Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Dokuz Eylül Üniversitesi

Kapsül Haber Ajansı - Dokuz Eylül Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dokuz Eylül Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yapay Zekânın Vergi Alanındaki Fırsatları ve Zorlukları Konuşuldu Haber

Yapay Zekânın Vergi Alanındaki Fırsatları ve Zorlukları Konuşuldu

Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY tarafından geleneksel olarak her sene düzenlenen EY Vergi Konferansı bu yıl 18-19 Kasım 2025 tarihlerinde gerçekleşti. “Vergide yapay zekâ: Bir fırsat mı yoksa zorluk mu?" temasıyla düzenlenen çevrim içi konferansta; iki gün boyunca 19 farklı oturumda 60’dan fazla konuşmacı yer aldı. Oturumlarda vergi dünyasının güncel gündemi, dijitalleşmenin etkileri ve yapay zekâ uygulamalarının sunduğu fırsatlar ile olası riskler EY liderlerinin ve farklı sektörlerden profesyonellerin katılımıyla tüm boyutlarıyla ele alındı. Denetimlerin kitleselleşmesi süreci Etkinliğin açılış oturumunda, moderatör EY Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Feridun Güngör vergi denetimleri konusunda, “Günümüzde teknolojinin denetimde daha yoğun kullanılması, denetimin kitleselleşmesi sürecini de beraberinde getiriyor. Geleneksel yöntemlerle çok daha az sayıda inceleme yapılırken, şimdilerde ise çok daha fazla mükellefe ve daha fazla konuya dokunulması söz konusu. Bu durum şirketlerin ve meslek mensuplarının hayatlarında çok önemli değişiklikler yaratıyor.” ifadelerini kullandı. Oturumda Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Yusuf Karakoç yapay zekânın kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalara yönelik önerilerini paylaşırken, Vergi Denetim Kurulu Eski Başkanı ve Yeminli Mali Müşavir Hüseyin Karakum da dijitalleşen denetim çalışmaları hakkında bilgi vererek risk analiz sistemindeki sorunları masaya yatırdı. Limak Holding Vergi Direktörü Erdal Aydın ise konuşmasında sahte belge konusundaki caydırıcılığa yönelik ceza algısının önemine işaret etti. Geleceğe şimdiden hazırlık yapmalıyız EY Türkiye Vergi Bölümü Başkanı Erkan Baykuş yaptığı açılış konuşmasında şunları söyledi: “EY olarak, teknolojiyi her alanda daha verimli kullanmak amacıyla uzun bir süredir çeşitli yatırımlar yapıyoruz. Ülkemizde de paralel olarak önemli ilerlemeler kaydediliyor. Ekim ayı itibarıyla vergi denetim sürecinde kullanılan KURGAN sistemi de bunun en önemli örneklerinden biri. Günümüzde tüm alanlarda yapay zekâ ile çalışma şekillerinin nasıl dönüşeceği tartışılıyor. Bu doğrultuda, her birimizin beş yıl sonrasını düşünmesi ve ona göre hazırlık yapması gerekiyor. Bu noktada, mükellef uyumunu da maksimum seviyeye çıkarmak, işlerin daha az maliyetle riskleri ortadan kaldırarak daha etkili ve verimli bir yapıya dönüştürmek önemli. Biz de EY olarak özellikle KDV iadesi, gümrük ve yeminli mali müşavirlik hizmetlerimizde teknolojiyi yoğun şekilde kullanıyoruz. Vergi denetimi hizmetlerimizde, oluşturduğumuz elliden fazla algoritmayla yapay zekâyı kullanıyor; yaşanan mevzuat ve yaklaşım gelişmelerine paralel olarak yeni teknolojik çözümlerle sistemlerimizi anlık olarak güncelliyor ve geliştiriyoruz.” Vergi alanındaki yenilikler ve verginin geleceği İki gün boyunca devam eden konferansta dijital ekonomide vergi reformu, vergi denetimlerindeki yenilikler, gümrük denetiminde dijital uygulamalar, yatırım teşvik sistemleri, bankacılık ve finans sektöründeki vergi gündemi, yapay zekâ ile hukuk ilişkisi, e-Belge uyum süreçleri, sosyal güvenlik düzenlemeleri, gayrimenkulün finansallaşması, değişen regülasyonlarla ücret stratejisi, transfer fiyatlandırması gibi vergi alanındaki birçok konu farklı perspektiflerden değerlendirildi. Birçok sektörden üst düzey yöneticinin ve EY profesyonellerinin katılımıyla, vergi dünyasındaki gelişmelerin kapsamlı şekilde ele alındığı EY Vergi Konferansı, verginin bugününe ve geleceğine ışık tutmaya önümüzdeki yıllarda da devam edecek.

