Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Egzersiz

Kapsül Haber Ajansı - Egzersiz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Egzersiz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İBB’den Diyabet ve Obeziteyle Mücadelede Yeni Yaklaşımlar Konferansı Haber

İBB’den Diyabet ve Obeziteyle Mücadelede Yeni Yaklaşımlar Konferansı

20 Kasım 2025’te Esenler İBB Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşen konferans, akademi dünyası, sağlık profesyonelleri ve sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla toplam 500 kişiyi bir araya getirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği “Diyabet ve Obeziteyle Mücadelede Yeni Yaklaşımlar Konferansı”nda İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, diyabet ve obeziteyle mücadelede güncel tedavi, teknoloji ve koruyucu sağlık yaklaşımlarını paylaştı. “OBEZİTE VE DİYABET TÜRKİYE’NİN EN KRİTİK SAĞLIK BAŞLIKLARI” Konferansın açılışında söz alan İBB Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Önder Yüksel Eryiğit, Türkiye’nin diyabet ve obezitede Avrupa’nın en yüksek oranlarına ulaştığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü'ne göre obezite; 21. yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. Türkiye’de, günümüzde her üç kişiden biri obez. Bu oran, bizi Avrupa'da ilk sıraya koymaktadır. Dahası İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri içinde de obezitede Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra en yüksek ikinci ülke konumundayız.” “EN İYİ TEDAVİ KORUNMAKTIR” Açılışın ikinci konuşmacısı İstanbul Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ ise modern yaşamın obeziteyi artırdığını belirterek şöyle konuştu: “Son yıllarda en önemli mesaj şudur: En iyi tedavi korunmaktır. Obezite ve diyabeti yalnızca ilaçla ya da cerrahi ile çözmemiz mümkün değil. Toplumun tamamına yayılan sağlıklı yaşam farkındalığı şart. Bu nedenle yerel yönetimlerin bu konudaki öncü rolü son derece değerlidir.” KATILIMCILARDAN DİKKAT ÇEKEN UYARILAR Konferans boyunca söz alan akademisyen ve sağlık uzmanları, diyabet ve obezitenin yalnızca tıbbi değil, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla da ele alınması gerektiği ortak görüşünde birleşti. Prof. Dr. İlhan Satman: “Türkiye’de diyabet görülme sıklığı son 20 yılda iki katına çıktı. Bu çok kritik bir artış. Erken tarama, iş yerinde sağlık programları ve dijital takip teknolojileri artık zorunlu hale gelmeli.” Prof. Dr. Gülşah Yenidünya Yalın: “Obezite yalnızca fazla kilo değildir; hormonal, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir araya geldiği kompleks bir tablodur. Tedavide kişiye özel yaklaşım hayati önem taşır.” Prof. Dr. Özlem Soyluk Selçuk Biricik: “Pelemir gibi yerli ürünlerin kan şekeri üzerindeki olumlu etkilerinin bilimsel verilerle doğrulanması, hem beslenme politikaları hem de tarımsal üretim açısından stratejik önem taşıyor.” Diyetisyen Hanife Köksal: “Beslenme tedavisi doğru uygulanmadığında diyabet yönetimi neredeyse imkânsız hale geliyor. En büyük sorun, yanlış bilginin sosyal medya üzerinden hızla yayılması.” Diyabet Hemşiresi Melike Çevikdizici: “İnsülin pompaları, sürekli glikoz ölçüm sistemleri ve mobil uygulamalar sayesinde hastaların tedavi farkındalığı ciddi şekilde artıyor.” Prof. Dr. Bülent Bayraktar: “Egzersiz, sıfır maliyetli en güçlü ilaçtır. Doğru planlanan fiziksel aktivite, diyabet riskini yüzde 50 azaltabilmektedir.” Prof. Dr. Akın Savaş Toklu: “Diyabetik ayak, geç kalındığında en ağır sonuçları doğuran komplikasyonlardan biridir. Erken bakım, uygun yara tedavileri ve hiperbarik uygulamalar hastaların yaşam kalitesini doğrudan yükseltir.” 5 OTURUMDA YENİ TEDAVİLER, BESLENME YAKLAŞIMLARI VE TEKNOLOJİLER 1. Oturum: Diyabet ve İş Yeri – Prof. Dr. İlhan Satman 2. Oturum: Obezitenin Tanısı ve Tedavisi – Prof. Dr. Gülşah Yenidünya Yalın 3. Oturum: Beslenmede Bilimsel Yaklaşımlar – Prof. Dr. Özlem Soyluk Selçuk Biricik 4. Oturum: İnsülin Tedavisi, Dijital Teknolojiler ve Egzersiz – Hanife Köksal, Melike Çevikdizici, Prof. Dr. Bülent Bayraktar 5. Oturum: Diyabetik Ayak ve Yara Yönetimi – Prof. Dr. Akın Savaş Toklu TÜRKİYE’DE VE AVRUPA’DA DİYABET GÖRÜLME SIKLIĞI DSÖ verilerine göre Türkiye’de 18 yaş üzeri diyabet sıklığı 2022 itibarıyla %16,6’ya ulaştı. Avrupa ülkelerinde ortalama oran %7–8 civarındayken Türkiye bu oranı neredeyse ikiye katlıyor. Türkiye'de her altı yetişkinden biri diyabet hastası konumuna gelmiş bulunuyor. Risk özellikle 30 yaş üzeri grupta çok daha belirgin şekilde seyretmekte. Bu durum, önleyici sağlık hizmetlerinin kritik önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Oturumlar sonunda konuşmacılara İBB Sağlık İşleri Dairesi Başkanı Dr. Önder Yüksel Eryiğit ve Sağlık ve Hıfzıssıhha Şube Müdürü Uzm. Dr. Hakan Yılmaztürk tarafından teşekkür belgeleri takdim edildi. Program, tüm katılımcıların sahnede çekilen toplu fotoğrafıyla sona erdi. İBB’NİN HEDEFİ: “HASTALIK OLUŞMADAN ÖNCE KORUYUCU SAĞLIK” İBB Sağlık İşleri Dairesi, diyabet ve obezite gibi hızla büyüyen sağlık sorunlarına karşı halkı bilinçlendiren sempozyum, eğitim ve bilimsel etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. İstanbul’un uzun vadede bir “sağlık kenti” olarak güçlendirilmesi ve koruyucu sağlık yaklaşımının toplumsal davranışa dönüşmesi hedefleniyor.

