Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Istihdam

Kapsül Haber Ajansı - Istihdam haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Istihdam haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Watsons Türkiye’den Yeni Nesil Lojistik Hamlesi Haber

Watsons Türkiye’den Yeni Nesil Lojistik Hamlesi

Watsons Türkiye, 20. yılında Ankara’da çok önemli bir yatırıma imza attı. İkinci dağıtım merkezini başkentte açan Watsons Türkiye, dağıtım merkezinin açılışıyla ülkenin dört bir yanındaki müşterilerine ürünlerini daha hızlı ulaştırmayı, lojistik gücünü artırmayı ve omnichannel operasyonlarını büyütmeyi amaçlıyor. Açılışın, perakende sektörünün emek ve istihdam odağını temsil eden 12 Aralık Mağazacılar Günü’nde gerçekleşmesi, yatırımı sembolik açıdan da daha anlamlı kılıyor. 22 bin metrekarelik alanda daha hızlı ve kesintisiz hizmet Yeni nesil teknolojilerle donatılan ve 22 bin metrekarelik alanda faaliyet gösteren Watsons’ın Ankara’daki dağıtım merkezi, açılış itibarıyla 200’ün üzerinde mağazanın sevkiyat operasyonlarını yönetmeye başladı. Watsons Türkiye operasyonlarının yaklaşık %40’ının bu merkezden yürütülmesi planlanırken, 66 ilde 470’in üzerindeki mağazaya daha hızlı ve kesintisiz hizmet sunulması hedefleniyor. Sürdürülebilirlikte Yeni Adım: Güneş Enerjisi Yatırımı Sürdürülebilirliği işinin merkezine alan Watsons Türkiye, yeni dağıtım merkezinde kurduğu güneş enerjisi sistemiyle bu alandaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Çok yakında merkezin tüm enerji ihtiyacının tamamen güneş enerjisinden karşılanmasıyla birlikte, Watsons Türkiye hem çevresel etkisini azaltacak hem de operasyonlarını daha sürdürülebilir bir yapıya taşıyacak. Açılış töreni, Watsons Türkiye Genel Müdürü Mete Yurddaş ve üst yönetim ekibinin katılımıyla gerçekleştirildi. Hayata geçirilen bu yatırım sayesinde bölgede 100’ün üzerinde kişiye istihdam sağlanırken, Watsons Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve mağazacılık ekosistemine verdiği katkı da güçlenmiş oldu. Watsons Türkiye Genel Müdürü Mete Yurddaş: “Türkiye’nin öncü güzellik ve kişisel bakım perakendecisi olarak 20 yıldır müşterilerimizin hayatına değer katıyoruz. 2025 yılında 50’den fazla mağaza açarak 470 mağazaya ulaştık ve önümüzdeki 3 yılda 200’ün üzerinde mağaza açarak büyümemizi sürdüreceğiz. Bu güçlü büyümeyi desteklemek üzere ikinci dağıtım merkezimizi açtık. Ankara’daki yeni dağıtım merkezimiz, hem mağazalarımıza hem de e-ticaret operasyonlarımıza hız kazandıracak, kusursuz müşteri deneyimimize güç katacak. Müşterilerimize daha yakın olmak, onlara daha hızlı ulaşmak ve omnichannel stratejimizi büyütmek en temel önceliğimiz.” diyerek açılışa özel yorumlarını paylaştı. Watsons Türkiye, yeni yatırımıyla birlikte operasyonel gücünü bir adım ileri taşıyarak tedarik zincirinde esneklik, hız ve verimlilik odağını güçlendirmeye devam ediyor.

Bursa Özel Güvenlik Firmaları Arasında Neden ARVEN Tercih Ediliyor? Haber

Bursa Özel Güvenlik Firmaları Arasında Neden ARVEN Tercih Ediliyor?

ARVEN Özel Güvenlik tam da bu ihtiyaç noktasında devreye giriyor ve Bursa özel güvenlik firmaları arasında çalışma disipliniyle, teknolojiyi etkin kullanma biçimiyle ve kurumsal yaklaşımıyla öne çıkıyor. Sektöre bakışı klasik güvenlik anlayışının çok ötesinde. 5188 sayılı yasaya tam uyumla çalışan bir firma olarak ARVEN, sahada elde ettiği tecrübe ve birikimi düzenli eğitim programlarıyla personellerine aktarıyor. Firmanın amacı, hata payını en aza indirmek ve hizmeti her zaman daha güvenli, daha modern bir seviyeye taşımak. “Gözünüz arkada kalmasın” mottosunu yalnızca bir söz olarak değil, kurum kültürünün özü olarak benimseyen firma; can ve mal güvenliğini en üst standartlarda sağlamak için hem operasyonel hem teknolojik anlamda sürekli gelişiyor. Bursa özel güvenlik şirketi arayışında olan kurumların ARVEN’i tercih etmesindeki en güçlü nedenlerden biri, teknolojiyi aktif şekilde kullanan bir yapıya sahip olması... ARVEN, kamera takip sistemlerinden dijital vardiya kontrolüne, acil durum yönetiminden anlık iletişim çözümlerine kadar birçok modern sistemi operasyonlarına entegre ediyor. Firmanın saha personeli de operasyon merkezi de düzenli eğitimlerle güncel tutuluyor. Bu disiplinli ve yenilikçi yaklaşım, firmanın uzun vadeli hedeflerinin de temelini oluşturuyor: Sektörde lider marka olmak ve her alanda inovasyonu ön plana çıkarmak. Özel güvenlik alanında çalışmak isteyenler için ARVEN’in güçlü bir istihdam yaklaşımı bulunuyor. Bursa güvenlik şirketleri arasında iş başvurusu yapan adaylar, burada düzenli eğitim alan, sertifikalı ve donanımlı bir ekiple çalışma fırsatı buluyor. ARVEN, işe alım süreçlerinde yalnızca temel şartları karşılayan değil, mesleki gelişime açık, motivasyonu yüksek adayları tercih ediyor. Personelin meslek içi gelişimini desteklemek, onları güncel tutmak ve güçlü bir çalışma ortamı sağlamak ARVEN için öncelik. Bu nedenle, Bursa özel güvenlik iş ilanları araştırılırken ARVEN’in sık sık öne çıkması tesadüf değil. Güvenlik sektörüne yeni adım atmak isteyenler için Bursa özel güvenlik kursları ve kurs fiyatları da merak edilen başlıklar arasında yer alıyor. ARVEN, eğitimi sadece bir zorunluluk değil, mesleğin en kritik basamağı olarak görüyor. Sertifikasyon ve eğitim süreçlerini titizlikle yürüten ARVEN, sektörde donanımlı personelle güven veren bir yapı oluştururken, eğitimli kadroların hem daha verimli çalıştığını hem de kurumlara daha yüksek güven sunduğunu biliyor. ARVEN Özel Güvenlik, Bursa özel güvenlik hizmetlerine ihtiyaç duyan kurumlar için yalnızca bir hizmet sağlayıcı değil, güvenilirlik, kalite ve profesyonellik üzerine kurulmuş bir iş ortağıdır. Teknolojiyi, tecrübeyi ve insan kaynağını aynı çatı altında birleştiren yapısı ile ARVEN, Bursa’daki güvenlik beklentisini sadece karşılamıyor, her zaman bir adım ileri taşıyor. İster kurumsal güvenlik desteği arayan işletmeler, ister sektörde kariyer hedefleyen adaylar... ARVEN’in sunduğu modern, saygılı ve müşteri odaklı yaklaşım, her iki taraf için de güven veren bir deneyim olmaya devam ediyor.