Tarihi Liman Kenti’nin UNESCO Yolculuğunda Gözler 2028’e Çevrildi Haber

Tarihi Liman Kenti’nin UNESCO Yolculuğunda Gözler 2028’e Çevrildi

Konak Pier’den başlayıp Kadifekale’ye kadar uzanan bölgenin içinde yer aldığı İzmir Tarihi Liman Kenti'nin, UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne girmesine yönelik çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Bölgenin 2020 geçici listeye girmesinin hemen ardından kent paydaşlarının desteği ile başlatılan çalışmalarda önemli aşamaya gelindi. Adaylık dosyasına son şeklini verecek hazırlıklar sürerken, dosyanın 2026 yılının ilk çeyreğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ulaştırılması planlanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın adaylık dosyasını UNESCO’ya iletmesinin ardından 2027 yılında UNESCO uzmanlarının kente gelmesi, 2028 yılında ise İzmir Tarihi Liman Kenti’nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girmesi hedefleniyor. Velibeyoğlu: Uluslararası görünürlük ve prestij sağlıyor UNESCO adaylığının önemine vurgu yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi, Tanıtım ve Turizm Dairesi Başkanı Hasibe Velibeyoğlu, “UNESCO adaylığı kültürel ve doğal mirasın istisnai bir evrensel değere sahip olduğunu vurgulamakta ve bu değerlerin tüm insanlık adına korunmasını amaçlamaktadır. Listeye kabul edilen alanlar, sadece ait oldukları ülkeler için değil, tüm dünya için önemli kabul edilmekte; bu durum uluslararası görünürlük ve prestij sağlamakla birlikte, alanların korunması ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi konusunda taraflara önemli sorumluluklar yüklüyor. İzmir, Efes (2015) ve Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (2014) ile UNESCO listesinde yer alan kentlerden biri. Ayrıca İzmir; Birgi Tarihi Kenti ile Foça, Çandarlı ve Çeşme kaleleri gibi alanlarla da UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. UNESCO geçici listesine 2020’de dahil edilen İzmir Tarihi Liman Kenti adaylık çalışmaları İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanlığı koordinasyonunda İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Valiliği, Konak Belediyesi, İzmir Kalkınma Ajansı gibi çok sayıda kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, üniversite ve akademisyenin desteğiyle devam ediyor” dedi. “Tarihi bir fırsat sunacak” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin UNESCO çalışmalarında bir yandan sürecin organizasyonu ile ilgili katkı sağlarken diğer yandan tarihi merkezin canlanması ve korunması amacıyla proje ve faaliyetler yürüttüğünü belirten Velibeyoğlu, “UNESCO çalışmalarında kullanılması için bina tahsisi, paydaşları bir araya getiren organizasyonlar, süreçte raportör olarak görev yapan uzman personelin istihdamı gibi konularda destek sağlıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2002 yılından bu yana, planlama, kentsel tasarım, sokak sağlıklaştırma, bakım-onarım, cephe iyileştirme ve restorasyon uygulamaları gibi pek çok projeyi hayata geçirmiştir. Agora, Antik Tiyatro ve Kadifekale çevresinde yürüttüğü kamulaştırmalar ile arkeolojik kültür katmanlarının ortaya çıkarılması ve görünür kılınmasını sağlamış, Kazı Başkanlığı’nı maddi olarak destekleyerek bu odaklarda yürütülen bilimsel kazı çalışmalarının hızlanmasına olanak tanımıştır. ‘Dünya Mirası’ listesinde yer almak, alanın özgün kimliğinin