Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ey Türkiye

Kapsül Haber Ajansı - Ey Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ey Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

EY, 2025 Küresel Gelirini 53,2 Milyar Dolar Olarak Açıkladı Haber

EY, 2025 Küresel Gelirini 53,2 Milyar Dolar Olarak Açıkladı

Küresel gelir artışını; yapay zekâ odaklı teknolojileriyle, çalışanlarının gelişimine yönelik yatırımlarıyla ve geniş iş ortaklıklarıyla da destekleyen EY, yapay zekâyla ilgili gelirlerini ise yıllık bazda %30 artırdığını açıkladı. Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri firması EY (Ernst&Young) 2025 için mali yıl sonuçlarını EY Value Realized raporuyla açıkladı. Şirketin küresel gelirleri bir önceki yıla kıyasla %4 artışla 53,2 milyar dolara taşınırken, 2020–2025 mali yılları arasındaki 5 yıllık bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) %8,2 olarak gerçekleşti. Yapay zekâ ve teknolojiyle dönüşüm sağlanıyor EY’ın 2025 mali yılında yapay zekâyla ilgili gelirleri %30 oranında arttı. Bu artış, kurumsal düzeyde yürütülen dönüşüm projelerinden, yapay zekânın yönetişim çerçevelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Ayrıca, EY’ın yapay zekâ platformu EY.ai, teknoloji ve data odaklı dönüşüm yaklaşımıyla hem EY’ı hem de müşterilerinin operasyonlarını şekillendirmeye devam ediyor. Platform; strateji, operasyon, dönüşüm, risk, denetim ve vergi alanlarındaki uzmanlıkları bir araya getirerek iş dünyasına bütüncül bir değer sunuyor. Bunlara ek olarak EY, her yıl 1 milyar dolardan fazla yatırım yaparak “AI-first” yaklaşımıyla geliştirilen platformlar ve ürünler üzerinde çalışıyor. Bu kapsamda, yaklaşık 1.000 yapay zekâ temelli agent (asistan) ve 100’den fazla iç uygulama devreye alarak, müşterilere hem içgörü hem de otomasyon sağlayan çözümler sunuyor. EY, kısa bir süre önce Denetim Teknolojisi Yatırım Programı ile de sektörde öncü niteliğindeki yeni yetkinliklerini duyurmuştu. Değişen müşteri ihtiyaçlarına yanıt veriliyor Bu yıl ayrıca, EY-Parthenon hizmetleri genişletilerek kurumun Strateji ve Kurumsal Finansman hizmet birimi tek bir çatı altında toplandı. Bu adım, pazardaki kurumsal strateji, sermaye ve finansman, birleşme ve satın alma işlemleri gibi daha pek çok kapsamlı kurumsal dönüşüm alanlarında iş dünyasına uçtan uca hizmet sunmayı hedefleyen, güçlü ve özgün bir alt marka kimliğini temsil ediyor. Tek çatı altındaki yeni yapılanmayla EY Parthenon; derin sektörel bilgi, yenilikçi yapay zekâ destekli teknolojileri ve yatırımcı odaklı bakış açısıyla, geleceği güvenle şekillendirmek için CEO'ların, yönetim kurullarının, kamu kuruluşlarının, hükümetlerin ve özel sermaye şirketlerinin yatırım ve dönüşüm yolculuklarının her adımında stratejik danışmanları olarak destek sunmaya devam edecek. Ekosistemdeki iş birliklerini güçlendiriyor EY, müşterilerine hızlı ve ölçülebilir bir dönüşüm için gereken teknoloji, yetkinlik ve içgörüleri sunmak amacıyla stratejik ilişkilerden ve iş ortaklarından oluşan güçlü bir ekosistemle çalışıyor. Son on yılda EY, 100’ün üzerinde iş birliği ve ekosistem ortaklığı geliştirdi. Son beş yılda ise, iş birliği gelirleri yıllık bileşik %28 oranında artış gösterdi. Müşterilere sürdürülebilirlik konusunda rehberlik ediyor EY, sürdürülebilirlik alanındaki bilgi birikiminin yanı sıra İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri (CCaSS) ekiplerinin Vergi, Denetim, Finansal Hizmetler ve Danışmanlık ekiplerine entegre edilmesiyle birlikte, 2025 mali yılında yaklaşık 30.000 EY profesyoneli 25.000’i aşkın müşteride sürdürülebilirlik projesinde görev aldı. EY çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmek ve müşterilere daha iyi hizmet sunmalarını sağlamak amacıyla yaklaşık 300.000 adet sürdürülebilirlik eğitimi tamamlandı. Profesyonel gelişime odaklanarak yetenekler destekleniyor EY bu yıl, çalışanlarına küresel çapta esneklik, mobilite ve kariyer fırsatları sunan Career Agility (Kariyer Çevikliği) programını hayata geçirdi. Geçtiğimiz yıl içinde 4.000’den fazla EY çalışanı, 1.200 farklı şehir kombinasyonunda uluslararası görevlerde ve projelerde yer aldı. Liderlik, yapay zekâ, teknoloji ve iş dünyası gibi gelecek odaklı alanlarda yetkinlikleri geliştirmeye yönelik 275’ten fazla sertifikalı eğitimi kapsayan EY Badges programı dahilinde EY profesyonellerine bugüne kadar 693.000’den fazla sertifika verildi. EY Ripples programı ile 253 milyondan fazla insanın yaşamına dokunuldu EY Ripples kurumsal sosyal sorumluluk programı aracılığıyla EY, bugüne kadar dünya genelinde 253 milyondan fazla insanın yaşamına dokundu ve pozitif etki sağladı. 2025 mali yılında EY çalışanları, toplum yararına yürütülen projelere yaklaşık 883.000 saat ayırdı. EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları şu değerlendirmelerde bulundu: “Jeopolitik konular ve teknolojik gelişmelerle şekillenen günümüz dünyasında EY olarak, küresel çapta geleceğe odaklanan yetkinliklere yatırım yaparak ortaya çıkabilecek zorluklar karşısında iş dünyasının geleceğe güvenle ulaşabilmesine olanak tanıyan çözümler geliştiriyoruz. 2025 mali yılı, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi EY’ın müşterilerinin yanı sıra çalışanlarına ve topluma yatırım yaptığı bir yıl oldu. Müşterilerimizin ve çalışanlarımızın geleceğe hazır olabilmesi adına, günümüz teknolojik gelişimin olmazsa olmazlarından olan yapay zekâ yatırımlarımızı çok daha ileri taşıdık. Birçok hizmetimizde işin içine yapay zekâyı çok daha fazla entegre ederek ve iş birliklerine odaklanarak, iş dünyasına yenilikçi ve hızlı yol haritaları sunacak projeler geliştirdik. Hizmet yelpazemizi ve hizmetlerimizin kalitesini artırmak adına profesyonellerimizin gelişimine daha fazla odaklandık. Sadece rakamsal değil, aynı zamanda amaç odaklı büyümeyi de hedefleyerek küresel çapta kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle hem topluma hem de doğaya pozitif etki sağladık. Hayata geçirdiğimiz tüm gelişmelerle birlikte 2025 mali yılını, küresel belirsizliklere ve zorlu ekonomilere rağmen geçen yılın üstünde bir gelirle kapatmayı başardık. Değişen jeopolitik ve küresel ticaret ortamında yol alırken, yapay zekânın yeniden şekillendirdiği bir dünyada dönüşümü desteklemeye devam ediyor; müşterilerimiz, çalışanlarımız ve iş ortaklarımız olmak üzere tüm paydaşlarımızla beraber geleceği hep birlikte güvenle şekillendiriyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

