Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dijitalleşme

Kapsül Haber Ajansı - Dijitalleşme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dijitalleşme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Fiziksel Mağazalar Dijitalleşerek Gücünü Koruyor Haber

Fiziksel Mağazalar Dijitalleşerek Gücünü Koruyor

Uluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY’ın 27 ülkede 20.000’den fazla tüketiciyle gerçekleştirdiği Geleceğin Tüketicisi Endeksi araştırması, perakendenin geleceğinde fiziksel mağazaların rolünü ortaya koyuyor ve dijital satışların yükselişine karşın fiziksel mağazaların hâlâ kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Dijital satışların büyümesinin fiziksel satışları geride bıraktığı ve bu eğilimin devam edeceği görülse de fiziksel mağazaların, birçok pazarda ve kategoride hâlâ baskın kanal olarak kaldığı; fiziksel alanların yeni gelir ve kârlılık fırsatları sunduğu sonucu da ortaya çıkıyor. Rapora göre, mağazalar yalnızca satış noktası olmaktan çıkıyor ve markaların tüketiciyle bağ kurduğu deneyim alanlarına dönüşüyor. E-ticaret büyümeye devam ederken tüketiciler hâlâ alışverişe fiziki olarak da çıkmak istiyor. 2025’te %77 olan fiziksel alışveriş oranının 2028 yılında %73’e düşmesi beklense de bu oran fiziksel satışların payının markalar için önemini korumaya devam edeceğini ortaya koyuyor. Alışveriş tercihleri ülkelere, kategorilere, demografik gruplara ve kanallara göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin, temel ihtiyaçlarda hâlâ geleneksel mağazalar ve marketler öne çıkmaya devam ediyor. E-ticaretin büyümesi dengelendiğinde, online ve fiziksel kanallar arasında bir denge oluşabilir. EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi’ne göre, tüm kuşaklar hızlı tüketim ürünleri kategorisindeki ihtiyaçları için hâlâ geleneksel mağazaları tercih ediyor. Süpermarketler, güvenilirlikleri ve pratiklikleri nedeniyle öne çıkarken; ev ürünleri, kişisel bakım ve giyim gibi kategorilerde ise tüketiciler online alışverişe yöneliyor. Genç tüketiciler ise dijital kanalları da aktif biçimde kullanırken, mağazalarda kişiselleştirilmiş deneyimleri tercih ediyor. Dijital kanallar mağazaları destekleyebilir Dijital teknolojiler mağaza içi deneyimi iyileştirmek için kullanıldığında hem daha etkili hem de daha verimli sonuçlar elde edilebilir. Mağazalar artık yalnızca satış yapılan yerler değil, aynı zamanda ürün tanıtımı yapılan, marka sadakati artırılan ve müşteriyle güçlü bağlar kurulan alanlar haline geliyor. Dijital teknolojilerin yükselişe geçtiği bu süreçte fiziksel mağazalar, online siparişler için teslim noktası, showroom ve deneyim merkezi gibi yeni roller üstlenebilir. Özellikle lüks ve özel kategorilerde, mağaza çalışanları müşterinin online alışveriş geçmişini ve satın alma davranışlarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunabilir. Buna ek olarak, teknolojinin fiziksel mağazalarda da aktif olarak kullanılmasıyla artırılmış gerçeklik, dijital ekranlar ve etkileşimli vitrinler gibi yeni yaklaşımlar mağaza deneyimini zenginleştirebilir. Mağazalar yeni işlevler üstleniyor Fiziksel mağazalar, geleneksel satışın ötesine geçerek işletmelere yeni gelir kaynakları sunuyor. EY araştırması, mağazaların nasıl çok yönlü hale geldiğini vurguluyor. Bazı mağazalar stok yönetimi ve sipariş hazırlama merkezlerine dönüştürülürken diğerleri markanın müşterilerle bağ kurduğu deneyim alanlarına evriliyor. Bazı mağazalar ise medya ve içerik oluşturma stüdyosu gibi yaratıcı amaçlarla kullanılıyor. Bu dönüşüm, perakendecilere hem operasyonel verimlilik hem de müşteri bağlılığı açısından yeni fırsatlar sunuyor. EY Türkiye Şirket Ortağı, Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Kaan Birdal, raporla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Teknolojinin ve dijitalleşmenin ilerlemesiyle birlikte e-ticaret de hızlı bir yükseliş gösterse de fiziksel mağazaların tüketiciler için hâlâ önemli bir rol oynadığı da aşikâr. EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi verileri, dijitalin yükselişine rağmen fiziksel mağazaların tüketiciyle etkileşimde, bağ kurmada ve deneyim sunmada büyük önem taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle perakendeciler, gelecek planlarında mağazaları teknoloji ile dönüştüren ve deneyim alanı olarak tasarlayan bir yaklaşım benimseyebilir. Mağazalar sadece gelir sağlama anlamında değil; aynı zamanda yeni büyüme fırsatları ve alternatif gelir kaynakları sunma açısından da büyük bir potansiyele sahip olabilir. Dijital kanallarla entegre bir yapı kurgulanarak, mağazalar yalnızca satış noktası değil; bir deneyim alanı, teslimat merkezi ve marka sadakati oluşturan bir yapı olarak yeniden tanımlanabilir. Bu doğrultuda, perakendecilerin içinde bulunduğumuz dönüşüm sürecinde sadece dijitalleşmeyi değil, fiziksel varlıklarını da yeniden yapılandırarak çok kanallı stratejilere odaklanmaları gerekiyor.”