Saygınlar Kulübü 7 Ayda 1.764 Üyeye Ulaştı Haber

Saygınlar Kulübü 7 Ayda 1.764 Üyeye Ulaştı

65 yaş ve üzeri vatandaşların “ikinci evi” haline gelen Saygınlar Kulübü’nde üye sayısı 1.764’e ulaştı. Spordan sanata, kültürden sağlığa kadar birçok alanda üyelerini sosyal yaşama katan Saygınlar Kulübü büyümeye devam ediyor. 7 ayda 1.764 üyeye ulaşan kulüpte üyeler, “Akademi Topluluğu”, “Yeşil Sevenler Topluluğu”, “Sağlıklı Yaşam Topluluğu”, “Kültür Sanat Topluluğu”, “Torun Topluluğu” ve “5 Çayı Topluluğu” ile sosyal hayatın tadını çıkarıyor. ÜYELERİN SAĞLIK KONTROLÜ GÖZDEN GEÇİRİLİYOR Doğayla iç içe olmak isteyen üyelerin bulunduğu Yeşil Sevenler Topluluğu’nda fidan dikimi, orman gezileri ve piknikler düzenleniyor. Akademi Topluluğu’nda tanınmış şair ve yazarların kitap tahlilleri, yapılıyor. Üyeler bu grupta ayrıca dolandırıcılara karşı korunma ile hukuk eğitimleri alıyor. Sağlıklı Yaşam Topluluğu’nda şeker ve tansiyon ölçümleri yapılıyor. Bu grubun üyeleriyle hafta içi her gün egzersiz yapılıyor. TOPLULUK ETKİNLİKLERİ HİÇ BİTMİYOR Kültür Sanat Topluluğu’ndaki üyeler; el sanatları, sergi ve müze gezileri ile tarihimizi daha yakından tanıma imkânı buluyor. Bu topluluğun üyeleri ayrıca Türk ve Halk müziği koro etkinliklerine de katılabiliyor. Kuşaklar arası iletişimi geliştirmek amacıyla kurulan Torun Topluluğu’nda ise üyeler haftanın bir günü çocuk gelişim uzmanı eşliğinde torunlarını da Saygınlar Kulübü’ne getiriyor. 5 Çayı Topluluğu’nda üyeler, evlerinde çeşitli yiyecekler hazırlayıp burada sohbet eşliğinde tüketebiliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