Asgari Ücrette İş Dünyası’nın Beklentisi Yüzde 25-30’luk Artış Haber

Asgari Ücrette İş Dünyası’nın Beklentisi Yüzde 25-30’luk Artış

2026 yılı için asgari ücretin belirleneceği görüşmeler tartışmaların odağında başlıyor. İş dünyası temsilcileri artış oranının sadece büyüklüğünden değil, zamanlaması ve mali yapılar üzerindeki etkisinden de endişe ediyor. Kurumsal hizmet yönetimi sektöründe geniş bir iş gücünü yöneten Allservice’in Yönetim Kurulu Başkanı ve İK Yöneticisi Ebru Akyüz, asgari ücrete ilişkin değerlendirmelerinde hem büyüklük hem de süreç vurgusu yaptı. Kasım 2025 enflasyonu: yıllık %31,07 Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı Kasım 2025 TÜFE verilerine göre yıllık enflasyon %31,07, aylık artış %0,87 olarak gerçekleşti. Özel hesaplama yapan bağımsız enflasyon göstergeleri TÜİK verisinin üzerinde rakamlar verirken (ENAG gibi), resmi veri enflasyonun hâlâ yüksek seyrettiğini teyit ediyor. Bu enflasyon ortamı, hane halklarının reel gelirini baskılarken, şirketlerin ücret maliyetlerini de artırıyor; dolayısıyla asgari ücrette yapılacak düzenlemeler hem sosyal koruma hem de istihdam dinamikleri için belirleyici olacak. İŞVEREN DESTEK BEKLİYOR Hükümet ve ilgili kurumlarca açıklanan 2025 yılı için uygulanan asgari ücret tutarı brüt 26.005,50 TL, net 22.104,67 TL olarak kayıtlarda yer alıyor. İşverene maliyet hesaplamalarında ise sektör ve prim yüklerine göre farklılıklar olmakla birlikte PwC ve ilgili kurumların hesaplarına göre işverene toplam maliyet örnekleri yıllık bazda yaklaşık 30–31 bin TL civarında hesaplanıyor. Bu rakamlar, 2026 için planlanacak artışların işverene getireceği ilave yükün büyüklüğünü göstermesi açısından önem taşıyor. “2026 İÇİN RASYONEL ARTIŞ YÜZDE 25–30 BANDI” Asgari ücret artış oranı sorulduğunda Akyüz, üç temel kriterin—enflasyon, şirket maliyetleri ve çalışan yaşam koşulları—birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti: “2026 için en rasyonel artış yüzde 25–30 bandı. Bu oran çalışanı kısmen korur, işverenin maliyet yapısını bir anda bozmaz. Önemli olan tüm tarafların sürdürülebilir bir zeminde buluşması.” Akyüz’e göre bu bant, hem reel ücretleri toparlamaya yönelik bir adım anlamına gelecek hem de şirketlerin ani nakit baskısı ile karşılaşmasını sınırlayacak. İŞVERENLERİN ÖNCELİĞİ: ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK Akyüz, iş dünyasının sadece “yüzde” ile ilgilenmediğini; artışın önceden duyurulması, takvime bağlanması ve planlanabilir olması gerektiğini vurguladı: “Bugün işverenlerin en büyük beklentisi öngörülebilirlik. Şirketler ani ve yüksek artışlara hazırlanmakta zorlanıyor. Rakamdan çok sürecin planlanabilir olması önemli.” Geçmiş yıllarda tek seferlik büyük artışların KOBİ’ler üzerinde yarattığı baskı hatırlatılırken, orta yolun bulunmasının istihdamı koruyacağı belirtiliyor. YILDA İKİ ZAM TARTIŞMASI: UYGULANABİLİR AMA MEKANİZMA GEREKLİ Akyüz, enflasyonist dönemlerde yılda iki zammın çalışanları koruyabileceğini ancak bunun şeffaf, önceden belirlenmiş bir takvime bağlanması gerektiğini söyledi: “Yıl içinde güncelleme yapılabilir; ancak bunun mutlaka öngörülebilir bir mekanizmaya bağlanması gerekir. Belirsizliği azaltan her adım hem işçiyi hem işvereni rahatlatır.” Uzmanlar, geçmiş uygulamalardan hareketle çift zammın kısa vadede alım gücünü desteklediğini, ancak işletmelerin likidite planlamasında öngörülemeyen dalgalanmalar yaratabileceğini belirtiyor. DEVLETE İŞVEREN TALEPLERİ: SGK VE VERGİ YÜKÜNDE HAFİFLEME Akyüz, işverenlerin artışla birlikte toplam işçilik maliyetinin paylaşılmasına yönelik taleplerini şu sözlerle özetledi: “İşverenler, SGK primleri ve vergi yüklerinde bir miktar hafifleme talep ediyor. Bu sadece işverenin rahatlaması için değil; istihdamın korunması, kayıt dışılığın önlenmesi ve şirketlerin büyüme kapasitesinin devamı için de önemli.” Resmi veriler ve işletme hesaplamaları, işçiden ve işverenden kaynaklanan sosyal güvenlik maliyetlerinin toplam işçilik maliyetinde belirleyici olduğunu gösteriyor; bu nedenle kamu destek mekanizmalarının kapsamı tartışmanın merkezinde olacak. Akyüz şirket politikalarını anlatırken, ücret belirlerken yalnızca yasal asgari normların değil; motivasyon, verimlilik, sektör ortalamaları ve müşteri memnuniyetinin de göz önünde bulundurulduğunu ifade etti: “Doğru ücret politikası, çalışanın emeğinin karşılığını aldığı; işverenin de sürdürülebilir bir yapıyı koruyabildiği sistemdir. Bu denge sağlandığında hem hizmet kalitesi hem şirket performansı güçlenir.” 2026’DA BELİRLEYİCİ KRİTERLER — ENFLASYON, ÖNGÖRÜ VE KAMU DESTEĞİ Ekonomistler ve sektör temsilcileri, 2026 asgari ücret kararının enflasyonun seyri, kamu maliyesinin destek kapasitesi ve işverenlerin mali dayanıklılığı çerçevesinde alınacağını belirtiyor. Akyüz’ün vurguladığı gibi, izlenecek yol “denge” olacak: çalışan korunacak; ancak işverenlerin iflas, istihdam daralması veya kayıt dışına yönelme risklerine karşı korunması da benzer ölçüde değerlendirilecek.

