Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kalkınma

Kapsül Haber Ajansı - Kalkınma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kalkınma haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

8. Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi 9 Aralık’ta Düzenlenecek Haber

8. Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi 9 Aralık’ta Düzenlenecek

Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği’nin (ÇEDBİK) her yıl düzenlediği ‘’Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’’nin 8’incisi T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı destekleriyle 9 Aralık 2025 tarihinde İTÜ Ayazağa Kampüsü’ndeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. ‘Sıfırın İnşası: Riskten Fırsata’ ana temasıyla düzenlenecek zirvede ‘Riskten Fırsata: Ufukta Ne Var?’, ‘Gayrimenkulün Yeşil Vizyonu’, ‘İklim Finansmanında Riskler ve Fırsatlar’, ‘Sürdürülebilirlik için Akıllı Çözümler, ‘Mimar Gözü ile Sürdürülebilirlik’ olmak üzere 5 kritik konu masaya yatırılacak. Sektör uzmanları ve paydaşlarının bir araya geleceği etkinlikte alanında uzman 40’a yakın konuşmacı, dünya gündemini belirleyen 5 seçilmiş konu özelinde gün boyu fikir alışverişinde bulunacak. Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi bu yıl 450’ye yakın katılımcı ile 100’ün üzerinde kurum ve kuruluşu buluşturacak. Sektörün Geleceği Beş Kritik Oturumda Masaya Yatırılacak Zirvede sürdürülebilirliğin geleceğini şekillendiren kritik başlıklar, alanında uzman 40’a yakın konuşmacı tarafından ele alınacak. Açılış oturumu “Riskten Fırsata: Ufukta Ne Var” ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı moderatörlüğünde gerçekleşecek. Panelde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye Çevre Ajansı (TÜÇA) Başkanı Nurullah Öztürk ve İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Yalçın Kaya ile çevresel risklerin yönetsel bakış açısıyla nasıl fırsata dönüştürülebileceğini tartışacak. Ardından gerçekleşecek “Gayrimenkulün Yeşil Vizyonu” panelinde, sürdürülebilirlik çerçevesinde gayrimenkul sektöründeki risklerin, yeni iş modellerine ve fırsatlara nasıl dönüştüğü; ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Vekili Mehmet Sami Kılıç moderatörlüğünde Ziraat GYO Genel Müdürü Peyami Ömer Özdilek, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici ve Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Serhat Başdoğan tarafından değerlendirilecek. “İklim Finansmanında Riskler ve Fırsatlar” isimli üçüncü panel ise TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya moderatörlüğünde gerçekleşecek. Panelde T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak, Garanti BBVA Konut Finansmanı Direktörü Songül Yeşilçimenli, Kalkınma Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Seçil Yıldız yeşil dönüşümün finansal araçlar üzerinden nasıl destekleneceğini tartışacak. “Sürdürülebilirlikte Akıllı Çözümler” oturumu ARUP Direktörü Timurhan Timur moderatörlüğünde; İTÜ Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlık Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hatice Ayataç, Sabri Paşayiğit Mimarlık Kurucu Ortağı Sabri Paşayiğit, YES-TR Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Özlem Özçevik ve Formula International Genel Müdür Yardımcısı Cevahir Sevimli ile bina ölçeğinden şehir düzeyine uzanan akıllı ve çevreci çözümler ele alınacak. Zirvenin kapanış oturumu “Mimar Gözüyle Sürdürülebilirlik” ise ÇEDBİK Yönetim Kurulu Üyesi Buğrahan Şirin moderatörlüğünde; Mimar Murat Tabanlıoğlu ve Felsefeci Dücane Cündioğlu tarafından mimarinin dönüştürücü gücü ve sürdürülebilir yaşam felsefesi üzerine ilham verici bir sohbetle tamamlanacak. ‘Geciken her adım riski artırıyor’ ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı, son dönemde yaşanan ekonomik ve jeopolitik dalgalanmaların sürdürülebilirlik çalışmalarını gölgelediğine dikkat çekerek şunları söyledi: “İklim krizi, diğer tüm krizlerden bağımsız olarak ilerlemeye devam ediyor. Sürdürülebilirlikte atılan her adımın gecikmesi; artan maliyetler, büyüyen riskler ve daha zor yönetilecek bir gelecek anlamına geliyor. Yapı sektörü bu mücadelenin en kritik alanlarından biri. Zirve, sektörün ortak akılla ilerlemesi için çok önemli bir fırsat sunuyor.”