KÜAD’da Geri Sayım Başladı Haber

KÜAD’da Geri Sayım Başladı

15-17 Aralık 2025 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirilecek kongre, sektör temsilcileri ve profesyonellerini bir araya getirecek. Ana teması “Holistik Kozmetik” olan kongre, uluslararası arenadan önemli sektör profesyonellerini Türkiye’de ağırlayacak. Kongrede, Prof. Dr. İbrahim Adnan SARAÇOĞLU holistik bakış açısıyla kişisel bakımı, Prof. Dr. Murat Aksoy sağlıklı yaşam mücadelesinde seçimlerimizi anlatırken, zihinsel strateji ve becerileriyle tanınan Semih Saygıner ile eğlenceli stand-up gösterisiyle Baturay Özdemir katılımcılarla buluşacak. Holistik kozmetik anlayışı, güzelliği yalnızca ciltle sınırlamayıp; beden, zihin ve ruh bütünlüğü içerisinde ele alıyor. Doğal içerikler, sürdürülebilir üretim süreçleri, ruhsal dengeyi destekleyen formülasyonlar ve duyusal deneyimler bu yaklaşımın temelini oluşturuyor. Bu kapsamda kongre, bilimin, doğanın ve duygusal iyiliğin kesiştiği yeni bir kozmetik çağını temsil ediyor. Yeni Dönemin Güzellik Kodları Tartışılıyor Kongre kapsamında gerçekleştirilecek sunumlarda, bilimsel araştırmaların, sürdürülebilir teknolojilerin ve tüketici trendlerinin bütünsel güzellik anlayışıyla nasıl birleştiği tartışılacak. “Yeni Dönemin Güzellik Kodları: Holistik Yaklaşım” oturumunda, güzellik kavramının duygusal, zihinsel ve fiziksel boyutları ele alınarak, Holistik bakış açısıyla kişisel bakım, Kozmetik Biliminde Gelişmeler değerlendirilecek. “Bütünsel Sağlık Ve Uzun Ömür İçin İçerikler Ve Teknolojiler” incelenirken, “Sürdürülebilir Güzellik Yolculuğu: Ar-Ge ve İnovasyon ile Geleceğe Adım” başlıklı oturumda biyoteknolojik gelişmelerin, doğal aktiflerin ve çevre dostu üretim süreçlerinin holistik bakış açısıyla nasıl birleştiği değerlendirilecek. “Bütünsel Güzelliğe Doğru: Yeni Nesil Tüketici Tercihleri ve Trendler” oturumunda ise değişen tüketici davranışları, kişiselleştirilmiş bakım anlayışı ve ‘iyi yaşam’ trendlerinin kozmetik sektöründeki yansımaları ele alınacak. Kongrede Bilim, Beceri ve Eğlence Bir Arada Katılımcılar için farklı deneyimlerin yaşanacağı kongrede, alanlarında öncü isimler sahne alacak. Bilim ve araştırma dünyasının önde gelen isimlerinden Prof. Dr. İbrahim Adnan SARAÇOĞLU ve Prof. Dr. Murat Aksoy, sağlıklı yaşam, kozmetik bilimi ve inovasyon konularındaki derin bilgisiyle sunum yaparken, bilinen spor ve beceri ustası Semih Saygıner, zihinsel strateji ve odaklanma konularındaki deneyimlerini paylaşacak. Ayrıca, eğlenceli bir deneyim için Baturay Özdemir, stand-up gösterisiyle kongreye renk katacak ve katılımcılara unutulmaz anlar yaşatacak. Geleneksel Upcycle Proje Yarışmasıyla Sürdürülebilirlik Öne Çıkıyor Kozmetik sektöründe çevre bilincini ön plana çıkaran Upcycle Proje Yarışması, 9. Uluslararası Kozmetik Kongresi’nde de katılımcılarla buluşacak. Yarışmada, kozmetik atıklarından geri dönüştürülerek hazırlanan ürünler değerlendirilecek. Sektör firmaları, atıklarını azaltarak ve karbon ayak izini düşürerek yürüttükleri çalışmalarla sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor; Upcycle Proje Yarışması da bu bilinçli yaklaşımın geleneksel bir yansıması olarak kongre programında yer alıyor. Bir diğer önemli etkinlik olan Innovation Zone, üretici firmaların Ar-Ge başarılarını görünür kılarken, katılımcılara sektördeki en son gelişmeleri yerinde inceleme fırsatı sunuyor. En yenilikçi ürünler, kongre sonunda ödüllendirilecek ve sektörle paylaşılacak. Geleceğin Kozmetik Vizyonu Türkiye’den Yükseliyor Kozmetik sektörü artık sadece cilt bakımından ibaret olmadığını belirten KÜAD Kongre Başkanı Fuat Arslan yaptığı açıklamada: “Geçtiğimiz yıl ‘Biyoteknoloji’ ana temasıyla gerçekleştirdiğimiz kongrede, dünyanın en büyük kozmetik kongrelerinden biri olmanın gururunu yaşadık. Bu yıl da aynı başarıyı sürdürmek ve daha kapsayıcı bir yaklaşımla sektörümüze yön vermek istiyoruz. ‘Holistik Kozmetikler’ temasıyla, güzelliği yalnızca dış görünümle sınırlamayan, zihin, beden ve ruh dengesini esas alan bir döneme geçiyoruz. Holistik güzellik; wellness, well-aging, longevity ve well-being kavramlarıyla özdeşleşen, içten dışa iyi olma halini tanımlayan bir yaşam biçimidir. Artık bu yaklaşım bir trend değil, hayati bir ihtiyaç. Egzersiz, beslenme, uyku, hobilerimiz ve kozmetik tercihleri gibi günlük alışkanlıklarımızın her biri yaşam kalitemizi etkiliyor. Bu farkındalıkla, doğaya ve çevreye duyarlı, sürdürülebilir üretim süreçleriyle desteklenen yeni bir kozmetik anlayışını konuşacağız. Dünyada güçlü dönüşümlerin yaşandığı, rekabetin giderek arttığı bu dönemde, sektörümüzün dünya pazarında daha güçlü olabilmesi için birlikte üretmek, yenilikçi stratejiler geliştirmek ve deneyim paylaşımını artırmak büyük önem taşıyor. Bu yıl da kongremizde, yeni kavramları, güncel gelişmeleri ve dünyadan seçkin konukları bir araya getirerek, geleceğin kozmetik vizyonunu şekillendireceğiz.” Dedi. İnsan ve çevre sağlığını göz ardı etmeden, yüksek katma değerli kozmetik ürünlerin üretilmesini; Türkiye’nin kozmetik bilimi alanında dünyada söz sahibi olmasını sağlamayı amaç edinen KÜAD, tüketicilerde bilinçli kozmetik kullanımı konusunda farkındalık yaratmak için yoğun çalışmalar yürütüyor.

