla açıkça çelişmekte ve kabul edilmesi halinde Türkiye genelindeki zeytinliklerin de maden faaliyetlerine açılmasının önünü açabilecek niteliktedir. Maddede yer alan üretim yapılacak alandaki zeytinlerin başka yere taşınmasının çözüm olarak sunulması ise konunun sadece ağaç değil, habitat olduğunun göz ardı edildiğini göstermektedir. Ağaçları bir alandan başka bir yere dikmek bölgedeki habitat kaybını geri getiremez. Dahası böylesi uygulamaların önünün özellikle çiftçiler için üretim sahasının elinden alınması gibi vahim sonuçlar doğuracaktır. Korunan Alanlar ve Kültürel Miras da Tehlikede Yasa teklifi yalnızca zeytinlikleri değil; ormanları, yaban hayatı geliştirme sahalarını, sulak alanları ve özel koruma bölgelerini de etkiliyor. Teklife göre “stratejik ve kritik madenler” ile ön lisans/lisansı bulunan yenilenebilir enerji projeleri için ”acele kamulaştırma kararı” alınabilecek. Bu düzenleme hem doğanın tahribatına hem de yerel halkın geçim kaynaklarının ve yaşam alanlarının kaybına yol açabilir. AB Rehberi Gerekçe Olarak Sunuluyor Teklifin gerekçelendirilmesinde Avrupa Birliği'nin yenilenebilir enerji yatırımlarına ilişkin rehberine atıfta bulunuluyor. Oysa söz konusu rehber madenciliği kapsamıyor. AB rehberleri, doğa koruma ilkeleriyle uyumlu, planlı ve şeffaf yenilenebilir enerji geçişlerini savunuyor. Teklifin bu biçimde sunulması yanıltıcı olarak değerlendiriliyor. Yenilenebilir Enerji Adına Doğa Tahribatı Kabul Edilemez Yasa, çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreçlerinde ciddi istisnalar getirerek, yenilenebilir enerji santrallerinin özellikle mera alanlarında ÇED yapılmadan kurulmasına zemin hazırlıyor. WWF-Türkiye, çevresel etki değerlendirme süreçlerinde istisnaların artırılması yerine mevcut sistemin güçlendirilmesi ve sürecin bütünsel biçimde, bağımsız kurumlarca ve bilimsel bir şekilde yürütülmesi gerekliliğini vurguluyor. WWF-Türkiye: Teklif Geri Çekilmeli WWF-Türkiye; doğanın, binlerce yıllık zeytinliklerin, ormanların, meraların ve kültürel varlıkların korunması için tüm siyasi partilere ve milletvekillerine çağrıda bulunuyor: ”Bu yasa teklifi doğa ve insan yaşamı için büyük bir tehdittir. Bu nedenle yasa teklifi geri çekilmeli, doğaya ve topluma zarar verecek düzenlemeler yeniden değerlendirilmelidir.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.