Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Esneklik

Kapsül Haber Ajansı - Esneklik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Esneklik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Düşük Riskli Varlıklar Yatırımcı için Cazip Kalmaya Devam Ediyor Haber

Düşük Riskli Varlıklar Yatırımcı için Cazip Kalmaya Devam Ediyor

TCMB’nin enflasyonla mücadele kapsamında sürdürdüğü sıkı para politikası, yatırımcıların risk algısını ve portföy tercihlerini şekillendirmeye devam ediyor. Her ne kadar son dönemde sınırlı faiz indirimleri görülse de politika faizinin yüzde 39,5 seviyesinde, yıllık enflasyonun ise yüzde 32,87 düzeyinde olması, yatırımcıya halen pozitif reel getiri sunuyor. Bu durum, risksiz TL varlıklarını cazip hale getirirken, özellikle para piyasası fonları gibi likit enstrümanlarda yaşanan sermaye girişleri bu eğilimi destekliyor. Slayz Kurucusu John Nevzat Erdem düşük riskli araçların artık sadece güvenli liman değil, aynı zamanda stratejik bir getiri alternatifi haline geldiğini belirterek yatırımcı davranışlarındaki dönüşümü değerlendirdi. “Son dönemde özellikle para piyasası fonları ve kısa vadeli sabit getirili araçlarda ciddi bir sermaye girişi gözlemliyoruz. Bu eğilim, yatırımcıların volatilitenin yüksek olduğu bir ekonomik dönemde kazançtan çok sermaye koruma refleksiyle hareket ettiğini gösteriyor. Düşük riskli varlıklar artık yalnızca güvenli bir liman değil, aynı zamanda reel getiri sağlayabilen bir alternatif olarak öne çıkıyor. Özellikle kısa vadeli araçlar, yüksek likidite ve esneklik sunduğu için portföy yönetiminde kritik bir rol oynuyor. Enflasyonun beklentileri aşması, para politikasında temkinli adımların süreceğine işaret ediyor TCMB’nin sıkı duruşunu koruması, piyasalar açısından kısa vadede istikrar unsuru yaratıyor. Ancak eylül ve ekim aylarında açıklanan enflasyon verilerinin beklentilerin biraz üzerinde gelmesi, para politikasında temkinli adımların süreceğine işaret ediyor. Buna karşın, önümüzdeki dönemde enflasyonda kademeli bir düşüş yaşanması halinde merkez bankasının faiz indirimlerine daha cesur yaklaşabileceği, bunun da yatırımcıların risk iştahını artırabileceği bir senaryo mümkün. Böyle bir ortamda yatırımcılar, portföylerindeki risk dağılımını yeniden gözden geçirebilir ve dengeli stratejilere yönelebilir. Biz Slayz olarak bu dönüşümü yakından takip ediyor, yatırımcıların değişen piyasa koşullarında bilinçli ve stratejik kararlar almasını kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Küresel ve yerel piyasa dinamiklerini analiz ederek, yatırımcılara yalnızca güvenli getiri arayışında değil, aynı zamanda fırsat dönemlerinde de rehberlik edecek bütünsel bir yatırım deneyimi sunuyoruz.”

