Hava Durumu

#Diyabet

Kapsül Haber Ajansı - Diyabet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyabet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Diyabet Hastalarına 6 Beslenme Tavsiyesi Haber

Diyabet Hastalarına 6 Beslenme Tavsiyesi

Tedavi için geç kalındığında enfeksiyonlara hatta ampütasyona sürükleyebilen diyabetik ayak tehlikesinin; düzenli kontrol, doğru bakım ve beslenme ile çoğunlukla önlenebilir olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, “Diyabetik ayaktan korunmanın ilk adımı kan şekerinin yükselmesini önlemektir. Bunun için de sağlıklı ve dengeli beslenme önem kazanır. Lif oranı yüksek, rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan arındırılmış bir beslenme planı hem kan şekeri dalgalanmalarını önler hem de damar ve sinir sağlığını koruyarak ayak sağlığını korur” dedi. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Rıza Aytaç Çetinkaya, diyabet hastalarının beslenme alışkanlıklarında dikkat etmeleri gereken önemli noktaları paylaştı: Baklagiller kan şekerini dengeliyor Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde en önemli faktör, kan şekerinin kontrol altına alınması. Yüksek kan şekeri, vücudun iyileşme süreçlerini olumsuz etkileyebilir ve yaraların enfekte olmasına yol açabilir. Doğru beslenme, kan şekerini dengelemeye yardımcı olur. Örneğin karbonhidratlar, insülin seviyelerini doğrudan etkiler. Tam tahıllar ve baklagiller gibi yavaş sindirilen karbonhidratlar kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Yüksek protein yara iyileşme sürecini hızlandırıyor Yaraların iyileşmesi için vücudun yeterli miktarda proteine ihtiyacı var. Proteinler, hücre ve doku onarımında önemli bir rol oynar. Yüksek kaliteli protein kaynaklarının başında; tavuk, hindi, balık, yumurta, baklagiller ve az yağlı süt ürünleri gelir. Sağlıklı yağlar enflamasyonu azaltıyor Somon, ceviz ve chia tohumu gibi omega-3 yağ asidi açısından zengin gıdalar, vücuttaki enflamasyonu azaltarak yaraların iyileşmesini hızlandırır. C ve E vitamini bağışıklık sistemini güçlendiriyor C vitamini ve E vitamini, bağışıklık sistemini güçlendiren ve yara iyileşmesini hızlandıran önemli antioksidanlardır. C vitamini bakımından zengin; portakal, kivi, biber ve brokoli gibi gıdalar, cilt onarımını ve kolajen üretimini destekler. E vitamininden zengin fındık, yeşil yapraklı sebzeler ve ay çekirdeği gibi gıdalar ise doku iyileşmesini teşvik eder ve oksidatif stresi azaltır. Magnezyum enerji üretimini artırıyor Mineraller yara iyileşmesinde önemli bir rol oynar. Özellikle çinko ve magnezyum, vücudun hücresel onarım süreçlerine yardımcı olur. Çinko; et, deniz ürünleri, kabak çekirdeği ve fasulye gibi gıdalarda; magnezyum ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, fındık ve tam tahıllarda bolca bulunur. Rafine gıdalar kan şekerini hızlı yükseltiyor Şekerli ve rafine gıdalar, kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltir bu da diyabetik ayak yaralarının iyileşmesini engeller. Yüksek şekerli besinlerden uzak durularak kan şekerinin kontrol altında tutulması önemli.

