Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Iş Dünyası

Kapsül Haber Ajansı - Iş Dünyası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iş Dünyası haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Agentic AI iş dünyasında verimliliği yeniden tanımlıyor Haber

Agentic AI iş dünyasında verimliliği yeniden tanımlıyor

Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden Cerebrum Tech, yapay zekâ alanındaki en son yenilik olan Agentic AI (Otonom Yapay Zekâ) teknolojisiyle kurumsal süreçlerde devrim yaratıyor. Geleneksel yapay zekâ modellerinin aksine, yalnızca komutlara yanıt vermekle kalmayıp, karmaşık ve çok adımlı görevleri otonom bir şekilde planlayıp yürütebilen Agentic AI, iş dünyasına daha önce görülmemiş bir verimlilik ve otomasyon seviyesi vaat ediyor. Dünyada özellikle ABD, Çin ve Avrupa’da agentic AI alanında hızlı bir gelişme ve yaygınlaşma görülüyor; büyük teknoloji şirketleri ve girişimler bu alana yoğun yatırım yapıyor. Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Cerebrum Tech de geliştirdiği Cere LLM ve Cere Insight gibi platformlar aracılığıyla bu dönüşümün merkezinde yer alarak, Türkiye’deki şirketleri geleceğin akıllı operasyon modelleriyle tanıştırıyor. Agentic AI: Düşünen ve hareket eden yapay zekâ Agentic AI, geleneksel yapay zekâ sistemlerinin reaktif doğasının ötesine geçerek, proaktif bir yaklaşım benimsiyor. Bu teknoloji, kendi hedeflerini belirleyebilen, bu hedeflere ulaşmak için stratejik planlar oluşturabilen ve çevresinden aldığı geri bildirimlerle kendini sürekli olarak uyarlayabilen otonom sistemler sunuyor. Cerebrum Tech, bu alandaki uzmanlığıyla, müşteri hizmetleri otomasyonundan yazılım geliştirme süreçlerinin hızlandırılmasına, pazarlama kampanyalarının yönetiminden karmaşık veri analizlerine kadar geniş bir yelpazede şirketlere değer katıyor. Bu sayede, çalışanlar rutin ve tekrarlayan görevlerden kurtularak, yaratıcılık ve stratejik düşünme gerektiren alanlara odaklanabiliyor. “Stratejik rekabet avantajı sağlıyoruz” Cerebrum Tech CEO'su Furkan Örs, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: "Agentic AI, yapay zekâ teknolojisinin doğal bir evrimsel adımıdır. Sadece komutlara yanıt veren sistemlerden, kendi başına düşünebilen, plan yapabilen ve proaktif hareket edebilen otonom ajanlar oluşturmaya geçiş yapıyoruz. Cerebrum Tech, geliştirdiği Agentic AI çözümlerini perakendeden otomotive, finanstan kamuya kadar birçok farklı sektörde başarıyla uyguluyor. Sahibinden, Nestle, Doğuş Grubu, Eczacıbaşı Holding ve GAİN gibi sektör liderlerinin bizimle çalışmayı tercih etmesi, teknolojimizin gerçek iş değeri yarattığının en güçlü kanıtı. Bu ortaklıklar sayesinde, Türkiye'de Agentic AI ekosistemini büyütürken, şirketlerin operasyonel verimliliğini artırıyor ve onlara stratejik rekabet avantajı sağlıyoruz." Ölçülebilir kazanç Agentic AI uygulamaları, şirketlere sadece teknolojik bir yenilik sunmakla kalmıyor, aynı zamanda ölçülebilir bir yatırım getirisi (ROI) de sağlıyor. Otomasyon sayesinde zaman ve insan kaynağından tasarruf edilirken, hata oranlarının azalması, müşteri memnuniyetinin artması ve süreçlerin hızlanması gibi somut faydalar elde ediliyor. Cerebrum Tech, bu süreci şeffaf bir şekilde yöneterek, iş ortaklarının yaptığı yatırımın karşılığını net bir şekilde görmesini sağlıyor. Agentic AI yalnızca büyük şirketler için değil, küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) için de uygun bir çözüm olarak öne çıkıyor. KOBİ’ler, Agentic AI sayesinde müşteri desteğini otomatikleştirebiliyor, içerik üretimini hızlandırabiliyor ve rutin iş süreçlerini daha verimli yönetebiliyor. Ayrıca, pazarlama ve satış otomasyonu, stok takibi ve raporlama gibi alanlarda da rekabet avantajı elde edebiliyor. Güvenlik odaklı yaklaşım Cerebrum Tech’in Agentic AI projelerini farklılaştıran en temel özellik, müşteri iş akışlarına tam uyumlu, esnek veri entegrasyonu ve güçlü bağlamsal mühendislik (contextual engineering) yaklaşımı. Gelişmiş RAG (Retrieval-Augmented Generation) entegrasyonu ve kısa/uzun dönemli hafıza mimarileri sayesinde, yapay zekâ ajanları hem geçmiş hem de güncel verilere gerçek zamanlı erişim sağlayarak daha akıllı ve bağlama uygun kararlar alabiliyor. Ayrıca, LLM destekli içerik üretiminde kullanılan gelişmiş ve esnek içerik filtreleme katmanı, prompt injection gibi siber saldırıları ve uygunsuz içerik üretimini etkin bir şekilde engelleyerek, kurumsal düzeyde güvenli bir otomasyon ortamı yaratıyor. Geleceğin iş dünyası Agentic AI ile şekilleniyor Furkan Örs, Agentic AI’nin gelecekte çok daha otonom, esnek ve insana yakın kararlar alabilen sistemlere evrileceğini öngörüyor. Cerebrum Tech, bu vizyon doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarına devam ederek, Türkiye’de Agentic AI ekosistemini büyütmeyi ve uluslararası arenada rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

Hakkı Şenkeser: "Zirveye Giden Yol, Bazen Alışılmışın Dışında Düşünmekten Geçer!" Haber

Hakkı Şenkeser: "Zirveye Giden Yol, Bazen Alışılmışın Dışında Düşünmekten Geçer!"

