Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Deprem

Kapsül Haber Ajansı - Deprem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Deprem haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Koruncuk Vakfı’ndan “Depremin 3. Yılında Eğitime Erişim” Konferansı Haber

Koruncuk Vakfı’ndan “Depremin 3. Yılında Eğitime Erişim” Konferansı

Buluşma, kriz anlarında çocuk haklarının nasıl korunabileceğine, sivil toplum–kamu–akademi iş birliğinin hangi mekanizmalarla güçlendirilebileceğine ve sahadan edinilen iyi uygulama örneklerinin nasıl yaygınlaştırılabileceğine yönelik kapsamlı bir değerlendirme platformu sundu. Konferans; afet sonrası yeniden yapılanma süreçlerinde çocukların eğitime kesintisiz erişimini desteklemek amacıyla yürütülen çalışmaların görünür kılınmasını, kurumlar arası iş birliğinin güçlendirilmesini ve bölgedeki güncel ihtiyaçlara yönelik çözüm modellerinin paylaşılmasını hedefledi. Etkinlik; alanında uzman akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin ve yerel paydaşların katılımıyla gerçekleştirildi. Konferansta açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, “Hak ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelli Eğitim” başlıklı sunumuyla afet koşullarında eğitime erişimde kırılgan grupların karşılaştığı zorluklara dikkat çekti. Programın ilk oturumu, “Depremin Yarattığı Sorunlar” başlığıyla öğretmenler, yerel kurum temsilcileri ve sahada çalışan uzmanların değerlendirmelerine ayrıldı. Öğretmen Ağı’ndan Deniz Göktaş, Suna’nın Kızları’ndan Betül Sarı ve Hatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nden Zeki Sağ, bölgedeki güncel ihtiyaçlar ve çözüm alanlarına ilişkin deneyimlerini paylaştı. Oturumun moderatörlüğünü Koruncuk Vakfı Genel Sekreteri Prof. Dr. Çiğdem Göksel üstlendi. İlk oturumda, temsilciler bölgedeki güncel ihtiyaçların yanı sıra çocukların örgün eğitime devamında, öğretmenlerin üstlendikleri görevlerin önemini ve kız çocukların eğitime erişmesindeki cinsiyet temelli ayrımcılıklar vurgulandı. İkinci oturumda ise “Sivil Toplumun Katkısı: İyileştirme Sürecinde STK’lar” başlığıyla afet sonrası süreçte sivil toplum kuruluşlarının üstlendiği kritik roller ele alındı. Koruncuk Vakfı Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı Av. Dr. Figen Samuray, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Senem Başyurt, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Sait Tosyalı, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ve Buradayız Hatay Derneği Başkanı Av. Mehmet Ali Gümüş iyileşme sürecine yönelik çalışmalarını aktarırken oturumun moderasyonunu Turkish Philantrophy Funds Deprem Fonu Yöneticisi Seda Özdemir Şimşek yürüttü. Bu oturumda temsilciler, her bir kurum özelinde, deprem sonrası yapılan çalışmalarını ve gözlemlerini paylaştı. Aynı zamanda bölgedeki yaşamın iyileşmesinde ve çocukların örgün eğitime erişmesinde iş birliğinin ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altı çizildi. Öğle arasının ardından gerçekleştirilen “Koruncuk Vakfı: İyi Uygulamalar Paylaşım Toplantısı – Sosyal İçerme ve Eğitime Erişim” bölümünde, Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan desteklenen, IPA-2023-449-256 projesi kapsamında hazırlanan ‘İyi Uygulamalar Raporu’nun içeriği tanıtıldı. Oturumda, Türkiye’de ve Avrupada’ki çocuk ve aile ve destek alanlarında çalışan kurumları iyi örneklerinin incelendiği saha deneyimleri, bu deneyimlerden çıkarılan sonuçlar, sosyal içerme çalışmaları ve çocukların eğitime kesintisiz erişimini sağlamak için hayata geçirilen modeller paylaşıldı. Konferans, çocukların eğitim yolculuğunun sürdürülebilir biçimde desteklenmesi için iş birliklerinin güçlendirilmesi gerektiği mesajıyla sona erdi.

