Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Endüstri 4.0

Kapsül Haber Ajansı - Endüstri 4.0 haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Endüstri 4.0 haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

NG Kütahya Seramik, ‘2024 Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayınladı! Haber

NG Kütahya Seramik, ‘2024 Sürdürülebilirlik Raporu’nu Yayınladı!

Katma değerli sürdürülebilirlik projeleriyle atık miktarını bir yılda yüzde 20 azaltan, suyunun ise yüzde 65’ini geri kazanan NG Kütahya Seramik, ayrıca Kırık Seramik Öğütme Tesisi kurarak yaklaşık 269,47 ton eşdeğer karbon emisyonunun önüne geçti. Yenilikçi üretim anlayışıyla sektörün lider markalarından NG Kütahya Seramik, “2024 Sürdürülebilirlik Raporu”nu kamuoyu ile paylaştı. Sürdürülebilirlik hedeflerini enerji, dijital dönüşüm, teknoloji ve çevre yatırımlarıyla destekleyen marka; doğal kaynakların verimli kullanımı, enerji tasarrufu, su ve atık yönetimi ile düşük karbon emisyonu gibi alanlarda yürüttüğü iyileştirme faaliyetlerinin sonuçlarını ve yüksek teknoloji yatırımlarını raporda açıkladı. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel bir sorumluluk olarak değil, aynı zamanda sosyal, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla bir bütün olarak ele alan NG Kütahya Seramik, bu dönemde sektördeki rekabet avantajını artıran enerji verimliliği, dijitalleşme ve karbon nötr yatırımlarına odaklandı. Üretim, tasarım ve ileri teknoloji yatırımlarıyla sektörel dönüşüme katma değer sağladı 2024 yılı, Türkiye seramik sektörü için hem iç pazarda hem de ihracatta canlanmanın hissedildiği bir dönem oldu. Raporda, enerji geri kazanımı, düşük emisyonlu üretim teknolojileri ve dijital dönüşüm odaklı sistemlerin sektöre yön verdiği vurgulandı. Raporda ayrıca, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’de yürütülmekte olan Emisyon Ticaret Sistemi hazırlıkları doğrultusunda karbon yönetiminin sektörde öncelikli gündem olduğu ifade edildi. “Çevresel performansı belgeleyen EPD sertifikalı ürünler, yeşil bina kriterleriyle uyumlu yüzey çözümleri ve antibakteriyel seramikler pazarda öne çıkıyor. Seramik sektörünün en büyük ve en ileri teknolojiyle donatılmış altyapılarından birine sahip olarak; sürdürülebilir üretim anlayışı, ileri teknoloji yatırımları, güçlü tasarım kabiliyeti ve çevresel sorumluluk yaklaşımıyla sektörün dönüşümüne ve ekonomiye yüksek katma değer sağlıyoruz. Enerji verimliliği, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla düşük karbonlu üretimi destekliyor, küresel sürdürülebilirlik hedefleriyle uyum içinde ilerliyoruz.” denildi. 100. yıl fabrikaları ve GES yatırımıyla sürdürülebilir üretimde örnek oldu Avrupa’dan Amerika’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar 70’ten fazla ülkeye ihracat yapan NG Kütahya Seramik için 2024 yılı, sürdürülebilir dönüşüm hedeflerinin yatırımlarla desteklendiği bir dönem oldu. Raporda, markanın yıllık toplam üretim kapasitesini 54 milyon metrekareye çıkaran 100. Yıl Fabrikaları’nın, sürdürülebilir üretimin sembolü olduğu kaydedildi. Kütahya 30 Ağustos Organize Sanayi Bölgesi’nde konumlanan ve şirketin sekizinci üretim tesisi olan bu yeni fabrikalar; Endüstri 4.0 uyumlu altyapıları, dijital dönüşüm destekli üretim sistemleri ve yenilenebilir enerji kullanımıyla sektöründe örnek bir model olarak öne çıktı. 2024 yılında enerji verimliliğini artırmak ve karbon salımlarını azaltmak amacıyla devreye alınan 25 MW kapasiteli GES yatırımı sayesinde, NG Kütahya Seramik yıllık ortalama 39 milyon kWh elektrik üretimi gerçekleştiriyor. Bu yatırımla fabrikaların yıllık enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’si karşılanıyor ve her yıl 47 bin 373 ton karbon emisyonu önleniyor. Enerji tüketimi ve emisyon kaynakları sistematik olarak izleniyor. Kaynak Verimliliğinde Güçlü Adımlar: Atıkta %20 Azalma, Suda %65 Geri Kazanım Rapor verilerine göre NG Kütahya Seramik’te atık, su, hammadde ve ambalajların üretim döngüsüne yeniden kazandırılmasıyla, 2024 yılında toplam atık miktarında bir önceki yıla göre yüzde 20’den fazla azalma sağlandı. Pişmiş seramiklerde oluşan kırıkların geri dönüşüm sürecine dâhil edilerek yeniden hammadde üretimine kazandırılması için kurulan Kırık Seramik Öğütme Tesisi, yıllık 21.640 ton kapasitesiyle Türkiye’de bölgesindeki tek ıskarta seramik öğütme tesisi oldu. Tesisin çevresel katkısı raporda şöyle ifade edildi: “Pişmiş atıklar yeniden işlenerek ve belirli oranlarda yer ve duvar karosu üretiminde değerlendirilerek yaklaşık 269,47 ton eşdeğer CO₂ sera gazı emisyonu önlendi.” Ayrıca, NG Kütahya Seramik’te su yönetiminin entegre bir sistemle yürütüldüğü, tesislerde 7 adet arıtma tesisi bulunduğu ve 2024 yılında üretim süreçlerinde kullanılan suyun yüzde 65,49’unun geri kazanılarak yeniden değerlendirildiği vurgulandı. 111 milyon euroluk teknoloji anlaşmasıyla dijitalleşmede güçlendi Raporda, 2024 yılında İtalyan Sacmi firması ile yapılan 111 milyon euroluk ileri teknoloji anlaşması sayesinde NG Kütahya Seramik’in hem üretim kapasitesini artırdığı hem de dijitalleşmede güç kazandığı belirtildi. Bu yatırımla birlikte verimlilik odaklı üretim süreçleri devreye alındı. NG Ar-Ge Merkezi’nin 2024’te 8,9 milyon TL tutarında proje yatırımıgerçekleştirdiği veçevresel yatırım harcamalarının toplamının 19.366.883 TL olarak kaydedildiği raporda, şirketin önümüzdeki dönemde üretim kapasitesini artırmak ve ileri teknolojiye dayalı üretim altyapısını güçlendirmek amacıyla yeni porselen seramik üretim tesisi yatırımı planladığı da ifade edildi.

