Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Enerji Bağımsızlığı

Kapsül Haber Ajansı - Enerji Bağımsızlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enerji Bağımsızlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Üçay Mühendislik’ten Sıfır Karbon Binalar İçin Entegre Enerji Çözümleri Haber

Üçay Mühendislik’ten Sıfır Karbon Binalar İçin Entegre Enerji Çözümleri

Türkiye’nin enerji verimliliği ve sürdürülebilir teknoloji alanındaki öncü şirketlerinden Üçay Mühendislik, sıfır karbon bina hedeflerine ulaşmak için akıllı ve entegre çözümleri kamuoyuyla paylaştı. Sıfır karbon binalara yönelik dönüşümde ısı pompaları, güneş enerjisi sistemleri (GES) ve elektrikli araç şarj altyapılarının kritik rol oynadığını belirten Üçay Mühendislik İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Turan Şakacı, "Güneş enerjisi sistemleri sıfır karbon bina konseptinin temel bileşenlerinin başında geliyor. GES çözümleri; binaların kendi enerjisini üretmesine, ihtiyaç fazlasını şebekeye geri satmasına ve uzun vadeli maliyet avantajı elde etmesine imkân tanıyor. Bir diğer önemli sistem olan ısı pompaları ise doğadaki mevcut enerjiyi kullanarak yüksek verimle çalışırken hem konut hem ticari yapılarda karbon salımını ciddi ölçüde azaltıyor” dedi. Elektrikli araç kullanımındaki artışın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sıfır karbon stratejisinin merkezine yerleştiğini vurgulayan Şakacı, GES ile entegre çalışan akıllı şarj istasyonlarının sürdürülebilir ulaşımın temel unsurlarından biri hâline geldiğini kaydetti. “Sıfır karbon bina ve e-mobilite dönüşümünün liderlerinden olmak istiyoruz” Üçay Mühendislik olarak “enerjide verimlilik, çevrede sürdürülebilirlik” yaklaşımını benimsediklerini ifade eden Şakacı, Türkiye’de sıfır karbon bina ve e-mobilite dönüşümünün liderlerinden biri olmayı hedeflediklerini söyledi. Mesken tipi GES kurulumları ve elektrikli araç şarj istasyonu başta olmak üzere akıllı bina teknolojilerine yönelik tüm çözümleri alanında uzman mühendislik ekipleriyle uçtan uca gerçekleştirdiklerini vurgulayan Şakacı, sensör destekli otomasyon teknolojileri sayesinde iklimlendirme sistemlerinde gerçek zamanlı enerji optimizasyonu sağladıklarını ve kullanıcı dostu kontrol sistemleriyle gereksiz enerji tüketiminin önüne geçtiklerini vurguladı. Sıfır karbon yaşam modeli: ZeroHouse Üçay Mühendislik’in sürdürülebilirlik vizyonunun amiral projelerinden olan ZeroHouse’un şirket tarafından geliştirilen bütünleşik bir mühendislik yaklaşımı olduğunu vurgulayan Turan Şakacı, ZeroHouse’u, enerji tüketiminden ulaşım çözümlerine kadar tüm süreçleri kapsayan ve karbon izini minimuma indirmeyi hedefleyen yenilikçi bir bina modeli olarak tanımlıyor. Turan, “ZeroHouse konseptinde, yapıların ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyaçları ısı pompası sistemleri, VRF teknolojileri ve yerden ısıtma çözümlerinin birlikte kullanılmasıyla yüksek verimlilik sağlanıyor. Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda elektrikli araç şarj altyapısı da konseptin ayrılmaz bir parçası olarak projeye entegre ediliyor. Konsept kapsamında gereken elektrik enerjisi fotovoltaik paneller aracılığıyla güneşten üretiliyor; böylece fosil yakıtlara bağımlı olmayan, kendi enerjisini üreten ve karbon salımını sıfırlayan bir yapı modeli ortaya çıkıyor” dedi. Şakacı, ZeroHouse’un yalnızca bugünün değil, geleceğin standartlarını belirleyen bir yaklaşım olduğunu belirterek, projenin hem çevresel sürdürülebilirliği desteklediğini hem de kullanıcılarına uzun vadeli tasarruf ve enerji bağımsızlığı sağladığını vurguladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Sokak Lambaları Elektrik Üretecek, Her Direk Bir GES’e Dönüşecek Haber