ANTGİAD’dan “Başarı ve Batış Hikayesi” Üzerine Çok Özel Bir Söyleşi Haber

ANTGİAD’dan “Başarı ve Batış Hikayesi” Üzerine Çok Özel Bir Söyleşi

Türkiye’de tekstil sektörünün önemli markalarından biri olan Sevenhill’i henüz 25 yaşında kuran girişimci Hüseyin Özbek’in başarı ve iflas sürecini tüm samimiyetiyle anlattığı söyleşi, salonda büyük ilgi uyandırdı. Program , ANTGİAD Genel Sekreteri Av. Neslihan Yalçın’ın son 1 ayda gerçekleştirilen faaliyeti anlattığı sunuş konuşmasıyla başladı. İstihdama destek projelerinden, kentteki kültür sanat etkinliklerine uzanan geniş bir yelpazede gerçekleşen ANTGİAD faaliyetlerini anlatan Neslihan Yalçın, kentteki tüm dinamiklerle sürekli diyalog içinde olduklarını vurguladı. ANTGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Yavaş’ın, Cumhuriyet’in ekonomik vizyonu ve yerli üretim üzerine yaptığı etkileyici açılış konuşmasıyla devam eden toplantıda Başkan Yavaş şöyle dedi:“Atatürk, sadece bir siyasi deha değil, aynı zamanda bir sanayi devrimcisiydi. Cumhuriyetin ilk 15 yılında açılan 46 fabrika bu milletin küllerinden doğuşunun simgesidir. Bizler o yürüyüşün mirasçılarıyız; üretmeden, istihdam yaratmadan, sanayiye sahip çıkmadan o yürüyüşü tamamlayamayız.” “Sevenhill Markası Nasıl Kuruldu, Neden Battı?” Toplantının söyleşi bölümünde, Ercan Yavaş’ın moderatörlüğünde “Sevenhill markası nasıl kuruldu, neden battı?” başlığı tüm yönleriyle ele alındı. Hüseyin Özbek, üniversite öğrencisiyken Sevenhill markasını kurma motivasyonundan, kısa sürede 100’ün üzerinde mağazaya ulaşan büyüme stratejisine; franchise yönetiminden finansal kırılma noktalarına kadar geniş bir çerçevede deneyimlerini paylaştı. Özbek, girişimcilik yolculuğunu özetlerken şu sözleri kullandı:“Bir markayı kurmak cesaret ister, büyütmek disiplin ister, yaşatmak ise sürekli öğrenmek ister. Ben tüm hatalarımdan öğrendim; bugün danışmanlık yaparken o hataları genç girişimcilerin yapmaması için çalışıyorum. Büyük bir batışı yaşamış bir iş insanı olarak, bir işletmeyi batışa götüren tüm hataları her fırsatta tek tek anlatıyorum. “ Finans yönetimi, borçla büyüme, insan kaynağı verimliliği, dijital dönüşüm ve kriz anayasaları gibi başlıklarda yapılan kapsamlı değerlendirmeler, katılımcılar tarafından dikkatle takip edildi. Katılımcılardan Büyük İlgi: “Bir Yaşamdan Alınan Dersler” ANTGİAD üyeleri, Özbek’in iş hayatındaki kritik dönemeçlerden çıkardığı derslere yoğun ilgi gösterdi. Özellikle “Ciro büyürken kasa daralması” ve “Başarı sarhoşluğu” üzerine paylaşılan tecrübeler, iş dünyasının en sık karşılaşılan risklerine ayna tuttu. Etkinlik sırasında gösterilen Sevenhill’in yükseliş ve düşüş hikâyesini anlatan mini belgesel, salonda duygu dolu anlar yaşattı. Katılımcılar, hem bir başarı öyküsünün arka planını hem de kriz yönetiminde yapılması ve yapılmaması gerekenleri somut örneklerle görme fırsatı buldu. Ercan Yavaş: “Üretim olmadan kalkınma olmaz” ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş, konuşmasının sonunda girişimciliğin ekonomik olduğu kadar toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurguladı:“Atatürk’ün kurduğu yerli üretim zincirini daha da güçlendirmek zorundayız.Tekstil gibi emek yoğun sektörleri korumak, kadın istihdamını artırmak ve üretimi desteklemek hepimizin görevi.Üretim olmadan kalkınma olmaz; kalkınma olmadan özgürlük olmaz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Finansın Nabzı, 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nde Atıyor Haber

