Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Faiz Indirimi

Kapsül Haber Ajansı - Faiz Indirimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Faiz Indirimi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türk Bankacılığında 2026’ya Güçlü Geçiş Haber

Türk Bankacılığında 2026’ya Güçlü Geçiş

TBB Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ’un katılımıyla gerçekleşti. Sektör yöneticileri, kredi riskinin yönetilebilir olduğunu, konkordatoların sistemik bir risk taşımadığını, TL mevduatın kalıcılığının 2026 stratejisinin merkezinde yer aldığını vurgularken, yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına yönelik memnuniyetinin de giderek güçlendiğini belirtti. Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda, Türk bankacılık sektörünün 2026’ya yönelik beklentileri kapsamlı biçimde değerlendirildi. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, yapılandırılmış kredi oranlarından konkordato süreçlerine, TL mevduatı güçlendirmek için uygulanan politikaların etkilerinden 2026’ya dair makro finansal görünüm projeksiyonlarına kadar birçok kritik başlık masaya yatırıldı. Banka yöneticileri, seçici kredi politikasının devamı, risk yönetimini güçlendiren yapılandırma mekanizmaları, faiz patikasındaki netleşme ve dijitalleşmenin artırdığı verimlilik sayesinde sektörün 2026’ya daha sağlam bir zeminde girdiğini ifade etti. Yabancı yatırımcıların Türkiye bankacılık sistemine yönelik güveninin artması ise oturumun öne çıkan başlıkları arasında yer aldı. Günün ikinci paneli olan “Bankacılığın Geleceği” oturumu Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ’un katılımıyla gerçekleşti. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren TBB Başkanı Alpaslan Çakar, 2025 yılını küresel ölçekte belirsizliğin yüksek, görünümün ise son derece karmaşık olduğu bir dönem olarak tanımladı. Jeopolitikten enerjiye, ticaretten dijital dönüşüme kadar tüm alanlarda kırılganlıkların arttığı bir yıl yaşadığımızı belirten Çakar, “Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze’deki trajik gelişmeler, Lübnan, Suriye ve Yemen’de devam eden çatışmalar, Hindistan-Pakistan gerilimi ve ABD–Venezuela hattındaki tansiyon. Tüm bu jeopolitik riskler dünya ekonomisinin öngörülebilirliğini azaltıyor. ABD ve Çin arasındaki teknoloji ve gümrük tarifelerine dayalı gerilim, 2024’ten itibaren tedarik zincirlerini baskılıyor. Korumacılığın yükselmesi, küresel ölçekte yatırım iştahını azaltan önemli bir kırılganlık kaynağı. ABD ve Euro Bölgesi’nde faiz patikasına yönelik netlik sağlanamaması, piyasalarda öngörülebilirliği azaltıyor. Pandemi sonrası dönemde enflasyon düşse de hedeflere tam ulaşılamaması bu kırılganlığı artırıyor” dedi. Dünya genelinde manşet enflasyon düşse de hizmet fiyatlarındaki katılığın hedeflere ulaşmayı zorlaştırdığını belirten Alpaslan Çakar’ın, bu durumun enflasyonla mücadelede yeni bir normal oluşturduğunu belirtti. “2025 Orta Vadeli Programı, belirsizlik ortamında Türkiye’ye net bir yön çizdi” “OVP, üç yıllık bir yol haritası olarak sürdürülebilir büyüme, daha adil bir gelir dağılımı ve fiyat istikrarını temel aldığı söyleyen Çakar, “Ana eksen; mali disiplin, dezenflasyon ve sürdürülebilir cari açık. Enflasyon düşüyor, faizler geriliyor, fiyatlama davranışları rasyonelleşiyor. Zaman zaman zikzaklar olsa da temel trend güçlüdür” “Merkez Bankası rezervlerinde güçlü bir iyileşme görüyoruz” TCMB brüt rezervleri 188 milyar dolar, net rezervler 57 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyleyen Çakar sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin CDS’i 232 baz puana kadar geriledi. Bu, uluslararası finansal piyasalarda artan güvenin açık bir göstergesidir. Kredi notumuzun yükselmesi ve sermaye girişleri Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını teyit ediyor. Uluslararası kuruluşların Türkiye’ye yönelik değerlendirmeleri pozitife döndü. Bankalarımızın borçlanma koşulları iyileşti, sermaye hareketleri güçlendi. Türk bankacılık sektörü, küresel şoklara rağmen büyümeyi destekleyen en güçlü dayanaklarımızdan biri oldu. Bankacılık sektörümüz hem aktif hem pasif yapısıyla OVP hedefleriyle uyumlu ilerledi. Küresel şoklara karşı son derece dirençli bir duruş sergiledi ve reel sektörü destekleyen yapısını sürdürdü” dedi. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan: “2026 reel ekonomiyi daha güçlü bir kredi mimarisiyle destekleyeceği bir yıl olacak” Konuşmasında faizlerin düşerken selektif kredi politikası ve sıkı ihtiyati tedbirler devam edeceğine değinen Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “Orta Vadeli Programın en kritik bileşeni, fiyat istikrarını ve makro ihtiyati dengeyi birlikte sağlamaktır. 