Edsis, Energy Storage Systems Summıt Europe 2025’te Türkiye’yi Temsil Etti Haber

Edsis, Energy Storage Systems Summıt Europe 2025’te Türkiye’yi Temsil Etti

Türkiye’de enerji depolama sistemlerinin gelişimini desteklemek ve sektörde farkındalık yaratmak amacıyla faaliyet gösteren EDSİS – Enerji Depolama Sistemleri Derneği, bu stratejik zirvede Türkiye’yi temsil ederek Avrupa’daki dönüşümün nabzını sahadan takip etti. Etkinlik süresince EDSİS heyeti, pazar dinamiklerini, yatırım eğilimlerini ve regülasyon vizyonlarını yerinde inceleyerek Türkiye’nin enerji depolama dönüşümüne yön verecek önemli kazanımlar elde etti… Enerji dönüşümünün merkezinde yer alan depolama teknolojileri artık yalnızca kapasite oluşturan sistemler olarak değil, esneklik, dengeleme ve sürdürülebilirlik stratejilerinin temel bileşeni olarak konumlanıyor. Bu kapsamda sürdürülebilir bir gelecek için kritik önem taşıyan enerji depolama sistemleri, Münih’te gerçekleştirilen zirvede teknoloji, yatırım eğilimleri ve politika vizyonları çerçevesinde kapsamlı biçimde değerlendirildi. AVRUPA ENERJİ DÖNÜŞÜM STRATEJİLERİ “UZUN SÜRELİ DEPOLAMA” ÜZERİNE KURULUYOR Zirveden elde edilen bulgularla ilgili değerlendirmelerde bulunan EDSİS Yönetim Kurulu Başkanı C. Can Tutaşı, “Bu yıl Münih’te çok net bir tablo vardı; enerji depolama, Avrupa’nın enerji dönüşüm stratejisinin merkezine yerleşmiş durumda. Ülkeler, enerji sistemini yalnızca saatlik değil; günler ve haftalar düzeyinde dengeleyebilen çözümler için yatırımlarını artırıyor. Zirvede, depolama teknolojilerinin enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik hedeflerindeki kritik rolü farklı oturumlarda kapsamlı şekilde ele alındı. Ayrıca enerji yönetiminde dijitalleşme ve yapay zekâ uygulamalarının giderek daha fazla önem kazandığı yönünde ortak bir görüş hâkimdi” dedi. TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK BİR DÖNÜŞÜM EŞİĞİ Türkiye açısından ortaya çıkan tabloyu değerlendiren Tutaşı, “Enerji depolama artık yalnızca bir teknoloji değil; enerji sistemlerinin kaderini belirleyen stratejik bir kapasite. Depolamaya yatırım yapan ülkeler dönüşümü yönetecek, yapmayanlar geride kalacak. Türkiye, doğru adımlar ve güçlü bir sanayi yapılanmasıyla bu dönüşümün yalnızca takipçisi değil, bölgesel lideri olabilir. EDSİS olarak hedefimiz Türkiye’nin depolama teknolojilerini sadece kullanan değil; geliştiren, üreten, ihraç eden ve bölgesine yön veren bir güç haline gelmesine katkı sağlamak. Münih’te elde ettiğimiz bilgi ve iş birlikleri, önümüzdeki on yılın yol haritası açısından büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Ödülleri Sahiplerini Buldu Haber

Türkiye’nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Ödülleri Sahiplerini Buldu

