Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#İran

Kapsül Haber Ajansı - İran haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İran haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İran-İsrail savaşın asıl nedeni İran'ın nükleer silah projesi! Haber

İran-İsrail savaşın asıl nedeni İran'ın nükleer silah projesi!

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, İran-İsrail savaşını değerlendirdi. İran boşluğu hızla dolduracaktır İsrail hava kuvvetlerince ilk gece yapılan hava taarruzları sonucunda İran’ın üst düzey askeri yöneticilerinin öldürülmesinin, kısa bir süre için İran’ın askeri liderliğinde bir zafiyete neden olabileceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, “Ancak, askeri hiyerarşi içinde yeterli tecrübeye sahip alt kademedeki personel arasından çok kısa süre içinde yapılan atamalarla bu zafiyetin kısa sürede giderileceği düşünülmektedir. Nitekim 2 gün dahi dolmadan gerekli atamalar yapılmıştır. Nükleer bilim adamlarının öldürülmesi ise İran’ın bilimsel ve teknolojik kapasitesinde kısa dönemde zafiyet oluşturabilir ve İran’ın nükleer programında gecikmelere neden olabilir. Ancak, İran gibi köklü devlet geleneğine sahip bir ülkede, bilim ve teknoloji kapasitesi sadece belirli sayıdaki bilim adamlarına bağlı değildir. Geriden gelen genç bilim adamları suikast sonucu ya da eceliyle ölen bilim adamlarının yerini alacaktır. Bu maksatla, çeşitli nedenlerle oluşacak bilim adamı açığını telafi edecek şekilde eğitim altyapısının oluşturulduğu düşünülmektedir.” dedi. Saldırılar rejime desteği artırır İsrail’in sadece askeri liderleri hedef alıp üst düzey siyasi liderleri henüz hedef almamasının, İran’daki rejimin değiştirilmesine yönelik bir hedefinin olmadığını gösterdiğini de söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, “Diğer yandan üst düzey askeri veya siyasi liderlere yönelik suikast eylemleri İran halkının rejime daha fazla destek vermesine neden olacaktır.” diye konuştu. Başta ABD olmak üzere Batılı güçler İsrail’i destekliyor İsrail'in bu denli açık ve üst düzey hedeflere saldırmasının arkasındaki temel stratejik motivasyonun, İran’ın nükleer silah yapma kapasitesini tamamen ortadan kaldırma konusundaki kararlılığı olduğunu da söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, “Çünkü İsrail’in bekasına yönelik en büyük tehdidin nükleer bir saldırı olacağı değerlendirilmektedir. Diğer yandan başta ABD olmak üzere, özellikle İngiltere ve Almanya gibi Batılı güçler, İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu beyan ederek İsrail saldırganlığını desteklemekte ve İsrail’e doğrudan silah ve mühimmat desteği sağlamaktadır. Batılı devletlerin desteği sayesinde, savaşın ilk gününde 200 uçakla taarruz eden İsrail’in operasyonel kapasitesinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir.” şeklinde konuştu. İran karşı istihbarat konusunda büyük zafiyet içinde İsrail’in büyük bir isabetle İran’ın askeri liderlerini ve nükleer bilim adamlarını hedef alarak öldürmesinin, İsrail’in istihbarat örgütü MOSSAD’ın İran içinde çok güçlü bir istihbarat ağına sahip olduğunu, İran’ın ise özellikle karşı istihbarat konusunda çok büyük bir zafiyet içinde olduğunu gösterdiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, şöyle devam etti: “Ayrıca, siyasi liderliğin de geçmiş olaylardan ders almadığını ve İsrail’in saldırı olasılığının çok yüksek olduğu son derece hassas bir dönemde üst düzey yöneticilerin ve kritik bilim adamlarının korunması için yeterli tedbirlerin alınmadığını göstermektedir. İran’ın operasyonel askeri kapasitesinin ve özellikle hava savunma sistemlerinin ABD’nin elektronik harp desteği ile, İsrail tarafından yapılan hava taarruzları esnasında etkisiz hale getirildiği anlaşılmaktadır. İran’ın bu ihtimali önceden dikkate alarak gerekli tedbirleri