Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Iş Birliği

Kapsül Haber Ajansı - Iş Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iş Birliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Great Place To Work® Türkiye ve ecording Bozunmuş Ekosistemleri Onarıyor Haber

Great Place To Work® Türkiye ve ecording Bozunmuş Ekosistemleri Onarıyor

İş birliği kapsamında Great Place To Work® ekosistemindeki organizasyonlar adına ecoDrone teknolojisiyle 80.000 tohum ekilerek ulaşılması güç alanların yeniden ormanlaştırılması ve bozunmuş ekosistemlerin yeniden onarılması hedefleniyor. Great Place To Work® Türkiye, çalışan deneyimini ölçümleyen anket sürecini bu kez anlamlı bir çevresel etkiyle buluşturuyor. Anketi tamamlayan her çalışan adına doğaya bir tohum ekilecek ve çalışanlar, sertifika üzerinde yer alan Tohum ID'si ile ekosistemin gelişim yolculuğunu adım adım takip edebilecek. Bu yenilikçi uygulama, çalışan aidiyeti ile çevresel sorumluluğu aynı çatı altında birleştirerek, iş yeri kültürünü doğanın sürdürülebilir döngüsüne dahil ediyor. Böyle ce Great Place To Work® ekosistemindeki şirketler yalnızca insan kaynağına değil, gezegenin geleceğine de yatırım yapmış olacak. İlk Adım 80.000 Tohumla Atılıyor Projenin ilk aşamasında Muğla bölgesinde, yangınlardan etkilenen alanlara kızılçam ve karaçam tohumları ekilecek. Her saniyede 1 m² araziyi restore etme vizyonuyla geliştirilen insansız hava araçları ecoDrone'lar, ulaşılması güç bölgelerde orman varlığının artmasına ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını mümkün kılıyor. ecoDrone teknolojisi, yapay zekâ destekli planlama, ekim ve izleme yetkinlikleriyle ekosistemlerin onarım sürecini daha verimli ve ölçülebilir hale getiriyor. Böylece Great Place To Work® Türkiye'nin başlattığı bu proje, hem doğanın iyileşme sürecine katkı sunacak hem de organizasyonların çalışanlarına ilham veren, anlamlı bir katılım deneyimi yaratacak. Katılımcı Bir Sürdürülebilirlik Modeli Great Place To Work® Türkiye, ecording ile başlattığı bu iş birliğini büyüterek, En İyi İşverenler™ listelerinde yer alan şirketlerin de sürece dahil olmasını hedefliyor. Her yeni organizasyonun katkısıyla proje, restore edilen alan büyüklüğünü katlanarak artıracak. Teknoloji, İnsan ve Gezegen Arasında Köprü Bugüne kadar 200'den fazla organizasyonla çalışan ecording, 31 milyon tohumun ekimini gerçekleştirerek 3,8 milyon metrekare alanın yeniden ormanlaştırılmasını sağladı. Ayrıca bu iş birliğiyle tohumların işlenme sürecinde iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerde yaşayan kadınlarla iş birliği yaparak bozulmuş ekosistemleri onarırken hem de yerel toplulukların güçlenmesine de katkı sağlanılacak. Great Place To Work® Türkiye CEO'su Eyüp Toprak, bu anlamlı adımı şöyle değerlendirdi: "Great Place To Work® Türkiye olarak iş yeri kült ürünü hep insan odağında tanımladık. Ancak artık biliyoruz ki, iyi bir iş yeri olmanın yolu yalnızca çalışanlara değil, dünyaya da iyi gelmekten geçiyor. ecording ile başlattığımız bu proje, iş yeri kültürünü doğanın geleceğiyle buluşturduğumuz güçlü bir dönüm noktası. ecording CEO'su Mert Karslıoğlu ise iş birliğine dair şunları söyledi: "Son yıllarda Türkiye ve dünya genelinde artan rekor sıcaklıklar, kuraklık ve değişen iklim koşulları, orman yangınlarını çok daha yıkıcı bir boyuta taşıdı. Bu yangınların etkisi sadece ağaçlarla sınırlı kalmayıp; ekosistemleri, su döngülerini ve biyolojik çeşitliliği de ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu kritik durumu ele almak amacıyla, şirketimiz Great Place To Work Türkiye ile anlamlı bir iş birliğine imza attı. Bu ortaklık, basit bir ağaç dikme faaliyetinin ötesine geçerek; ekosistemlerin onarılması ve gelecek nesiller içi n doğada dirençli bir yapı inşa etme vizyonunu taşıyor.Bu ortak çalışma, teknolojinin, güçlü iş birliğinin ve ortak bir hedefin, dünyamızı iyileştirme ve yeniden onarma potansiyelini açıkça ortaya koymaktadır." Great Place To Work® Türkiye ve ecording'in ortak vizyonu, sürdürülebilirliği yalnızca bir kavram değil, yaşayan bir iş yeri kültürü haline getirmek. Her organizasyonun ve çalışanın katkısıyla büyüyecek bu hareket, kısa sürede milyonlarca tohuma ulaşarak geleceğe kalıcı bir yeşil iz bırakmayı amaçlıyor.

QNB Sigorta, YenidenBiz Derneği ile Kadınların İş Hayatına Dönüşünü Destekliyor Haber