Uluslararası tekstil deneyimiyle yüksek irtifa dağcılık tutkusunu harmanlayan Şenkeser, "Liderlik Yetkinlikleri Kılavuzu" hazırlığından dijital dönüşüm projelerine, zirve hedeflerini nasıl belirlediğini anlattı. 6000 metrelik dağ tırmanışlarından edindiği disiplini tekstil sektörüne taşıyan Şenkeser, "Dağlar sessiz öğretmenlerdir. Gerçek liderlik, takımı zirveye birlikte tırmandırmaktır" diyor. İşte o keyifli röportajla sizleri başbaşa bırakıyoruz... Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Merhaba, ben Hakkı Şenkeser. Eskişehirliyim ve 1973 doğumluyum. Üniversite eğitimimi kimya ve işletme üzerine yaptım. Başta tekstil sektörü olmak üzere üretim sektörlerinin farklı kademelerinde yöneticilik yaptım. 1999 ve 2017 yılları arasında uluslararası Coats Türkiye firmasında 18 yıl süresince boyahane ve özel iplikler geliştirme birimlerinde yöneticilik yaptım. Boyahane tarafında üretimde verimlilik artışı, kapasite artırımı başta olmak üzere pek çok projeye liderlik yaptım. Devamında Coats’ın özel iplikler projesi kapsamında, başta otomotiv sektörü olmak üzere üretimini yaptığı özel iplikler departmanına geçerek süreçlerin iyileştirilmesi, verimliliklerin artırılması ve süreç yönetimi noktasında yöneticilik yaptım. Kurumun aynı zamanda çalışan bağlılığı ve İK projelerinin yönetilmesi noktasında sorumluluklar aldım. 2017 yılında “Zirve Yalın Danışmanlık ve Koçluk” firmasını kurarak, profesyonel olarak danışmanlık yapmaya başladım. Aktif olarak da YDD-Yönetim Danışmanları Derneği üyesi ICF Onaylı profesyonel koçum. Firmalara, özellikle süreçlerini iyileştirip verimliliklerini arttırmak noktasında yönetim danışmanlığı ve koçluk yaptım. Yalın 6 Sigma Kara Kuşak sahibi proje yöneticisi olarak süreç iyileştirme, verimlilik artışı, dijital dönüşüm ve satış pazarlama, dijital pazarlama faaliyetlerinin yönetilmesi noktasında projeler yönettim. Danışmanlık sürecimde, Türkiye’nin en büyük mesleki belgelendirme firmalarından birisi olan Lonca Belgelendirme firmasının MYK-Mesleki Yeterlilik Kurumu ve TÜRKAK akreditasyon süreçlerini yönettim. Tekstil sektörü başta olmak üzere enerji, otomotiv, makine gibi üretim sektörlerine yönelik belgelendirme ve akreditasyon süreçlerini yönettim. Bu kapsamda, İLO-Uluslararası Çalışma Örgütü ile farklı projelerde proje yöneticiliği üstlendim. Firmalara mesleki yeterlilik konusunda danışmanlıklar verdim. Halihazırda 2021 yılından bu yana, Seamless Knitting Technology / Dikişsiz Örme Teknolojisi kullanarak uluslararası ölçekte spor tekstilleri üreten Doca Textile Tech Pakkens firmasının İnsan Kaynakları ve Kurumsal İletişim süreçlerini yönetiyorum. Firmanın daha önce seamless parça boyama boyahanesinin kapasite artırımı projesi, kurum içi ERP ve dijital üretim yönetimi entegrasyon sistemleri projesi ve iç piyasa özellikle sportif organizasyonlarına yönelik spor tekstilleri üretimi ve devamında satış pazarlama süreçlerini yönettim. Firmamız, spor tekstilleri üreten bir firma olduğu ve benim de profesyonel iş kariyerime paralel olarak yönettiğim yüksek irtifa dağcılığı ve dağ koşularım vesilesiyle, firmamızın sportif organizasyonlarını da yönetmekteyim. Bu bağlamda, 2024 yılında Doca Gündoğdu Ultra ve 2025 yılında Doca Tirilye Ultra uluslararası trail koşu organizasyonlarını yönettim. Bunun yanında, üniversitelerin farklı bölümlerinde okuyan gençlere başta yalın üretim olmak üzere gelecekteki iş süreçlerini yönetmek ve motivasyon noktasında sosyal sorumluluk projesi kapsamında sertifikalı online eğitimler veriyorum. Hobi olarak dağcılık ve uzun mesafe koşuculuğu yaparken, Hakkı Şenkeser “Benim Dikey Dünyam” isimli bloğumda, farklı konu başlıklarında içerik üretmeye devam ediyorum. Aktif olarak da bir LinkedIn kullanıcısı ve içerik üreticisiyim. Evliyim ve 2 kız çocuğu babasıyım. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Kariyerimde yaşadığım en büyük dönüm noktası, 1999 ve 2017 yılları arasında çalıştığım uluslararası Coats Türkiye firmasındaki kariyerim sonrasında kurmuş olduğum “Zirve Yalın Danışmanlık ve Koçluk” danışmanlık firmam olmuştur. Özellikle uluslararası bir kurumda kazandığım başta kurumsal tecrübe ve deneyim aynı şirkette aldığım; “Coats'un Global Yönetim Becerisi Gelişimi Programı” olan “Liderlik Yetkinlikleri” eğitimi ve profesyonel kariyerimdeki uygulamalarım danışmanlık süreçlerime ciddi oranda katkı sağlamış, sadece tekstil sektörü değil pek çok farklı sektörde farklı süreç projeleri yönetmem dolayısıyla da ciddi bir network’e de sahip olmamı sağlamış ve gelişim ve öğrenme sürecimin devam etmesine vesile olduğu gibi bu tecrübe ve deneyimi paylaşmama da vesile olmuştur. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Başarının tanımını “Zirve” kelimesi ile yapıyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi yüksek irtifa dağcılığı yani dağcılık yapıyorum. Bu vesileyle, ülkemizde ve farklı ülkelerde yüksek dağ tırmanışları yaptım. Dağların bana çok şey öğrettiğini düşünmüşümdür. Bu sebeple, “Dağlar sessiz öğretmenlerdir” diyerek, dağların ve dağcılığın bana kazandırdığı yetkinliklere de gönderme yaparım. Nedir bu yetkinlikler? Öncelikle fiziksel ve mental gelişim ardından gelen mücadele gücü, üst düzey kişisel motivasyon, stratejik planlama ve süreç yönetimi, takım çalışması ve sürekli gelişim ve öğrenme isteği. Dolayısıyla bu bakış açısını profesyonel kariyerinize de uyguladığınızda başarı kendiliğinden gelecektir. Ben de “Benim Dikey Dünyam” isimli bloğumda okurlarıma, danışmanlık ya da koçluk yaptığım kişi ve kurumlara şu soruyu soruyorum: “Zirveye mi yürümek istiyorsun?” o zaman "Hedefiniz eğer zirveye ulaşmaksa, bazen farklı bir bakış açısı lazımdır!" unutmayın! “Keşif olayı Amerika’yı keşfetmek kadar büyük olmak zorunda değildir.” İnsan ruhu zorluklarla mücadele etmeye ve keşif yapmaya ihtiyaç duyar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Ben kariyerimi, birbirini desteklediği için ikiye ayırıyorum: Profesyonel ve mesleki kariyerim, yani iş hayatım. Bir diğeri, yüksek irtifa dağcılığı ile harmanlanmış amatör sportif kariyerim. Her ikisinde de pek çok zorluk ile karşılaştım. Dolayısıyla eğer önemli işler yapmak istiyorsanız, dağları sırtınızda taşımaya hazır olmalısınız. Profesyonel mesleki kariyerimdeki en büyük zorluklardan birisi, Coats’da çalışırken yönettiğim bir verimlilik artışı projesiydi. Proje sonunda boyahane kapasitesi ciddi oranda artarken, işletme maliyetlerimiz de ciddi oranda düşmüştü. Ama bu proje sadece proje yönetiminin kâğıt üzerindeki aşamalarından değil, projenin en büyük kaynaklarından birisi olan insan kaynağının da yönetilmesini de gerektiriyordu. Nihayetinde kâğıt üzerinde yaptığınız stratejik planlamaların hayat geçirilmesi, ortak hedefe amaca inanan insanlardan bir takım kurulması, bu takıma liderlik yapılması, motivasyonun düştüğü durumlarda yapılan müdahaleler, kısaca ‘değişim yönetimi’ o gün için müthiş zorlu ama bir o kadar da keyifli bir süreçti. Sportif kariyerimde yaşadığım en büyük zorluk ise 2022 yılındaki Ortadoğu’nun zirveleri tırmanış projemdi. Bu proje kapsamında, içlerinde 5137 metre rakımlı Türkiye’nin zirvesi Ağrı dağı, 4000 metre rakımlı Türkiye’nin 3.en yüksek dağı Süphan dağı ve yine 3550 metre rakımlı Artos dağı tırmanışının hemen ardından, İran’da yaptığım içlerinde İran ve Ortadoğu’nun da en yüksek dağı olan yaklaşık 6000 metre rakımlı Demavend ve 5000 metre rakımlı AlamKouh dağı tırmanışlarıydı. Zor olan, bu tamamı yüksek irtifa dağ tırmanışlarını 10 gün içerisinde arka arkaya yapmaktı. Tam bir fiziksel ve mental mücadeleydi. Unutmayın! Güç zaferlerinizden gelmez. Mücadeleleriniz gücünüzü geliştirir. Zor bir hayatın içinde olduğunuzda ve teslim olmadığınızda… İşte güç budur. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Bu soruya çok kısa cevap vereceğim: Öncelikle fiziksel ve mental açıdan kuvvetli olmak. Kötü alışkanlıklardan uzak durmak. Spor yapmak, iyi beslenmek ve dinlenmek. Fiziksel olarak güçlü olursanız, mental açıdan da dayanıklı olursunuz. Asla mücadele etmekten vazgeçmemek ve devamlı gelişme ve öğrenmeye açık olmak. Tabi ki iletişim de çok önemli. İyi, etkili ve doğru bir iletişim, sizi devamlı geliştirecek ve yeni fırsatların açılmasına vesile olacaktır. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Liderlik, özellikle ilgi duyduğum hatta liderlik üzerine bir kitap hazırlığı içerisinde olduğum bir yaklaşım. Uzun mesleki kariyerimin pek çok aşamasında, farklı süreçlerde deneyimleme fırsatımın bolca olduğu ve hala geliştirmeye devam ettiğim bir yetkinlik. Buradan hazırlık içerisinde olduğum liderlik kitabımın ismini de paylaşmak isterim. “Liderlik Yetkinlikleri Kılavuzu.” Bu kitap ile ilgili yaptığım çalışmaları LinkedIn hesabımda her hafta bir liderlik yetkinliğine yer vererek, bağlantılarım ile de paylaşıyorum. Bu kitapta, bir liderde olması gereken 8 temel yetkinlikten bahsediyorum. 