Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Iyi

Kapsül Haber Ajansı - Iyi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iyi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yüzlerce Anne ve Çocuk Bu Söyleşide Buluştu Haber

Yüzlerce Anne ve Çocuk Bu Söyleşide Buluştu

Annelere ve anne adaylarına stresle başa çıkabilmenin, beyni iyi yönetebilmenin formüllerini anlatan Cesur, "Bizim kavgamız etrafımızdaki insanlarla değil kendimizle. Önce kendimizle barışmamız gerek" dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile Balıkesir Kent Konseyi'nin ortaklaşa düzenlediği 1. Balıkesir Kitap Fuarı'nın dünkü konuklarından biri de Aile Danışmanı Dilek Cesur'du. "Bu Kitap Annelere Çok İyi Gelecek" kitabıyla aynı ismi taşıyan söyleşide yüzlerce anne ve çocukla bir araya gelen Eğitimci Yazar Dilek Cesur, özellikle anneler e hayati önemde tavsiyelerde bulundu. Sıkıntılı anlarımızda sempatik sistemin devreye girdiğini hatırlatan Dilek Cesur, konuklara "Hemen derin bir nefes alın, 3-4 saniye oksijeni içinizde tutun. Sonra bunu 5-10 dakika yapın. Her yaptığınızda da 'Sen varsan, her şey var. Sen yoksan hiçbir şey yok' deyin. O yüzden sen iyiysen herkes iyi, sen kötüysen herkes kötü. 'Hiçbir şey senin kendi mutluluğundan, huzurundan daha değerli değil' deyin" önerisini yaptı. BEYNİ İYİ YÖNETMENİN FORMÜLÜ NE? Beyni iyi yönetebilmek için öncelikle nefes alışverişini öğrenmek gerektiğinin altını çizen Dilek Cesur, "Hayatın içerisinde her şey var; güzellikler, sıkıntılar hepsi biziz. Bunların hepsine şefkat göstermemiz lazım, kucaklayacağız. Her şeyin merkezinde siz varsınız" ifadelerini kullandı. Her yeni günün bir seçimle başladığını belirten Eğitimci Yazar Dilek Cesur, "Her sabah bir seçimle uyanıyoruz. Ya iyi olmayı seçerek iyi olmaya devam edersiniz ya da kötülük halini seçip her şeye takar, sağlıksız ve mutsuz bir hayat yaşarsınız. Vücuda stres hormonu salgılatırsanız bu sizi hasta eder. Bizim oksitosine ihtiyacımız var. Bunun üretilmesi için de serotonine ihtiyacımız var, dopamin ve endorfine ihtiyacımız var. Bu yüzden kendimizle iyi geçinelim. Bizim kavgamız etrafımızdaki insanlarla değil kendimizle. Önce kendimizle barışmamız gerek" şeklinde konuştu. HAKSIZLIKLARA KARŞI 'ROTA YENİLENİYOR' FORMÜLÜ Söyleşide "Bir gün hepimizin gideceği yer ve sonucu belli" diyerek takıntıların üstüne gidilmesini tavsiye eden Cesur, "Hayatın içerisinde, onunla birlikte gelen her şeye şefkat gösterin. İhanete uğradığınız, kırıldığınız, haksızlığa uğradığınız yerde kendinize şunu söylemeyi unutmayın; rota yenileniyor. Yolunuzu kaybetseniz de her zaman yeni bir rota vardır; geçmişe bay bay, geleceğe hay h ay. Geçmişe bay bay diyenler, geleceğine hay hay diyebilir" ifadelerini kullandı. Eğitimci Yazar Dilek Cesur'un bine yakın katılımcının takip ettiği söyleşisi, fuar alanında yüzlerce kitapseverin uzun kuyruklar oluşturduğu imza günüyle devam etti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Enerjisa Enerji, Daha İyi Bir Gelecek Buluşmalarına Gaziantep'te Start Verdi Haber

Enerjisa Enerji, Daha İyi Bir Gelecek Buluşmalarına Gaziantep'te Start Verdi