QNB Sigorta, YenidenBiz Derneği ile Kadınların İş Hayatına Dönüşünü Destekliyor

Kadınların iş hayatında daha görünür, güçlü ve sürdürülebilir bir şekilde yer alması için çalışmalarını sürdüren QNB Sigorta, kadınların iş hayatına dönüşünü desteklemek amacıyla YenidenBiz Derneği’nin kurumsal üyeleri arasına katıldı. Bu iş birliği kapsamında hayata geçirilen “Kaldığın Yerden, Yeniden” projesi, iş hayatına ara vermiş kadınlara yeniden güç kazandırmayı ve profesyonel hayata dönüş yolculuklarında onlara destek olmayı hedefliyor. Projenin ilk aşaması olarak “İlk Adımı At” başlıklı webinar gerçekleştirildi. Etkinliğe, QNB Sigorta İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Nadire Yücetürk ve Profesyonel Koç, Psikolog ve Eğitmen İlknur Uslu konuşmacı olarak katıldı. YenidenBiz Derneği’nin moderasyonunda gerçekleşen oturumda, derneğin üyesi olan ya da olmayan, iş hayatına ara vermiş ve yeniden dönmek isteyen kadınlarla bir araya gelindi. Kadınların iş yaşamında karşılaştıkları zorluklara rağmen içsel güçlerini korumalarına, duygusal dayanıklılıklarını artırmalarına ve kendilerine daha şefkatli bir iç ses geliştirmelerine destek olmayı amaçlayan oturumda, öz şefkatin bilimsel temelleri sade bir dille aktarıldı; katılımcılara günlük yaşamda uygulayabilecekleri küçük ama etkili dayanıklılık pratikleri sunuldu. YenidenBiz Derneği ile gerçekleştirilen iş birliği hakkında değerlendirmede bulunan QNB Sigorta İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Nadire Yücetürk; “QNB Sigorta olarak, iş yaşamında fırsat eşitliğini desteklemeyi ve kadınların potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koyabilecekleri bir çalışma ortamı yaratmayı önemsiyoruz. Kadınların kariyer yolculuklarında ara verdikleri dönemlerin, yeniden başlamak için bir engel değil, aksine yeni bir güçlenme alanı olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda, kadınların iş yaşamına dönüşünü destekleyen önemli bir sivil toplum kuruluşu olan YenidenBiz Derneği ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğini çok değerli buluyoruz. ‘Kaldığın Yerden, Yeniden’ projesiyle, kadınların kendi potansiyellerini hatırlamalarına, cesaretlerini yeniden kazanmalarına ve iş hayatında daha güçlü adımlarla ilerlemelerine katkı sunmayı hedefliyoruz” dedi.

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven” Haber

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven”

Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin ne olduğunu katılımcıların %72’sinin bildiğini ve %34’ünün tercih ettiğini ortaya koyan araştırmada öne çıkan en önemli kavram “güven” oldu. Bu kavram bir yandan ürüne atfedilen “değer”, “mükemmellik” ve “mirası”ı tanımlarken diğer yandan özellikle yanlış etiket uygulamaları nedeniyle duyulan endişeleri ve ürüne ulaşılan kanala güveni ortaya koydu. Metro Türkiye, TURYİD ve FutureBright iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Coğrafi İşaretli Ürünler Araştırması” ile yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünlere yönelik bilinirlik, tercih motivasyonları ve özellikle güven kavramının bu tercihlerdeki belirleyici rolünü ortaya çıkaran kapsamlı bir tabloyu sektörle paylaştı. Türk mutfağının geleceğinin, yerel ürünlerin korunmasına bağlı olduğuna inanan ve bu doğrultuda çalışmalar yürüten Metro Türkiye, bu araştırma ile alandaki liderliğini bir kez daha pekiştirerek sektöre yeniden öncülük etti. Tüketici, üretici ve yeme içme sektörü profesyonellerini kapsayan 18-60 yaş aralığındaki 600 kişiyle yapılan görüşmeler ile hazırlanan araştırma; Coğrafi İşaret tescilli ürünlere dair bilgi düzeyleri, algıları ve karşılaştıkları temel sorunları bütüncül bir çerçevede ele alıyor. Amaçlarının, Türk mutfak kültürünü ve değerlerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu hatırlatan Metro Türkiye CEO’su David Antunes, “Bunun ancak ürünü yaşatmakla mümkün olabileceğini biliyor; tam 35 yıldır, yerli ürünü koruma ve üreticiyi destekleme konusunda çalışmalar yapıyoruz. 2012 yılında, 'Yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağı sürdürülebilir olamaz anlayışıyla' bu konunun kamu gündemine ilk kez taşınmasını sağlayan Coğrafi İşaretler projesini hayata geçirdik. Projemizle üreticilere ürünün nasıl yetiştirileceğini, tohumun nasıl saklanacağını, sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağını anlatıyoruz. Tescil başvurusu ve ihracat gibi konularda onlara rehberlik ediyoruz. Bu ürünlerin mutfaklarda daha fazla yer alması için de çalışıyor, ayrıca kamuoyunda farkındalık yaratacak çalışmalara imza atıyoruz. Bugünse bu yöndeki çalışmalarımızı bir adım daha öteye taşıyarak, TURYİD ve Future Bright iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz araştırmayla Coğrafi İşaretlerin üreticiler, tüketiciler ve sektör profesyonelleri nezdinde karşılığını ölçmeye odaklandık. Bu ürünler ne kadar biliniyor, tanınıyor sorularının yanıtlarını bulmaya çalışarak tüketim ve kullanım alışkanlıklarını değerlendirmeyi, ekonomik, kültürel, toplumsal boyutlarda etkisini ortaya koymayı amaçladık. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yine sektöre ışık tutacak ve öncülük edecek çalışmalara imza atacağız. Bu konuda gelişim noktaları neler, bunlara odaklanarak süreçleri iyileştirme adına neler yapabileceğimize odaklanacağız” dedi. ‘Ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceği’ Coğrafi işaretlerin kültürel bir güç olduğuna dikkat çeken FutureBright Kurucusu Akan Abdula; ‘’Coğrafi işaretler birer ekosistem yaratıcısıdır. Harekete geçtiklerinde yalnızca bir üretim biçimini değil, bir yaşam biçimini de dönüştürürler. Her şeyi radikal biçimde etkilerler: toprağın değerini, köyün umudunu, sofranın anlamını. Kolektiflerleri yaratırlar. Üreticisini rekabetten beraberliğe taşırlar. Tüketicisine yalnızca ürün değil, kültür tükettirirler. Ama benim için en önemlisi genç çiftçiler. Son on yılda pek çoğu toprağını bırakıp büyük şehirlere göç etti. Oysa coğrafi işaretlerin bu gençleri köylerinde tutma potansiyeli çok yüksek. Bu ürünler, sadece geçmişi korumakla kalmaz, geleceği de yeniden yeşertir. Türkiye’nin tarım sorununu çözmede en umut verici alanlardan biri burası. Savunmalıyız. Desteklemeliyiz. Çünkü ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceğidir’’ açıklamasında bulundu. Günümüzde tüketicilerin menülerde Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin adını görmenin yanı sıra şeflerden ürünün hikayesini dinlemeyi de talep ettiklerine dikkat çeken TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Koralı ise ‘’İki açıdan coğrafi işaretler kullanımını çok önemli buluyorum. Bunlardan ilki; fark yaratma. Bölgenin toprağı, iklimi, suyu ve insanının yarattığı, taklit edilemez benzersiz bir aroma ve lezzet profili, Coğrafi İşaretlerin en önemli kriteridir. Şefler mükemmeli kullanmak ister, en iyi lezzeti yakalamak için çalışırlar. Coğrafi İşaretler, şeflere ve restoranlara belgeli, denetimli ve standart kalitede bir hammadde sunar. Her coğrafi işaretli ürünün ardında ait olduğu yörenin bir kültür, tarih ve üretim hikayesi var ve restoranlar, bu hikayeleri menülerine taşıyarak sadece bir yemek değil, bir deneyim de sunuyor. Bu, restoranın kimliğini ve felsefesini güçlendiriyor. İkinci olarak; tüketiciyi bilgilendirme noktasında restoranlar büyük bir farkındalık yaratıyor. Müşteriler eline menüye baktığında ürünle tanışıyor. Müşteriler restoranda Coğrafi işaretli ürünün lezzete olan katkısını deneyimleyebiliyor. Coğrafi işaret, tüketici ile ürün arasında güçlü bir güven bağı kuruyor, güven ve şeffaflık, emeğe saygı ve katma değerli bir ürüne sahip olmak gibi farklı açılardan tatmin sağlıyor’’ diye konuştu. Bilinirlik oranı %72 Gerçekleştirilen araştırma, ürünlerin geleceği açısından çok değerli sonuçları ortaya koydu. Buna göre tüketicilerin %72'si Coğrafi İşaret tescilli ürünün ne demek olduğunu bildiğini belirtse de 10 kişiden sadece 2’si doğru tanım yapabiliyor. Her 100 kişiden 34’ü ise Coğrafi İşaret tescilli ürünleri özellikle tercih ettiğini ifade ediyor. İlk akla gelen tescilli ürün Antep Baklavası Coğrafi işaret tescilli ürün denildiğinde tüketicilerin %58'sinde daha çok yemek, tatlı, hamur işi kategorisi çağrışım yapıyor. Bunu %37 ile meyve - sebze, %29 ile bal, şeker, kuruyemiş ürünleri takip ediyor. Antep Baklavası ise katılımcıların %26'sının aklına ilk gelen Coğrafi İşaret tescilli ürün olarak öne çıkıyor. Bunu %14 ile Malatya Kayısısı, %9 ile baklava, %8 ile Adana Kebap, %7 ile Antep Fıstığı, %6 ile fındık, Kayseri Pastırması ve Aydın İnciri ve %5 oranla Kars Kaşarı, Antakya-Hatay Künefesi ve Edirne Ciğeri takip ediyor. Yerel ürün denildiğinde ise akla ilk fındık, peynir, çay ve zeytin geliyor. Tüketici Coğrafi İşaretlerde güven arıyor Tüketiciler yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünleri kültürel bir “miras” olarak algılarken, sektör profesyonelleri ise bu ürünleri "mükemmellik" unsuru olarak değerlendiriyor. Bunların karşılığında ise ortaya “güven” kavramı çıkıyor ancak güven, Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin en büyük gücü olsa da tüketiciler ve profesyoneller, pazardan markete her yerde Coğrafi İşaret etiketiyle karşısına çıkabilen ürünlerin kalitesine, denetimine karşı soru işaretleri de yaşayabiliyor. Tescil ve denetimler sonucunda elde edilmemiş ‘yanlış etiket’ marka değerine zarar verebiliyor. İşte bu noktada ürüne ulaşılan kanala güven ön plana çıkıyor. Metro Türkiye, sezonuna bağlı olarak kalite ve gıda güvenliği denetimlerinin ardından raflarına taşıdığı gıda ve gıda dışı 750’ye yakın Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünle hem yeme içme sektörü hem de son tüketiciler için ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Küçük bütçelerle büyük fırsatlar kaçıyor Araştırmaya göre üreticilerin ürüne ayırabilecekleri bütçelerin kısıtlı oluşu, üretim faaliyetlerinin gelişimi ve genişlemesi için gerekli altyapı yatırımlarının yapılamamasına yol açıyor. Üretici gerekli lojistik koşullarını yerine getiremediği gibi, yetersiz altyapı bazı ürünlerin kalite standartlarını da riske atabiliyor. Bu da sektör profesyonelleri nezdinde bir güvensizlik yaratıyor. Metro Türkiye, sadece üretim aşamasında değil ürünlerin lojistiğinden market raflarında yer aldığı süre boyunca gerçekleştirdiği analizlerle hem üreticilere hem de tüketici ve sektör profesyonelleri için fayda yaratmaya odaklanıyor. Üreticinin sesini duyurmasında destek şart Araştırma üreticilerin, çoğu zaman ürünlerinin tanıtımını yeterli yapamadığını da gösteriyor. Sürecin diğer tarafında olan sektör profesyonelleri, üreticilerle ancak sektörden alınan referanslar ve sosyal medya ile buluşabiliyor. Bu durum, üretici ve ilgili paydaşları buluşturacak çözümlere gereksinimi ortaya koyuyor. Üstlendiği sorumlulukla Metro Türkiye, üreticiler ile en büyük iş ortaklarından biri olduğu profesyoneller arasında köprü kurarak ürünlerin tanıtılmasına ve mutfaklarda kullanılmasına önemli bir destek sağlıyor. Elde edilen sonuçlar “iş birliği”ne işaret ediyor Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin geleceğine ışık tutmak amacıyla gerçekleştirilen araştırma, bu ürünlerin üretimlerinin devamlılığının sağlanabilmesi için iş birliklerinin can suyu niteliği taşıdığını ortaya koyuyor. Tüketiciden yöneticilere her ferdin vereceği destek ve doğru paydaşların bir araya gelmesiyle, süreçte yaşanılan bilgi boşluklarının, iletişimsizlerin ve yetersizliklerin aşılabileceği belirtiliyor. Araştırma sonucu elde edilen veriler ışığında sorunlara çözümler üretmeyi hedefleyen Metro Türkiye, gerekli iyileştirmelerin yapılmasını, iş birliklerin kurulmasını sağlayarak bu ürünleri geleceğe taşımaya kararlı.

