Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Eğitim

Kapsül Haber Ajansı - Eğitim haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Eğitim haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ford Otosan’ın Gelecek Hayalim Zirvesi 16 Aralık’ta Gerçekleşiyor Haber

Ford Otosan’ın Gelecek Hayalim Zirvesi 16 Aralık’ta Gerçekleşiyor

İkinci yılında etkisini daha da genişleten proje, kadınların STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) alanlarında kariyerlerini güçlendirmeyi hedefliyor. Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından Ford Otosan, Vehbi Koç Vakfı katkılarıyla hayata geçirdiği Gelecek Hayalim projesi kapsamında, kadınların teknoloji ve inovasyon alanlarında güçlenmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Mart 2024’te başlatılan Gelecek Hayalim projesi; üniversite öğrencileri, yeni mezunlar, çalışan kadınlar ve iş hayatına ara vermiş kadınlara yönelik eğitim, mentorluk ve kariyer destekleri sunarken, kadınların STEM (Bilim, Teknoloji, Ekonomi ve Matematik) alanlarında daha aktif ve görünür olmalarını hedefliyor. Proje bugüne kadar 45 binden fazla kadına ulaşırken, 2026’ya kadar 100 bin kadının STEM’de güçlenmesine katkı sağlamayı amaçlıyor. Bu hedef doğrultusunda, “Kariyerin Ötesinde, Eşitlik Yolunda” temasıyla düzenlenecek Gelecek Hayalim Zirvesi, bu yıl ikinci kez 16 Aralık 2024 Salı günü 14.00–16.00 saatleri arasında çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek. Mikado Impact yürütücülüğünde ve Coderspace desteğiyle hayata geçecek zirve; kariyerini yeniden tasarlamak, geleceğin yetkinliklerini anlamak ve eşitlik odağında ilham almak isteyen katılımcılar için kapsamlı bir buluşma alanı sunacak. Geleceğin Kariyerleri “Gelecek Hayalim Zirvesi”nde Konuşulacak Zirve programında; dönüşen iş dünyasında STEM rollerinin geleceği, genç yetenekler için kariyer ve kişisel marka stratejileri, teknoloji odaklı girişimcilik trendleri ve yeni nesil beceriler ele alınacak. Ford Otosan liderleri ve iş dünyasında başarılarıyla öne çıkan yöneticiler, kendi deneyimlerini ve içgörülerini katılımcılarla paylaşacak. Çevrimiçi olarak düzenlenecek Gelecek Hayalim Zirvesi, teknoloji ve inovasyon dünyasında kariyer yolunu güçlendirmek isteyen herkesin katılımına açık olacak.

Uludağ Enerji, Çocuklara Enerji Tasarrufunu Deneyimleterek Öğretiyor Haber

Uludağ Enerji, Çocuklara Enerji Tasarrufunu Deneyimleterek Öğretiyor

Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer’in katılımıyla Sakarya Ortaokulu ile Hürriyet Ticaret ve Sanayi Odası İlkokulu’nda düzenlenen etkinliklerle çocuklar hem eğlendi hem öğrendi. Proje bugüne kadar 520 okulda 41 binin üzerinde öğrenciye doğrudan ulaşarak güçlü bir toplumsal farkındalık oluşturdu. Ülkemizin dört bir yanında enerjiyi güvenle ulaştıran, geleceği teknoloji ve verimlilikle şekillendiren Uludağ Enerji, 2018 yılından bu yana yürüttüğü “Enerjini Geleceğe Taşı” projesiyle çocuklara erken yaşta enerji tasarrufu bilinci kazandırmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Sakarya Ortaokulu ile Bursa Hürriyet Ticaret ve Sanayi Odası İlkokulu’nda düzenlenen son uygulama; Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer ve Uludağ Enerji Grubu CEO’su Sinan Öktem’in katılımıyla gerçekleşti. Öğrenciler Karagöz Gölge Oyunu aracılığıyla enerjinin doğru kullanımını eğlenceli hikayeler üzerinden öğrenirken, VR gözlüklerle 100 yıl sonrasına yapılan sanal yolculukta bilinçli ve bilinçsiz enerji kullanımının geleceğe etkilerini birebir deneyimledi. Sinan Öktem: “Proje şimdiye kadar 41 binden fazla öğrenciye ulaştı” 2018 yılından bu yana devam eden projenin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan Uludağ Enerji Grubu CEO'su Sinan Öktem, 'Başladığımız günden bugüne kadar 520 okulda 41 binin üzerinde öğrencimize eriştik. Projenin temel amacı öğrencilere enerji tasarruf ve güvenliğini geleneksel ve modern yöntemlerle aktarmak. Karagöz Gölge Oyunu ile geleneksel yöntemler kullanılırken, VR Teknolojisi ile ise enerji tasarruflu ve tasarruf yapılmayan bir dünya senaryoları sanal gerçeklikle gösteriliyor. Ayrıca Uludağ Üniversitesi ile de proje partnerliği yapıyoruz. Üniversite öğrencileri gün boyunca çocuklarla sıcak bir bağ kurarak animasyon karakterleri, yüz boyama ve çeşitli etkinliklerle keyifli anlar yaşattılar. Grup olarak enerjiyi verimli kullanan ve çevreye duyarlı nesiller yetişmesine katkı sağlayarak; daha temiz, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için kalıcı fayda üretmeyi hedefliyoruz. Protokol kapsamında Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği yapıyoruz, kendilerine destekleri için teşekkür ederiz' diye konuştu. İş birliğinin ev sahipliği konuşmasını yapan Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer ise, 'Bizler için en kıymetli olan; öğrencilerimizin doğru bilgiyle, doğru alışkanlıklarla, doğru yönlendirmelerle yetişmesidir. Enerji tasarrufu bilinci, enerji güvenliği farkındalığı ve sürdürülebilir yaşam kültürü, artık yalnızca belirli alanlara yönelik değil; tüm toplumun ortak sorumluluğu hâline gelmiştir. Uludağ Enerji tarafından yürütülen Enerjini Geleceğe Taşı projesi, VR gözlük ortamında sunulan enerji tasarrufu ve güvenliği eğitimleri, yine çocuklarımızı hem eğlendiren hem bilinçlendiren Karagöz Gölge Oyunu, sanatla öğrenmeyi buluşturan resim yarışmaları, ortaokul öğrencileri için hazırlanan Enerji Timi sunumları; 16 okulda uygulanmış ve kısa sürede çok güçlü bir etki oluşturmuştur. Bu çalışmaların bugün burada daha geniş bir planlama ve iş birliği anlayışıyla devam edecek olması bizi ayrıca sevindirmektedir. Geleceğimizin mimarı olan çocuklarımız için daha güçlü, daha nitelikli, daha bilinçli yaşam ortamlarını birlikte inşa etmenin kararlılığını ortaya koyduğumuz bu iş birliğinin Bursa eğitimine, öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve tüm paydaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum' ifadelerini kullandı. Enerjini Geleceğe Taşı Projesi Uludağ Enerji’nin Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da yürüttüğü Enerjini Geleceğe Taşı Projesi; VR tabanlı senaryolar, geleneksel Karagöz Gölge Oyunu, interaktif atölyeler ve enerji temalı eğitim kitaplarıyla bütüncül bir öğrenme deneyimi sunuyor. VR gözlüklerle öğrenciler, tasarruf yapılan ve yapılmayan iki farklı geleceği karşılaştırarak enerjinin sorumlu kullanımının etkilerini somut biçimde görüyor. Gölge oyunu bölümü ise çocuklara ev içinde uygulayabilecekleri küçük ama etkili tasarruf davranışlarını eğlenceyle öğretiyor. Program sonunda dağıtılan Enerjik Tatil Boyama ve Etkinlik ile Geleceğin Enerjisi kitapları, yenilenebilir enerji kaynaklarını oyun, görsel uygulama ve basit deneylerle anlatıyor; böylece projenin etkisi sınıf ortamından eve taşarak kalıcı bir farkındalığa dönüştürüyor.