Türkiye’de Egzersiz Aramaları Yükselişte: Yoga, Maraton Yürüyüşü Ve Fonksiyonel Antrenman Öne Çıktı Haber

Türkiye’de Egzersiz Aramaları Yükselişte: Yoga, Maraton Yürüyüşü Ve Fonksiyonel Antrenman Öne Çıktı

Google Trends verilerine göre Türkiye’de sonbaharın spora dönüş dönemi olduğunu gözler önüne serdi. Kullanıcılar özellikle kuvvet ve dayanıklılığa yönelik hareketleri araştırıyor. “Bilek kıvırma” ve “el üstü şınav” gibi vücut ağırlığıyla yapılan egzersizlerin yanı sıra “mekik” gibi karın kası hareketleri de öne çıktı. Evde uygulanabilen kısa süreli antrenman rutinlerine olan ilgi, spor salonu dışındaki egzersiz biçimlerinin yaygınlaştığını gösteriyor. Aynı dönemde takım sporlarına yönelik ilgide de dikkat çekici bir artış yaşandı. Basketbol aramaları son 30 günde futbola kıyasla %245 daha fazla yapılarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu artışta da 2025 Avrupa Basketbol Şampiyonası (EuroBasket 2025) dönemindeki milli takımın başarılarına yönelik ilgi ön plana çıkıyor. “Nasıl yapılır” aramaları dikkat çekti Kullanıcılar, temel hareketlerin doğru biçimde nasıl yapılacağını da sıklıkla araştırdı. Son 30 günde öne çıkan sorgular arasında “el egzersizleri nasıl yapılır”, “omuz egzersiz nasıl yapılır”, “burpee egzersizi nasıl yapılır”, “fitness göğüs hareketleri nasıl yapılır” ve “karın kası nasıl yapılır” yer aldı. Bu eğilim, doğru formda egzersiz yapmaya ve vücut farkındalığını artırmaya yönelik bir merakın giderek güçlendiğini gösteriyor. Trend egzersizler: Yoga ve açık hava sporları Ağustos–Eylül 2025 döneminin en hızlı yükselen egzersiz trendleri arasında “Bikram yoga”, “nordik yürüyüş” ve “yarı maraton” öne çıktı. “Nordik yürüyüş” aramaları %160, “yarı maraton” aramaları %150 artış gösterdi. “Fonksiyonel antrenman” (+90%), “ashtanga yoga” (+80%), “jimnastik” (+60%) ve “zumba” (+40%) gibi disiplinlerde de artış gözlendi. Bu veriler, kullanıcıların hem bedensel güç hem de zihin–beden dengesini destekleyen egzersizlere yöneldiğini ortaya koyuyor. Google’ın yapay zekâ araçlarıyla kişisel antrenman deneyimiGoogle’ın yapay zekâ destekli araçları, kullanıcıların ihtiyaçlarına ve hedeflerine uygun antrenman planları oluşturmasına yardımcı oluyor. Google Lens ile spor ekipmanlarının işlevlerini incelemek, benzer ürünleri karşılaştırmak veya antrenman videolarına ulaşmak mümkün. Gemini ise kullanıcıların kondisyon düzeyine, antrenman sıklığına ve sağlık durumuna göre egzersiz önerileri sunabiliyor. Ayrıca, doğru formu korumaya yönelik ipuçları ve nefes egzersizi önerileriyle kişisel antrenman deneyimini daha verimli ve güvenli hale getiriyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Güneş Azaldıkça Depresyon Artıyor Haber

