Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Doğa Derneği

Kapsül Haber Ajansı - Doğa Derneği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğa Derneği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Avrupa Kuş Gözlem Günü’nde Türkiye’deki Kuş Gözlemciler 21 Noktada Buluştu Haber

Avrupa Kuş Gözlem Günü’nde Türkiye’deki Kuş Gözlemciler 21 Noktada Buluştu

Türkiye’de 12 ilde, 21 farklı noktada bir araya gelen gönüllüler, kuşların zorlu göç yolculuklarını gözlemlemek ve bu süreçte karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek için buluştu. Bu yıl Avrupa genelinde 33. kez düzenlenen etkinliklerde, Türkiye’nin de dahil olduğu 29 ülkede 834 farklı etkinlik yapıldı. Toplam 27.559 kişi, 2,82 milyon kuşun göçüne tanıklık etti. En çok etkinliğin düzenlendiği ülke Macaristan (183 etkinlik) olurken, onu Hollanda (79 etkinlik) ve Yunanistan (67 etkinlik) izledi. En çok kuş gözlemlenen ülkeler ise Finlandiya (1.235.000 birey), Slovakya (422.408 birey) ve İsveç (277.641 birey) olarak kaydedildi. Bu ülkelerde gözlemlenen kuş sayısının bu kadar yüksek olmasının ardında etkinliklere olan yoğun ilgi yer alıyor. Türkiye’de Doğa Derneği ortaklığında Afyon, Ankara, Aydın, Çanakkale, Denizli, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya ve Muğla illerinden gönüllülerin organizasyonuyla gerçekleşen etkinliklerde, katılımcılar sabahın erken saatlerinde gözlem noktalarında buluştu ve gün boyu gözlemler yaptı. Toplam 610 kişi, 21 etkinlikte 10.575 kuş gözlemledi. Etkinlikler her yaştan katılımcının ilgisini çekerken, özellikle ilkokul, ortaokul ve üniversite öğrencilerinin oluşturduğu genç katılımcılardan yoğun bir ilgi gördü. Ayrıca, birçok kişi, ilk kez kuş gözlemi yapmanın heyecanını yaşadı. Katılımcılar yalnızca gözlem yapmakla kalmadı; Sultan Sazlığı, Alaçatı ve Bargilya sulak alanlarında türlerin karşılaştığı habitat kaybı ve diğer tehditleri yerinde gözlemleyerek ekosistemlerin karşılaştığı sorunlara yakından tanıklık etti. Bu durum, doğa koruma çalışmalarının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’de en fazla gözlemlenen türler arasında ak karınlı ebabil (1.810 birey), flamingo (1.455 birey) ve kaya güvercini (679 birey) yer aldı. Ayrıca dikkuyruk, terek düdükçünü, şah kartal, büyük orman kartalı ve yelkovan gibi nadir türler de kayıt altına alındı. Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Sorumlusu Özge Yaylalı, etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Türkiye, sahip olduğu biyolojik çeşitlilik ve göçmen kuşların göç yolları üzerindeki stratejik konumuyla dünya çapında önemli bir yere sahip. Avrupa Kuş Gözlem Günü ile kuşların uzun ve zorlu göç yolculuklarına, yaşam alanlarına ve karşılaştıkları tehditlere dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. Bu yıl Afyon’dan Muğla’ya, Kayseri’den İzmir’e kadar pek çok ilde düzenlenen etkinliklerde gönüllülerimiz hem bilimsel veri topladı hem de doğa bilincini yaygınlaştırdı." dedi ve ekledi "Doğa Derneği, 2017 yılından bu yana bu etkinlikleri koordine ediyor. Yirmi yılı aşkın süredir vatandaş bilimi yoluyla veri toplayarak koruma çalışmalarına toplumun katılımını gözetiyoruz. Doğa gözlemi, sadece bilim insanlarının değil, herkesin katılım sağlayabileceği bir süreç. Kuş gözlemi, veri toplamanın ötesinde, doğayla kurduğumuz bağı güçlendiriyor ve ekosistemlerin korunması konusundaki farkındalığı artırıyor." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Zeytin Temalı Belgeselleriyle Doğa Derneği’ne Çifte Ödül Haber