NADMEX 2025 Kapılarını Açtı Haber

NADMEX 2025 Kapılarını Açtı

Açılış töreni, İstanbul Vali Yardımcısı Okan Leblebicier, Türk Kızılay Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Genel Müdürü Doç. Dr. Kurtuluş Açıksarı, AFAD Afet Risklerini Azaltma ve Önlem Dairesi Başkanı Abdulkadir Tezcan, TAM Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, ARÜSDER Başkanı Musa Ertunç, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler ve Afet Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy ve TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü H. Cem Şenel’in katılımıyla gerçekleştirildi. Bu güçlü protokol yapısı, afet yönetimi konusunda koordinasyonun, kurumlar arası iş birliğinin ve bilimsel yaklaşımın önemini bir kez daha gözler önüne serdi. AFET YÖNETİMİNİN TÜM PAYDAŞLARINI BİR ARAYA GETİREN ETKİNLİK Bir TG Expo grup şirketi olan Sektörel Fuarcılık tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen NADMEX; AFAD, Türk Kızılay, UMKE, İstanbul Valiliği, İPKB, TBB, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul İtfaiyesi, AKOM, AFETTEK, AKÜDER, ANDA, DEGÜDER, DİD, IADM, KRYD, TAM Vakfı, TİGİAD, TUYAD, Türkiye İMSAD ve YDDMD gibi çok sayıda kurumun desteğiyle yürütülüyor. NADMEX 2025’in üç gün sürecek zirve programı, deprem, sel, taşkınlar, iklim değişikliği, orman yangınları, risk azaltma, afet finansmanı, yapay zekâ uygulamaları, dijitalleşme, kentsel dönüşüm ve afet sonrası iyileştirme gibi kritik başlıkları kapsıyor. “AFETLERE HAZIRLIK BİR ZORUNLULUK VE ORTAK SORUMLULUKTUR” Bu zirvenin, afet konusunun kamuoyunda güncel tutulmasına ve farkındalığın artırılmasına önemli katkı sağlayacağına inandığını belirten İstanbul Vali Yardımcısı Okan Leblebicier, açılış konuşmasında; “Türkiye’de afet riski taşımayan bir bölgemiz neredeyse yok. Dolayısıyla afetlere hazırlıklı olmak bizim için bir tercih değil, zorunluluktur. Bu nedenle afet yönetiminin kimlerle yürütüleceği kritik önem taşıyor. Kamu sektörü, özel sektör ve vatandaşlarımız, özellikle de gönüllülerimiz bu sürecin ayrılmaz birer parçasıdır. Devletimiz, afet yönetiminde kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi ve yasal altyapının güncellenmesi konusunda son yıllarda önemli adımlar attı. illerimizde valiliklere bağlı İl AFAD Müdürlükleri kuruldu ve teşkilatları tamamlandı. Yasal düzenlemeler güncellendi, İl Afet Risk Azaltma Planları hazırlandı ve bu planların uygulanması valiliklerimizce düzenli olarak takip ediliyor. Tatbikatlarla personelin hazırlığı sürekli canlı tutuluyor. Ancak tüm bunlar tek başına yeterli değildir. Az önce belirttiğim gibi iki önemli aktör daha var: Özel sektör ve vatandaşlar. Bugün özel sektörün burada güçlü şekilde yer aldığını görmek memnuniyet verici; sayıların daha da artmasını diliyoruz. Vatandaşlarımızın, özellikle gönüllülerimizin ve sivil toplum örgütlerimizin bu konuya artan ilgisi bizleri umutlandırıyor. Arama-kurtarma derneklerimizin ve gönüllü sayımızın çoğalması, büyük afetlerde hem kamu kurumlarına hem de özel sektörün kapasitesine önemli destek sağlamaktadır.” dedi. YARALARI EN HIZLI SARAN MİLLETİZ AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ) Afet Risklerini Azaltma ve Önlem Dairesi Başkanı Abdulkadir Tezcan gerçekleştirdiği açılış konuşmasında; “AFAD olarak afetin öncesi, anı ve sonrasını kapsayan bütünleşik bir yönetim sistemi yürütüyoruz. Bizim için en kritik unsur, tüm kurum ve paydaşlarla aynı hedefe odaklanan güçlü bir iş birliği kültürüdür. Bu kültürün bir parçası olan her çalışma bizim için son derece kıymetli. Çünkü afet dediğimiz şey; toplumların baş etmekte zorlandığı, can ve mal kayıplarına yol açan olaylardır. Biz afetlere müdahale ederken toplumun tüm kesimlerinin sahip olduğu organizasyon kabiliyetine ve eksikleri kapatma gücüne inanıyoruz. Bu, bizim karakterimizde ve kimliğimizde var. Biz millet olarak o yaraları sarma konusunda hızlı ve aktif hareket edebilen bir yapıya sahibiz. Bugün katılımcı profiline baktığımda da bunu çok net görüyorum. Zaten sahada birlikte çalıştığımız pek çok kamu kurumu, sivil toplum kuruluşu, belediye ve paydaş burada. Bu birliktelik, müdahale alanındaki başarımızı risk azaltma alanına taşımamız açısından çok değerli. Bizler, 81 ilde risk azaltma planlarımızı tamamladık, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı’nı uygulamaya aldık ve her bir adımı sahada takip ediyoruz. Amacımız afet olmadan önce riski azaltmak, can ve mal kayıplarını en aza indirmek. Yerli üretimi destekleyen, teknolojiyle güçlenen bir afet yönetimi anlayışıyla Türkiye’nin afetlere karşı direncini artırmak için çalışıyoruz.” dedi. “AFETLERDE MÜDAHALE KADAR RİSK AZALTMA DA HAYATİ ÖNEME SAHİP” Açılış konuşmasında Türk Kızılay olarak afetin ilk anından, iyileşme sürecine kadar milletimizin yanında olduklarının altını çizen Türk Kızılay Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Genel Müdürü Doç. Dr. Kurtuluş Açıksarı; “Bugün NADMEX Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nde insan hayatını merkeze alan çok güçlü bir temayla bir aradayız: ‘Hayat Değerlidir’, bu ifade bizim için bir slogan değil, 157 yıllık Kızılay mirasında afet sahasında defalarca sınanmış insanlık ilkesinin bir karşılığıdır. Deprem, sel ve yangın gibi afetlerden sonra yeniden ayağa kalkmayı başaran büyük bir milletiz. 6 Şubat depremlerinden sonra da aynı dayanışma ruhumuzla, merhametimizle ve birlikte iyileşme gücümüzle bunu yeniden gösterdik. Türk Kızılay olarak 6 Şubat depremlerinin ilk saatlerinden itibaren binlerce personel ve gönüllümüzle sahadaydık; milyonlarca sıcak yemek ulaştırdık. 66.000’den fazla haneyi ziyaret ettik, 206.000 kişiye sosyal destek sunduk, 552.000 haneye toplam 3,4 milyar TL nakit yardım sağladık. 