Hava Durumu

#Doğa Derneği

Kapsül Haber Ajansı - Doğa Derneği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doğa Derneği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi. Haber

Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi.

Bu yıl 22.si gerçekleşen Türkiye Kuş Konferansı’nda tatlı su ekosistemleri, Anadolu’nun sulak alanları ve biyolojik çeşitliliği, kurutulan göller, iklim değişikliğinin su döngüsüne etkileri gibi pek çok konuda çalışmalar aktarıldı. Konferansın ikinci günü Gediz Deltası’nda kuş gözlem yürüyüşü ve saha çalışması gerçekleştirildi. Gediz Deltası’nın güncel durumu, ekolojisi, mevcut tehditleri ve restorasyon faaliyetleri değerlendirildi. Alanda küçük kartal, ince gagalı martı, flamingo, tepeli pelikan, ak pelikan, sumru, uzunbacak, kızılbacak gibi kuş türleri gözlemlendi. Son 50 Yılda Dünya Genelinde Sulak Alanların Yüzde 35’inden Fazlası Kaybedildi. 22. Türkiye Kuş Konferansı açılışını yapan Doğa Derneği Genel Koordinatörü Galip Ener; ‘Son 50 yılda dünya genelinde sulak alanların yüzde 35’inden fazlası kaybedildi. Akdeniz Havzası'nda bu oran yüzde 50’yi aştı. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz. Aynı dönemde omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma yüzde 83 ile tatlı su türlerinde meydana geldi. Tepeli pelikanların dünya nüfusunun yüzde 9’unun kışladığı Marmara Gölü ise artık yok. Bu yılki konferansımızda, kuşlar için hayati önem taşıyan göller ve tatlı su ekosistemlerini yaşatmak için bir araya geldik ve çözüm önerilerini konuştuk. 150’yi aşkın kişinin katıldığı ve üniversite öğrencilerinin ilgisinin yüksek olduğu bu etkinlikte, öğrencilerin katılımı bizim için çok değerliydi. Gençlerin doğaya gösterdiği ilgi, geleceğe yönelik umutlarımızı arttırıyor ve bu konuda birlikte çalışmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Gerçekleşen bu işbirliği, sulak alanları koruma ve restorasyon çalışmalarında atılacak adımlar açısından büyük önem taşıyor.’ dedi. 22. Türkiye Kuş Konferansı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ortaklığında ve Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri için Donörler İnisiyatifi (DIMFE) desteği ile gerçekleştirildi.

22. Türkiye Kuş Konferansı İzmir’de Başlıyor Haber

22. Türkiye Kuş Konferansı İzmir’de Başlıyor

Doğa Derneği tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen Türkiye Kuş Konferansı, Kuruyan Göller ve Tatlı Su Ekosistemleri temasıyla 14 Haziran 2025’te İzmir Sanat Merkezi’nde başlıyor. Türkiye'nin 22 ilinden 300’ü aşkın katılımcının geleceği konferans kuş gözlemcileri, bilim insanları, doğa koruma uzmanları ve doğa severleri bir araya getirerek sulak alanların korunması, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı ve doğayla uyumlu politikaların gerekliliği üzerine ortak bir zemin oluşturmayı hedefliyor. Dünya yüzeyinin yalnızca yüzde 6’sını kaplayan sulak alanlar; turbalıklardan deltalara, göllerden nehirlere kadar çok çeşitli habitatlara ev sahipliği yapıyor. Küresel biyolojik çeşitliliğin yüzde 40’ını barındıran bu alanlar, aynı zamanda karbon yutakları olarak iklim değişikliğinin etkilerini hafifletiyor. Ancak sulak alanlar, tarım ve su politikalarının etkisiyle hızla yok oluyor. 22. Türkiye Kuş Konferansı, tüm bu sorunları görünür kılmak, bilgi paylaşımını sağlamak ve çözüm yollarını birlikte tartışmak üzere tasarlandı. Konferansın ilk günü, uzmanların sunumları ve değerlendirmeleriyle geçecek. İkinci gün ise, Akdeniz Havzası’ndaki en önemli sulak alanlardan biri olan Gediz Deltası Önemli Doğa Alanı’nda saha gezisi ve kuş gözlem etkinliği gerçekleştirilecek. Konferans, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ortaklığında gerçekleştiriliyor ve Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri için Donörler İnisiyatifi (DIMFE) tarafından destekleniyor. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz 22. Türkiye Kuş Konferansı hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç; ‘Son 50 yılda dünya genelinde sulak alanların yüzde 35’inden fazlası kaybedildi. Akdeniz Havzası'nda bu oran yüzde 50’yi aştı. Sulak alanları, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediyoruz. Aynı dönemde tatlı su türlerinin popülasyonları yüzde 83 oranında azaldı. Sibirya’da üreyip Akdeniz çevresinde kışlayan ince gagalı kervançulluğunun nesli tükendi. Türkiye’de ise su tüketimini artıran tarım politikaları ve yanlış su yönetimi, Tuz Gölü, Van Gölü, Seyfe Gölü gibi alanların kurumasına neden oldu. Tepeli pelikanların dünya nüfusunun %9’unun kışladığı Marmara Gölü ise artık yok. Bu yılki konferansımızda, kuşlar için hayati önem taşıyan göller ve tatlı su ekosistemlerini yaşatmak için uzmanlarla bir araya geleceğiz.’ dedi.