Tepe Kurumsal, Türkiye’nin En Geniş Entegre Hizmet Ağını Tek Marka Altında Topladı Haber

Tepe Kurumsal, Türkiye’nin En Geniş Entegre Hizmet Ağını Tek Marka Altında Topladı

Tepe Kurumsal, tüm hizmetlerin aynı kalite standardıyla yönetildiği ve operasyonların tek merkezden koordine edildiği bir modeli benimseyerek; robotik sistemler, IoT, yapay zeka ve fintech çözümleri gibi teknolojileri hizmet süreçlerine entegre ediyor. Bu sayede işletmelerin iş yükünü azaltmayı, süreçleri sadeleştirmeyi ve zaman kazandırarak verimliliği artırmayı sürdürüyor. Türkiye’de 30 yılı aşkın süredir, Kurumsal Hizmetler pazarına öncülük eden marka, yeni yapısını, hizmet modelini ve gelecek hedeflerini düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Tepe Kurumsal Yönetim Kurulu Başkanı Levent Güler ve Tepe Kurumsal İcra Kurulu Başkanı Murat Altıkardeşler’in sözcülüğünde gerçekleştirilen toplantıda teknolojinin ve dijitalleşmenin baş döndüren hızına uyum sağlayabilen, yeni teknolojileri kullanan bütünleşmiş bir modelin kurumlara sağladığı verimliliğin altı çizildi. Yeni yapılanma ile Tepe Güvenlik, Tepe Tesis Yönetimi, Tepe Gurme, Tepe ONE, Tepe İSG ve Tepe PRO markaları Tepe Kurumsal çatı markası altında, tek organizasyon olarak faaliyet göstermeye devam edecek. Böylece fiziki güvenlikten elektronik güvenlik teknolojilerine, entegre tesis yönetiminden profesyonel temizlik ve teknik bakıma; kurumsal yemek hizmetlerinden iş sağlığı ve güvenliği çözümlerine, endüstriyel hijyen tedarikine kadar tüm hizmetler tek merkezden, bütünleşik bir mimari ile sunulacak. “Teknolojiyi arkamıza alarak 1 milyar dolarlık ciro hedefliyoruz” Tepe Kurumsal Yönetim Kurulu Başkanı Levent Güler, Tepe Kurumsal’ın Bilkent Holding bünyesinde yer aldığını ve yüzde 100 Türk sermayesiyle kurularak birçok iş kolunda faaliyet gösterdiğini söyledi. 1986 yılında Bilkent Üniversitesi tarafından kurulan Bilkent Holding’in yurtiçi ve yurtdışında inşaat, mobilya, perakende, savunma sanayi, güvenlik, sigorta, turizm, enerji ve gayrimenkul gibi birçok sektörde faaliyet gösterdiğini, TAV ve İDO gibi iştirakleriyle havalimanı ve deniz otobüsleri işletmeciliğinde de etkin olarak yer aldığını belirtti. Levent Güler sözlerine şöyle devam etti, “Bilkent Holding bünyesinde yer alan Tepe Kurumsal olarak 81 ilde, Türkiye’nin ilk 500’ünde yer alan birçok büyük markaya, hastanelere, kamu kurumlarına, limanlara, bankalara hizmet veriyoruz ve istikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz. Biz, sürdürülebilir bir büyüme için yerli sermayenin gücüne inanıyor ve bu doğrultuda ülke ekonomisine katkıda bulunmak için çalışıyoruz. Geçtiğimiz her gün, iş dünyasının tek noktadan erişilebilen, teknolojik ve sürdürülebilir çözümlere olan ihtiyacı artıyor. Biz de bu ihtiyaca daha güçlü yanıt verebilmek için hizmetlerimizin entegre yapısını yeni bir kurumsal mimari altında daha bütüncül bir modele taşıdık. Önümüzdeki dönemde veriye dayalı yönetim ve süreç verimliliği odağında müşterilerimize daha fazla değer sunmaya devam edeceğiz” dedi. Levent Güler sözlerine şöyle devam etti: “Teknoloji ve dijitalleşme, artık her sektörde olduğu gibi bizim de en kritik odak alanlarımızdan biri haline geldi. Bu alandaki yatırımlarımızın gücüyle, hizmet sunduğumuz tüm sektörlerde operasyonel mükemmeliyeti bambaşka bir seviyeye taşıyoruz. Entegre yapımız ve stratejik hedeflerimiz doğrultusunda, önümüzdeki dönemde 1 milyar dolarlık ciro büyüklüğüne ulaşmayı hedefliyoruz.” 3 çizginin olduğu her yerde, tüm hizmetler tek merkezden ve tek standartla sunuluyor Toplantıda şirketin yenilenen yapılanmasını, büyüme vizyonunu ve 2026 hedeflerini paylaşan Tepe Kurumsal İcra Kurulu Başkanı Murat Altıkardeşler, geçtiğimiz yıl itibarıyla tüm hizmet süreçlerini yeniden ele aldıklarını ve teknoloji odaklı yeni bir yapıya geçtiklerini söyledi. Altıkardeşler, altı markanın tek bir çatı altında birleştirilmesinin müşteriye daha sade ve öngörülebilir bir hizmet modeli sunduğunu, operasyonları ise daha verimli bir yapıya taşıdığını vurgulayarak, “Türkiye’nin dört bir yanındaki güvenlik, temizlik, yemek, teknik bakım, İSG ve tesis yönetimi süreçlerini artık ortak bir akıl ve ortak standartla yönetiyoruz. Bugün duyurduğumuz yeni model, iş yükünü azaltmayı, süreçleri sadeleştirmeyi, zaman kazandırmayı ve böylece verimliliği artırmayı hedefliyor” dedi. Tepe Kurumsal’ın dönüşümünü “Tepe yenileniyor” sözleriyle özetleyen Altıkardeşler, “Artık sahada üç çizgimizi gördüğünüz her yerde tüm hizmet ihtiyaçlarınız tek merkezden, tek standartla ve eksiksiz şekilde çözülüyor. Bu sadece bir iş modeli değil; yerli, milli ve sorumluluk duygusuyla kurulmuş bütünleşik bir hizmet ekosistemidir” dedi. “400 Milyar TL büyüklüğünde bir pazardayız ve şirketler hizmetlerde entegrasyon