almaması stratejik öngörüsüzlük olarak değerlendirilebilir.” İsrail’in oldukça etkin hava savunma sistemi var İran’ın İsrail’e vereceği tepkinin İsrail üzerindeki etkilerinin sınırlı olacağının söylenebileceğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, “İsrail’in oldukça etkin hava savunma sistemi sayesinde İran tarafından yapılacak balistik füze ve dron saldırılarının çok büyük kısmını havada etkisiz hale getirdiği ve sınırlı sayıda füzenin demir kubbeyi delerek hedeflerine ulaştığı gözlenmektedir. Ancak, İran daha etkili hipersonik füzelerini kullanarak İsrail hava savunma sistemini geçerek İsrail’in askeri ve ekonomik hedeflerine önemli hasarlar verebilir. İsrail’in ise bunu göze aldığı anlaşılmaktadır.” dedi. Hiçbir güç küresel bir savaş istemiyor ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasının birinci önceliğinin İsrail’in güvenliği olduğuna da dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, şöyle devam etti: “Bu nedenle, ABD İsrail’i uluslararası hukuka aykırı bütün eylemlerine rağmen kayıtsız şartsız desteklemeye devam edecektir. Özellikle askeri silah, teçhizat ve mühimmat desteğini ve istihbarat paylaşımını sürdürmeye devam edecektir. Bu nedenle, İran’ın nükleer altyapısı tamamen bertaraf edilinceye kadar İsrail’e desteğini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Rusya ve Çin’in tutumu ne? İsrail’in saldırısına, Rusya ve Çin gibi küresel aktörlerin kınama dışında önemli bir tepki vermeyecekleri söylenebilir. Muhtemelen İran’a nükleer silah üretme projesinden vazgeçmesi ve ABD ile bir an evvel anlaşmaya varması yönünde tavsiye ve telkinlerde bulunacaklardır. Mevcut durumda hiçbir gücün küresel bir savaşı istemediği ve bu savaşın bir an evvel durmasını istediği değerlendirilmektedir.” İran’ın nükleer silah geliştirme projesi hedef İsrail’in, Ortadoğu’daki mevcut bütün devletleri tehdit olarak algıladığını da vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, “Bu yüzden bazen askeri gücünü kullanarak, bazen de ABD’nin askeri ve siyasi gücünü arkasına alarak hedef ülkelerin yönetimlerini baskı altına almaya veya yönetim değişikliğine zorlamaktadır. İsrail için en önemli tehdit, aslında karadan sınır komşuları olan Mısır ve Suriye’dir. Bu iki ülkenin günümüz itibarıyla İsrail’e karşı askeri bir hareket yapma kabiliyeti ve siyasi iradesi olmadığı için, en önemli stratejik tehdit olarak İran öne çıkmıştır. Eğer İran’ın nükleer silah geliştirme projesi olmasaydı, İsrail İran’ı hedef almaz ve böyle bir saldırıda bulunmazdı. ABD ve İsrail için temel tehdit, İran rejimi değil, İran’ın nükleer silah yapma kapasitesine ulaşma ihtimalidir. İran’ın bu yeteneği ortadan kaldırılırsa ve ABD’nin istediği şekilde bir anlaşma yapmaya razı olursa bu savaşın devamına gerek duyulmayacaktır.” şeklinde konuştu. İran’ın nükleer programı tamamen yok edilene kadar savaşa devam edebilir İran eğer İsrail’in askeri ve ekonomik tesislerine büyük ölçüde hasar verebilir ve bilhassa askeri ve sivil havaalanlarını tahrip etmek suretiyle, İsrail’in İran’a karşı en etkili gücü olan hava kuvvetlerinin operasyon yapma kabiliyetini bertaraf edebilirse, savaşın daha fazla uzamadan ABD ile acilen bir uzlaşma sağlanabileceğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Fehmi Ağca, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu noktada ABD’nin siyasi kararı önem kazanacaktır. ABD, böyle bir olasılık halinde İsrail yanında savaşa fiilen iştirak ederek İran’ın nükleer programını tamamen yok edene kadar savaşa devam edebilir. Böylece, İran’ın Hürmüz Boğazını kapatarak Körfez ülkelerinden yapılmakta olan petrol sevkiyatını engelleme kapasitesini ortadan kaldırmaya çalışabilir. Böyle bir gelişme, İran’ın ABD tarafından öne sürülen anlaşma koşullarını kabul etmesini ve savaşın bu şekilde sona ermesini sağlayabilir.”