Törenin açılış konuşmalarını Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer, LODER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan ve LODER Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tanyaşyaptı. "Tedarik zinciri artık şirketlerin geleceğini şekillendiriyor" Slimstock Türkiye Ülke Müdürü Songül Sezer, konuşmasında tedarik zincirinin ekonomik büyüme ve rekabet gücündeki stratejik rolünü vurgulayarak şunları söyledi: "Bugün burada yalnızca başarıları değil, aynı zamanda sürdürülebilirliği, dayanıklılığı ve stratejik vizyonu da ödüllendiriyoruz. Tedarik zinciri artık sadece bir operasyonel alan değil, kurumların geleceğini şekillendiren bir değer zinciridir. Pandemi, küresel krizler ve hızla değişen tüketici beklentileri, tedarik zinciri yönetiminin stratejik önemini tüm dünyada bir kez daha gösterdi. Artık sadece maliyet ve verimlilik odaklı süreçler değil, esneklik, dayanıklılık ve veri temelli karar alma becerileri de başarının ana unsuru haline geldi. Biz Slimstock olarak, tüm bu dönüşüm sürecinde işletmelere sadece bir yazılım çözümü değil; öngörü, strateji ve sürdürülebilir büyüme yolunda güçlü bir iş ortaklığı sunuyoruz. Bugün burada ödül alan her bir profesyonel, şirketlerinin rekabet gücünü artırırken aynı zamanda ülkemizin üretim ve lojistik gücünü de ileriye taşıyor. 11 yıldır bu ödül töreninde bir araya gelmek, sektörümüzde bilgi paylaşımını ve profesyonel dayanışmayı güçlendiren çok kıymetli bir gelenek haline geldi. Bu buluşmaların, geleceğin tedarik zinciri liderlerini daha da cesaretlendireceğine inanıyorum. Başarılarıyla sektöre yön veren tüm profesyonelleri gönülden kutluyorum." 2025 Yılı Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri Listesi Jürinin belirlediği bu yılki "Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri" listesi soy isme göre alfabetik sıralama ile açıklandı. Ödül alan şirket ve temsilcileri şu isimlerden oluştu: Ata AKICI (DOĞUŞ Hospitality&Retail Group- Grup Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü) Damla AKSU (MEDIAMARKT- Tedarik Zinciri Direktörü) Banu AKYILDIZ (BAYER- Tedarik Zinciri Direktörü, Türkiye & İran) Umut AKYOL (TÜMAD- Tedarik Zinciri Müdürü) Dr. Murat ASLAN (ASELSAN- Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı) C. Helin BALLIKTAŞ (HILTI- Lojistik Direktörü) Nur BOZDURGUT TUNÇ (OTOKAR- Global Tedarik Zinciri Lideri) S. Rahmi ERGON (CMS JANT- Planlama ve Lojistik Direktörü) Akın ERGÜR (TEMSA- Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü) Kenan Mehmet KARABULUT (REBUL KOZMETİK- COO) Altay KERMOOĞLU (DÜZEY- Tedarik Zinciri Direktörü) Nihan KURT (BOEHRINGER INGELHEIM TÜRKİYE- Tedarik Zinciri Direktörü) Canan MUTLU (KOTON- Global Lojistik Direktörü) Tarık OKUMUŞ (DIVERSEY- Tedarik Zinciri Operasyonları Direktörü) Gözde ÖZYANDI SİLİ (KALYON PV- Tedarik Zincirinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı) Onur SARIKAYA (FORD OTOSAN- Malzeme Planlama ve Lojistik Lideri) Alper SAYGINER (SIBUR INTERNATIONAL- Lojistik Direktörü) Erhan TOSUN (İLKO İLAÇ- Satınalma Direktörü) Burcu ÜNVAN (ESTÉE LAUDER- Tedarik Zinciri Direktörü) Aynur YAN ÖZDEMİR (CREAVIT- Tedarik Zinciri Direktörü) Yılın En İyi Projeleri Ödüllendirildi "Türkiye'nin En Etkili Tedarik Zinciri Profesyonelleri" listesinde yer alan adaylar, projeleriyle "En Sürdürülebilir", "En Teknolojik", "En Yenilikçi" ve "En Etkin / Etkili" kategorilerinde ödüller için yarıştı. "En Sürdürülebilir/Dirençli" proje ödülünü FORD OTOSAN Malzeme Planlama ve Lojistik Lideri Onur Sarıkaya kazandı. "En Teknolojik" proje ödülü, OTOKAR Global Tedarik Zinciri Lideri Nur Bozdurgut Tunç'a verildi. "En Yenilikçi" proje ödülünü ASELSAN Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr.Murat Aslan aldı. Son olarak,"En Etkin / Etkili" proje ödülünün sahibi ise DÜZEY Tedarik Zinciri Direktörü Altay Kermooğlu'nun oldu. ''YILIN PROJESİ'' ÖDÜLÜ ASELSAN'IN OLDU. Törende "Yılın Projesi" de ödüllendirildi. Proje, salondaki katılımcıların ve jürinin oylarıyla belirlendi. Yılın Proje ödülü ise '' Uçtan Uca Dijital Tedarik Zinciri Dönüşümü'' projesi ile katılan ASELSAN Tedarik Zinciri Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Dr.Murat Aslan'nın oldu.

