Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hijyen

Kapsül Haber Ajansı - Hijyen haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hijyen haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Keskinoğlu, Avrupa’ya Pastörize Sıvı Yumurta İhracatına Başladı Haber

Keskinoğlu, Avrupa’ya Pastörize Sıvı Yumurta İhracatına Başladı

Şirketin sürdürülebilir büyüme ve globalleşme vizyonunun önemli bir adımı olan bu gelişme, Keskinoğlu’nun kalite ve güven odaklı üretim yaklaşımını uluslararası arenaya taşıma kararlılığını ortaya koyuyor. Günlük 5,8 milyon adet üretim kapasitesiyle Türkiye’nin en büyük yumurta üreticisi olmanın yanı sıra en büyük yumurta ihracatçılarından da biri olan Keskinoğlu, Kasım ayı itibarıyla pastörize sıvı yumurta ürünlerini de ihracat portföyüne ekledi. Keskinoğlu Yumurta Grubu Direktörü Burak Özkan, başlayan pastörize sıvı yumurta ihracatına ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yumurta üretimindeki yüksek kalite standartlarımız, kendi yumurtalarımızla ürettiğimiz pastörize sıvı yumurta ürünlerimize de birebir yansıyor. Kasım ayı itibarıyla bu ürün grubunu da ihracat faaliyetlerimize dahil ettik. Hijyenin yanında zaman ve iş gücü tasarrufu sağlaması nedeniyle tercih edilen pastörize sıvı yumurta ürünlerimiz, pratik ambalajlarıyla mutfaklarda kullanım kolaylığı sunarken aynı zamanda kalite ve güvenliği garanti ediyor. Ürünlerimiz müşterilerimize maliyet avantajı da sağlıyor. Avrupa’nın yanı sıra Orta Doğu pazarlarında da talebin arttığını gözlemliyoruz. Bu doğrultuda ihracata yönelik üretim kapasitemizi artırarak inovatif ürünler sunmaya devam edeceğiz. Amacımız hem iç pazarda hem de uluslararası arenada güvenilir, sağlıklı ve yüksek kaliteli pastörize sıvı yumurta ürünlerimizle Keskinoğlu’nu ve Türk yumurta sektörünü en iyi şekilde temsil etmektir.” İleri teknolojiyle donatılmış tesislerinde, uluslararası gıda güvenliği ve hijyen standartlarına uygun üretim yapan Keskinoğlu, Avrupa’ya başlattığı pastörize sıvı yumurta ihracatıyla global pazarlardaki konumunu güçlendirirken, kalite ve sürdürülebilirlik odaklı üretim anlayışını da uluslararası ölçekte yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Kontakt Lens Kullananlar İçin 4 Altın Kural Haber