2026’da enflasyondaki düşüşe paralel kademeli faiz indirimleri bekliyoruz; ancak bu süreç kesinlikle parasal genişleme anlamına gelmiyor. Selektif kredi yaklaşımı, kredi büyümesini sınırlayan mekanizmalar ve bankaların kaynaklarını üretim, yatırım ve ihracata yönlendiren politika seti 2026’nın özellikle ilk yarısında kararlılıkla devam edecektir” dedi. “TL mevduatın sistemde kalıcılığı, 2026 bankacılık politikasının merkezinde olacak” Merkez Bankası’nın faiz adımlarına ek olarak, sistemde Türk lirasının istikrarını koruyan zorunlu karşılık düzenlemeleri ve TL mevduat hedefleri süreceğini ifade eden Arslan, bu yaklaşımın finansal istikrarın ve öngörülebilirliğin en güçlü bileşenlerinden biri olduğuna değindi. “2026’nın bankacılık gündemi kredi riskinin yönetilmesi olacak” Kredi büyümesi, kur etkisinden arındırıldığında 2025 yılında enflasyona yakın bir seviyede ilerleyerek ekonomiyi desteklediğini belirten Osman Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle ihracat ve yatırım gibi stratejik alanlara yönelen kaynak akışı, makro ihtiyati çerçevenin başarısını gösteriyor. 2026’da bankacılık sektörünün ana gündemi kredi riskinin yönetimi olacaktır. 2025’in zor koşullarına rağmen tahsili gecikmiş alacak oranının yüzde 2,5’un üzerinde seyretmemesi, sektörün risk yönetimindeki başarısını ortaya koyuyor. Kurumsal ve KOBİ segmentinde sağlanan yapılandırma, vade optimizasyonu ve nakit akışına uygun maliyet planlaması reel sektöre ciddi bir katkı sundu. Faiz oranlarındaki gerileme bankaların faiz marjlarını güçlendirecek; dijitalleşme, ücret-komisyon gelirleri ve verimlilik artışları ise sektörün sermaye yeterliliğini destekleyecek. Türk bankacılık sektörü yıllardır temettü politikasını ihtiyatlı yöneterek öz kaynaklarını güçlendirmiştir. Bu güçlü sermaye yapısı 2026’da reel sektöre daha fazla destek verme kapasitesini artıracaktır.” 2026’nın, Türkiye bankacılık sektörünün hem istikrarı koruyup hem de sermaye gücünü artırarak reel ekonomiyi desteklemeye devam ettiği bir yıl olacağını söyleyen Arslan, “Dengeli para politikası, güçlü sermaye yapısı, selektif kredi yaklaşımı ve dijital dönüşümün sağladığı verimlilik, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme patikasını güçlendirecek” dedi. Akbank Genel Müdürü Kaan Gür: “Bankacılıkta eksik halka sürdürülebilir karlılık; 2026’da bu döngü kırılacak” “Bankacılık sektörünün hedefi enflasyonun üzerinde, kalıcı ve sağlıklı karlılık yaratmaktır’ diyen Akbank Genel Müdürü Kaan Gür sözlerine şöyle devam etti: “Ekim sonu itibarıyla sektörün özkaynak karlılığı 25,4 seviyesinde. Bunu yıllıklandırdığımızda yaklaşık yüzde 30’a geliyor ki, hala enflasyonun altında bir karlılıktan söz ediyoruz. Bankacılığın sürdürülebilir çalışabilmesi için temel bankacılık gelirlerini enflasyonun üzerinde, kalıcı bir şekilde yaratabileceğimiz bir ortama ulaşmamız gerekiyor. Bugünkü politika seti, makro ihtiyati tedbirler ve geçici düzenlemeler karlılığı baskılıyor; ancak sektör de ülke ekonomisinin istikrarı adına üzerine düşeni yapıyor.” “2026 daha olumlu bir görünüm sunuyor; ortak uyum sayesinde normalleşme başlayacak” 2026 yılının bu yıla göre çok daha olumlu bir tabloda geçeceğine işaret eden Gür, “Faiz indirimi kararları beklentileri netleştiriyor ve politika setinin tüm paydaşlar tarafından güçlü şekilde desteklenmesi normalleşme sürecini hızlandırıyor. Bankacılık sektörü, reel sektör ve finans ekosistemi bu programa aynı disiplinle uyum sağlıyor. Bu geçiş döneminin kısa süreceğini ve 2026’dan itibaren daha dengeli bir ortama döneceğimizi öngörüyorum” dedi. “Enflasyonun seyri, faiz patikası, kredi maliyetleri ve verimlilik sektörü şekillendirecek” 2026 yılında sektörün radarında dört kritik konunun olduğunu belirten Kaan Gür, “Enflasyonun seyri, faiz indirimlerinin devamı, kredi maliyetlerindeki gelişmeler ve verimlilik artışı. Bu dört başlık bankacılığın sadece karlılığını değil, reel sektöre vereceği desteğin ölçeğini de belirleyecek. Bugün Türk bankacılık sektöründe kamusu, özeli, katılım bankalarıyla birlikte Basel kriterlerinin çok üzerinde, yaklaşık yüzde 18’lerde seyreden yüksek bir sermaye yeterliliği var. Takip oranları yönetilebilir seviyede, karşılık ayırma prensipleri son derece güçlü. Bankalarımız hem risk yönetiminde hem uluslararası piyasalara fonlama erişiminde çok yetenekli ve dirayetli bir yapıya sahip. CDS seviyeleri 5 yıllık görünümde çok olumlu bir noktaya geldi; bu da borçlanma maliyetlerimizi düşürerek fonlama koşullarını daha da iyileştirecek” dedi. “Türkiye bankacılık sisteminin sermaye yapısı, insan kaynağı, fonlama kabiliyeti ve regülasyon uyumu açısından son derece sağlam olduğunu belirten Gür, “ Bugün eksik olan tek başlık sürdürülebilir karlılıktır. Politika setindeki normalleşme adımları ve verimlilik artışıyla birlikte 2026’dan itibaren bu konuda daha olumlu bir katkı göreceğimizi düşünüyorum.” QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan: “Türk bankacılık sistemi güçlü sermayesiyle 2026’ya sağlam bir zeminde giriyor” Son iki buçuk yıldır uygulanan program, enflasyonla mücadeleyi temel alarak istikrarı güçlendiren bir çerçeve oluşturduğunu belirten QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, “Enflasyonun 75’lerden 31 seviyelerine düşmesi bunun somut göstergesidir. Ancak faiz seviyelerindeki yükseliş, işletme sermayesi ihtiyacındaki artış, ihracatçı firmaların talep ettiği ilave destekler ve finansman maliyetlerindeki baskılar reel sektörde hem bilançoları hem nakit akışlarını etkiledi. Bu nedenle 2024 son çeyreğinden itibaren sorunlu kredilerde beklediğimiz gibi bir artış yaşadık” dedi. NPL Görünümü: “Artış var ama tarihsel ve küresel standartlara göre hala güçlü bir yerdeyiz.” “NPL oranı yüzde 2,5 seviyesinde olduğunu belirten Tan, “Perakende tarafta bu rakam 4 seviyesine, tüzel tarafta ise 2 seviyesine karşılık geliyor. Bu oran sektörü endişelendirecek bir düzey değildir. Çünkü bazımız oldukça düşüktü; 2020 sonrası dönemde sorunlu krediler tarihin en düşük seviyelerine gerilemişti. Türkiye bankacılık sisteminin uzun dönem ortalaması yüzde 3,1’dir; 2017–2019 döneminde ise NPL oranı 4,1 seviyelerine çıkmıştı. Dolayısıyla bugün hâlâ yönetilebilir bir banttayız. Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda da tablo gayet olumlu: Gelişmekte olan ülkelerde NPL’ler 4’ün üzerinde. G20 ve AB ile kıyaslandığında da Türkiye halen iyi bir konumda” dedi. Önümüzdeki dönemde—özellikle 2026’nın ilk çeyreği ve ikinci çeyreğinin bir bölümünde—NPL tarafının hafif bir yükseliş göstereceğini öngörüyorum. Ancak bunun bir ‘pik’ noktasına ulaşarak plato oluşturacağını düşünüyoruz. Yapılandırma süreçlerinin rahatlatılması, BDDK ve Merkez Bankası tarafından açılan alanlar ve özellikle bireysel taraftaki yeniden ödeme imkanları bu yükselişi sınırlayan unsurlar” dedi. “Konkordatolar çok konuşuluyor ama veriler endişe gerektirmiyor” Konkordato sürecinin sistemik bir risk oluşturmadığını söyleyen Ömür Tan, “Tüzel tarafta konkordato başvuruları gündemde. Ancak tabloya yakından baktığımızda, konuşulan rakamların oluşturduğu algıyla gerçek ekonomik büyüklük arasında ciddi bir fark olduğunu görüyoruz. Türkiye’de toplam konkordato sayısı bugün 5 binlerin altında ve bunun ekonomik sistem içindeki ağırlığı oldukça sınırlı: İstihdam, ihracat ve kredi hacmi içerisindeki payları yüzde 1’in altındadır. “Bankacılık sektörü olarak ödeme niyeti olan, faaliyetlerini sürdürmek isteyen, geçici likidite sıkıntısı yaşayan firmalara destek vermeye devam ediyoruz. Vade yapılandırmaları, nakit akışına uygun ödeme planları ve maliyet optimizasyonu firmaların ayakta kalmasını sağlıyor. Bankalar olarak olası riskleri önceden görerek önemli ölçüde provizyon ayırdık. Sektör genelinde de aynı tablo geçerli. Türkiye bankacılık sistemi bugün tahsili gecikmiş alacak artışını yönetebilecek güçtedir. Bu nedenle bir risk yığılmasından söz etmek doğru olmaz.” “2026, bankacılık sektörünün sağlam sermaye yapısıyla reel sektöre daha güçlü destek vereceği bir yıl olacak” 2026 yılında reel sektöre daha fazla kaynak aktarılacağına dikkat çeken Tan, “Faizlerdeki kademeli düşüş bankaların marjlarını iyileştirirken, dijitalleşme ve verimlilik artışı ücret–komisyon gelirlerini destekleyecek. Bankacılık sektörü uzun yıllardır temettü dağıtımında ihtiyatlı davranarak sermayesini güçlendirdi. Bu sermaye gücü, 2026’da reel sektöre daha fazla kaynak aktarılmasını sağlayacak. Risklerin yönetildiği, selektif kredi politikasının sürdüğü, konkordato sürecinin kontrol altında kaldığı dengeli bir kredi ekosistemi, Türkiye’nin büyüme patikasını desteklemeye devam edecek” dedi. Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ: “Türk bankacılığı küresel ölçekte üst ligde; 2027 sonrası yabancı yatırımcı için Türkiye bir değer patlaması yaşayacak” Türk bankacılığının en büyük avantajı: dünya standardının üstünde insan kaynağı ve yüksek regülasyon kalitesi olduğuna dikkat çeken Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ: “Türk bankacılığı bence küresel sıralamada çok üstlerde. Yurt dışında çalışırken farklı ülkelerdeki bankacılık pratiklerini görüyorsunuz; şunu çok net söyleyebilirim: Türkiye’de özellikle genç jenerasyon olağanüstü nitelikli. İnsan kalitemiz dünya standardının çok üzerinde. 2000’li yıllardan sonra sektör öyle bir disipline edildi ki bugün şeffaflığı, bilinirliği ve regülasyon kalitesiyle dünyanın en öngörülebilir bankacılık sistemlerinden birine sahibiz. Bu reputasyon yabancı yatırımcı açısından çok kritik bir güven unsuru” dedi. “Türkiye’de bankacılıkta başarı kriteri ölçekten geçiyor; doğru yatırımcı geldiğinde Türkiye büyük fırsat sunuyor” Bağlı oldukları ENBD Grubu’ndan örnek veren Baştuğ, “Yabancı yatırımcı Türkiye’ye geldiğinde ölçekli bir oyuncu olması şart; aksi halde Türkiye gerçeğinden tam anlamıyla istifade edemez. ENBD örneğini vereyim: Grubun bankacılık gelirlerinin %25’ini Türkiye yaratıyor, fakat enflasyon muhasebesi nedeniyle bunun sadece %5’i konsolide kara yansıyor. İşte 2027’den sonra enflasyon muhasebesi bittiğinde yabancı yatırımcı kendi gerçek performansını görmeye başlayacak. Gelirin %25’i net olarak konsolide olacak. Bu, sadece ENBD için değil Türkiye’deki tüm yabancı bankalar için bir ‘lig atlama’ etkisi yaratacak” dedi. “Enflasyon muhasebesinin kalkması yabancı bankalar için gelirleri gerçek seviyesine taşıyacak” 2027 itibarıyla enflasyon muhasebesi kalktığında tüm yabancı bankalar Türkiye’deki gerçek gelir potansiyellerini bilançolarında göreceğini belirten Recep Baştuğ, “Bugün %5 olarak görülen getiriler aslında Türkiye’nin ürettiği değerin tam yansımıyor oluşundan kaynaklanıyor. 