Gençler Sağlık Sigortası Yerine Telefon İstiyorlar Haber

Gençler Sağlık Sigortası Yerine Telefon İstiyorlar

6'ncı Boğaziçi Zirvesi kapsamında düzenlenen ve moderasyonunu Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Yönetim Kurulu Üyesi Şerif Kaynar'ın yaptığı 'Yönetmek Kolay, Yönetişim Zor' başlıklı panele Vodafone CEO'su Engin Aksoy, Allianz Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Indorama İplik COO'su Sandip Sharma ve UN Global Compact Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü katıldı. Panelde konuşan Vodafone CEO'su Engin Aksoy, yeni nesilde iş yeri tercihlerinin değişmeye başladığını ifade ederek, "Eskiden büyük uluslararası şirketlerde çalışmak en öncelikli unsur iken, artık öğrenme-gelişim, sosyal fayda, esneklik, çeşitlilik ve kapsayıcılık yeni neslin esas olarak aradığı şeyler haline geldi." dedi. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin iş dünyasında nasıl stratejik avantaja dönüştüğünün tartışıldığı panelde konuşan Vodafone CEO'su Engin Aksoy, genç jenerasyonda çalışacakları işyeri kriterlerinin değişmeye başladığını belirterek, "20–30 yıl önce, yeni mezun, iyi eğitimli, değer yaratmak isteyen genç biri için yapılacak “en iyi şey”, büyük uluslararası şirketlere iş başvurusu yapmak olurdu. Bugün hâlâ böyle ama tablo biraz değişti. Gençler artık start-up’larda çalışmayı ya da kendi işlerini sıfırdan kurmayı da seçenek olarak görüyor." dedi. 'ÇALIŞANLARIN FİKİRLERİNDEN YOLA ÇIKAN BİR KÜLTÜR İNŞA ETMEYE ÇALIŞIYORUZ' Bunun ekonomik gerçeklikler yanında bir diğer önemli nedeninin esneklik olduğunu kaydeden Aksoy, "Vodafone olarak piyasaya getirdiğimiz en önemli şeylerden biri esneklik. ‘Geleceğin İşvereni’ başlığıyla bir çalışma grubu kurduk. Bu ekipte sadece insan kaynakları değil, tüm fonksiyonlardan insanlar var. 'Bu yeni beklentileri nasıl karşılayabiliriz, bunu gerçekten nasıl hayata geçirebiliriz?' diye çalışıyoruz. Burada kullandığımız ana araç esneklik. 15–20 yıl önce özel sağlık sigortası yan haklar arasında bir numaralı tercih iken artık bazı gençler 'Ben gencim, 25 yaşındayım; sağlık sigortasından çok daha iyi bir telefon isterim' diyebiliyor. Biz de yan hak paketlerimizi bu tür tercihlere göre esnetiyoruz. Burada önemli olan verdiğiniz toplam yan hak tutarından çok, çalışanlara sağladığınız seçenek özgürlük ve kişiselleştirme imkânı." ifadelerini kullandı. Çeşitlilik ve kapsayıcılık konularının da gençlerin şirket tercihlerinde önemli olduğunun altını çizen Aksoy, "Üst yönetim ekibimize baktığınızda, yaklaşık yüzde 60 erkek, yüzde 40 kadın lider oranımız var. Direktör ve üzeri seviyede ise yüzde 50 kadın lider oranına ulaştık. Genel şirket içinde kadın lider oranımız yaklaşık yüzde 44 ve bu, içinde bulunduğumuz sektör için oldukça yüksek. Bu da çalışanların markamıza duyduğu güveni ve saygıyı artırıyor. Elbette kapsayıcılık da bunun parçası. İnsanlar kararlara katkı sunmak istiyor. Bazı durumlarda yukarıdan aşağıya kararlar gerekebilir ama büyük çoğunlukla biz, çalışanların fikirlerinden yola çıkan bir kültür inşa etmeye çalışıyoruz. Örneğin bütçe ve stratejimizi her yıl gözden geçirirken süreç en alttaki çalışanlardan başlayıp üst yönetime bir öneri olarak geliyor. Üst yönetimin aşağıya dikte ettiği bir plan yerine, çalışanlardan yukarıya doğru gelen bir süreç kurguluyoruz." diye konuştu. 