Kontakt Lens Kullananlar İçin 4 Altın Kural

Dünya genelindeki kontakt lens kullanıcılarının yüzde 70'inin kadınlardan oluştuğu ve bu kullanıcıların çoğunun cilt bakımı ve makyaj gibi rutinlere özen gösterdiği biliniyor. Ancak göz sağlığını korumak için kontakt lensler ve kozmetik ürünler arasındaki etkileşimlerin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Türk Oftalmoloji Derneği Derneği Kontakt Lens Birim Başkanı Prof. Dr. Zeynep Özbek kontakt lens kullanırken dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Türkiye’de 1928 yılında kurulan ülkemizin en köklü derneklerinden, Türk göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği 59. Ulusal Kongresi 19-23 Kasım 2025 tarihleri arasında Antalya’da düzenleniyor. Kongre kapsamında göz hastalıkları ve tedavi yöntemleri ile ilgili son gelişmelerin ele alındığı bilimsel sunumlar ve tartışmalar yapılıyor. Göz sağlığı ve hastalıkları konusunda halkı bilinçlendirmeye yönelik faaliyetler yürüten Türk Oftalmoloji Derneği Derneği Kontakt Lens Birim Başkanı Prof. Dr. Zeynep Özbek açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Zeynep Özbek, kırma kusuru olan ve gözlükle rahat edemeyen kişiler için hayatı kolaylaştıran kontakt lenslerin yanlış kullanılması halinde ciddi sorunlara yol açabileceğinin altını çizdi. Göz doktoruna danışılmadan kontakt lens kullanımına başlanmaması gerektiğini vurguladı. Kontakt lenslerin kırma kusurları için, bazı göz hastalıklarında tedavi amaçlı ve bazen de kozmetik amaçla kullanıldığını söyleyen Dr. Zeynep Özbek, kontakt lens kullanımı ile ortaya çıkabilecek en önemli problemlerin, kornea enfeksiyonları, immün reaksiyonlar, alerjik problemler, kuru göz ya da lensle ilgili sorunlar olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Zeynep Özbek açıklamalarına şöyle devam etti: “Kontakt lensler, gözlüklerden farklı olarak doğrudan göz yüzeyine uygulanır ve tüm gün boyunca kornea üzerinde kalır. Bu, kontakt lenslerin gözyaşı ve göz kapağı çevresiyle sürekli temas halinde olduğu anlamına gelir. Gün içinde 12-20 bin kez göz kırptığımız düşünüldüğünde, göz altı kremleri, far, rimel, eyeliner, gibi ürünlerin göz ve lens yüzeyine bulaşma olasılığı oldukça yüksektir. Özellikle gözün refleks olarak sulandığı durumlarda çöz çevresine uygulanmış tüm maddeler göz yüzeyine ve lens üzerine dağılır. Bilimsel çalışmalar bu tip ürünlerin kontakt lens yüzeyinde birikebildiğini göstermiştir. Her ne kadar her akşam uyumadan önce lenslerimizi çıkarıp solüsyonla temizlesek de bazı yağ bazlı içerikler (özellikle su ile çıkmayan) kalıcı olarak lensin yapısında kalabilmekte uzamış kullanımda alerjik reaksiyonlara ve bağışıklık sistemine bağlı sorunlara yol açabilmektedir.” Sağlıklı ve hijyenik kontakt lens kullanımı için altın kurallar: Göz sağlığınızı riske atmamak adına lens kullanımı ve kozmetik ürünlerle ilgili detaylı bilgiyi mutlaka bir göz hekiminizden alın. Hijyen Önceliklidir: Lens takmadan önce ellerinizi sabunla iyice yıkayın, durulayın ve kurulayın. Tırnaklarınızın kısa olmasına özen gösterin. Makyaj yapmadan önce takın: Lenslerinizi ellere, yüze ve göze bir şey sürmeden önce ve makyaj yapmadan önce takın. Makyaj yaparken lens yüzeyine bulaşma riskini azaltmak için kirpik diplerine ürün sürmekten kaçının. Doğru Sıralamayı İzleyin: Lenslerinizi çıkarırken önce ellerinizi iyice sabunla yıkayıp, durulayın ve kurulayın. Temiz elinizle önce lenslerinizi çıkarıp lens kabına yerleştirip solüsyon koyun. Ardından makyajınızı temizleyin. Lens gözde iken uygulanacak makyaj temizleme ürünleri lens yapısına zarar verebilir. Kalıcı Makyaj ve Yapay Kirpik Uygulamaları: Kirpik diplerinde yer alan ve gözyaşına katkıda bulunan Meibomian bezlerine zarar verebileceklerinden bu işlemler için uygulayıcının bilgisi ve kullanılacak malzeme konusunda dikkatli olun. Bu tür uygulamalar ciddi alerji ve enfeksiyonlara yol açabilir. Kontakt lens kullanımı sırasında gözde ağrı, kızarıklık, yanma, batma gibi sorunlar olursa kontakt lensinizi hemen çıkarıp, lensiniz, lens kabı ve solüsyonunuz ile birlikte göz hekimize başvurun, çünkü eğer bir enfeksiyon varsa bunlardan örnek almak gerekir.

Sokak Lezzetleri Besin Zehirlenmesi Riskini Artırıyor! Haber

Sokak Lezzetleri Besin Zehirlenmesi Riskini Artırıyor!