Güneş Azaldıkça Depresyon Artıyor

Uzmanlara göre bu durumun adı mevsimsel depresyon ya da mevsimsel duygudurum bozukluğu. Toplumda sanıldığından daha yaygın olan bu sorun, kişinin hem psikolojik hem de fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Mevsimsel depresyon nedir? Psikiyatri Hekimi Uzm. Dr. Serap Kaya, mevsimsel depresyonun mevsim değişiklikleriyle ortaya çıkan bir depresyon türü olduğunu belirtiyor. En sık sonbahar ve kış aylarında görüldüğünü vurgulayan Uzm. Dr. Kaya, “Güneş ışığının azalması, havaların soğuması ve günlerin kısalması beyindeki serotonin ve melatonin hormonlarını etkileyerek depresyonu tetikleyebilir” dedi. Belirtiler uzun süre devam ederse dikkat edilmeli İstek kaybı, keyifsizlik, hayattan zevk alamama, uyku ve iştah değişiklikleri, enerjide belirgin azalma ve odaklanma zorluğu en sık görülen belirtiler arasında. Normal yorgunluğun birkaç gün içinde geçtiğini söyleyen Uzm. Dr. Kaya, “Mevsimsel depresyonda bu belirtiler haftalarca sürebilir ve kişinin iş, okul ya da aile hayatını olumsuz etkileyebilir” diye konuştu. Kimler risk altında? Kadınların, daha önce depresyon geçirmiş kişilerin, ailesinde depresyon öyküsü olanların ve kapalı ortamlarda uzun süre çalışanların risk grubunda olduğunu belirten Uzm. Dr. Kaya, “Kuzey bölgelerinde yaşayanlar ve güneş ışığını az görenler bu sorunu daha sık yaşayabiliyor. Ayrıca stresli yaşam, yalnızlık ve sosyal destek eksikliği de riski artırıyor” dedi. Sadece ruh halini değil bedeni de etkiliyor Mevsimsel depresyon yalnızca psikolojik değil fiziksel belirtilerle de kendini gösterebiliyor. Uyku düzeni bozulabiliyor, aşırı uyuma ya da uykusuzluk gelişebiliyor. Tatlı ve karbonhidrat isteği artabiliyor, buna bağlı olarak kilo değişiklikleri görülebiliyor. Uzm. Dr. Kaya, “Sürekli halsizlik, kaslarda yorgunluk, baş ağrısı ve motivasyon eksikliği de sık karşılaşılan şikâyetler. Bazı kişilerde bağışıklık sistemi zayıflayarak sık hastalanmalara yol açabiliyor” dedi. Ne zaman doktora başvurmalı? Eğer belirtiler iki haftadan uzun sürüyorsa, iş ve okul hayatını aksatıyorsa ya da sosyal hayattan uzaklaşmaya neden oluyorsa uzman desteği almak büyük önem taşıyor. Umutsuzluk hissi, uyku ve iştah değişikliklerinin belirgin olması ya da kendine zarar verme düşüncelerinin ortaya çıkması halinde vakit kaybetmeden psikiyatri uzmanına başvurulması gerekiyor. “Erken başvuru tedavi sürecini kolaylaştırır ve yaşam kalitesini hızla artırır” diyen Uzm. Dr. Kaya, toplumda bu konuda farkındalık yaratmanın önemine dikkat çekti. Umut veren bir mesaj Çakmak Erdem Hastanesi’nden Psikiyatri Hekimi Uzm. Dr. Serap Kaya, mevsimsel depresyonun tedavi edilebilir olduğunu vurgulayarak şu sözlerle sonlandırdı: “Karanlık günlerin ruh sağlığınızı gölgelemesine izin vermeyin. Profesyonel destek, doğru beslenme, düzenli egzersiz ve ışık terapisi ile bu süreci sağlıklı şekilde atlatmak mümkün.” diyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü Haber