2026’ya Girerken Çocukların Eğitim Haritasında İngilizce Zirvede Haber

2026’ya Girerken Çocukların Eğitim Haritasında İngilizce Zirvede

Akademik hayata uyum sağlama isteği ve dijital içeriklere daha kolay erişme ihtiyacı, İngilizce öğrenimini yılın başlangıcında güçlü bir öncelik haline getiriyor. 4–12 yaş arası çocuklara Avrupa standartlarında online İngilizce eğitimi sunan Novakid, yeni yılda İngilizcenin çocukların eğitim listesinde belirgin bir şekilde öne çıktığını vurguluyor. Yeni yıl yaklaşırken birçok aile, çocuklarının gelişim yolculuğunu yeniden planlama sürecine giriyor. Bu dönemde öne çıkan başlıkların başında İngilizce yer alıyor. Erken yaşta İngilizceyle tanışan çocuklar, öğrenme süreçlerine daha hızlı uyum sağlıyor. Dil becerilerinin gelişmesi, okul hayatındaki katılımlarını artırıyor ve günlük yaşamda karşılaştıkları içerikleri daha kolay anlamalarına katkı sunuyor. Erken yaşta İngilizce öğrenmek, çocuklarda merak duygusunu canlı tutuyor ve öğrenme isteğini destekliyor. Yeni kelimeler ve ifadelerle tanıştıkça özgüvenleri de artıyor. Dijital kaynaklara erişimin yaygınlaşması, İngilizceyle temasın günlük yaşamın doğal bir parçası haline gelmesini sağlıyor. Böylece çocuklar öğrendiklerini pekiştirebilecekleri daha fazla fırsatla karşılaşıyor. Online öğrenme ortamlarının sunduğu imkânlar sayesinde İngilizce, yıl boyunca sürdürülebilecek bir gelişim alanına dönüşüyor. İnteraktif içerikler ve oyunlaştırılmış materyaller, dil öğrenimini keyifli bir deneyime çeviriyor. Bu yaklaşım, çocukların derslere daha kolay odaklanmasına ve öğrenme motivasyonlarının yüksek kalmasına katkı sağlıyor. Yeni Yıl Hedeflerinde İngilizce Öne Çıkıyor Aileler, çocuklarının gelecekte daha geniş bir dünyaya erişebilmesini istiyor. İngilizce öğrenimi bu hedefi destekleyen önemli alanlardan biri olarak değerlendirilirken, çocukların sosyal çevrelerinde daha rahat iletişim kurmalarına da katkı sunuyor. Yeni bir dil öğrenmenin sağladığı farkındalık, çocukların akademik yaşamlarına olduğu kadar sosyal deneyimlerine de değer katıyor. İlgi çekici içeriklerle desteklenen eğitimler, çocukların sürece daha aktif katılım göstermesini sağlıyor. Bu nedenle online İngilizce programları, yıl içinde sürdürülebilir bir öğrenme rutini oluşturmak isteyen aileler tarafından tercih ediliyor. Novakid, 4–12 yaş arası çocuklara yönelik oyun tabanlı içerikler ve etkileşimli ders akışlarıyla İngilizceyi çocuklar için eğlenceli bir öğrenme alanına dönüştürüyor. Platform, çocukların kendi hızlarında ilerlemesine imkân tanıyan yapısıyla yeni yılda dil öğrenimine başlamak isteyen ailelere esnek bir seçenek sunuyor.

Türkiye’de Perfüzyon Eğitimi Akademik Boyut Kazandı! Haber

Türkiye’de Perfüzyon Eğitimi Akademik Boyut Kazandı!