Zeytin Temalı Belgeselleriyle Doğa Derneği’ne Çifte Ödül

“Döngü”, 27 Eylül’de Adana’da düzenlenen 32. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde Mansiyon Ödülü’nü kazanırken “Çağ” belgeseli ise 28 Eylül’de İstanbul’da gerçekleştirilen 8. Doğal Yaşam Festivali kapsamında bu yıl ilk kez düzenlenen “Doğanın Ruhu” Kısa Film Yarışması’nda birincilik ödülünü kazandı. Her iki belgeselin yönetmenliğini Bulut Renas Kaçan üstlendi. Zeytin kültürünün hikâyesi: yaşamın döngüsü, direnişin sesi Bu yıl Adana Altın Koza Film Festivali'ne kabul edilen 65 film arasından seçilen “Döngü”, doğayı manzara olmaktan öteye taşıyarak, yaşamın öznesi olarak ele alıyor. Film, doğa hakkı savunuculuğunun odağına insan ve doğa arasındaki karşılıklı bağı yerleştiriyor. Toplulukların doğayla uyumlu yaşam biçimlerini, dayanışma kültürünü ve müşterek üretim pratiklerini anlatan belgesel, yaşamın sürekliliğini besleyen döngülerin bir parçası olduğumuzu hatırlatıyor. Zeytin kültürü, binlerce yıldır süregelen bir yaşam biçimi. Doğanın anayasasına göre biçimlenmiş, üç haktan yalnızca birini kendine alan; yılanlar, sincaplar, karatavuklarla bir arada olan kültürün örneği. “Döngü” filmi, tüm yıkımlara karşı direnen kadim bir vadinin, zeytini, insanı, canlıyı ve cansızı iç içe anlatan hikayesini beyaz perdeye taşıyor. FilmHafızası’ndan Yazar Tuba Büdüş’ün değerlendirmesine göre “Döngü, Seferihisar’ın bir köyünde doğa-dostu zeytinciliği, “mücadele anlatısı”na sığınmadan, günlük pratiklerin içinden kuruyor. Yaklaşık 30–40 dakikalık süre, klasik çevre belgesellerindeki tehdit–çatışma–zafer şemasını bilerek geride bırakıyor; yerel üreticilerin yıl boyunca izlediği takvimi (ot yönetimi, meracılık, hasat ve koruma yöntemleri) adım adım anlatıyor. Böylece film, soyut “ekoloji söylemi” yerine işleyen bir model gösteriyor: nasıl yapılır, neden böyle yapılır, sonuçta ne değişir? Yönetmen geride duruyor, kamera insana ve ağaca yer açıyor. Böylece finalde “ekoloji” bir slogandan çok, yaşanan bir pratik olarak kalıyor. Kurulan döngü, zeytin belgesellerinin alışılmış çerçevesini tersyüz edip yapılabilir olanı gösteriyor.” Bir ödül de Doğanın Ruhu Kısa Film Festivali’nden Çağ Belgeseli’ne “Çağ” belgeseli ise, Anadolu’da hâlâ sürdürülen doğayla uyumlu üretim yöntemlerinden biri olan çağıl örme tekniğine dikkat çekiyor. İzmir’in erkence zeytinliklerinde kullanılan bu yöntem, zeytin ormanlarının biyolojik çeşitliliğini destekliyor, iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırıyor. Film, doğa dostu üretimin mümkün olduğunu ve kadim bilgilerin bugün yaşadığımız iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlara ışık tutabileceğini gösteriyor. ‘Doğanın Haklarını Sanatla Savunuyoruz.’ Yönetmen Bulut Renas Kaçan, “Amacımız, doğanın haklarını sanat yoluyla savunmak. Döngü, doğa mücadelesinde doğayla olan iyi ilişkimizi ve bu ilişkinin nasıl sürdürüldüğünü ortaya koyuyor. Bu film, doğayı savunan herkesin ortak sesi. Bu ödül, doğanın haklarını savunan herkese ait.” dedi ve ekledi “Döngü filmi beklediğimiz ilgiyi görüyor, Adana ve İstanbul’un ardından, 12. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali’nde (BİFED) finalist filmlerden birisi oldu. Önümüzdeki günlerde çeşitli festivaller ve özel gösterimler yoluyla seyircisiyle buluşmaya devam edecek.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi. Haber

Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi.