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü

Osteoporoz, yani halk arasında bilinen adıyla kemik erimesi, dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen, ancak çoğu zaman geç fark edilen sinsi bir hastalık olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, erken tanı ve doğru yaşam alışkanlıklarının hastalığın ilerlemesini önlemede kritik rol oynadığını belirtiyor. Osteoporoz Sessiz İlerleyen Bir Tehdit Kemik yoğunluğunun azalmasıyla ortaya çıkan osteoporoz, ilk etapta belirti vermeden ilerleyebiliyor. Ancak hastalık devam ettikçe kalça, omurga ve el bileği kırıkları gibi ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu kırıklar, özellikle ileri yaşlardaki bireylerde yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda ömür süresini de kısaltabiliyor. “Osteoporoz masum bir hastalık değildir; ilerlediğinde kişinin bağımsız hareket kabiliyetini kaybetmesine yol açabilir” diyen Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, hastalığın sessiz ilerlediğine dikkat çekiyor. Kadınlarda Menopoz Dönemi Kritik Risk Faktörü Osteoporoz hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilse de menopoz sonrası dönemde östrojen hormonunun azalması nedeniyle kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Dr. Panza, “Menopozdan sonra ilk iki yıl içinde kemik kaybı çok hızlı gerçekleşir. Bu dönemde düzenli tarama ve gerekli tedaviye başlamak çok önemlidir” açıklamasında bulunuyor. Erkeklerde ise ileri yaş, aşırı sigara kullanımı ve hormon bozuklukları önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Tanıda DEXA Testi ve Uzman Değerlendirmesi Şart Osteoporozun tanısında DEXA (kemik mineral yoğunluğu ölçümü) testi temel yöntem olarak kullanılıyor. Ancak ileri yaş grubunda görülen kireçlenme gibi durumlar, bu testin sonuçlarını etkileyebiliyor. “DEXA ölçümü tek başına yeterli değildir, fizik tedavi ve radyolojik değerlendirmelerle birlikte yapılmalıdır” diyen Dr. Panza, doğru tanının tedavi başarısındaki önemini vurguluyor. Spor, Kemiklerin En Güçlü Dostu Kemik kütlesi, insan yaşamında en yüksek seviyesine 30’lu yaşlarda ulaşıyor. Bu dönemde yapılan düzenli fiziksel aktiviteler, ilerleyen yıllar için adeta bir kemik sağlığı yatırımı anlamına geliyor. “Genç yaşta yapılan düzenli egzersiz, ilerleyen yıllarda kemik erimesine karşı güçlü bir kalkan oluşturur” diyen Dr. Panza, yürüyüş, dans ve step gibi aktivitelerin kemik yapımını desteklediğini belirtiyor. Ayrıca ileri yaşta bile düzenli yürüyüşün kemik yoğunluğunu artırdığı ve kırık riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Kalsiyum, D Vitamini ve Güneş Işığı Hayati Rol Oynuyor Kemik sağlığını korumak için kalsiyum ve D vitamini alımı son derece önemli. Günlük beslenmede süt, yoğurt, peynir, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve balık gibi besinlerin yer alması gerekiyor. Dr. Panza, “Güneş ışığı, D vitamini sentezi için en doğal kaynaktır. Günün erken saatlerinde 15–20 dakikalık güneşlenme bile kemik sağlığını destekler” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca sigara ve alkol kullanımının kemik yoğunluğunu azalttığı, aşırı kafein tüketiminin ise kalsiyum emilimini olumsuz etkilediği biliniyor. Osteoporozda Erken Tanı Hayat Kurtarır Erken tanı sayesinde, osteoporozun ilerlemesi önlenebilir ve kemik kırıkları engellenebilir. Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Düzenli kemik ölçümü yaptırmak, sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Özellikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üzeri bireyler tarama programlarına dahil olmalıdır” uyarısında bulunuyor. Osteoporozun yalnızca ileri yaş hastalığı olmadığına dikkat çeken Dr. Panza, genç yaşta edinilen doğru alışkanlıkların kemik sağlığını uzun vadede koruduğunu da vurguluyor. Geleceğe Sağlam Adımlar İçin Farkındalık Şart Osteoporoz, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen farkındalık eksikliği nedeniyle birçok kişi geç tanı alıyor. Çakmak Erdem Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Her birey, kemik sağlığını korumak için erken yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapmalı, dengeli beslenmeli ve gerekli tetkiklerini aksatmamalıdır. Sağlam kemikler, sağlıklı bir geleceğin temelidir” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Sağlıklı Bir Menopoz İçin Bu Kontrolleri İhmal Etmeyin Haber