Hatay Dağ Ceylanlarının Geleceği için Yeni Adımlar Atılıyor Haber

Hatay Dağ Ceylanlarının Geleceği için Yeni Adımlar Atılıyor

Dünya Doğa Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre küresel ölçekte tehlike altında olan dağ ceylanlarının, özellikle İsrail’deki popülasyonu ciddi bir düşüş eğiliminde. Bu durum, 2025 yılı envanterine göre, dünyada yaklaşık 3.000 bireylik dağ ceylanı popülasyonunun 1.504 bireyini barındıran Hatay’daki popülasyonun önemini daha da artırıyor. Bir zamanlar Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Halep gibi geniş bir alanda bulunan dağ ceylanları, günümüzde yalnızca Hatay il sınırlarında, İncirli Tepeleri Önemli Doğa Alanı’nda, Kırıkhan ve Reyhanlı ilçeleri arasında yer alan "Dağ Ceylanı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası"nda yaşamını sürdürüyor. Ceylanlara yeni su ve gıda kaynakları oluşturuluyor. 2024 Ağustos ayında Dünya Doğayı Koruma Birliği Türümüzü Kurtarın Fonu (IUCN Save Our Species) ve Segre Vakfı (Foundation Segré) Koruma Eylem Fonu desteğiyle başlatılan proje kapsamında, dağ ceylanlarının suya erişimini artırmak için üç yeni su kaynağı oluşturuldu. Ayrıca, dağ ceylanlarının protein ihtiyacını karşılamak amacıyla 10 dönümlük bir pilot alana nohut ekimi yapıldı. Bölgedeki 11 tarihi su sarnıcı, ceylanlar ve diğer yaban hayvanları için risk oluşturuyordu. Düşme sonucu yaralanma ve ölüm vakalarının önüne geçmek için sarnıçların çevresi ekolojik parmaklıklarla güvenli hale getirildi. Bunun yanı sıra, bölgedeki su yalaklarının zamanla büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar tarafından kullanılmaya başlanması, ceylanlar için şap hastalığı gibi tehditler oluşturuyordu. Bu nedenle, dört su kaynağının da restorasyonu gerçekleştiriliyor. Yapılan düzenlemelerle suyun sürekli akışı sağlanarak ceylanların güvenli bir şekilde suya erişimi güvence altına alınıyor. Türün genetik çeşitliliğini artırmaya yönelik bir plan hazırlanıyor. Ceylanların geleceğini güvence altına almak için, türün genetik çeşitliliğini artırmaya yönelik bir plan hazırlanıyor. İzole ve sınırlı alanlarda yaşayan küçük popülasyonlarda genetik çeşitliliğin düşük olması, hastalıklara ve diğer tehditlere karşı dirençlerini zayıflatıyor. Bu nedenle, yeni yaşam alanları oluşturularak ceylan nüfusunun güçlendirilmesi hedefleniyor. Proje yalnızca saha çalışmalarıyla sınırlı kalmıyor. Yerel halk, çiftçiler ve çobanlarla yürütülen farkındalık çalışmaları kapsamında bugüne kadar 300’ü aşkın öğrenciye eğitim verildi ve bilgilendirici materyaller dağıtıldı. Ayrıca, yetkililerle yapılan toplantılar ve sosyal medya içerikleri ile dağ ceylanlarının korunmasına yönelik daha geniş bir destek ağı oluşturuluyor. ‘Hatay’daki dağ ceylanlarının korunması türün geleceğinin korunması demektir.’  Konuyla ilgili açıklamada bulunan Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Şafak Arslan; ‘Hatay, Türkiye’deki dağ ceylanı popülasyonuna ev sahipliği yapan tek bölge. Dünya’da sadece iki bölgede kalan bu ceylan türünü korumak onun dünya üzerindeki neslinin devam etmesi için kritik öneme sahip. Yerel ortağımız Hatay Tabiatı Koruma Derneği (TAKODER) ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü uzun yıllardır ceylanlar için bölgede başarılı çalışmalar yürütüyor. Biz de bu çalışmaların uluslararası doğa koruma alanında tanınması ve desteklenmesini sağlıyoruz. TAKODER ile yürüttüğümüz koruma çalışmalarına ek olarak Hatay dışında, geçmişte dağ ceylanlarının yaşadığı alanları araştırıyoruz. Dağ ceylanlarının tekrar bu alanlarda yaşaması için uygun habitatlar sunup sunmadığını belirliyoruz. Gelecekte, belirlediğimiz alanlara dağ ceylanlarını naklederek popülasyonlarını artırmayı hedefliyoruz.’ dedi.