'SADECE DUVARA YAZMAKLA OLMAZ' Gençlerin tercihlerinde belirleyici olan iki unsurdan daha bahseden Aksoy, şöyle devam etti: "Bunlardan biri 'sosyal fayda'. Gençler toplum için bir şey yapmak istiyorlar. Bizim ‘Vodafone Vakfı’ adında bir vakfımız var. Bazı çalışanlarımız bu vakıfta gönüllü olarak çocuklara, gençlere ve teknolojiye erişimi kısıtlı kadınlara destek veriyor. Çalışanlarımız çeşitli STK’larda gönüllü olmaya başladı, hayvanlara yardım eden de var, gezegene odaklanan da, başka alanlarda çalışanlar da... Son unsur ise öğrenme ve gelişim. İnsanlar çalıştıkları şirketin onlara öğrenme araçları sunmasını, kendilerini geliştirmelerine imkân tanımasını bekliyor. Bizim ‘Red Academy’ adını verdiğimiz çevrim içi bir akademimiz var. Çok sayıda program içeriyor ve biz bu programları kişiselleştiriyoruz. Özetle öğrenme-gelişim, sosyal fayda, esneklik, çeşitlilik ve kapsayıcılık yeni neslin esas olarak aradığı şeyler." Tüm şirketlerde bazı yönetişim ilkeleri olduğunu ancak çalışanların bu ilkeleri hissetmesi gerektiğini anlatan Aksoy, "Kültürün tanımı işleri yapma biçimimizdir. Duvarlara yazdığınız ya da şirket dokümanlarına koyduğunuz bir şey değil, gerçekten nasıl davrandığınız olmalıdır. Dolayısıyla evet, yönetişim ilkeleri var, ancak şirket kültürü ve üst yönetim ekibinin bu kültürü yaşatma rolü son derece önemli. Eğer bu kültürü gerçekten yaşıyorsanız, bu, yönetişiminizin de çalıştığı anlamına gelir. Aksi takdirde yönetişim, sadece resmi olarak uyulan bir kural seti olmaktan öteye geçemez." diyerek sözlerini noktaladı. 'GÜVENİN TEMELİ ARTIK KURALLARA DEĞİL, SORGULAYICILIĞA VE ŞEFFAFLIĞA DAYANIYOR' Allianz Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes da iyi yönetişimin artık sadece bir “uyum” meselesi değil, aynı zamanda cesaret testi olduğunu belirterek, "Geleceğimizi, dedelerimizin ve ninelerimizin alışkanlıklarına göre inşa edemeyiz. Günümüzde güvenin temeli artık kurallara değil, sorgulayıcılığa ve şeffaflığa dayanıyor. Bugün pek çok geleneksel organizasyonda yönetim kurullarının dengeyi koruması, işleri hızlandırması ve kontrol mekanizması olması bekleniyor. " dedi. Türkiye’de bağımsız yönetim kurulu başkanı kavramının oldukça sınırlı olduğunu vurgulayan Symes, "Bu, büyük bir kültürel dönüşüm gerektiriyor. Şu anda pek çok şirkette, özellikle aile şirketlerinde, yönetim kurulu başkanlığı genellikle aileden kıdemli birine veriliyor. Uluslararası şirketlerde ise çoğu zaman CEO ya da merkezden gelen üst düzey bir yönetici bu sorumluluğu üstleniyor. Bu nedenle, sadece içeriden bir atama yapmak yerine, gerçekten bağımsız bir ismin göreve getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim bağımsız bir yönetim kurulu başkanı olarak görevim, hem titiz hem de açık fikirli olmaktır. Pek çok konuda konuları farklı açılardan görebiliriz ama her zaman aynı yöne bakarız. Asıl önemli olan, yönetim kurulunun CEO ile nasıl uyum sağladığı ve şirketin stratejisiyle nasıl birlikte 'aynı tonda' hareket ettiğidir. Allianz’da ben; şirketi, CEO ile karşılıklı anlayış temelinde, ama bağımsız bir bakış açısıyla birlikte yürütüyorum. Bizde yönetim kurulu başkanı en yüksek sesle konuşan kişi değil, en net konuşandır." ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Elektrik Dağıtımında Yeni Dönem Haber