EY Küresel Çevre, Sağlık ve Güvenlik  2025 Araştırması Yayımlandı Haber

EY Küresel Çevre, Sağlık ve Güvenlik 2025 Araştırması Yayımlandı

Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst&Young) 34 ülkeden 24 farklı sektördeki 526 çevre, sağlık ve güvenlik (ÇSG) lideri ve üst düzey yöneticinin görüşleriyle hazırladığı EY Küresel ÇSG 2025 Araştırması’nı yayımladı. Araştırma; ÇSG yatırımlarının, şirketlere kazandıracağı itibar, dayanıklılık ve verimlilik gibi birçok avantajın yanı sıra ÇSG’yi önceliklendirerek nasıl somut faydalar elde edilebileceğini de ortaya koyuyor. Araştırma, ÇSG yatırımlarının; itibarı, dayanıklılığı ve verimliliği artırarak işletmelerin ticari değerini yükselttiğini ortaya koyarken, araştırmaya katılanların %78’i ÇSG’ye yönelik harcamalarını artırmayı hedefliyor. ÇSG liderleri, ÇSG girişimlerine yapılan yatırımların beklenmedik durumlar karşısında maliyetleri azalttığını (%73), kuruluşlarının ÇSG yaklaşımının operasyonel verimlilikte kayda değer iyileşmeler sağladığını söylüyor (%94). Genel olarak, ÇSG yatırımlarının, işletmelerinin ticari değerini artırmaya katkıda bulunduğunu ifade ediliyor (%81). Araştırma, ÇSG’yi daha geniş kurumsal stratejilerine entegre etmek isteyen kuruluşlar için bir yol haritası sunarken, yapılan yatırımların performans ve dayanıklılıkta nasıl katma değer sağlayacağını ortaya koyuyor. ÇSG yatırımı, artırdığı itibar ve operasyonel verimlilik sayesinde ticari değere katkı sağlıyor Proaktif ÇSG girişimleri; müşteriler, yatırımcılar ve düzenleyiciler dahil olmak üzere paydaşlar arasında güven inşa ederek müşteri sadakati ve kamu güveni oluşturuyor. Kamu sektöründen katılımcıların %68’i ÇSG performanslarının kuruluşlarının itibarını ve paydaşlar arasındaki güveni artırdığına inanıyor. Ayrıca, özel sektör katılımcılarının %77’si, ÇSG girişimlerine yaklaşımları nedeniyle yatırımcıların işletmelerine daha fazla ilgi gösterdiğini söylüyor. ÇSG’ye yatırımda öncü olan şirketler daha güçlü iş sonuçları elde ediyor Stratejik olarak ÇSG’ye yatırım yapan şirketler, reaktif yaklaşımlar benimseyen şirketlere göre daha güçlü iş sonuçları elde ediyor. Bu sonuçlar, stratejik odak ve liderlik, teknoloji, itibar ve operasyonel faydalar gibi alanlarda görülebiliyor. ÇSG yatırımında öncü olan şirketler, çalışan sağlığı ve güvenliğine yönelik girişimlerinin ticari değeri artırmaya katkıda bulunduğunu belirtiyor (%81). ÇSG, iş dayanıklılığını artırıyor Kapsamlı olarak ÇSG programlarına yatırım yapan şirketler, aksaklıklar sırasında çeviklik ve verimliliğin arttığını ve bu sayede, beklenmedik dalgalanmalara daha iyi uyum sağlama yeteneğine sahip olduklarını belirtiyor. Katılımcıların %67’si, işletmelerinin ÇSG girişimlerine yaklaşımının belirsiz zamanlarda çeviklik sağladığını ifade ederken, %12'si son zamanlarda yaşanan zorlu senaryolar karşısında işletmelerindeki kesinti sürelerinin azalmasına fayda sağladığını düşünüyor. ÇSG’de teknoloji yatırımlarının artması bekleniyor Dijital araçlar; olası