Sokak Lambaları Elektrik Üretecek, Her Direk Bir GES’e Dönüşecek

Nu Teknoloji’nin mühendislik ekibi tarafından tasarlanan hücresel olmayan (non-cellular) 5G entegre mikroinverterli Direk GES (Güneş Enerjili Aydınlatma Direği Sistemi) teknolojisi, şehir içi aydınlatma direklerini mikro ölçekte kendi elektriğini üretebilen güneş enerji santrallerine dönüştürmeyi mümkün kılıyor. ‘Her direk bir GES’ yaklaşımıyla tasarlanan bu sistemde, şehir aydınlatma direklerine entegre edilen fotovoltaik paneller ve mikroinverter modülleri, şebekeden tamamen bağımsız çalışıyor. Gündüz üretilen elektrik mikro ölçekte depolanarak, gece boyunca aydınlatma için kullanılıyor. Sistemin haberleşme altyapısı ise non-cellular 5G (DECT NR+) teknolojisiyle sağlanıyor. Her bir inverter, SIM karta ihtiyaç duymadan diğer birimlerle kablosuz olarak iletişim kuruyor. Böylece merkezi bir veri platformuna sürekli veri aktarımı sağlanırken; sistemin enerji üretimi, arıza durumu, sıcaklık seviyesi ve genel performansı da anlık olarak izlenebiliyor. Her bir aydınlatma direği, uzaktan kontrol edilebilen, akıllı bir enerji birimine dönüşebiliyor ve şehir çapında dağıtık, esnek ve sürdürülebilir bir mikro enerji ağı kurulmasına imkan sağlıyor Nu Teknoloji’nin tamamen yerli mühendislikle yürüttüğü uzun soluklu Ar-Ge çalışmalarının ürünü olan bu çözüm, geleneksel solar armatür uygulamalarından önemli ölçüde farklılaşıyor ve mevcut solar aydınlatma ürünleriyle kıyaslanamayacak ölçüde ileri teknoloji içeriyor. Sistem, özgün mikroinverter mimarisi, enerji yönetim algoritmaları ve 5G tabanlı haberleşme altyapısıyla klasik solar armatürlerin aksine şehir ölçeğinde dağıtık bir enerji ağı kurabilen yeni bir teknoloji kategorisi oluşturuyor. Enerji maliyetleri düşecek! Türkiye genelinde yalnızca yol ve sokak aydınlatması için yılda yaklaşık 1 milyar dolar harcanıyor. Nu Teknoloji, geliştirdiği yerli teknolojiyle şehir aydınlatma altyapısının enerji maliyetinin düşürülmesine katkı sağlıyor. Bu yeni sistem, belediyelerin ve kamu kurumlarının en yüksek kalemlerinden biri olan aydınlatma elektrik giderlerini sıfırlamaya aday… Kentsel enerji ekonomisinde dönüşüm başlıyor Bu teknoloji yalnızca bir tasarruf çözümü değil; aynı zamanda enerji güvenliği, karbon emisyonunun azaltılması, altyapı dayanıklılığı ve akıllı şehir dönüşümü gibi birçok stratejik alanda katkı sağlamayı hedefliyor. Yeni sistem sayesinde, belediyelerin operasyonel enerji maliyetleri çarpıcı biçimde düşüyor, 81 ildeki tüm aydınlatma direkleri enerji üreticisine dönüşüyor. Ulusal ölçekte enerji verisi merkezi platformda toplanabiliyor, Yeşil Mutabakat ve 2053 Net Sıfır hedeflerine katkı sağlanıyor. Erkut Alkaya: "Türkiye aydınlatma enerjisinde kendi kendine yeten ilk ülkelerden biri olabilir." Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Nu Teknoloji CEO’su Erkut Alkaya şunları söyledi: "Türkiye genelinde yaklaşık 13 milyon aydınlatma direği var. Gece çalışıyor, gündüz atıl durumda kalıyor. Biz, bu yapıyı yeniden düşünerek her direği enerji üreten, veri paylaşan ve haberleşen birimlere dönüştürmeyi hedefledik. Geliştirdiğimiz bu teknolojiyle yalnızca bir enerji çözümü sunmuyoruz; şehirlerin dijitalleşmesini enerji temelli bir omurga üzerinden yeniden kurguluyoruz. Direk GES yaklaşımı ve 5G entegre mikroinverter yapısıyla enerji bağımsızlığı, sürdürülebilirlik ve akıllı yönetim alanlarında somut bir adım daha atıyoruz. Bu sistemle birlikte yıllık yaklaşık bir milyar dolarlık bir yük, kamu bütçesi üzerinden kaldırılabilir. Sağlanan kaynak kalkınmanın temel dinamiklerine aktarılabilir. Bu yalnızca bir teknoloji değil, ülkemizin dijital ve yeşil dönüşüm hedeflerine yönelik stratejik bir katkıdır. 81 ilin tüm aydınlatma direkleri kendi elektriğini üretir hale geldiğinde Türkiye, aydınlatma enerjisinde kendi kendine yeten ilk ülkelerden biri olabilir. Hatta akıllı şehir yönetiminde Türkiye’yi bölgesel liderliğe taşıyabilir. Bu çözüm aynı zamanda kamu bütçesi yönetimi, enerji arz güvenliği ve iklim politikalarına katkı açısından da uzun vadeli bir model sunuyor.”

Depolamalı Rüzgar ve Güneş Enerjisi Yatırımları En Kısa Sürede Devreye Alınmalı  Haber

Depolamalı Rüzgar ve Güneş Enerjisi Yatırımları En Kısa Sürede Devreye Alınmalı 

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, yayınlanan bu kararla arz güvenliği açısından her bir MW’ın ve bu güvenliğin her koşulda sağlanması için gerekli tüm tedbirlerin alınacağını kamuoyuna bir kez daha gösterdiğini belirten TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, “Kararla birlikte özellikle rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinde azami verimlilik için yapılan ilave mekanik (ya da DC) güç kurulumlarının, belirli bir süreyle de olsa, herhangi bir idari sınıra tabi olmaksızın kullanılabilmesinin önü açıldı” dedi. Bu karar, yalnızca kısa dönemli arz güvenliği ihtiyaçlarından değil, aynı zamanda Türkiye’nin orta ve uzun vadeli enerji bağımsızlığı hedefinin bir sonucudur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın üç temel sacayağı üzerinde kurduğu enerji stratejisi kapsamında, 2022 yılından bu yana yenilenebilir enerji ve nükleer enerji ülkemizin enerji yol haritasında merkezi bir konumda yer almaktadır. Bundan hareketle, 2022 yılından bu yana lisanssız öz tüketim, depolamalı lisanslı yatırımlar ve YEKA projeleri gibi farklı mekanizmalar üzerinden yenilenebilir enerji projeleri yatırımcılara arz edilmekte; projelerin geliştirme süreçleri adım adım ilerlerken yatırımlar da peyderpey tamamlanarak devreye alınmaktadır. 2035 yılı için güçlü bir vizyon ortaya koyan “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı – 2035 Yenilenebilir Enerji Planı” ile de bu yatırımların kararlılıkla desteklenmesi ve sürdürülmesi hedeflenmiştir. DEPOLAMA DÜZENLEMELERİNDE MEVZUATIN OLUŞUMU Bu minvalde, ulusal 2035 Yenilenebilir Enerji Planı doğrultusunda yapılan depolama düzenlemeleri, santrallerde kurulu ilave mekanik (ya da DC) gücün Kurum’dan ayrıca istisnai izin almadan verimli kullanımının önünü açacaktır. Bu süreç, son yıllarda depolama ve yenilenebilir enerji alanında adım adım oluşturulan mevzuatın doğal bir devamı niteliğindedir. Elektrik depolama faaliyetine yönelik mevzuat hazırlıkları 2020 yılında başlamış; 9 Mayıs 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Elektrik Piyasasında Depolama Faaliyetleri Yönetmeliği” ile depolama ilk kez mevzuat kapsamına alınmıştır. 