Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Denetim

Kapsül Haber Ajansı - Denetim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Denetim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanlara Göre Kocaeli’nde Facia Göz Göre Göre Geldi! Haber

Uzmanlara Göre Kocaeli’nde Facia Göz Göre Göre Geldi!

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl ve Dr. Öğr. Üyesi Hacer Kayhan olayın temel nedeninin yanıcı maddelerin bulunduğu tesisin yeri, ruhsatlandırma sürecindeki eksiklikler ve denetim zafiyeti olduğunu belirterek, facianın ‘göz göre göre geldiği’ uyarısında bulundu. Acil çıkış eksikliğinin can kayıplarını doğrudan etkilediğini söyleyen İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın tek çıkışın olduğu yere yakın bir yerde başlarsa, yangın büyüdükten sonra dışarıdan gelenler müdahale edemedikleri için orada kaç kişi kalırsa vefatla karşılaşıyoruz.” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl: “Önceden alınacak basit önlemlerle, zarar sıfıra indirilebilir. İşverenlerin, ruhsatlama ve denetim süreçlerinde itfaiyeyi ve iş güvenliği uzmanlarını sürece aktif olarak dahil etmesi gerekir. Patlamadan korunma kültürünü işin başında oluşturmak, sonradan alınacak önlemlerden çok daha etkili ve hayat kurtarıcıdır.” Dr. Öğr. Üyesi Hacer Kayhan: “Yangını ya da alevi bir kişi başlatmaz; yangını ihmal başlatır.” Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir kozmetik fabrikasında meydana gelen ve 6 kişinin yaşamını yitirdiği feci yangın, iş sağlığı ve güvenliği uzmanları tarafından mercek altına alındı. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan: “Fabrika temel güvenlik standartlarına uymuyor” Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, 50 kişinin çalıştığı tesisin "depo" olarak ruhsatlandırılmış olabileceği şüphesini dile getirerek, bu durumun hem ruhsat verenleri hem de işvereni sorumluluk altına soktuğunu belirtti. Dr. Öğr. Uçan, fabrikanın temel güvenlik standartlarına uymadığını ifade ederek, “Burası kesinlikle bir fabrika. Depoda öyle 50 kişi falan çalışmaz... Fabrikaysa da fabrikanın 50 kişinin çalıştığı fabrikada tek giriş çıkış olan bir yer olmaz. Mutlaka fabrikanın en aşağı iki veya üç tane acil çıkışı olması lazım. Burada da öyle bir olay yok.” dedi. Acil çıkış eksikliği can kayıplarını doğrudan etkiledi Acil çıkış eksikliğinin can kayıplarını doğrudan etkilediğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın tek çıkışın olduğu yere yakın bir yerde başlarsa, yangın büyüdükten sonra dışarıdan gelenler müdahale edemedikleri için orada kaç kişi kalırsa vefatla karşılaşıyoruz.” ifadesinde bulundu. Depo ruhsatı alan işletmelerde iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğunun olmamasının riskine de dikkat çeken Uçan, “Depo olursa iş güvenliği uzmanı çalıştırma gibi bir zorunluluk yok. Tamamen kendi istedikleri gibi hareket ediyorlar.” şeklinde konuştu. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı ve İSG Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, olayın sadece bir yangın değil, bir patlama dizisi ile başladığına vurgu yaparak teknik riskleri açıkladı. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, yangın anında yangın söndürücülerin bile işe yaramadığını belirtti. Dr. Bingöl, kullanılan hammaddenin tehlike seviyesine ilişkin, “Öncelikle bir patlamanın olduğu değerlendiriliyor ki birkaç üst üste patlama var. Yani bir patlayıcı ortam patlaması, ATEX dediğimiz patlama kısmında. Şimdi bu tip patlamalarda yangın söndürücüler çok fazla işe yaramıyor.” ifadesinde bulundu. Kozmetik sektöründe kullanılan alkol tehlike yaratıyor Yanıcı sıvıların depolanma şartlarına değinen Dr. Öğr. Üyesi Bingöl, kozmetik sektöründe kullanılan alkolün neden olabileceği tehlikeye dikkat çekti. Bingöl, “Bir parfümeri deposundan bahsediyoruz, muhtemelen tabii ki alkol kullanılıyor. Bu tip yanıcı sıvılar parlama noktası düşük sıvılardır. Alkolün yanlış bilmiyorsam 12.6 derecedir parlama noktası. Bu şu demektir: Bu 12.6 derecenin üstündeki her sıcaklıkta buhar üretir bu malzeme... Yanma gaz fazında olduğu için, bu ortamdaki alkolün de durumu budur.” dedi. Kimyasal ve yanıcı maddelerin kullanıldığı bir tesis OSB dışında olmamalı Kimyasal ve yanıcı maddelerin kullanıldığı bir tesisin Organize Sanayi Bölgesi (OSB) dışında, yerleşim yerlerinin ortasında bulunmasını eleştiren Dr. Öğr. Üyesi Bingöl, “Bir kere tesisin yeri yanlış. Bu tip yerleri biz genelde organize sanayi bölgelerinde bekleriz... Yani zaten binanın yeri mahalle arasında olması bir garabet... Altta bir kesme, bükme yeri var, yani bir metal atölyesi var ki altta sıcak çalışma yapılıyordur. Metalin kestiği kıvılcım çıkacak, kıvılcım yine tutuşturucu kaynak olarak rol oynayabilir. Neresinden tutsanız bir yanlışlık var.” şeklinde konuştu. OSB’ler “ihtisas alanı” olduğu için itfaiye ekipleri daha bilinçli ve deneyimli Dr. Bingöl, organize sanayi bölgelerinin (OSB) “ihtisas alanı” olması nedeniyle bu bölgelerdeki itfaiye ekiplerinin daha bilinçli ve deneyimli olduğunu söyleyerek, “Organize sanayi bölgelerinde itfaiye, ruhsatlama aşamasından itibaren sürecin içinde yer alıyor. Hangi tesiste ne üretildiğini, neyin depolandığını, hangi kimyasalların kullanıldığını önceden biliyor. Dolayısıyla bir yangın çıktığında müdahale planı önceden hazır oluyor. Ancak mahalle arasındaki küçük fabrikalarda bu bilgiye sahip olunmadığı için müdahale gecikebiliyor veya yanlış yöntem uygulanabiliyor.” diye konuştu. Yangın güvenliğinde asıl mesele patlayıcı ortamın riski Yangın güvenliğinde asıl meselenin patlayıcı ortam riski olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Patlamadan korunma üç aşamalı bir sistem. Birincisi patlayıcı ortamı hiç oluşturmamak. İkincisi, oluşuyorsa tutuşmasını engellemek. Üçüncü aşama ise patlama meydana geldiğinde etkilerini azaltmak. Biz genellikle üçüncü aşamayı konuşuyoruz; sprinkler sistemleri, tatbikatlar, köpükle müdahale gibi önlemler hep bu aşamaya girer. Oysa asıl başlamamız gereken yer birinci aşamadır: patlayıcı ortamın hiç oluşmamasıdır.” dedi. Mevzuata göre patlayıcı ortam riski bulunan işyerlerinde çalışanların patlayıcı ortamların tehlikelerinden korunması hakkındaki yönetmelik kapsamında doküman hazırlanmasının zorunlu olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Bingöl, “Risk değerlendirmesinin içinde bu dokümanın mutlaka yer alması gerekir. Depolama koşulları, yanıcı sıvıların açıkta bulundurulmaması, düşük parlama noktası olan kimyasalların güvenli ortamlarda saklanması sağlanmalı. Bu önlemler, patlayıcı buharların kapalı ortamlarda birikmesini önler.” ifadesinde bulundu. Basit önlemler hayat kurtarır! Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, sanayi tipi kazalarda can kayıplarını azaltmanın mümkün olduğunu dile getirerek, “Önceden alınacak basit önlemlerle, zarar sıfıra indirilebilir. İşverenlerin, ruhsatlama ve denetim süreçlerinde itfaiyeyi ve iş güvenliği uzmanlarını sürece aktif olarak dahil etmesi gerekiyor. Patlamadan korunma kültürünü işin başında oluşturmak, sonradan alınacak önlemlerden çok daha etkili ve hayat kurtarıcıdır.” şeklinde konuştu. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, parfüm gibi yanıcı ve patlayıcı kimyasalların üretildiği tesislerin mahalle aralarında kurulmasının ciddi risk oluşturduğunu belirterek, “Eğer belediye, burada ‘parfüm üretimi’ yapıldığına dair bir ruhsat verdiyse, itfaiyenin de bundan haberdar olması gerekir. Çünkü ruhsatlama aşamasında itfaiyenin, tesisin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemesi gerekir. Ancak görünen o ki, bu bina mahalle arasında yer alıyor ve büyük olasılıkla üretim süreciyle ilgili itfaiye detaylı bilgiye sahip değildi. Oysa böyle bir tesis organize sanayi bölgesinde olsaydı, itfaiye kuruluş aşamasından itibaren süreci denetler, olası riskleri önceden belirlerdi.” dedi. Ruhsatlama aşamasında çok disiplinli denetim şart Dr. Bingöl, ruhsatlama sürecinin sadece belediyelerle sınırlı kalmaması, itfaiye, çevre ve iş sağlığı uzmanlarının da sürece aktif olarak dahil edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Eğer parfüm üretimi gibi yanıcı kimyasalların yer aldığı bir faaliyet söz konusuysa, o tesisin uygunluğu birçok açıdan değerlendirilmeli. Depolama koşulları, havalandırma sistemi, elektrikli ekipmanların patlamaya dayanıklılığı gibi teknik kriterler dikkate alınmalı. Bu nedenle ihtisas bölgeleri, sadece üretim için değil, güvenlik kültürü açısından da büyük önem taşıyor.” diye konuştu. Dr. Hacer Kayhan: “Yangını ya da alevi bir kişi başlatmaz; yangını ihmal başlatır” Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Hacer Kayhan da binanın fiziksel yapısına dair önemli bir tespitte bulunarak, ruhsatlandırma sürecindeki çoklu kurum sorumluluğunu hatırlattı. Dr. Öğr. Üyesi Hacer Kayhan, parfüm üretimi gibi yanıcı, uçucu ve patlayıcı kimyasallarla çalışılan tesislerin mahalle aralarında yer alamayacağını ifade ederek, yaşanan olayın ihmaller zincirine işaret ettiğini belirtti. Yangını ihmal başlatıyor! Olayı değerlendiren Dr. Kayhan, “Yangını ya da alevi bir kişi başlatmaz; yangını ihmal başlatır. Dolayısıyla öncelikle ‘ihmal nerede yapılmış?’ sorusunu sormamız gerekiyor.” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Kayhan, parfüm üretiminin niteliğine dikkat çekerek, “Parfüm üretiyorsa, orada alkol, çözücüler ve uçucu organikler var — yani parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı kimyasallarla çalışılan bir tesis bu. Böyle bir tesisin olması gereken yer burası değil.” ifadesinde bulundu. Ruhsatlama zincirinde birçok kurum var… Ruhsatlama sürecindeki çoklu sorumluluğa işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Hacer Kayhan, şunları kaydetti: “Bir tesisin bu tür faaliyetlere uygun olup olmadığına dair onay birden fazla kurum tarafından verilir. Belediye, eğer belediye sınırları içindeyse ruhsat verir; itfaiye uygunluk raporu düzenler; Sanayi Bakanlığı tehlikeli kimya nedeniyle sürece dahil olur; Çalışma Bakanlığı ise iş güvenliği perspektifinden denetler. Biz önce yukarıdan başlamalıyız: Kim onay verdi, hangi koşullarda verdi? Orada görünen ek bina, kaçak kat izlenimi veriyor. Depolama alanı olarak kullanılan bölümler, ruhsatlı çıkmayabilir. Alt kısım için ‘ruhsatı var’ deniyor ama neyin ruhsatı olduğu sorgulanmalı metal atölyesi ruhsatı mı, depo ruhsatı mı? Depo ruhsatıyla üretime başlanmışsa bu suçtur.” Cezai ve idari sorumluluklar netleşmeli Dr. Öğr. Üyesi Kayhan, bu tür olayların önlenebilir olduğunu vurgulayarak şu çağrıda bulundu: “Biz meslekten olarak bu tür kazaların önlenebilir olduğunu biliyoruz. Alınacak her önlem bir can kurtarabilir. Ruhsatlandırma, denetim ve uygunluk süreçlerinde sorumluluklar netleştirilmeli; gerektiğinde idari ve cezai süreç işletilmeli.”