belgelenmesi, korunması ve tanıtılması adına tarihi bir fırsat sunacak. Diğer yandan yerel ekonomiye katkı sağlaması, kültürel değerlere duyarlı ve uzun süreli etkileşim kuran ziyaretçi türünü teşvik etmesi beklenen diğer olumlu çıktılar” diye konuştu. “İzmir’in şansı yüksek” Sürecin 2018 yılında başladığını ve İzmir Tarihi Liman Kenti'nin, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne 2020 yılında girdiğini hatırlatan İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, “İzmir UNESCO açısından baktığımızda Türkiye’de en şanslı illerden birisi. Bir tarafta Bergama, diğer tarafta Efes olmak üzere iki kalıcı listede, üç geçici listede olan yerlerimiz var. İyi bir çalışma yapıldı. Bu çalışmaları yıl sonuna kadar tamamlayıp, 2026 yılının ilk çeyreğinde dosyayı bakanlığa teslim edecek hale getirmek istiyoruz. Özetle 2026’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın UNESCO’ya gönderebileceği hazır dosyalar arasında İzmir’in olmasını hedefliyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı, dosyayı 2026’da gönderecek olursa 2027’de UNESCO uzmanları kentimize gelecek. ICOMOS’un yaptığı gibi İzmir’de yerinde inceleme yapacaklar. Kalıcı listeye girmemiz 2028 yılında gerçekleşebilir. Mevzuat olarak da işleyiş bu şekilde” ifadelerini kullandı. 10 kişilik Bilim Kurulu hazırladı İzmir Tarihi Liman Kenti Adaylık Dosyası, İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanlığı uzmanları tarafından, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nden akademisyenlerin katılımıyla oluşturulan 10 kişilik Bilim Kurulu’nun iş birliğiyle hazırlandı. İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetim Planı, 29 Haziran 2022 tarihinde içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Valiliği, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü olmak üzere 17 üye kurum ve kuruluştan oluşan Eşgüdüm ve Denetleme Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. Yönetim Planı ile paralel olarak adaylık dosyası 30 Aralık 2022 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teslim edildi. Adaylık dosyasında son düzenlemeler İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Yönetim Planı ve UNESCO Dünya Miras Listesi için adaylık dosyasının tanıtımına ve uygulanmasına yönelik çalışmalar sürerken, mayıs ayında Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) kentte beş günlük bir inceleme ve değerlendirme yaptı. ICOMOS, yaptığı ön değerlendirme ve saha gezisinin ardından kalıcı listeye giriş için adaylık dosyasında yapılabilecek değişiklikler hakkında kurulu bilgilendirdi. Kurul, dosyaya son halini vermek için çalışmalarına devam ediyor. Adaylık dosyası ilerleyen süreçte Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teslim edilecek ve kalıcı liste için bekleyiş başlayacak. Tarihi Liman Kenti Bugün tarihi İzmir olarak adlandırılan ve İzmir’e antik liman kenti olma özelliği sağlayan bölge, 19. yüzyılda bu liman kentine bir giriş kapısı olarak inşa edilen Konak Pier’den başlayarak Kadifekale’ye kadar uzanıyor. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde Tarihi Liman Kenti başlığıyla yer alan alanda Konak Meydanı ve Saat Kulesi gibi İzmir’in öne çıkan sembolleri bulunuyor; ayrıca zaman içinde iç limanın dolmasıyla genişleyen Kemeraltı Çarşısı ile dünyanın en eski ve en büyük açık hava alışveriş merkezlerinden birini de barındırıyor.

Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı AYSAF , İstanbul Fuar Merkezi’nde Kapılarını 73. Kez Açtı! Haber

Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı AYSAF , İstanbul Fuar Merkezi’nde Kapılarını 73. Kez Açtı!

Sektörün tüm bileşenlerini tek çatı altında toplayan bu dev organizasyon, küresel ticareti canlandırmayı ve yenilikleri sergilemeyi hedefliyor. Fuara bu yıl 5 ülkeden 121 firma katıldı. Fuar boyunca 6000’den fazla profesyonel ziyaretçi, 12 farklı ülkeden gelen alım heyeti ile yeni iş birlikleri ve ihracat fırsatları yaratacak. AYSAD Başkanı Sait Salıcı’dan Küresel Ticaret ve İnovasyon Vurgusu Fuarın açılışında konuşan Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Sait Salıcı, AYSAF’ın sektör için taşıdığı kritik önemi vurguladı ve hedefleri paylaştı: “AYSAF, sadece bir ticaret fuarı değil, sektörümüzün gelecek vizyonunu belirleyen bir inovasyon ve network merkezidir. Bu yılki hedefimiz, 50’den fazla ülkeden 500’ü aşkın katılımcıyı ve on binlerce profesyonel ziyaretçiyi ağırlayarak rekor kırmak. Sektörümüz, küresel zorluklara rağmen büyümeye devam ediyor. Buradaki her bir stant, hem üretim hem de ihracat potansiyelimizi artırmamız için bir fırsattır. Özellikle, sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve dijital dönüşüm alanındaki yenilikler, sektörümüzün geleceğini şekillendirecektir. Bu fuarda sergilenen yüksek teknolojili makine, çevre dostu malzeme ve akıllı üretim çözümleri, üreticilerimize rekabet avantajı sağlayacaktır. AYSAF, aynı zamanda, genç tasarımcılarımızı sektörün duayenleriyle buluşturduğumuz, yeni işbirlikleri ve fikirlerin doğduğu bir platformdur. Tüm katılımcılarımızı ve ziyaretçilerimizi, bu enerjiyi ve potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeye davet ediyorum.” Tasarlıyoruz Dericesine: Genç Yetenekler Sahneye Çıktı AYSAF, ticari öneminin yanı sıra eğitime ve yaratıcılığa da büyük önem veriyor. Özellikle sürdürülebilirlik ve dijitalleşme temalarıyla düzenlenen “Tasarlıyoruz Dericesine Deri Ürün Tasarım Proje Seçkisi” yoğun ilgi gördü. Bu projeyle, sektörün yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak ve gençlerin ilgisini artırmak amaçlanıyor. Seçkide, farklı üniversitelerden yetenekli öğrencilerin eserleri sergilendi. Seçkiye katılan Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Sanat ve Tasarım El Sanatları Bölümü, Harran Üniversitesi OSB Meslek Yüksek Okulu Ayakkabı Tekstil Giyim Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Moda Tasarımı Bölümü Aksesuar Dalı ve Konya Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Ayakkabı Tasarımı ve Üretimi Bölümü öğrencilerinin eserleri büyük ilgi gördü. Fuar, genç tasarımcıları, akademisyenleri ve sektör profesyonellerini bir araya getirerek bilgi ve deneyim paylaşımını teşvik etti. Sektörün Tüm Bileşenleri Tek Çatı Altında AYSAF, ayakkabı üretimine dair A'dan Z'ye tüm komponentleri, malzemeleri ve teknolojileri tek bir platformda sergileyen kapsamlı bir ticari alanı. Ziyaretçiler, başta ayakkabı komponentleri, deri ve suni deri çeşitleri, tekstil ürünleri, aksesuarlar, kimyasallar, kalıp ve saya makineleri olmak üzere, sektörün en son yenilikçi çözümlerini ve trendlerini yakından inceleme fırsatı buluyor. Fuar, özellikle bölgedeki ve uluslararası pazarlardaki alıcılar için hayati bir tedarik zinciri buluşması sağlıyor. AYSAF, 15 Kasım’a kadar İstanbul Fuar Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek.

Akbank Kısa Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri Üniversitelerde Öğrencilerle Buluşacak Haber

Akbank Kısa Film Festivali’nin Ödüllü Filmleri Üniversitelerde Öğrencilerle Buluşacak

Akbank Sanat’ın 2004 yılından bu yana Türkiye’de kısa filmi tanıtmak, yapımını teşvik etmek ve yeni sinemacıları desteklemek amacıyla gerçekleştirdiği Akbank Kısa Film Festivali, 3 Kasım 2025 – 9 Ocak 2026 tarihleri arasında 32 şehirde, 50 üniversitede gençlerle buluşacak. Etkinlik kapsamında, 21. Akbank Kısa Film Festivali’nin yarışma bölümüne katılan 73 ülkeden toplam 2.346 kısa film arasından ödüle layık görülen kısa filmler kampüslerde gösterilecek. Ulusal Yarışma “En İyi Kısa Film” ödülünü kazanan, yönetmenliğini Cansu Baydar’ın üstlendiği “Neredeyse Kesinlikle Yanlış”, Uluslararası Yarışma “En İyi Kısa Film” ödülünü kazanan, Samir Karahoda imzalı “Yolda / On The Way”, Genç Bakışlar Yarışması “En İyi Kısa Film” ödülünü kazanan, yönetmenliğini Ada Arıstak’ın üstlendiği “Kimlik” filmleri programda belirtilen üniversitelerde ücretsiz olarak izlenebilecek. İlk üç haftanın programı şöyle: 4 Kasım 2025, Salı 14.00 İzmir Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Cep Sineması 5 Kasım 2025, Çarşamba 13.00 İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu 11 Kasım 2025, Salı 17.00 Pamukkale Üniversitesi Laodikya Salonu 12 Kasım 2025, Çarşamba 14.00 Süleyman Demirel Üniversitesi SDÜ Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi 13 Kasım 2025, Perşembe 14.00 Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi STV Bölümü Film İzleme Salonu 14 Kasım 2025, Cuma 14.00 Uludağ Üniversitesi Mudanya Yerleşkesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü 17 Kasım 2025, Pazartesi 14.00 Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Şener Şen Salonu 18 Kasım 2025, Salı 14.00 TED Üniversitesi Ahmet Ersan Konferans Salonu 19 Kasım 2025, Çarşamba 14.00 Başkent Üniversitesi Prof. Dr. Abdullah Demirtaş Konferans Salonu 20 Kasım 2025, Perşembe 13.00 Ahi Evran Üniversitesi Mucur MYO Konferans Salonu 21 Kasım 2025, Cuma 11.00 Aksaray Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Konferans Salonu Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Singapurlu Art Terapist’ten Engelliler ve Ailelerine Sanatla Terapi Haber

