Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Cop30

Kapsül Haber Ajansı - Cop30 haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cop30 haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İklim İçin Bilim, Dayanışma Ve Sağlık Bir Arada! Haber

İklim İçin Bilim, Dayanışma Ve Sağlık Bir Arada!

Yuvam Dünya Derneği, Koç Üniversitesi Sürdürülebilirlik Ofisi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi iş birliğinde; Viatris’in koşulsuz destekleriyle düzenlenen 3. İklim Kliniği Sempozyumu, 19 Aralık’ta Koç Üniversitesi Rumelifeneri Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Sağlık profesyonellerini, akademisyenleri, gençleri ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren sempozyumda; iklim değişikliğinin çevresel bir sorun olmanın ötesinde, giderek derinleşen bir halk sağlığı krizi olduğuna dikkat çekildi. İklim değişikliğinin ruh sağlığından bulaşıcı hastalıklara, çocuk sağlığından sağlık sistemlerinin karbon ayak izine uzanan geniş bir çerçeveye yayılan etkileri, güncel bilimsel veriler ve çözüm odaklı yaklaşımlar paylaşıldı. Bilim temelli ortak hareket vurgusu… Açılış konuşmaları; Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ceyda Açılan Ayhan ile Koç Üniversitesi Sürdürülebilirlik Ofisi’nden Dr. Behice Pehlivan tarafından yapıldı. Konuşmalarda, iklim krizi karşısında üniversitelerin, sivil toplumun ve sağlık alanının bilim temelli ve birlikte hareket etmesinin önemi vurgulandı. Kıvılcım Pınar Kocabıyık konuşmasında iklim krizinin çok katmanlı etkilerine dikkat çekerek şunları söyledi: “İklim krizinin sağlık üzerindeki etkileri çoğu zaman sessiz ilerliyor; ancak bugün artık hepimizin sağlığını ve günlük yaşamını doğrudan etkiliyor. İklim krizi yalnızca çevresel değil, aynı zamanda derinleşen bir halk sağlığı krizidir. Bu krizden en çok etkilenenler ise çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve sosyoekonomik olarak kırılgan gruplardır. İklim Kliniği ile tam da bu nedenle; bilimsel veriye dayanan, sahayla temas eden ve sağlık sistemlerini iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmeyi amaçlayan çözümler üzerinde çalışıyoruz.” Görünmeyen yük: Ruh sağlığı Yuvam Dünya İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi, nörobilimci ve 2025 Grist50 Fixer seçilen Dr. Burçin İkiz, “Görünmeyen Etki: İklim Değişikliği ve Ruh Sağlığı Krizi” başlıklı konuşmasında, iklim krizinin bireylerin ruh sağlığı üzerindeki görünmez ancak giderek artan yüküne dikkat çekti. Bu yükle baş edebilmenin ancak umut, dayanışma ve bilim temelli yaklaşımlarla mümkün olduğunu vurguladı. COP süreci, biyolojik çeşitlilik ve sağlık… Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Aysel Madra moderasyonunda gerçekleşen “İklim Krizinde Güncel Durum ve COP30 Değerlendirmesi / COP31’e Doğru” başlıklı oturumda; İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi Başkanı ve Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ile İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü ve İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şahin, iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve sağlık arasındaki ilişkiyi küresel müzakere süreçleri ve Türkiye özelinde değerlendirdi. COP30’da kabul edilen sağlık eylem planlarının ancak şeffaflık ve uygulamayla anlam kazanabileceği; COP31 sürecinin ise Türkiye için iklim ve sağlık politikalarını somut ve hesap verebilir adımlarla hayata geçirmek açısından kritik bir fırsat sunduğunun altı çizildi. Sağlık sisteminin iklimle sınavı… Prof. Dr. Ceyda Açılan Ayhan moderasyonunda gerçekleşen oturumda; Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bayram, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İftihar