1- Liderlik 2- Takım Ruhu Oluşturma 3- Sonuca Ulaşma 4- Yeniliğe Öncülük Etme 5- Doğruluk ve Dürüstlük 6- Değişimi Yönetme 7- Süreç Mükemmelliği 8- Dengeli Görüş Dolayısıyla sorduğunuz sorulardan, ekibinizi nasıl motive ediyorsunuz? sorusunun cevabı da bu yetkinliklerin içerisinde: Takım ruhu oluşturarak... Unutmamak lazım! İyi oyuncular bulabilirsiniz ama asıl önemli olan, bu kadar iyi oyuncunun ortak hedefe yönelik bir takım gibi oynamalarını sağlamaktır. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Çalıştığım kurum Doca Textile Tech Pakkens teknik tekstillerin, sportif tekstiller tarafında dikişsiz örme teknolojisini kullanarak, bünyesinde Ür-Ge, örme, boya, baskı ve konfeksiyonun da olduğu entegre bir tesis. Müşterilerimizin kendi marka ve modellerinde ağırlıklı olarak ihracata yönelik çalışan bir şirketiz. Dolayısıyla hedefimiz başta en büyük sermayemiz ve değerimiz olan insan kaynağımızın yani çalışanlarımızın mutluluğu, ardında da müşterilerimize istenilen kalite standartları ve termininde maliyetlerimizi de kontrol edebildiğimiz bir servis vererek ulaştığımız müşteri memnuniyetidir. Dolayısıyla Doca olarak, dünyanın en kaliteli ürün üreten dikişsiz teknik tekstilleri üreticisi olarak ülke ekonomimize de katkı sağlamayı hedefliyoruz. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? İçerisinde bulunduğumuz dönem, işletmeler üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Nedir bu zorluklar? Artan maliyetler, düşen talep ve buna karşın yoğun rekabet ortamı, operasyonel verimsizlikler ki ben buna yalın üretim uzmanı olarak ‘israflar’ diyorum ve makroekonomik faktörler... Dolayısıyla bunların her biri ile mücadele ediyor olmak çok zor. Özellikle sizin kendi tercihiniz dışında gelişen makroekonomik etkenler ve bunun neticesinde doğan maliyetlerin artması ve nihai sonuç talep daralması, işletmelerin omuzları üzerindeki en büyük yükler. Dolayısıyla içerisinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte, kurum olarak ‘teknik tekstiller’ diye adlandırdığımız fonksiyonel ürünlerin üretimi ve gelişimi noktasında yaptığımız çalışmalar ve bu çalışmaları yaparken üretim süreçlerimizi doğru bir şekilde yöneterek dijitalleşmek ve üretim süreçlerimizin verimliliğini arttırmak noktasında yaptığımız çalışmaları örnek gösterebilirim. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda, iş dünyasının geleceği için kritik öneme sahip. Bir işletmenin sadece kâr odaklı olması yerine, çevresel ve sosyal sorumluluklarını da yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda benimsediğim yaklaşım, üç temel unsura dayanıyor. Entegre ve Bütünsel Bir Yaklaşım. Sürdürülebilirlik, sadece bir "kurumsal sosyal sorumluluk" departmanının işi olmamalıdır. Aksine, bir şirketin tüm operasyonlarına, tedarik zincirine, ürün geliştirme süreçlerine ve iş kültürüne entegre edilmelidir. Ölçülebilir ve Şeffaf Taahhütler. Sürdürülebilirlik söylemleri, somut eylemlerle desteklenmelidir. Bu nedenle, belirlediğimiz hedeflerin ölçülebilir ve şeffaf olması gerektiğini düşünüyorum. Değer Zincirinde Toplumsal Fayda Yaratma. Bir şirketin toplumsal fayda yaratma sorumluluğu, sadece bağış yapmakla sınırlı değildir. Asıl etki, iş modelinin kendisiyle sağlanmalıdır. İş dünyası, sahip olduğu kaynakları, yenilikçi gücü ve etki alanını kullanarak iklim değişikliği, eşitsizlik ve yoksulluk gibi küresel sorunlara karşı mücadelede önemli bir rol oynayabilir. Bu, hem şirketlerin itibarını güçlendirir hem de daha iyi bir dünya inşa etme hedefine katkıda bulunur diye düşünüyorum. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş dünyasında köklü bir dönüşüme yol açıyor. Bu değişim, sadece verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni iş modelleri ve müşteri deneyimleri yaratma fırsatları da sunuyor. Çalıştığım kurumda bu bakış açısıyla bir ERP projesine liderlik ettim. Hedefimiz üretim süreçlerimizi izlenebilir kılmak bunun neticesinde de süreçlerimizi müşteri standartlarımıza uygun bir şekilde yönetip iyileştirmekti. Dolayısıyla bu dönüşüme adapte olmak için izlediğim yol, üç temel strateji üzerine kuruluydu: Veri Odaklı Karar Alma ve Süreç Optimizasyonu, Müşteri Deneyimini Kişiselleştirme ve Geliştirme, İnsan ve Teknoloji Arasında Sinerji Oluşturma. Bu değişime adapte olmak, sürekli öğrenmeyi ve yeniliği gerektiren dinamik bir yolculuk. Teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, pilot projeler yürüterek ve çalışanların bu yeni araçları etkin bir şekilde kullanabilmeleri için eğitimler düzenleyerek bu süreci yönetiyorum. Dolayısıyla dijitalleşme ve yapay zekâ, iş dünyasının geleceğini şekillendiriyor ve bu teknolojileri benimseyen şirketler, rekabet avantajı elde etme potansiyeli taşıyor. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Gençlere en büyük tavsiyem, kariyer yolculuğunuz, bir üniversite diplomasıyla biten bir süreç değil, sürekli devam eden bir maratondur. Teknolojiler, trendler ve sektör dinamikleri sürekli değişiyor. Bu nedenle, kendinizi sürekli olarak yeni beceriler öğrenmeye ve mevcut bilgilerinizi güncel tutmaya adayın. Dolayısıyla yaşam boyu öğrenmek en büyük hedefimiz olmalı. Dijitalleşme ne kadar ilerlerse ilerlesin, iş dünyasının temelinde insan ilişkileri yatar. Etkili iletişim kurmak hem meslektaşlarınızla hem de müşterilerinizle sağlıklı ilişkiler kurmanın anahtarıdır. Dinleme, kendinizi net ifade etme ve geri bildirim verme becerilerinizi geliştirin. Planlarınızın her zaman istediğiniz gibi gitmeyebileceğini kabul etmek gerekiyor. Bugünün iş dünyası, beklenmedik değişimlere ve zorluklara açıktır. Bu nedenle, esnek olun ve değişime hızla adapte olabilme yeteneği geliştirin. Yeni projelere, farklı görevlere ve yeni fikirlere açık olmak, sadece kariyerinize değil, kişisel gelişiminize de büyük katkı sağlayacaktır. Unutmayın, kariyeriniz sadece bir pozisyon veya maaştan ibaret değildir. Yeteneklerinizi, tutkularınızı ve değerlerinizi bir araya getiren, anlamlı ve tatmin edici bir yolculuk inşa edin. Bu yolculukta attığınız her adım, geleceğinizi şekillendirecektir. Spor disiplini, şirket kültürünüzü ve çalışanlarınızı motive etme konusunda size nasıl ilham veriyor? Spor disiplini, şirket kültürümüzü ve çalışanlarımızı motive etme konusunda bize güçlü bir ilham kaynağı oluyor. Benimsediğimiz bu yaklaşım, özellikle üç temel alanda kendini gösteriyor: Takım çalışması, dayanıklılık ve sürekli gelişim. Bir profesyonel olarak, yoğun tempoda spor yapmayı sürdürmek zor olmuyor mu? Zaman yönetimi konusunda neler tavsiye edersiniz? Şu anda kesinlikle zor olmuyor. Ama başlangıçta zorlayıcıydı. Hele ki profesyonel kariyerine yeni adım atmış genç bir çalışan olarak. Ancak zamanla geliştirdiğim zaman yönetimi ile bu süreci daha yönetilebilir hale getirdim. Hedeflerimi belirlemek ve bir program oluşturmak bana çok yardımcı oldu. Öncelikle hem kısa hem de uzun vadeli hedefler belirliyorum. Bu hedefler, motivasyonumu da artırıyor. Spor yapacağım günleri ve saatleri belirliyorum. Bu, sporumu günlük rutinimin bir parçası haline getiriyor. Örneğin çoğu kişinin aksine sabah saat 05:30’da kalkıp 1 saat koşup işe gitmek günlük rutinimin içerisinde. Bu, beni daha enerjik ve güçlü yapıyor, özellikle odaklanmama katkı sağlıyor. Dolayısıyla daha erken yatıp sağlıklı bir şekilde dinlendiğinizde, sağlıklı ve doğru şekilde beslendiğinizde, üzerine de spor yaptığınızda, sağlıklı yaşamın tarifini de yapan wellness yaklaşımını da yakalamış oluyorsunuz. Wellness nedir diye sorarsanız, kişinin sağlıklı olma halini tanımlayan bir yaklaşım olduğunu kısaca söyleyebilirim. Sporun takım çalışması, hedef odaklılık ve dayanıklılık gibi özelliklerini iş dünyasıyla nasıl bağdaştırıyorsunuz? Sporda sergilenen, takım çalışması, hedef odaklılık ve dayanıklılık gibi özelliklerin, iş dünyasında başarıyı getiren temel unsurlar olduğunu düşünüyorum. Sporun bu dinamiklerini iş hayatına taşıdığımızda; daha verimli, motive ve başarılı ekipler oluşturabiliriz. Dolayısıyla sporun bu üç temel ilkesi, iş dünyasında sadece bireysel başarıyı değil, aynı zamanda kurumsal başarıyı da tetikleyen güçlü birer araçtır. Bu ilkeleri benimseyen bir şirket kültürü zorluklar karşısında daha dirençli, hedeflerine daha odaklı ve çalışanları da daha motive bir yapıya sahip olur.