Fabrika Otomasyon Çözümleri Zirvesi Kartal’da Başladı Haber

Fabrika Otomasyon Çözümleri Zirvesi Kartal’da Başladı

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi iş birliği ile düzenlenen Fabrika Otomasyon Çözümleri Zirvesi, 4-6 Kasım 2025 tarihleri arasında Kartal Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi- Makina Hangar da kapılarını açtı. Farklı sektörlerden dünya örnekleri zirvede yerini aldı Kartal Belediyesi, Deutsche Messe ve Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi iş birliğiyle gerçekleştirilen zirve, üretim teknolojilerinde dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyor. Üç gün boyunca 80’den fazla sektör uzmanı; fabrika otomasyonu, robotik sistemler, yapay zekâ destekli üretim, enerji verimliliği ve endüstri 4.0 uygulamaları gibi geleceğin üretim modellerini şekillendiren konularını ele alıyor. Zirvenin en dikkat çeken bölümlerinden biri, farklı sektörlerden dünya örnekleri oldu. Savunma sanayi, beyaz eşya, gıda, tekstil, kimya ve otomotiv gibi stratejik alanlardan temsilciler, kendi fabrikalarındaki otomasyon yolculuklarını vaka analizleri ve panellerle katılımcılara aktardı. Sunumlar, teorik bilginin pratikte nasıl hayat bulduğunu gözler önüne serdi. Kartal Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi - Makina Hangar’da üç gün sürecek olan etkinlik, mühendisler, sanayi temsilcileri ve öğrenciler için kapsamlı bir bilgi paylaşım platformu sunuyor. Yoğun katılımın yaşandığı zirve, 6 Kasım’a kadar ziyaretçilerini ağırlamaya devam edecek. “Kartal, Teknolojinin Yeni Merkezi Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor.” Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Kartal Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi-Makina Hangar’ın Kartal’ın yeni kalbi olduğunu ifade ederek; “Kartal Bilim, Mühendislik ve Teknoloji Merkezi-Makina Hangar’daki bu zirve, sadece bir etkinlik değil; Kartal’ın sanayi ve teknoloji dünyasında iddialı bir merkez olma vizyonunun somut bir adımıdır. Kartal’ın kalbidir. Kartal Belediyesi olarak, Deutsche Messe ve Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi iş birliği gibi güçlü ortaklarımızla birlikte, dijital dönüşümü hızlandırmak ve endüstrimizi küresel rekabette öne çıkarmak için çalışıyoruz. 80’den fazla uzmanımızın paylaşacağı bilgi birikimi, gençlerimize ilham olacak; sanayicilerimize ise yeni yol haritaları çizecek. Biz inanıyoruz ki, otomasyon ve yapay zekâ destekli üretim, sadece verimliliği değil, sürdürülebilirliği de artıracak. Kartal, bu dönüşümün öncüsü olacak. Burada başlayan bu heyecanla, yarınların inovasyon merkezlerinden biri haline gelecek. Hepinize teşekkür ediyor, zirvemizin verimli geçmesini diliyorum.” İfadelerini kullandı.