26 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleştirilen “Enerji Yatırımları Takip ve Koordinasyon Kurulu” toplantısında, rüzgar ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerine bütünleşik elektrik depolama ünitesi kurulması şartıyla kapasite yarışması yapılmaksızın üretim lisansı alınabilmesine yönelik düzenlemenin kanunlaşmasına karar verilmiştir. Aynı kapsamda, kapasite artışlarına da depolama şartıyla imkân tanınması kararlaştırılmıştır. Bu stratejik kararlar ve ilk düzenlemelerin ardından, 5 Temmuz 2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7417 sayılı Kanun ile, elektrik depolama tesisi kurmayı taahhüt eden tüzel kişilere, kurmayı taahhüt ettikleri depolama tesisinin kurulu gücüne kadar Kurum tarafından rüzgâr ve/veya güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesisi kurulmasına ilişkin ön lisans verilmesi hakkı getirilmiştir. Elektrik depolama faaliyetine ilişkin diğer kapsamlı mevzuat değişiklikleri 19 Kasım 2022 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmış, çok sayıda yönetmelikte depolama faaliyetini kapsayan önemli düzenlemeler yapılmıştır. İlgili mevzuatın yayımlanmasının ardından başlayan başvuru sürecinde yaklaşık bir yıl içinde yüzlerce şirket tarafından binlerce proje başvurusu yapılmış; Kuruma gelen 6.000’in üzerindeki başvurunun toplam büyüklüğü 260 GW seviyelerini aşmıştır. Değerlendirmeler sonucunda 700’ün üzerinde proje ve yüzlerce yatırımcıya 34 GW’a yakın kapasite tahsisi yapılmıştır. Bu tahsisler, rüzgâr ve güneş enerji yatırımlarının küçük ölçekli şirketlere de açılmasını sağlayarak yatırımların tabana yayıldığı rekabetçi bir piyasa yapısının oluşmasına katkı sağlamıştır. DEPOLAMALI YATIRIMLARDA PİYASA GELİŞİMİ VE TEŞVİK ETKİSİ Tüm dünyada büyük ve hızlı bir yapısal dönüşümden geçen enerji sektörü ve piyasalarının geleceğinde daha fazla yenilenebilir enerji entegrasyonu yapılabilmesi için en önemli başlıklardan birisi de ülkemizde de elektrik depolama faaliyetleri olacaktır. Ülkemizde de dünya ile eş zamanlı olarak gelişen elektrik depolama faaliyetine yönelik mevzuat çalışmaları ile birlikte Türk şirketleri de elektrik depolama faaliyeti yatırımları için teknik, finansal ve proje geliştirme çalışmalarına hızlı bir şekilde başlamış, ilgili mevzuat hazırlıklarının yapıldığı dönemde hazırlıklarını büyük oranda tamamlamıştır. Ülkemizde uzun yıllardır on binlerce MW kapasite tahsisinin yapıldığı lisanssız rüzgar ve güneş enerjisi santralleri, hibrit santraller (HES–GES, RES–GES, JES–GES vb.) ve kapasite artış projelerinde uygulananlarla benzer yöntemle depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin kapasite tahsisleri de ilgili mevzuat çerçevesinde bir katkı payı ya da benzeri bir edinim maliyeti oluşmadan bedelsiz olarak gerçekleştirilmiştir. Bu uygulama neticesinde yatırımların maliyetlerinin aşağı çekilmesi, finanse edilebilirliğinin kolaylaştırılması ile yatırımların daha hızlı bir şekilde ve daha az öz kaynakla gerçekleştirilmesi sanayicilerimiz için tahsis edilen lisanssız projelerde olduğu gibi enerji santral yatırımcılarımız için önemli bir teşvik aracı olacaktır. DEPOLAMALI YATIRIMLAR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN TEMEL UNSURU Depolamalı yenilenebilir enerji yatırımlarının