Gaziantepli KOBİ’lerin verimlilik ve dijital dönüşüm yolculuğuna ışık tutan etkinlikte; ekonomik verimlilikten etkili iletişime pek çok başlık ele alındı. KOBİ’lere yönelik yenilikçi dijital çözümler tanıtılırken, FutureBright araştırma şirketi tarafından hazırlanan “KOBİ’lerin Veri Analitiği Karnesi” raporu da ilk kez kamuoyuyla paylaşıldı. “Daha İyi Bir Gelecek” Platformu, Türkiye’nin ekonomik verimliliğine katkı sunmak amacıyla 2023 yılında Enerjisa Enerji tarafından kuruldu. Platform; kamu, akademi, iş dünyası, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve sanat çevrelerinden paydaşları bir araya getirerek işletmelerin veriye dayalı karar alma mekanizmaları geliştirmelerine olanak tanıyor ve gelecek nesillere daha akıllı, yeşil bir dünya bırakmak için çalışıyor. Enerjisa Enerji, platformun tek özel sektör paydaşı olarak bu çok paydaşlı girişime liderlik ediyor. Enerjisa Enerji, 2023 Temmuz ayında gerçekleştirdiği platform lansmanından bu yana verimlilik odaklı çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Platformun ilk somut çıktıları olarak Türkiye genelinde işletmelerin mevcut verimlilik düzeyini ortaya koyan ‘Türkiye Verim Araştırması Raporu’ ve ‘Türkiye Verim Haritası’ yayımlanmıştı. Daha iyi bir gelecek buluşmalarının ilk durağı: Gaziantep Enerjisa Enerji liderliğindeki Daha İyi Bir Gelecek Platfotmu, işletmelerin verimliliğine katkı sunmak amacı ile yerel buluşmalarını da başlattı. İlk olarak Gaziantep’te kamu, akademi, sivil toplum, üniversite öğrencileri ve KOBİ temsilcilerinden oluşan 200’ü aşkın katılımcıyla ortak bir vizyon için buluştu. Etkinlikte KOBİ’lerin enerji ve operasyonel verimliliklerini artırmaya yönelik dijital araçlar, iyileştirme önerileri ve ücretsiz eğitim imkanları gibi platformun somut faydaları katılımcılarla paylaşıldı. Alanında uzman isimler; işletmelerin ekonomik verimliliği, etkili iletişim yöntemleri ve enerji verimliliğine ilişkin güncel mevzuat gelişmeleri üzerine deneyim ve görüşlerini aktardı. Bu sayede katılımcı işletmeler, verimlilik odaklı dönüşüm için gereken bilgi birikimine ve ilham verici örneklere ilk elden ulaşma imkânı buldu. Etkinliğin öne çıkan çıktılarından biri, “KOBİ’lerin Veri Analitiği Karnesi” raporunun lansmanı oldu. FutureBright tarafından hazırlanan bu kapsamlı rapor, KOBİ’lerin veri kullanımı konusundaki mevcut durumunu ve gelişime açık alanlarını ortaya koyarak işletmelere önemli içgörüler sunuyor. TAŞCIOĞLU: “Verimliliği sürdürülebilir kılmanın yolu, veriye dayalı bir dönüşümden geçiyor.” Etkinliğin Enerjisa Enerji adına açılış konuşmasını da gerçekleştiren Enerjisa Enerji Sürdürülebilirlik ve Kurumsal Yetkinlikler Bölüm Başkanı Ebru Taşcıoğlu, etkinliğin vizyonunu şu sözlerle paylaştı: “Enerjisa Enerji olarak herkes için daha iyi bir gelecek hedefiyle kurduğumuz bu platformda, KOBİ’lerin verimliliklerini artırmalarına destek olmayı ve bu yolda onlara veri temelli karar alma becerileri kazandırmayı öncelikli görüyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bütünsel ekonomik kalkınmanın ana kolaylaştırıcısı verimliliktir — ve bu verimliliği sürdürülebilir kılmanın yolu da veriye dayalı bir dönüşümden geçiyor. Bu buluşmada ilk kez kamuoyuna sunduğumuz ‘KOBİ için Verimlilik ve Veri Analitiği Karnesi’ raporu, işletmelerin ortalama 6 yıldır dijital araçlar kullanmasına rağmen bu alışkanlığın henüz kurum kültürüne yerleşmediğini gösteriyor. KOBİ’lerin sadece %14’ü veri analitiği okuryazarıyken, %90’ı hâlâ Excel gibi temel araçlarla veri yönetimi yapıyor. Bu tablo, dönüşümün başladığını ama henüz derinleşmediğini ortaya koyuyor. İşte bu nedenle, kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplumun birlikte hareket etmesi, bu kültürel dönüşümün yaygınlaşmasında kritik rol oynuyor. Gaziantep’te bu ortak iradenin güçlü bir örneğini yaşadık. Bu yolculukta bize eşlik eden tüm KOBİ’lere ve paydaşlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz.” dedi. YILDIRIM: “Gaziantep’ten yükselecek bu vizyonun, tüm Türkiye’ye ilham olacağına yürekten inanıyorum.” Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Gaziantep Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, büyümenin anahtarının kaynakları tüketmekte değil, kaynakları akıllıca yönetmekte olduğunu ifade ederek “Enerji verimliliği, dijital araçlar ve veri analitiği geleceğin üretim modelini tarif ediyor. Artık büyümenin anahtarı kaynakları tüketmekte değil, kaynakları akıllıca yönetmekte… Ama ben inanıyorum ki Gaziantep iş dünyası değişime hazır. Yeter ki bu süreçte elimizi taşın altına hep birlikte koyalım. Kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum olarak omuz omuza verirsek; daha verimli, daha adil, daha sürdürülebilir bir Türkiye’ye ulaşabiliriz. Gaziantep’ten yükselecek bu vizyonun, tüm Türkiye’ye ilham olacağına yürekten inanıyorum.” dedi. Gaziantep’in yüzyılı aşkın süredir üretmeyi bilen, ürettiğini dünyayla paylaşan bir şehir olduğunu fakat bu kültürü artık bir adım öteye taşımak istediklerini vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti: “Daha akıllı, daha verimli, daha sürdürülebilir bir üretim modeline geçmenin zamanı geldi… Çünkü artık geleceği şekillendiren şey sadece sermaye değil! Geleceği şekillendiren bilgi, veri ve iş birliği… Bilgiyi veriye, veriyi farkındalığa, farkındalığı da eyleme dönüştürebildiğimiz ölçüde güçlü olabiliriz. Bugün burada olmamıza vesile olan ‘Daha İyi Bir Gelecek Platformu’ tam da bu anlayışın güzel bir örneği. Enerjisa’nın öncülüğünde, IDEMA’nın katkılarıyla yürütülen bu değerli platformla biz geçmişte de birlikte çalıştık. ‘Herkes İçin Daha İyi Bir Gelecek!’ hayallerine ortak olduk. Anlamlı iş birlikleri için tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda" Haber

Dikkat Çeken Araştırma: "Her 5 Gençten Biri Ne Eğitimde Ne İstihdamda"

Her 10 gençten 6’sı istihdama ‘tanıdık’ aracılığıyla erişebilirken çalışan gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında bir ücret alıyor. Gençlerin yüzde 72’si borç yükü altında, yüzde 68’i ise daha iyi iş olanakları için yurtdışına göç etmek istiyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülen ve TÜBİTAK 2519 – COST Çalışma Grubu Destek Programı tarafından desteklenen "Türkiye’de NEET (Ne Eğitimde Ne İstihdamda Ne Yetiştirmede) Gençler: Profil ve İyi Olma Hali Araştırması" projesinin bulguları santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleşen toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı. 10 Mayıs-2 Haziran 2025 tarihleri arasında yürütülen saha çalışması Fraktal Araştırma tarafından Türkiye genelinde 29 ilde, 18-29 yaş aralığındaki 2 bin 403 gençle hanelerde yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Araştırma, gençlerin iyi olma halini "maddi durum", "eğitim", "sağlık ve psikososyal iyi oluş", "aile", "siyasal, sivil katılım, güven ve faillik" gibi birçok farklı boyutta ele aldı. Proje kapsamında anket çalışmasının yanı sıra İstanbul ve Çukurova’da gençler ile derinlemesine görüşmeler ve kamu, STK ve akademi temsilcilerinin katıldığı politika geliştirme çalıştayları hayata geçirildi. Projenin kapanış toplantısı İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Emre Erdoğan, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Doç. Dr. Başak Akkan, Dr. Öğr. Üyesi Tuğçe Erçetin Sabuncu ve doktora bursiyeri Birnur Kafalı Eyolcu’nun sunumlarıyla gerçekleşti. Kadınlar ev içi sorumluluklar nedeniyle işgücünün dışında Araştırma gençlerin istihdamına, işgücü piyasasındaki koşullarına ve maddi durumlarına ilişkin çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 46’sı bir işte çalışırken yüzde 54’ü çalışmıyor. Bu grubun yaklaşık üçte biri ise ne istihdamda, ne eğitimde, ne de herhangi bir mesleki eğitim sürecinde. Toplumsal cinsiyet, bu tabloyu en güçlü şekillendiren değişken olma özelliği taşıyor. Erkeklerin yüzde 63’ü istihdamdayken, kadınlarda bu oran yüzde 28’e düşüyor. Araştırma bulgularına göre kadınların NEET olma olasılığı, erkeklerin olasılığının yaklaşık 2,5 katı. Bu farkın temel nedeni ise "aile sorumlulukları". Çalışmayan kadınların yüzde 29,2’si ev içi bakım veya ailevi nedenlerle işgücüne katılamadığını belirtirken, aynı gerekçeyi ifade eden erkeklerin oranı yalnızca yüzde 1. İşe girişte 'tanıdık' faktörü belirleyici Araştırma, gençlerin iş bulma sürecinde formel kanalların tek başına işlevsiz kaldığını gösteriyor. Gençlerin neredeyse yarısı (yüzde 45,6 civarı) istihdama arkadaşları veya akraba bağlantıları aracılığıyla erişebiliyor. Buna karşılık, dijital iş arama platformları aracılığıyla iş bulanların oranı yalnızca yüzde 8,9. Çalışma Koşulları: Küçük işletmelerde uzun saatler Türkiye gençliğini temsil eden bu araştırma, genç istihdamının büyük ölçüde mikro ve küçük ölçekli işletmelere sıkışmış durumda olduğunu gösteriyor. Gençlerin yüzde 85’i 50 kişiden az çalışanı olan yerlerde çalışıyor. Başta mağazalar ve yeme-içme mekanları olmak üzere ağırlıklı olarak satış danışmanı, garson veya kasiyer gibi hizmet sektörü pozisyonlarında istihdam ediliyor. Gençlerin yüzde 58’i günde 9 saat ve üzerinde çalıştığını belirtirken yüzde 66,8’i haftada 6 gün, yüzde 8,3’ü ise haftanın her günü çalışıyor. Haftada 5 gün çalışanların oranı yalnızca yüzde 18. Gençlerin yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin altında ücret alıyor Araştırma, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı da çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. Gençlerin yaklaşık yüzde 65’i ayda 27 bin TL’nin, yüzde 35’i ise 9 bin TL’nin altında kazanıyor. Katılımcıların yüzde 42,3’ü gelirinin "eksik kaldığını", yüzde 44,6’sı ise "sadece ihtiyaçlarını karşılamaya yettiğini" belirtiyor. Yetersiz gelir, gençleri sistematik bir borçluluğa itiyor. Araştırmaya göre gençlerin geneline bakıldığında sadece yüzde 28,3'ünün hiç borcu yok. Çalışan grubun sadece yüzde 8,2’si hiçbir borcu olmadığını belirtirken; yüzde 40,5’i kredi kartı borcu, yüzde 25,3’ü taksitli borç ve yüzde 18,7’si ihtiyaç kredisi borcu yükü altında. Her on gençten altısı mevcut maddi durumundan memnun olmadığını belirtirken, "çok memnunum" diyenlerin oranı yüzde 6,3’te kalıyor. Gençler diplomadan umudu kesmiş durumda Araştırma, gençler arasında "eğitim-istihdam bağlantısına" dair köklü bir güvensizliği ortaya koyuyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 38,7’si aldıkları eğitimin kendilerini "hayata hazırladığını" düşünürken, sadece yüzde 36,2’si "bu eğitim sayesinde iyi bir iş bulabileceğine" inanıyor. Yüzde 36,4’lük bir kesim ise bu görüşü net bir şekilde reddediyor. Eğitime olan güven, özellikle işsiz ve aile sorumlulukları taşıyan gençler arasında dip yapmış durumda. Gelecek kaygısı nedeniyle gözler yurtdışında Eğitimden ve mevcut ekonomik yapıdan umudunu kesen gençlerin gelecek beklentileri de karamsar bir tablo çiziyor. Bu durum, gençler arasında yurt dışına yerleşme arzusunu bir "çıkış yolu" olarak güçlendiriyor. Katılımcıların yüzde 67,8’i "daha iyi iş olanakları" için yurt dışına gitmek istediğini belirtirken, bu motivasyonu yüzde 36 ile "Türkiye’de geleceğini görememe" ve yüzde 28,9 ile "ülkenin kötüye gittiğini düşünme" takip ediyor. Gençler sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal nedenlerle de gitmek istiyor; yüzde 22,5’i "daha fazla kişisel özgürlük", yüzde 6’sı ise "düşünce özgürlüğü eksikliği" nedeniyle göç arzusunda olduğunu belirtiyor. Araştırma, bu yoğun isteğin henüz somut bir plana dönüşmediğini de gösteriyor. Gençlerin sadece yüzde 8’i "kesinlikle gitmeyi planladığını" ifade ederken, yüzde 56,4’ü bunun muhtemel olmadığını belirtiyor. Psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik hâkim Araştırma, gençlerin sağlık davranışları konusunda riskli bir tablo çizerken gençlerin özellikle psikososyal durumu endişe verici bir seviyede. Katılımcıların yüzde 36,6'sı sık sık "yorgun hissettiğini", yüzde 33,5'i "uykusuzluk çektiğini", yüzde 29,2'si "mutsuz veya sıkıntılı" olduğunu ve yüzde 26,6'sı "sorunlarıyla baş edemediğini" belirtiyor. Bu bulgular, gençlerin üçte birinden fazlasının yoğun stres altında yaşadığını ve dinlenemediğini gösterirken psikolojik yorgunluk ve tükenmişlik sorunları en çok işsiz gençlerde görülüyor. Gençler siyasete oy vererek katılıyor, STK'lara uğramıyor Araştırma, gençlerin siyasal ve sivil katılımı ile ilgili de çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Gençlerin yüzde 79,9’u siyasete oy vererek katılırken bir siyasi partiye üye olanların oranı ise sadece yüzde 6,8. Gençlerin sivil alana katılımına bakıldığında ise bir STK'ya üye olanların oranı yüzde 9,3’ken düzenli gönüllülük yapanların oranı ise yüzde 11,4. Gençler, parti faaliyeti yerine yüzde 28-29 oranlarıyla boykot veya çevrimiçi protesto gibi daha bireysel ve esnek eylem