riskleri azaltma, öngörü sağlama ve risk engelleme gibi yetkinlikleri güçlendirerek ÇSG işlevlerinin daha fazla değer oluşturmasını sağlarken, işletmeler; ÇSG platformları, gelişmiş analitik ve yapay zekâ (AI) dahil dijital sistemlere yatırımlarını artırmayı planlıyor. İşletmelerin %75’i, önümüzdeki üç yıl içinde ÇSG dijital sistemlerine yapılan yatırımı artırmayı öngörürken, %71’i ÇSG risklerini azaltmak amacıyla gelişmiş veri analitiği ve yapay zekâya yatırım yapmayı planlıyor. Araştırmaya katılan şirketler, teknolojinin ÇSG uygulamalarındaki zayıf noktaları belirlemelerine yardımcı olabileceği konusunda hemfikirken, dijital ÇSG araçlarını kullanan kuruluşların %81’i, bu araçların potansiyel sorun alanlarını etkili bir şekilde tanımlamalarını ve çözmelerini sağladığını belirtiyor. Buna rağmen, teknolojik araçlar gerçek zamanlı karar alma ve daha iyi risk düşüşü sağlasa da yalnızca %20’si tek bir ÇSG platformuna sahip. Ayrıca, ÇSG teknolojisine yapılan yatırım hâlâ birçok kuruluş için öncelik olarak görülmüyor. Katılımcıların yalnızca %27’si, son bir yılda şirketlerinin önemli üç önceliği arasında bu yatırımı gösteriyor. Bütçe kısıtlamaları ÇSG yatırımlarını engelliyor Bazı şirketler, strateji odaklı ve proaktif ÇSG yatırımlarını, bütçe ve düzenleyici gereklilikler gibi faktörler nedeniyle dengeleme zorluğu yaşıyor. Ayrıca, girişimlerinin etkinliğini destekleyecek ve analiz edecek yeterli teknolojik araçlardan yoksun olduklarını belirtiyor. EY Türkiye Şirket Ortağı, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin konuyla ilgili şunları belirtti: “Farklı sektörlerden ve bölgelerden üst düzey yöneticilerin görüşlerini bir araya getiren, EY Küresel Çevre, Sağlık ve Güvenlik 2025 Araştırması, stratejik ÇSG yatırımlarının nasıl bir değer sağlama aracı haline gelebileceğine dair kapsamlı bir bakış sunuyor. İşletmeler, itibarlarını güçlendiren, operasyonel verimlilik ve organizasyonel dayanıklılık sağlayan ÇSG girişimlerine yatırım yaparken; uygulamaların karmaşıklığı ve uyum gereklilikleri nedeniyle çeşitli zorluklarla karşılaşıyor. EY olarak, ÇSG uygulamalarında karşılaşılan zorlukları ele alarak verimlilik ve entegrasyonu teşvik eden, kritik risklere odaklanan kuruma özel tasarlanmış çözümler geliştiriyoruz. İşletmelerin modern ÇSG girişimlerine rehberlik ederek, dönüşümdeki bu zorlukların işletmeler için fırsata dönüştürülmesine katkı sağlıyoruz. Farklı sektörler, şirketler ve ÇSG liderleriyle uzun yıllar sürdürdüğümüz çalışmalarımız doğrultusunda geliştirdiğimiz çözümler ile işletmelerin ÇSG yatırım ve dönüşüm yolculuklarını çalışan, paydaş, uyum, çevre gibi birçok farklı alanda sürdürülebilir hale getiriyoruz. Strateji, paydaş katılımı, liderlik ve yönetişim başta olmak üzere ihtiyaçlara göre özelleştirilebilen çözümlerimizle değişen dünya ve çalışma hayatının ihtiyaçlarını karşılayarak işletmelerin daha güvenli ve daha dayanıklı bir geleceğe hazırlanmasına destek oluyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