Singapurlu Art Terapist’ten Engelliler ve Ailelerine Sanatla Terapi

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü’ne bağlı Yurtoğlu Engelli Hizmet Merkezi, engelliler ve aileleri ile Singapur'dan gelen Art Terapist Siew Tin Ang’ı buluşturdu. Engellilik Odağında Sanatla Terapi Yaklaşımları Projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte Sanatla Terapi Atölyesi düzenlendi. Özel gereksinimli bireylerin resim, kolaj, heykel ve çizim gibi sanatsal araçları kullanarak sosyal becerilerini artırıp rehabilite olmaları amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında, projenin danışmanlarına ve gönüllü öğrencilere sunum da yapıldı. Sanatla terapi uygulaması Projenin Sanat Danışma Kurulunda Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji ve Müzikoloji Bölümü, Engelsiz Dokuz Eylül Koordinatörlüğü, Kâtip Çelebi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi akademisyenleri, sivil toplum kuruluşlarından Art Terapi Derneği ve İzmir Engelsiz Sanat Derneği görev alırken gönüllülük ağında ilgili bölümlerden yüksek lisans ve doktora öğrencileri de yer alıyor. Projenin ilk adımı olan etkinlikte, Siew Tin Ang ve Nursen Ener, proje danışmanları ve gönüllü öğrencilere yönelik süpervizörlük ve atölye çalışmaları yürüttü. Ardından özel gereksinimli bireyler ve bakım verenleriyle birlikte sanatla terapi uygulamaları yapıldı. “Bu merkezde olmaktan mutluyum” Türkiye'ye ilk kez geldiğini belirten Art Terapist Siew Tin Ang, "Özellikle bu merkezde olmaktan mutluyum. Çünkü öğrencilerin motivasyonu çok yüksek. Güzel deneyimler paylaştım. Projede yer alacak psikoloji, hemşirelik, sanat ya da müzik bölümünden öğrenciler engelli bireylerle bir kamp çalışması yürütecek. Bu workshop ile onlara yol gösterici olmaya çalıştık" sözlerine yer verdi. “Türkiye’de bu alanda atılan önemli bir adım” İzmir Art Terapi Derneği Başkanı Nursen Ener, art terapinin bir psikoterapi yöntemi olduğuna dikkat çekerek “Sanatsal malzemeleri bir araç olarak kullanıyoruz. Bu yöntem, özellikle sözel iletişimi sınırlı bireylerle çalışırken çok etkili. Bugünkü uygulama, Türkiye’de bu alanda atılan önemli bir adımdı” ifadelerini kullandı. İzmir Engelsiz Sanat Derneği Başkanı Tamer Özşeker ise gönüllü üniversite öğrencilerinin katılımının önemine değinerek “Psikiyatri, sanat ve mühendislik bölümlerinden öğrenciler bu sürece gönüllü olarak destek veriyor. Sanat yoluyla iyi olma halini güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi. “Önemli katkı sağlıyor” Otizmli oğlu Emre Emiral (34) ile birlikte atölyeye katılan baba Mehmet Emiral, bu atölyelerin özel gereksinimli bireylere önemli katkılar sağladığını dile getirdi. Oğlunun çamura şekil verdiğini ve bu sayede iletişimini artırdığını anlatan Emiral, "Oğlumun daha önce de böyle çalışmaları oldu. Çocukların yeteneklerini ortaya çıkartıp hangi alanda ilerleyebileceklerini belirlemek önemli. Pedagojik olarak ilerleyerek oğlumun liseyi bitirmesini sağladım. Bu sanatsal çalışmalar oğlum gibi engelli bireyleri sakinleştiriyor. Daha rahat oluyorlar, sosyalleşebiliyorlar. Çocukların öz güveni artıyor. Öğretmenlerinin dışında farklı insanlarla diyalog kurmayı öğreniyorlar. Emre üniversite sınavına girdi. Bu yıl kazanamadı. Seneye güzel sanatları hedefliyor. Fotoğraf konusunda yeteneği var. Seramikte başarıları var. Hocaları çizimini beğeniyorlar" ifadelerini kullandı. “İyileşme ve paylaşım ortamı yaratacak” İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü, sanatın destekleyici gücünü sosyal hizmetin sahasıyla buluşturmayı hedefliyor. Süpervizörlük, workshop ve terapi atölyeleriyle başlayan bu süreç, engelli bireyler ve bakım verenleri için bütüncül bir iyileşme ve paylaşım ortamı yaratacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.