Ali Erkan Sökmen: "Gerçek Başarı, Hedefe Ulaşırken Değer Yaratmak ve İz Bırakmaktır" Haber

Ali Erkan Sökmen: "Gerçek Başarı, Hedefe Ulaşırken Değer Yaratmak ve İz Bırakmaktır"

Toyota'dan Mondelez'e uzanan uluslararası kariyeriyle sektöre yön veren Sökmen, stratejik satın alma alanındaki küresel deneyimlerini, dijital dönüşüm vizyonunu ve "lider yetiştiren lider" olma misyonunu Kapsül Haber Ajansı'na anlattı. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Merhaba, ben Ali Erkan Sökmen. Toyota, Honda, Danone, CEVA Logistics ve Mondelez International gibi global şirketlerde üst düzey görevler üstlendim. Bugün INNOVA Eğitim ve Danışmanlık’ın Genel Müdürü’yüm ve SSDER’in (Stratejik Satınalma Derneği) Başkanlığını yürütüyorum. İş dünyasında sürdürülebilir değer yaratmak ve genç profesyonellere ilham vermek temel motivasyonum. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Honda UK’de Avrupa tedarik zinciri projelerinde görev almak, Danone Türkiye’de dört şirketin satın alma fonksiyonlarını birleştirmek ve Mondelez’de Avrasya bölgesinin satın alma operasyonlarını yönetmek, kariyerimdeki önemli dönüm noktalarıydı. Son olarak, INNOVA ile danışmanlık alanına geçiş yaptım ve SSDER ile sektörel gelişime katkı sunmaya başladım. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan kişisel stratejiler neler? Başarı, hedefe ulaşmanın ötesinde, o yolda değer yaratmak ve iz bırakmaktır. Beni farklı kılan stratejiler arasında sürekli öğrenme, ekiplerin potansiyelini açığa çıkarma, krizleri fırsata çevirme ve teknolojiyi karar süreçlerine entegre etme yer alıyor. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Ukrayna’daki savaş sonrası, bölgesel operasyonların yeniden yapılandırılması süreci oldukça zorluydu. Bu dönemde empatiyi önceliklendirdim, iletişimi güçlendirdim ve esnek stratejilerle operasyonları sürdürülebilir hale getirdim. Bugün sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Farklı sektörlerde ve kültürlerde çalışarak vizyonunuzu genişletin. Her görevde sadece işi değil, insanı da öğrenin. Bir mentora sahip olun ama aynı zamanda başkalarına da mentorluk yapın. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Liderliğim güvene dayalı, vizyoner ve kapsayıcıdır. Ortak hedefler belirler, başarıları görünür kılar, gelişim fırsatları sunar ve karar süreçlerine katılımı teşvik ederim. Her bireyin katkısını değerli kılmak, ekip ruhunu güçlendirir. Şirketinizin vizyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? INNOVA olarak dijitalleşme ve yapay zekâ temelli danışmanlık hizmetlerini artırmak, SSDER aracılığıyla ulusal bir bilgi ağı oluşturmak ve genç profesyoneller için mentorluk programları geliştirmek istiyoruz. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Veri odaklı karar alma süreçleriyle belirsizlikleri öngörülebilir hale getiriyoruz. Yerel pazarda güçlü iş birlikleri, uluslararası pazarda çevik ve yenilikçi çözümlerle fark yaratıyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? Sürdürülebilirlik sadece çevresel değil, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alınmalı. Eğitim projelerine destek veriyor, SSDER ile sektörel bilinç oluşturuyor ve gençlere mentorluk yaparak geleceğe yatırım yapıyorum. Dijitalleşme ve yapay zekâ iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Yapay zekâ, satın alma ve operasyon süreçlerinde devrim yaratıyor. INNOVA’da bu teknolojileri danışmanlık hizmetlerine entegre ederek, müşterilerimize rekabet avantajı sağlıyoruz. Gençlere kariyerleri için hangi tavsiyeleri verirsiniz? Meraklı olun, öğrenmekten vazgeçmeyin. Teknik bilgi kadar, iletişim ve liderlik becerilerinizi de geliştirin. Hatalardan korkmayın, değer üretmeye odaklanın ve kendi yolunuzu çizerken başkalarının yolculuğuna da katkı sunun. Lider yetiştirin.