Nev Sağlık Grubu Gastroenteroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Mustafa Özel, özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte sokak lezzetlerinin besin zehirlenmesi riskini önemli ölçüde yükselttiğini belirterek vatandaşları uyardı. Özel, son dönemde yaşanan ve ölümle sonuçlanabilen ciddi vakalara dikkat çekerek, “Hızlı, ekonomik ve lezzetli olması nedeniyle tercih edilen sokak lezzetleri; uygun olmayan saklama koşulları ve hijyen yetersizliği nedeniyle tehlikeli hâle gelebilir” dedi. “Besin zehirlenmesi ciddi bir klinik tablo” Besin zehirlenmesinin, mikroorganizmalar veya toksinlerle kontamine olmuş gıdaların tüketilmesi sonucu ortaya çıkan bir klinik durum olduğunu belirten Dr. Özel, en sık rastlanan etkenleri şöyle sıraladı: “Salmonella, Staphylococcus aureus toksinleri, E. Coli, Clostridium perfringens, Norovirüs, Vibrio türleri (özellikle deniz ürünlerinde.” “Herkes risk altında ancak bazı gruplar daha savunmasız” Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerin besin zehirlenmesine karşı daha hassas olduğunu vurgulayan Özel, “5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üzeri bireyler, hamileler, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları kullananlar daha ağır seyirli tabloyla karşılaşabilir” ifadelerini kullandı. “Gıda zehirlenmesi bulaşıcıdır” Gıda kaynaklı enfeksiyonların bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Dr. Özel, kusma ve dışkı yoluyla mikroorganizmaların çevreye kolayca yayılabileceğini, bu nedenle kapalı alanlarda hızlı bulaşma görüldüğünü belirtti. Sokak lezzetlerinde risk neden artıyor? Uzm. Dr. Mustafa Özel’e göre sokak lezzetlerinde riskin daha fazla olmasının başlıca sebepleri şunlar: Uygun Olmayan Saklama Koşulları “Et, tavuk ve deniz ürünleri tezgâhlarda uzun süre açıkta bekleyebiliyor. 5–60°C arası bizim ‘tehlikeli sıcaklık bölgesi’ dediğimiz aralıktır; bakteriler bu sıcaklıklarda hızla çoğalır.” 2. Hijyen Eksikliği “Satıcıların el hijyeni, kullandıkları bıçak, tahta ve ekipmanların temizliği kritik öneme sahiptir. Çiğ ve pişmiş gıdaların aynı ekipmanla hazırlanması ciddi risk oluşturur.” 3. Denetim Eksikliği “Sokak satıcılarının bir kısmı düzenli gıda güvenliği denetimlerinden geçmediği için risk fark edilmeden artabilir.” 4. Su Kaynaklı Riskler “Özellikle midye gibi ürünlerde deniz suyu temizliği çok önemlidir. Kirli sularda toplanan midyelerde ağır metal ve mikroorganizma riski yüksektir. Salata ve soslarda kullanılan suyun temiz olmaması da zehirlenmeye davetiye çıkarır.” En yüksek risk taşıyan sokak lezzetleri Uzm. Dr. Özel, en riskli besinleri şöyle sıraladı: Midye dolma / midye tava: Vibrio ve Salmonella riski yüksek. Tavuk döner / et döner: Yetersiz pişirme ve uzun süre sıcaklıkta bekleme nedeniyle tehlikeli. Kokoreç: İç organ temelli kontaminasyon ve hijyen sorunları. Kumpir ve garnitürlü ürünler: Mayonez ve salataların oda sıcaklığında beklemesi büyük risk. Balık ekmek ve kızartmalar: Çok kullanılan yağ ve çapraz bulaşma tehlikesi. Belirtiler genellikle 1–72 saat içinde başlıyor Belirtilerin çoğunlukla birkaç saat içinde ortaya çıktığını belirten Özel, şikâyetleri şöyle sıraladı: “Bulantı, kusma, karın ağrısı, kramp, sulu ishal, ateş, halsizlik ve nadiren kanlı ishal.” Ne zaman doktora başvurmalı? Dr. Özel, şu belirtilerin görüldüğü durumlarda gecikmeden hastaneye başvurulması gerektiğini de vurguladı: “24-48 saatten uzun süren kusma veya ishal, kanlı ishal, 38.5°C üzeri ateş, aşırı halsizlik, bayılma hissi, dehidratasyon bulguları (ağız kuruluğu, çökük gözler) ve risk grubundaki bireylerde herhangi bir belirti ortaya çıktığında.” “Basit önlemlerle kendinizi koruyabilirsiniz” Uzm. Dr. Mustafa Özel, sokak lezzetlerini seven vatandaşlara şu önerilerde bulundu: “Satıcı seçimine dikkat edin. Kalabalık ve sirkülasyonu yüksek tezgâhları tercih edin. Yemeğin hazırlığını gözlemleyin. Kullanılan ekipmanların temizliğine bakın. Sıcak-soğuk zincirine dikkat edilmeli. Sıcak yemek sıcak, soğuk yemek soğuk tüketilmelidir. Tezgâhta uzun süre beklemiş yiyeceklerden kaçının. El hijyeni çok önemli. Eller mutlaka yıkanmalı, mümkün değilse dezenfektan kullanılmalıdır. Midye, tavuk ve et ürünlerinde ekstra özen gösterilmeli. Kaynağı belli olmayan midyelerden uzak durulmalı. Tavuk ve et ürünlerinin tamamen pişmiş olduğuna dikkat edilmeli.”

Otellerde Yapılan İlaçlamalar Sağlık Açısından Büyük Riskler Taşıyor! Haber

Otellerde Yapılan İlaçlamalar Sağlık Açısından Büyük Riskler Taşıyor!

Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Üyesi, ARGE ve Yenilikçi Politikalar Direktörü Doç. Dr. Müge Ensari Özay, haşerelerle mücadelenin doğru şekilde yapılmaması durumunda ciddi sağlık risklerinin ortaya çıkabileceğine dikkat çekti. Oteller haşere ve kemirgenlerin üremesi için ideal ortamlar oluşturuyor… Otellerin, yoğun insan sirkülasyonunun olduğu, gıda servisinin yapıldığı ve farklı iklim koşullarında sürekli kullanılan alanlar olduğunu bunun da haşere ve kemirgenlerin üremesi için ideal ortamları beraberinde getirdiğini kaydeden Doç. Dr. Müge Ensari Özay, “Hamamböceği, tahtakurusu, kemirgen, sinek ve sivrisinek gibi zararlılar yalnızca konforu bozmakla kalmaz; salmonella, escherichia coli, leptospiroz, hantavirüs ve alerjen partiküller gibi halk sağlığını tehdit eden riskleri taşır. Bu nedenle ilaçlama uygulamaları hem gıda güvenliğini hem misafir sağlığını hem de işletmenin yasal yükümlülüklerini korumak için kritik öneme sahiptir. Doğru pestisit kontrol stratejileri, otelleri biyolojik bulaşlardan ve hijyen skandallarından koruyarak işletmenin sürdürülebilirliğini doğrudan etkiler.” dedi. Pestisitler kontrollü kullanılmadığında akut ve kronik sağlık riskleri doğurabiliyor “Otellerde yapılan ilaçlamalar sağlık açısından büyük riskler taşır.” diyen Doç. Dr. Müge Ensari Özay, şöyle devam etti: “Pestisitler kontrollü kullanılmadığında akut ve kronik sağlık riskleri doğurabilir. Akut etkiler arasında solunum yolu irritasyonu, göz-kulak-burun yanması, baş ağrısı, mide bulantısı, ciltte kızarıklık veya nörolojik belirtiler bulunur. Kronik maruziyetlerde ise endokrin sistem bozuklukları, bazı kanser türleri, nörotoksik etkiler ve üreme sağlığı üzerinde olumsuz sonuçlar literatürde yer almaktadır. Özellikle kapalı alanlarda yapılan sisleme, fumigasyon veya yüksek hacimli uygulamalar sonrası yüzeylerde pestisit kalıntısı kalabilir ve bu kalıntılar çocuklar, yaşlılar, hamileler ve astım hastaları için daha ciddi riskler yaratır. Yanlış doz, etiket dışı kullanım ve yetersiz havalandırma zehirlenme riskini artıran başlıca faktörlerdir.” Otel ilaçlamasında İSG açısından dikkat edilmesi gereken kurallar! Otellerde ilaçlama yapılırken İSG açısından dikkat edilmesi gereken temel kurallar bulunduğuna işaret eden Doç. Dr. Müge Ensari Özay, “Türkiye’de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre işveren, çalışanlarını kimyasal risklere karşı bilgilendirmek, uygun kişisel koruyucu donanım (maske, gözlük, eldiven, tulum) sağlamak ve güvenlik bilgi formlarını (SDS/MSDS) erişilebilir kılmak zorundadır. Uygulama sırasında yalnızca eğitimli ve yetki belgesine sahip personel çalışmalı, kapalı alanlarda havalandırma sağlanmalı ve alanda yetkisiz kişilerin bulunmasına izin verilmemelidir. Ayrıca risk değerlendirmesi yapılmalı, kullanılan kimyasalların etiket talimatlarına uyulmalı ve tekrar giriş süreleri kayıt altına alınmalıdır.” diye konuştu. Tamamı ruhsatlandırılmış ürünler olmak zorunda! Türkiye’de otellerde ilaçlama ile ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde otellerde kullanılan pestisitlerin tamamının, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış halk sağlığı amaçlı ürünler olmak zorunda olduğunu anlatan Doç. Dr. Müge Ensari Özay, “Halk Sağlığı Alanında Haşere ile Mücadele Usul ve Esasları” ve “Biyosidal Ürünler Yönetmeliği” nin hangi ürünlerin, hangi dozlarda, hangi alanlarda kullanılabileceğini düzenlediğini söyledi ve “Uygulamayı yapan firmaların sorumlu müdür bulundurması, uygulayıcılarının yetki belgesine sahip olması ve yapılan işlemlerin kayıt altına alınması zorunludur. Ayrıca 6331 sayılı İSG Kanunu, kimyasalların kullanımı sırasında işverenin eğitim, bilgilendirme ve koruma yükümlülüklerini belirler. Bu çerçevede oteller hem sağlık hem de mevzuat uyumunu sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde konuştu. Uyarı notu bırakılmalı, uygulama saatleri önceden duyurulmalı! İlaçlama hizmeti veren firmaların denetiminin, İl ve İlçe Sağlık Müdürlükleri ile Tarım ve Orman Bakanlığı birimleri tarafından yapıldığını da dile getiren Doç. Dr. Müge Ensari Özay, şöyle devam etti: “Ancak sıklık, illere, turizm yoğunluğuna ve şikâyet bildirimlerine göre değişkenlik gösterebilir. Firmaların ruhsat geçerliliği, kullanılan ürünlerin etiket ve ruhsat uygunluğu, uygulayıcı sertifikaları ve kayıt tutma süreçleri düzenli olarak kontrol edilir. Oteller ilaçlama süreçlerinde personel bilgilendirmesi yasal bir zorunluluktur. 6331 sayılı kanun gereği çalışanların maruz kalabileceği kimyasallar hakkında bilgilendirilmesi, eğitim verilmesi ve gerekli koruma ekipmanının sağlanması gerekir. Misafir bilgilendirmesi ise mevzuatta açık bir zorunluluk olarak yer almasa da uluslararası iyi uygulamalarda oda kapısına uyarı notu bırakılması, uygulama saatlerinin önceden duyurulması veya kapatma sürelerinin misafirlere bildirilmesi önerilir.” En koruyucu yaklaşım 24 saatlik bekleme ve güçlü havalandırma İlaçlamadan sonra odalar veya ortak alanların kullanım süresinin, kullanılan ürünün türüne ve uygulama metoduna göre değiştiğini de ifade eden Doç. Dr. Müge Ensari Özay, sözlerini şöyle tamamladı: “Etiket talimatlarında belirtilen ‘tekrar giriş (re-entry)” süresi temel referanstır; bazı yüzey spreylerinde 1–2 saatlik havalandırma yeterliyken sisleme veya fumigasyon gibi yoğun uygulamalarda süre 12–24 saati aşabilir. Oda veya ortak alan tekrar kullanılmadan önce mutlaka havalandırılmalı, temas yüzeyleri temizlenmeli ve gıda hazırlama alanlarında ekstra hijyen sağlanmalıdır. Etiket talimatı net değilse, en koruyucu yaklaşım 24 saatlik bekleme ve güçlü havalandırmadır.”

Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması Sonuçları Açıklandı Haber

Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması Sonuçları Açıklandı

Çarpıcı sonuçlara ulaşılan araştırmaya göre fast food, bir başka ifadeyle hızlı servis restoran işletmeciliğinde tüketicilerin taleplerinin değiştiği yeni bir dönem başlıyor. Tüketicilerin %85’i, markalardan çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini ve bu alanlarda somut adımlar atmalarını bekliyor. Deneyimlerinde öne çıkan hijyen, tazelik ve şeffaflık gibi kriterler, sürdürülebilirlik odağındaki beklentilerin hızla güçlendiğine işaret ediyor. Türkiye’nin lider hızlı servis restoran işletmecisi TAB Gıda, “Bir hamburgerden daha fazlasıyız” diyerek gıdaya saygı yaklaşımıyla tüketicilere güvenli, yenilikçi ve sürdürülebilir gıda çözümleri sunarken, tüketicilerin değişen beklenti ve taleplerini anlamak için araştırmalar yapmaya devam ediyor. Bu kapsamda TAB Gıda, Sürdürülebilirlik Akademisi ile iş birliği içerisinde hazırlanan “Sürdürülebilir Tabağın İzinde: Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması” sonuçlarını açıkladı. Çarpıcı sonuçlara ulaşılan araştırmaya göre hızlı servis restoran işletmeciliğinde tüketicilerin taleplerinin değiştiği yeni bir dönem başlıyor. Araştırma sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan TAB Gıda CMO’su Caner Alpaslan, “Bu araştırma sektörümüzde sürdürülebilirliğin; ekonomi, hijyen, israf yönetimi, yerli üretim ve şeffaflık eksenlerinde şekillenen bir algıyla tüketicinin aklında yer ettiğini gösteriyor. Ekonomi hala tüketici davranışlarının merkezinde yer alsa da tüketiciler sektörümüzdeki işletmelerden sadece çevresel değil somut uygulamalar ve açık bilgi paylaşımına dayalı güven veren markalar oluşturmasını bekliyor. Biz TAB Gıda olarak, her gün 1 milyonu aşkın misafire hizmet verirken sadece hızlı ve lezzetli deneyimler sunmakla kalmıyor, aynı zamanda erişilebilirliği, gıda güvenliğini, yüksek kaliteyi ve çevresel duyarlılığı iş yapış biçimimizin ayrılmaz bir parçası haline getirerek sürdürülebilirlikte de sektörümüze öncülük ediyoruz. “Ne Yediğini Bil” platformu ile ürünlerin kaynağından gıda güvenliği sertifikalarına kadar olan tüm detayları şeffaf bir şekilde tüketicilerimize sunuyoruz. Tüm hammaddelerimizi TFI TAB Gıda Yatırımları çatısı altındaki ekosistem şirketleri aracılığıyla temin ederek tedarik zincirini uçtan uca kontrol edebiliyoruz. Elde ettiğimiz iç görülerle bu çalışmaları daha da ileri seviyeye taşıyarak tüketicilerin sürdürülebilir hızlı servis restoran işletmecisi olma hedefi doğrultusunda ilerleyeceğiz. Yaptığımız bu araştırmanın herkese ilham vereceğine ve sektörün sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz” dedi. Araştırmayı değerlendiren Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç, “Tüketici davranışlarında köklü bir değişim yaşanıyor. Artık insanlar, hızlı servis restoranlarından sadece lezzet ve hız değil; değerlerinin karşılığını, yani sorumlu bir duruş, şeffaf bir üretim zinciri ve topluma katkı arıyor. Yeni nesil, çevresel ve toplumsal duyarlılığı tercihleriyle görünür kılarak kültürel bir dönüşümün öncülüğünü yapıyor. Bu dönüşüm, markalar için yalnızca bir uyum süreci değil, yeni bir kimlik inşası anlamına geliyor. Sürdürülebilirliği yaşamın doğal akışına, deneyimin odağına ve günlük alışkanlıkların merkezine taşıyabilen markalar geleceği şekillendirecek. TAB Gıda’nın bu araştırmayla sektörün dönüşümüne yön veren içgörüler sunması, bu anlamda ilham verici bir liderlik örneği” dedi. Tüketicilerin yüzde 85’i markaların çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor. Araştırma sonuçlarına göre, tüketicilerin %81’i son dönemde beslenme tercihlerinde değişikliğe gitti. Bu