Yerli kahve markasından diyabet dostu ürün geliştirme adımları Haber

Yerli kahve markasından diyabet dostu ürün geliştirme adımları

Son yıllarda dışarıda yemek yeme alışkanlıklarının artmasıyla birlikte, yerli ve milli kahve markası Arabica Coffee House, diyabetli bireylerin sağlıklı beslenme ihtiyaçlarına yönelik önemli bir adım atıyor. Diyabetli misafirleri için özel menüler hazırlamaya başlayan marka, sağlıklı beslenmeyi destekleyen yeni ürünlerini yakın zamanda menüsüne eklemeyi planlıyor. Bu girişim, sadece ürün geliştirmekle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda diyabet farkındalığını artırmaya yönelik projeler ve iş birliklerini de içeriyor. Arabica Coffee House'un gıda üretim tesisi Tastopia ve sos, püre, şurup üretim tesisi Bonfesta, diyabet dostu ürünlerin geliştirilmesi için gıda mühendisleri ve şeflerle yoğun Ar-Ge çalışmaları yürütüyor. Marka, menüsünü tatlılardan tuzlu atıştırmalıklara, şeker ilavesiz içeceklerden özel tariflere kadar birçok ürün diyabet dostu olacak şekilde yeniden şekillendiriyor… DİYABETLİ BİREYLERİN SOSYAL YAŞAMINI DESTEKLEYECEK ÇÖZÜMLER SUNULUYOR Kahvenin doğru tüketildiğinde diyabet riskini azaltıcı etkisi olduğunu vurgulayan Arabica Coffee House CEO’su Sertaç Yalçın “Bizim sloganımız ‘Fark yarat, öncü ol.’ Bu anlayışla diyabetli misafirlerimiz için de bir sorumluluk üstlendik. Onların rahatça vakit geçirebileceği, gönül rahatlığıyla yiyecek ve içecek tüketebileceği bir ortam oluşturmak istiyoruz.   Şirket olarak bu konuda pozitif ayrımcılık yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Çünkü biliyoruz ki hepimiz potansiyel bir diyabet adayıyız ve sağlıklı yaşam hepimizin ortak meselesi. Diyabetli misafirlerimizi hem sosyal anlamda hem de sağlık açısından destekleyebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu süreci sahiplenerek ilerliyoruz. Fabrikamızda şeflerimiz, diyabet hastalarının güvenle tüketebileceği özel ürünler üzerinde çalışmalara başladı. Tatlılardan tuzlu atıştırmalıklara, kasa önü ürünlerinden özel içeceklere kadar birçok yeni ürün menümüze dahil olacak. Ürün geliştirme ekibimiz, tip 1 ve tip 2 diyabetli misafirlerimizin rahatlıkla tercih edebileceği lezzetli ve sağlıklı alternatifler hazırlıyor. Amacımız, diyabetli bireylerin sosyal hayatlarını kolaylaştırırken, onlara sağlık açısından da güven veren bir deneyim sunmak” ifadelerini kullandı.  Kahve üretim ve sunum süreçlerindeki kalite standartlarını daha da artırmayı planlayan Arabica Coffee House, sağlıklı kahve tüketimi konusunda da öncü bir yaklaşım benimsiyor. Marka, yeni dönem stratejisi kapsamında diyabet farkındalığını artıracak projeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birlikleri de geliştirmeye hazırlanıyor. Yakın zamanda menüsüne ekleyeceği özel ürünlerle diyabetli bireylerin hem sağlıklı hem de keyifli bir kahve deneyimi yaşamasını hedefleyen Arabica Coffee House, sosyal yaşamda herkese daha fazla alan açan bir yaklaşım sergilemeye devam ediyor.   

Diyabetlilerde topuk çatlağı kangrene kadar gidebiliyor! Haber

Diyabetlilerde topuk çatlağı kangrene kadar gidebiliyor!