Siber Güvenlik Olmadan Endüstri 4.0 Sürdürülebilir Değil Haber

Siber Güvenlik Olmadan Endüstri 4.0 Sürdürülebilir Değil

Siber güvenlik alanında dünya lideri olan ESET, üretim sektöründe siber güvenliğin artık bir teknoloji sorunu değil, üretim hatlarını durdurabilen, tedarik zincirini sekteye uğratan, yatırımcıların ve müşterilerin güvenini sarsabilen bir iş riski olduğunun altını çizdi. Son dönemde otomotiv sektöründe yaşanan olaylar da bu gerçeği gözler önüne seriyor. Stellantis’in veri ihlali açıklaması ve Jaguar Land Rover’ın siber saldırı nedeniyle dört haftalık üretim duruşu, sınırlı kaynaklara sahip küçük ve orta ölçekli üreticiler için ciddi bir uyarı niteliğinde. Siber güvenliği yalnızca yasal uyumluluk gerekliliklerini karşılamak için uygulamak artık yeterli değil. Günümüzün sofistike saldırganları, kimlik avı, sistem izinsiz girişleri ve güvenliği ihlal edilmiş yazılımlar gibi yöntemlerle üreticileri hedef alıyor. Üretim ihlallerinin yüzde 85’i bu tür saldırılardan kaynaklanıyor. Bu nedenle siber güvenlik, yönetişim, kültür ve kaynak yönetimiyle bütünleşik bir strateji olarak ele alınmalı. Siber güvenlik, diğer stratejik iş riskleri gibi ele alınmalı Üreticiler genellikle yıllarca, bazen on yıllarca dayanacak şekilde tasarlanmış operasyonel teknolojilerle çalışıyor. Bu sistemler finansal amortismanlarını aşmış olsa da değiştirme masrafları ve kesintiler genellikle yükseltmeleri geciktiriyor. Bir zamanlar son teknoloji olan bu cihazlar modern siber saldırılara karşı savunmasız hâle geliyor ve kuruluşun saldırı yüzeyini genişletiyor. Küçük üreticiler için kritik soru, bir siber olayın potansiyel finansal ve operasyonel etkisinin, eskiyen teknolojinin güncellenmesi veya değiştirilmesinin maliyetinden ne zaman daha ağır basacağıdır. Güvenlik açıklarını engellemek için neler yapılabilir? Kimlik avı e-postaları, çalınan kimlik bilgileri ve güvenliği ihlal edilmiş üçüncü taraf yazılımlar, siber suçluların kullandığı ön kapılardır. Üreticiler özellikle savunmasızdır çünkü saldırganlar, fabrikaların kesintiye tahammül edemeyeceğini bilir. Tedarik zincirleri saldırı yüzeyini genişletir. BT ekipleri yetersiz kalır; KOBİ üreticileri nadiren 7/24 izleme için gerekli kaynaklara sahiptir ve hızlı müdahale yetenekleri için gerekli uzmanlıktan yoksundur. Fikri mülkiyet değerlidir; tasarımlar, formüller ve prototipler casusluk veya hırsızlık için kazançlı hedeflerdir. Üreticiler, önce önleme odaklı BT stratejisi, temel savunma önlemlerinin ötesine geçmelidir. Saldırıları engellemek yeterli değildir; üreticiler, tehditleri operasyonları kesintiye uğratmadan önce öngörmeli ve etkisiz hâle getirmelidir. Eyleme geçirilebilir tehdit istihbaratı: Fidye yazılımı taktikleri, tedarik zinciri güvenlik açıkları ve kalıcı tehditler hakkında ayrıntılı bilgiler dâhil olmak üzere mevcut tehdit ortamına ilişkin gerçek dünya verileri, ekiplerin gerçekten önemli olan konulara öncelik vermelerini sağlar. Sürekli izleme: Uç noktalar, sunucular ve bulut uygulamaları arasındaki etkinlikleri ilişkilendirmek, izinsiz girişi gösterebilecek anormallikleri tespit etmeye yardımcı olur. İzleme, normal BT altyapısının ötesine geçmeli ve teknik