bekliyor” Murat Altıkardeşler konuşmasında sektörün büyüklüğüne de dikkat çekerek şunları söyledi: “Bugün entegre tesis yönetimi, güvenlik, yemek ve İSG hizmetlerini kapsayan pazarın büyüklüğü yaklaşık 400 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Şirketlerin artık çok net bir beklentisi var: entegrasyon ve tek noktadan hizmet. Bizim ortaya koyduğumuz yeni model tam olarak bu ihtiyaca cevap veriyor. Tüm hizmetlerin tek elden yönetimi, tek fatura, tek muhatap ve tek takip sistemiyle sunulması işverenler için ciddi bir zaman tasarrufu sağlıyor. İSG’den sarf malzeme tedarikine kadar uzanan tüm operasyonların aynı merkezden yönetilmesi ise şirketlerin kendi ana işine odaklanmasını çok daha kolay hale getiriyor.” Tepe Kurumsal, 2026’da yurt dışı açılımını hedefleri arasına aldı Tepe Kurumsal, dijitalleşme ve entegre hizmet mimarisi üzerine kurduğu yeni yapıyı yalnızca Türkiye ile sınırlı görmüyor. Şirket 2026’da hizmet modelini bölgesel bir marka haline getirme hedefiyle yurt dışı açılım planlarını da devreye alıyor. Avrupa başta olmak üzere farklı coğrafyalarda uygulanabilir bir operasyon mimarisi oluşturmayı amaçlayan Tepe Kurumsal, teknoloji odaklı hizmet yaklaşımını global ölçekte konumlandırmayı hedefliyor. Yeni kurumsal kimliğin temeli: Müşteri, Çalışan ve Sürdürülebilir Gelecek Yeni kurumsal kimliğin temelinin üç önemli odaktan oluştuğunu belirten Murat Altıkardeşler şöyle konuştu: “Müşteri, Çalışan ve Sürdürülebilir Gelecek… Bu üç başlık, yalnızca yeni kimliğimizin değil, aynı zamanda yürüttüğümüz tüm dönüşüm projelerinin ortak referans noktası. Artık bütün hizmet modelimizi bu üç eksen üzerinde şekillendiriyoruz. Müşteri odağında oldukça güçlü bir konumdayız. Türkiye’de yerli pazarın yaklaşık yüzde 10’una hitap ediyoruz. Bugün 2.000’den fazla müşterimize, 10.000’in üzerinde projede hizmet sunuyoruz. Sadece 2025 yılında 200 yeni markayı bünyemize kattık. Çoklu hizmet satışlarında bu yıl yüzde 20 büyüdük, gelecek yıl için ise yüzde 50 artış hedefliyoruz. Her yıl yüzde 10 seviyesinde organik büyüme gösteriyoruz.” dedi. Tepe Kurumsal’ın hedefi: EFQM 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi EFQM Mükemmellik Modeli’nde 2026 yılı için ödül başvurusu hazırlıklarını yürüttüklerini söyleyen Murat Altıkardeşler, şöyle konuştu: “Altı şirketimizin katılımıyla kapsamlı bir özdeğerlendirme süreci yürüttük ve EFQM Mükemmellik Modeli’nde 2026 yılı için ödül başvurusu hazırlıklarımıza başladık. Kurumsal dönüşüm programımızın merkezine EFQM modelini yerleştirdik ve bu yaklaşımı hem mavi yaka hem de beyaz yaka çalışanlarımıza yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Modelin tüm yedi kriteri kapsamında çalışmalarımızı tamamlayarak özdeğerlendirme sürecini sonuçlandırdık. Odak grup çalışmaları, eğitimler ve farkındalık programlarıyla gelişim yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Bu süreçte EFQM 5 Yıldız Yetkinlik Belgesi için başvurumuzu hazırlıyor ve yıl içerisinde Yetkinlik Ödülü almayı hedefliyoruz.” “2030 hedefimiz: Entegre hizmetten entegre veriye geçiş” Tepe Kurumsal’ın “sürdürülebilir gelecek” vizyonunu anlatan Altıkardeşler, kendilerini yalnızca temizlik, güvenlik veya yemek hizmeti sunan bir grup değil; veriye dayalı, dijitalleşmiş ve sürdürülebilirlik odaklı bir hizmet platformu olarak konumlandırdıklarını söyledi. HR, CRM, mobil uygulama ve bulut teknolojilerini kapsayan dört temel üzerinden 100’ün üzerinde dijital sürecin yeniden yapılandırıldığını; insansız temizlik araçları, IoT uygulamaları, veri odaklı yönetim sistemleri ve otomasyon yatırımlarının hızla büyüdüğünü belirtti. “Bugün bir AVM’de güvenliği sağlayan ekipten, aynı kampüste yemeği yapan ve tesis yönetimini yürüten ekibe kadar tüm operasyon Tepe Kurumsal çatısı altında birleşiyor. Odaklandığımız ve hayata geçirmek üzere olduğumuz operasyonların tek ekrandan izlenebildiği, risklerin önceden tahmin edildiği ve enerjinin optimize edildiği bir yapı hedefliyoruz. Bizim için 2030 sadece ‘entegre hizmet’ değil, aynı zamanda ‘entegre veri’ demek” sözleriyle geleceğe ilişkin yol haritasını paylaştı. Tepe Kurumsal Türkiye’nin istihdam sıralamasında 9. Sırada Konuşmasının sonunda çalışan odağı kapsamında Bilkent Holding çatısı altında yaklaşık 40.000 kişinin bulunduğunu, bunun 30.000’inin Tepe Kurumsal çatısı altında görev yaptığını söyleyen Altıkardeşler, şirketin Türkiye’nin istihdam sıralamasında 9. sırada yer aldığını ve kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmaların sürdüğünü aktardı. Tepe Akademi aracılığıyla yılda 1 milyonun üzerinde eğitim verildiğini, çalışan bağlılığını güçlendiren sadakat programlarının devrede olduğunu, Tepe Hayat yapısıyla deprem, yangın ve acil durumlara yönelik profesyonel eylem planları oluşturulduğunu dile getirdi.