EY: Yapay Zekâda Etik ve Güvenilirlik Rekabet Avantajına Dönüşüyor Haber

EY: Yapay Zekâda Etik ve Güvenilirlik Rekabet Avantajına Dönüşüyor

Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY, Responsible AI Araştırması’nı yayımladı. Küresel çapta 21 ülkeden çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin katıldığı araştırma kapsamında elde edilen bulgular, gelişmiş düzeyde sorumlu yapay zekâ (AI) önlemleri uygulayan şirketlerin rekabet avantajında öne geçtiğini gösteriyor. Bununla birlikte, araştırmaya katılan şirketlerin neredeyse tamamı; AI ile ilgili risklerden kaynaklanan maliyet baskılarıyla karşılaştıklarını belirtiyor. Şirketlerin yapay zekâ ile ilgili riskler için karşılaştıkları ortalama maliyet 4,4 milyon doları buluyor. Ancak henüz her 10 üst düzey liderden yalnızca 1'i bu riskleri nasıl etkin bir şekilde kontrol edeceği konusunda hazırlıklı görünüyor. En yaygın riskler ise, yapay zekâ düzenlemelerine uyumsuzluk (%57), sürdürülebilirlik hedeflerine olumsuz etkiler (%55) ve önyargılı çıktılar (%53) olarak sıralanıyor. Responsible AI, etik riskleri en aza indirmeyi hedefliyor Responsible AI (Sorumlu yapay zekâ), sistemleri geliştirirken ve kullanıma sunarken etik riskleri en aza indirgemeyi hedefleyen bir şablonu temsil ediyor. Yapay zekâ sistemlerinin toplum üzerindeki avantajları ve olası zararları göz önünde bulundurularak planlama sürecinde kişilerin önceliklendirilmesi amaçlanıyor. Bu noktadan yola çıkılarak gerçekleştirilen EY araştırması’na katılan üst düzey yöneticilerin büyük çoğunluğu, şirketlerinde sorumlu yapay zekâ uygulamalarına dair 10 önlemden 7’sini hayata geçirdiklerini belirtiyor. Araştırmada öne çıkan diğer bulgular ise şöyle sıralanıyor: Araştırmaya katılanların %81’i bu uygulamalar sonrasında şirketlerinin inovasyonu hızlandırdığını, %79’u ise verimlilik ve üretkenlik elde ettiğini belirtiyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı da gelir artışı (%54), maliyet tasarrufu (%48) ve çalışan memnuniyeti (%56) gibi kazanımlar elde ettiklerini ifade ediyor. Uygulamaların benimsenme oranının ise teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektöründe daha da yüksek olduğu görülüyor. Bu sektörde, temel hizmetlerin sunumu büyük ölçüde teknoloji ve veriye dayandığı için sorumlu yapay zekâ uygulamaları kritik önem taşıyor. Yapay zekânın etkili uygulanmasında kontrol noktalarının belirlenmesi gerekiyor Araştırmada, birçok üst düzey liderin AI ile ilgili riskleri azaltmak için doğru kontrolleri nasıl uygulayacakları konusunda henüz net olmadığı görülüyor. Araştırmada ele alınan beş yapay zekâ riskine karşı uygun kontrol tanımlarının nasıl olması gerektiğine dair üst düzey yöneticilerin yalnızca %12’sinin doğru yanıt verdiği görülüyor. Yapay zekâ risklerinde nihai sorumlu olan risk yöneticileri ise %11 ile ortalamanın altında kalıyor. Çalışanların yapay zekâ faaliyetleri yaygınlaştıkça, bu risklere yönelik uygun kontrol ihtiyacının da artması bekleniyor. Ayrıca bazı şirketler, çalışanların bağımsız olarak yapay zekâ araçları geliştirme veya kullanmasıyla ilgili artan bir taleple karşı karşıya. Araştırmaya katılan şirketlerin üçte ikisi, bu tür faaliyetlere izin veriyor; ancak bunların sadece %60’ı bu araçların sorumlu yapay zekâ ilkelerine uygun şekilde kullanıldığından emin olmak için resmi politika ve çerçevelere sahip. Araştırmada yöneticilerin yapay zekâ yönetişimi ve kontrol mekanizmalarını güçlendirmek ve iş sonuçlarını iyileştirmek için atabilecekleri üç adım şu şekilde belirtiliyor: 1. Sorumlu yapay zekâya yönelik kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi: Yapay zekâ yatırımlarından, özellikle finansal performans ve çalışan memnuniyeti gibi kritik alanlarda daha fazla değer elde etmek için şirketlerin yapay zekânın etik ve güvenilir kullanım yolculuğunda ilerlemesi gerekiyor. Kapsamlı bir yaklaşım; sorumlu yapay zekâ ilkelerinin net bir şekilde tanımlanmasını ve paylaşılmasını, bu ilkelerin kontrol mekanizmaları, anahtar performans göstergeleri (KPI’lar) ve eğitimlerle uygulanmasını içeriyor. 2. Üst yönetimde yapay zekâya yönelik bilgi seviyesinin güçlendirilmesi: Yapay zekâ, organizasyonları her açıdan etkiliyor. Bu nedenle, üst düzey yöneticilerin bu yenilikçi teknolojinin sunduğu potansiyeli ve beraberinde getirdiği riskleri anlaması kritik önem taşıyor. Bu kapsamda, en büyük bilgi eksikliklerin nerede olduğunun belirlenmesi ve hedefe yönelik eğitimlerle organizasyonda bu alanların güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca araştırmada yapay zekâ risklerine en yakın pozisyonların gerekli önlemler konusunda tam bilgi sahibi olduğundan emin olunması öneriliyor. 3. Gelişmekte olan agentic yapay zekâ risklerinin önüne geçilmesi: Agentic yapay zekâ (insan müdahalesine ihtiyaç duymadan otonom karar alabilme yeteneği) güçlü yeni yetkinlikler vaat ederken, aynı zamanda bazı riskler de getiriyor. İşletmelerin bu riskleri tanımlaması, uygun politikaları benimsemesi ve sağlam bir yönetişim ile izleme mekanizması kurması kritik önem taşıyor. EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı, Yapay Zekâ ve Data Hizmetleri Lideri Serter Baltacı araştırma sonuçlarıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Yapay zekâ iş süreçlerine giderek daha derinlemesine entegre oldukça, liderlerin önünde net bir tercih beliriyor: Sorumlu yapay zekâ yalnızca bir operasyon olarak mı ele alınacak, yoksa stratejik bir itici güç olarak mı görülecek? İkinci yolu seçenler güçlü yönetişim, net ilkeler ve bilinçli liderlik sayesinde potansiyel riskleri rekabet avantajına dönüştürebilirler. EY Responsible AI Araştırması’nda da görüldüğü üzere, şirketler etik ve güvenilir yapay zekâ uygulamalarını hayata geçirdiklerinde, hem olası riskleri azaltmada hem de değer kazanımı hızlandırmada büyük bir katkı sağlıyor. Üstelik bu sadece bir uyum sürecini değil; güven, inovasyon ve pazarda öne çıkmanın da itici gücünü oluşturuyor. Bu sebeple sorumlu yapay zekâ ilkelerini temel iş fonksiyonlarına dahil eden şirketler, verimlilik kazanımları elde etmeye, daha güçlü gelir artışı sağlamaya ve günümüzün yapay zekâ odaklı ekonomisinde rekabet avantajlarını sürdürmeye daha yatkın olacaktır.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