olarak mümkünse operasyonel teknolojiyi de kapsamalıdır. BT ve OT izlemeyi tek bir platformda birleştirmek, tehditlerin görünürlüğünü ve tehditleri tahmin etme ve önleme yeteneğini artırır. Bölümleme ve erişim kontrolü: Net sistem sınırları ve operasyonel teknolojinin bölümlenmesi, sıkı kimlik yönetimi ve çok faktörlü kimlik doğrulama, saldırganların yanal olarak hareket etmesini engeller. Güvenlik açığı yönetimi: Tüm cihaz ve makinelerde otomatik yama ve ürün yazılımı güncellemeleri, saldırganların potansiyel olarak yararlanabileceği boşlukları kapatır. Yedekleme ve kurtarma: Tesis dışında depolanan çevrimdışı yedeklemeler ve test edilmiş geri yükleme prosedürleri, kesinti süresini en aza indirerek fidye yazılımının üretimi rehin almasını engeller. İstihbarat, izleme ve Genişletilmiş Tespit ve Müdahale (XDR) gibi modern yanıt yeteneklerini bir araya getirmek, küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki yalın BT ekiplerinin tam bir güvenlik operasyon merkezi kurmadan sağlam savunmalar sürdürmelerini sağlar. XDR ile BT savunmasını genişletme Geleneksel uç nokta koruması tek başına yeterli değildir. XDR, cihazlar, sunucular ve bulut sistemleri genelinde algılama ve yanıtı birleştirerek bir saldırının devam ettiğini işaret edebilecek çeşitli farklı kaynaklardan gelen verilerin bütünsel bir görünümünü sağlar. Bu, Yönetilen Tespit ve Müdahale (MDR) hizmetleriyle daha da ileriye götürülebilir. Bu hizmetler sayesinde, küçük BT ekipleri bile 7/24 uzman gözetimi, daha hızlı kontrol ve daha az kör nokta elde ederek fabrikaların ve işletmelerin çalışır durumda kalmasını sağlayan öncelikli önleme yaklaşımını benimseyebilir. Siber dayanıklılık için iş gerekçesi Siber saldırılar soyut riskler değildir; operasyonel maliyetlerdir. IBM'in 2025 Veri İhlali Maliyetleri raporuna göre, ortalama endüstriyel ihlal maliyeti yaklaşık 5 milyon dolardır ancak asıl zarar üretimdeki aksaklıklar, kaçırılan sözleşmeler ve azalan müşteri güveninden kaynaklanmaktadır. Siber güvenliği bir iş riski olarak ele almak, büyümeyi, itibarı ve dayanıklılığı korur. Şirketler eski teknolojinin değiştirilmesini sadece teknik bir yükseltme olarak değil, potansiyel siber olayların iş üzerindeki etkisini azaltmak için stratejik bir hamle olarak değerlendirmelidir. Siber saldırıların maliyeti artmaya devam ederken kuruluşlar siber güvenliği doğrudan operasyonel süreklilik ve finansal dayanıklılıkla ilişkilendiren bütünsel bir bakış açısı benimsemekten fayda sağlar. Üretim sektöründe, siber güvenlik ekipleri yalnızca siber riskleri azaltmaya odaklanmakla kalmamalı, işletme için potansiyel aksaklıkları ve ekonomik sonuçları en aza indirecek önlemleri önceliklendirmelidir. Siber dayanıklılık, riski tamamen ortadan kaldırmak anlamına gelmez. Kabul edilebilir risk için net bir eşik belirlemek ve baskı altında operasyonların devam etmesini sağlayacak kadar güçlü BT savunmaları oluşturmak anlamına gelir. Endüstri 4.0'da en akıllı fabrikalar sadece en otomatik olanlar değil, aynı zamanda en siber dayanıklı olanlar da olmalıdır. Siber güvenlik olmadan inovasyon, başka bir deyişle iş riski demektir. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı Haber