kritik önemine dikkat çeken TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, “Depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santral projeleri, enerjide dışa bağımlılığın ve enerji ithalat maliyetlerinin azaltılması, 2053 net sıfır hedefine ulaşılması, tüketicilere rekabetçi ve uygun fiyatlı elektrik sağlanması ve enerji dönüşümünün sürdürülebilir şekilde ilerleyebilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santralleri iletim ve dağıtım sistemine ne kadar hızlı ve güçlü şekilde entegre edilirse, sisteme o ölçüde daha fazla yenilenebilir enerji kaynağı dahil edilebilir. Bu da Türkiye’nin ucuz, temiz ve tükenmeyen enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmasına, dolayısıyla cari açığın azaltılmasına önemli katkı sağlayacaktır. Son dönemde Portekiz ve İspanya’da yaşanan kesintilerin de gösterdiği üzere, depolamalı santraller sadece daha fazla yenilenebilir kapasitenin sisteme entegrasyonunu mümkün kılmakla kalmıyor; aynı zamanda iletim sistem güvenliği açısından hayati bir dengeleme ve destekleme görevi üstleniyor. Enerjide 2035 hedefleri için de önemli bir kilometre taşı olan depolamalı rüzgar ve güneş santralleri, 35 milyar doların üzerindeki yatırım hacmiyle Türkiye açısından büyük bir yatırım hamlesidir. Bu yatırımlarla birlikte her yıl düzenlenen 2.500 MW seviyesindeki YEKA RES ve GES yarışmaları, yerli ekipman kullanımının da güçlü şekilde teşvik edildiği bir yapı oluşturarak 10 yılda 25.000 MW yenilenebilir YEKA santralinin devreye alınmasına imkân tanıyacaktır.” dedi. SÜPER İZİN KANUNU YENİ DÖNEMİ BAŞLATIYOR Geçtiğimiz Temmuz ayında yenilenebilir enerji projeleri için ‘Süper İzin’ Kanunu’nun Meclis’te kabul edilerek yasalaşmasıyla birlikte, tüm bu yatırımların önünü açan yeni bir dönem başladığını belirten Erden, "’Süper İzin’ Kanunu, uzun süredir sektörün hızını etkileyen izin süreçlerini hızlandırarak, yatırımcılar için daha net ve öngörülebilir bir çerçeve sunmaktadır. Bu düzenleme, depolamalı projelerin de daha hızlı hayata geçebilmesine imkân tanıyarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik sistemine entegrasyonunu kolaylaştıracaktır. Yapılan kanunî düzenlemenin ardından ikincil mevzuatta yapılması beklenen değişikliklerin ivedilikle tamamlanması, yatırımcıların izin süreçlerinde yaşadıkları zorlukların ve gecikmelerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak ve depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santrali projelerinin hızla devreye alınmasını sağlayacaktır. Bu durumun ülkemizin orta ve uzun vadede enerji arz güvenliği açısından kritik önemde olduğunu vurgulamak isterim.” DEPOLAMALI SANTRALLERİN ACİL DEVREYE ALINMASI GEREKİYOR Erden; “Ayrıca, ülkemizde son iki senedir yaşanan kuraklık sebebiyle hidroelektrik santrallerde yaşanan su sıkıntısına bağlı olarak üretimlerin ciddi düşüş göstermesi, yatırım ve izin süreçleri hâlen devam eden depolamalı projelerinin tamamlanarak en kısa zamanda devreye alınmasının önemini bir kez daha göstermektedir. Ülkemizin enerjide 2035 hedeflerine ulaşmasında en önemli kilometre taşlarından olan ve geliştirilmesi için yıllardır büyük emek verilen depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santrali projelerinin tüm ilgili kamu kuruluşları ve yatırımcılarımızın koordinasyonu ile hızla hayata geçirileceğine inancımız tamdır” dedi.