EY Türkiye, Yeni Şirket Ortaklarıyla Büyümeye Devam Ediyor  Haber

EY Türkiye, Yeni Şirket Ortaklarıyla Büyümeye Devam Ediyor 

EY, Türkiye’de hız kesmeden büyümeye devam ediyor. EY Türkiye’nin yönetim kadrosuna terfi alarak atanan 7, yeni katılan 3 şirket ortağı ile birlikte şirket ortağı sayısı 84 oldu. 2025 yılı itibarıyla EY Türkiye’nin Danışmanlık Hizmetleri Bölümü’ne Erhan Çimen; Güvence Hizmetleri Bölümü’ne Birkan Bilal Avcıl, Ceylan Doğan, Hayrettin Ergül, Meriç Ünlüyalvaç, Ozan Özarıkça; Vergi Hizmetleri Bölümü’ne Alper Demir şirket ortağı olarak atandı. Ek olarak, yıl içerisinde şirketin Danışmanlık Bölümü’ne Ulvi Cemal Bucak, EY-Parthenon Strateji Hizmetleri Bölümü’ne ise Ozan Cığızoğlu ve Kağan Karamanoğlu şirket ortağı olarak katılmıştı. Dünya çapında 150’den fazla ülkede, yaklaşık 400 bin çalışanıyla profesyonel hizmetler ve çözümler sunan EY, Türkiye’deki güçlü kadrosu ve geniş hizmet yelpazesi ile şirketlere destek olmayı sürdürüyor. Sunduğu hizmet kalitesiyle sermaye piyasalarında güven oluşturulmasına katkı sağlarken; aynı zamanda profesyonel ekipleri, uzun yıllara dayanan deneyimi, küresel ağı, sahip olduğu teknoloji, veri ve altyapı sayesinde iş dünyasında karmaşık zorluklara çözüm bulunmasına, sürdürülebilir büyüme sağlanmasına ve dönüşümün gerçekleştirilmesine yardımcı oluyor. Şirketler, çalışanlar ve toplum için uzun vadeli değer sunmayı ve daha iyi bir çalışma hayatı oluşturmayı hedefleyen EY, Türkiye’de 40 yılı aşkın süredir yaklaşık 2000 kişilik uzman kadrosuyla müşterilerine hizmet veriyor. EY Türkiye’nin yeni şirket ortaklarıyla birlikte hız kesmeden büyümeye devam etmesinin gururunu yaşadığını belirten EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Her biri kendi alanında derin tecrübelere sahip olan ve bugüne kadar önemli başarılara imza atan iş arkadaşlarımı, EY Türkiye şirket ortağı olarak görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. EY olarak bugün, Türkiye’de 84 şirket ortağımız ve yaklaşık 2000 profesyonelden oluşan ekibimizle müşterilerimize destek olmayı ve uzun vadeli değer sağlamayı sürdürüyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına sürdürülebilir çözümler sunmak ve geleceği güvenle şekillendirmek adına tüm paydaşlarımızla birlikte gelecekte de var gücümüzle çalışmaya, profesyonel hizmetlerimiz, alanında uzman kadromuz, küresel ağımız ve uzun yıllara dayanan deneyimimiz ile iş dünyasına, ülke ekonomisine ve istihdama katkı sağlamaya devam edeceğiz.”