Doğa Derneği yeni yol haritasını tasarlayacak Haber

Doğa Derneği yeni yol haritasını tasarlayacak

Doğa Derneği yeni stratejik planı ile doğa koruma alanında uzun soluklu ve kalıcı çözümler geliştirmeyi amaçlıyor. Plan, doğayla uyumlu bir yaşam tesis etmek ve biyolojik çeşitliliği korumak yolculuğunda 25 yıl boyunca Doğa Derneği’ne rehberlik edecek. Doğa Derneği, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini korumaya yönelik uzun vadeli bir stratejik plan oluşturmak için geniş katılımlı ve çok aşamalı bir süreç yürütüyor. Gelecek 25 yıl boyunca dünyayı bekleyen olası dönüşümleri de dikkate alarak tasarlanan strateji, hızla değişen gezegenimizin yaşam destek sistemlerini korumak için kritik öneme sahip olacak. Türkiye’nin doğa koruma çalışmalarına bilimsel ve stratejik bir yaklaşım kazandırmak, doğa ve insan arasındaki uyumu yaşatmak yürütülen sürecin amaçları arasında yer alıyor. Stratejik planın tasarımı 7 ay önce kapsamlı bir anket çalışmasıyla başladı. Derneğin ulusal ve uluslararası ağındaki üyeler, gönüllüler, akademisyenler, basın mensupları, hukukçular, karar vericiler ve fikir önderleri dahil olmak üzere çok sayıda paydaşa ulaşıldı. Bu anket, mevcut eğilimleri ve paydaş beklentilerini analiz etmek amacıyla uygulandı. Süreç kapsamında aynı zamanda derinlemesine mülakatlar ve küresel analizler de gerçekleştiriliyor. Son aşamada, uzmanların ve kilit paydaşların katılımıyla bir çalıştay düzenlenecek. Bu çalıştay, stratejik planın nihai hale getirilmesi ve uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi için önemli bir zemin oluşturacak. Çalıştay çıktıları ve paydaş kurumların görüşleri doğrultusunda plan son haline getirilecek. Doğa Koruma İçin Yol Haritası: Öncelikler ve Ortaklıklar Güçleniyor! Konu ile ilgili açıklama yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç "Derneğimizin yeni stratejik planı, Türkiye’nin doğayla uyumlu yaşam için ortaklıklar kurmak ve yenilikçi çözümler geliştirilmek açısından büyük önem taşıyor. Doğa Derneği her türlü paylaşımı artırarak, yerel ve uluslararası ortaklıkları güçlendirerek ve doğa hakkı temelli bir yaklaşımı yaygınlaştırarak çalışmalarını sürdürmeyi hedefliyor. Bu planın hayata geçirilmesi, sadece Doğa Derneği’nin çabalarıyla değil, yerel toplulukların, bilim insanlarının ve doğayı seven herkesin imecesiyle mümkün olacak.” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.