13 kütüphanemizden 91.000 kişi yararlandı, 494 milyon TL’nin üzerinde ekonomik destekle üretici ve esnafın toparlanmasına katkı verdik. Tüm bu deneyim bize şunu gösteriyor: Müdahale kadar afet öncesi risk azaltmak da hayati önem taşıyor. Teknoloji, iş birliği ve yerel kapasiteyi güçlendirerek Türkiye’nin afetlere karşı dayanıklılığını artırmaya devam edeceğiz. Çünkü hayat değerlidir.” açıklamalarında bulundu. “TÜRKİYE’Yİ AFET TEKNOLOJİLERİNDE BÖLGESEL MERKEZ HALİNE GETİRMEYİ HEDEFLİYORUZ” Açılış konuşmasında 6 Şubat depremi sonrası kamu kurumlarımız, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum bir araya gelerek kurduğu AFETTEK’in önemine dikkat çeken TAM Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, “Ulusal bir afet teknolojileri ekosistemi kurmak amacıyla kurduğumuz AFETTEK, bugün 166 üyesiyle geniş ve güçlü bir yapı haline geldi. Bu fuarın da bu ekosistemi büyüten çok değerli bir platform olduğuna inanıyoruz. NADMEX yalnızca bir sergi alanı değil; geleceğin afet politikalarının konuşulduğu, üniversite-sanayi-kamu iş birliklerinin güçlendiği stratejik bir buluşma noktasıdır. Bu katkıyla birlikte AFETTEK olarak kısa vadede, afet teknolojileri kümesini oluşturmak, AR-GE programlarını başlatmak ve afet eğitimlerini yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Uzun vadede ise Türkiye’yi afet teknolojilerinde bölgesel bir merkez haline getirmek ve ulusal politikalara bilimsel rehberlik sağlayan kalıcı bir yapı oluşturmaktır.” açıklamalarında bulundu. TÜRK ARAÇ ÜSTÜ EKİPMAN SEKTÖRÜ BÖLGENİN YENİ ÇEKİM MERKEZİ OLUYOR Araç ve Araç Üstü Ekipman İş Makinaları Üreticileri Derneği (ARÜSDER) Başkanı Musa Ertunç: “Büyük afetlerde araçlarımızın arama–kurtarma çalışmalarındaki kritik rolü, sektörümüzü daha dayanıklı, daha güçlü ve daha akıllı çözümler geliştirmeye zorunlu kılıyor. Bugün NADMEX ile birlikte sektörümüz için yeni bir dönemin kapısını aralayarak VEMEX Fuarı’nın doğuşuna tanıklık ediyoruz. Bu fuarın Türkiye’yi araç üstü ekipman ve iş makineleri alanında bölgenin en önemli çekim merkezi haline getireceğine inanıyoruz.” dedi. “GELECEĞİ GEÇMİŞTEN DAHA İYİ İNŞA EDEBİLİRİZ” NADMEX 2025’in bu yılki akademik danışmanı olan ve açılış konuşmasında afetlerin Türkiye ve dünya için oluşturduğu çok yönlü risklerden, ekonomik kayıpların büyüklüğünden ve afetlere hazırlığın artık “insani bir zorunluluk” haline geldiğinin altını çizen Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler ve Afet Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy; “Afetler yalnızca günlük yaşamı kesintiye uğratan olağanüstü durumlar değildir; ülkelerin ekonomik yapısını, toplumsal düzenini ve gelecek vizyonunu etkileyen derin krizlerdir. Son 55 yılda deprem gibi afetlerin dünya ekonomisine maliyeti 2 trilyon dolara yaklaşırken, sel, fırtına, kuraklık ve aşırı hava olaylarının oluşturduğu doğrudan etkiler 5 trilyon doları aşmıştır. Ülkemizde 6 Şubat 2023 depremlerinin yarattığı 53 binden fazla can kaybı ve 104 milyar dolarlık ekonomik yıkım, risklerin ne kadar ağır olduğunu acı bir şekilde hatırlatmaktadır. Bugün dünya nüfusunun yüzde 60’ı, Türkiye nüfusunun büyük bölümü ise yoğun kent merkezlerinde yaşıyor. Nüfusun ve yapı stokunun bu kadar yoğun olduğu alanlarda afetlere karşı dayanıklılığı artırmak, teknik olduğu kadar insani bir sorumluluktur. Afetleri yönetmek, afet tarafından yönetilmekten çok daha maliyetli ve çok daha acı verici sonuçlar doğurur. Bu nedenle doğru bir afet risk yönetimi ile geleceği geçmişten daha iyi inşa edebiliriz. Afetleri uzaktan izlemek ve hiçbir şey yapmamak, insanlık için her zaman kaybedilecek bir kumardır. Toplumsal dayanıklılığımızı bilimle, teknolojiyle, doğru planlamayla ve iş birliğiyle artırdığımız sürece daha güvenli bir geleceğe adım atabiliriz.” dedi. “NADMEX VE VEMEX, TÜRKİYE’NİN AFET VE EKİPMAN SEKTÖRÜNDE YENİ STRATEJİK BULUŞMA NOKTASI OLUYOR” TG Expo olarak, Yıldız Teknik Üniversitesi iş birliği ve AFAD’ın desteğiyle düzenlenen NADMEX Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi ile ARÜSDER’in katkılarıyla hayata geçirilen VEMEX Araç ve Araç Üstü Ekipman Fuarı’nı ikinci kez gerçekleştirdiklerini vurgulayan TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü H. Cem Şenel; “Afetler yalnızca kriz anı değil; şehirleşmeden ekonomiye kadar hayatın her alanını etkileyen çok boyutlu bir gerçek. Bu nedenle NADMEX’i; afet risklerinin azaltılması, hazırlık kapasitesinin güçlendirilmesi, teknoloji ve bilim temelli çözümlerin yaygınlaştırılması için ülkemizin kritik bir buluşma noktası olarak görüyoruz. Bu yıl 17 oturumda 45 uzmanı ağırlayan zirve, 20 oturum ve 50 konuşmacıyla özel sektörün yenilikçi çözümlerini sunan Expert Talks programı ve 5 tatbikat ile 11 uygulamalı eğitimin yer aldığı tatbikat alanıyla kapsamını genişletti. Araç üstü ekipman sektöründe artan ilgi doğrultusunda ise VEMEX’i bağımsız bir fuar olarak konumlandırdık. VEMEX 2025, belediye hizmet araçlarından özel amaçlı araçlara, hidrolik sistemlerden endüstriyel çözümlere kadar geniş bir ürün yelpazesini bir araya getirerek sektör için yeni bir bölgesel çekim merkezi olma hedefiyle yola çıktı. Her iki organizasyonun da ülkemizin afet bilincini güçlendireceğine ve ihracat potansiyelini artıracağına inanıyoruz.” dedi. “ÖĞREN, UYGULA, KURTAR” TATBİKAT ALANLARI Fuar alanında oluşturulan Tatbikat Alanı, “Öğren, Uygula, Kurtar” yaklaşımıyla, yangınlara müdahaleden göçük altında arama yöntemlerine, acil durum prosedürlerinden profesyonel ekipman kullanımına kadar pek çok uygulamanın gerçek senaryolara en yakın şekilde deneyimlendiği güçlü bir eğitim atmosferi sunuyor. Bu alan, afet anında doğru davranışın önemini göstermekle kalmayıp, ziyaretçilerin kriz anlarını yakından hissetmelerine de olanak tanıyor. NADMEX boyunca devam eden Expert Talks oturumlarında özel sektör temsilcileri, teknoloji üreticileri, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları geliştirdikleri yenilikçi ürünleri, dijital çözümleri, haberleşme sistemlerini, yapay zekâ tabanlı uygulamaları ve afet yönetimine ilişkin ileri teknoloji projelerini ziyaretçilerle paylaşıyor. Bu oturumlar, afet yönetiminin geleceğine yön veren fikirlerin ve teknolojilerin tartışıldığı önemli bir platform niteliği taşıyor. NADMEX 2025, afet yönetiminin bütün bileşenlerini bir araya getiren geniş kapsamlı yapısıyla hem Türkiye’nin afetlere hazırlık vizyonuna hem de sektörün gelişimine değer katmayı amaçlıyor. Fuara ilişkin ücretsiz online bilet ve etkinlik programına nadmex.com adresi üzerinden ulaşılabiliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kandilli Rasathanesi Deprem Erken Uyarı Sisteminde Önemli Test Başarısı Haber