GÜSOD, "Özel Güvenliğin Yıldızları" Ödül Töreninde Sektörün Kahramanlarını Onurlandırdı  Haber

GÜSOD, "Özel Güvenliğin Yıldızları" Ödül Töreninde Sektörün Kahramanlarını Onurlandırdı 

24 özel güvenlik görevlisinin ödül aldığı törende konuşan GÜSOD Başkanı Turgay ŞAHAN, ‘Özel Güvenliğin Yıldızları’ ödül töreni, bizim için ayrı bir anlam ve öneme sahip. Ödül töreninin sektörün gelişim sürecine önemli katkılar sağlayacağına inanıyor, bu tür etkinliklerin sektörün prestijini ve çalışma kalitesini artıracağını düşünüyoruz.” dedi. GÜSOD; özel güvenlik sektörünün yıldızlarını ödüllendirdi. Sektör emekçileri olan özel güvenlik görevlilerinin moral ve motivasyonu artırmak, başarılarını teşvik etmek, aidiyet duyguları kuvvetlendirmek ve özel güvenlik sektörünün toplumdaki algısını güçlü kılamaya yönelik olarak her yıl düzenlenen "Özel Güvenliğin Yıldızları" ödül töreninin 5’incisi bu yıl 9 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirildi. GÜSOD üyeleri bünyesinde istihdam edilen özel güvenlik görevlileri arasından, 2025 yılındaki başarıları ve özverili çalışmaları nedeniyle takdir edilen 24 özel güvenlik görevlisine, gerçekleştirilen organizasyonla ödülleri verildi. "Özel Güvenliğin Yıldızları" ödül törenine Özel Güvenlik Denetleme Başkanı Sn. Suat ÇELİK, GÜSOD Yüksek istişare Kurulu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, GÜSOD Üyeleri ve özel güvenlik görevlileri katıldı. “Özel Güvenliğin Yıldızları ödül törenini düzenlemekten büyük gurur duyuyoruz” GÜSOD Başkanı Turgay ŞAHAN, “Özel güvenlik sektörünün görünmeyen kahramanlarını, zor şartlarda görev yapan çalışanlarımızı, emekleriyle bu ülkenin her metrekaresine genel kolluk kuvvetleri ile çalışarak huzur ve güven taşıyan özel güvenlik profesyonellerimizi onurlandırmak bizler için büyük önem taşıyor. Özel güvenlik görevlileri; hastanelerden havaalanlarına, fabrikalardan AVM’lere, kamu kurumlarından kritik tesislere kadar toplumun her noktasında ilk temas, ilk güven ve ilk müdahale hattı olarak 5188 sayılı yasanın kendilerine verdiği yetki ile görev yapmaya devam ediyor. Kamu otoritelerinin desteği ve katılımıyla gerçekleştirilen bu törenin sektörün gelişim sürecine çok önemli katkılar sağlayacağına, sektörün prestijini ve çalışma kalitesini artıracağına inanıyor, töreni düzenlemekten büyük bir gurur duyuyoruz.” dedi. “Özel güvenlik görevlilerine hak ettikleri değerin verilmesi en büyük arzumuz” Kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyette görev yapan özel güvenlik sektörünün dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de büyümeye devam ettiğini belirten ŞAHAN, “Dernek bünyemizde yer alan özel güvenlik şirketlerinde 60 binin üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam ediliyor. Derneğimiz, özel güvenlik sektöründe yeni istihdam alanları yaratmaya yönelik çalışmalar yapmaya devam ederken sektör emekçileri olan özel güvenlik görevlilerinin özlük ve yan haklarında iyileştirmeler yapılması konusunda kamu otoriteleri nezdinde girişimlerde bulunmayı sürdürüyor. GÜSOD olarak stratejilerimizi sektöre öncülük edecek bir yol haritasıyla ortaya koymaya devam ediyoruz. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi, mesleki standartların yükseltilmesi, ücret politikasının adil ve sürdürülebilir olması, şirketlerimizin daha etkin güvenlik hizmeti sunması, teknolojik imkân ve kabiliyetlere kavuşması bizim için temel politikalar arasında yer alıyor. Gece gündüz, yaz-kış, bayram, hafta sonu demeden özveriyle çalışan ve varlıklarıyla topluma huzur veren, sektörümüzün kahramanları olan özel güvenlik görevlisi çalışanlarına hak ettikleri değerin verilmesi en büyük arzumuz.” açıklamasını yaptı. “Profesyonel ve itibarlı bir özel güvenlik ekosistemi hepimizin ideali” Özel güvenlik sektörü ile kamu kurumları arasındaki güçlü iş birliğinin ülkemizin daha güvenli, daha düzenli ve daha dirençli bir yapıya kavuşmasında kilit bir rol oynamakta olduğuna dikkat çeken GÜSOD Başkanı Turgay ŞAHAN, “Özellikle İçişleri Bakanlığı Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı’na sektörümüze yönelik yürüttükleri çalışmalar ve sürekli daha yetkin bir yapıya kavuşmak için bizlere sağladıkları katkı için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Saha uygulamalarında genel kolluğun ve kamu gücünün desteğini alarak görev ifa etmek, mevzuat süreçlerinde öne çıkmış olan istişare kültürünün avantajını yaşamak, ortak eğitim programları ile yetkinlikleri yükseltmek, sektörümüzün geleceğine yatırımlardır. Profesyonel, itibarlı, günün ihtiyaçlarına uygun bir özel güvenlik ekosistemi tüm paydaşları ile hepimizin idealidir. Gerek tüzüğümüzün görev ve sorumluluk olarak belirlemiş olduğu konular, gerekse sektörel gelişmeler ve ihtiyaçlar kapsamında oluşan konu başlıklarını takip etmeyi bir görev kabul ediyoruz. Tüm ödül sahiplerini yürekten kutluyor; başarılarının tüm meslektaşlarımıza ilham olmasını diliyorum.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Knauf’un Üst Yönetiminde İlk Defa Bir Türk Yönetici Haber