EY Türkiye’de Önemli Atama Haber

EY Türkiye’de Önemli Atama

Uluslararası danışmanlık, denetim, kurumsal finansman, strateji ve vergi hizmetleri firması EY (Ernst&Young) çatısı altında faaliyet gösteren EY-Parthenon’un (EY-P) Türkiye ofisinde şirket ortağı olarak görev alan Cem Çamlı, EY-P’deki rolüne ek olarak EY Türkiye’nin Enerji Sektör Liderliği görevini üstlenecek. Uzun yıllara dayanan kariyeri boyunca Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’da enerji sektörü başta olmak üzere birçok sektördeki öncü firmaya strateji, uygulama ve M&A alanlarında profesyonel danışmanlık hizmetleri sunan Cem Çamlı, 1 Temmuz 2025 tarihinden itibaren EY Türkiye’deki yeni görevi ile enerji sektörüne yönelik çalışmalarına devam edecek. Cem Çamlı Kimdir? 2006 yılında Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ve Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinden mezun olan Çamlı, kariyerine uluslararası bir şirkette danışman olarak başladı. Bu süre içerisinde, kıdemli analist ve kıdemli danışman olarak çalışan Çamlı; İstanbul, Dubai, Abu Dabi, Riyad ve Johannesburg ofislerinde farklı sektörlere yönelik müşteri odaklı dönüşüm projelerini tasarlayıp uyguladı. 2012-2017 arasında Türk Telekom CEO Ofis Bölümünde Program Koordinatörü olarak kariyerine devam etti ve şirketin satış, pazarlama ve satın alma entegrasyon projelerini başarıyla yönetti. 2017-2018 yıllarında Yıldız Holding bünyesinde Kıdemli Proje Yöneticisi olarak müşteri yönetimi, satın alma, insan kaynağı ve dijital dönüşüm alanlarına odaklandı.2018-2023 yılları arasında küresel bir strateji danışmanlık firmasında direktör olarak görev yapan Cem Çamlı, burada Türkiye ve Avrupa’da faaliyet gösteren enerji ve doğal kaynaklar başta olmak üzere çeşitli sektörlerdeki öncü şirketlere yönelik birçok strateji ve iş geliştirme projesinin sorumluluğunu üstlendi. Enerji batarya ve depolama, yeşil hidrojen ve müşteri içgörüleri gibi konularda makaleler ve düşünce önderliği çalışmaları yayımladı. Cem Çamlı, yaklaşık 2 yıldır EY-Parthenon strateji ve uygulama ekibinde, global ve Türk enerji müşterilerine ve yatırımcılara şirket ortağı olarak hizmet vermektedir. Cem Çamlı, EY-Parthenon Şirket Ortaklığı görevinin yanı sıra EY Türkiye Enerji Sektör Lideri olarak enerji ve doğal kaynaklar alanındaki sektörel çalışmaların koordinasyonundan sorumlu olacaktır.

İş Gücü Mobilitesinin Geleceği 2025 Araştırması Yayımlandı! Haber

İş Gücü Mobilitesinin Geleceği 2025 Araştırması Yayımlandı!