Finansın Nabzı, 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nde Atıyor

“Etkileşim” temasıyla düzenlenen ve iki gün sürecek olan Kongre’de, ekonomi, finans ve sermaye piyasalarının dinamikleri, fırsatları ve geleceği, konunun uzmanları tarafından çok yönlü biçimde ele alınıyor. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından düzenlenen ve iş dünyası, finans, sermaye piyasaları ile yatırımcıların buluşma platformu haline gelen Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin dokuzuncusu, 4 Kasım’da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açılış konuşmasıyla başladı. Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül, Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz’ün konuşmalarıyla devam eden Kongre’de, iki gün boyunca 16 panel, 10 eğitim ve beş atölye çalışması olmak üzere toplam 31 oturum gerçekleştirilecek. “Özel sektöre kaynak için sermaye piyasalarına büyük sorumluluk düşecek” 9.Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek dönemde faiz dışı fazlaya geçerek iç borç çevirme oranlarını çok güçlü bir şekilde aşağı çekeceklerini ve bu sayede özel sektöre daha çok kaynak sağlayacaklarını söyledi. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: "Hazine’nin borçlanma ihtiyacının azaltılması, aşağı çekilmesiyle aslında dezenflasyonla birlikte sermaye piyasalarının önünü açacak. Bunun sayesinde özel sektöre daha çok kaynak bırakacağız. Yani özel sektörün dışlanma etkisi yerine özel sektöre daha çok kaynağın aktarıldığı bir dönem. İşte burada sermaye piyasalarına büyük sorumluluk düşecek. Sermaye piyasalarının daha da derinleşmesinin önemli koşullarından bir tanesi de budur. Hazinenin borçlanma ihtiyacının azaltılması, aşağı çekilmesi aslında dezenflasyonla birlikte sermaye piyasalarının önünü açacak. Bu da aslında bugünkü önemli mesajımız. Dolayısıyla biz daha sağlam bir zeminde, sağlam temeller üzerinde sermaye piyasalarımızın derinleşmesini, gelişmesini sağlayacağız. Kamu maliyesi alanında üç tane reform çalışmamız var. Çalışmalar tamamlandı, grubumuza verdik.” “Fiyat istikrarı bizim en büyük önceliğimiz” Fiyat istikrarının en büyük öncelikleri olduğunu belirten Mehmet Şimşek, burada ilerleme olduğunu söyledi. Mali disiplinin sermaye piyasalarının gelişmesi açısından da çok önemli olduğunun altını çizen Şimşek, “Fiyat istikrarı olmazsa olmaz ama mali disiplin de ciddi katkıda bulunacak bir birleşendir. Sürdürülebilir cari açık da makro finansal istikrar açısından çok değerlidir. Dolayısıyla bizim temel önceliklerimiz bunlar. Bu önceliklerde ilerleme sağladık. Bu ilerlemenin kalıcı hale gelmesi için de yapısal dönüşüm esas gündemimizdir. Gelecek yıl daha çok ilerleme görülecektir. Nihai hedefimiz sürdürülebilir yüksek büyüme ve kapsayıcı büyüme, yani daha adil gelir dağılımıdır" dedi. Dezenflasyon programında üçüncü evreye 2026’da geçilecek Dezenflasyon programını üç evreli planladıklarını kaydeden Bakan Mehmet Şimşek, programın ikinci evresinde olunduğunu 2026’da ise üçüncü evreye geçileceğini ifade etti. Şimşek, konuya ilişkin şunları söyledi: "Makroekonomik dengesizliklerin azaldığı, dezenflasyon sürecinin devam ettiği, mali disiplinin tesis edildiği, sürdürülebilir cari dengenin yakalandığı, KKM'den çıkışın tamamlandığı, finansal sistemin ve ekonominin dış ve iç şoklara karşı dayanıklılığının arttığı bir dönemdeyiz. Bu dönemi üçüncü evre takip edecek. Üçüncü evrede de artık fiyat istikrarının sağlandığı ve yapısal dönüşümün başarıldığı dönem olacak. Yani kurala dayalı, kazanımların pekiştiği, tek haneli enflasyonun olduğu, bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının kalıcı bir şekilde