Kandilli Rasathanesi Deprem Erken Uyarı Sisteminde Önemli Test Başarısı

Pilot uygulama kapsamında modernize edilen istasyon ağı ve geliştirilen yazılımlar sayesinde sistem, 2 Ekim 2025 tarihinde meydana gelen Mw 5.0 büyüklüğündeki Marmara depreminde ilk uyarıyı 8.4 saniyede üretti. KRDAE’nin yürüttüğü çalışma, depremin en hızlı yayılan ilk dalgalarını tespit ederek saniyeler içinde uyarı üretebilen bir altyapının Türkiye’de hayata geçirilmesi için kritik öneme sahip. Marmara’da Hızlandırılmış Veri Ağı Pilot bölge olarak seçilen Marmara’da, istasyonların veri iletim altyapısı yenilendi ve Kandilli’ye ulaşan sinyallerin gecikme süresi 0.2 saniyeye kadar düşürüldü. Gerçek zamanlı veri, özel erken uyarı yazılımlarına aktarılırken, yazılımlar depremin konumunu ve tahmini büyüklüğünü anlık olarak değerlendirerek uyarı üretiyor. Gerçek Depremle Başarılı Test 2 Ekim 2025’te Marmara Denizi’nde meydana gelen deprem, sistem için önemli bir gerçek zamanlı test niteliği taşıdı. Sismik dalgaların karadaki istasyonlara ulaşması yaklaşık 5 saniye sürerken, yazılımlar hızlı analizle ilk uyarı sinyalini toplam 8.4 saniyede üretti. Mobil Uygulama ile Anında Bildirim Erken uyarı sinyallerinin kullanıcılara ulaştırılması amacıyla KRDAE, bir yazılım firmasıyla ortaklaşa iOS tabanlı bir mobil uygulama geliştirdi. Şu anda yaklaşık 2.500 cihaz test grubunda yer alıyor ve sistemin performansı gerçek depremler üzerinden ölçümleniyor. Türkiye Geneline Yaygınlaştırılacak KRDAE, deprem erken uyarı sisteminin ülke genelinde etkin şekilde kullanılabilmesi için kapsamlı bir geliştirme planı hazırladı. Bu kapsamda: Türkiye’nin dört bir yanında düşük gecikmeli yeni istasyonların kurulması, Android uygulamasının geliştirilmesi, Erken uyarı sinyallerinin aynı anda çok sayıda kullanıcıya ulaşmasını sağlayacak yazılım altyapısının güçlendirilmesi hedefleniyor. Bu çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte, Türkiye’nin deprem erken uyarı kapasitesinin önemli ölçüde artması ve sistemin daha geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşması planlanıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Nilüfer’de Afetlere Karşı Güç Birliği Haber