Knauf’un Üst Yönetiminde İlk Defa Bir Türk Yönetici

Türkiye’de Ankara, İzmit ve Eskişehir’de toplam 4 üretim tesisiyle faaliyet gösteren şirket, ülkemizde kapasite arttırımı, yeni tesis yatırımları ve Ortadoğu & Afrika bölgesine hizmet verecek bir AR-GE merkezi kurulmasını değerlendiriyor. 1932'de Almanya’da kurulan ve bir aile şirketi olarak başlayıp, dünyanın önde gelen yapı malzemeleri şirketlerinden biri haline gelen Knauf'un tepe yönetiminde Ocak 2026 itibariyle ilk kez bir Türk yer alacak. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nden 1993 yılında mezun olan Murat Akyıldız, farklı sektörlerde faaliyet gösteren global şirketlerde başlangıçta satış ve pazarlama alanlarında görev alırken, sonrasında üst düzey yönetici sorumlulukları üstlendi. 2021 yılında Knauf’a katılan Akyıldız; Türkiye, Orta Doğu, Afrika ve Güney Asya’dan sorumlu bölge CEO’su olarak göreve başladı ve şirkette bu göreve atanan ilk Türk oldu. Akyıldız, şirketin bölgedeki yönetim takımını geliştirme, pazardaki rekabetçi konumunu güçlendirme ve yenilikçi stratejiler oluşturma konularında liderlik sergiledi. Bu başarılı çalışmalar ve elde edilen üstün sonuçlar Akyıldız’ı şirketin üst düzey dört yöneticisinden biri olan “Global Yönetici Ortak” görevine taşıdı. Türkiye stratejik öneme sahip Knauf’un 90 ülkede, toplam 320 üretim tesisi, 43.5 bin çalışanı ve 15 milyar Euro’yu aşkın cirosu bulunuyor. Oldukça geniş çapta madencilik, üretim ve dağıtım ağına sahip olan Knauf, alçı ve yalıtım malzemelerinde dünya çapında çok önemli bir konumda yer alıyor. Türkiye hem coğrafi konumu hem de kayda değer büyüklükteki inşaat sektörü sayesinde, Knauf'un global planlarında stratejik önem taşıyor. Türkiye'deki pazar dinamiklerini ve gelişmeleri yakinen izleyen Knauf, kapasite artırımı, yeni tesis yatırımları ve Ortadoğu & Afrika bölgesine hizmet verecek bir AR-GE merkezi kurulmasını değerlendiriyor. Knauf, alçı ürünlerinde Ankara’da 2, İzmit’de 1; yalıtım ürünlerinde ise Eskişehir’de 1 olmak üzere toplam 4 üretim tesisiyle Türkiye’de faaliyet gösteriyor. "Türkiye'de üretime ve istihdama katkı sağlıyoruz" Murat Akyıldız, Knauf ailesi olarak hem bireysel hem de kurumsal seviyede iki ülke arasında uzun yıllara dayanan dostluk ve iyi ilişkilere ekonomik alanda katkı sağlamaktan mutlu olduklarını söyledi. Knauf, halihazırda 500'den fazla kişiye doğrudan istihdam sağlamakla birlikte bugüne kadar Türkiye'ye 250 milyon Euro’luk yatırım yaptı. Bir Türk olarak, Knauf gibi 90 yılı aşan tarihçeye sahip saygın bir dünya devinde en üst düzeyde görev almaktan gurur duyduğunu vurgulayan Akyıldız, grup olarak Türkiye'de üretime ve istihdama katkı sağlamaya devam edeceklerini ifade etti. Dijitalleşme ve AR-GE çalışmaları sayesinde faaliyetlerinin ivme kazanmaya devam ettiğini vurgulayan Akyıldız, 2026 Türkiye konjonktürüne ilişkin şunları kaydetti: "Knauf olarak ekip çalışmasını, güveni ve dayanışmayı temel alan insan odaklı bir şirketiz. Çalışanlarımıza yatırım yaparak güvenli ve sıcak bir çalışma ortamı oluşturuyor, onlar için en iyi işveren olmayı hedefliyoruz. Şirket bilinirliği ve sektörel uzmanlığımızı aynı zamanda işveren marka çalışmalarımızla birleştirerek global alanda lider bir marka olarak kabul görüyoruz.” “Amacımız yarının yaşam alanlarını birlikte inşa etmek. Bu bağlamda iş ortaklarımızla birlikte müşterilerimizin projelerine güvene dayalı, uygulama odaklı, yüksek performanslı ve sürdürülebilir sistem çözümleri sunmaya devam edeceğiz. Köklü değerlerimiz, yetkin çalışma arkadaşlarımız, güçlü finansal yapımız ve üstün teknik tecrübemiz sayesinde 2026 yılını da doğru değerlendirerek, mevcut riskleri stratejik avantajlara dönüştürmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda müşterilerimizin gözünde, 'birlikte çalışması en kolay marka' olma gayemizi gelecek yılda daha da güçlendirmek istiyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Psikolojik Dayanıklılık Engelleri Aşmayı Kolaylaştırıyor! Haber