Türkiye-İran Cerrahi İş Birliği Güçleniyor Haber

Türkiye-İran Cerrahi İş Birliği Güçleniyor

Türkiye ile İran arasındaki bilimsel iş birliklerine bir yenisi daha eklendi. Memorial Ankara Hastanesi'nden Prof. Dr. Serkan Durdu ve Doç. Dr. Fatih Gümüş, Tahran'da düzenlenen 10. Uluslararası Katılımlı Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Kongresi'ne, kongre başkanı Dr. Saeed Hoseini’nin özel davetiyle katılarak Türkiye’yi başarıyla temsil etti. İran’ın önde gelen kalp merkezlerinden Shahid Rajaie Heart Center ev sahipliğinde gerçekleşen ve bölgenin en prestijli bilimsel etkinliklerinden biri olarak gösterilen kongre, İranlı üst düzey cerrahlar, kardiyologlar, akademisyenler ve sağlık otoritelerini bir araya getirdi. Prof. Dr. Durdu ve Doç. Dr. Gümüş, kongrede minimal invaziv kalp cerrahisi, robotik destekli koroner bypass teknikleri, hasta konforunu artıran yeni cerrahi yaklaşımlar ve eğitim temelli iş birlikleri konularında toplam 10 farklı oturumda konuşmacı, panelist ve moderatör olarak görev aldı. Bilimsel programın en dikkat çeken anlarından biri, kongrenin son gününde gerçekleştirilen canlı cerrahi yayını oldu. Memorial Ankara Hastanesi ekibi, çoklu damar hastalığı bulunan bir erkek hastaya, göğüs kafesi açılmadan uygulanan minimal invaziv yöntemle üç damar koroner bypass ameliyatı gerçekleştirdi. Video-endoskopik destekli ameliyat, Tahran’daki kongre salonuna canlı yayınla aktarılırken İranlı kalp cerrahlarının ve katılımcıların büyük ilgisini çekti. Özel enstrümanlarla yapılan kapalı cerrahi yöntemin sunduğu avantajlar — daha az kan kaybı, daha kısa yoğun bakım süresi ve hızlı iyileşme — kongrede detaylarıyla paylaşıldı. Bu yüksek düzeyli uygulama, Türkiye’nin minimal invaziv kalp cerrahisindeki tecrübe ve teknolojik kapasitesini uluslararası tıp camiasına bir kez daha gösterdi. Türk hekimleri, daha önce de Ankara’da Memorial Hastanesi’nde 10’u aşkın İranlı kalp cerrahına uygulamalı eğitimler vermişti. Bu kongreyle birlikte iki ülke arasında sağlık alanındaki bilgi alışverişi daha da derinleşti. Kongre sonrası açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Serkan Durdu, “İran’da açık kalp cerrahisinde ciddi bir birikim var. Ancak biz Türkiye’de gelişmiş olan minimal invaziv ve robotik cerrahi tecrübemizi aktararak bu başarıyı daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. Bilimsel iş birliğimiz artarak sürecek” dedi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.