EY, 2025 Küresel Gelirini 53,2 Milyar Dolar Olarak Açıkladı Haber

EY, 2025 Küresel Gelirini 53,2 Milyar Dolar Olarak Açıkladı

Küresel gelir artışını; yapay zekâ odaklı teknolojileriyle, çalışanlarının gelişimine yönelik yatırımlarıyla ve geniş iş ortaklıklarıyla da destekleyen EY, yapay zekâyla ilgili gelirlerini ise yıllık bazda %30 artırdığını açıkladı. Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri firması EY (Ernst&Young) 2025 için mali yıl sonuçlarını EY Value Realized raporuyla açıkladı. Şirketin küresel gelirleri bir önceki yıla kıyasla %4 artışla 53,2 milyar dolara taşınırken, 2020–2025 mali yılları arasındaki 5 yıllık bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) %8,2 olarak gerçekleşti. Yapay zekâ ve teknolojiyle dönüşüm sağlanıyor EY’ın 2025 mali yılında yapay zekâyla ilgili gelirleri %30 oranında arttı. Bu artış, kurumsal düzeyde yürütülen dönüşüm projelerinden, yapay zekânın yönetişim çerçevelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ayrıca, EY’ın yapay zekâ platformu EY.ai, teknoloji ve data odaklı dönüşüm yaklaşımıyla hem EY’ı hem de müşterilerinin operasyonlarını şekillendirmeye devam ediyor. Platform; strateji, operasyon, dönüşüm, risk, denetim ve vergi alanlarındaki uzmanlıkları bir araya getirerek iş dünyasına bütüncül bir değer sunuyor. Bunlara ek olarak EY, her yıl 1 milyar dolardan fazla yatırım yaparak “AI-first” yaklaşımıyla geliştirilen platformlar ve ürünler üzerinde çalışıyor. Bu kapsamda, yaklaşık 1.000 yapay zekâ temelli agent (asistan) ve 100’den fazla iç uygulama devreye alarak, müşterilere hem içgörü hem de otomasyon sağlayan çözümler sunuyor. EY, kısa bir süre önce Denetim Teknolojisi Yatırım Programı ile de sektörde öncü niteliğindeki yeni yetkinliklerini duyurmuştu. Değişen müşteri ihtiyaçlarına yanıt veriliyor Bu yıl ayrıca, EY-Parthenon hizmetleri genişletilerek kurumun Strateji ve Kurumsal Finansman hizmet birimi tek bir çatı altında toplandı. Bu adım, pazardaki kurumsal strateji, sermaye ve finansman, birleşme ve satın alma işlemleri gibi daha pek çok kapsamlı kurumsal dönüşüm alanlarında iş dünyasına uçtan uca hizmet sunmayı hedefleyen, güçlü ve özgün bir alt marka kimliğini temsil ediyor. Tek çatı altındaki yeni yapılanmayla EY Parthenon; derin sektörel bilgi, yenilikçi yapay zekâ destekli teknolojileri ve yatırımcı odaklı bakış açısıyla, geleceği güvenle şekillendirmek için CEO'ların, yönetim kurullarının, kamu kuruluşlarının, hükümetlerin ve özel sermaye şirketlerinin yatırım ve dönüşüm yolculuklarının her adımında stratejik danışmanları olarak destek sunmaya devam edecek. Ekosistemdeki iş birliklerini güçlendiriyor EY, müşterilerine hızlı ve ölçülebilir bir dönüşüm için gereken teknoloji, yetkinlik ve içgörüleri sunmak amacıyla stratejik ilişkilerden ve iş ortaklarından oluşan güçlü bir ekosistemle çalışıyor. Son on yılda EY, 100’ün üzerinde iş birliği ve ekosistem ortaklığı geliştirdi. Son beş yılda ise, iş birliği gelirleri yıllık bileşik %28 oranında artış gösterdi. Müşterilere sürdürülebilirlik konusunda rehberlik ediyor EY, sürdürülebilirlik alanındaki bilgi birikiminin yanı sıra İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri (CCaSS) ekiplerinin Vergi, Denetim, Finansal Hizmetler ve Danışmanlık ekiplerine entegre edilmesiyle birlikte, 2025 mali yılında yaklaşık 30.000 EY profesyoneli 25.000’i aşkın müşteride sürdürülebilirlik projesinde görev aldı. EY çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmek ve müşterilere daha iyi hizmet sunmalarını sağlamak amacıyla yaklaşık 300.000 adet sürdürülebilirlik eğitimi tamamlandı. Profesyonel gelişime odaklanarak yetenekler destekleniyor EY bu yıl, çalışanlarına küresel çapta esneklik, mobilite ve kariyer fırsatları sunan Career Agility (Kariyer Çevikliği) programını hayata geçirdi. Geçtiğimiz yıl içinde 4.000’den fazla EY çalışanı, 1.200 farklı şehir kombinasyonunda uluslararası görevlerde ve projelerde yer aldı. Liderlik, yapay zekâ, teknoloji ve iş dünyası gibi gelecek odaklı alanlarda yetkinlikleri geliştirmeye yönelik 275’ten fazla sertifikalı eğitimi kapsayan EY Badges programı dahilinde EY profesyonellerine bugüne kadar 693.000’den fazla sertifika verildi. EY Ripples programı ile 253 milyondan fazla insanın yaşamına dokunuldu EY Ripples kurumsal sosyal sorumluluk programı aracılığıyla EY, bugüne kadar dünya genelinde 253 milyondan fazla insanın yaşamına dokundu ve pozitif etki sağladı. 2025 mali yılında EY çalışanları, toplum yararına yürütülen projelere yaklaşık 883.000 saat ayırdı. EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları şu değerlendirmelerde bulundu: “Jeopolitik konular ve teknolojik gelişmelerle şekillenen günümüz dünyasında EY olarak, küresel çapta geleceğe odaklanan yetkinliklere yatırım yaparak ortaya çıkabilecek zorluklar karşısında iş dünyasının geleceğe güvenle ulaşabilmesine olanak tanıyan çözümler geliştiriyoruz. 2025 mali yılı, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi EY’ın müşterilerinin yanı sıra çalışanlarına ve topluma yatırım yaptığı bir yıl oldu. Müşterilerimizin ve çalışanlarımızın geleceğe hazır olabilmesi adına, günümüz teknolojik gelişimin olmazsa olmazlarından olan yapay zekâ yatırımlarımızı çok daha ileri taşıdık. Birçok hizmetimizde işin içine yapay zekâyı çok daha fazla entegre ederek ve iş birliklerine odaklanarak, iş dünyasına yenilikçi ve hızlı yol haritaları sunacak projeler geliştirdik. Hizmet yelpazemizi ve hizmetlerimizin kalitesini artırmak adına profesyonellerimizin gelişimine daha fazla odaklandık. Sadece rakamsal değil, aynı zamanda amaç odaklı büyümeyi de hedefleyerek küresel çapta kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle hem topluma hem de doğaya pozitif etki sağladık. Hayata geçirdiğimiz tüm gelişmelerle birlikte 2025 mali yılını, küresel belirsizliklere ve zorlu ekonomilere rağmen geçen yılın üstünde bir gelirle kapatmayı başardık. Değişen jeopolitik ve küresel ticaret ortamında yol alırken, yapay zekânın yeniden şekillendirdiği bir dünyada dönüşümü desteklemeye devam ediyor; müşterilerimiz, çalışanlarımız ve iş ortaklarımız olmak üzere tüm paydaşlarımızla beraber geleceği hep birlikte güvenle şekillendiriyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kalitesiz Ahşap Paletler Gizli Maliyetlere Yol Açıyor Haber