Köksal ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, iklim krizinin solunum yolu hastalıkları, bulaşıcı hastalıklar ve çocuk sağlığı üzerindeki etkilerini bilimsel veriler ışığında ele aldı. Değişen iklimin başta çocuklar olmak üzere farklı kırılgan gruplar yarattığı ve gittikçe büyüyen bir halk sağlığı tehdidi olduğu belirtildi. Türkiye’de iklim krizi ve sağlık çalışmaları Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi ve İklim Kliniği Baş Danışmanı Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz, “Türkiye’de İklim Krizi ve Sağlık Çalışmaları” başlıklı konuşmasında, iklim değişikliğinin artık geleceğe ait bir tehdit değil, bugünün halk sağlığı sorunu olduğunu vurguladı. Sağlık sisteminin ayak izi ve sürdürülebilirlik Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Dr. Zeynep Komesli moderasyonunda gerçekleşen “Sağlık Sisteminin Ayak İzi: Karbon, Tüketim, Atıklar” başlıklı oturumda, sağlık sektörünün çevresel etkisi ele alındı. Oturumda; Prof. Dr. Hasan Bayram, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aygin Ekincioğlu, Koç Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Eda Karadağ Aytemiz ve Hacettepe Üniversitesi Toplumsal Katkı Koordinatörlüğü’nden İzgi Bayraktar, akılcı ilaç kullanımı, klinik uygulamalar, hemşirelik hizmetleri ve iyi uygulama örnekleri üzerinden sağlık sistemlerinin daha sürdürülebilir hâle gelmesi için atılabilecek adımları paylaştı. Gençlerin sesi ve iletişimin gücü Sempozyumda gençlerin iklim ve sağlık alanındaki rolü de özel bir oturumla ele alındı. WHO Europe Youth4Health Bölge Lideri Dr. Sıla Gürbüz moderasyonunda gerçekleşen oturumda; EMSA’dan İklim Doğa Savaş ve Kerem Esercan ile Yale Üniversitesi Carbon Containment Laboratuvarı’ndan Selin Gören, gençlerin bilimsel üretimden savunuculuğa uzanan alanlarda üstlenebileceği rolleri paylaştı. Günün son oturumu olan Yuvam Dünya İklim Kliniği İletişim Paneli, Yuvam Dünya Eğitim Direktörü Banu Binbaşaran Tüysüzoğlu moderasyonunda gerçekleştirildi. Panelde Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Üyesi ve İletişim Kurulu Başkanı Emir Medina ile Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Öğretim Üyesi Doç. Dr. Suncem Koçer, iklim krizinin “bugün” ile bağ kuran bir dille anlatılmasının önemine dikkat çekti; sağlık profesyonellerinin yalnızca uzman değil, aynı zamanda güçlü anlatıcılar olduğunun altını çizdi. Bir gün artık bugün Üçüncü İklim Kliniği Sempozyumu, iklim kriziyle mücadelenin ancak bilimsel bilgi, toplumsal dayanışma ve sağlık perspektifi birlikte ele alındığında güçlenebileceğini bir kez daha ortaya koydu. Yuvam Dünya’nın “Bir gün artık bugün” çağrısı doğrultusunda düzenlenen sempozyum, katılımcıları kendi alanlarında harekete geçmeye davet etti. Sempozyumun tamamı, yakında Yuvam Dünya YouTube kanalında yayınlanacak. İklim Kliniği Nedir? İklim Kliniği, Yuvam Dünya Derneği liderliğinde, Hacettepe Üniversitesi ve Koç Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen bir iklim krizi ve sağlık projesidir. Proje; iklim krizinin insan sağlığı üzerindeki etkilerine karşı farkındalığı ve bilgi düzeyini artırmayı, kanıta dayalı karar alma süreçlerini desteklemeyi ve sağlık alanında somut müdahaleleri hayata geçirmeyi amaçlar. Ulusal sağlık politikalarının iklim kriziyle uyumlu şekilde yeniden şekillenmesine katkı sunarken, sağlık sistemlerinin karbon ayak izinin azaltılmasını ve dayanıklılığının artırılmasını hedefler. İklim Kliniği; eğitim, araştırma, topluluk oluşturma, farkındalık çalışmaları ve savunuculuk başlıklarında çok disiplinli bir yaklaşımla ilerler.