Araştırmaya göre; küresel çapta işverenlerin %48'inin yetenek bulmakta zorluk çektiği görülürken, %74'ünün ise üst düzey pozisyonları doldurmada geciktiği gözlemleniyor. Bununla birlikte, artan maliyet baskıları, iş gücü piyasasındaki belirsizlikler karşısında yetenek açığına çözüm bulmak için iş gücü mobilitesi kritik bir köprü görevi üstleniyor. Uluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY, 22 ülkeden 1.000’den fazla iş gücü mobilite uzmanının ve çalışanların görüşlerinin yer aldığı İş Gücü Mobilitesinin Geleceği (Mobility Reimagined) 2025 Araştırması’nı yayımladı. Sürdürülebilir büyümeyi geliştirmek ve dayanıklılık oluşturmak için şirketlerin iş gücü mobilitesinden nasıl yararlanabileceğini inceleyen araştırmada, bu alanı şekillendiren temel faktörler ele alınıyor. Araştırmaya göre; artan maliyet baskıları, iş gücü piyasasındaki belirsizlikler karşısında şirketlerin yetenek açığı zorluklarına çözüm bulmak için stratejik bir araç olarak çalışan mobilitesine odaklanması gerektiğini vurguluyor. Araştırmaya yanıt veren organizasyonların bu zorlukların üstesinden gelmek için GenAI, mevcut çalışanların becerilerinin geliştirilmesi ve organizasyonda pozisyon değişikliğini kolaylaştırmak için iş gücü mobilitesinin kullanılması olarak üç alanı önceliklendirdiği belirtiliyor. Araştırmada şirketlerin iş gücü mobilite programlarını optimize etmek için yapay zekâ teknolojilerini kullanması gerektiğine dikkat çekiliyor. Küresel çapta iş gücü mobilitesi profesyonellerinin GenAI kullanımının yaklaşık %60 arttığı ve %35'inin de bu teknolojiyi düzenli olarak kullandığı görülüyor. Bununla birlikte; iş gücü mobilite fonksiyonlarının kurumsal hedeflerle stratejik uyumu, otomasyon ve dijitalleşme seviyesi, yetenek gelişiminde mobilitenin rolü, esnekliğin kapsamı ve dış uzmanlık kullanımı olmak üzere beş alanda aldıkları aksiyonların derecesine göre şirketler üç gruba ayrılıyor. En yüksek seviyede olan gelişmiş iş gücü mobilitesi programlarına sahip şirketlerin %10 gelir artışı elde etme olasılığı iki katından fazla olabiliyor. Bu sonuç, şirketlerin daha geniş bir yetenek havuzuna erişmesine ve iş ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt verebilmesine olanak tanıyan esnek ve küresel iş gücü mobilite stratejilerini benimsemesinin önemini vurguluyor. Küresel çapta yeteneğe olan talebin en yüksek seviyede olduğu görülüyor EY İş Gücü Mobilitesinin Geleceği 2025 Araştırması’nın sonuçları, küresel çapta yetenek talebinin artmasıyla birlikte, işverenlerin %48'inin iş ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli yetenekleri bulmakta zorlandığını ve %74'ünün ise üst düzey pozisyonları doldurmasının bir yıldan fazla sürebileceğini ortaya koyuyor. Araştırma bulguları, iş gücü mobilitesinin kurumsal büyümeyi desteklemede, yetenekleri çekme ve elde tutmayı geliştirmede oynadığı önemli rolün altını çiziyor. Katılımcıların %85’i iş gücü alanındaki mobilite görevlerinin dönüştürücü olabileceğini, %48’i ise bu tür deneyimlerin çalışanların işverenlerinde kalma olasılığını artırdığını belirtiyor. Ayrıca, iş gücü mobilite programlarını daha geniş kapsamda organizasyonel ve yetenek hedefleriyle entegre eden şirketlerin, %10 gelir büyümesi elde etme olasılığının daha fazla olduğu görülüyor. Gelişmiş iş gücü mobilite fonksiyonları, verimliliği artırarak maliyetlerin azaltılmasına destek oluyor EY araştırmasına göre, iş gücü alanındaki mobilite profesyonellerinin büyük bir çoğunluğu maliyetleri azaltmayı hedefliyor. Gelişmiş iş gücü mobilite fonksiyonlarının, performans değerlendirmelerini (%68), gelir etkisini (%63), atama sonrası terfi oranlarını (%59) ve açık pozisyonları doldurma hızını (%53) takip etme konusunda daha etkili olduğu görülüyor. Ayrıca gelişmiş fonksiyonların benzerlerine kıyasla, tamamen otomatikleştirilmiş ve dış kaynak kullanılan süreçlerin iki katına sahip olması da dikkat çekiyor. Bu stratejik yaklaşım, giderek daha zorlu bir ekonomik ortamda verimliliği artırmayı destekliyor. İş gücü mobilitesinde GenAI çözümlerinin önemi artıyor Araştırma, iş gücü alanındaki mobilite profesyonellerinin GenAI'ı kullanmaya her geçen gün daha hazır olduğunu vurguluyor. Araştırmaya katılanların %70’i, GenAI teknolojisinin iş fonksiyonlarını olumlu yönde etkileyeceğine ve esnek çalışma, çalışan verimliliği ve risk yönetimi gibi alanlarda etkili olacağına inanıyor. Araştırmada, GenAI'ı düzenli olarak kullanan iş gücü alanındaki mobilite profesyonellerinin sayısının da bir önceki yıla göre %22'den %35'e yükseldiği görülüyor. GenAI, rutin belge hazırlama veya birden fazla fonksiyondan veri analizi alma ve hazırlama gibi tekrarlayan görevlerin bir kısmını üstlendiği için iş gücü alanındaki mobilite profesyonellerinin İK ve yönetim ekibine daha üst düzey yetenek danışmanlığı sunmasına olanak tanıyor. EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü araştırma ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: "EY olarak gerçekleştirdiğimiz İş Gücü Mobilitesinin Geleceği (Mobility Reimagined) 2025 Araştırması’nın sonuçlarına bakıldığında, şirketlerin iş gücü mobilite programlarını genişletmeye ve yapay zekâ gibi ileri teknolojileri entegre etmeye odaklanarak yetenek eksikliklerini gidermesi, sürdürülebilir büyüme ve rekabet avantajı elde etmesi önem kazanıyor. Araştırmaya göre GenAI, iş gücü mobilitesini ve şirketleri dönüştürmek için güçlü bir araç olurken aynı zamanda çalışanların yetkinliğine de bağlı olarak değer sağlıyor. Şirketlerin bu teknolojinin tam potansiyelinden yararlanabilmesi için çalışanlar da gerekli becerilere sahip olacak şekilde donatıldığında, teknolojiyle birleşen çalışan gücü ve stratejik konulara daha fazla odaklanmak için kazanılan zaman, güçlendirilmiş mobil iş gücünü destekleyecektir. Ayrıca, mevcut jeopolitik ve ekonomik zorluklar da dikkate alındığında, şirketlerin iş gücü mobilite stratejilerinin önemini göz ardı etmemesi kritik bir nokta oluyor.”