Kalitesiz Ahşap Paletler Gizli Maliyetlere Yol Açıyor

Türkiye'de zincir marketler ve üretim tesislerinde ahşap palet/sandık kullanımının artması, kalite konusunu tedarik zincirinin kritik bileşeni haline getirdi. TAPSİAD (Tüm Ahşap Ambalaj ve Palet Üreticileri Derneği) Başkanı Akın Balcıoğlu, piyasada standartlara uymayan üretimlerin yaygınlaşmasının; depolamada uygunsuz istif, sevkiyatta devrilme/kırılma, ürün zayiatı ve iş güvenliği sorunlarını büyüttüğünü vurguladı. Zincir marketlere çağrı: Fiyat kadar dayanıklılık ve sertifikasyon Balcıoğlu, depolarda raf ve forklift hatlarının standart ölçü ile tasarlandığını, ölçü ve malzeme kalitesi düşük paletlerin akışı bozduğunu belirtti. Balcıoğlu, "Satın alma kriterlerinde dayanıklılık testleri, izlenebilirlik ve sertifikasyon yer almalı. Aksi halde lojistik güvenliğini ve müşteri memnuniyetini riske atıyoruz" dedi. Denetim ve mevzuat: Bakanlığa ve TSE'ye ortak çağrı Başkan Akın Balcıoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın piyasa gözetimi ve denetimini güçlendirmesi, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile denetim ve uygulamadaki boşlukların giderilmesi gerektiğini belirtti. Balcıoğlu'na göre sektöre standart dışı ürün girişi, hem firmalar arasında haksız rekabete yol açıyor hem de iş sağlığı ve güvenliği açısından ciddi riskler oluşturuyor. Paletlerin standarda uygun üretilmesi ve sahada düzenli olarak kontrol edilmesi, işletmelerde yaşanabilecek kaza oranlarını düşürürken doğal kaynak kullanımını da optimize ediyor. Bu kapsamda TSE ile sektör paydaşlarının daha yakın çalışması, denetim süreçlerinin hem hızını hem de etkinliğini artıracak bir adım olarak değerlendiriliyor. Çevresel sürdürülebilirlik: Kısa ömür daha çok ağaç tüketimi demek "Her kırılan palet yeni bir kesim baskısı demek" diyen Balcıoğlu, paletlerin sık sık yenilenmesinin hem orman kaynakları üzerinde ekonomik bir yük oluşturduğunu hem de karbon emisyonlarını artırdığını söyledi. Balcıoğlu'na göre daha uzun ömürlü, standartlara uygun ve onarılabilir paletlerin kullanılması, tedarik zincirlerinde ciddi maliyet avantajı sağlarken doğal kaynakların korunmasına da katkıda bulunuyor. Böylece odak yalnızca üründe değil, gelecekteki çevresel etkilerde de konumlanmış oluyor. Ekonomik katkı: İhracat potansiyeli kaliteden geçiyor Türkiye'de ahşap palet ve sandık üretimi, iç pazarın yanı sıra yakın coğrafyaya yapılan ihracatla da ekonomiye önemli katkı sağlıyor. Başkan Akın Balcıoğlu, kaliteli ve standartlara uygun üretimin yalnızca ihracat imajı için değil; taşımada ürün güvenliği, lojistik maliyetlerin düşürülmesi ve tedarik zinciri verimliliği açısından da zorunlu olduğunu belirtti. Balcıoğlu'na göre sertifikalı üretim, uluslararası pazarlarda Türk ürünlerine duyulan güveni artırırken rekabetçiliği de güçlendiriyor. "Kaliteli palet; ürünü, markayı ve ormanı taşır" TAPSİAD Başkanı Balcıoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile sektör paydaşlarının piyasa gözetimi, lisanslandırma, izlenebilirlik ve eğitim başlıklarına odaklanması gerektiğini ifade etti. Balcıoğlu, standartların sahada etkin şekilde uygulanmasının hem haksız rekabeti önleyeceğini hem de kalite algısını yukarı taşıyacağını vurguladı. "Sayın Bakanımız Mehmet Fatih Kacır'ın bu konuda gerekli duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz" diyen Balcıoğlu, ortak bir koordinasyon mekanizmasının sektörde uzun vadeli sürdürülebilirlik sağlayacağını söyledi.