Nilüfer’de Afetlere Karşı Güç Birliği

Nilüfer Belediyesi ile Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Derneği (MAG-AMEDER), Bursa Arama Kurtarma Spor Kulübü Derneği (BAKUT) ve Eğitim Araştırma Yardımlaşma ve Arama Kurtarma Derneği (ANDA) arasında yapılan “Afet Öncesi Eğitim, Afet Sonrası Acil Müdahale İçin İş Birliği Protokolü”, afetlere hızlı ve etkin müdahale kapasitesini artırmayı hedefliyor. Anlaşma, Nilüfer Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü ile bu kuruluşların koordineli biçimde çalışmasını, mahalle ölçeğinde afet bilincinin yaygınlaştırılmasını ve gönüllü eğitimlerinin artırılmasını öngörüyor. Sivil toplum temsilcilerinin yoğun katılımıyla Nilüfer Belediyesi Halk Evi’ndeki Nilüfer Barış Meclisi Salonu’nda gerçekleştirilen protokol töreninde konuşan Belediye Başkanı Şadi Özdemir, atılan imzaların sadece kurumsal bir iş birliği değil, aynı zamanda toplumsal bir dayanışma çağrısı olduğunu vurguladı. “EN GÜÇLÜ HAZIRLIK DAYANIŞMAYLA MÜMKÜN” 12 Kasım Afetlere Hazırlık Günü’nde bir araya gelmelerinin bu iş birliğine ayrı bir anlam kattığını belirten Nilüfer Belediye Başkan Şadi Özdemir, “Bu anlaşmayla, birbirine güvenen, birbirine omuz veren bir toplum olma sürecimizi güçlendiriyoruz. Afetlere karşı en güçlü hazırlık, bilgiyle, dayanışmayla ve gönüllülükle mümkündür” dedi. Başkan Özdemir, afetlere dayanıklı bir kent inşa etmenin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda bilinç, eğitim ve ortak irade gerektiren bir süreç olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu protokol, mahallelerimizi hazırlıklı hale getirmek, gönüllü eğitimlerini yaygınlaştırmak ve olası bir afet sonrasında en hızlı, en doğru müdahaleyi yapabilmek için atılmış önemli bir adımdır. Nilüfer’de biz, dayanışmayı sadece zor zamanlarda değil, her zaman yaşatan bir kent olmak istiyoruz. Bugün attığımız imzalar, gelecekte kurtarılacak her canın, dokunulacak her hayatın teminatı olacaktır.” Afet anında ilk gücün önce komşudan, mahallesindeki gönüllüden ve birlikte hareket etme bilincinden geldiğini ifade eden Başkan Şadi Özdemir, “Nilüfer’de biz, dayanışmayı her zaman yaşatan bir kent olmak istiyoruz. Bugün attığımız imzalar, gelecekte kurtarılacak her canın, dokunulacak her hayatın teminatı olacaktır” dedi. Protokolün gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Şadi Özdemir, birlikte, daha güvenli, daha hazırlıklı ve daha dirençli bir Nilüfer’i kuracaklarına yürekten inandığını sözlerine ekledi. YEREL İŞBİRLİKLERİ ÖNEMLİ BAKUT Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Öz, ne kadar çok vatandaşa bilgilendirme yapılabilirse o kadar fayda sağlanacağını belirterek, katkı sunanlara teşekkür etti. MAG-AMEDER Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa İl Temsilcisi Sevilay Karaca ise olası afetlerde mahalleyi iyi bilen kişilerin önemine işaret ederek, yerel iş birliklerinin krizi iyi yönetebilme potansiyelini artırdığını kaydetti. ANDA Arama Kurtarma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İsa Uysal, 6 Şubat’ta Türkiye’nin çok büyük bir deprem yaşadığını hatırlatarak, o dönem çalışmalarında Nilüfer Belediyesi’nin hızlı ve etkili şekilde cevap verdiğini söyledi. Nilüfer Belediyesi’nin katkılarıyla afet bilinci ve arama kurtarma eğitimleri gibi projelerde destek vereceklerini aktaran Uysal, bu çalışmanın diğer yerel yönetimlere örnek olmasını diledi. Konuşmaların ardından taraflar iş birliği protokolünü imzaladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