Türkiye’nin Elektrik Dağıtımında Yeni Dönem

Rapor, net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda yalnızca enerji üretiminde değil, dağıtım sisteminde de köklü bir dönüşümün zorunlu olduğunu vurguluyor. Dağıtık yenilenebilir enerji kaynaklarının artışıyla birlikte tüketim profilleri değişirken, arz-talep dengesi çift yönlü hale geliyor. Bu durum, dağıtım sistemlerinin esneklik, izleme ve kontrol yeteneklerinin geliştirilmesini zorunlu kılıyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, dağıtım sektörünün enerji dönüşümündeki kritik rolüne dikkat çekerek şunları söyledi: “Dağıtık enerji kaynaklarının yaygınlaşmasıyla enerji sistemi karbonsuzlaşırken, enerjinin tüketim noktasına yakın üretilmesi sayesinde sistem kayıpları azalıyor, gerilim ve enerji kalitesi artıyor, şebeke yatırımları daha verimli planlanabiliyor. Önümüzdeki dönemde elektrikli araçlar, ısı pompaları ve benzeri sistemlerle elektrifikasyon hızlanacak. Bu da dağıtım sisteminin salt enerji taşıyan bir altyapı olmaktan çıkıp aktif ve tarafsız bir piyasa platformuna dönüşmesini gerektiriyor. Dolayısıyla şebekelerin geliştirilmesi, yönetimi ve işletilmesinde esnek, dijital ve etkileşimli bir yapının benimsenmesi büyük önem taşıyor.” Dönüşüm için orta ve alçak gerilim şebekelerinde yeni yatırımlara ihtiyaç duyulacağı gibi mevcut altyapının da modernize edilmesi gerektiğini vurgulayan Güllü, dağıtım sistemlerinin modernizasyonu için dijitalleşmenin hızlandırılması, veri odaklı planlama süreçlerinin geliştirilmesi ve dağıtım sistemi operatörlerinin (DSO) yeni görev ve sorumluluklarının açık biçimde tanımlanması gerektiğini de vurguladı. Dağıtık Üretimin Yükselişi Yeni Altyapı Yatırımlarını Zorunlu Kılıyor Türkiye’nin toplam kurulu gücü, Haziran 2025 itibarıyla 119.647 megavata (MW) ulaştı. Bunun 21.345 MW’ı (yüzde 18) lisanssız elektrik üretim santrallerinden oluşuyor ve bu kapasitenin yüzde 96,5’i güneş enerjisi santrallerine ait. T.C Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2035 yılı için güneş ve rüzgar enerjisi kurulu güç hedefini 120 GW olarak açıkladı. Bu yeni hedef, 2022 Ulusal Enerji Planı’nda öngörülen 82,5 GW’lık kapasiteye kıyasla yaklaşık yüzde 50 artış anlamına geliyor. Özellikle dağıtım seviyesinden bağlanacak ve büyük ölçüde güneş enerjisine dayalı kaynakların artmasıyla birlikte, sistem esnekliğinin sağlanabilmesi için tüketim tarafının enerji sisteminde daha aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, tüketim noktalarına yakın konumlandırılmış dağıtık üretim tesislerinin yaygınlaştırılması ve şebekede çift yönlü enerji akışını sağlayacak yenilikçi yaklaşımların hayata geçirilmesi önem taşıyor. Aksi halde, gerilim regülasyonundaki dalgalanmalar, reaktif güç dengesizlikleri, ani yük ve üretim değişimlerine karşı yetersizlik, koruma sistemlerinde uyumsuzluk ve güç kalitesinde bozulma gibi teknik sorunların görünme olasılığı ve sıklığı artabilir. Raporda sanayi, bina ve ulaşım gibi enerjinin yoğun tüketildiği sektörlerde, enerjinin üretildiği yerde tüketilmesini sağlayan invertör tabanlı dağıtık kaynakların ve temiz elektrifikasyon uygulamalarının yaygınlaşması gerektiği vurgulanıyor. Bu konuda dağıtım sistemi operatörlerinin daha fazla sorumluluk alması gerekiyor. Modernizasyon İçin Öncelikli Teknoloji ve Uygulama Alanları Raporda Türkiye’nin dağıtım sisteminde öncelikli olarak ele alınması gereken teknoloji ve uygulama alanları şu şekilde sıralanıyor: 1. Operasyonel sistem verimliliğini artıran teknolojilerin kullanımı 2. Altyapının dağıtık üretimi destekleyecek şekilde dijitalleşmesi (akıllı sayaçlar, mikro-şebekeler vb.) ve planlanması 3. Siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesi 4. Enerji kooperatiflerinin yaygınlaştırılması 5. Bölgesel enerji ticareti platformlarının ve bölgesel esneklik piyasalarının kurulumu 6. Dağıtık üretimin entegrasyonunu teşvik eden tarifelerin yaygınlaştırılması Dönüşümün planlanabilmesi için neler yapılabileceği ise şöyle anlatıldı: “DSO’nun gelecekteki altyapı ihtiyaçlarını öngörebilmeleri için yenilenebilir ve dağıtık enerji kaynaklarının bölgesel dağılım hedeflerinin belirlenmesi büyük önem taşıyor. Bu sayede DSO’lar, bölgesel hedefleri dikkate alarak ileri veri analitiği uygulamalarıyla tüketim tahminleri yapabilir ve öncelikli yatırım alanlarını net bir şekilde tanımlayabilir. Ayrıca ileri veri analizi ve gerçek zamanlı veri izleme gibi işlevlerin etkin biçimde kullanılabilmesi için, dağıtım seviyesinde akıllı sayaç ve akıllı şebeke altyapısına yönelik yatırım planlarının hazırlanması da dönüşümü hızlandıracak.” Bu süreçte, izin ve onay mekanizmalarının mevzuat düzenlemeleriyle sadeleştirilmesi, hızlandırılması ve dijitalleştirilmesi, uygulama etkinliğini artıracak önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ayrıca, planlanan yatırımların öngörülen takvimlerde devreye alınabilmesi için yenilikçi finansman araçlarının değerlendirilmesi öneriliyor. Tüm bu adımların hayata geçirilmesiyle, dağıtım şebekesinin daha verimli ve dayanıklı şekilde işletilmesi mümkün olacak; DSO’lar arızalara ve bölgesel kısıtlara daha hızlı müdahale edebilecek. Dönüşüm Üç Aşamalı Bir Yol Haritası Gerektiriyor Rapor, dağıtım sisteminin dönüşüm sürecini üç dönemde ele alıyor: Kısa vade (2025-2030): Mevcut durumun değerlendirilmesi, dönüşüm için öncelikli alanların belirlenmesi ve temel altyapının hazırlanması Orta vade (2030-2040): Artan talep ve üretim kapasitesine paralel olarak şebeke dayanıklılığını artıracak teknolojilerin yaygınlaştırılması Uzun vade (2040-2053): Yerel enerji ticaretini destekleyecek piyasa koşullarının oluşturulması Raporda, dağıtık enerji kaynaklarının şebeke ve piyasalara entegrasyonunun güçlenmesiyle enerji sisteminin karbonsuzlaşma sürecinin hızlanacağı, bununla birlikte gerilim ve enerji kalitesinin iyileşeceği vurgulandı. Ayrıca, artan dağıtık yenilenebilir enerji kapasitesi sayesinde yüksek maliyetli fosil yakıt santrali yatırım harcamalarına olan ihtiyacın azalarak ithal yakıt maliyetlerinde düşüş sağlanabileceği belirtildi. Dağıtık enerji kaynaklarının sağladığı sistem verimliliği ile şebeke kayıplarının azalması ve iletim ile dağıtım altyapısı harcamalarının düşmesi de dönüşümün diğer olumlu sonuçları arasında yer alıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