Tertemiz Eskişehir İçin Mücadele Sahada Sürüyor Haber

Tertemiz Eskişehir İçin Mücadele Sahada Sürüyor

“Tertemiz Eskişehir” kampanyası kapsamında yürütülen denetimlerde, park alanına motorlu araçla giriş yapan sürücüler uyarıldı, çevre kirliliğine neden olanlara ise idari para cezaları uygulandı. Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ekipleri, parkların halkın huzur ve güven içerisinde vakit geçirebilmesi için ayrılmış alanlar olduğunu vurgulayarak, motorlu araçların parka girişinin hem çevreye zarar verdiğini hem de park kullanıcılarının güvenliğini tehlikeye attığını ifade etti. Ekipler, bu tür ihlallerin önüne geçmek amacıyla denetimlerini artırarak sürdüreceklerini açıkladı. Ayrıca yere çöp, sigara izmariti, çekirdek kabuğu gibi atıklar atan vatandaşlara 2 bin 953 TL idari para cezası kesildi. “Tertemiz Eskişehir” kampanyası kapsamında yapılan uygulamalarda, halkın ortak kullanım alanlarının korunmasına yönelik farkındalık çalışmaları da yürütülüyor. Büyükşehir Belediyesi, denetimlerin zabıta kameralarıyla kayıt altına alındığını ve vatandaşların itirazları durumunda bu görüntülerin delil olarak kullanılabileceğini belirtti. Velespit Parkı’nda başlatılan bu uygulamanın, kent genelindeki diğer park ve yeşil alanlarda da sürdürüleceği açıklandı. Şubat ayında başlayan “Tertemiz Eskişehir” kampanyası kapsamında Büyükşehir Belediyesi Zabıta ekipleri 918 kişiye idari işlem uyguladı. Sosyal medya hesabından paylaştığı video ile Eskişehirlilere seslenen Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce de temiz, huzurlu, güvenli ve herkesin yaşamaktan gurur duyduğu bir Eskişehir için bu konuda hassasiyet beklediklerini ifade etti.

Yaya Güvenliği İçin Motosikletlilere Sıkı Denetim Haber

Yaya Güvenliği İçin Motosikletlilere Sıkı Denetim

Özellikle İzmit Cumhuriyet Bulvarı gibi yayaların yoğun olduğu güzergâhlarda yapılan kontrollerde sürücülere gerekli uyarılar yapılıyor. ÖNCELİK YAYALARIN GÜVENLİĞİ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi vatandaşların güven ve huzurunu her zaman önde tutuyor, çalışmalarını bu yönde sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ekipler 7/24 yoğun mesai harcıyor. Büyükşehir Zabıta ekipleri de havaların ısınmaya başlaması ile birlikte yeşil alanlar, bisiklet yolları ve yürüyüş yollarında motosikletlilere yönelik denetimlerini artırdı. Yayaların güvenliğini tehlikeye atan motosiklet sürücülerine karşı titizlikle çalışan Zabıta Dairesi Başkanlığı ekipleri, düzenli devriyelerle bu alanlarda uygunsuz hareketlere izin vermiyor. DENETİM VE UYARILAR YAPILIYOR Motosikletlilerin araç trafiğine kapalı bölgeleri tercih etmeleri özellikle yoğun saatlerde sıkı şekilde kontrol ediliyor. Yayaların güvenliğini sağlamak adına kurallara uymayan motosiklet sürücüleri, Cumhuriyet Bulvarı, Sekapark, sahiller, Mimar Sinan Üstgeçidi ve Darıca Millet Bahçesi gibi alanlarda denetleniyor, gerekli uyarılarda bulunuluyor. SÜRÜCÜLER UYARILIYOR, YÖNLENDİRİLİYOR Denetimlerde, yayaların yoğun olarak bulunduğu ve yaya önceliği olan bölgelerde motosiklet kullanımının yasak olduğu sürücülere hatırlatılıyor. Uyarılan sürücüler, kullanmaları gereken yollara yönlendiriliyor. Zabıta ve güvenlik ekipleri, vatandaşların huzurunu sağlamak adına denetimlere düzenli bir şekilde devam ediyor.