Serhat Korkmaz: Gerçek Sürdürülebilirlik Göstermelik Değil, Somut ve Kalıcı Olmalı Haber

Serhat Korkmaz: Gerçek Sürdürülebilirlik Göstermelik Değil, Somut ve Kalıcı Olmalı

“Gerçek sürdürülebilirlik; göstermelik projeler değil, tüm üretim süreçlerinde yüksek verimliliği hedefleyen somut adımlarla mümkündür” diyen KORKMAZ, mimarlık mesleğinden liderlik anlayışına, sürdürülebilir yapı vizyonundan gençlere kariyer tavsiyelerine kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Selanik göçmeni subay bir baba ile Kandıra’lı ev hanımı bir annenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Kandıra’da tamamladıktan sonra Kocaeli’nde “altın çocuklar” arasında seçilerek Kabataş Erkek Lisesi’ne kabul edildim. 1989 yılında buradan mezun oldum. Ardından Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden lisans derecemi aldım, sonrasında aynı üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Bilgisayar Ortamında Mimarlık Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım. Meslek hayatım boyunca Tatsuya Yamamoto, Gökhan Aktan Altun, Emre Arolat, Mustafa Toner ve Brigitte Weber gibi önemli mimarlarla farklı ölçeklerde projelerde birlikte çalışma fırsatı buldum. Özellikle nitelikli ve %90 enerji verimli yapı tasarımı konusunda 30 yılı aşkın süredir çalışmakta ve 2023 yılından bu yana Almanya Pasif Yapı Enstitüsü tarafından akredite edilmiş “sertifikalı pasif yapı tasarımcısı” olarak sektöre katkı sağlamaktayım. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Meslek hayatım boyunca Türkiye’nin önde gelen mimarlarıyla çalışma fırsatı elde ederek onların bilgi, tecrübe ve vizyonlarından faydalandım. Büyük ve küçük ölçekli projelerde üstatlarımızın problem çözme yaklaşımlarına tanıklık etmek, kendi üretim süreçlerimi şekillendirmemde belirleyici oldu. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler nelerdir? Benim için başarı; bir mimar ve dünya vatandaşı olarak medeniyeti ve tüm canlıları “iyilik” ekseninde ileriye taşıyacak eylemler gerçekleştirebilmektir. Bu sürecin temel koşulu etik ilkelere sadık kalmak ve herkesin yararına olacak davranışlardan taviz vermemektir. Beni farklı kılan başlıca unsur; sürekli olarak neyin iyi ve daha iyi olduğunu sorgulamam, bilgi ve becerilerimi geliştirme kararlılığım ve zihnimi berrak tutmaya yönelik özenimdir. Berrak bir zihinle hareket edebilmenin, tüm paydaşlar için sürdürülebilir ve nitelikli çözümler üretebilmenin anahtarı olduğuna inanıyorum. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Mesleki pratiğimde karşılaştığım en büyük güçlük, insan unsurunun bu toplum için yapısal bir engel olarak karşımıza çıkmasıdır. Örneğin; 1999 depreminden ciddi dersler çıkarılmamış olması, 2023 depremlerinde benzer yıkımlarla yüzleşilmesine yol açmıştır. Benzer şekilde, enerjide dışa bağımlı bir ülkenin enerji verimli binalar inşa etmekte gecikmesi de düşündürücüdür. Bu tabloyu değerlendirdiğimde çözümün “tepeden” değil “tabandan” gelişeceğini kavrayarak küçük ölçekli ama örnek teşkil edecek projelerle hem depreme dayanıklı hem de yüksek enerji verimliliğine sahip yapılar üretmeye yöneldim. Bugün sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz nedir? Mesleki yolculuğa çıkmak isteyen gençlere önerim; dünyayı tanımak için çok gezmeleri, çok okumaları ve meslek pratiğinin her aşamasında bizzat görev alarak kendilerini geliştirmeleridir. Ancak bu şekilde çok yönlü bir donanıma sahip olabilirler. Bu sürecin ön şartı ise mimarlık mesleğine gerçek bir tutkuyla bağlanmalarıdır. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim liderlik anlayışım, geleneksel “usta-çırak” ilişkisinden ilham alır ama çağdaş bir yaklaşımı da benimser. İyi bir usta, genç nesli dinlemeyi bilen; iyi bir çırak ise ustasını geçmek için çok çalışan ve gözlem yeteneğini geliştiren kişidir. Ekibime her zaman hayal kurmayı, kalıpların dışına çıkmayı ve zihinsel bariyerleri kaldırmayı öneriyorum. Proje değerlendirmelerinde bu yaklaşımı destekliyor, sonrasında onları problem ve çözüm sürecinde özerk bırakıyorum. Böylece ekip üyelerimin düşünmeye ve çözüm üretmeye odaklanmalarını sağlıyorum. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Amacımız; ülkemizde nitelikli ve %90 enerji verimli yapıların sayısını artırmak. Ayrıca ürettiğimiz yapılarda hayal gücü gelişmiş, yaratıcı ve sorgulayıcı bir yeni neslin yetişmesine katkı sağlamak istiyoruz. Çünkü hayal kurmadan medeniyetin ilerlemesi mümkün değildir. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? İbrahim Serhat Korkmaz Mimarlık olarak faaliyetlerimizi zaten özgün bir kulvarda sürdürüyoruz. 2025 yılında inşaat maliyetlerindeki artış ve hem ulusal hem de uluslararası piyasalardaki belirsizlikler nedeniyle yatırımlarda genel bir yavaşlama yaşansa da, biz en iyi yatırımların zor zamanlarda yapılabileceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda müşterilerimizi koşulları fırsata çevirecek şekilde yatırım yapmaya teşvik ediyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirlik konusunun çoğu zaman yüzeysel ele alındığını gözlemliyorum. Oysa gerçek sürdürülebilirlik; tüm üretim süreçlerinde yüksek verimliliği hedefleyen somut adımları içermelidir. Müşterilerimize daima “çocuklarınıza bırakabileceğiniz en değerli miras %90 enerji verimli bir yapıdır” diyoruz. Göstermelik faaliyetler yerine, özde sürdürülebilir çözümler üretmek, toplum ve çevre için en doğru yoldur. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? 1995 yılında yazdığım yüksek lisans tezinde Türkiye’de mimarlık üretim süreçlerinin dijitalleşmesini ele alan ve bu alandaki ilk uygulamalara katkıda bulunan biri olarak şunu açıkça ifade edebilirim: Dijitalleşme ve yapay zekâ, doğrudan problemleri çözmekten ziyade süreçleri kolaylaştıran güçlü araçlardır. İşlerimizin verimliliğini artırmak için bu araçlardan yararlanıyoruz. Ancak her zaman iyi yetişmiş, nitelikli insan kaynağının öncelikli olduğunu düşünüyorum. Çünkü deneyimli bir profesyonel, teknolojiye bağlı olmaksızın her koşulda doğru çözümler üretebilir. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Gençlere tavsiyem; sürekli öğrenmeye ve gelişmeye açık olmaları, geniş bir perspektiften dünyayı okumaları ve seçtikleri mesleğe tutkuyla bağlanmalarıdır. Çalışkanlık, disiplin ve etik değerlere bağlılık, başarılarının sürdürülebilir olması açısından temel taşlardır. Ayrıca zihinsel berraklığın, doğru karar verebilmek ve yaratıcı çözümler geliştirebilmek için hayati önem taşıdığını unutmamaları gerekir.