Schneider Electric, COP30’da Endüstriyel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırıyor Haber

Schneider Electric, COP30’da Endüstriyel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırıyor

Şirket, yerel ekonomik dayanıklılığı artırmayı, adil ve kapsayıcı bir geçişi teşvik etmeyi amaçlayan, enerji ve endüstriyel dönüşüme yönelik pratik bir gündem etrafında işletmeleri, hükümetleri ve sivil toplumu seferber ederek etkinliğe katılıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Schneider Electric Sürdürülebilirlik Direktörü (CSO) Esther Finidori, “Paris Anlaşması’ndan 10 yıl sonra COP30, küresel iklim eylemi gündemi için bir dönüm noktasını temsil ediyor. Artık taahhütlerden ilerlemeye geçmek için araçlara, azme ve küresel zorunluluğa sahibiz. Elektrifikasyon dijital zeka ile buluştuğunda ve inovasyon kapsayıcılıkla birleştiğinde, daha hızlı, daha adil ve daha dayanıklı bir geçişin kapısını aralıyoruz. Brezilya’nın bu süreçteki liderliği, iş dünyası, hükümet ve toplulukların güçlerini birleştirmesi için benzersiz bir fırsat yaratıyor. İklim sorunu küreseldir ve izlenmesi gereken yol kolektif olmalıdır.” Brezilya endüstrisinin karbonsuzlaştırılması Schneider Electric Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü (SRI) ile Brezilya Kalkınma, Sanayi, Ticaret ve Hizmetler Bakanlığı (MDIC) iş birliğiyle hazırlanan “Sürdürülebilir Dönüşüm için Talep Taraflı Stratejiler” raporu, Brezilya’nın küresel endüstriyel dönüşüme liderlik etme potansiyelini öne çıkarıyor. Araştırma; ülkenin temiz ve çeşitlendirilmiş enerji karması, yeşil hidrojen potansiyeli ve zengin doğal kaynakları gibi stratejik avantajlarını inceleyerek, endüstriyel karbonsuzlaşmaya yönelik somut ve yenilikçi çözümler sunuyor. Çalışma üç aşamalı olarak yapılandırılmış durumda. İlk aşama, talep odaklı karbonsuzlaştırmaya yönelik 2050’ye kadar olan ileriye dönük senaryoları sunuyor. Sonraki aşamalar COP30 boyunca açıklanıyor. Bu aşamalar, endüstriyel politikalar, elektrifikasyon ve verimlilik stratejileri hakkında önerilerin yanı sıra Brezilya endüstrisinde karbon nötrlüğe ulaşmak için ayrıntılı senaryolar sunacak. Bu girişim, inovasyon, rekabetçilik ve çevresel sorumluluğu birleştirmenin önemini pekiştirerek Brezilya’yı düşük karbonlu kalkınma için bir model olarak konumlandırmayı amaçlıyor. Geleceğe hazır bir iş gücü geliştirmek Schneider Electric ve danışmanlık firması Systemiq tarafından yapılan yeni bir analiz, 2030 yılına kadar 760.000’e varan yeni biyoenerji istihdamı yaratılacağını ve Brezilya’nın yenilenebilir yakıtlar konusunda küresel bir lider olarak konumlanacağını öngörüyor. “Brezilya’nın İş Gücünü Fosilsiz Bir Ekonomi İçin Şekillendirmek” başlıklı rapor, otomasyon, elektrifikasyon ve karbon izlenebilirliği konularında 450.000 yeni profesyonelin eğitilmesi ve yeniden vasıflandırılması ihtiyacını vurgulayarak; teknik eğitimi, şirketler ve hükümet arasında veri entegrasyonunu ve yapısal eğitim reformlarını birleştiren üç aşamalı bir eylem planı öneriyor. Schneider Electric Güney Amerika Başkanı ve Sürdürülebilir İş Dünyası COP30 (SB COP) girişimi Yeşil İşler ve Beceriler çalışma grubu Başkanı Rafael Segrera, konuyla ilgili şunları söyledi: “İlerleme ve sürdürülebilirlik birbirine zıt yollar değildir. Bunlar, yan yana ilerlemesi gereken güçlerdir,” dedi. “Schneider Electric olarak, elektrifikasyon ve dijitalleşme kombinasyonunun, hedeflerin gerçek etkiye dönüşmesini mümkün kılan, karbonsuzlaşmayı ve kalkınmayı hızlandıran şey olduğuna inanıyoruz. COP30'un müzakerelerin ötesine geçerek, özel sektörün taahhütleri somut ilerlemeye nasıl dönüştürebileceğini gösteren stratejik bir platform olarak kendini kanıtlamasını umuyoruz.” Schneider Electric; Corporate Knights (2021 ve 2025), TIME dergisi ve Statista (2024 ve 2025) ve Sustainability Magazine (2025) de dahil olmak üzere çeşitli kuruluşlar tarafından istikrarlı bir şekilde dünyanın en sürdürülebilir şirketi olarak tanınıyor.