2027 itibarıyla enflasyon muhasebesi kalktığında tüm yabancı bankalar Türkiye’deki gerçek gelir potansiyellerini bilançolarında görecek. Bu nedenle Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi yabancı yatırımcı tarafından çok daha yakından ve destekleyici bir şekilde izleniyor.ENBD’nin dünya klasmanında 1 numara olduğu, IFC’de 3. sırada bulunduğu tablo, Türkiye’deki projelerin ve özel sektörün uluslararası kurumlar tarafından ne kadar benimsendiğinin göstergesi” dedi. “Türkiye’ye gelecek yabancı yatırımcının ölçekli ve uzun vadeli olması bu pazarın hakkını vermek için şart” Yabancıların Türkiye pazarından memnun olduğunu belirten Baştuğ, “Türkiye önemli ve büyük bir pazar. Bu pazara hakkını verecek yabancı yatırımcı gelsin; çünkü küçük ölçekli gelip mutlu olamayan çok örnek gördük. Yabancılar bugün Türkiye’den memnun; 2027’den sonra çok daha memnun olacaklar. Sektörümüz güçlü, regülasyon şeffaf, insan kalitemiz yüksek ve uluslararası güven tam” dedi. 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul/Takasbank, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Altın/Koza, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım ve Ziraat Bankası’nın ana sponsorluğunda; Arsavev ve Kuzu Grup’un co-sponsorluğunda ve Artaş, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas İnşaat, Finansal Kurumlar Birliği, Integral Yatırım, Koleksiyon Mobilya, Limak, PhillipCapital, Torkam, Zeren Group, Kuzey Marmara Otoyolu, Rams ve Zeren Group’un destek sponsorluğunda gerçekleşti.

Kripto para borsası, piyasadaki son gelişmeleri değerlendirdi Haber

Kripto para borsası, piyasadaki son gelişmeleri değerlendirdi

Kripto para piyasalarında yükseliş beklentileriyle başlayan kasım ayı, Bitcoin'in nisan ayından bu yana ilk kez 90 bin doların altını test etmesiyle hayal kırıklığı yarattı. Bitcoin, makro koşullardaki sıkışmalar ve azalan ETF ilgisi gibi nedenlerle 17 Kasım haftasında 89 bin 300 dolara kadar geriledi. OKX TR, haftalık yayımlanan Alphas bülteninin yeni sayısında yer alan ve Bitcoin başta olmak üzere kripto para piyasalarında yaşanan son kayıplara dair değerlendirmelerini derledi. 1 milyar doların üzerinde tasfiye gerçekleşti Glassnode verileri, kısa vadeli Bitcoin yatırımcılarının halihazırda 2,8 milyon BTC’yi zararına tuttuğunu gösterdi. Bu rakam, Bitcoin’in 15 bin dolar civarında işlem gördüğü Kasım 2022’deki çöküşten bu yana en yüksek seviye olarak kaydedildi. CoinGlass verileri, 24 saat içinde 1 milyar doların üzerinde kripto pozisyonunun tasfiye olduğunu ve bu tasfiyesinin 723 milyon dolarının uzun pozisyonlardan oluştuğunu gösterdi. OKX TR analistlerine göre, ABD'de tarihin en uzun süren hükümet kapanması, bu durumun etkilediği eksik makro verilerle yeniden şekillenen faiz indirimi beklentileri, kripto tabanlı borsa yatırım fonlarına yönelik ilginin hafiflemesiyle birleşti. ETF varlıkları %3,6 geriledi Güncel veriler, Bitcoin’in nisan seviyelerine gerilediği bu dönemde Bitcoin ETF’lerde tutulan toplam varlık miktarının ekim zirvelerinden bu yana %3,6 gerilediğini ve 1,38 milyondan 1,33 milyona düştüğünü gösterdi. Analistler, bu verileri, satışların esas olarak uzun vadeli kripto yatırımcılarının kâr alma davranışı göstermesinden kaynaklandığı ve kurumsal geri çekilmelerin etkili olmadığı yönünde değerlendirdi. Öte yandan Bitcoin ve Ethereum ETF’leri, geçtiğimiz hafta 437 milyon dolarlık çıkış kaydetti. Bu rakam, ürünlerin piyasaya sürülmesinden bu yana ilk sürekli sermaye çekimi oldu. Bitcoin ETF’leri, yalnızca pazartesi günü 254,6 milyon dolarlık net kayıpla ekim sonlarında başlayan bir dizi geri çekilmeyi sürdürdü. Bu çekilmeler, BlackRock tarafından sunulan IBIT ETF’inin sadece 435 günde 100 milyar dolarlık toplam yönetilen varlığa çıkaran birikim trendinin hemen ardından geldi. Öte yandan Strategy gibi kurumsal hazine şirketleri, yalnızca kasım ayında 835 milyon doları aşan tutarda Bitcoin satın aldı. Fed’in kararına yönelik belirsizlik sürüyor Kripto para piyasaları, ABD merkez bankası Fed’in 9-10 Aralık’ta gerçekleştirdiği politika toplantısına odaklandı. CME FedWatch’a göre faiz indirimine ihtimal verenlerin oranı, faiz indirimi bekleyenlerle eşitlendi ve bu da Fed’in bir sonraki adımına yönelik belirsizliği artırdı. Piyasanın gözü, ABD’de uzun süredir açıklanacak ilk büyük veri olarak değerlendirilen tarım dışı istihdam verilerine çevrildi. Analistler, kasım ayına ilişkin işgücü piyasası verilerinin tahminlerden yüksek gelmesi durumunda, aralık ayı faiz indirimi olasılığının daha da düşeceğini paylaştı. Daha zayıf gelirse, Fed’in gevşemek için alanı olacak. OKX TR Alphas bülteninde, her iki durumun da oynaklığın fiyatlanmasına yol açtığına dikkat çeken OKX TR analistleri, kasım ayı tüketici fiyat endeksi ve kişisel tüketim harcamaları verilerinin de belirleyici olduğuna işaret etti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Faiz Belirsizliği Kripto Piyasasını Baskılamaya Devam Ediyor Haber

Faiz Belirsizliği Kripto Piyasasını Baskılamaya Devam Ediyor