Ali Erkan Sökmen: "Gerçek Başarı, Hedefe Ulaşırken Değer Yaratmak ve İz Bırakmaktır" Haber

Ali Erkan Sökmen: "Gerçek Başarı, Hedefe Ulaşırken Değer Yaratmak ve İz Bırakmaktır"

Toyota'dan Mondelez'e uzanan uluslararası kariyeriyle sektöre yön veren Sökmen, stratejik satın alma alanındaki küresel deneyimlerini, dijital dönüşüm vizyonunu ve "lider yetiştiren lider" olma misyonunu Kapsül Haber Ajansı'na anlattı. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Merhaba, ben Ali Erkan Sökmen. Toyota, Honda, Danone, CEVA Logistics ve Mondelez International gibi global şirketlerde üst düzey görevler üstlendim. Bugün INNOVA Eğitim ve Danışmanlık’ın Genel Müdürü’yüm ve SSDER’in (Stratejik Satınalma Derneği) Başkanlığını yürütüyorum. İş dünyasında sürdürülebilir değer yaratmak ve genç profesyonellere ilham vermek temel motivasyonum. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Honda UK’de Avrupa tedarik zinciri projelerinde görev almak, Danone Türkiye’de dört şirketin satın alma fonksiyonlarını birleştirmek ve Mondelez’de Avrasya bölgesinin satın alma operasyonlarını yönetmek, kariyerimdeki önemli dönüm noktalarıydı. Son olarak, INNOVA ile danışmanlık alanına geçiş yaptım ve SSDER ile sektörel gelişime katkı sunmaya başladım. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan kişisel stratejiler neler? Başarı, hedefe ulaşmanın ötesinde, o yolda değer yaratmak ve iz bırakmaktır. Beni farklı kılan stratejiler arasında sürekli öğrenme, ekiplerin potansiyelini açığa çıkarma, krizleri fırsata çevirme ve teknolojiyi karar süreçlerine entegre etme yer alıyor. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Ukrayna’daki savaş sonrası, bölgesel operasyonların yeniden yapılandırılması süreci oldukça zorluydu. Bu dönemde empatiyi önceliklendirdim, iletişimi güçlendirdim ve esnek stratejilerle operasyonları sürdürülebilir hale getirdim. Bugün sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Farklı sektörlerde ve kültürlerde çalışarak vizyonunuzu genişletin. Her görevde sadece işi değil, insanı da öğrenin. Bir mentora sahip olun ama aynı zamanda başkalarına da mentorluk yapın. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Liderliğim güvene dayalı, vizyoner ve kapsayıcıdır. Ortak hedefler belirler, başarıları görünür kılar, gelişim fırsatları sunar ve karar süreçlerine katılımı teşvik ederim. Her bireyin katkısını değerli kılmak, ekip ruhunu güçlendirir. Şirketinizin vizyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? INNOVA olarak dijitalleşme ve yapay zekâ temelli danışmanlık hizmetlerini artırmak, SSDER aracılığıyla ulusal bir bilgi ağı oluşturmak ve genç profesyoneller için mentorluk programları geliştirmek istiyoruz. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Veri odaklı karar alma süreçleriyle belirsizlikleri öngörülebilir hale getiriyoruz. Yerel pazarda güçlü iş birlikleri, uluslararası pazarda çevik ve yenilikçi çözümlerle fark yaratıyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? Sürdürülebilirlik sadece çevresel değil, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alınmalı. Eğitim projelerine destek veriyor, SSDER ile sektörel bilinç oluşturuyor ve gençlere mentorluk yaparak geleceğe yatırım yapıyorum. Dijitalleşme ve yapay zekâ iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Yapay zekâ, satın alma ve operasyon süreçlerinde devrim yaratıyor. INNOVA’da bu teknolojileri danışmanlık hizmetlerine entegre ederek, müşterilerimize rekabet avantajı sağlıyoruz. Gençlere kariyerleri için hangi tavsiyeleri verirsiniz? Meraklı olun, öğrenmekten vazgeçmeyin. Teknik bilgi kadar, iletişim ve liderlik becerilerinizi de geliştirin. Hatalardan korkmayın, değer üretmeye odaklanın ve kendi yolunuzu çizerken başkalarının yolculuğuna da katkı sunun. Lider yetiştirin.

Bir Dönemin İş Dünyası Yıldızıydı: Sezgin Baran Korkmaz'dan Şoke Eden "Paraya İhtiyacım Var" Paylaşımı Haber

Bir Dönemin İş Dünyası Yıldızıydı: Sezgin Baran Korkmaz'dan Şoke Eden "Paraya İhtiyacım Var" Paylaşımı