Bu yıl 22.si gerçekleşen Türkiye Kuş Konferansı’nda tatlı su ekosistemleri, Anadolu’nun sulak alanları ve biyolojik çeşitliliği, kurutulan göller, iklim değişikliğinin su döngüsüne etkileri gibi pek çok konuda çalışmalar aktarıldı. Konferansın ikinci günü Gediz Deltası’nda kuş gözlem yürüyüşü ve saha çalışması gerçekleştirildi. Gediz Deltası’nın güncel durumu, ekolojisi, mevcut tehditleri ve restorasyon faaliyetleri değerlendirildi. Alanda küçük kartal, ince gagalı martı, flamingo, tepeli pelikan, ak pelikan, sumru, uzunbacak, kızılbacak gibi kuş türleri gözlemlendi. Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi. 22. Türkiye Kuş Konferansı açılışını yapan Doğa Derneği Genel Koordinatörü Galip Ener; ‘Son 50 yılda dünya genelinde sulak alanların yüzde 35’inden fazlası kaybedildi. Akdeniz Havzası'nda bu oran yüzde 50’yi aştı. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz. Aynı dönemde omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma yüzde 83 ile tatlı su türlerinde meydana geldi. Tepeli pelikanların dünya nüfusunun yüzde 9’unun kışladığı Marmara Gölü ise artık yok. Bu yılki konferansımızda, kuşlar için hayati önem taşıyan göller ve tatlı su ekosistemlerini yaşatmak için bir araya geldik ve çözüm önerilerini konuştuk. 150’yi aşkın kişinin katıldığı ve üniversite öğrencilerinin ilgisinin yüksek olduğu bu etkinlikte, öğrencilerin katılımı bizim için çok değerliydi. Gençlerin doğaya gösterdiği ilgi, geleceğe yönelik umutlarımızı arttırıyor ve bu konuda birlikte çalışmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Gerçekleşen bu işbirliği, sulak alanları koruma ve restorasyon çalışmalarında atılacak adımlar açısından büyük önem taşıyor.’ dedi. 22. Türkiye Kuş Konferansı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ortaklığında ve Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri için Donörler İnisiyatifi (DIMFE) desteği ile gerçekleştirildi.

22. Türkiye Kuş Konferansı İzmir’de Başlıyor Haber

22. Türkiye Kuş Konferansı İzmir’de Başlıyor

Doğa Derneği tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen Türkiye Kuş Konferansı, Kuruyan Göller ve Tatlı Su Ekosistemleri temasıyla 14 Haziran 2025’te İzmir Sanat Merkezi’nde başlıyor. Türkiye'nin 22 ilinden 300’ü aşkın katılımcının geleceği konferans kuş gözlemcileri, bilim insanları, doğa koruma uzmanları ve doğa severleri bir araya getirerek sulak alanların korunması, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı ve doğayla uyumlu politikaların gerekliliği üzerine ortak bir zemin oluşturmayı hedefliyor. Dünya yüzeyinin yalnızca yüzde 6’sını kaplayan sulak alanlar; turbalıklardan deltalara, göllerden nehirlere kadar çok çeşitli habitatlara ev sahipliği yapıyor. Küresel biyolojik çeşitliliğin yüzde 40’ını barındıran bu alanlar, aynı zamanda karbon yutakları olarak iklim değişikliğinin etkilerini hafifletiyor. Ancak sulak alanlar, tarım ve su politikalarının etkisiyle hızla yok oluyor. 22. Türkiye Kuş Konferansı, tüm bu sorunları görünür kılmak, bilgi paylaşımını sağlamak ve çözüm yollarını birlikte tartışmak üzere tasarlandı. Konferansın ilk günü, uzmanların sunumları ve değerlendirmeleriyle geçecek. İkinci gün ise, Akdeniz Havzası’ndaki en önemli sulak alanlardan biri olan Gediz Deltası Önemli Doğa Alanı’nda saha gezisi ve kuş gözlem etkinliği gerçekleştirilecek. Konferans, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ortaklığında gerçekleştiriliyor ve Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri için Donörler İnisiyatifi (DIMFE) tarafından destekleniyor. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz 22. Türkiye Kuş Konferansı hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç; ‘Son 50 yılda dünya genelinde sulak alanların yüzde 35’inden fazlası kaybedildi. Akdeniz Havzası'nda bu oran yüzde 50’yi aştı. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz. Aynı dönemde tatlı su türlerinin popülasyonları yüzde 83 oranında azaldı. Sibirya’da üreyip Akdeniz çevresinde kışlayan ince gagalı kervançulluğunun nesli tükendi. Türkiye’de ise su tüketimini artıran tarım politikaları ve yanlış su yönetimi, Tuz Gölü, Van Gölü, Seyfe Gölü gibi alanların kurumasına neden oldu. Tepeli pelikanların dünya nüfusunun %9’unun kışladığı Marmara Gölü ise artık yok. Bu yılki konferansımızda, kuşlar için hayati önem taşıyan göller ve tatlı su ekosistemlerini yaşatmak için uzmanlarla bir araya geleceğiz.’ dedi.