biçimlerini tercih ediyor. Araştırma sonuçları gençlerin siyasi açıdan bireysel olarak kendilerine güvendiklerini ancak sisteme karşı derin bir yabancılaşma içinde olduklarını gösteriyor. NEET olma durumu bir tükenmişlik hali Araştırma bulguları aynı zamanda İstanbul ve Çukurova Bölgesinde Nisan-Temmuz 2024 tarihleri arasında yüzden fazla NEET genç yapılan derinlemesine mülakatları ve odak grupları da içeriyor. Gençlerin deneyimlerini aktardıkları bu görüşmelerde eğitimden sınav kaygısına, "beklemede" olmanın zorluklarına, ilk kez işe girecek gençler için tecrübe eksikliğinin yarattığı paradoksa birçok başlık yer alıyor. Mülakatlar, NEET olma durumunun bir "tükenmişlik hikayesi" olduğunu güçlü bir şekilde ortaya koyarken, uzayan iş arama süreçleri, bakım yükleri ve sürekli beklemede olma hali, gençleri yıpratan ve topluma aidiyetlerini zedeleyen bir sürece işaret ediyor. ‘Gençler dünyayı adaletsiz bir düzen olarak görüyor’ Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Emre Erdoğan, “Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri gençler arasındaki yaygın 'anomi', yani toplumsal kuralsızlık, güvensizlik ve adalet algısındaki çöküş oldu. Kurumlara güvensizlik var ve liyakat algısının çökmüş olduğunu görüyoruz. Bu toplumsal yönsüzlük hissi, en yüksek olarak öğrenciler ve ‘beklemede’ olan gençler arasında ölçüldü. Bu adaletsizlik algısı, gençler arasında yaygın bir 'hınç' duygusunu da besliyor. Gençler, dünyayı bireysel çabanın karşılığını vermediği adaletsiz bir düzen olarak görüyor.'Toplumsal hınç' olarak adlandırılan bu sistemsel adaletsizlik algısı, en keskin biçimde işsiz gençler arasında gözleniyor.” dedi. Gençlerin genel iyi olma halinin alarm verdiğini belirten Prof. Dr. Erdoğan, “Yaşam memnuniyeti ve gelecek umudu son derece düşük seviyelerde seyrediyor. Toplumsal adalet algısındaki çöküş ve sistemsel eşitsizliklere duyulan ‘hınç’ yaşam memnuniyetini en güçlü düşüren faktörler olarak öne çıkıyor. Bulgular, gençler için "adil bir toplum algısının" ekonomik güvenceden bile daha kritik hale geldiğini gösteriyor.” diye konuştu. Politika önerileri paylaşıldı Araştırma ekibi bulgulara ve paydaşlarla yürütülen çalıştaylara dayanarak çeşitli politika önerileri de sundu. Gençler için sadece gelir destekleri değil sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklere katılabilmeleri için ücretsiz "ulaşım desteği" verilmesi ve barınma, sınav ücretleri gibi çeşitli kalemleri kapsayan finansal desteklerin de sağlanması önerildi. Eğitimin sadece akademik bilgiyle donatan bir yapıdan çıkarak beceri, yönelim ve deneyimle güçlendiren bir modele dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı. Bakım yükünün ailelerin, özellikle de kadınların omzunda kalmaması için devletin, yerel yönetimlerin ve işyerlerinin aktif sorumluluk almasının altı çizildi. Gençlerin psikososyal iyilik hali için de okullardaki rehberlik sisteminin daha destekleyici ve etkin rol almasının sağlanması, gençlerin ücretsiz ve güvenli biçimde sosyalleşebileceği, aidiyet hissini ve toplumsal bağlarını güçlendireceği kamusal alanların çoğaltılması önerildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.