Kripto paralarda son 24 saatin öne çıkan gelişmeleri Kripto para piyasası, yıl sonuna yönelik faiz indirimi beklentilerinin zayıflaması ve yatırımcıların kâr satışlarını hızlandırmasıyla düşüşe geçti. Hafta başında, ABD Senatosu’nun rekor kapanmanın ardından hükümeti yeniden faaliyete geçirmeyi öngören yasa tasarısını onaylaması kısa süreli bir iyimserlik yaratmış ve kripto varlıklarda sınırlı bir toparlanmaya yol açmıştı. Ancak bu iyimserlik uzun sürmedi. Yatırımcılar aralık ayında bir faiz indirimi umudunu korusa da FED Başkanı Jerome Powell son açıklamasında bu konuda net bir garanti vermedi. Powell, faiz kararları konusunda komite içindeki görüş ayrılıklarının sürdüğünü belirterek, para politikalarının artık “öncekine kıyasla çok daha veri odaklı” biçimde şekillendiğini vurguladı. Bu açıklamalar, piyasada faiz indirimine ilişkin belirsizliği artırırken, risk iştahının azalmasına ve kripto varlıklarda satış baskısının derinleşmesine yol açtı. Kripto para piyasasının toplam değeri 3,48 trilyon dolara gerilerken, Bitcoin, yeni güne 103.420 dolardan başladı. Bülten yazıldığı sırada Ethereum 3.445 dolardan işlem görürken, XRP 2,39 dolardan, Solana ise 156,13 dolardan fiyatlanıyordu. Dün Bitcoin ETF’leri toplam 524 milyon dolarlık giriş kaydederken, Ethereum ETF’lerinden 107 milyon dolarlık net çıkış gerçekleşti. DTCC, Bitwise’ın Chainlink ETF’sini aktif ve lansman öncesi kategorisine ekledi ABD’nin önde gelen takas, saklama ve bilgi hizmeti sağlayıcısı The Depository Trust and Clearing Corporation (DTCC), Bitwise’ın spot Chainlink borsa yatırım fonunu (ETF) “aktif ve lansman öncesi” kategorisinde listeledi. DTCC’nin resmi sitesinde CLNK koduyla yer alan Bitwise Chainlink ETF’si, henüz ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’ndan (SEC) onay almayı bekliyor. Ancak bu tür listeler, genellikle olası bir lansman için olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor. Bitwise, Chainlink ETF’si için ilk S-1 başvurusunu ağustos ayında yapmış ve böylece Chainlink için sunulan ilk ETF teklifi olmuştu. Eylül ayında ise Grayscale kendi Chainlink ETF başvurusunu gerçekleştirdi. Bitwise’ın fon planında LINK token’larının stake edilmesi öngörülmezken, Grayscale’in fonunda varlıkların bir kısmının stake edilmesi planlanıyor. Chainlink, blok zincirleri gerçek dünya verileriyle buluşturan merkeziyetsiz bir oracle ağı olarak biliniyor. LINK token’ı, ağdaki doğrulayıcılara güvenilir veri sağladıkları için ödeme yapılmasında ve ağ güvenliğinin sağlanmasında kullanılıyor. İlk ABD merkezli spot XRP ETF’si perşembe günü piyasaya sürülebilir ABD merkezli ilk XRP borsa yatırım fonu (ETF), kripto yatırım şirketi Canary Capital’ın fon için gerekli belgeleri sunmasının ardından en erken perşembe günü piyasaya sürülebilir. Bloomberg Kıdemli ETF Analisti Eric Balchunas, salı günü yaptığı açıklamada Canary’nin pazartesi gecesi ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) Form 8-A başvurusunu yaptığını belirtti. Bu belge, menkul kıymetlerin borsada işlem görmeden önce sunulması gereken zorunlu bir aşamayı temsil ediyor. Balchunas, başvurunun “yarın veya perşembe günü gerçekleşecek bir lansmana işaret ettiğini” belirterek, Hedera (HBAR) ETF’lerinin de aynı formun sunulmasından bir gün sonra piyasaya çıktığını hatırlattı. Balchunas, “Henüz kesinleşmiş değil, ancak tüm adımlar tamamlanıyor” ifadelerini kullandı. Kripto muhabiri Eleanor Terrett, Canary’nin başvurusunun “Nasdaq listelemeyi onayladıktan sonra çarşamba günü TSİ 00.30’da yürürlüğe girecek son adım” olduğunu söyledi. Terrett, “Bu gerçekleştiğinde son engel de aşılmış olacak ve ilk spot XRP ETF’si perşembe günü piyasa açılışında devreye girecek” diye ekledi. Daha önce ABD’de XRP’ye dolaylı yatırım sağlayan bazı ürünler işlem görse de Canary’nin ETF’si 1933 Menkul Kıymetler Yasası kapsamında sunulduğu için XRP’yi doğrudan tutma yetkisine sahip olacak. SoFi, kripto alım satım hizmetini resmen başlattı ABD merkezli banka SoFi Technologies, düzenleyici çerçevenin netleşmesiyle birlikte müşterilerine kripto alım satım hizmeti sunmaya başladı. Şirket, dün yaptığı duyuruda hizmetin Bitcoin (BTC) ve Ethereum (ETH) dahil olmak üzere onlarca kripto parayı kapsayacağını ve pazartesi günü kademeli olarak kullanıma sunulduğunu belirtti. SoFi, bu hizmete önümüzdeki haftalarda daha fazla müşterinin erişim sağlayabileceğini de belirtti. SoFi CEO’su Anthony Noto, CNBC’ye yaptığı açıklamada, SoFi’nin tüketicilere kripto alım satım imkanı sunan ilk ve tek ulusal lisanslı banka olduğunu söyledi. Noto, mart ayında Para Birimi Denetleme Ofisi’nin (OCC) bankaların kriptoyla etkileşimine yönelik tutumunu yumuşatmasının bu kararda etkili olduğunu belirtmişti. SoFi, 2023’te banka lisansı alabilmek için kripto faaliyetlerinden çekilmişti. Ancak Haziran 2025’te, itibari para ile kripto arasında dönüşüm ve blok zinciri üzerinden ödeme imkanı sunan uluslararası ödeme hizmetleriyle sektöre geri döndü. Banka, ayrıca SoFi USD adlı, bire bir dolar rezerviyle desteklenecek bir stablecoin çıkarmayı ve kriptoyu kredi ve ödeme altyapısına entegre etmeyi planlıyor.