Türk iş dünyasının bir dönem önde gelen isimlerinden olan Sezgin Baran Korkmaz, gösterişli yaşam tarzı, büyük ölçekli yatırımları ve özellikle ilaç ve teknoloji sektöründeki girişimleriyle tanınıyordu. Hızlı yükselişiyle dikkat çeken Korkmaz, çeşitli alanlardaki başarılı projeleri ve lüks tüketimiyle sıkça magazin ve ekonomi basınının gündemine geliyordu. Ancak, bu parlak tablo, hakkında başlatılan soruşturmalar ve sonrasında yurtdışına kaçışı ile karanlık bir hal aldı. Başarılarla Dolu İlk Yıllar Sezgin Baran Korkmaz'ın iş hayatına atılışı ve yükselişi oldukça hızlı oldu. İlaç sektöründe yaptığı başarılı hamlelerle adını duyuran Korkmaz, kısa sürede farklı sektörlere de yatırım yaparak iş ağını genişletti. Özellikle teknoloji alanındaki girişimleri ve uluslararası iş bağlantıları, onu genç ve başarılı bir iş insanı olarak ön plana çıkardı. Lüks araç koleksiyonları, gösterişli davetleri ve sosyal medya paylaşımlarıyla kamuoyunun merakını cezbeden Korkmaz, bir dönem iş dünyasının parlayan yıldızlarından biri olarak kabul ediliyordu. Soruşturmalar ve Yurtdışı Kaçışı Ancak, zamanla Sezgin Baran Korkmaz'ın işleri ve mali durumu hakkında çeşitli iddialar ortaya atılmaya başlandı. Türkiye'de başlatılan kara para aklama ve dolandırıcılık gibi ciddi suçlamalar içeren soruşturmalar, Korkmaz'ın yurt dışına kaçmasına neden oldu. Sosyal Medya Paylaşımı Dikkat Çekti Son olarak, Sezgin Baran Korkmaz'ın sosyal medya platformu X (eski Twitter) üzerinden yaptığı bir paylaşım gündeme bomba gibi düştü. Korkmaz, "Bu aralar paraya çok ihtiyacım var lütfen para istemeyin!!!!!!!!!!!!" ifadelerini kullandı. Bu paylaşım, sosyal medyada geniş yankı buldu. Kullanıcılar, "Toplayalım. Arkadaşlar bir el atalım. Karınca kararınca faydamınız olur." şeklinde cevaplar verdi.

TOGG'da İşten Çıkarma İddiası: Otomotiv Yan Sanayinden Transfer Edilen 200 Kişinin İşine Son Mu Verildi? Haber

TOGG'da İşten Çıkarma İddiası: Otomotiv Yan Sanayinden Transfer Edilen 200 Kişinin İşine Son Mu Verildi?

Türkiye'nin yerli ve milli otomobil girişimi TOGG, kuruluşundan bu yana attığı her adımla yakından takip ediliyor. Gemlik'teki üretim tesislerinde seri üretime geçiş süreciyle birlikte, özellikle otomotiv yan sanayinden yüksek maaş verilerek çok sayıda nitelikli işçiyi bünyesine kattığı bilinen TOGG hakkında şok bir iddia ortaya atıldı: Şirketin yaklaşık 200 kişiyi işten çıkardığı öne sürülüyor. Bu iddia, hem otomotiv sektöründe hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İddianın Detayları ve Sektördeki Yankıları Sektör kulislerinde konuşulan iddialara göre, TOGG'un üretimi optimize etme ve maliyetleri düşürme gerekçesiyle bir süredir işten çıkarmalar yaptığı belirtiliyor. Özellikle otomotiv yan sanayinde çalışan deneyimli ve teknik personelin, TOGG'un sunduğu cazip maaş ve kariyer fırsatları nedeniyle mevcut işlerinden ayrılarak TOGG bünyesine katıldığı biliniyordu. Ancak şimdi, bu kişilerin bir kısmının iş akitlerinin sonlandırıldığı iddiası, hem çalışanlar hem de sektör temsilcileri arasında endişeye yol açtı. İşten çıkarıldığı iddia edilen 200 kişilik grubun hangi departmanlardan veya pozisyonlardan olduğu konusunda net bir bilgi bulunmamakla birlikte, iddialar genellikle üretim ve mühendislik alanlarına odaklanıyor. Otomotiv yan sanayi, bu tür toplu işten çıkarmalardan doğrudan etkilenebilecek bir sektör olduğundan, iddiaların doğruluğu büyük bir merak konusu. TOGG'dan Henüz Resmi Açıklama Yok Konuya ilişkin olarak TOGG cephesinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Şirketin, ortaya atılan bu iddialara nasıl bir yanıt vereceği veya iddiaların doğru olup olmadığına dair kamuoyunu ne zaman bilgilendireceği bekleniyor. TOGG, Türkiye'nin teknoloji ve sanayi alanındaki en büyük atılımlarından biri olarak görülüyor. Bu nedenle, şirketin istihdam politikaları ve insan kaynakları süreçleri, hem ekonomik hem de sosyal açıdan yakından takip edilmeye devam edecek. İşten çıkarma iddialarının doğrulanması halinde, bunun şirketin imajı ve sektördeki algısı üzerinde ne tür etkiler yaratacağı da önümüzdeki günlerde netleşecek.

Elif Akça: Sürdürülebilir Başarı için Sadece Sonuçlara Değil, Süreçlere de Değer Vermek Gerekiyor Haber

Elif Akça: Sürdürülebilir Başarı için Sadece Sonuçlara Değil, Süreçlere de Değer Vermek Gerekiyor