değişimin temel motivasyon kaynakları arasında kaynağı belli, güvenilir ürün arayışı (%35) ve ekonomik nedenler (%30) olarak öne çıkıyor. Tüketicilerin %85’i işletmelerden çevresel ve sosyal konularda sorumluluk üstlenmelerini bekliyor. Kaynağı belli, güvenilir ve sürdürülebilir ürün algısı yükselirken tüketici deneyiminde öne çıkan hijyen, tazelik ve şeffaflık gibi başlıklar bu konudaki taleplerin artacağına işaret ediyor. Tüketiciler sürdürülebilir restoranlara %11 daha fazla ödemeye hazır Yapılan araştırma fast food sektöründe tüketicilerin sürdürülebilir restoranlara %11 daha fazla ödemeye hazır olduğunu gösteriyor. Ancak bunun için lezzet ve kalite güvencesi, ödenen farkın nereye gittiğinin açıklanması, indirim, sadakat puanı gibi ek avantajlar sunulması ve çevresel katkıların somut biçimde gösterilmesi gibi bazı koşulların karşılanmasını talep ediyor. Hijyen kurallarına uyum %42 oranında öne çıkıyor Hijyen, tazelik, şeffaf bilgi paylaşımı tüketici nezdinde sürdürülebilir marka algısının temel bileşenleri arasında yer alırken hijyen kurallarına uyum %42 oranında öne çıkan bir öncelik olarak görülüyor. Tüketiciler hijyeni sadece gıda güvenliği açısından değil, aynı zamanda marka güvenilirliği ve sürdürülebilirlik göstergesi olarak değerlendirirken ideal bir fast food restoranını hijyenik, güvenilir tedarik zincirine sahip, israfı önleyen, kaynağı belli ve güvenilir ürün sunan yer olarak tanımlıyor. Geri dönüşüm ve gıda israfı %69 oranında önem taşıyor Tüketicilerin %69’u yemekten kalan gıdaların israf edilip edilmediğini, kalan gıdaların nasıl değerlendirildiğini, geri dönüşüm yapılıp yapılmadığını önemli bir konu olarak görüyor. Tüketicilerin %42’si için bu konu restoran seçimini doğrudan etkileyen bir kriter. Tüketiciler günün menüsünde gıda israfını önleyici uygulamalar (%38), su tasarruflu musluklar (%30) ve geri dönüşüm istasyonları (%29) gibi konular, tüketicilerin restoranlarda görmek istedikleri sürdürülebilirlik uygulamaları arasında yer alıyor. Bununla birlikte tüketicilerin %78’i ambalaj türü ve miktarına dikkat ederken %88’i de ambalaj üzerinde geri dönüşüm bilgisini görmek istiyor. Tüketicilerin %44’ü şeffaf şekilde bilgilendirilmek, ne yediğini bilmek istiyor Yapılan araştırmada tüketicilerin %44’ü, sürdürülebilir bir markadan en temel beklentilerden biri olarak şeffaf bilgilendirilmeyi gösteriyor. Sürdürülebilirlik uygulamaları için ek ödeme yapmayı düşünenlerin %35’i, ödenen farkın nasıl kullanıldığının açıkça belirtilmesi durumunda bunu yapabileceğini, %32’si ise çevresel katkıların somut biçimde paylaşılmasını istiyor. Tüketicinin ne yediğini bilmek istediğine işaret eden bu sonuçlar, hızlı servis restoran işletmeleri için önümüzdeki dönemde sürdürülebilirlikle ilgili en önemli konunun şeffaflık olduğunu gösteriyor. Yerel ve mevsiminde tedarik edilmiş malzemelerle hazırlanmış ürünler tercih sebebi Araştırmaya katılan tüketicilerin %53’ü, ürünlerin mevsiminde, doğal yollarla veya organik malzemelerle üretilmesini öncelikli sürdürülebilirlik kriteri olarak görüyor. Tüketicilerin ideal restoran tanımında yerel ve mevsiminde üretilmiş taze malzemelerle hazırlanmış ürünler merkezi bir rol oynuyor. Araştırmada yerli üretim, yalnızca kalite ve ürün kaynağının güvenilirliğiyle değil, çevresel sorumluluk ve ekonomik katkı ile de ilişkilendiriliyor. Tüketiciler sürdürülebilir fast food markası olarak Burger King’i öne çıkarıyor Hızlı servis restoran işletmeciliği sektöründeki markaların sürdürülebilirlikle ilgili algısı çok yüksek değil. Her 4 tüketiciden 1’i (%25) sürdürülebilir marka denince herhangi bir isim veremiyor. Bununla birlikte Burger King %27 oranıyla tüketicilerin gözünde sürdürülebilir fast food markası olarak ilk sırada yer alıyor.