EY Hukuk Müşavirliği Araştırması 2025 Yayımlandı Haber

EY Hukuk Müşavirliği Araştırması 2025 Yayımlandı

Hukuk departmanlarının %75’i hukuk alanındaki teknoloji kullanımını ve veri stratejilerini geliştirirken yalnızca %25'i GenAI kullanımına öncelik veriyor. Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman, vergi ve hukuk hizmetleri şirketi EY, 21 ülkeden, yıllık geliri 1 milyar ABD doları veya üzeri olan şirketlerde görev yapan 1.000 baş hukuk müşaviri ve hukuk müşavirliğinde görevli yöneticiler ile gerçekleştirdiği EY Hukuk Müşavirliği Araştırması 2025’i yayımladı.  Araştırmaya göre; jeopolitik gelişmeler (%76), regülasyon baskıları (%75) ve teknolojik ilerlemeler (%74), hukuk departmanlarının karşılaştığı en önemli üç dış zorluk olarak öne çıkıyor. Hukuk departmanları, günümüzün karmaşık iş dünyasında ilerleyebilmek ve başarıya ulaşmak için daha fazla uzmanlık, hız ve çeviklik geliştirmek zorunda kalırken; kısıtlı bütçeler ve organizasyonel bariyerler, gerekli dönüşümün önünde ciddi engeller oluşturuyor. Katılımcıların %83’ü, önümüzdeki yıl bütçelerinde artış beklerken; %87’si aynı zamanda maliyetleri kontrol ederek azaltılmasını en büyük öncelik olarak belirtiyor. Yeteneğe ulaşma (%61) ve teknoloji stratejileri (%65) açısından en sık karşılaşılan zorluk ise sınırlı bütçe olarak görülüyor. Teknolojinin gelişimi hukuk departmanlarında değişimi teşvik ediyor Bütçe kısıtlamalarına rağmen, teknoloji ve veri stratejilerinin geliştirilmesi hukuk departmanları için önceliğini koruyor. Bu doğrultuda, hukuk departmanlarının %75’i, en önemli dijitalleşme önceliklerinin hukuk teknolojilerini ve veri stratejilerini yeniden yapılandırmak olduğunu belirtiyor.  Bu süreçte karşılaşılan zorlukların başında düzensiz veri (%52), hukuk ve iş platformlarının entegre olmaması (%44) ve doğru veriye erişim eksikliği (%41) geliyor. Ancak hukuk departmanlarının yalnızca %25’i üretken yapay zekâ (GenAI) kullanımını önceliklendiriyor. Mevzuata uygunluk hukuk departmanları için öncelikli konu olmaya devam ediyor Yapay zekâ, veri gizliliği ve sürdürülebilirlik gibi hızla gelişen alanlarda, mevzuata uyum (%93) çoğu hukuk departmanı için öncelikli konu olmaya devam ediyor. Ancak, yasama ve yargı alanlarındaki değişiklikleri izlemek (%60), düzenlemelerin belirsiz olduğu durumlarda rehberlik sağlamak (%50) ve risk yönetimi veya raporlama için gereken verilere erişmek (%48), mevzuat karmaşıklığını doğru bir şekilde ele almak açısından en önemli konular olarak ön plana çıkıyor. Araştırmaya katılan hukuk departmanlarının %81'i kurumlarının risk yönetimi yatırımlarının artırmasını beklerken, sadece %49'unun bir risk yönetişimi ve işletim modeline sahip olduğunu ve %30'dan daha azının bir risk yönetimi programının kritik bileşenlerini belgelendirdiğini belirtiyor. Bu durum, hukuk departmanlarına işletme bütününde netlik ve uyum sağlanması konusunda kritik bir rol üstlenme fırsatı ve sorumluluğu sunuyor. Hukuk departmanlarının %75’i yeteneğe ulaşma stratejilerini yeniden değerlendiriyor  Araştırmaya katılanların %75’i, yeteneğe ulaşma stratejilerini yeniden değerlendiriyor olsa da sadece %21’i son bir yılda bu alandaki iç ve dış uygulamalarını gözden geçirdiğini belirtiyor. Tüm hukuk departmanları, daha fazla uzmanlığa erişim arayışında olduğunu söylerken, %45’i farklı ülkelerde/bölgelerde destek bulmakta zorlanıyor, %55’i ise regülasyon veya uyum engelleriyle karşılaşıyor. Yüksek verimlilik ve uzmanlığa erişim hedefiyle hareket eden hukuk departmanlarının %60’ı Big Four firmaları ve alternatif hukuk hizmet sağlayıcılarıyla iş birliğini artırırken, %53’ü iç hizmet merkezleri ve grup içi mükemmeliyet merkezlerinden daha fazla faydalanmaya başlıyor. Araştırmaya katılan hukuk departmanlarının %64’ü mevcut yeteneklerini geliştirme (upskilling/reskilling) yoluyla uzmanlık kazanmayı planlıyor ve %57’si için yeteneklerin elde tutulması önemli bir öncelik oluyor. Mevcut yeteneklerin gelişimi hukuk departmanları için önemli olsa da katılımcıların yalnızca %50'si kariyer gelişim yolları sağlıyor, %35'i refah programlarını genişletiyor ve üçte birinden azı (%30) ise gelişim ve koçluk programlarını artırıyor. EY Türkiye Vergi ve Hukuk Bölümü Şirket Ortağı Av. Mehmet Küçükkaya araştırmayla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “EY Hukuk Müşavirliği Araştırması 2025, şirketlerin hukuk departmanlarının değişimini etkileyen faktörleri ve değişimi yavaşlatan ana unsurları ortaya koyuyor. Hukuk departmanlarının büyük bir çoğunluğu, hepsi aynı hızda ve seviyede olmasa da teknolojinin gelişimi ile veri stratejilerini geliştirmek istiyor. Bu gelişimin başarılı olabilmesi adına hukuk departmanlarının, en yeni teknolojilere yönelmeden önce kısıtlı bütçelerin daha verimli kullanılması için işletme spesifik hukuk ihtiyaçlarını, problemli veya riskli alanları, fırsatları ve hukuk departmanının işletme bütününde etkili olacak hedef operasyon modelini net biçimde tanımlamaları gerekiyor. Değişim stratejilerini bu temeller üzerine inşa etmek üzere doğru belirleyen hukuk departmanları, bütçe tahsisinden yetenek ve uzmanlık yönetimine kadar tüm süreçleri daha etkin şekilde oluşturabilir. Çalışmada dikkat çeken bir diğer husus ise baş hukuk müşavirlerinin ve hukuk departmanı yöneticilerinin, bu süreçte kendi hukuk ekiplerinin gerçekten ihtiyaç duyduğu inisiyatiflere odaklanmalarının değişimin sahiplenilmesi ve başarılı bir şekilde yürütülmesi açısından önemli olduğunun tespit edilmiş olması. Kurumların GenAI’ın hızlı gelişiminin, geleceğin hukuk departmanlarını şekillendireceğini de göz önünde bulundurarak, mevcut yeteneklerin bu geleceğe hazırlanması için gerekli becerileri nasıl geliştireceklerini ve bu çalışmaların temelini oluşturacak bilgi havuzlarını bugünden planlamaları gerekiyor.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.