Türkiye’nin Emeklilik Sisteminde Güçlenme Potansiyeli Haber

Türkiye’nin Emeklilik Sisteminde Güçlenme Potansiyeli

Marsh McLennan (NYSE: MMC) çatısı altında faaliyet gösteren ve kurumların yatırım hedeflerini gerçekleştirmelerine, işin geleceğini şekillendirmelerine ve çalışanlarının sağlık ve emeklilik sonuçlarını iyileştirmelerine destek veren küresel danışmanlık lideri Mercer ile yatırım profesyonellerinin küresel birliği olan CFA Enstitüsü, 17’nci yıllık Mercer CFA Enstitüsü Küresel Emeklilik Endeksi (MCGPI) sonuçlarını açıkladı. 2025 yılında Hollanda, İzlanda, Danimarka ve İsrail emeklilik gelir sistemlerindeki A olan notlarını korudu. Singapur ise bu yıl ilk kez A notu alarak Asya kıtasında bu dereceyi elde eden tek ülke oldu. Türkiye, sıralamada 49’uncu sırada yer alıyor. Şeffaflığın artırılması, yönetişim uygulamalarının güçlendirilmesi ve kamu ile özel emeklilik sağlayıcıları arasındaki iş birliğinin teşvik edilmesi, sürdürülebilir bir emeklilik sistemi inşa edilmesinde önemli rol oynayabilir. Küresel belirsizliklerin arttığı bir dönemde, emeklilik fonlarının büyüklüğü ve hacmi hükümetleri, bu sermayenin bir kısmını farklı ulusal önceliklere yönlendirme yollarını aramaya teşvik ediyor. Bu yılki Endeks, hükümet müdahalelerinin beklenmedik sonuçlar doğurabileceğini vurgularken, özel emeklilik planı katılımcılarının çıkarları ile ulusal öncelikler arasında denge kurulmasına yardımcı olabilecek sekiz temel ilkeyi ortaya koyuyor. Mercer Küresel Emeklilik Lideri Christine Mahoney, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “İnsan ömrünün uzaması ve iş gücü piyasalarındaki değişimle birlikte, hükümetler emeklilik sistemlerini uyarlama baskısıyla karşı karşıya. Ancak, emeklilik reformu hiçbir zaman basit değil. Olası sonuçların dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle, daha dayanıklı emeklilik sistemlerinin oluşturulmasında işverenlerin, hükümetlerin ve emeklilik fonu sağlayıcılarının birlikte söz sahibi olması kritik önem taşıyor.” CFA Enstitü Başkanı ve CEO’su Margaret Franklin ise şu ifadeleri kullandı: “Vergi politikalarından yatırım yükümlülüklerine kadar düzenlemeler ve hükümet kararları, emeklilik fonlarının sermaye tahsisini derinden etkiliyor. Bazı sistemler, emeklilik fonlarını ulusal öncelikler doğrultusunda yatırım yapmaya yönlendirmeye çalışırken, profesyonel yatırım topluluğunun bu tür zorunlulukların veya kısıtlamaların sistemi bozabilecek istenmeyen sonuçlarına karşı dikkatli olması gerekir. Endeksin de açıkça ortaya koyduğu gibi emeklilik sistemlerinin temel amacı, emeklilik gelirinin güvence altına alınması olmalıdır. Bu da her şeyin üzerinde, mütevelli sorumluluğu ilkesine bağlı kalınarak başarılabilir. En iyi emeklilik sistemleri, yenilik ve ulusal öncelikler ile nihai yatırımcıların çıkarlarını koruma sorumluluğunu dengeli biçimde yürütmeyi başarabilen sistemlerdir.” Hükümet müdahalesi mi, iş birliği mi? Dünya genelinde hükümetler uzun süredir özel emeklilik fonlarının nasıl yatırım yapacağını şekillendirmede rol oynuyor. Bunu, emeklilerin korunması amacıyla belirli kurallar getirerek veya emeklilik sektörünü yerel ekonomik hedefleri desteklemeye teşvik ederek yapıyorlar. Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Malezya gibi ülkeler son dönemde emeklilik fonlarını yerel altyapı ve inovasyon yatırımlarını desteklemeye yönlendiriyor. Buna karşın bazı ülkelerde, emeklilik fonlarının yatırım kararlarında yalnızca finansal performansa odaklanmak yerine çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) faktörlerini dikkate almasının zorunlu tutulup tutulmaması gerektiği tartışılıyor. Raporun başyazarı ve Mercer Ortağı Tim Jenkins, şu değerlendirmede bulundu: “Hiçbir kısıtlaması olmayan veya sınırlı kısıtlamalar içeren emeklilik sistemleri Endeks’te daha iyi performans gösterme eğiliminde. Bu da gösteriyor ki, hükümetler zorunlu düzenlemeler getirmek yerine yatırım seçeneklerini cazip hale getirmeye, şeffaflığı ve sağlam yönetişimi teşvik etmeye ve özel sektörle iş birliğini güçlendirmeye odaklanarak hem sürdürülebilir emeklilik sistemlerini hem de ekonomik büyümeyi destekleyebilirler.” Küresel ölçekte emeklilik gelir güvencesinde iyileşme Endeks puanı 80’in üzerinde olan ülkeler A notu aldı. Bu ülkeler, güçlü faydalar sağlayan, sürdürülebilirliği yüksek ve güvenilir bir emeklilik gelir sistemine sahip. Endeks, yeterlilik, sürdürülebilirlik ve bütünlük alt endekslerinin ağırlıklı ortalamasına göre hesaplanıyor. Alt endekslerde en yüksek puanları sırasıyla Kuveyt (yeterlilik), İzlanda (sürdürülebilirlik) ve Finlandiya (bütünlük) elde etti. Dikkat çekici biçimde, bu yıl sekiz ülke Endeks notunu yükseltirken, hiçbir ülke not düşüşü yaşamadı. Bu sonuç, insanların daha uzun yaşadığı ve doğum oranlarının düşmeye devam ettiği bir dünyada, küresel ölçekte emeklilik gelir sistemlerinin güçlendiğine işaret ediyor. Türkiye’nin emeklilik sistemi gelişime açık Mercer Türkiye Yan Haklar ve Bireysel Emeklilik Lideri Serap Özalp şunları söylüyor: “Türkiye’nin emeklilik sistemi, not düzeyi ile yeterlilik ve sürdürülebilirlik alanlarında gelişime açık bir yapıya sahip. 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve Orta Vadeli Program’da yer alan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin hayata geçirilmesi, bu alanda önemli bir ilerleme olarak değerlendirilebilir. BES ve OKS’nin artan fon büyüklükleri ile katılımcı sayıları, sistemin uzun vadeli finansman kapasitesini güçlendirme potansiyelini ortaya koyuyor. Şeffaflığın artırılması, yönetişim yapılarının güçlendirilmesi ve kamu-özel emeklilik sağlayıcıları arasında iş birliğinin teşvik edilmesi, Türkiye’nin daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir emeklilik sistemi inşa etmesine katkı sağlayabilir. Bu tür reformlar, hem bireylerin emeklilik gelirlerinin güvence altına alınmasına hem de ülkenin uzun vadeli ekonomik hedeflerine destek sunacaktır.”