Sağlıklı Bir Menopoz İçin Bu Kontrolleri İhmal Etmeyin

Günlük yaşamın sorumluluklarıyla birleştiğinde bu değişimler kadının yaşam kalitesini zorlaştırabiliyor. Ancak belirtilerin fark edilmesi, düzenli kontrollerin yapılması ve uygun tedavi yöntemleriyle menopoz süreci sağlıklı bir şekilde yönetilebiliyor. Memorial Bodrum Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nevin Numanoğlu, “18 Ekim Dünya Menopoz Günü” nedeniyle menopoz süreci ve tedavi yaklaşımları hakkında bilgi verdi. Yılda Bir Kere Jinekolojik Kontrolle Gidin Menopozdaki her kadının ihtiyaçları ve şikayetleri farklıdır ve bireysel değerlendirme önemlidir. Menopoz döneminde düzenli sağlık kontrolleri, hem erken teşhis hem de yaşam kalitesinin korunması açısından kritik bir rol oynar. Bu süreçte detaylı öykü ve aile geçmişi alınması, genel sağlık durumunu ortaya koymak için önemlidir. Geniş kapsamlı biyokimyasal testler (kan sayımı, idrar analizi, kan şekeri, lipidler, karaciğer enzimleri) olası risklerin önceden belirlenmesine yardımcı olur. Ayrıca yıllık smear testleri, rahim ağzı sağlığını korumak için aksatılmamalıdır. Mamografi ve meme ultrasonu, meme kanseri açısından erken teşhis imkânı sunarken, düzenli olarak takip edilmesi gereken en önemli tarama yöntemlerindendir. Menopoza girmeden önce görülebilen Kanama düzensizlikleri normal kabul edilmemeli, mutlaka araştırılmak üzere doktora başvurulmalıdır. Yılda en az bir kez yapılan jinekolojik muayene, olası sağlık sorunlarını erken fark etme ve gerekli önlemleri zamanında alma açısından büyük önem taşır. Düzenli Tedavilerle Menopoz Döneminde Cinsel Sağlığınızı da Koruyabilirsiniz Menopoz döneminde östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte vajinal bölgede belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Vajinal kuruluk, yanma, tahriş ve ağrılı cinsel ilişki (disparoni) bu dönemde sık karşılaşılan şikâyetler arasındadır. Bu fiziksel değişiklikler zamanla cinsel isteksizliğe ve çiftler arasında iletişim sorunlarına yol açabilir. Uygun vajinal ilaç tedavileri sayesinde vajinal dokunun sağlıklı yapısı korunabilir. Bu tedaviler yalnızca cinsel hayatı rahatlatmakla kalmaz, aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonlarının ve idrar kaçırma şikâyetlerinin azalmasına da yardımcı olur. Düzenli doktor kontrolü ve kişiye özel tedavi planlaması, menopoz döneminde cinsel sağlığın korunmasında büyük önem taşır. Ayrıca bu süreçte yalnızca tıbbi tedavi değil, yaşam tarzı düzenlemeleri de önemlidir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli sıvı alımı ve eşler arasında açık iletişim, menopoz döneminde cinselliğin sağlıklı şekilde devam etmesine katkı sağlar. Hormon Replasman Tedavisi Menopoz Dönemi Kolaylaştırabiliyor Menopoz döneminde sık kullanılan yöntemlerden biri olan Hormon Replasman Tedavisi (HRT), kadınların en çok çekindiği tedavi seçeneklerinden biridir. Meme kanseri riskinin gündeme gelmesi endişe yaratsa da, her kadın için bu tedavi sakıncalı değildir. Tedaviye başlanıp başlanmayacağı, fayda ve risk dengesine bakılarak kişiye özel şekilde değerlendirilmelidir. Doğru hasta seçildiğinde HRT, menopoz belirtilerini azaltarak yaşam kalitesini belirgin şekilde artırabilir. HRT uygulanması uygun olmayan durumlar da vardır. Rahim ve meme kanseri öyküsü bulunan kadınlarda, nedeni açıklanamayan anormal vajinal kanamaları olanlarda, karaciğer hastalıklarında, pıhtı atma riski yüksek olanlarda, şişmanlık, hipertansiyon ve aşırı sigara kullanımı olanlarda HRT önerilmez. Ayrıca kalp krizi öyküsü olan kadınlarda da bu tedavi riskli olabilir. HRT, sıcak basmaları, gece terlemeleri, uykusuzluk, vajinal kuruluk gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen semptomların hafifletilmesinde oldukça etkilidir. Ayrıca osteoporoz riskini azaltarak kemik sağlığını da koruyabilir. Ancak her tedavide olduğu gibi HT’de de düzenli doktor kontrolü ve kişiye özel takip büyük önem taşır. Tedaviye başlanmadan önce ayrıntılı muayene, laboratuvar testleri ve aile öyküsü değerlendirilmelidir. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Diyabetten Korunmak İçin 6 Etkili Önlem! Haber

Diyabetten Korunmak İçin 6 Etkili Önlem!