Sanayide Güçlü ve Kalıcı Rekabet İçin Dijital Dönüşüm Şart Haber

Sanayide Güçlü ve Kalıcı Rekabet İçin Dijital Dönüşüm Şart

Sanayi sektöründe dijital dönüşüm, rekabet avantajı sağlamak için stratejik bir zorunluluk haline geliyor. Bu sürecin ancak güçlü bir endüstriyel haberleşme altyapısıyla mümkün olduğunu vurgulayan CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, dijital dönüşümün yalnızca üretim süreçlerini değil, iş yapış modellerini ve insan kaynağını da kapsaması gerektiğinin altını çiziyor. Yüksek üretim kabiliyeti ile sanayide güçlü bir konuma sahip Türkiye’de dijital dönüşüm, sanayi şirketleri için yalnızca teknolojik bir yatırım olmanın ötesinde sürekliliği ve rekabet gücünü artıran stratejik bir adım olarak öne çıkıyor. Akıllı sistemler ve otomasyon teknolojilerinin hem insan-makine hem de makine-makine etkileşimlerini daha etkin hale getirerek sanayiye yeni bir boyut kazandırdığını belirten CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Önder Şenol, bu sürecin başarısında ise hızlı ve kesintisiz endüstriyel haberleşme sistemlerinin kritik rol oynadığını vurguladı. Şenol, tam da bu noktada devreye giren, CLPA'nın en yeni teknolojisi CC-Link IE TSN’nin Zaman Duyarlı Ağ (Time-Sensitive Networking-TSN) teknolojisinden faydalanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıktığının altını çizdi. Geleneksel sistemlerden 10 kata kadar daha hızlı endüstriyel haberleşme Geleneksel endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı haberleşme imkânı sunan CC-Link IE TSN’nin, sanayi şirketlerine gerçek zamanlı veri akışı ve şeffaf süreç yönetimi konusunda önemli avantajlar sağladığını ifade eden Şenol, “CC-Link IE TSN teknolojisi ile sanayiciler, dönüşümü kolaylaştıran ve rekabet gücünü artıran bir altyapıya erişim sağlarken, Sanayi 4.0'ın gereklerine uygun şekilde daha esnek, verimli ve yenilikçi bir üretim modeline geçiş yapabiliyor. Bu sayede, sanayi sektöründeki şirketler sadece bugünün değil geleceğin üretim dünyasında da rekabet avantajını elinde tutabiliyor” dedi. Dijital dönüşümün merkezinde insan var Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi için üretimin yanı sıra iş yapış modellerinin ve insan kaynağının da bu dijital ekosisteme entegre edilmesi gerektiğini söyleyen Şenol, “Teknoloji ile birlikte iş yapış modellerinin de dönüşüm geçirdiği bu dönemde, dijital yetkinliklerin kazanılması hem mevcut iş gücünün yeniden yetkilendirilmesini hem de geleceğe uyum sağlayacak yeni nesil çalışanların yetiştirilmesini kaçınılmaz kılıyor. Bu açıdan bakıldığında, dijital dönüşümün başarısı için insan faktörünü merkeze alan yaklaşımlar önem kazanıyor” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.