Psikolojik Dayanıklılık Engelleri Aşmayı Kolaylaştırıyor!

Engellilik bireyin mizacına göre olumlu veya olumsuz etkiler gösterebiliyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, engelliliğin doğuştan, kaza sonucu veya uzun süren bir hastalığa bağlı olarak organ bozukluğu ya da yokluğu nedeniyle bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yeteneklerde çeşitli derecelerde kayıp olarak tanımlandığını ifade ederek, “Bazı bireyler engelli olarak doğarken, bazıları için engellilik yaşamın herhangi bir döneminde aniden ortaya çıkabilir veya zaman içinde yavaş yavaş gelişebilir. Bu iki durumun psikolojik etkileri farklılık gösterebilir. Bireyin mizacı, kişilik özellikleri ve sahip olduğu psikolojik, sosyal, çevresel ve finansal kaynaklar, özellikli bireylerin iyi oluşu üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler gösterebilir.” dedi. Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığı şartlara da bağlı Psikolojik dayanıklılık, bireyin stresli ve zorlayıcı yaşam deneyimleri karşısında uyum sağlayabilme, esneklik gösterebilme ve güçlenerek ilerleyebilme yeteneği olduğuna dikkat çeken Aytop, “Engellilik deneyimi psikolojik dayanıklılığı hem olumlu hem olumsuz yönde etkileyebilir. Engellilik deneyimi, bireyleri yaşamın zorluklarına karşı daha sabırlı, esnek, uyumlu ve anlayışlı olmaya teşvik edebilir. Bu süreç, problem çözme becerilerini geliştirmelerine ve mevcut şartları daha yaratıcı ve işlevsel kullanmayı öğrenmelerine katkı sağlayabilir. Öte yandan, eşlik eden ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar, engele bağlı gelişen fiziksel sınırlılıklar, toplumsal önyargılara ve etiketlemelere maruz kalmak, dışlanmak, sosyal izolasyon, çeşitli imkanlara erişilebilirlik sorunları (eğitim, sağlık, istihdam gibi), ekonomik zorluklar bireyin öz-şefkatini, öz-saygısını, öz-değerini, öz yeterliğini, öz- farkındalığını, kendisi ve çevresi üzerindeki kontrol hissini, umudunu, yaşam doyumunu, motivasyonunu, kişiler arası ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını zedeleyebilir.” diye konuştu. Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını artıran faktörler neler? Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını artıran faktörlere işaret ederek, “Bireyin öz-şefkati, öz-saygısı, öz-değeri, öz-yeterliği, öz-farkındalığı, kendini kabulü, anlam ve amaç arayışı, erdemleri ve karakter güçleri ile etkili iletişim ve empati becerileri, dayanıklılığı güçlendiren önemli psikolojik kaynaklar arasında yer alıyor. Ayrıca aile içi sağlıklı iletişim, karşılıklı anlayış, adil görev dağılımı ve değişen koşullara uyum, bireyin kendini değerli hissetmesini ve zorluklarla başa çıkmasını destekliyor.” ifadesinde bulundu. Sosyal ve toplumsal desteklerin de kritik olduğunu belirten Aytop, “Sosyal çevreden algılanan destek, yalnızlık ve izolasyon hissini azaltarak kaygı ve depresyona karşı koruyucu rol oynuyor. Yapılandırılmış psikoterapi, bireylerin esneklik, farkındalık ve problem çözme becerilerini artırırken, erişilebilir fiziksel ortam, eğitim ve istihdam olanakları, zorbalık ve ayrımcılığın azaltılması; özellikli bireylerin hem günlük yaşamda hem de psikolojik olarak daha dayanıklı olmalarını sağlıyor.” şeklinde konuştu. Toplumdaki önyargılar özellikli bireyin kendini değerli hissetmesini zorlaştırıyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığını zayıflatan risklere de dikkat çekerek, “Engelin getirdiği zorunlu sınırlamalara ek olarak, toplumdaki önyargılar, etiketleyici tutumlar ve ayrımcılık bireyin kendini değerli hissetmesini zorlaştırıyor; eğitim, istihdam ve sosyal yaşamda yaşanan eşitsizlikler aidiyet duygusunu azaltıyor. Sürekli mücadele gerektiren mimari ve sistemsel engeller, kronik stres, tükenmişlik ve yorgunluğa yol açarken, aşırı korumacı veya baskıcı aile ve çevre tutumları bireyin bağımsızlık, özgüven ve kendini gerçekleştirme çabalarını engelleyebiliyor. Özellikle sonradan özellikli olan bireyler kayıp ve yas süreciyle karşı karşıya kalıyor, umutsuzluk ve belirsizlik düşünceleri psikolojik dayanıklılığı zayıflatıyor; tüm bunlar depresyon ve kaygı bozuklukları gibi ruhsal sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırabiliyor.” dedi. Hobilerle ilgilenmek ruhsal dengeyi ve içsel güveni artırıyor Özellikli bireylerin günlük yaşamda psikolojik dayanıklılıklarını artırmak için duygusal farkındalık geliştirmelerinin, zor duyguları tanıyıp kabul etmelerinin ve bunları yargısızca deneyimlemelerinin önemli olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, “Bireylerin güçlü yönlerine odaklanması, sanatsal ve sportif faaliyetler, problem çözme, teknoloji kullanımı gibi alanlarda kendini ifade etmesi özsaygı, öz-yeterlik ve motivasyonu artırıyor. Düzenli