ASPİLSAN Enerji’den Uçuşlara Uyumlu Powerbank Çözümü Haber

ASPİLSAN Enerji’den Uçuşlara Uyumlu Powerbank Çözümü

ASPİLSAN Enerji’nin yeni powerbank çözümü, özellikle sık seyahat eden ve enerji sürekliliğini önemseyen kullanıcılar düşünülerek tasarlandı. Ürünün en önemli özelliği, lityum iyon pillerin kolayca değiştirilebilmesini sağlayan modüler yapısıdır. Bu sayede kullanıcılar, powerbank’in ömrünü uzatabilir, yedek batarya hücreleri taşıyarak toplam kapasiteyi artırabilir ve farklı kullanım senaryolarına hızlıca adapte olabilirler. ASPİLSAN Enerji, bu yeni powerbank çözümüyle sadece günlük kullanıcıların değil, aynı zamanda savunma ve güvenlik, kamp ve outdoor aktiviteleri gibi enerji sürekliliğinin kritik olduğu sektörlerin de ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefliyor. ASPİLSAN Enerji Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Turan Özdemir konuyla ilgili yaptığı açıklamada,” Son dönemde, lityum bataryası çıkmayan akıllı bagajların uçuşlara kabul edilmemesi, yolcuların seyahatlerinde çeşitli aksaklıklar yaşamasına neden oluyor. ASPİLSAN Enerji, bu soruna modüler ve ayrılabilir powerbank teknolojisiyle çözüm getiriyor. ASPİLSAN Enerji olarak bu powerbank çözümümüzle, hem güvenlik hem de esneklik açısından kullanıcılarımıza bir deneyim sunuyoruz. Modüler yapısı ve uluslararası uçuş kurallarına uyumu ile ürünümüzün, özellikle sık seyahat edenler için vazgeçilmez bir mobil enerji kaynağı olacağına inanıyoruz” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Best Workplaces for Young Millennials™ 2025 Raporu Açıklandı Haber