   Peş Peşe Depremler Sonrası Ebeveynlere Önemli Uyarılar Haber

  Peş Peşe Depremler Sonrası Ebeveynlere Önemli Uyarılar

Nev Sağlık Grubu Klinik Psikoloji Bölümü’nden Psikolog Helin Ezgi Deniz, depremlerin özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki psikolojik etkilerine dikkat çekerek, “Her deprem aynı etkiyi yaratmaz” dedi. “Çocuklar için güven duygusu evin sağlamlığıyla başlar” Deniz, “Deprem, yetişkinler için bile sarsıcı bir deneyimken, çocuklar ve gençler için çok daha derin bir anlam taşır. Onların dünyasında güven duygusu; evin sağlamlığı, çevrenin öngörülebilirliği, hayatın belli bir ritimde akmasıyla beslenir. Bir deprem, işte o güvenin temelini sallayan, “Ev dediğim yer beni her zaman korumayabilir” gerçeğini acı bir şekilde hatırlatan bir olaydır. Ama burada önemli bir ayrım var: Her deprem aynı psikolojik etkiyi yaratmaz” dedi. “Büyük ve yıkıcı depremler travma riski taşır” Helin Ezgi Deniz, büyük, yıkıcı, can kaybı riski taşıyan depremlerin çocuklar ve gençler için travma açısından yüksek riskli olduğunu belirtti. Deniz, “Özellikle ölüm tehdidi algısının çok net olduğu, enkaz görüntülerinin yaşandığı ya da yakınlarının kaybedildiği durumlar, beynin hayatta kalma merkezini tetikler. Olay bitse bile tetikte olma hali, kabuslar, yoğun kaygı ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtileri uzun süre devam edebilir. Bu tür durumlarda iyileşme süreci daha uzun ve çoğu zaman profesyonel destek gerektirir” ifadelerinde bulundu. “Hissedilen ama yıkıma yol açmayan depremler daha çok kısa süreli korku yaratır” Deniz, “Çocuk ya da genç, birkaç gün uyumakta zorlanabilir, sallantı hissi yaşamaya devam edebilir, ani seslere irkilebilir. Ama ölüm tehlikesi yaşanmadığı ve sonrasında güven duygusu yeniden sağlandığı sürece bu tepkiler genellikle kısa sürede azalır” dedi. “Ebeveynlerin tutumu belirleyici” Deniz, yetişkinlerin tepkisinin çocukların psikolojik etkilenmesinde büyük rol oynadığını vurgulayarak, “Yıkım olmayan bir depremde ebeveynlerin aşırı panik tepkisi göstermesi, olayı dramatize etmesi; çocuktaki hafif korkuyu gereksiz yere kalıcı bir kaygıya dönüştürebilir. Tam tersine, sakin ve güven verici bir tavır; ‘Artık olmayacak’ gibi gerçek dışı sözler yerine, ‘Şu anda güvendeyiz, seni korumak için buradayız’ gibi hem gerçekçi hem koruyucu cümleler, psikolojik iyileşmeyi destekler” diye konuştu. “Depreme hazırlık, psikolojik dayanıklılığı artırır” Helin Ezgi Deniz, dayanıklılığın depremden önce inşa edildiğini ifade ederek, ailelerin çocuk ve gençlerle birlikte hazırlık yapmasının önemine değindi: “Deprem çantası hazırlamak, oturdukları binanın güvenliğini kontrol ettirmek, ailece deprem tatbikatı yapmak ve ‘Deprem olursa nerede buluşacağız, nasıl iletişim kuracağız?’ gibi konuları netleştirmek çok kıymetlidir. Bu tür hazırlıklar, gençlere ‘Ben pasif bir kurban değilim, bir planım var’ hissini verir.” “Oyun, sanat ve spor iyileştirir” Deprem sonrası toparlanma sürecinde rutinlerin korunması, sevilen eşyaların ve tanıdık yüzlerin çocuklara iyi geldiği belirtildi. “Bazı çocuklar yaşadıkları korkuyu oyunlarında ya da resimlerinde tekrar tekrar canlandırabilir; bu onların olayı anlamlandırma çabasıdır ve genellikle sağlıklı bir iyileşme sürecinin parçasıdır.” “Asıl kalıcı olan bazen korku değil, güven hissidir” Helin Ezgi Deniz, çocukların doğru destekle yüksek bir toparlanma kapasitesine sahip olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Her deprem bir iz bırakır ama bu izin travmaya dönüşüp dönüşmeyeceği; yaşanan olayın şiddeti, tehdit algısı, öncesindeki hazırlık düzeyi ve sonrasında sağlanan güven ortamıyla doğrudan ilgilidir. Çocuklar ve gençler, destek gördüklerinde ve ne yapacaklarını bildiklerinde olağanüstü bir toparlanma kapasitesine sahiptir. Bazen bir sarsıntının ardından en kalıcı olan şey korku değil, ‘Beni koruyan ve ne yapacağını bilen insanlar var’ hissidir.”