22 yıllık kariyerinde insan odaklı dönüşüme imza atan AKÇA, zorlu kriz dönemlerinde nasıl başarı hikayeleri yazdığını, dijitalleşmenin İK'ya etkisini ve "önce insan" diyen liderlik felsefesini anlattı. İşte o keyifli röportajla sizleri baş başa bırakıyoruz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Global olarak mega bir fren üreticisi olan Astemo’nun Bursa fabrikasının İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapıyorum. Kariyerime 22 yıl önce global ölçekte sektöründe lider olan Prysmian Group bünyesinde başladım ve çalıştığım süre boyunca insan kaynaklarının tüm fonksiyonlarında çalışma imkânı buldum. Ardından Gelişim ve Yetenek Yönetimi Müdürü olarak Beyçelik Gestamp’ta çalıştıktan sonra, son 3,5 yıldır mevcut görevimi sürdürüyorum. İnsan Kaynakları alanında çalıştığım bu süre zarfında, insan odaklı yaklaşımı ve stratejik bakış açısını merkez alan bir gelişim yolculuğundan geçtim. Şu an 600 kişilik bir organizasyonun insan kaynakları süreçlerinden sorumluyum. Aynı zamanda Avrupa Bölgesi İnsan Kaynakları ekibinin de bir parçası olarak projelerde aktif rol alıyor ve global dönüşüm süreçlerine katkı sağlıyorum. Mesleki kimliğimin yanında 10 yaşında biri kız, biri erkek ikiz çocuk annesiyim. Çocuklarımın dünyaya gelmesiyle birlikte, özellikle son 10 yılda, iş ve özel hayat arasında denge kurmanın ustalık işi olduğunu çok daha iyi anladığımı söyleyebilirim. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Kariyerimdeki ilk kırılma noktasını, yalnızca operasyonel süreçlere odaklanmanın yeterli olmadığını, stratejik İnsan Kaynakları bakış açısını da geliştirmem gerektiğini fark ettiğim, yaklaşık 1,5 yıl önce şirketimizin içinden geçtiği zorlu kriz sürecinde yaşadım. Bu dönem yalnızca ekonomik dalgalanmalarla sınırlı kalmadı; aynı zamanda hem liderlik hem operasyon sürekliliği hem de yetkinlik yönetimi açısından da büyük bir stres testiydi. Bu farkındalık beni karar alma mekanizmalarında aktif olarak yer almaya yönlendirdi. Aynı dönemde, insanı sadece bir kaynak olarak değil, kurumun gerçek değerini yaratan bir unsuru olarak kurum kültürüne entegre etmek, önemli bir dönüşüm yarattı. İnsan Kaynakları olarak bu süreçte dik ve dengeli bir duruş sergilemek, panik yerine çözüm odaklılıkla ilerlemek kritik öneme sahipti. Genel Müdürümüz ve yönetim ekibinin de büyük destekleriyle, insan kaynakları ekibimle birlikte çalışanları gerçekten dinlemeye, sahadaki ihtiyaçlara kulak vermeye ve açık iletişim ortamını korumaya büyük özen gösterdik. Bu yaklaşımımızın somut karşılığı olarak, çalışan bağlılık oranımızı gözle görülür oranda artırmayı başardık. Aynı zamanda işgücü devir oranında da anlamlı bir düşüş sağladık. Bu sonuçlar, sadece İnsan Kaynakları performansımızın değil, aynı zamanda liderlik yaklaşımımızın ve kurum kültürümüzün sağlamlığının da göstergesi oldu. Bu kriz dönemi bana yalnızca bir zorlukların üstesinden gelmek değil; aynı zamanda kriz yönetimi, dayanıklılık ve dönüşüm odağında müthiş bir öğrenme fırsatı sundu. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, bireysel hedeflerin kurumsal hedeflerle anlamlı bir şekilde kesiştiği noktadır. Sürdürülebilir başarı için sadece sonuçlara değil, süreçlere de değer vermek gerektiğine inanırım. Fark yarattığını düşündüğüm güçlü yönlerim arasında; güçlü bir empati becerisi, kişiler arası açık ve şeffaf iletişim, veriye dayalı karar alma ve uzun vadeli bakış açısı yer alıyor. Aynı zamanda çevik ve öğrenmeye açık olmak, beni dinamik tutan önemli unsurlar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluk, global hedeflerle lokal ihtiyaçlar arasında denge kurmaktı. Farklı kültürlerden gelen beklentilerle çalışırken, bazen karar alma süreçleri karmaşıklaşabiliyor. Bu durumu aşmak için etkili iletişim ve stratejik önceliklendirme becerilerimi geliştirdiğime inanıyorum. Ayrıca, empati ile otoriteyi aynı potada eritmeyi deneyimlediğim bir süreçten geçtim. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? İlk önerim; başkalarından beklemeden kendinize yatırım yapın ve kendinizi sürekli geliştirin. Teknik bilgi ve becerinin yanında duygusal zekanızı, çeviklik yeteneğinizi, liderlik becerilerinizi ve vizyoner düşünce yapınızı geliştirin. İkinci önerim ise sadece işinize değil, çalıştığınız insanlara da saygı duyun ve onları da sürece dahil edin. Uzun vadeli başarı için güvene dayalı ilişkiler her şeydir. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim liderlik anlayışım, ilham veren ve birlikte öğrenen liderliktir. Ekibimde güven ortamını sağlamak, herkesin katkısının değerli olduğunu hissettirmek ve ihtiyaç duyduklarında yollarını açmak ve hayatlarını kolaylaştırmak önceliğimdir. Stratejik hedeflere odaklanırken, ekip üyelerinin motivasyon kaynaklarını da dikkate alırım. Aynı zamanda karşılıklı olarak geribildirim kültürünü destekleyen, başarıyı görünür kılan bir yaklaşımı benimsiyorum. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Hedefimiz, yalnızca üretimde değil; insan yönetimi, yetenek gelişimi ve dijitalleşmede de sektörümüzün öncülerinden biri olmak. Aynı zamanda, kurum kültürümüzü daha kapsayıcı, daha sürdürülebilir bir zemine oturtmak ve günümüz insan kaynakları uygulamalarını süreçlerimize dahil etmek önceliklerim arasında. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? Belirsizlik dönemlerinde çevik olmanın, farklı senaryoları öngörerek hazırlıklı olmanın kritik olduğuna inanıyorum. İnsan kaynakları stratejimizin odağında; yetenek yönetimi, esnek çalışma modelleri ve dijital yetkinlikler yer alıyor. Bu alanlarda yürüttüğümüz yenilikçi uygulamalar sayesinde çalışan deneyimini optimize ediyor, kurumsal performansı artırıyor ve sektörde fark yaratan bir işveren markası olarak öne çıkıyoruz. Uluslararası pazarda ise güçlü iş birlikleri, yerel dinamiklere duyarlılık ve kültürel adaptasyon en önemli araçlarımız. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve kurumsal bir sorumluluk olarak görüyorum. Şimdiye kadar şirketimizin dahil olduğu pek çok eğitim, fırsat eşitliği, çeşitlilik gibi konularda aktif rol alarak, toplumsal faydayı iş stratejilerimizin bir parçası haline getirdik ve hala daha getirmeye devam ediyoruz. İş dünyasının sadece kâr amacı güden değil, ‘değer üreten’ bir aktör olarak konumlanması gerektiğini düşünüyorum. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme, İK’nın operasyonel rollerinden stratejik rollerine geçişini hızlandırıyor. Yapay zekâ sayesinde işe alım, performans yönetimi, eğitim gibi birçok alanda veri analitiği ile daha güçlü kararlar alınabiliyor. Bu dönüşüme ayak uydurmak için sürekli öğrenen bir ekip yapısı ve teknolojiye açık bir kültür inşa etmek üzerine globalden gelen yönlendirmeler ve uygulamalar da işimizi daha kolaylaştırıyor ve biz de lokal ekiplerimizle birlikte bununla ilgili yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Merak etmeyi bırakmayın. Hatalarınızdan öğrenmekten çekinmeyin. Her yeni deneyimi bir öğrenme fırsatına çevirin. Kendi değerlerinizi net bir şekilde belirleyin ve sizi mutlu eden ve her daim besleyen bir ortamda olmayı bilinçli olarak seçin. En önemlisi de proaktif yaklaşımda benimsemeyi, kendi başarınızın sorumluluğunu almayı ve sonunda gelen başarının da bir süreç olduğunu unutmayın. Sabır, süreklilik ve samimiyet sizi her zaman bir adım öteye taşıyacaktır.