Üsküdar Üniversitesi Perfüzyon Bölümü’nün dünya standartlarındaki simülasyon laboratuvarı ve güçlü eğitim altyapısına dikkat çeken Prof. Dr. Ali Kocailik, “Simülatör sayesinde öğrencilerimiz, 4 yıllık eğitimleri bittiğinde deneyimli birer perfüzyonist olarak mezun olacaklar.” dedi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Perfüzyon Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Kocailik, perfüzyon eğitimi hakkında bilgi verdi. Perfüzyon hayatiyetin devamını sağlayan yaşam desteği uygulaması Perfüzyonun anlam itibarıyla, vücuttaki tüm dokuların beslenmesi demek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ali Kocailik, “Bir anlamda hayatın devamlılığının sağlanması da diyebiliriz. Perfüzyon; açık kalp ameliyatı sırasında kalp ve akciğerlerin durdurulması gerektiğinden, ameliyat bitene kadar hastanın kanını kalbe gelmeden vücut dışına alıp, oksijenlendirip, kalbin çıkış kısmından tekrar vücuda vererek dolaşımın ve dolayısıyla hayatiyetin devamının sağlanması amacıyla 1953 yılından bu yana ameliyathanede icra edilen bir uygulama idi. 50 yıl kadar önce başlayan, ama son 20 yıldır daha yaygın uygulanan, özellikle H1N1 ve Covid pandemilerinde yoğunlaşan bir başka uygulama olan ECMO/ECLS, perfüzyona yeni bir boyut getirmiş, artık perfüzyonun çalışma alanı yoğun bakımlara, acil servislere ve hatta hastane dışı alanlara yayılmıştır.” diye anlattı. Türkiye’de perfüzyon eğitimi akademik boyut kazandı Prof. Dr. Kocailik, hayati öneme sahip, ciddi bilgi birikimi ve deneyim gerektiren bir meslek olan perfüzyonun, tüm dünyada yakın zamana kadar usta-çırak ilişkisi ile öğretildiğini dile getirerek, “Batı ülkelerinde yüksek lisans eğitimi ile akademik öğretime geçilmiştir. Türkiye’de ise 2011 yılında çıkan yasa ile perfüzyon eğitiminin lisans düzeyinde olması kararlaştırıldı. Perfüzyon eğitiminin akademik düzeyde yeni başlamış olması, doğrudan hasta ile ilişkilerinin olmaması, perfüzyon konusunda akademisyenin olmaması ve çok az üniversitede veriliyor olmasının toplumda az bilinmesinin sebepleri olduğunu düşünüyorum. Perfüzyonist olmazsa kalp cerrahisi ve ECMO/ECLS yapılamaz. Perfüzyonistler, ekibin vaz geçilmez asli üyesi olup başarının gizli kahramanlarıdır.” dedi. Prof. Dr. Kocailik: “Holistik bir perfüzyon bilim merkeziyiz” Üsküdar Üniversitesi Perfüzyon Bölümü’nün bu alandaki öncülüğünü ifade eden Prof. Dr. Ali Kocailik, “Simülasyon laboratuvarımız, güçlü eğitim kadromuz ve düzenli bilimsel toplantılarımız ile sadece öğrenci yetiştiren bir bölüm değil, holistik bir perfüzyon bilim merkeziyiz. Amacımız bilgiden hizmete ve ürüne giden yolu açmak.” ifadesinde bulundu. Üsküdar Üniversitesinin, dünya standartlarında bir perfüzyon simülatörüne sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Kocailik, “Öğrencilerimiz teorik bilgiyi alıyor, stajlarda uygulamayı görüyor. Ancak simülatörün sunduğu en büyük avantaj; gerçek kalp ameliyatı veya ECMO/ECLS sırasında yaşanabilecek zor ve acil durumları defalarca deneyimleme fırsatı vermesidir. Sonuç olarak, simülatör sayesinde öğrencilerimiz, 4 yıllık eğitimleri bittiğinde deneyimli birer perfüzyonist olarak mezun olacaklar.” şeklinde konuştu. Türkiye’deki perfüzyonistlerin %40’ı Üsküdar mezunu Türkiye’de aktif çalışan perfüzyonistlerin yaklaşık %40’ının Üsküdar Üniversitesi kaynaklı olmasının büyük bir sorumluluk olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kocailik, “Lisans ve yüksek lisans programlarımızdan mezun perfüzyonistler özel ve kamu hastanelerinde çalışmakta olup Üsküdar Üniversitesini temsil emekteler. Her yıl eğitim kalitemizi daha da artırarak güncel bilgilerle donatmak zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Diğer yandan üretilen bilgi miktarı hızla artıyor ve bu bilgiler de hızla güncellenmek zorunda. Dolayısıyla mezunlarımıza karşı da sorumluklarımız var ve iletişimi sıcak tutuyoruz. Bu amaçla her ay bilimsel toplantılar düzenleyerek mezunlarımız ve öğrencilerimizi kaynaştırıp yeni bilgileri paylaşıyoruz.” diye konuştu. Avrupa akreditasyonu kapıda Bölümün Avrupa Perfüzyon Board (EBCP) akreditasyon hedefinin öğrenciler için yeni fırsatlar getireceğini söyleyen Prof. Dr. Kocailik, müfredatın EBCP standartlarına göre güncellendiğini ve 2025-2026 eğitim yılında akreditasyonun alınmasının hedeflendiğini, bu sayede Türk öğrencilerin Avrupa’da da perfüzyonist olarak çalışma imkânına sahip olacağını, uluslararası öğrenci akışının artacağını vurguladı. ECMO iş birlikleriyle yeni ufuklar açılıyor Türk Acil Tıp Derneği ile iki yıldır yürütülen ECMO kurslarının büyük ilgi gördüğünü kaydeden Prof. Dr. Kocailik, Türk Yoğun Bakım Derneği ile de benzer bir iş birliğine gidildiğini açıkladı. Simülasyon teknolojisinin bu eğitimlerde kritik role sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Kocailik, “Bu iş birlikleri sayesinde ECMO/ECLS terapileri daha etkili uygulanacak, daha fazla hayat kurtarılacak ve yeni iş fırsatları doğacak” değerlendirmesinde bulundu. Perfüzyon alanına ilgi duyan gençlere seslenen Prof. Dr. Ali Kocailik, “Perfüzyon; henüz keşfedilmemiş alanların çok olduğu farklı bir dünya, özellikle ECMO/ECLS konusunda henüz yolun başında. Meraklı, öğrenmeye, araştırmaya istekli gençler için harika bir evren.” şeklinde sözlerini tamamladı. Dünyadaki 11 ekipten biri… Bu arada, Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Perfüzyon Bölümü, yalnızca eğitim ve bilimsel çalışmalarıyla değil, aynı zamanda dünya çapında hayat kurtaran uygulamalarıyla da dikkat çekiyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Perfüzyon Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Kocailik’in liderliğinde Üsküdar Üniversitesi’nden Yoğun Bakım Uzm. Dr. Kadir Doğruer ve perfüzyonist Tarık Demir’den oluşan ekip, kıtalararası kritik hasta naklinde görev alan dünyadaki 11 ekipten biri olma özelliğini taşıyor. Türkiye’de bu alanda kıtalararası nakil ekibinde yer alan tek ekip Üsküdar Üniversitesi’nde.

Aşırı Paylaşım Yapmak Saldırıya Davetiye Çıkarabilir! Haber

Aşırı Paylaşım Yapmak Saldırıya Davetiye Çıkarabilir!

Siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri ESET şirket bilgileri içeren paylaşımlara dikkat çekerek dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. Profesyoneller işleri, şirketleri ve rollerini paylaşırken benzer düşünen profesyonellerin yanı sıra potansiyel müşteriler ve ortaklara da ulaşmayı hedeflerler. Bu bilgiler kamuya açık hâle geldiğinde genellikle hedef odaklı kimlik avı (spearphishing) veya iş e-postası dolandırıcılığı (BEC) tarzı saldırılar düzenlemek için kullanılır. Bilgi ne kadar fazla olursa kuruluşunuza ciddi zarar verebilecek kötü niyetli faaliyetler için o kadar fazla fırsat doğar. Şirket bilgileri nerede paylaşılıyor? Genellikle bu tür bilgilerin paylaşıldığı Linkedin, tahmin edilebileceği gibi belki de en bariz örnektir. LinkedIn, dünyadaki en büyük açık kurumsal bilgi veri tabanı olarak tanımlanabilir. İşe alım uzmanlarının iş ilanlarını paylaştıkları yer de burasıdır ve bu ilanlarda, daha sonra spearphishing saldırılarında kullanılabilecek teknik ayrıntılar aşırı derecede paylaşılabilir. GitHub, siber güvenlik bağlamında, dikkatsiz geliştiricilerin sabit kodlanmış sırları, IP ve müşteri bilgilerini paylaştıkları bir yer olarak daha iyi bilinir. Ayrıca Instagram ve X gibi klasik tüketici odaklı sosyal platformlarda da çalışanlar onferanslara ve diğer etkinliklere ilişkin seyahat planlarının ayrıntılarını paylaşabilirler. Bu bilgiler kendilerine ve kuruluşlarına karşı silah olarak kullanılabilir. Şirket bilgileri silah olarak kullanılır mı? Tipik bir sosyal mühendislik saldırısının ilk aşaması istihbarat toplamaktır. Bir sonraki aşama ise alıcıyı cihazına farkında olmadan kötü amaçlı yazılım yüklemeye ikna etmek için tasarlanmış bir spearphishing saldırısında bu istihbaratı silah olarak kullanmaktır. Ya da potansiyel olarak, ilk erişim için kurumsal kimlik bilgilerini paylaşmaya ikna etmektir. Bu, e-posta, kısa mesaj veya telefon görüşmesi yoluyla gerçekleştirilebilir. Ayrıca bu bilgileri kullanarak e-posta, telefon veya video görüşmesinde C düzeyinde bir yönetici veya tedarikçi kimliğine bürünerek acil bir havale talebinde de bulunabilirler. Aşırı paylaşımın risklerine karşı en güçlü silah eğitim Yöneticilerden tüm çalışanlara kadar herkesin sosyal medyada aşırı paylaşım yapmamanın önemini anlamasını sağlamak için güvenlik farkındalık programlarını güncelleyin. Çalışanları, kullanıcıyı tanıdıkları hâlde istenmeyen DM'ler yoluyla paylaşım yapmamaları konusunda uyarın; phishing, BEC ve deepfake girişimlerini tespit edebilmelerini sağlayın. Bunu, sosyal medya kullanımıyla ilgili katı bir politika ile destekleyin, paylaşılabilecek ve paylaşılamayacak şeyler konusunda kırmızı çizgiler belirleyin ve kişisel ve profesyonel veya resmî hesaplar arasında net sınırlar uygulayın. Kurumsal web siteleri ve hesaplar da silah olarak kullanılabilecek bilgileri kaldırmak için gözden geçirilip güncellenmesi gerekebilir. Profesyonel hesapların ele geçirilerek iş arkadaşlarını hedef alması ihtimaline karşı, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve güçlü parolalar (parola yöneticisinde saklanan) tüm sosyal medya hesaplarında zorunlu hâle getirilmelidir.