Best Workplaces for Young Millennials™ 2025 Raporu Açıklandı

Great Place To Work® Türkiye, 360'a yakın şirketten 200 bine yakın çalışanın görüşleriyle hazırladığı Best Workplaces for Young Millennials™ 2025 raporunu yayınladı. Araştırma, 26–34 yaş aralığındaki yeni nesil çalışanların beklentilerini ve motivasyon kaynaklarını ortaya koyuyor. En az %20 genç çalışan oranına sahip Great Place To Work-Certified™ şirketlerin Trust Index™ sonuçları karşılaştırılarak hazırlanan rapor, gençlerin bağlılık, gelişim ve anlam arayışındaki yeni dinamikleri gözler önüne seriyor. Güven, Takdir ve Adalet: Gençlerin Kurumsal Sadakat Haritası Genç kuşağın sadakat ve performans motivasyonu temelde güven ve hakkaniyet üzerinden şekilleniyor. Best Workplaces for Young Millennials™ 2025 listesinde yer alan şirketlerde genç çalışanların %81'i yöneticilerinin kendilerini düzenli olarak bilgilendirdiğini belirtirken, liste dışı şirketlerde bu oran %52'de kalıyor. Benzer şekilde, çalışanların %71'i iş yerlerinde fark edilme ve takdir edilme fırsatı bulduklarını ifade ederken, liste dışı şirketlerde bu oran %35. Ayrıca, "en çok hak eden çalışanların yükseldiğini" düşünenlerin oranı liste şirketlerinde %67 iken, liste dışında yalnızca %33. Bu bulgular, şeffaf iletiş im, adaletli terfi uygulamaları ve takdir kültürünün, genç çalışanlar için birer bağlılık unsuru değil; iş yerinde kalma, gelişim gösterme ve katkı sağlama motivasyonunun temelini oluşturduğunu ortaya koyuyor. Genç kuşaklar, güven duydukları ve değer gördükleri organizasyonlarda hem daha yüksek performans gösteriyor hem de geleceğe umutla bakıyor. Kuşaklar Arasındaki Beklenti Farklılıkları Rapor, Young Millennials (26–34 yaş) ve Gen Z (25 yaş altı) kuşaklarının iş yerinden beklentilerinde önemli farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Young Millennials kuşağı için netlik, sistematik yapı ve adalet ön plandayken; Gen Z çalışanlar daha çok şeffaflık, empati ve bireysel destek arayışında. Her iki kuşak için de iş-yaşam dengesi artık bir ayrıcalık değil, sağlıklı ve sürdürülebilir çalışma ortamının vazgeçilmez bir unsuru olarak görülüyor. Özellikle terfi ve gelişim süreçlerinde şeffaflık, genç çalışanların bağlılığı ve performansı açısından kritik hale geliyor. Bu veriler, organizasyonların liderlik anlayışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini gösteriyor. Genç kuşaklar, otoriteden çok rehberlik eden, geri bildirime açık, samimi ve erişilebilir liderlerle çalışmayı tercih ediyor. Kapsayıcı, esnek ve güvene dayalı liderlik modelleri hem Young Millennials hem de Gen Z çalışanlarının kuruma bağlılığını artıran ortak payda haline gelmiş durumda. Eyüp Toprak: "Genç profesyonellerin bakış açısı, kurum kültürlerini yeniden şekillendi riyor." Great Place To Work® Türkiye CEO'su Eyüp Toprak Best Workplaces for Young Millennials™ 2025 raporunu değerlendirerek şunları söyledi: "Genç çalışanların beklentileri bize açık bir mesaj veriyor: Güven duydukları, takdir edildikleri ve adil biçimde değerlendirildikleri kurumlarda kalıcı oluyorlar. Great Place To Work® olarak her fırsatta güven kültürünün altını çiziyoruz; çünkü güven, üretken, yenilikçi ve dayanıklı bir organizasyonun temelini oluşturuyor. Güven sağlamanın en önemli adımı ise çalışana kulak vermek. Özellikle belirsizliklerin arttığı dönemlerde çalışanların sesini duymak, sadece bağlılığı değil, dayanıklılığı da güçlendiriyor. Yapay zekâ, esneklik ve çeşitlilik çağında, kurum kültürünü güven, hakkaniyet, saygı, gurur ve takım ruhu üzerine inşa eden şirketler geleceğe sağlam adımlarla ilerliyor. Genç kuşakları anlayan ve onların değerleriyle şekillenen organizasyonlar ise sadece bugünün değil, geleceğin de kazananları oluyor." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.