Kripto Para Piyasası Kısmi Toparlanmanın Ardından Nefes Aldı Haber

Kripto Para Piyasası Kısmi Toparlanmanın Ardından Nefes Aldı

Kripto paralarda son 24 saatin öne çıkan gelişmeleri Kripto para piyasası, yeni güne yükseliş eğilimiyle başladı. Son günlerde yaşanan sert dalgalanmaların ardından yatırımcıların düşük fiyat seviyelerini alım fırsatı olarak değerlendirmesi, piyasalarda kısmi bir toparlanma yarattı. Bitcoin ve önde gelen altcoin’lerde görülen alımlar, genel risk iştahındaki zayıflığa rağmen fiyatların kısa vadede nefes almasını sağladı. Ancak küresel ekonomideki belirsizlik ve FED’in aralık ayındaki faiz indirimi beklentilerinin zayıflaması, bu toparlanmanın gücünü sınırlıyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 3,44 trilyon dolara yükselirken, Bitcoin, güne 103.477 dolardan başladı. Bülten yazıldığı sırada Ethereum 3.396 dolardan işlem görürken, XRP 2,33 dolardan, Solana ise 159,76 dolardan fiyatlanıyordu. Dün Bitcoin ETF’lerinde toplam 137 milyon dolar, Ethereum ETF’lerinde ise 119 milyon dolar değerinde çıkış kaydedildi. Buna karşılık Solana ETF’ine 9,7 milyon dolarlık giriş oldu. İngiltere’den stablecoin hamlesi: Yeni düzenleme 10 Kasım’da açıklanacak İngiltere Merkez Bankası (BoE), stablecoin’ler için yeni düzenleyici çerçevesini yakında açıklamaya hazırlanıyor. Bloomberg’in haberine göre, Banka Başkan Yardımcısı Sarah Breeden, ülkenin ABD’nin gerisinde kaldığı yönündeki eleştirileri reddederek, yeni düzenlemelerin “ABD ile aynı hızda” hayata geçirileceğini söyledi. Reuters’ın aktardığına göre Breeden, stablecoin düzenlemelerine ilişkin uzun süredir beklenen istişare belgesinin 10 Kasım’da yayımlanacağını doğruladı. Yeni kurallar, ilk etapta yalnızca “sistemik” olarak değerlendirilen, yani ödemelerde yaygın şekilde kullanılma potansiyeli bulunan stablecoin’leri kapsayacak. Diğer stablecoin’ler ise daha hafif bir rejim altında Finansal Davranış Otoritesi’nin (FCA) denetiminde kalacak. Öneriler, bireyler için 20.000 sterlin (yaklaşık 26.000 dolar), işletmeler için ise 10 milyon sterline kadar geçici kullanım limitleri öngörüyor. Breeden, bu sınırların, İngiltere’de mortgage piyasasının ağırlıklı olarak bankacılık sistemi üzerinden işlemesi nedeniyle, mevduatların hızla stablecoin’lere kaymasının yaratabileceği riskleri azaltmayı amaçladığını belirtti. Franklin Templeton, Hong Kong’da ilk tokenize para piyasası fonunu başlattı Küresel yatırım devi Franklin Templeton, Hong Kong’da ülkenin ilk tokenize para piyasası fonunu hayata geçirdi. Bu adım, hükümetin yapay zeka ve blok zinciri teknolojilerini finans sektörüne entegre etmeyi hedefleyen beş yıllık yeni fintech stratejisiyle eş zamanlı olarak geldi. Lüksemburg’da kayıtlı Franklin OnChain U.S. Government Money Fund, kısa vadeli ABD Hazine tahvilleriyle destekleniyor. Fon, yatırımcı paylarını temsil eden ve mülkiyet kayıtlarını dijital ortamda tutan blok zinciri tabanlı token’lar aracılığıyla işliyor. Lansman, Hong Kong Para Otoritesi’nin (HKMA) bu hafta açıkladığı Fintech 2030 planı kapsamındaki ilk girişim oldu. Söz konusu plan, yapay zeka araçlarının finansal hizmetlerde yaygınlaştırılmasından tokenizasyon ekosisteminin geliştirilmesine kadar 40’tan fazla stratejik adım içeriyor. HKMA Başkanı Eddie Yue, kurumun gelecekte merkez bankası dijital parası (CBDC) ile entegre edilebilecek tokenize mevduat mutabakat sistemi üzerinde çalıştığını belirtti. Franklin Templeton, bu projede HSBC ve Hong Kong’un lisanslı dijital varlık platformlarından OSL Group ile iş birliği yapıyor. Project Ensemble adı verilen test ortamı, tokenize mevduatlar ve fon akışları üzerinde çalışmalar yürütüyor. HSBC yetkilileri, bu altyapının geleneksel finans sistemi ile blok zinciri tabanlı yapılar arasında anlık mutabakat imkanı sunabileceğini ifade etti. Galaxy Digital, Bitcoin tahminini 120 bin dolara düşürdü Bitcoin’in bu hafta 100.000 doların altına gerilemesi, Galaxy Digital’in 2025 yıl sonu fiyat hedefini 185.000 dolardan 120.000 dolara indirmesine yol açtı. Şirketin araştırma ekibi, kripto paranın artık “kurumsal akımların ve düşük oynaklığın” belirlediği bir olgunluk dönemine girdiğini belirtti. Galaxy’nin araştırma direktörü Alex Thorn, Bitcoin’in uzun vadeli görünümünün “yapısal olarak güçlü” olduğunu vurgularken, bu yılın yoğun balina satışları, ETF kaynaklı talep ve azalan bireysel yatırımcı ilgisiyle şekillendiğini ifade etti. Thorn, “Bitcoin 100.000 dolar seviyesini koruyabilirse, üç yıla yaklaşan boğa piyasasının yapısı