5- Borusan EnBW Şarj Mobil Uygulamasına BonusFlaş ile Hızlı Giriş ve Üyelik Dönemi Başladı Haber

5- Borusan EnBW Şarj Mobil Uygulamasına BonusFlaş ile Hızlı Giriş ve Üyelik Dönemi Başladı

5 mobil uygulamasında kullanıcıların profil bilgileri BonusFlaş üzerinden otomatik olarak dolduruluyor. Bu sayede 5 mobil uygulamasına üyelik süreci hızlanıp kolaylaşıyor, kullanıcılar zamandan kazanıyor ve güvenli bir dijital deneyim yaşıyor. BonusFlaş, Garanti BBVA müşterileri için anlaşmalı uygulamalara girişte yeni, hızlı ve güvenli “BonusFlaş ile Giriş Yap” altyapısını hayata geçirdi. BonusFlaş ve Borusan ve EnBW ortak girişimi Borusan EnBW Enerji iş birliğiyle yeni özelliğin ilk entegre olduğu uygulama 5 - Borusan EnBW Şarj’ın mobil uygulaması oldu. BonusFlaş kullanıcıları, artık daha önce verdikleri bilgi paylaşım izni ile BonusFlaş hesapları üzerinden 5 mobil uygulamasına saniyeler içinde ve güvenli bir şekilde üye olabiliyor veya oturum açabiliyor. “BonusFlaş ile Giriş Yap” seçeneğini tercih eden 5 kullanıcıları, bilgileri otomatik olarak yüklendiği için üyelik formlarını doldurmadan ve ayrı şifre oluşturmadan giriş yapabiliyorlar. “BonusFlaş sayesinde uygulamalara girişte hız, güvenlik ve dijital kolaylık bir arada” Garanti BBVA Ödeme Sistemleri (GÖSAŞ) Genel Müdürü Kerem Orbay, iş birliğiyle ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “BonusFlaş olarak amacımız, kullanıcılarımıza avantajlı kampanyalar sunmanın yanı sıra dijital hayatlarında da kolaylık ve güven sağlamak. Son olarak hayata geçirdiğimiz ‘BonusFlaş ile Giriş Yap’ teknolojisiyle, uygulamalardaki üyelik formları artık geçmişte kaldı diyebiliriz. Bu yeni sistemimiz farklı uygulamalara tek bir BonusFlaş kimliğiyle giriş yapma imkânı tanıyor. Böylece müşterilerimize hız ve güvenliğin bir arada olduğu kullanıcı dostu bir deneyim, kıymetli bir dijital kolaylık sağlıyoruz. Borusan EnBW Enerji gibi teknolojiye ve kullanıcı deneyimine önem veren bir kurumla bu yeniliğimizi kullanıma sunmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu iş birliği, BonusFlaş’ın dijital ekosistemlerde güvenli kimlik sağlayıcısı rolündeki güvenilirliğinin önemli bir göstergesidir. Bu özellik, yeni işbirlikleri ile gelişerek daha fazla müşterimizin hayatına dokunmaya devam edecek.” “Teknolojiyi kullanıcı deneyimiyle birleştiriyoruz” Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı iş birliği hakkında şöyle konuştu: “5 olarak elektrikli araç kullanıcılarına kolay, güvenli, güvenilir, hızlı ve sürdürülebilir bir şarj deneyimi sunuyoruz. Kullanıcı dostu arayüzler ve müşteri öncelikli süreçlerimizle herkesin 5’in hizmetlerine kolaylıkla erişebilmesi odak noktamız. Ayrıca elektrikli araç kullanıcılarımıza “hızlı” şarj deneyimi sunarken şarj etme molasını optimize ederek seyahati kesintisiz hale getirmeyi hedefliyoruz. BonusFlaş ile alanında öncü bu iş birliğimizle elektrikli araç kullanıcılarımıza zaman kazandıran, güvenliği artıran ve kolay bir dijital deneyim sunmak istedik. BonusFlaş sayesinde 5 uygulamamıza “BonusFlaş ile Giriş Yap” özelliği, kullanıcılarımızın şarj hizmetlerimize güvenli şekilde erişmesini sağlarken, verilerin korunması konusunda da yüksek standart getiriyor. Teknolojiyi insana dokunan bir değere dönüştürme yolculuğumuza devam edeceğiz.” 5, Türkiye genelinde 449 şarj noktasıyla faaliyet gösteriyor. 2030 yılında ise 3.000 şarj noktasına ulaşmayı amaçlıyor.