Hüseyin Baş Yeniden Genel Başkan seçildi Haber

Hüseyin Baş Yeniden Genel Başkan seçildi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), 9. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongre için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen binlerce BTP’li önce Anıtkabir’e akın etti. Anıtkabir, pazar sabahı millî bayramları andıran tarihi bir kalabalığa sahne olurken BTP’liler Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret ederek dua etti. BTP lideri ilk konuşmasını salona giremeyenlere yaptı Anıtkabir ziyaretinin ardından kongre için Taha Akgül Spor Salonu’na geçildi. Gelenler salona sığmadı, binlerce insan yer kalmadığı için içeri alınamadı. Kongre salonuna gelen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş da ilk konuşmasını dışarıda bekleyen vatandaşlara yaptı. Baş, “Dışarıda kaldınız, soğukta kaldınız. Biz çok büyük salonlar istediğimiz hâlde tahsis etmediler. Defalarca başvurduk, bize ‘Yok.’ dediler. Bu tablo sizin eseriniz. İzleyin görün, Bağımsız Türkiye salonlara sığmıyor.” dedi. Bütün salon hep birlikte marş söyledi Dışarıdaki konuşmasının ardından BTP liderinin salona girişinde yoğun bir tezahürat ve coşku yaşandı. Baş’ın salondaki partilileri selamlaması yoğunluk nedeniyle dakikalarca sürdü. Daha sonra bütün salon hep birlikte 10. Yıl marşı ve İzmir Marşı’nı okudu. Kongrede BTP’nin kurucu lideri Prof. Dr. Haydar Baş’ın konuşmalarından oluşan sinevizyon gösterimi de ilgiyle izlendi. BTP liderinin kongre konuşması ise yaklaşık 1 saat sürdü. Hukuk, eğitim ve ekonomi ağırlıklı bir konuşma yapan Hüseyin Baş sözlerine Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.” İfadeleriyle başladı ve şöyle devam etti: “İstikbal biziz, biz geleceğiz!” “Atamızın bu emrine, bu çağrısına biz de kulak verdik ve dedik ki: ‘İstikbal biziz, biz geleceğiz!’ Bugün vatanın ve milletin bizi beklediğini Allah var gördük. Bu salonun üç beş misli dışarıda insan içeri giremedi. Bir çağrı yaptık, Türkiye’nin her yerinden on binler harekete geçti. Birçok teşkilatımıza ‘Yerimiz yok, evden takip edin.’ diye haber yolladık. Buranın kat bekatı da bugün bizi evinden takip ediyor. Çünkü buraya alacak yerimiz kalmadı. Çok daha büyük salonlar talep ettik, kongrelerimiz için büyük salonlar istedik; ancak bize salon verilmedi.” “Millet fakru zaruret içindeyken devlet güçlü olamaz” “‘Güçlü Türkiye’ diyorsanız, o güçlü Türkiye Türk milletinin güçlü olmasından geçer. Millet fakru zaruret içindeyken devlet güçlü olamaz.” diyen Baş, sözlerini şöyle sürdürdü; “İstediğiniz kadar anlatın; pasaportun sağda solda geçmiyorsa, cebinde paran yoksa, sözün dinlenmiyorsa güçlü devlet olamazsın. Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye’yi Atatürk’ün yolunda yeniden güçlü bir şekilde inşa etmek için bugün Ankara’dan yola çıkmıştır. Hayırlı uğurlu olsun. Bu yürüyüş durmayacaktır.” “Bizim yolumuz Ata’dan başlar, Ata’da son bulur” Kongre öncesinde Anıtkabir’i ziyaret ettiklerini hatırlatan Hüseyin Baş, “Bakın, buraya hepiniz Anıtkabir’den geldiniz. Bizim yolumuz Ata’dan başlar, Ata’da son bulur. Biz, Atatürk’ün çizdiği yolda bu ülkeyi ayağa kaldıracak bir nesiliz. Bizim gencimiz bilinçli, çalışkan, dürüst ve üretkendir. Bu gençlik varken vallahi bütün sorunları çözeriz, billahi bütün sorunları çözeriz.” dedi. “Bağımsız bir Türkiye’yi inşa etmeye var mısınız?” Konuşmasında BTP Başkanlık Divanı’na ilk kez giren isimleri de tanıtan Baş, “Aklınıza hangi alan geliyorsa; sosyal, hukuki, içtimaî… Bütün sorunları çözecek ekip bu salondadır. Bu kadro, Bağımsız Türkiye Partisi kadrosudur ve bu sorunları çözmek için bugünden itibaren yola çıkıyoruz. Ben yola çıktım. Siz de benimle yürümeye var mısınız? Türk milletini hak ettiği yere getirmeye var mısınız? Bu gençliğe sahip çıkmaya var mısınız? Annelerin, babaların, evlatların mutlu bir ülkede yaşamasına var mısınız? Bağımsız bir Türkiye’yi inşa etmeye var mısınız?” sözleriyle salonu selamladı. Salon hep bir ağızdan “Varız!” diye karşılık verdi. Yeniden Genel Başkan seçildi Genel başkanlık seçiminde 1140 delege oy kullandı. Geçerli oyların 1136’sını alan Hüseyin Baş yeniden genel başkan seçildi. Parti yönetimi yenilenirken 113 kişilik yeni MYK’da ciddi bir gençleşme ve kadın ağırlığı dikkat çekti. Başkanlık Divanı’na ise akdemik alanda çalışmalarıyla öne çıkan akademisyenler dâhil edildi. BTP kongresini 17 siyasi parti temsilcisi, çok sayıda basın mensubu ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi takip etti. Ekrem İmamoğlu mesaj gönderdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tutuklu Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da kongreye mesaj gönderdi. Mesajında şu ifadeler yer aldı: “Bağımsız Türkiye Partisi’nin engellemeye maruz kalmadan kongresini toplayabilmesinden, partinin