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Podoloji Programı Öğr. Gör. Muharrem Tosun, topuk çatlağı ve tedavisi konusunda önemli bilgiler verdi. Yanlış ayakkabı kullanımı topuk çatlağına neden oluyor Ayak topuğumuzdaki derinin kuruması, sertleşmesi ve zamanla derin yarıklar oluşmasının topuk çatlarına neden olduğunu dile getiren podolog Tosun, “Topuk çatlakları birçok sebeple oluşabiliyor. Bunların başında aşırı kilolu olmak, yanlış ayakkabı ve ev terliği kullanımı, cilt kuruluğu, basış problemleri ile egzama ve sedef gibi bazı cilt hastalıkları geliyor.” dedi.   Topuk çatlakları kimlerde daha sık görülüyor?  Topuk çatlağının herkeste görülebildiğini ifade eden Öğr. Gör. Muharrem Tosun, “Ancak ilerleyen yaşlarda derinin esnekliğini ve nem tutmasını kaybettiğinden orta yaş üzerinde daha sık görülüyor. Uzun süre ayakta çalışılması gereken meslek gruplarında da topuk çatlağı durumuyla daha sık karşılaşıyoruz. Ayrıca diyabetli bireylerde cilt kurumasına bağlı olarak sıklıkla görülebiliyor.” diye konuştu. Çıplak ayakla sert zeminlerde yürümek de topuk çatlağı yapıyor Özellikle kış aylarında nem oranının düşmesiyle cildin daha fazla kuruduğunu ve topuk çatlağı oluşumunun arttığını kaydeden podolog Tosun, “Ayrıca sert tabanlı ayakkabı giymek ve küçük numara giyilen ev terliklerinin topuk kısmına basılması da topuk çatlaklarının oluşumunu arttıran etkenlerden. Çıplak ayakla sert zeminlerde yürümek de topuk çatlağı oluşumuna neden olan başka faktördür.” ifadesinde bulundu.       Enfeksiyona yol açabiliyor Topuk çatlaklarının görüntü olarak kişileri rahatsız etmekle birlikte sonrasında bu çatlakların bakteri ve diğer mikroorganizmalar için vücuda giriş kapısı olabildiğini dile getiren Tosun, “Böylece ayakta enfeksiyon oluşmasına sebep olup ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Derin topuk çatlaklarında gerekli hijyen kurallarına dikkat edilmediği taktirde mikroorganizmaların vücuda girmesi ve enfeksiyona yol açması mümkün. Çıplak ayakla kirli ortamlarda yürünmemelidir.” uyarısında bulundu.     Diyabetliler de ayak ülseri veya kangren gibi ciddi sağlık sorunlarına dikkat! Diyabet hastalarında dolaşım bozukluğu sebebiyle ciltte daha fazla kuruluk söz konusu olduğunu ve bunun da diyabetlilerde topuk çatlağının daha fazla görülmesine neden olduğunu anlatan Tosun, “Topuk çatlakları sonucu oluşabilmesi muhtemel enfeksiyon riski diyabetlilerde ayak ülseri veya kangren gibi ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bundan dolayı diyabetli bireylerin bu durumu çok ciddiye almaları gerekiyor.” dedi. Topuk çatlaklarının tedavisinde podoloji ne yapıyor? Podologların medikal ayak bakımı ile topuk çatlaklarının giderilmesinde önemli rol oynadığını söyleyen Podoloji Programı Öğr. Gör. Muharrem Tosun, “Podologlar, doğru ayakkabı ve terlik seçiminde kişilere eğitim verebilir ve bası analizi yaparak kişilerde oluşabilecek basış bozuklukları tespit edebilir. Ortopedi ve Dermatoloji bölümleriyle multidisipliner çalışmalar yaparak oluşabilecek risklerin ortadan kalkmasına yardımcı olur.” şeklinde konuştu.   Ayaklar çok iyi kurulanmalı Topuk çatlaklarını önlemek için günlük olarak ayakların nemlendirilmesi, ayakkabı seçimine özen gösterilerek, ortopedik tabanlıkların tercih edilmesi gerektiğini de ifade eden podolog Muharrem Tosun, “Ayakların günlük olarak ılık suyla yıkanması gerekiyor. Sonrasında özellikle parmak araları dahil tüm ayağın çok iyi kurulanmasını öneriyoruz. Çoraplar günlük olarak değiştirilmeli; sentetik ve polyester çoraplardan uzak durulup pamuk ve bambu içerikli çoraplar tercih edilmelidir. Spor salonları, havuz ve sauna gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla gezmemeye dikkat edilmeli” şeklinde sözlerini tamamladı.