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı

Zirvede konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, Türkiye’nin hâlihazırda 30 milyar dolara ulaşan gıda ihracatının artması için nitelikli markalaşmaya vurgu yaptı. “Tüketiciyi tanımıyorsanız, ‘inovasyon’ sandığınız şey karşılık bulmaz” diyen Sidar, tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne ve bilimsel veriye dayalı pazarlama faaliyetlerinin önemine dikkat çekti. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Gıda sektörü ekosistemini bir araya getiren 4. Gıda İnovasyon Zirvesi, Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihi atmosferinde gerçekleşti. Zirve kapsamında gün boyunca düzenlenen panellerle gıda sektöründe inovasyonun, sürdürülebilirliğin ve markalaşmanın geleceği masaya yatırıldı. Katılımcılar, gıda mühendisliğinin sektörün gelişimindeki rolünü, yeni nesil teknolojilerin tedarik zincirinde verimliliği nasıl artırdığını ve dijitalleşmenin üretim süreçlerine kazandırdığı hız ve kaliteyi örneklerle paylaştı. “Marka itibarı korunmalı” “Gıda Sektörünün Ekonomik Dönüşümü ve Küresel Rekabetçilik” başlıklı panelde konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Bu zirveyle birlikte Türkiye’nin gıda sektöründeki inovasyon potansiyelini bir kez daha ortaya koyuyoruz. Sürdürülebilir üretimden markalaşmaya kadar uzanan bu dönüşüm, ülkemizin bölgesinde lider konumunu güçlendiriyor” dedi. Ülkemizde gıda sektörünün gelişmesi ve küresel rekabette yerini alması için daha fazla markanın öne çıkması gerektiğinin altını çizen Sidar, “Bunun için de pazarlama faaliyetlerinin daha hızlı gelişmesi gerekiyor. Marka itibarını korumadan oluşturulan strateji ise sürdürülebilir değildir. Ardından dağıtım operasyonunun ve sahadaki ağın kurulması gerekiyor. Bunu ya kendimiz kurarız ya da ehline teslim ederiz. Ancak bu iki adım sağlam olursa tüketimi sürekli hale getirebilir, alışkanlık yaratabiliriz. Üçüncü adım ise etkili pazarlama; mesajı doğru zamanda ve koordineli biçimde devreye aldığımızda gıda pazarımız daha hızlı gelişim gösterir” ifadelerini kullandı. “İnovasyon tüketicinin işine yaramalı” İnovasyonun da doğru tanımlanması gerektiğini belirten Sidar, “Ambalajda küçük bir makyaj ya da ürün içeriğine rastgele bir ek yapmayı inovasyon gibi sunmak yanıltıcı olur. Tüketiciye pratik bir çözüm, ayırt edici bir lezzet, işlevsellik ya da kullanım kolaylığı gibi gerçek bir fayda sunmak esas hedeftir. Bu da sistematik araştırma, test ve analiz gerektirir. Türkiye’de bu yolda mesafe alan, bölgesel marka konumuna gelmiş çok sayıda gıda şirketimiz var. Ayrıca satın almalar yoluyla küresel markaları bünyesine katıp büyüten başarılı yerli sermaye örnekleri de mevcut” dedi. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” dedi. Gıda ihracatı 30 milyar dolara ulaştı Türkiye’nin dış ticaret performansını da güncel örneklerle değerlendiren Kaan Sidar, “Hâlihazırda ihracatımız 200 milyar dolar bandında, gıda sektörü ise 30 milyar dolara dayandı ancak bu rakam Avrupa ülkelerinde çok daha yüksek seyrediyor” dedi. İhracat stratejileri kapsamında Çin pazarını ele alarak tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne dikkat çeken Sidar, marka dilinin kültürel uyumu için de uyarıda bulundu. İsimlendirme hatalarının maliyetine atıfla, pazar testlerinin bilimsel yöntemlerle yapılması gerektiğini vurguladı. “Veriye dayalı inovasyon, küresel rekabetin yeni dili olacak” Sanayi tarafında ise inovasyon ve dijitalleşme gündemini öne çıkaran Sidar, “Endüstri 4.0, otomasyon ve yapay zeka destekli planlama ile lojistik optimizasyonu maliyeti düşürüyor, böylelikle verimliliği artırıyor. Bu yatırımlar için özkaynak yanında uygun teşvikler de sağlanmalı” dedi. Katma değerin, kârlılığı yeniden yatırıma çeviren bir disiplin olduğunun altını çizen Sidar, “Dünya yerinde durmuyor; sadece tüketiciyi derinlemesine anlayan, veriye dayalı inovasyon yapan ve sanayisini teknolojiyle güncelleyen şirketler kalıcı başarıya ulaşabilir” şeklinde konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.