Başarısı ve Samimiyetiyle Örnek CEO: Haluk Dortluoğlu'nun Liderlik Sırları Haber

Başarısı ve Samimiyetiyle Örnek CEO: Haluk Dortluoğlu'nun Liderlik Sırları

Kurumsal dünyanın soğuk yüzünü, sıcak ve samimi bir liderlik anlayışıyla değiştiren isimlerden biri: Haluk Dortluoğlu. Yönettiği şirkette sadece rakamları değil, insanları da büyüten, başarıyı ekibiyle birlikte kutlayan ve her fırsatta samimiyetini ortaya koyan Dortluoğlu, CEO'luk koltuğuna oturduğu günden bu yana hem finansal başarıları hem de oluşturduğu pozitif şirket kültürüyle adından söz ettiriyor. Onun liderlik felsefesi, sadece ofis içinde değil, BİM ve File Marketler gibi perakende devlerinin mağaza katlarında da hissediliyor. Kapısı Herkese Açık Bir Lider ve Sahada Müşterisiyle Birlikte Haluk Dortluoğlu'nun liderlik tarzı, klasik CEO kalıplarının çok ötesinde. Kendisiyle sohbet edenlerin veya toplantılarına katılanların ilk fark ettiği şey, ulaşılabilirliği ve çalışanlarına verdiği değer. "Benim kapım herkese açık" felsefesiyle hareket eden Dortluoğlu, departmanlar arası hiyerarşiyi minimuma indirerek, her çalışanın fikrine ve katkısına değer verdiğini hissettiriyor. Koridorlarda yürürken selamlaştığı en genç çalışandan, uzun yıllar tecrübe edinmiş yöneticilere kadar herkesle kurduğu sıcak iletişim, şirket içindeki motivasyonu ve aidiyet duygusunu artırıyor. Dortluoğlu'nun samimiyeti, sadece şirket içi iletişimle sınırlı değil. Onu sıklıkla BİM ve File Marketler gibi şirketin amiral gemisi perakende zincirlerinin mağazalarında, müşterilerle doğrudan temas halinde görmek mümkün. Bu ziyaretlerde, protokolden uzak, basit bir vatandaş gibi rafların arasında dolaşıyor, ürünleri inceliyor ve hatta kasada bekleyen müşterilerle sohbet etmekten çekinmiyor. Müşterilerin dileklerini, şikayetlerini ve beklentilerini ilk ağızdan dinlemesi, ona pazarın nabzını tutma ve stratejilerini doğrudan müşteri geri bildirimleriyle şekillendirme imkanı sunuyor. Bu "sokaktaki vatandaş" yaklaşımı, hem müşteri sadakatini artırıyor hem de şirket imajına olumlu katkı sağlıyor. Sadece Rakamlar Değil, İnsan Odaklı Büyüme ve Perakende Vizyonu Başarılı CEO, sık sık "Biz bir aileyiz" ifadesini kullanıyor ve bu sözü sadece bir söylem olarak bırakmıyor. Çalışanların kişisel gelişimlerine yatırım yapmaktan, onların özel günlerini unutmamaya, hatta zor zamanlarında destek olmaya kadar pek çok konuda ekibinin yanında olduğunu gösteriyor. Bu samimi yaklaşım, çalışanların işlerine daha sıkı sarılmasına ve ortak hedefler doğrultusunda kenetlenmesine yol açıyor. Dortluoğlu'nun liderliğinde şirket, sadece finansal tablolarıyla değil, aynı zamanda mutlu çalışanlar endeksiyle de dikkat çekiyor. Yenilikçi projeler, cesur adımlar ve perakende pazarındaki lider pozisyonunu koruma stratejileri, onun vizyoner bakış açısının bir yansıması. Özellikle BİM ve File Marketler'in rekabetçi perakende pazarında büyümeye devam etmesi, Dortluoğlu'nun müşteri odaklı yaklaşımının ve operasyonel mükemmelliğe verdiği önemin bir göstergesi. Ona göre, bir şirketin gerçek değeri, çalışanlarının motivasyonu, o işe duydukları tutku ve en önemlisi müşterinin kalbini kazanabilmesidir. Haluk Dortluoğlu, iş dünyasının dinamik ve rekabetçi ortamında, insan odaklı bir liderlik modelinin de ne kadar başarılı olabileceğini kanıtlıyor. Samimi duruşu, ulaşılabilir karakteri, ekibine olan inancı ve en önemlisi müşteriye doğrudan temas eden perakende vizyonuyla o, modern CEO profilini yeniden tanımlayan isimlerden biri olarak öne çıkıyor. ##### #######

İş Dünyasının Yeni Trendi:  “KURUMSAL BAĞIŞIKLIK” Haber

İş Dünyasının Yeni Trendi: “KURUMSAL BAĞIŞIKLIK”

Günümüz iş dünyasında şirketler, ekonomik dalgalanmalar, teknolojik gelişmeler ve küresel olayların getirdiği yoğun rekabet ve sürekli adaptasyon ihtiyacıyla karşı karşıya. Bu dinamik ortamda, şirketlerin hayatta kalabilmesi ve sürdürülebilir başarıyı yakalayabilmesi için yeni bir kavram ön plana çıkıyor: Kurumsal Bağışıklık. Bu, sadece bir trend olmaktan öte, şirketlerin geleceği için en güçlü kalkan olarak konumlanıyor. Modern kariyerlerin getirdiği yoğunluk ve iş yerinde artan stres gibi olgular, işverenlerin çalışanlarına yönelik yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini ortaya koydu. İşverenler çalışan sağlığına önemli yatırımlar yapmış olsa da yapılan araştırmalar bu alanda daha fazlasının yapılması gerektiğini gözler önüne seriyor. Kurumsal Bağışıklık Nedir? Elkin Consultancy Kurucusu Elif Elkin, "Kurumsal Bağışıklık" kavramını şöyle tanımlıyor: "Kurumsal bağışıklık, bir şirketin dış tehditlere karşı direnç gösterme ve iç sorunlara hızlı bir şekilde cevap verme yeteneğidir. Bu, şirket kültüründen, çalışanların bağlılığına, risk yönetiminden inovasyona kadar birçok faktörü kapsar. Güçlü bir kurumsal bağışıklık sistemine sahip şirketler, krizlere daha hızlı adapte olur, değişime daha açık olur ve uzun vadede daha başarılı olurlar." Kurumsal Bağışıklığın Önemi Neden Artıyor? Dijitalleşme, küreselleşme ve sürdürülebilirlik gibi mega trendlerin, şirketlerin sürekli olarak dönüşüm geçirmesini gerektirdiğini belirten Elif Elkin, “Bu ortamda, çalışan bağlılığı hiç olmadığı kadar büyük önem kazanıyor. Gallup'un "Küresel İşyerinin Durumu: 2024 Raporu"na göre, dünya genelinde çalışan bağlılık oranı sadece %23 seviyesinde. Bu oran, dünya genelindeki çalışanların yalnızca yaklaşık dörtte birinin işlerine tutkuyla bağlı ve heyecanlı olduğunu göstermektedir. ABD ve Kanada'da bağlılık %33 iken, Avrupa'da bu oran %13 ile oldukça düşük. Dahası, düşük bağlılık gösteren ekiplerde işten ayrılma oranları %18 ila %43 daha yüksek seyrediyor ve ayrılan bir çalışanı değiştirme maliyeti, çalışanın yıllık maaşının yarısı ile iki katı arasında değişebiliyor. Düşük çalışan bağlılığının küresel ekonomiye maliyeti yıllık yaklaşık 8,9 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir. Bu, küresel GSYİH'nın %9'una denk gelmektedir ve şirketler için büyük bir verimlilik kaybı anlamına gelmektedir.” Kurumsal Bağışıklığı Güçlendirmenin Yolları Neler? Elif Elkin, kurumsal bağışıklığı güçlendirmenin yollarını anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: “Kurumsal bağışıklığı artırmaya yönelik çalışmalar sadece inovasyon, risk yönetim sistemleri, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik gibi başlıklarla sınırlı kalmıyor. Tüm bu stratejilerin temelinde, çalışanın yaşam deneyimi ve sağlığı yer alıyor. Araştırmalar, yüksek bağlılığa sahip ekiplerin, düşük bağlılığa sahip ekiplere göre ortalama %14 ila %18 daha üretken olduğunu gösteriyor Bu nedenle, kurumlar her geçen gün çalışan sağlığına yönelik yaptıkları yatırımlarını artırıyor. Elkin Consultancy olarak, şirketlerin bu yeni dönemde kurumsal bağışıklıklarını güçlendirmeleri için stratejik danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Çalışanların bütünsel esenliğini merkeze alan yaklaşımlarımızla, şirketlerin sadece krizlere dayanıklı değil, aynı zamanda geleceğe hazır, dinamik ve başarılı yapılar inşa etmelerine destek oluyoruz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.