 Oruç Tutmak İsteyen Şeker Hastaları İçin 4 Altın Kural Haber

 Oruç Tutmak İsteyen Şeker Hastaları İçin 4 Altın Kural

Diyabet gibi kronik rahatsızlığı olan ve oruç tutmayı seçen herkes, sorun yaşamamak veya rahatsızlığının kötüleşmesini önlemek için doktor kontrollerini ihmal etmemeli, Ramazan ayı başlamadan oruç süreci ile ilgili doktoruyla detaylıca görüşmelidir. Ancak bu sayede kişilerin kronik bir rahatsızlığı olsa bile, doktor kontrolünde oldukları sürece güvenle oruç tutulabilirler.  Memorial Antalya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Yazıcıoğlu, kan şekeri düşüklüğü “Hipoglisemi” hakkında bilgi verdi ve hangi şeker hastalarının nelere dikkat ederek oruç tutabileceğine dair önerilerde bulundu. Oruç tutmak hipoglisemiye yol açabilir Şeker hastalarının gün içinde az ve sık yemek yemeleri, kan şekeri düzeylerini belirli bir seviyede tutabilmeleri için büyük önem taşır. Oruç nedeniyle uzun süre aç kalmak, kan şekeri seviyesinin tehlikeli sınırlara düşmesine neden olarak hipoglisemi ataklarına yol açabilir. Ayrıca oruç süresince susuz kalınmasından kaynaklanan dehidrasyon da şeker hastalarında sorun yaratabilir.  Kan şekeri düşüklüğü yani hipoglisemi; bulanık görme, baş ağrısı, baş dönmesi, terleme ve baygınlık hissi gibi belirtilerle kendini gösteren önemli bir sağlık sorunudur. Hipoglisemi, uygun müdahale yapılmadığı durumlarda bilinç kaybına neden olabilir.  Her şeker hastasına oruç önerilmiyor Sağlıklı olan kişilerde kan şekeri düşüklüğü vücut tarafından normal seviyelere çıkarılabilirken, şeker hastalarında bu durum bilinç kaybolması gibi hayatı tehdit edebilen ciddi sonuçlara yol açabilir. Şeker hastalarının oruç tutması doktorunun onayı ve hastalığının durumuna bağlıdır. Özellikle şeker düşürücü bazı grup ilaçlar ve insülin kullanan hastaların oruç tutması sakıncalıdır.  Şeker hastalarının oruç tutması hastalığın durumu, komplikasyonların olup olmaması, kullanılan ilaçlar gibi birçok faktör göz önüne alınarak uzman doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir. Doktor kontrolünde oruç tutulabilir Şeker hastalığının başlangıç aşamasında olan; günde yalnızca bir tek ve şeker düşüklüğüne neden olmayan ilaç kullanan hastaların oruç tutması, doktorlarından da onay alınarak mümkün olabilir.  Oruç tutabilecek grupta yer alan şeker hastalarının Ramazan ayında herhangi bir sağlık sorunu yaşamamaları için dikkat etmesi gereken önemli noktalar şunlardır; 1. İftar yemeğini uzun saatlere yayın Şeker hastalarının kan şekeri seyrinde küçük dalgalanmalar olmalıdır. Oruç tutmanın getirdiği uzun süren açlık sonrasında iftarda çok hızlı yemek yemek kan şekerini birden ve hızlı bir şekilde yükselteceğinden zararlıdır. Bu nedenle iftarda zamana yayarak yemek yenmeli, iftara çorba ile başlanmalı, çorbadan sonra yemeye ara verilmelidir. Sulu sebze yemekleri tercih edilmeli ve aşırı ekmek tüketilmemelidir.  2. Sahurda ağır yiyeceklerden uzan durun Sahurda ağır, vücudu zorlayacak yiyecekler tüketilmemelidir. Kahvaltılıklar tercih edilmelidir. 3. Sahura kadar sıvı tüketimine dikkat edin  Oruç nedeniyle oluşan sıvı kaybı, şeker hastalarında sıklıkla görülen yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar ile birlikte vücutta sıvı ve bazı önemli minerallerin eksikliğine yol açabilmektedir. İftardan sahura kadar geçen süre içinde sıvı tüketimi iyi ayarlanmalıdır. Vücudun sıvı ihtiyacı mümkün olduğunca sağlanmalıdır. Tuz kaybı da yerine konulmalıdır. Sıvı kaybının şeker hastalarında böbrek sorunlarını ortaya çıkarabildiği unutulmamalıdır. 4. Gün içinde kan şekerinizi birkaç defa ölçün Şeker hastaları gün içinde birkaç defa, iftara kadar, kan şekeri ölçme cihazlarıyla şeker düzeylerini kontrol etmelidir. Şekerin düşme eğilimine girdiğini gördüğü takdirde de, gerekirse bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.