Ülkemizde 20-80 yaş arasında diyabetli hasta sayısının 2030 yılında 10,8 milyona çıkmasının beklendiğini, hastalığın artış hızının korkutucu düzeyde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Serter, 4 milyonu aşkın kişinin de prediyabeti yani gizli şekeri olduğunu söylüyor. Tedavi edilmeyen prediyabetin bir süre sonra diyabete ilerlediğini, eskiden sadece yetişkinlerde görülen Tip 2 diyabetin sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve obezite nedeniyle artık çocukluk çağına kadar indiğini söyleyen Prof. Dr. Serter, diyabetten korunmak için 6 etkili önlemi sıraladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Glisemik indeksi yüksek gıdalardan uzak durun Diyabetten korunmak için alınması gereken en önemli önlemlerden biri; doğru beslenme ile fazla kilo alımının ve aşırı yağlanmanın önlenmesidir. Örneğin; hızla kana karışan karbonhidratları içeren glisemik indeksi yüksek gıdalardan (beyaz ekmek, poğaça, börek, kek, beyaz pirinç vb) uzak durmak gerekir. Risk altındaki bireyler bu konuda eğitim almalıdır. Yemekte karnınızı tıka basa doyurmayın Alınan toplam kalori önemli kriterdir. Tıka basa doymak yerine açlığın giderilmesi düzeyinde gıda alımı ile yetinmek hedeflenmelidir. Unutmamak gerekir ki; en sağlıklı gıdaların dahi aşırı miktarda tüketilmesi kilo alımına ve yağlanmaya yol açabilir. Düzenli egzersiz yapın Düzenli egzersiz yaparak (örneğin; hafta içi en az 3 gün 1 saat tempolu yürüyüş) fazla kilo alımı ve aşırı yağlanmanın önlenmesi çok önemlidir. Vücut kaslarının düzenli kullanılması yağlanmayı önleyici en önemli tedbirlerden birisidir. Sıklığı, süresi ve şiddeti belirlenmiş fiziksel aktiviteler egzersiz olarak tanımlanır. Ölçümlerinizi düzenli yaptırın Ülkemizde 38 yaş üzeri her 5 kişiden birinin diyabet hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Rüştü Serter “Özellikle fazla kilolu bireyler ve ailesinde birinci derece yakınlarında diyabet olanlar yüksek risk grubundadır. Bu kişilerin doktora başvurarak insülin direnci, kan şekeri tablolarını doktorun uygun gördüğü aralıklarla kontrol ettirmeleri erken önlem almak için önemlidir. Ailesinde diyabet öyküsü bulunan kişilerin bir de fazla kiloları varsa risk daha da yüksektir” diyor. Alkolden uzak durun Alkolden özellikle de aşırı alkol tüketiminden uzak durulmalıdır. Aşırı alkol tüketimi vücutta yağlanmaya yol açarak insülin direnci-prediyabet sürecini hızlandırır. Gerekirse ilaç kullanın Prof. Dr. Serter “Diyet ve düzenli egzersize ek olarak doktor tarafından gerekli görüldüğünde düzenlenecek ilaç tedavisinin de koruyucu etkisi çoktur ve aksatılmamalıdır. Bütün bu tedbirlerin uygulanmasının ‘ömür boyu sağlıklı yaşam tarzı’ olarak benimsenmesi önemlidir. Bu yaşam tarzından çıkıldığı zaman daha evvel düzeltilmiş olan risklerin hızla geri geleceği unutulmamalıdır. Ayrıca biraz düzelme olunca tedavinin bırakılması çoğu bireyde nükslere yol açmaktadır. Doktorun onayı olmadan hiçbir şekilde tedavi bırakılmamalıdır” diyor. Prediyabet ve Diyabetin belirtilerine dikkat! Enokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rüştü Serter “Prediyabet sinsi bir tablo olsa da bazı ipuçları bu konuda uyarıcı olabilmektedir. Gün içerisinde sık acıkmalar, tatlı yeme atakları, yemek sonrası tekrar acıkma, yemek sonrası uyku basması, kilo vermenin giderek zorlaşması bunlardan başlıcalarıdır. Şekerin yükselmesi ile birlikte sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, çok susama, ağız kuruluğu, el ve ayaklarda yanma uyuşma, vücut direncinde düşme, sık enfeksiyona yakalanma görülebilir. Şeker çok yükseldiğinde kilo kaybı başlar” diyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.