İklim Değişikliğiyle Mücadele Eylemlerine Duyulan Güven Azalıyor Haber

İklim Değişikliğiyle Mücadele Eylemlerine Duyulan Güven Azalıyor

Araştırma, ulusal enerji bağımsızlığının fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasını geride bırakarak büyük önem kazandığını gösteriyor. 2023'te yöneticilerin %44'ü 2030 yılı karbonsuzlaştırma hedeflerine ulaşılmasını beklerken bu oran bugün %37'ye indi. Dünya liderleri COP30 için Brezilya'da bir araya gelmeye hazırlanırken, Siemens'in yaptığı yeni ve önemli bir araştırma, jeopolitiğin altyapı stratejisini yeniden şekillendirdiğini ve ulusal enerji güvenliğinin enerji dönüşümünün birincil itici gücü olarak küresel iklim iş birliğinin önüne geçtiğini ortaya koydu. Siemens Infrastructure Transition Monitor 2025 çalışması, üst düzey liderlerin, esnek bir enerji arzının altyapı geçiş hedefleri arasında hükümetin en önemli önceliği olması gerektiğine inandıklarına dikkat çekti. Enerji arzı 2023'te öncelik sıralamasında üçüncüydü. Diğer taraftan, ulusal enerji bağımsızlığı ve iklim risklerinin proaktif yönetimi, öncelik sıralamasında en büyük yükselişi kaydeden başlıklar oldu. Küresel istikrarsızlığın artması, pazar ve tedarik zinciri oynaklığını yoğunlaştırıyor. Enerjinin jeopolitik bir araç olarak kullanılmasını azaltmak için hükümetler, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasının yanı sıra güvenlik, bağımsızlık ve hazırlıklı olmaya öncelik veriyor. Rapor, 19 ülkeden 1.400 üst düzey yönetici ve hükümet temsilcisinin katıldığı küresel bir ankete dayanarak, çok yönlü temiz enerji vizyonundan, giderek artan bir şekilde ulusal dayanıklılığa ve bölgesel üretime odaklanan bir vizyona geçişin altını çiziyor. Birbiri ardına gelen iklimsel, jeopolitik ve piyasa zorlukları nedeniyle enerji sistemleri üzerindeki baskının artmasıyla birlikte, enerji dayanıklılığının temiz enerjiye geçişte artık bir denge unsuru olarak değil, kritik bir destek unsuru olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Siemens AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Akıllı Altyapı CEO'su Matthias Rebellius, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Altyapıda geçiş; ulusal enerji güvenliği hedeflerinin karbonsuzlaştırma konusundaki küresel iş birliğini geride bıraktığı yeni bir aşamaya girdi. Sistemler artan iklim sorunları ve enerji kesintileriyle karşı karşıya kaldıkça, dayanıklılık isteğe bağlı olmaktan giderek uzaklaşıyor. Bu değişimde yapay zekâ, teknoloji ve dijitalleşme artık kritik bir öneme sahip. Yenilenebilir enerjiye dayalı sistemlerin karmaşık yapısını yönetmek, güvenilirliği sağlamak ve temiz enerjiye geçişi daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir şekilde hızlandırmak için kurumların ve hükümetlerin elini güçlendirebilirler" ifadelerini kullandı. Küresel geçişten ulusal dayanıklılığa Katılımcıların beşte üçünden fazlası (%62) gelecekteki enerji sistemlerinin küresel ticaretten ziyade yerel veya bölgesel üretime dayanacağına inanıyor. Yenilenebilir enerji entegrasyonu, depolama konusunda hazırlıklı olma ve gelişmiş şebeke sistemleri gibi unsurlar, başlıca kolaylaştırıcı faktörler arasında bulunuyor. Katılımcıların yarısından fazlası halihazırda dayanıklılık (%53) ve enerji bağımsızlığının (%52) ülkelerinde olgunluğa ulaştığını veya gelişmiş olduğunu belirtiyor. Bu