Türk Organik Sektörü, Çin’le İş Birliklerini Artırmak İstiyor Haber

Türk Organik Sektörü, Çin’le İş Birliklerini Artırmak İstiyor

Son yıllarda organik sektörünün büyük gelişim gösterdiği Çin Halk Cumhuriyeti ile Türk organik sektörü, iş birliklerini artırmak ve Asya ile Batı ülkeleri arasında köprü görevi üstlenmek istiyor. Çin’de organik sektörü 15 milyar dolarlık hacme ulaştı Çin’in organik tarım sektörünün son yıllarda güçlü bir büyüme gösterdiğini belirten Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 2024 yılı Çin Organik Ürün Sertifikasyonu ve Organik Sanayi Gelişimi Raporu verilerine göre Çin’de organik ürün etiketlerinin sayısının ilk kez 5 milyarı aştığını dile getirdi. Işık, Çin’de organik ürün satışlarının da 15 milyar dolara ulaştığını ve bu pastadan pay almak istediklerini kaydetti. Çin’de organik sektörünün 2018 yılına göre 1,6 katlık bir artış hızı yakaladığını vurgulayan Işık, “Çin’de 2018–2024 dönemi boyunca organik ürün satışlarının yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 9,3 olarak gerçekleşti. Bu gelişmeler, Çin’i dünyanın üçüncü büyük organik pazarı konumuna taşıdı. Çin ile organik sektöründe daha güçlü bağlar kurmak için 2nd IFOAM Organic Industry & Organic Product Market Development Conference etkinliğine Ege İhracatçı Birlikleri olarak ‘Expanding Sino-Turkish Organic Food Trade’ başlıklı sunumu yapmak üzere IFOAM Organics Asia tarafından davet edildik. Bu temasların meyvelerini önümüzdeki süreçte alacağımıza inanıyoruz.” ifadelerini kullandı. Çin’de organik tarımın 3,42 milyon hektar alana ulaştığını ve Asya’da Hindistan’dan sonra ikinci sırada yer aldığını belirten Başkan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çin, hem iç pazar büyümesi hem de uluslararası iş birlikleriyle organik ürünlerin üretimi ve ticaretinde stratejik bir merkez hâline geldi. Konferans, organik sektöründe küresel iş birliğini güçlendirmeyi, ticarette sürdürülebilirliği desteklemeyi ve yeni pazarlara erişim konusunda ortak stratejiler geliştirmeyi amaçlıyor. Konferansın ana teması ‘Organik Ticareti Genişletmek: Fırsatlar, Yenilik ve Küresel Ortaklıklar’ olarak belirlendi. Çin tarafı, organik tarımı yalnızca ekonomik bir faaliyet değil; ülkeler arasında bilgi, güven ve iş birliği köprüleri kuran bir sistem olarak görüyor. ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ girişimiyle organik tarımın değerleri örtüşüyor. Organik sektörün büyümesinde genç girişimciler, teknoloji ve inovasyonun önemi büyük. Türkiye, Asya ve Avrupa arasında köprü kuracak, yeni ticari modeller geliştirecek bir noktada.” Konferans süresince organik ticaretin büyümesi, karşılıklı sertifikasyon tanınırlığı, sürdürülebilir üretim modelleri, e-ticaretin rolü, tüketici bilinci ve izlenebilirlik sistemlerinin güçlendirilmesi gibi konular ele alındı. Üç gün süren etkinlikte, farklı ülkelerden gelen temsilciler organik pazarların mevcut durumunu paylaştı, yeni ortaklıklar için görüşmeler yaptı ve organik tarımın geleceği üzerine fikir alışverişinde bulundu. EİB tarafından yapılan “Expanding Sino-Turkish Organic Food Trade” başlıklı sunumda, Türkiye ile Çin arasında organik gıda ticaretinin sürdürülebilir kalkınma modeli çerçevesinde geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Türkiye’nin güçlü tarım ve sanayi altyapısı, AB eşdeğer organik sertifikasyon sistemi ve “Bir Kuşak, Bir Yol” girişimi kapsamındaki stratejik konumunun, iki ülke arasındaki iş birliği için önemli fırsatlar sunduğu belirtildi. Ege İhracatçı Birlikleri’nin uluslararası fuar katılımları, tanıtım projeleri, sürdürülebilirlik girişimleri ve küresel kuruluşlarla yürüttüğü ortak çalışmalar sayesinde Türk organik ürünlerinin dünya pazarındaki görünürlüğünün güçlendiği ifade edildi. Türkiye’nin 200’ün üzerinde organik ürünle 36 bin üreticiye ve 1,3 milyon ton üretime ulaştığı hatırlatılarak, Çin ile karşılıklı sertifikasyon tanıma mekanizmalarının geliştirilmesi, e-ticaret kanallarının ve B2B iş birliklerinin artırılması önerildi. Sunumda, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Türkiye’nin organik ihracatında öncü kurum olduğuna vurgu yapılarak, özellikle kuru meyveler, bakliyatlar, zeytinyağı, susam ve fındık gibi ürünlerde ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalar özetlendi. Konferans salonunun fuaye alanında, katılımcıların ürünlerini tanıtabileceği özel bir sergi alanı oluşturuldu. Bu alanda Türk kuru meyveleri, Antep fıstığı ve zeytinyağı numuneleriyle birlikte hediyelik eşyalar ve Turkish Tastes kitabı sergilendi. Türk ürünleri, üç gün süren etkinlik boyunca ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği ve beğeni topladığı ürünler arasında yer aldı.