bozulmaz, ancak yükselişin hızı yavaşlayabilir” dedi. Analistler, ETF çıkışları, azalan likidite ve uzun vadeli yatırımcı satışlarının piyasa güvenini zayıflattığını belirterek görünümün “kırılgan” kaldığına dikkat çekti. Galaxy, yaklaşık 470.000 Bitcoin’in (yaklaşık 50 milyar dolar) uzun vadeli cüzdanlardan kurumsal talebe geçtiğini, bunun arzın kurumsallaşmasını gösterirken aynı zamanda kritik seviyelerde direnç yarattığını aktardı. Şirket, Bitcoin’in bu yılki performansının yapısal nedenlerin yanı sıra sermayenin yapay zeka ve altın gibi diğer yatırım temalarına yönelmesiyle de baskılandığını ifade etti. Yapay zeka yatırımları ve veri merkezi odaklı hisselerdeki güçlü akışlar, güvenli liman arayışındaki yatırımcıların altına yönelmesiyle birleşince, Bitcoin’in 2025’te “gözde yatırım” olma konumunu zayıflattı. K33 Research analisti Vetle Lunde, son kaldıraç tasfiyesinin ardından piyasanın “kritik bir dönemeçte” olduğunu, ancak satış baskısının hafiflemesiyle risk iştahı geri döndüğünde yeniden yükseliş koşullarının oluşabileceğini söyledi.

Kripto Piyasasında FED Beklentisi: Yatırımcılar Temkinli, İşlemler Sınırlı Haber

Kripto Piyasasında FED Beklentisi: Yatırımcılar Temkinli, İşlemler Sınırlı

Kripto paralarda son 24 saatin öne çıkan gelişmeleri Kripto para piyasaları, ABD ile Çin arasında planlanan üst düzey diplomatik temaslar ve bu hafta yapılacak FED toplantısı öncesinde artan temkinli hava nedeniyle yeni güne hafif düşüşle başladı. Yatırımcılar, FED toplantısı öncesinde olası para politikası adımlarına karşı daha ihtiyatlı bir tutum sergiliyor. Piyasa beklentilerine göre, merkez bankasının çarşamba günü faiz oranlarını en az 25 baz puan indirmesi öngörülüyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan ve tahminlerin bir miktar altında kalan tüketici enflasyonu verileri, bu beklentileri destekledi. Faiz indirimi beklentilerinin güçlenmesi, riskli varlık sınıfında yer alan kripto para piyasaları açısından olumlu bir tablo oluşturuyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 3,93 trilyon dolar seviyesine geri çekilirken, Bitcoin, yeni güne 113.919 dolardan başladı. Bülten yazıldığı sırada Ethereum 4.091 dolardan işlem görürken, XRP 2,62 dolardan, Solana ise 199,21 dolardan fiyatlanıyordu. Dün Bitcoin ETF’leri toplam 149 milyon dolarlık giriş gerçekleştirirken, Ethereum ETF’leri de 134 milyon dolar değerinde giriş kaydetti. Canary Capital, ABD’de ilk Litecoin ve Hedera ETF’lerini Nasdaq’ta işleme açıyor Dijital varlık yatırım şirketi Canary Capital, ABD’de türünün ilk örneği olacak iki yeni borsa yatırım fonunu (ETF) piyasaya sürüyor. Şirket, Canary Litecoin ETF ve Canary HBAR ETF’nin salı günü Nasdaq’ta işlem görmeye başlayacağını duyurdu. Canary Capital’in kurucusu ve CEO’su Steven McClurg, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kripto endüstrisi için dönüm noktası niteliğinde bir yılı geride bırakırken, yatırımcılara kayıtlı kripto yatırım araçları sunma misyonumuzu gerçekleştirmiş olmaktan büyük gurur duyuyoruz.” ETF’lerin lansmanı, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) hükümetin kısa süreli kapanmasının ardından yayımladığı yeni yönergelerin hemen sonrasına denk geldi. Söz konusu yönerge, halka açılmak isteyen şirketlerin S-1 kayıt beyanlarını “geciktirici ek” olmadan sunabileceğini açıklığa kavuşturdu. Bu sayede, başvuruların 20 gün içinde otomatik olarak yürürlüğe girmesi mümkün hale geldi. Canary Capital, pazartesi günü Litecoin ve HBAR ETF’leri için gerekli olan Form 8-A başvurularını tamamladı. Öte yandan, Grayscale Solana Trust ETF’in de çarşamba günü piyasaya çıkması bekleniyor. Litecoin, düşük işlem ücretleri ve yüksek hız avantajıyla Bitcoin’e benzer şekilde eşler arası transfer imkanı sunuyor. HBAR ise Hashgraph konsensüs algoritmasıyla çalışan Hedera ağının yerel token’ı olarak hızlı ve güvenli işlemleri mümkün kılıyor. Her iki kripto para da piyasa değeri bakımından ilk 30 arasında yer alıyor. Prenetics, Bitcoin hazinesi için 48 milyon dolar fon topladı Nasdaq’ta işlem gören sağlık bilimleri şirketi Prenetics Global, Bitcoin hazinesi stratejisini hızlandırmak ve IM8 adlı takviye markasının küresel büyümesini desteklemek amacıyla 48 milyon dolarlık bir hisse ihracı turunu başarıyla tamamladı. Şirketten yapılan açıklamaya göre, yatırım turu Kraken, Exodus, Jihan Wu’nun GPTX girişimi, DL Holdings ve American Ventures gibi kripto odaklı yatırımcıların ilgisini çekti. Tenis yıldızı Aryna Sabalenka ve Hong Kong’lu iş