değerli Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş’ın adlî kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı bulunmadan bu kongreye katılabiliyor olmasından duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum. Türkiye bugün maalesef böyle bir noktadadır. Muhalefetin en temel siyasi faaliyetleri gerçekleştirebilmesi bile demokrasimiz adına bir memnuniyet vesilesi hâline gelmiştir. Milletçe siyasi rekabeti ortadan kaldırarak iktidarını güdümlü yargı operasyonlarıyla sürdürmeye heves eden bir anlayışın ceremesini çekiyoruz. Ekonomik, siyasi ve idarî krizler bitmiyor; devlet kurumlarına güven zedeleniyor; vatandaşın barınma, beslenme, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi en temel ihtiyaçları bile layıkıyla karşılanamıyor. Bu gidişe ancak partileri ve şahısları aşan büyük bir uzlaşma, büyük bir iş ve gönül birliğiyle son verebiliriz. Değerli Genel Başkan Hüseyin Baş’ın sıklıkla dile getirdiği, kimseyi düşman görmeden siyaset yapma ve demokrasi zemininde buluşma çağrısı bu çerçevede son derece değerlidir ve mutlaka karşılık bulmalıdır. Bağımsız Türkiye Partisi’nin 9. Olağan Büyük Kongresi’nin cumhuriyet, demokrasi, adalet ve hürriyet mücadelesine güç ve dinamizm katacağına inanıyor, hayırlı olmasını diliyorum.”

Koruncuk Vakfı’ndan “Depremin 3. Yılında Eğitime Erişim” Konferansı Haber

Koruncuk Vakfı’ndan “Depremin 3. Yılında Eğitime Erişim” Konferansı

Buluşma, kriz anlarında çocuk haklarının nasıl korunabileceğine, sivil toplum–kamu–akademi iş birliğinin hangi mekanizmalarla güçlendirilebileceğine ve sahadan edinilen iyi uygulama örneklerinin nasıl yaygınlaştırılabileceğine yönelik kapsamlı bir değerlendirme platformu sundu. Konferans; afet sonrası yeniden yapılanma süreçlerinde çocukların eğitime kesintisiz erişimini desteklemek amacıyla yürütülen çalışmaların görünür kılınmasını, kurumlar arası iş birliğinin güçlendirilmesini ve bölgedeki güncel ihtiyaçlara yönelik çözüm modellerinin paylaşılmasını hedefledi. Etkinlik; alanında uzman akademisyenlerin, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin ve yerel paydaşların katılımıyla gerçekleştirildi. Konferansta açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, “Hak ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temelli Eğitim” başlıklı sunumuyla afet koşullarında eğitime erişimde kırılgan grupların karşılaştığı zorluklara dikkat çekti. Programın ilk oturumu, “Depremin Yarattığı Sorunlar” başlığıyla öğretmenler, yerel kurum temsilcileri ve sahada çalışan uzmanların değerlendirmelerine ayrıldı. Öğretmen Ağı’ndan Deniz Göktaş, Suna’nın Kızları’ndan Betül Sarı ve Hatay Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nden Zeki Sağ, bölgedeki güncel ihtiyaçlar ve çözüm alanlarına ilişkin deneyimlerini paylaştı. Oturumun moderatörlüğünü Koruncuk Vakfı Genel Sekreteri Prof. Dr. Çiğdem Göksel üstlendi. İlk oturumda, temsilciler bölgedeki güncel ihtiyaçların yanı sıra çocukların örgün eğitime devamında, öğretmenlerin üstlendikleri görevlerin önemini ve kız çocukların eğitime erişmesindeki cinsiyet temelli ayrımcılıklar vurgulandı. İkinci oturumda ise “Sivil Toplumun Katkısı: İyileştirme Sürecinde STK’lar” başlığıyla afet sonrası süreçte sivil toplum kuruluşlarının üstlendiği kritik roller ele alındı. Koruncuk Vakfı Mütevelli Heyet ve Yönetim Kurulu Başkanı Av. Dr. Figen Samuray, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Senem Başyurt, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Sait Tosyalı, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ve Buradayız Hatay Derneği Başkanı Av. Mehmet Ali Gümüş iyileşme sürecine yönelik çalışmalarını aktarırken oturumun moderasyonunu Turkish Philantrophy Funds Deprem Fonu Yöneticisi Seda Özdemir Şimşek yürüttü. Bu oturumda temsilciler, her bir kurum özelinde, deprem sonrası yapılan çalışmalarını ve gözlemlerini paylaştı. Aynı zamanda bölgedeki yaşamın iyileşmesinde ve çocukların örgün eğitime erişmesinde iş birliğinin ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altı çizildi. Öğle arasının ardından gerçekleştirilen “Koruncuk Vakfı: İyi Uygulamalar Paylaşım Toplantısı – Sosyal İçerme ve Eğitime Erişim” bölümünde, Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan desteklenen, IPA-2023-449-256 projesi kapsamında hazırlanan ‘İyi Uygulamalar Raporu’nun içeriği tanıtıldı. Oturumda, Türkiye’de ve Avrupada’ki çocuk ve aile ve destek alanlarında çalışan kurumları iyi örneklerinin incelendiği saha deneyimleri, bu deneyimlerden çıkarılan sonuçlar, sosyal içerme çalışmaları ve çocukların eğitime kesintisiz erişimini sağlamak için hayata geçirilen modeller paylaşıldı. Konferans, çocukların eğitim yolculuğunun sürdürülebilir biçimde desteklenmesi için iş birliklerinin güçlendirilmesi gerektiği mesajıyla sona erdi.