Deprem Korkusu Kronikleşiyor Haber

Deprem Korkusu Kronikleşiyor

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Önder Kavakçı, insanların bastıkları toprağı ve evlerini güvenli kabul ettiklerini, depremin bu inancı kökten sarstığını vurguluyor:"İnsanlar bastıkları toprağın, içinde bulundukları yuvanın güvende olduğunu varsayarlar. Eve girdiğinizde rahatlarsınız, emniyettesinizdir. Deprem, bu en güvende olduğumuz yerle ilgili inançlarımızı sarsar ve 'hiçbir yer güvenli değil' algısına yol açar." Kavakçı; "küçük sarsıntılar kısa sürede unutulabilir; ancak tekrarlayan depremler sürekli bir tehdit algısı yaratabiliyor. Böyle durumlarda kişi, o anda sarsıntı yokken bile sarsılıyormuş gibi hissedebilir. Masanın ya da koltuğun hafif hareketi bile alarm sistemini tetikleyebilir," diyor. Uzmanlara göre deprem korkusu belli bir düzeye kadar normaldir. Ancak belirli sınırları aştığında, anksiyete bozukluğu veya travma sonrası stres tepkisine dönüşebilir. Kavakçı, bu durumda görülebilecek belirtileri şöyle sıralı yor: Sürekli tetikte olma, irkilme veya sarsıntı hissi Çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi Uyku bozuklukları, kabuslar Tahammülsüzlük, huzursuzluk, sinirlilik Hissizlik, duygusal donukluk veya boşluk hissi Prof. Dr. Önder Kavakçı "Deprem sonrası bir iki gün süren tedirginlik normaldir. Ancak yoğun kaygı, sürekli korku hali ve bedensel belirtiler haftalarca devam ediyorsa profesyonel destek almak gerekir," diyor. Çocuklar Nasıl etkileniyor? Depremler yalnızca yetişkinleri değil, çocukları da derinden etkiliyor. Kavakçı, çocukların korku tepkilerini yetişkinlerden öğrendiklerini belirtiyor: "Çocuklar tehlikeyi değerlendirmek için büyüklerine bakarlar. Ebeveynler sakin kalırsa çocuklar da olayı daha kolay atlatır. Ancak yetişkinler büyük reaksiyonlar verdiğinde, çocukta korku ve güvensizlik duygusu artar." Medyada deprem, fırtına veya felaket görüntülerine maruz kalmanın da çocukların zihinlerinde derin izler bırakabileceğine dikkat çeken Kavakçı, ebeveynlere şu önerilerde bulunuyor: Çocuklara yaşına uygun, doğru bilgiler verin.Korkularını küçümsemeyin, "bir şey olmaz" demeyin.Yanında olduğunuzu hissettirin, mümkünse yalnız bırakmayın.Televizyon veya sosyal medyadaki yıkıcı görüntülere sınırlama getirin. Gerekli tedavinin zamanında yapılmaması, sorunların kronikleşmesine neden olabilir Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi'nden Klinik Psikolog Mader Bengisu Bilgen, depremin yol açtığı en önemli sorunlardan birinin, yaşadığı güvenli alanın tahrip olması nedeniyle kişilerin temel güven duygularının sarsılması olduğunu vurguluyor. Sarsıntılara sürekli maruz kalmanın veya artçı sarsıntıların devam etmesinin, bireyin normal hayat a geçişini zorlaştırdığını ve deprem olma ihtimaline karşı tetikte olmasına neden olduğunu belirten Bilgen, "Güvenli bir ortamdayken ve üzerinden yeterince zaman geçmişken bile abartılı irkilme, en ufak sarsıntı ya da yüksek seste panikleme, sürekli tehlike varmış gibi tetikte olma tepkilerinin devam etmesi, psikolojik sorunların başladığına işaret edebilir" diyor. Bilgen, deprem olmamasına rağmen sarsıntı hissetmenin, aşırı uyarılmışlık ve travma kaygısı belirtileriyle ilişkili olduğunu kaydederek, uzman yardımı gerektiren durumları şöyle sıralıyor: "Travmatik tepkilerin şiddetlenmesi ve kişinin işlevselliğini bozması; belirtiler dolayısıyla kişinin yaşam alışkanlıklarına (iş, eğitim, ilişkiler ve ilerleyen zamanda hobiler gibi) dönmekte güçlük çekmesi ve dönemeyeceğine dair kaygılanması." Travmanın etkileriyle başa çıkamayan bireylerde kalıcı sorunlar görülebileceğine dikkati çeken Bilgen, "Deprem gibi büyük doğal afetlerden sonra bireylerde uyku bozuklukları, depresyon, anksiyete bozuklukları, yeme bozuklukları, disosiyatif bozukluk, alkol-madde bağımlılığı gibi psikolojik bozukluklar gelişebilir. Gerekli tedavinin zamanında yapılmaması, kişilerin işlevselliğinin sekteye uğramasına ve sorunların kronikleşmesine neden olabilir" uyarısını yapıyor. Sinir sistemi, ritmik hareketle sakinleşir Bilgen, travma sonrası iyileşmenin bedeni düzenleyerek de başladığına ve yürüyüş, koşu, bisiklete binme gibi tekrarlı hareketlerin psikolojik toparlanmayı hızlandırdığına değinerek, şu önerileri sunuyor: Günü yeniden yapılandırın. Uykuyu mümkün olduğunca koruyun. Tanıdık, güvenilir insanlarla bir arada olun. Konuşmak istemiyorsanız duygularınızı yazarak, resim yaparak, ağlayarak, müzik dinleyerek ifade edin. Astrol ogların tahmin paylaşmasının ortak korkuyu olumsuz etkiliyor Deprem uzmanı olmayan kişilerin, astrologların sosyal medya üzerinden tahmin paylaşmasının kaygıyı artırarak ortak korkuyu olumsuz etkileyebildiğine işaret eden Bilgen, "Depremin yol açtığı temel güven duygusunun sarsılması nedeniyle kişiler artık bilgilerin doğruluğunu araştırma yetisini kaybedip duyduklarına kolayca inanmaya başlayabilirler. Belirsiz ve güvenilmez paylaşımlar, temel güven duygusu sarsılan bireylerin kolayca yönlendirilmesine ve toplumsal kaygının derinleşmesine neden olabilir" diyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Huzurevinde Deprem Ve Yangın Tatbikatı Haber

Huzurevinde Deprem Ve Yangın Tatbikatı

Bursa Büyükşehir Belediyesi, olası afet ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmak amacıyla Dörtçelik Huzurevi’nde deprem ve tahliye tatbikatı gerçekleştirdi. Bursa Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı Afet Koordinasyon Şube Müdürlüğü koordinesinde Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Aktif Yaşam Merkezleri Şube Müdürlüğü’ne bağlı Dörtçelik Huzurevi’ndeki tatbikatta, huzurevi sakinleri acil durum müdahale ekipleri tarafından binadan tahliye edildi. Büyükşehir acil durumlara hazırlanıyor Tahliye süreci boyunca personelin doğru davranış ve yönlendirme kabiliyeti gözlemlendi. Acil çıkış güzergâhlarının etkin kullanımı değerlendirildi. Tatbikatın ardından ekiplerin refleksleri, tahliye süresi ve iletişim koordinasyonu gibi unsurlar detaylı olarak analiz edildi. Güçlü yönlerin yanı sıra geliştirilmesi gereken alanları da not alan ekipler, yapılması gereken çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulundu. Olası bir deprem veya acil durumda binanın tahliye süresinin ölçüldüğü tatbikatta, personelin doğru davranış şekillerini uygulayıp uygulamadığı değerlendirildi. Tahliye planlarının işlerliği de test edilirken, huzurevi sakinlerinin güvenli ve devamlı konaklamalarının sağlanması konusu da ele alındı. “Tatbikatlara devam edeceğiz” Afet İşleri Dairesi Başkanlığı Afet Koordinasyon Şube Müdürü Ceyhun Eskioğlu, olası afet ve acil durumlara hazır olmanın önemine dikkat çekerek, “Afet bilinci ve müdahale kabiliyeti, hem çalışanlarımızın hem de hizmet sunduğumuz vatandaşlarımızın güvenliği açısından önem taşıyor. Bu tür tatbikatlarla ekiplerimizin hazır olma seviyesini ölçüyoruz. Olası riskleri en aza indirmeye çalışıyoruz. Afet farkındalığını artırmak ve kurum genelinde acil durum yönetimi kapasitesini güçlendirmek amacıyla tatbikatlara devam edeceğiz” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Bakan Göktaş, Sierra Leone ve Singapurlu Mevkidaşları ile  İş Birliği Mutabakat Zaptı İmzaladı Haber