İklim Değişikliğiyle Mücadele Eylemlerine Duyulan Güven Azalıyor Haber

İklim Değişikliğiyle Mücadele Eylemlerine Duyulan Güven Azalıyor

Araştırma, ulusal enerji bağımsızlığının fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasını geride bırakarak büyük önem kazandığını gösteriyor. 2023'te yöneticilerin %44'ü 2030 yılı karbonsuzlaştırma hedeflerine ulaşılmasını beklerken bu oran bugün %37'ye indi. Dünya liderleri COP30 için Brezilya'da bir araya gelmeye hazırlanırken, Siemens'in yaptığı yeni ve önemli bir araştırma, jeopolitiğin altyapı stratejisini yeniden şekillendirdiğini ve ulusal enerji güvenliğinin enerji dönüşümünün birincil itici gücü olarak küresel iklim iş birliğinin önüne geçtiğini ortaya koydu. Siemens Infrastructure Transition Monitor 2025 çalışması, üst düzey liderlerin, esnek bir enerji arzının altyapı geçiş hedefleri arasında hükümetin en önemli önceliği olması gerektiğine inandıklarına dikkat çekti. Enerji arzı 2023'te öncelik sıralamasında üçüncüydü. Diğer taraftan, ulusal enerji bağımsızlığı ve iklim risklerinin proaktif yönetimi, öncelik sıralamasında en büyük yükselişi kaydeden başlıklar oldu. Küresel istikrarsızlığın artması, pazar ve tedarik zinciri oynaklığını yoğunlaştırıyor. Enerjinin jeopolitik bir araç olarak kullanılmasını azaltmak için hükümetler, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasının yanı sıra güvenlik, bağımsızlık ve hazırlıklı olmaya öncelik veriyor. Rapor, 19 ülkeden 1.400 üst düzey yönetici ve hükümet temsilcisinin katıldığı küresel bir ankete dayanarak, çok yönlü temiz enerji vizyonundan, giderek artan bir şekilde ulusal dayanıklılığa ve bölgesel üretime odaklanan bir vizyona geçişin altını çiziyor. Birbiri ardına gelen iklimsel, jeopolitik ve piyasa zorlukları nedeniyle enerji sistemleri üzerindeki baskının artmasıyla birlikte, enerji dayanıklılığının temiz enerjiye geçişte artık bir denge unsuru olarak değil, kritik bir destek unsuru olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Siemens AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Akıllı Altyapı CEO'su Matthias Rebellius, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Altyapıda geçiş; ulusal enerji güvenliği hedeflerinin karbonsuzlaştırma konusundaki küresel iş birliğini geride bıraktığı yeni bir aşamaya girdi. Sistemler artan iklim sorunları ve enerji kesintileriyle karşı karşıya kaldıkça, dayanıklılık isteğe bağlı olmaktan giderek uzaklaşıyor. Bu değişimde yapay zekâ, teknoloji ve dijitalleşme artık kritik bir öneme sahip. Yenilenebilir enerjiye dayalı sistemlerin karmaşık yapısını yönetmek, güvenilirliği sağlamak ve temiz enerjiye geçişi daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir şekilde hızlandırmak için kurumların ve hükümetlerin elini güçlendirebilirler" ifadelerini kullandı. Küresel geçişten ulusal dayanıklılığa Katılımcıların beşte üçünden fazlası (%62) gelecekteki enerji sistemlerinin küresel ticaretten ziyade yerel veya bölgesel üretime dayanacağına inanıyor. Yenilenebilir enerji entegrasyonu, depolama konusunda hazırlıklı olma ve gelişmiş şebeke sistemleri gibi unsurlar, başlıca kolaylaştırıcı faktörler arasında bulunuyor. Katılımcıların yarısından fazlası halihazırda dayanıklılık (%53) ve enerji bağımsızlığının (%52) ülkelerinde olgunluğa ulaştığını veya gelişmiş olduğunu belirtiyor. Bu da altyapı önceliklerinde bir değişimin halihazırda devam ettiğine işaret ediyor. İklim hedeflerine duyulan güven azalıyor Dayanıklılık ve enerji güvenliğinin öncelik kazanmasıyla birlikte, küresel iklim hedeflerine ulaşılmasına ilişkin güven azalmaya başlıyor. Küresel yöneticilerin yarısından fazlası (%57) önümüzdeki iki yıl içinde fosil yakıtlara yapılan yatırımların artmasını beklerken, işletmelerin sadece %37'si 2030 yılı için koyulan karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşacaklarına inanıyor. Bu oran 2023 yılında %44'tü. COP30 öncesi bir çağrı İklim hedeflerine duyulan güvenin azaldığı ve 2026 stratejilerinin geliştirilmekte olduğu bu dönemde rapor, dayanıklılığın enerji planlamasına dahil edilmemesinin hem ekonomik hem de çevresel açıdan risk oluşturduğunu vurguluyor. Net sıfır stratejilerinin yeniden gözden geçirildiği bugünlerde Siemens, şebeke yatırımı ve dijital inovasyon yoluyla iklim taahhütlerine ve enerji dayanıklılığına yönelik ilerlemenin hızlandırılabileceğinin altını çiziyor. Yapay Zekâ geçişi hızlandıracak Ulusal enerji stratejileri gelişip değişirken dijital teknolojiler altyapı dönüşümünün merkezinde yer almaya devam ediyor. Dijitalleşme, enerji depolama olanaklarının genişletilmesinin hemen ardından farklı sektörlerde temiz enerjiye geçişi hızlandırmada en önemli ikinci faktör olarak öne çıkıyor. En büyük olumlu etkiyi ise yapay zekanın yaratması bekleniyor. Katılımcılar, yapay zekanın kritik altyapıyı daha dayanıklı hale getirmeye yardımcı olduğuna inanıyor (%66) ve faaliyetlerini karbonsuzlaştırmak için kuruluşlarında yapay zekanın kullanıldığını bildiriyor (%59).

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.