Hatay Dağ Ceylanlarının Geleceği için Yeni Adımlar Atılıyor Haber

Hatay Dağ Ceylanlarının Geleceği için Yeni Adımlar Atılıyor

Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre küresel ölçekte tehlike altında olan dağ ceylanlarının, özellikle İsrail’deki popülasyonu ciddi bir düşüş eğiliminde. Bu durum, 2025 yılı envanterine göre, dünyada yaklaşık 3.000 bireylik dağ ceylanı popülasyonunun 1.504 bireyini barındıran Hatay’daki popülasyonun önemini daha da artırıyor. Bir zamanlar Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Halep gibi geniş bir alanda bulunan dağ ceylanları, günümüzde yalnızca Hatay il sınırlarında, İncirli Tepeleri Önemli Doğa Alanı’nda, Kırıkhan ve Reyhanlı ilçeleri arasında yer alan "Dağ Ceylanı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası"nda yaşamını sürdürüyor. Ceylanlara yeni su ve gıda kaynakları oluşturuluyor. 2024 Ağustos ayında Dünya Doğayı Koruma Birliği Türümüzü Kurtarın Fonu (IUCN Save Our Species) ve Segre Vakfı (Foundation Segré) Koruma Eylem Fonu desteğiyle başlatılan proje kapsamında, dağ ceylanlarının suya erişimini artırmak için üç yeni su kaynağı oluşturuldu. Ayrıca, dağ ceylanlarının protein ihtiyacını karşılamak amacıyla 10 dönümlük bir pilot alana nohut ekimi yapıldı. Bölgedeki 11 tarihi su sarnıcı, ceylanlar ve diğer yaban hayvanları için risk oluşturuyordu. Düşme sonucu yaralanma ve ölüm vakalarının önüne geçmek için sarnıçların çevresi ekolojik parmaklıklarla güvenli hale getirildi. Bunun yanı sıra, bölgedeki su yalaklarının zamanla büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar tarafından kullanılmaya başlanması, ceylanlar için şap hastalığı gibi tehditler oluşturuyordu. Bu nedenle, dört su kaynağının da restorasyonu gerçekleştiriliyor. Yapılan düzenlemelerle suyun sürekli akışı sağlanarak ceylanların güvenli bir şekilde suya erişimi güvence altına alınıyor. Türün genetik çeşitliliğini artırmaya yönelik bir plan hazırlanıyor. Ceylanların geleceğini güvence altına almak için, türün genetik çeşitliliğini artırmaya yönelik bir plan hazırlanıyor. İzole ve sınırlı alanlarda yaşayan küçük popülasyonlarda genetik çeşitliliğin düşük olması, hastalıklara ve diğer tehditlere karşı dirençlerini zayıflatıyor. Bu nedenle, yeni yaşam alanları oluşturularak ceylan nüfusunun güçlendirilmesi hedefleniyor. Proje yalnızca saha çalışmalarıyla sınırlı kalmıyor. Yerel halk, çiftçiler ve çobanlarla yürütülen farkındalık çalışmaları kapsamında bugüne kadar 300’ü aşkın öğrenciye eğitim verildi ve bilgilendirici materyaller dağıtıldı. Ayrıca, yetkililerle yapılan toplantılar ve sosyal medya içerikleri ile dağ ceylanlarının korunmasına yönelik daha geniş bir destek ağı oluşturuluyor. ‘Hatay’daki dağ ceylanlarının korunması türün geleceğinin korunması demektir.’  Konuyla ilgili açıklamada bulunan Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Şafak Arslan; ‘Hatay, Türkiye’deki dağ ceylanı popülasyonuna ev sahipliği yapan tek bölge. Dünya’da sadece iki bölgede kalan bu ceylan türünü korumak onun dünya üzerindeki neslinin devam etmesi için kritik öneme sahip. Yerel ortağımız Hatay Tabiatı Koruma Derneği (TAKODER) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzun yıllardır ceylanlar için bölgede başarılı çalışmalar yürütüyor. Biz de bu çalışmaların uluslararası doğa koruma alanında tanınması ve desteklenmesini sağlıyoruz. TAKODER ile yürüttüğümüz koruma çalışmalarına ek olarak Hatay dışında, geçmişte dağ ceylanlarının yaşadığı alanları araştırıyoruz. Dağ ceylanlarının tekrar bu alanlarda yaşaması için uygun habitatlar sunup sunmadığını belirliyoruz. Gelecekte, belirlediğimiz alanlara dağ ceylanlarını naklederek popülasyonlarını artırmayı hedefliyoruz.’ dedi.