Bakan Göktaş, Sierra Leone ve Singapurlu Mevkidaşları ile İş Birliği Mutabakat Zaptı İmzaladı

Bakan Göktaş, 2. Dünya Sosyal Kalkınma Zirvesi kapsamında Sierra Leone, İsveç, Singapur’un aileden sorumlu bakanlarıyla bir araya geldi. Göktaş, Sierra Leone Sosyal Refah Bakanı Melrose Karminty, İsveç Sosyal Hizmetler Bakanı Camilla Waltersson Grönvall ve Singapur Cumhuriyeti Toplumsal ve Aile Gelişim Bakanı Masagos Zulkifli ile kadın, çocuk, aile ve sosyal politikalar konularında görüş alışverişinde bulundu. Bakan Göktaş, Bakan Karminty görüşmesinde Türkiye ve Sierre Leone arasında “Sosyal Hizmetler Alanı’nda İş Birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzalandı. Singapur’dan Koruyucu Aile Bakanlar Bildirisi’ne imza Görüşmelerde Bakan Göktaş ve Bakan Zulkifli tarafından ise “Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Singapur Cumhuriyeti Toplumsal ve Aile Gelişim Bakanlığı Arasında İş Birliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzalandı. Bakan Zulkifli’nin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının aile odaklı çocuk koruma politikalarını geliştirme amacıyla oluşturduğu Koruyucu Aile Bakanlar Bildirisi'ni imzalamasıyla önemli bir iş birliği sağlandı. Bakan Göktaş, anlaşmalarla, aile, kadın ve çocuk refahı ile dezavantajlı kesimlere yönelik sosyal hizmetlerin geliştirilmesi konularında tecrübe ve bilgi paylaşımı yaparak ortak projeler geliştirmeyi hedeflediklerini belirterek, “Ailenin ve nüfusun korunmasına yönelik çalışmalar ile aile birliğini korumak, kadınları hayatın her alanında güçlendirmek, çocuk haklarını gözetmek ve engelli bireylerin sosyal yaşama aktif katılımını desteklemek için iş birliklerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı. UNDP ve IOM temsilcileriyle görüştü Göktaş, ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) temsilcileriyle de görüştü. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkan Yardımcısı ve Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu Bölgesel Bürosu Direktörü Ivana Zivkovic görüşmesinde Göktaş, UNDP ile olan düzeyli stratejik ortaklıklarına büyük değer verdiklerini belirterek, UNDP ile Türkiye’de bakım ekonomisi alanında iş birliklerini daha da geliştirmekten ve kadınların iş gücü piyasasına katılımını kolaylaştırmak amacıyla çalışmalar yürütmekten memnuniyet duyacaklarını ifade etti. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Amy Pope ile bir araya gelen Göktaş, uzun süredir devam eden iş birlikleri olduğunu belirterek, deprem sonrasında bakanlığı ile IOM arasındaki iş birliğinin artmasıyla birlikte ortak çalışmaların ivme kazandığını hatırlattı. Göktaş, bakanlık ve IOM Türkiye Ofisi arasında göç veya hareketlilik sürecinde risk altında bulunan kişilere yönelik koruma sistemlerini ve yöntemlerini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir projeyi başlatacaklarını kaydederek, gelecekteki ortak projeler aracılığıyla iş birliklerini güçlendirmeye devam edeceklerini vurguladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

11. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na Yoğun İlgi Haber

11. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na Yoğun İlgi

Katılımcılar, organizasyonun her geçen yıl daha da geliştiğini belirterek, fuarın kente önemli bir kültürel değer kattığını ifade etti. İnönü Üniversitesi öğrencilerinden Hatice Bozdoğan, fuara büyük bir merakla katıldığını belirterek, “Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük bir ilgiyle kitapları inceliyorum. Çok güzel olmuş, Büyükşehir Belediyesine de çok teşekkür ediyorum.” dedi. Kitap fuarını ziyaret eden Öğretmenler Ortaokulu öğrencilerinden Ayşegül Çetin ise özellikle macera türü kitaplara ilgi duyduğunu dile getirdi. Çetin, “Çok güzel kitaplar var, özellikle macera kitaplarını çok seviyorum. Bizlere bu imkânı sağlayan Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’e teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. Gaziantep’ten fuara katılan yazar Tuba İşlekoğlu, Malatya’daki kitap fuarının yazarlar için önemli bir buluşma noktası haline geldiğini söyledi. İşlekoğlu, “Geçen yıl düzenlenen fuara da katılmıştım. O fuar havasını soluduktan sonra bu yıl Antep’te durmak imkânsızlaştı. Açılışa yetişemedim ama bugün geldim. Bu büyük ve güzel organizasyondan dolayı Büyükşehir Belediyesine çok teşekkür ediyorum. Kitap fuarları, okuyucularımız ile buluşma adına büyük avantajlar sağlıyor.” diye konuştu. Fuarın müdavimlerinden yazar Şeref Yılmaz ise Malatya Kitap Fuarı’nın Anadolu’daki en başarılı organizasyonlardan biri olduğunu vurguladı. Yazar, “Malatya Kitap Fuarı’na birincisinden itibaren katılıyorum. Malatya, Anadolu’da en güzel fuarı yapan yerlerden birisi. Geçen yıl deprem nedeniyle gelemedim. Bu yıl yaralar sarılıyor, binalar yükseliyor ve ben de tekrar geldim. Malatya’nın gönüllü bir neferiyim. Organizasyonu yapanlara çok teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. Katılımcılar, Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’nın hem yazarlar hem de okuyucular için önemli bir kültürel buluşma noktası olduğunu ayrıca Fuarın, Malatya’nın kültürel yaşamına katkı sunmaya ve Türkiye’nin önde gelen kitap fuarları arasında yer almaya devam ettiği belirttiler. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.