da altyapı önceliklerinde bir değişimin halihazırda devam ettiğine işaret ediyor. İklim hedeflerine duyulan güven azalıyor Dayanıklılık ve enerji güvenliğinin öncelik kazanmasıyla birlikte, küresel iklim hedeflerine ulaşılmasına ilişkin güven azalmaya başlıyor. Küresel yöneticilerin yarısından fazlası (%57) önümüzdeki iki yıl içinde fosil yakıtlara yapılan yatırımların artmasını beklerken, işletmelerin sadece %37'si 2030 yılı için koyulan karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşacaklarına inanıyor. Bu oran 2023 yılında %44'tü. COP30 öncesi bir çağrı İklim hedeflerine duyulan güvenin azaldığı ve 2026 stratejilerinin geliştirilmekte olduğu bu dönemde rapor, dayanıklılığın enerji planlamasına dahil edilmemesinin hem ekonomik hem de çevresel açıdan risk oluşturduğunu vurguluyor. Net sıfır stratejilerinin yeniden gözden geçirildiği bugünlerde Siemens, şebeke yatırımı ve dijital inovasyon yoluyla iklim taahhütlerine ve enerji dayanıklılığına yönelik ilerlemenin hızlandırılabileceğinin altını çiziyor. Yapay Zekâ geçişi hızlandıracak Ulusal enerji stratejileri gelişip değişirken dijital teknolojiler altyapı dönüşümünün merkezinde yer almaya devam ediyor. Dijitalleşme, enerji depolama olanaklarının genişletilmesinin hemen ardından farklı sektörlerde temiz enerjiye geçişi hızlandırmada en önemli ikinci faktör olarak öne çıkıyor. En büyük olumlu etkiyi ise yapay zekanın yaratması bekleniyor. Katılımcılar, yapay zekanın kritik altyapıyı daha dayanıklı hale getirmeye yardımcı olduğuna inanıyor (%66) ve faaliyetlerini karbonsuzlaştırmak için kuruluşlarında yapay zekanın kullanıldığını bildiriyor (%59).

Sungrow, Enerji Depolama Çözümleri ile Türkiye'de Haber

Sungrow, Enerji Depolama Çözümleri ile Türkiye'de

2017'den bu yana Türkiye'de faaliyet gösteren ve kısa sürede PV invertör pazarında liderliğe ulaşan Sungrow, şimdi enerji depolama ve güç dönüştürme sistemleriyle yatırımların verimliliğini artırmayı hedefliyor. BloombergNEF tarafından 2024'te dünyanın en güvenilir markası seçilen Sungrow, güçlü Ar-Ge yapısı ve global deneyimiyle yatırımcılara güvenli, uzun ömürlü ve yüksek performanslı çözümler sunuyor. Dünya genelinde hayata geçirdiği temiz enerji projeleriyle küresel bir referans noktası haline gelen Sungrow, aynı kapsamlı deneyimi Türkiye pazarına da taşıdı ve geniş ürün yelpazesini pazara sundu. Sungrow'un enerji depolama çözümleri; konut, ticari ve endüstriyel tesislerden şebeke ölçekli santrallere kadar geniş bir alanda uygulanabiliyor. Bu sistemler enerji arz-talep dengesini optimize ederken yenilenebilir kaynakların entegrasyonunu kolaylaştırıyor , uzun batarya ömrü ve akıllı enerji yönetimiyle yüksek verimlilik ve sürdürülebilirlik sağlıyor. "Enerji Depolama Yatırımları Temiz Enerji Hedefleri için Kritik" Türkiye'nin temiz enerji hedefleri için enerji depolama çözümlerinin önemini vurgulayan Sungrow Türkiye Genel Müdürü Candaş Gültekin "Türkiye temiz enerji alanında çok büyük bir potansiyele sahip. Türkiye'nin 2035 ve 2050 hedefleri, ülkemizin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak açısından büyük önem taşıyor. Temiz enerji üretimi alanındaki yatırımları daha verimli hale getirmek, enerjinin sürekliliğini sağlamak ve artan talebi karşılayabilmek için enerji depolama sistemi yatırımları kritik öneme sahip. Sungrow