Mobil Şebekelere Sıkı Denetim Haber

Mobil Şebekelere Sıkı Denetim

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Mobil Elektronik Haberleşme Şebekelerinde Kapsama ve Hizmet Kalitesi Ölçümleri ve Ölçüm Yapmaya Yetkili Kuruluşlar Hakkında Yönetmelik Taslağı’nın kamuoyu görüşüne sunulduğunu bildirdi. Bakan Uraloğlu, özellikle saha ölçümleri ve kapsama haritalarının güncellenmesine yönelik adımlarla vatandaşın doğrudan yaşadığı deneyime dayalı bir denetim sistemine geçileceğini belirtti. Yeni sistemle birlikte vatandaşın gerçek kullanım deneyimine dayalı bir denetim modeline geçileceğini belirten Bakan Uraloğlu, “Artık ‘İnternet çekmiyor’, ‘telefon çekmiyor’ gibi şikayetler teknik olarak çok daha sağlıklı şekilde izlenebilecek.” dedi. Saha Ölçüm Yetkisi Verilecek Kuruluşlar Belirlenecek Bakan Uraloğlu, mobil kapsama alanı ve hizmet kalitesi ölçümlerini yapacak kurumların Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yetkilendirileceğini açıkladı. Yetki alacak kuruluşların envanterinde; tüm mobil operatörlerle uyumlu test ekipmanları, tarayıcı cihazlar ve en güncel mobil teknolojileri destekleyen akıllı telefonlar bulundurmasının zorunlu olacağını ifade eden Uraloğlu, “Ayrıca bu kuruluşlarda saha ölçüm işini yapacak personel BTK tarafından ölçüm sertifikası verilen kişiler olacak. Bu kapsamda, ölçüm yapacak personel önce teorik ve pratik eğitimden geçirilecek; ardından yapılacak sınavda başarı gösterenler sertifika almaya hak kazanacak.” açıklamasında bulundu. Sahada izinsiz ölçüm yapma döneminin de sona ereceğini belirten Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Artık yalnızca BTK tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlar ölçüm gerçekleştirebilecek. Yapılacak tüm ölçümler, BTK'nın belirlediği teknik kriterlere ve metodolojiye uygun şekilde gerçekleştirilecek. Bu kuruluşlara beş yıl geçerli yetki belgesi verilecek. Firmaların gerçekleştireceği testler, kapsama alanı ölçümlerinin yanı sıra doğrudan sesli aramalar ve internet hizmetlerini kapsayacak. Böylece vatandaşın mobil kapsama alanı ve hizmet kalitesine ilişkin durumu, nesnel ve karşılaştırılabilir verilere dayanarak takip edilebilecek.” Kapsama Haritaları Güncellenecek Yeni sistem sayesinde, mobil operatörlerin sunduğu kapsama haritalarının da sahadaki verilerle karşılaştırılarak güncelleneceğini belirten Bakan Uraloğlu, “Mobil kapsama alanı ve hizmet kalitesi, yalnızca operatör beyanına değil, gerçek ölçümlere dayalı olarak belirlenecek.” diye konuştu. Uraloğlu, yönetmelikle birlikte, yerleşim yerleri, ören yerleri, organize sanayi bölgeleri, tüneller, yollar ve demiryolları gibi tüm alanların kapsama ve hizmet kalitesi açısından denetime tabi olacağını söyledi. Standartlara Uymayana İdari Yaptırım Yönetmelik taslağının, yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmecilere yönelik idari yaptırım süreçlerini de kapsadığını belirten Bakan Uraloğlu, “Mevcut uygulamalarda da idari yaptırımlar söz konusuydu; ancak yeni yönetmelikle özellikle kapsama ve hizmet kalitesine ilişkin denetim standartları daha da yükseltildi. Süreçler daha net tanımlandı ve yaptırımlar daha şeffaf hale geldi. Denetim sonucunda, mobil kapsama alanı ve hizmet kalitesi kriterlerini karşılamayan ya da yanıltıcı bilgi sunan işletmecilere, eksikliklerini gidermedikleri takdirde idari yaptırım uygulanabilecek” dedi. “Hedefimiz Daha Kapsayıcı Bir Mobil Altyapı Kurmak” Yeni düzenlemenin hem vatandaş memnuniyetini artıracağını hem de rekabeti teşvik edeceğini belirten Uraloğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Hedefimiz; daha kapsayıcı bir mobil altyapı kurmak. BTK zaten sahada düzenli ve titiz ölçüm-denetim faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak bu yeni yönetmelikle, bu süreci daha da sistematik hale getiriyor, standartların uygulanmasında çıtayı çok daha yukarı taşıyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.