Boreas Teknoloji ISK-SODEX 2025’te Yenilikçi Sistemleriyle Yoğun İlgi Gördü Haber

Boreas Teknoloji ISK-SODEX 2025’te Yenilikçi Sistemleriyle Yoğun İlgi Gördü

Bu yılki organizasyon, son dönemlerin en yüksek ve en verimli katılımına sahne olarak sektörün en başarılı fuarlarından biri olarak öne çıktı. ISK-SODEX 2025, geleceğin trendlerini şekillendiren ürün ve çözümlerin sergilendiği, bilgi paylaşımı ve iş birliği fırsatlarının öne çıktığı güçlü bir platforma dönüştü. Boreas Teknoloji, endüstriyel tesis ve konfor uygulamaları ile veri merkezlerine yönelik soğutma çözümleri sunarak dikkat çekti. Uzun yıllardır Samsung distribütörlüğünde yürüttüğü VRF sistem çözümleri başta olmak üzere, üç ana ürün grubunu fuarda sergileyen Boreas Teknoloji, 35.000 m²’lik üretim alanıyla Türkiye’deki en büyük tesislerden birine sahip. Yüksek üretim kapasitesi ve mühendislik gücüyle öne çıkan Boreas Teknoloji, yenilikçi ve özel tasarım ürünleriyle sektördeki konumunu pekiştirdi. Salon 4 - Stant D18’de yer alan şirket, üretim, sertifikasyon ve teknik mühendislik alanlarında fark yaratan yüksek teknolojili çözümleriyle katılımcılardan yoğun ilgi gördü. Boreas Teknoloji Merkezi Sistemler Satış Müdürü Orhun Aksoy, fuarla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi “ISK-SODEX, HVAC&R sektörünün sadece bugününü değil, geleceğini de şekillendiren önemli bir buluşma noktası. Boreas Teknoloji olarak bu yıl da yüksek verimlilik, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik prensipleriyle geliştirdiğimiz çözümlerimizi tanıttık. Endüstriyel tesisler, merkezi sistem çözümleri, konfor uygulamaları, hassas iklimlendirme, veri merkezleri ve kritik tesisler için sunduğumuz soğutma odaklı sistemlerin yanı sıra, uzun yıllardır sürdürdüğümüz Samsung distribütörlüğündeki VRF sistem çözümlerimizle de geniş bir ürün yelpazesi sunduk. Projelerin türüne ve uygulama ihtiyaçlarına göre farklı senaryolara uygun, uçtan uca çözümler geliştirme hedefimizi fuar boyunca ziyaretçilerimizle paylaşma fırsatı bulduk. Böylece hem sektörün gelişen ihtiyaçlarına yanıt vermeyi hem de müşterilerimize, iş ortaklarımıza ve partnerlerimize daha fazla değer yaratmayı amaçladık.”dedi. Uluslararası hijyen standartları ve Boreas Teknoloji’nin sahip olduğu Eurovent Hijyen Sertifikası’nın sektöre kattığı değerden de bahseden Aksoy, “Eurovent Certification kapsamında gerçekleştirdiğim ‘Certification of Hygienic AHUs: Benchmark of Eurovent, VDI, and DIN’ başlıklı teknik sunumda katılımcılarla bir araya gelme fırsatı bulduk. Sunumda, hijyen standartlarının önemini ve bu alandaki sertifikasyon süreçlerinin sektöre sağladığı güveni paylaşarak katılımcıların konuyla ilgili farkındalığını artırmayı amaçladık” dedi. Fuar boyunca Boreas Teknoloji standını ziyaret eden katılımcılar, ürünlerin çalışma prensipleri ve uygulama alanları hakkında detaylı bilgi aldı. HVAC&R sektörünün geleceğini belirleyen teknolojilerin konuşulduğu ISK-SODEX 2025, Boreas Teknoloji için de sektörle bütünleşen vizyonunu ve yenilikçi yaklaşımını ortaya koyduğu bir etkinlik olarak hafızalarda kaldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Eskişehir'de Günlük Kesim, Uygun Fiyat  Halk Et Market’te Haber