Yapay Zekâ Liderleri ve Girişimcileri Demo Day'de Buluştu Haber

Yapay Zekâ Liderleri ve Girişimcileri Demo Day'de Buluştu

7 Kasım’da düzenlenen etkinlikte; 12 ülkeden 70 başvuru arasından seçilen 8 finalist, yapay zekâ odaklı projelerini sundu. Jüri değerlendirmesi sonucu 4 girişim ödül almaya hak kazandı. Akbank PoChallenge Demo Day’de ayrıca, Kozyr CEO’su Cassie Kozyrkov ve BBA Strategic Brand Consulting Kurucusu Burcu Ağma, yapay zekânın iş dünyasındaki dönüştürücü etkisine dair ilham veren görüşler paylaştı. Akbank’ın inovasyon merkezi Akbank LAB, bu yıl ikincisini düzenlediği Akbank PoChallenge’ın Demo Day etkinliği ile dünyanın dört bir yanından fintek, startup ve teknoloji şirketlerini bir araya getirdi. Yenilikçi yapay zekâ çözümlerinin keşfedildiği ve iş birliği fırsatlarının değerlendirildiği etkinlik, 7 Kasım Cuma günü Akbank Genel Müdürlük Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Program kapsamında 12 farklı ülkeden 70 başvuru arasından seçilen 8 finalist, Akbank ile birlikte hayata geçirilebilecek projelerini jüriye sundu. Etkinlik, finans sektöründe dijital dönüşümü yönlendiren lider konuşmacılar ve teknoloji vizyonerlerine de ev sahipliği yaptı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Akbank Dijital Çözümler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Şebnem Dağ Güven; “Dünyanın dört bir yanından fintekler, girişimler ve teknoloji liderleriyle bir araya gelerek geleceğin finansal deneyimini bugünden inşa ediyoruz. Bu sene yapay zekâ odağında düzenlediğimiz Akbank PoChallenge, bu yaklaşımın somut bir yansıması. Yenilikçi projelerimizle müşterilerimizin her anında yanında olmaya, kurduğumuz güçlü iş birlikleriyle ekosistemi daha da ileri taşımaya devam edeceğiz” dedi. Uluslararası konuşmacılardan ilham veren mesajlar PoChallenge Demo Day, bu yıl da dünya çapında teknoloji liderlerini ağırladı. Google’ın ilk Chief Decision Scientist’i ve Kozyr CEO’su Cassie Kozyrkov, “Embrace Change and Leapfrog the Competition with AI” başlıklı sunumunda yapay zekânın karar alma süreçlerindeki dönüştürücü rolünü vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu: “Yapay zekâ ile inovasyona başlamak için şu an en doğru zaman. Başarının yolu tekerleği tek başına yeniden icat etmek değil, iş birliğinin gücünü benimsemekten geçiyor. En iyi yaptığınız şeye odaklanıp geri kalanı için iş birlikleri yaptığınızda, yarının karmaşık dünyasında fırsat ve imkânların kapılarını aralayabilirsiniz.” BBA Strategic Brand Consulting Kurucusu Burcu Ağma ise “Rethinking Innovation in the Age of AI” adlı konuşmasında, insan yaratıcılığının yapay zekânın sunduğu sınırsız olasılıklarla birleştiğinde ortaya çıkan potansiyele dikkat çekti: “Artık teknolojiyle rekabet etme değil, onunla birlikte düşünme, keşfetme ve dönüşme çağındayız. İnsanın hayal gücü yapay zekânın sonsuz olanaklarıyla birleştiğinde; bilimden sanata, girişimcilikten stratejiye her alanda sınırsız potansiyelimizi açığa çıkarma fırsatı sunuyor.” Demo Day jürisinde ise Akbank Dijital Çözümler ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Şebnem Dağ Güven , Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay, AUINOVA Direktörü Doç. Dr. Dicle Yurdakul, Microsoft Customer Success Lead Cavit Yantaç, ve Endeavor Türkiye Genel Müdürü Aslıhan Kurul Türkmen yer aldı. Finalist projeler Akbank LAB’de hayat bulacak Bu yıl ikinci kez düzenlenen PoChallenge, uluslararası girişim ekosisteminde büyük ilgi gördü. 12 ülkeden 70’ten fazla başvuru alan program, yapay zekâyı finans, müşteri deneyimi, uyum ve veri analitiği gibi farklı alanlara entegre eden projeler öne çıktı. Demo Day’de yer alan 8 girişim arasında; Fynalytics.ai, SupportLogic, Nudgyt, ComplyLab, Quin, Reveneir.ai, Eexpand ve Novus yer aldı. Bu projeler, finansal süreçlerde verimliliği artırmaktan davranış bilimiyle müşteri deneyimini dönüştürmeye kadar geniş bir yelpazede yenilikçi çözümlere odaklanıyor. Jüri değerlendirmesi sonucunda; Reveneir.ai (15.000 USD), Nudgyt (10.000 USD), ComplyLab (10.000 USD) ve SupportLogic (5.000 USD) ödüle layık görüldü. PoChallenge Demo Day’de yer alan tüm girişimler aynı zamanda Akbank LAB ile kavram kanıtlama çalışması (PoC) için değerlendirilerek, banka ile birlikte ücretli proje geliştirme ve uzun vadede stratejik iş ortaklığı fırsatı elde edecek. Akbank LAB, inovasyon ve iş birliği odaklı yaklaşımıyla finans sektöründe geleceği şekillendiren Akbank PoChallenge programını her yıl tüm dünyadan fikirlere açık bir şekilde gerçekleştiriyor.

Otonom Deniz Araçlarında Yeni Ortaklık Haber

Otonom Deniz Araçlarında Yeni Ortaklık

İngiltere merkezli SubSea Craft ve Avustralyalı Greenroom Robotics, denizcilik teknolojilerinde iş birliğini güçlendiren bir anlaşma imzaladı. Bu ortaklık, özellikle AUKUS (Avustralya, Birleşik Krallık, ABD) teknoloji ekosistemindeki sinerjiyi derinleştirmeyi hedefliyor. Anlaşma, SubSea Craft'ın gelişmiş deniz aracı platformu olan MARS'ın, Greenroom Robotics'in dünya lideri otonom teknolojisi ile entegre edilmesini sağlayarak platformu bir üst seviyeye taşıyacak. Ayrıca, Avustralya'da ortak geliştirme fırsatlarının önünü açacak. Otonom Teknoloji MARS Platformuna Entegre Ediliyor Greenroom Robotics, denizcilik otonomi, navigasyon ve durumsal farkındalık çözümlerinde uzmanlaşmış bir şirket olarak biliniyor. Bu iş birliği sayesinde, Greenroom'un gelişmiş otonom kontrol sistemleri, SubSea Craft'ın insansız yüzey aracı (USV) olan MARS'a entegre edilecek. Bu entegrasyonun temel amacı, AUKUS'un temel öncelikleri arasında yer alan Deniz Otonomisi (Maritime Autonomy) ve İnsanlı/İnsansız Takım Çalışması (MUM-T) gibi alanlarda hızlı yetenek teslimi sağlamaktır. MARS platformu, keşif, gözetleme ve lojistik destek gibi çeşitli görevlerde kullanılabilecek çok amaçlı bir araç olarak tasarlandı. Küresel Ortaklıkta Avustralya'nın Rolü Güçleniyor SubSea Craft CEO'su Camilla Martin, yapılan anlaşmanın stratejik önemini vurguladı: “Bu ortaklık anlaşması, AUKUS ekosistemini güçlendirmede bir sonraki adımdır ve AUKUS ulusları için güvenilir bir ortak olma başarımız açısından hayati önem taşımaktadır.” Açıklamada, iş birliğinin sadece bireysel platformlar geliştirmekten öte, teknolojilerin Birleşik Krallık'ta tasarlanıp, Avustralya'da ortak geliştirildiği ve ABD yükleriyle entegre edildiği AUKUS çapında bir inovasyon ekosistemine katkı sağladığı belirtildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