Doğa Derneği yeni yol haritasını tasarlayacak Haber

Doğa Derneği yeni yol haritasını tasarlayacak

Doğa Derneği yeni stratejik planı ile doğa koruma alanında uzun soluklu ve kalıcı çözümler geliştirmeyi amaçlıyor. Plan, doğayla uyumlu bir yaşam tesis etmek ve biyolojik çeşitliliği korumak yolculuğunda 25 yıl boyunca Doğa Derneği’ne rehberlik edecek. Doğa Derneği, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini korumaya yönelik uzun vadeli bir stratejik plan oluşturmak için geniş katılımlı ve çok aşamalı bir süreç yürütüyor. Gelecek 25 yıl boyunca dünyayı bekleyen olası dönüşümleri de dikkate alarak tasarlanan strateji, hızla değişen gezegenimizin yaşam destek sistemlerini korumak için kritik öneme sahip olacak. Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarına bilimsel ve stratejik bir yaklaşım kazandırmak, doğa ve insan arasındaki uyumu yaşatmak yürütülen sürecin amaçları arasında yer alıyor. Stratejik planın tasarımı 7 ay önce kapsamlı bir anket çalışmasıyla başladı. Derneğin ulusal ve uluslararası ağındaki üyeler, gönüllüler, akademisyenler, basın mensupları, hukukçular, karar vericiler ve fikir önderleri dahil olmak üzere çok sayıda paydaşa ulaşıldı. Bu anket, mevcut eğilimleri ve paydaş beklentilerini analiz etmek amacıyla uygulandı. Süreç kapsamında aynı zamanda derinlemesine mülakatlar ve küresel analizler de gerçekleştiriliyor. Son aşamada, uzmanların ve kilit paydaşların katılımıyla bir çalıştay düzenlenecek. Bu çalıştay, stratejik planın nihai hale getirilmesi ve uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi için önemli bir zemin oluşturacak. Çalıştay çıktıları ve paydaş kurumların görüşleri doğrultusunda plan son haline getirilecek. Doğa Koruma İçin Yol Haritası: Öncelikler ve Ortaklıklar Güçleniyor! Konu ile ilgili açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç "Derneğimizin yeni stratejik planı, Türkiye’nin doğayla uyumlu yaşam için ortaklıklar kurmak ve yenilikçi çözümler geliştirilmek açısından büyük önem taşıyor. Doğa Derneği her türlü paylaşımı artırarak, yerel ve uluslararası ortaklıkları güçlendirerek ve doğa hakkı temelli bir yaklaşımı yaygınlaştırarak çalışmalarını sürdürmeyi hedefliyor. Bu planın hayata geçirilmesi, sadece Doğa Derneği’nin çabalarıyla değil, yerel toplulukların, bilim insanlarının ve doğayı seven herkesin imecesiyle mümkün olacak.” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.