Eskişehir'de Günlük Kesim, Uygun Fiyat Halk Et Market’te

Halk Et Market'in açılışıyla birlikte, Eskişehir'de et ürünlerine ulaşım daha ekonomik hale geldi. Market yetkilileri ve çalışanları, etlerin günlük kesimle temin edildiğini ve yerli üretim olduğunu vurguladı. Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Halk Ekmek, Halk Süt ve Halk Et Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Serap Güler, marketin vatandaşlara taze ve güvenilir eti sunduğunu belirterek, “Halk Et Market'imizdeki etlerimiz yerli üretimdir. Günlük kesilen taze etlerimiz Halk Et Market'imizde taze bir şekilde vatandaşlarımıza sunuluyor. Mağazamızın açıldığı ilk günden bu yana vatandaşlarımızın ilgisi devam ediyor. Bu yoğun ilgiden dolayı Halk Et Market'in diğer şubelerini açmayı planlıyoruz.” dedi. Güler, mağazaya gelen vatandaşların Halk Et ürünlerinin yanı sıra Halk Süt ve Halk Yumurta gibi ürünleri de satın alabildiğini ekledi. Halk Et Market tezgâhında yer alan dana eti ürünler, uygun fiyatıyla dikkat çekiyor. Yemeklik kıyma 490 TL, orta yağlı kıyma 585 TL, yemeklik kuşbaşı 590 TL, orta yağlı kuşbaşı 685 TL, kontrfile 950 TL, antrkot bin 100, bonfile bin 400 TL olarak satışa sunuluyor. Halk Et Market, haftanın altı günü, sabah 09.00'dan akşam 18.00'a kadar açık kalıyor. Sosyal Kart sahibi vatandaşlar için özel bir imkân da sunuluyor. Sosyal Kart'ı olan vatandaşlar, etiket fiyatlarının üzerinden yüzde 10 indirimden faydalanabiliyor. Halk Et Market Kasaplarından Ellez Sönmez, etlerin özenle işlendiğini ve vatandaşlara sunulduğunu ifade ederek, “Etler bize geldikten sonra özenle işleyip vatandaşlarımıza sunuyoruz. Burada hijyen kurallarına önem veriyoruz, vatandaşlarımızın içi rahat olsun.” diyerek hijyen ve kaliteye verilen önemin altını çizdi. Marketi ziyaret eden vatandaşlar, fiyatların uygunluğunu ve etlerin sağlıklı olmasını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. Atatürk Bulvarı'nda oturan bir vatandaş, evi uzak olmasına rağmen marketi beğendiğini ve güvenerek alışveriş yaptığını belirterek, “Fiyatlar da uygun. Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Sağlıklı olduğu için daha çok tercih ediyoruz.” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.