Vodafone “Bi’ Düşünsene” Fikir Maratonu Şampiyonları Belli Oldu Haber

Vodafone “Bi’ Düşünsene” Fikir Maratonu Şampiyonları Belli Oldu

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, geleceğin teknolojilerine yön verecek gençlerin yanında durmaya devam ediyor. Vodafone’un, gençlik markası FreeZone işbirliğiyle üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği, gençlere sadece fikirlerini paylaşacakları bir platform değil, aynı zamanda Vodafone’un dinamik ve yaratıcı dünyasını yakından tanıma imkânı sunan “Bi’ Düşünsene” fikir maratonunda kazananlar belli oldu. Vodafone’un tüketici markası ile işveren markasının birlikteliğini yansıtan ve toplamda 198 üniversiteden 2 bini aşkın takım başvurusunun alındığı maratonda birinciliği REDİ takımı kazanırken, VZEN takımı ikinci, Fiber Sarsıntı takımı da üçüncü oldu. Maratonda birinci olan takıma 750 bin TL, ikinci takıma 500 bin TL ve üçüncü takıma 250 bin TL para ödülü sunuldu. Ayrıca, ilk 3’e giren takımlara staj programlarında öncelik, son 10 takıma ise liderlik ekibine tersine mentorluk imkânı sağlanacak. “Bi’ Düşünsene” fikir maratonu değerlendirme toplantısında konuşan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Nazlı Tlabar Güler, şunları söyledi: “Vodafone olarak, teknoloji alanındaki global tecrübe ve bilgi birikimimiz ve kapsayıcı kültürümüzle, gençlere ulaşmak ve onlara yatırım yapmak bizim için temel bir öncelik. Dünya Ekonomik Forumu’nun Future of Jobs 2025 raporuna göre, yakın gelecekte işlerde gereken becerilerin yaklaşık %40’ı değişecek. Yapay zekâ, büyük veri ve siber güvenlik gibi teknoloji becerileri hızla önem kazanırken; yaratıcı düşünme, esneklik, dayanıklılık ve çeviklik gibi insani beceriler de kritik olmaya devam edecek. Geleceğin iş dünyasında bu iki beceri setini birleştirebilenler fark yaratacak. Bu tablo, gençler için hem büyük fırsatlar hem de belirsizlikler barındırıyor. Biz bu belirsizliği fırsata çevirmek için gençlerin her zaman yanındayız. Onlara gelişim ve yaratıcılık alanları açıyor, teknolojiyle donatıyor ve kariyer yolculuklarında rehberlik ediyoruz. Bi’ Düşünsene fikir maratonu da bu yaklaşımın bir ürünü. ‘Bi’ Düşünsene” ile üniversite öğrencileri arasında işveren markası olarak bilinirliğimizi artırmayı ve Vodafone ile öğrenciler arasında güçlü bir bağ kurmayı hedefledik. Global ölçeğimizin ve teknoloji liderliğimizin sunduğu fırsatlardan daha fazla genç arkadaşımızın haberdar olmasını sağladık. Programımıza 2.000 gibi epey yüksek bir başvuru aldığımızı söylemekten memnuniyet duyuyorum. Yarışmamıza ilgi gösteren, fikir geliştiren ve paylaşan tüm gençlere gönülden teşekkür ediyorum.” Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin ise şöyle konuştu: “Vodafone FreeZone olarak, gençlerin hayatlarına değer katıyor, ekonomik kaygı ve ihtiyaç anlarında onlara somut faydalar sağlayarak her an yanlarında oluyoruz. Bu yıl genç müşterilerimize her ortamda kazançlı çıkabilecekleri ve mutlaka her ay birbirinden çeşitli faydalar kazanabilecekleri yeni bir dönem başlattık. FreeZone’un kazandıran dünyası ile gençlere harcamalarında destek olacak avantajlar sunuyoruz. FreeZone olarak; gençlerin en çok kullandıkları sosyal medya ve dijital platformlarda GB hediyesi sunarken, Vodafone’un global gücünü kullanarak Netflix, Spotify ve YouTube gibi global platformlarla iş birlikleri ile gençlere özel verdiğimiz avantajları zenginleştiriyoruz. FreeZone’un en güçlü odak noktalarından biri de üniversite gençliği. FreeZone Kampüs Elçileri programımız ile 30 şehirde 60 kampüste 83 elçimiz aracılığıyla gençlere dokunuyoruz. Bu alanda gençlere olan yaklaşım ve merakımızı birleştirerek İK ekibimizle bir proje gerçekleştirdik. Kampüs elçilerimiz de projemizde önemli rol oynadı. Projemizin kampüslerde duyurulması, her kanalda yaygınlaştırılması, başvuru toplanması gibi konularda bize destek verdiler. Jüri üyesi olarak yer almaktan büyük keyif aldığım bu projede ilham aldığımız birçok fikir dinledik. Her bir katılımcıya hayallerini oluşturdukları ve bizimle paylaştıkları için teşekkür ediyorum.” Eğlenceli ve interaktif deneyimler sunuldu “Vodafone Bi’ Düşünsene” programı için ülke genelinde 10 üniversitede etkinlikler düzenlenerek Vodafone’un sürekli eğitim/gelişim kültürü ve global çapta sunduğu kariyer fırsatları tanıtıldı. Üniversite kampüslerinde öğrencilere ilgi çekici, enerji dolu ve akılda kalıcı bir atmosferde eğlenceli ve interaktif deneyimler sunuldu. Program kapsamında, Vodafone ve Vodafone FreeZone sponsorluğunda hem kampüslerde hem de dijital platformlarda iletişim ve etkileşim faaliyetleri yürütüldü. İki farklı simülasyon teması belirlendi “Vodafone Bi’ Düşünsene” fikir maratonuna başvuru için “E-Atıkları Dönüştür, Geleceği Tasarla” ve “Dijital Dünyaya Akıllı Dokunuş” olmak üzere iki farklı simülasyon temasından biri seçildi. Her simülasyon Test Tabanlı Görev, Metin Tabanlı Görev, Sunum Hazırlığı Görevi ve Video Tabanlı Sunum Görevi olmak üzere dört farklı görevden oluştu. Adaylar, başvurularını proje web sitesi üzerinden gerçekleştirip projelerini Ludi platformuna yükledi. Ludi üzerinden sunulan projeler arasından yapılan değerlendirme sonucunda 30’u seçildi. Finale kalan 10 fikir, Vodafone çalışanlarından oluşan bir değerlendirme kurulu tarafından belirlendi. Finalist takımlar İstanbul’da gerçekleşen büyük finalde Engin Aksoy, Nazlı Tlabar Güler, Meltem Bakiler Şahin, Ayşegül Arıcan Şeker, Akan Abdula, Deniz Sağdıç, Elif Ergu Demiral ve Mehmet Keteloğlu’ndan oluşan jüriye sunum yaptı. Jüri değerlendirmesi sonucu ilk 3’e girenler belirlendi. Gençler projeleriyle takdir topladı Yapılan jüri değerlendirmesi sonucunda birinciliği Vodafone Pay tabanlı askıda fatura sistemi fikriyle ODTÜ’lü öğrencilerden oluşan REDİ takımı kazanırken, Gebze Teknik, Koç ve Türk Hava Kurumu Üniversiteleri’nden öğrencilerin kurduğu VZEN takımı ekran süresini kontrol etmeye yönelik yapay zekâ destekli proje fikirleriyle ikinci, Ankara Medipol ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversiteleri’nden öğrencilerin kurduğu Fiber Sarsıntı takımı geliştirdikleri deprem erken uyarı sistemi fikriyle üçüncü oldu.