insanı Adrian Cheng de şirketteki paylarını artırdı. Prenetics’in mevcut hissedarları arasında futbol efsanesi David Beckham da bulunuyor. Yatırımdan elde edilen brüt gelir 48 milyon dolar olarak açıklandı. Şirket, tüm varantların kullanılması durumunda toplam gelirin 216 milyon dolara ulaşabileceğini bildirdi. Prenetics CEO’su Danny Yeung, yeni sermayenin “IM8’in küresel büyümesini hızlandırırken Bitcoin hazinesi stratejisini disiplinli bir şekilde ilerleteceğini” ifade etti. Şirket, ağustos ayında başlattığı “günlük 1 BTC biriktirme” stratejisiyle şu anda yaklaşık 275 BTC bulunduruyor. Yeni yatırımla birlikte toplam likiditenin 131 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Prenetics hisseleri, pazartesi günü yüzde 21,96 düşüşle 13,08 dolar seviyesinde kapanırken, mesai sonrası işlemlerde yüzde 4,51 yükseldi. Hisse son beş günde yüzde 19,46 değer kaybetse de son altı ayda yüzde 161,6 artış kaydetti. ETHZilla, 40 milyon dolarlık Ethereum satışıyla hisse geri alımını hızlandırdı Ethereum odaklı dijital varlık hazinesi ETHZilla (ETHZ), yaklaşık 40 milyon dolar değerinde Ethereum (ETH) satarak hisse geri alımı gerçekleştirdi. Google Finance verilerine göre ETHZ hisseleri günü yüzde 14,5 artışla kapatırken, haberin yazıldığı sırada yüzde 9 ek yükselişle 22,50 doların üzerinde işlem görüyordu. Buna rağmen, fiyat hala şirketin Ethereum hazinesi kurma planlarını açıkladığı dönemdeki yaklaşık 107 dolarlık zirvenin beşte biri seviyesinde bulunuyor. ETHZilla yönetim kurulu, ağustos ayında 250 milyon dolara kadar hisse geri alım programı onaylamıştı. Şirket, 24 Ekim’de ETH satışına başladıktan bu yana yaklaşık 600 bin adet hisseyi 12 milyon dolar karşılığında geri aldı. Pazartesi günü yayımlanan basın açıklamasında şirket, ETH satışından elde ettiği gelirin kalan kısmını da ek hisse geri alımlarında kullanmayı planladığını belirtti. Yönetim Kurulu Başkanı McAndrew Rudisill, ETHZ’nin net aktif değerine (NAV) göre önemli bir iskonto ile işlem gördüğü sürece hisse alımlarının süreceğini, bunun da dolaşımdaki hisse miktarını azaltarak şirket değerini artıracağını ifade etti. ETHZilla’nın bilançosunda halen yaklaşık 400 milyon dolar değerinde ETH bulunduğu açıklandı. Ağustos ayında Peter Thiel’in Founders Fund’u da şirkete yüzde 7,5 oranında ortak olmuştu. TEKNİK ANALİZ Bitcoin (BTC) Bitcoin, yeni güne 113.919 dolar seviyesinden başladı. Hafta sonu 111.000–114.000 aralığında dar bantta işlem gören BTC, yatırımcıların FED toplantısı öncesinde temkinli duruş sergilemesiyle yatay bir görünüm izliyor. Kısa vadeli destekler 113.000 ve 111.500 seviyelerinde bulunuyor. Yukarı yönlü hareketlerde ise 115.000–116.000 bandı ilk direnç bölgesi olarak öne çıkıyor. BTC’nin 116.000 dolar üzerinde kalıcılık sağlaması halinde fiyatın 117.500–119.000 aralığına doğru ivme kazanması beklenebilir. Ancak 113.000 altına sarkma, kısa vadede 111.000–112.000, ardından 108.000–109.000 seviyelerine doğru düzeltme riskini artırabilir. Genel görünüm, BTC’nin 113.000 üzerinde tutunduğu sürece sınırlı da olsa pozitif seyrini koruyabileceğini gösteriyor. Ethereum (ETH) Ethereum, 4.091 dolar seviyesinden işlem görüyor. Hafta sonu boyunca 3.950–4.100 aralığında hareket eden ETH, alım ilgisinin zayıflamasıyla kısa vadede yatay bir seyir izliyor. Kısa vadeli destekler 4.050 ve 4.000 seviyelerinde takip ediliyor. Yukarı yönlü denemelerde 4.150–4.200 bandı ilk direnç bölgesi olarak öne çıkıyor. ETH’nin 4.200 dolar üzerinde kalıcılık sağlaması, fiyatın 4.300–4.350 aralığına yönelmesine zemin hazırlayabilir. Ancak 4.000 altına olası bir geri çekilme, kısa vadede 3.950–3.900 bölgesine doğru düzeltme riskini gündeme getirebilir. Genel görünüm, ETH’nin 4.000 üzerinde tutunduğu sürece pozitif eğilimini koruduğuna işaret ediyor. Ripple (XRP) XRP, güne 2,62 dolar seviyesinden başladı. Hafta sonu 2,58–2,65 aralığında yatay seyreden XRP, piyasanın genel temkinli havasına paralel olarak sınırlı bir toparlanma gösterdi. Kısa vadeli destekler 2,60 ve 2,58 seviyelerinde izleniyor. Yukarı yönlü hareketlerde 2,66–2,68 ve 2,70–2,72 aralıkları ilk direnç bölgeleri olarak öne çıkıyor. XRP’nin 2,68 dolar üzerinde kalıcılık sağlaması halinde fiyatın 2,74–2,76 bandına doğru yükseliş potansiyeli bulunuyor. Ancak 2,60 altına sarkma, kısa vadede 2,58–2,55 seviyelerine doğru geri çekilme riskini artırabilir. Genel görünüm, XRP’nin 2,60 üzerinde kaldığı sürece toparlanma eğilimini sürdürdüğünü gösteriyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.