uyku, dengeli beslenme, fiziksel hareket ve planlı bir gün gibi günlük rutinler ile sosyal destek ağlarının güçlendirilmesi dayanıklılığı besliyor. Kendine zaman ayırmak, hobilerle ilgilenmek, öz-şefkat göstermek ve küçük, gerçekçi hedefler belirlemek ruhsal dengeyi ve içsel güveni artırıyor. Ayrıca rehabilitasyon programları, destek grupları ve gerektiğinde profesyonel psikolojik destek, bireyin kaynaklarını etkin şekilde kullanmasını, zorluklarla başa çıkmasını ve anlamlı, amaçlı bir yaşam sürmesini sağlıyor.” diye konuştu. Engellilere destekte toplumun rolü de büyük Özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığının yalnızca bireysel çabalarla sınırlı olmadığını, toplumun tutum, norm, değer ve fiziki yapılarıyla doğrudan ilişkili olduğunu ifade eden Aytop, “Toplumun özellikli bireyleri kabul eden, kapsayıcı ve çeşitliliği değerli gören bir atmosfer oluşturması, bireyin kendisini ait ve değerli hissetmesini sağlar. Fiziksel çevrede erişilebilirlik düzenlemeleri, eğitimde fırsat eşitliği ve kapsayıcı politikalar; bireyin bağımsızlık, özgüven ve sosyal aidiyet duygusunu güçlendirerek psikolojik dayanıklılığa katkı sunar. Ayrıca toplumun özellikli bireylere yönelik bilinçlenmesi ve farkındalık çalışmaları, yanlış inanç ve önyargıları azaltarak sosyal izolasyon ve psikolojik sıkıntı riskini düşürür.” şeklinde konuştu. Toplumun rolünün yalnızca farkındalıkla sınırlı kalmadığını; istihdam politikaları, sosyal destek sistemleri, gönüllü çalışmalar ve sosyal hizmet mekanizmaları da bireyin dayanıklılığını güçlendirdiğini ifade eden Aytop, “Özellikli bireylerin kamusal alanda görünür olması, karar alma süreçlerine dahil edilmesi ve haklarının uygulanabilir olması, kendilerini değerli ve güvende hissetmelerini sağlıyor. Sağlık hizmetlerine, rehabilitasyon ve psikolojik desteğe erişim imkânları ile sosyal güvenlik mekanizmaları; yaşam kalitesini artırarak, özellikli bireylerin hem zorluklarla başa çıkma kapasitesini hem de içsel güçlerini destekliyor.” ifadesinde bulundu. Yüksek psikolojik dayanıklılık sağlığı olumlu etkiliyor Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, yüksek psikolojik dayanıklılığın özellikli bireylerin hem fiziksel hem de sosyal sağlığını olumlu etkidiğini belirterek, şöyle devam etti: “Dayanıklı bireyler stresle daha sağlıklı başa çıkar, duygularını düzenler, sorunlarla etkili şekilde yüzleşir ve gerektiğinde sosyal veya profesyonel destek alarak ruhsal yüklerini hafifletir; bu durum bağışıklık sistemi ve iyileşme süreçleri üzerinde koruyucu etki sağlar. Aynı zamanda dayanıklılık, bireyin kendi sağlığına yönelik sorumluluklarını yerine getirmesini kolaylaştırır; düzenli kontroller, tedaviye uyum, ilaç kullanımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları daha kolay benimsenir. Sosyal yaşamda da dayanıklılık, güvenli ilişkiler kurma, iletişimde rahatlık ve sosyal etkinliklere katılımı artırır; yalnızlık ve izolasyonu azaltarak yaşam doyumunu yükseltir. Dayanıklı bireyler zorluklarla karşılaştığında pes etmek yerine çözüm yolları üretir, eğitim, iş ve topluluk faaliyetlerinde aktif rol alır, özgüven ve öz-yeterlik duyguları sayesinde toplumsal rollere daha cesurca katılır. Bu tutum, hem sosyal başarıyı hem de yaşamdan keyif alma ve üretken olma kapasitesini artırarak özellikli bireylerin genel yaşam kalitesini güçlendirir.” Aileler aşırı koruyucu olmaktan kaçınmalı Uzman Klinik Psikolog Emine Akın Aytop, özellikli bireylerin psikolojik dayanıklılığında ailelerin ve bakıcıların rolünün belirleyici olduğuna vurgu yaparak, “Bireyin engelliliğini kabul etmek, eleştirel değil destekleyici bir tutum sergilemek ve güçlü yönlerine odaklanmak, özsaygı, yeterlilik inancı ve kendine güveni artırıyor. Aşırı koruyucu tutumlardan kaçınmak, bireyin bağımsızlık kazanmasını ve problem çözme becerilerini geliştirmesini sağlarken, etkili iletişim de duyguların ifade edilmesini kolaylaştırıyor. Bireyin günlük yaşamda sorumluluk almasına izin vermek, kişisel bakım, ev işleri veya sosyal aktivitelerde katkıda bulunmasını desteklemek; kontrol duygusunu ve dayanıklılığı güçlendiriyor.” dedi. Ailelerin duygusal destek sağlamasının, empati kurmasının ve bireyin duygularını geçerli bulmasının psikolojik sağlamlık için kritik olduğunu belirten Aytop, “Özellikli bireylerin toplumsal hayata katılımını teşvik etmek, eğitim ve sağlık süreçlerine aktif katılımını desteklemek, başarılarını fark edip takdir etmek dayanıklılığı artırıyor. Ayrıca ailelerin ve bakım verenlerin kendi fiziksel ve ruhsal sağlıklarına özen göstermesi, sosyal ve profesyonel desteklerden faydalanmaları; özellikli bireye sağlıklı ve sürdürülebilir bir destek sunabilmelerini sağlıyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.