olarak bu alandaki yenilikçi çözümlerimizi Türkiye'ye taşıdık. İş ortaklarımıza sunduğumuz anahtar teslim çözümler ile tek elden entegre bir sistem sunuyoruz. Sektör lideri Ar-Ge gücümüz, global deneyimimiz ve karşılıklı güvene dayalı uzun soluklu iş birliği anlayışımız ile Türkiye'nin temiz enerji dönüşümüne liderlik etmeye devam edeceğiz." PowerTitan: Yüksek Verimlilik ve Güvenli Operasyon PowerTitan, endüstriyel ve şebeke ölçekli projeler için tasarlanmış, yüksek enerji yoğunluğuna sahip sıvı soğutmalı bir enerji depolama sistemidir. Tam entegre yapısı sayesinde kurulum süresini kısaltır, işletme maliyetlerini düşürür ve maksimum performans sağlar. 5,015 kWh'a kadar modüler kapasite, 1,123,2–1,497,6 V sistem gerilimi aralığı ve 50 Hz nominal şebeke frekansıyla, farklı ölçeklerdeki enerji altyapılarına uyum sağlar. -30°C ila +50°C arasındaki geniş çalışma sıcaklık aralığı, zorlu saha koşullarında dahi yüksek performans sunar. PowerTitan ESS çözümü, akıllı sıvı soğutma teknolojisi, hücreler arası sıcaklık farkını minimumda tutarak enerji kaybını azaltır ve batarya ömrünü uzatır. Şebeke istikrarını destekler, pik talep yönetimini kolaylaştırır ve yenilenebilir enerji entegrasyonunu optimize eder. Yüksek verimlilik oranı, düşük bakım ihtiyacı ve uzun ömürlü LFP batarya yapısı sayesinde yatırımcılara düşük toplam sahip olma maliyeti ve yüksek yatırım geri dönüşü sağlar. PowerStack: Modüler, Esnek ve Akıllı Depolama PowerStack, ticari ve endüstriyel projeler için kompakt, modüler ve yüksek verimliliğe sahip bir enerji depolama sistemidir. 455 kWh'e varan kapasite ve 110 kW güç çıkışıyla, işletmelere esnek ve ölçeklenebilir bir çözüm sunar. Tam entegre tasarımı sayesinde sahada kurulum süresini ve maliyetleri azaltır. AI destekli ısı dengesi ve sıvı soğutma teknolojisi, hücreler arası sıcaklık farkını 2,5 °C'nin altında tutarak güvenli ve kararlı bir çalışma sağlar. Sungrow Enerji Yönetim Sistemi iSolarCloud üzerinden uza ktan izleme ve kontrol imkânı sunan sistem, kritik yüklerin korunması, yenilenebilir kaynak entegrasyonu ve acil durum yedekleme ihtiyaçları için kesintisiz enerji güvenliği sağlar. Konut Çözümleri: Enerji Bağımsızlığı Evinizde Sungrow, bireysel kullanıcılar için geliştirdiği SBH100–400 yüksek gerilimli LFP batarya serisiyle, konutlarda enerji bağımsızlığını mümkün kılıyor. Ev tipi güneş enerjisi sistemleriyle tam uyumlu çalışan bu çözümler, gündüz üretilen fazla enerjiyi depolayarak akşam saatlerinde veya şebeke kesintilerinde kullanılmasını sağlıyor. Böylece kullanıcılar elektrik faturalarını düşürürken kendi enerjilerini yönetme özgürlüğüne kavuşuyor. SBH Serisi, 10 kWh ile 40 kWh arasında değişen kapasite seçenekleriyle farklı ev ihtiyaçlarına göre ölçeklenebiliyor. 50A'e kadar sürekli şarj ve deşarj akımı ile 28 kW'a kadar güç sağlayabilen bu sistemler, %100' e kadar kullanılabilir enerji kapasitesiyle yüksek performans sunuyor.Sessiz çalışma, kompakt tasarım ve bakım gerektirmeyen yapısı ile modern konutlarda sürdürülebilir enerji yönetimi için ideal bir çözüm sunuyor. Bu ürün portföyü sayesinde Sungrow, konutlardan endüstriyel tesislere kadar her ölçekte sürdürülebilir, güvenli ve yüksek verimli enerji depolama çözümleri sunarak Türkiye'nin enerji dönüşümüne yön veriyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.