EGİAD ve İYTE Arasında Güçlü İş Birliği Haber

EGİAD ve İYTE Arasında Güçlü İş Birliği

Ziyarete EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Kaan Özhelvacı liderlik ederken, İYTE Rektörü ve Teknopark İzmir Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Baran ev sahipliği yaptı. Gerçekleştirilen program kapsamında EGİAD ile İYTE arasında iş birliği protokolü imzalanarak, bilimsel bilgi ile iş dünyasının dinamizmini buluşturacak ö rnek bir ortaklığın zemini oluşturuldu. İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran: "İYTE, Bilim ve Girişimciliği Buluşturuyor" Toplantının açılışında konuşan İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, EGİAD heyetini ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, "Günümüzün en gelişmiş teknik üniversite modeli olan Yüksek Teknoloji Enstitülerinin ülkemizdeki tek örneği olan İYTE; eğitim, bilim, teknoloji, inovasyon ve girişimcilik alanlarında ulusal ve küresel arenada dikkat çeken başarılara imza atıyor. Ayrıca, Teknopark İzmir'de sahip olduğumuz Ar-Ge şirketleri, yarattığımız istihdam ve gerçekleştirdiğimiz bilgi temelli yüksek teknoloji ihracatı ile İzmir'in ve ülkemizin ekonomik büyümesine önemli katkılarda bulunuyoruz. Türkiye'ye model yeni bir üniversite olarak tasarladığımız İYTE'de genç iş insanları ile iş birliği bizler için büyük önem taşıyor. EGİAD ile yapacağımız i şbirlikleri akademik bilgiyle sanayi tecrübesini bir araya getiren yeni bir başarı hikayesi olacak." dedi. Kaan Özhelvacı: "Bilimle Girişimciliği Birleştiren Güçlü Bir Sinerji Yaratıyoruz" EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Kaan Özhelvacı, EGİAD'ın kuruluşundan bu yana genç iş insanlarının yenilikçi düşünce ve girişimcilik vizyonunu iş dünyasına taşıma misyonu taşıdığını vurgulayarak, "EGİAD olarak, iş dünyasında sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda ilerlerken, bilimin ve teknolojinin rehberliğini çok önemsiyoruz. İYTE'nin araştırma ve üretim misyonu ile EGİAD'ın geleceğin lider genç iş insanlarını yetiştirme vizyonu arasında güçlü bir sinerji oluşturmak istiyoruz." dedi. Özhelvacı, konuşmasında EGİAD'ın teknoloji ve inovasyon alanındaki girişimlerine de değinerek, "2011 yılında kurduğumuz EGİAD Melekleri Yatırım Ağı, Türkiye'nin ilk lisanslı mel ek yatırım ağlarından biri olarak bugüne kadar pek çok yenilikçi startup'a yatırım ve mentorluk desteği sağladı. Bu iş birliğiyle, genç girişimcilerin projelerine kaynak ve stratejik destek sağlama misyonumuzu üniversite ekosistemiyle buluşturacağız." ifadelerini kullandı. Özhelvacı, "Bu buluşmanın yalnızca bugüne değil, önümüzdeki yıllara da ilham verecek bir başlangıç olacağına inanıyorum. EGİAD ve İYTE arasındaki iş birlikleri, İzmir'in ve bölgemizin ekonomik, bilimsel ve sosyal kalkınmasına uzun yıllar katkı sağlayacaktır." dedi. "İzmir'in İnovasyon Ekosistemine Katkı Sağlayacağız" İmza töreninde iş birliği protokolünün kapsamını da paylaşan Özhelvacı, EGİAD ile İYTE arasındaki ortaklığın sadece bugünün değil, geleceğin vizyonunu da yansıtacağını belirterek, "Bu protokol ile, İYTE'nin bilim ve teknoloji alanlarında ileri düzeyde araştırma, eğitim, öğre tim ve üretim misyonunu, EGİAD'ın girişimcilik ve yenilikçilik misyonuyla birleştiriyoruz. Ar-Ge ve yenilik bilincini yaygınlaştırmak, üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmek ve ortak projeleri teşvik etmek en öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor." diye konuştu. Protokol kapsamında; •Ortak seminer, panel ve konferansların düzenlenmesi, •İYTE Tümleşik Araştırma Merkezi (TAM) ve Teknopark İzmir olanaklarıyla ilgili saha ziyaretleri gerçekleştirilmesi, •EGİAD Melekleri Yatırım Ağı'nın Teknopark İzmir'in girişimcilik ve hızlandırma programlarında aktif rol üstlenmesi, •Startupların EGİAD iş ağına dâhil edilmesi, •Ulusal ve uluslararası Ar-Ge projelerinde ortak paydaşlıkların geliştirilmesi, •EGİAD Yarın Dergisi çatısı altında İYTE akademisyenleriyle bilimsel röportajların yapılması öngörülüyor. Özhelvacı ayrıca, EGİAD Sosyal ve Kü ltürel Etkinlikler Merkezi'nin (ESKEM) İYTE'nin şehir merkezindeki etkinliklerinde kullanılabileceğini belirterek, "Bu iş birliği, aynı zamanda Kemeraltı'nın sosyal ve kültürel canlılığına da katkı sağlayacak" dedi. Sürdürülebilir Kalkınma İçin Güçlü Bir Adım Ziyaret kapsamında EGİAD heyeti, İYTE Tümleşik Araştırma Merkezi (İYTE TAM)'ı Prof. Dr. Şükrü Güleç rehberliğinde gezerek, üniversitenin Ar-Ge ve test altyapısını yerinde inceledi. Ayrıca Teknopark İzmir Genel Müdürü Dr. Sinan Yılmaz eşliğinde, teknolojik üretim ve inovasyon alanlarındaki faaliyetler hakkında bilgi alındı. Program sonunda, EGİAD'ın Sakız Ağacı Korusu Projesi kapsamında İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran adına bağışlanan sakız fidanı sertifikası takdim edildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.