Psikolojik Dayanıklılık Engelleri Aşmayı Kolaylaştırıyor! Haber

Psikolojik Dayanıklılık Engelleri Aşmayı Kolaylaştırıyor!

Engellilik bireyin mizacına göre olumlu veya olumsuz etkiler gösterebiliyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, engelliliğin doğuştan, kaza sonucu veya uzun süren bir hastalığa bağlı olarak organ bozukluğu ya da yokluğu nedeniyle bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerde çeşitli derecelerde kayıp olarak tanımlandığını ifade ederek, “Bazı bireyler engelli olarak doğarken, bazıları için engellilik yaşamın herhangi bir döneminde aniden ortaya çıkabilir veya zaman içinde yavaş yavaş gelişebilir. Bu iki durumun psikolojik etkileri farklılık gösterebilir. Bireyin mizacı, kişilik özellikleri ve sahip olduğu psikolojik, sosyal, çevresel ve finansal kaynaklar, özellikli bireylerin iyi oluşu üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler gösterebilir.” dedi. Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığı şartlara da bağlı Psikolojik dayanıklılık, bireyin stresli ve zorlayıcı yaşam deneyimleri karşısında uyum sağlayabilme, esneklik gösterebilme ve güçlenerek ilerleyebilme yeteneği olduğuna dikkat çeken Aytop, “Engellilik deneyimi psikolojik dayanıklılığı hem olumlu hem olumsuz yönde etkileyebilir. Engellilik deneyimi, bireyleri yaşamın zorluklarına karşı daha sabırlı, esnek, uyumlu ve anlayışlı olmaya teşvik edebilir. Bu süreç, problem çözme becerilerini geliştirmelerine ve mevcut şartları daha yaratıcı ve işlevsel kullanmayı öğrenmelerine katkı sağlayabilir. Öte yandan, eşlik eden ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar, engele bağlı gelişen fiziksel sınırlılıklar, toplumsal önyargılara ve etiketlemelere maruz kalmak, dışlanmak, sosyal izolasyon, çeşitli imkanlara erişilebilirlik sorunları (eğitim, sağlık, istihdam gibi), ekonomik zorluklar bireyin öz-şefkatini, öz-saygısını, öz-değerini, öz yeterliğini, öz- farkındalığını, kendisi ve çevresi üzerindeki kontrol hissini, umudunu, yaşam doyumunu, motivasyonunu, kişiler arası ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını zedeleyebilir.” diye konuştu. Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını artıran faktörler neler? Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını artıran faktörlere işaret ederek, “Bireyin öz-şefkati, öz-saygısı, öz-değeri, öz-yeterliği, öz-farkındalığı, kendini kabulü, anlam ve amaç arayışı, erdemleri ve karakter güçleri ile etkili iletişim ve empati becerileri, dayanıklılığı güçlendiren önemli psikolojik kaynaklar arasında yer alıyor. Ayrıca aile içi sağlıklı iletişim, karşılıklı anlayış, adil görev dağılımı ve değişen koşullara uyum, bireyin kendini değerli hissetmesini ve zorluklarla başa çıkmasını destekliyor.” ifadesinde bulundu. Sosyal ve toplumsal desteklerin de kritik olduğunu belirten Aytop, “Sosyal çevreden algılanan destek, yalnızlık ve izolasyon hissini azaltarak kaygı ve depresyona karşı koruyucu rol oynuyor. Yapılandırılmış psikoterapi, bireylerin esneklik, farkındalık ve problem çözme becerilerini artırırken, erişilebilir fiziksel ortam, eğitim ve istihdam olanakları, zorbalık ve ayrımcılığın azaltılması; özellikli bireylerin hem günlük yaşamda hem de psikolojik olarak daha dayanıklı olmalarını sağlıyor.” şeklinde konuştu. Toplumdaki önyargılar özellikli bireyin kendini değerli hissetmesini zorlaştırıyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını zayıflatan risklere de dikkat çekerek, “Engelin getirdiği zorunlu sınırlamalara ek olarak, toplumdaki önyargılar, etiketleyici tutumlar ve ayrımcılık bireyin kendini değerli hissetmesini zorlaştırıyor; eğitim, istihdam ve sosyal yaşamda yaşanan eşitsizlikler aidiyet duygusunu azaltıyor. Sürekli mücadele gerektiren mimari ve sistemsel engeller, kronik stres, tükenmişlik ve yorgunluğa yol açarken, aşırı korumacı veya baskıcı aile ve çevre tutumları bireyin bağımsızlık, özgüven ve kendini gerçekleştirme çabalarını engelleyebiliyor. Özellikle sonradan özellikli olan bireyler kayıp ve yas süreciyle karşı karşıya kalıyor, umutsuzluk ve belirsizlik düşünceleri psikolojik dayanıklılığı zayıflatıyor; tüm bunlar depresyon ve kaygı bozuklukları gibi ruhsal sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırabiliyor.” dedi. Hobilerle ilgilenmek ruhsal dengeyi ve içsel güveni artırıyor Özellikli bireylerin günlük yaşamda psikolojik dayanıklılıklarını artırmak için duygusal farkındalık geliştirmelerinin, zor duyguları tanıyıp kabul etmelerinin ve bunları yargısızca deneyimlemelerinin önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, “Bireylerin güçlü yönlerine odaklanması, sanatsal ve sportif faaliyetler, problem çözme, teknoloji kullanımı gibi alanlarda kendini ifade etmesi özsaygı, öz-yeterlik ve motivasyonu artırıyor. Düzenli uyku, dengeli beslenme, fiziksel hareket ve planlı bir gün gibi günlük rutinler ile sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi dayanıklılığı besliyor. Kendine zaman ayırmak, hobilerle ilgilenmek, öz-şefkat göstermek ve küçük, gerçekçi hedefler belirlemek ruhsal dengeyi ve içsel güveni artırıyor. Ayrıca rehabilitasyon programları, destek grupları ve gerektiğinde profesyonel psikolojik destek, bireyin kaynaklarını etkin şekilde kullanmasını, zorluklarla başa çıkmasını ve anlamlı, amaçlı bir yaşam sürmesini sağlıyor.” diye konuştu. Engellilere destekte toplumun rolü de büyük Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığının yalnızca bireysel çabalarla sınırlı olmadığını, toplumun tutum, norm, değer ve fiziki yapılarıyla doğrudan ilişkili olduğunu ifade eden Aytop, “Toplumun özellikli bireyleri kabul eden, kapsayıcı ve çeşitliliği değerli gören bir atmosfer oluşturması, bireyin kendisini ait ve değerli hissetmesini sağlar. Fiziksel çevrede erişilebilirlik düzenlemeleri, eğitimde fırsat eşitliği ve kapsayıcı politikalar; bireyin bağımsızlık, özgüven ve sosyal aidiyet duygusunu güçlendirerek psikolojik dayanıklılığa katkı sunar. Ayrıca toplumun özellikli bireylere yönelik bilinçlenmesi ve farkındalık çalışmaları, yanlış inanç ve önyargıları azaltarak sosyal izolasyon ve psikolojik sıkıntı riskini düşürür.” şeklinde konuştu. Toplumun rolünün yalnızca farkındalıkla sınırlı kalmadığını; istihdam politikaları, sosyal destek sistemleri, gönüllü çalışmalar ve sosyal hizmet mekanizmaları da bireyin dayanıklılığını güçlendirdiğini ifade eden Aytop, “Özellikli bireylerin kamusal alanda görünür olması, karar alma süreçlerine dahil edilmesi ve haklarının uygulanabilir olması, kendilerini değerli ve güvende hissetmelerini sağlıyor. Sağlık hizmetlerine, rehabilitasyon ve psikolojik desteğe erişim imkânları ile sosyal güvenlik mekanizmaları; yaşam kalitesini artırarak, özellikli bireylerin hem zorluklarla başa çıkma kapasitesini hem de içsel güçlerini destekliyor.” ifadesinde bulundu. Yüksek psikolojik dayanıklılık sağlığı olumlu etkiliyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, yüksek psikolojik dayanıklılığın özellikli bireylerin hem fiziksel hem de sosyal sağlığını olumlu etkidiğini belirterek, şöyle devam etti: “Dayanıklı bireyler stresle daha sağlıklı başa çıkar, duygularını düzenler, sorunlarla etkili şekilde yüzleşir ve gerektiğinde sosyal veya profesyonel destek alarak ruhsal yüklerini hafifletir; bu durum bağışıklık sistemi ve iyileşme süreçleri üzerinde koruyucu etki sağlar. Aynı zamanda dayanıklılık, bireyin kendi sağlığına yönelik sorumluluklarını yerine getirmesini kolaylaştırır; düzenli kontroller, tedaviye uyum, ilaç kullanımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları daha kolay benimsenir. Sosyal yaşamda da dayanıklılık, güvenli ilişkiler kurma, iletişimde rahatlık ve sosyal etkinliklere katılımı artırır; yalnızlık ve izolasyonu azaltarak yaşam doyumunu yükseltir. Dayanıklı bireyler zorluklarla karşılaştığında pes etmek yerine çözüm yolları üretir, eğitim, iş ve topluluk faaliyetlerinde aktif rol alır, özgüven ve öz-yeterlik duyguları sayesinde toplumsal rollere daha cesurca katılır. Bu tutum, hem sosyal başarıyı hem de yaşamdan keyif alma ve üretken olma kapasitesini artırarak özellikli bireylerin genel yaşam kalitesini güçlendirir.” Aileler aşırı koruyucu olmaktan kaçınmalı Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığında ailelerin ve bakıcıların rolünün belirleyici olduğuna vurgu yaparak, “Bireyin engelliliğini kabul etmek, eleştirel değil destekleyici bir tutum sergilemek ve güçlü yönlerine odaklanmak, özsaygı, yeterlilik inancı ve kendine güveni artırıyor. Aşırı koruyucu tutumlardan kaçınmak, bireyin bağımsızlık kazanmasını ve problem çözme becerilerini geliştirmesini sağlarken, etkili iletişim de duyguların ifade edilmesini kolaylaştırıyor. Bireyin günlük yaşamda sorumluluk almasına izin vermek, kişisel bakım, ev işleri veya sosyal aktivitelerde katkıda bulunmasını desteklemek; kontrol duygusunu ve dayanıklılığı güçlendiriyor.” dedi. Ailelerin duygusal destek sağlamasının, empati kurmasının ve bireyin duygularını geçerli bulmasının psikolojik sağlamlık için kritik olduğunu belirten Aytop, “Özellikli bireylerin toplumsal hayata katılımını teşvik etmek, eğitim ve sağlık süreçlerine aktif katılımını desteklemek, başarılarını fark edip takdir etmek dayanıklılığı artırıyor. Ayrıca ailelerin ve bakım verenlerin kendi fiziksel ve ruhsal sağlıklarına özen göstermesi, sosyal ve profesyonel desteklerden faydalanmaları; özellikli bireye sağlıklı ve sürdürülebilir bir destek sunabilmelerini sağlıyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.