yüzde 3'ün altına indiği, cari açığın kalıcı bir şekilde milli gelire oran olarak yüzde 1'in altına indiği, verimlilik ve rekabet gücü odaklı reformların hayata geçtiği evre. Bu evreye de gelecek sene geçmiş olacağız." “Önemli olan trendin kalıcı olmasıdır” Uygulanan programın sonuç verdiğine dikkat çeken Mehmet Şimşek, "Bakın, enflasyonda bir düşüş var. Kim ne derse desin, 1-2 aylık yavaşlama bunlar normaldir. Hiçbir zaman lineer gitmiyor. Gerçek hayatta iniş çıkışlar oluyor. Önemli olan trendin kalıcı olarak ne yöne gittiğidir" dedi. Enflasyonda kuraklık ve zirai don kaynaklı geçici bir şok yaşandığını söyleyen Şimşek, şu anda gıda enflasyonunun 20 yıllık ortalamanın çok üzerinde seyrettiğini kaydetti. Bakan Şimşek, “Bu sene enflasyon neden 20'li rakamlar değil de 30 civarında kalacak diye sorarsanız önemli faktörlerden biri de yaşadığımız kuraklık ve zirai don kaynaklı gıda enflasyon şoku diyebiliriz" dedi. “Arz yönlü tedbirler peyderpey fark yaratacak” Para ve maliye politikasında sıkı duruşun devam ettiğini belirten Bakan Şimşek, gelirler politikasının destekleyici olmaya devam edeceğini, hedeflenen enflasyonla uyumlu yönetilen ve yönlendirilen fiyat düzenlemelerine gideceklerini kaydetti. Negatif çıktı açığının 2028'e kadar süreceğini dile getiren Şimşek, konuya ilişkin şöyle konuştu: "Arz yönlü tedbirlerimiz peyderpey fark yaratacak. Mesela deprem bölgesinde konut açığının gideriliyor olması önemlidir. Şimdi 500 bin sosyal konutun devreye alınacak olması önemli arz yönlü bir katkıdır. Neden? Çünkü kira enflasyonu şu anda manşet enflasyonun iki katından daha hızla gidiyor da ondan dolayı. Dolayısıyla önemli olan burada, dezenflasyonu destekleyici bir politika çerçevesi var mı yok mu meselesi. Yoksa 1-2 aylık perspektif konusu değil. Biz 1-2 aylık iyi gidişatı da büyütmeyiz, 1-2 aylık yavaş gidişatı da çok büyütmeyiz. Bizim için önemli olan çerçevedir ve çerçeve çok güçlü bir şekilde dezenflasyonisttir." “Deprem ve diğer olumsuzluklara rağmen bütçe açığı düşürüldü” Depreme ve diğer olumsuz gelişmelere rağmen bütçe açığının düşürüldüğünü belirten Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki AK Parti hükümetlerinin bence en büyük başarısı uzun vadede bütçe açığının milli geliri oranını yüzde 3'ün altında, ortalama yüzde 2,4'te tutmuş olmasıdır. Türkiye'deki kazanımların arka planında en önemli faktörlerden bir tanesi budur. Şimdi tekrar bütçe açığını deprem dâhil kalıcı bir şekilde yüzde 3 ve altına çekeceğiz." Kamu harcamalarında da önemli bir kısıtlama yapıldığını belirten Şimşek, "Harcama disiplini devam edecek ve bu konuda uygulamalarımıza başarılı bir şekilde devam edeceğiz. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele sonuç veriyor. Muazzam bir ilerleme var. Bu da devam edecek" diye konuştu. "Cari açıktaki iyileşme devam edecek" Cari açıkta ciddi bir iyileşme olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, tasarruf amaçlı alınan altının ayrılması halinde iyileşmenin çok net görülebildiğini, altın haricinde cari fazla verdiklerini kaydetti. Cari açıktaki iyileşmesinin süreceğini belirten Şimşek konuya ilişkin şunları söyledi: "İthal ağırlıklı fosil yakıtlara bağımlılığı azaltıyoruz. Bu da bizim cari açığımızı iyileştiriyor. Hizmet ihracatını önceliklendirdik ve güçlü bir seyir içerisinde devam ediyor. Etrafımızdaki savaşlar sona ererse Türkiye'nin hizmet ihracatında büyük bir patlama olacak. Sanayi politikalarıyla katma değer zincirinde yukarı çıkıyoruz. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde de artış var. Bütün bunlar cari açıktaki iyileşmenin konjonktürel, geçici olmadığını, nispeten kalıcı bir yapıya doğru gittiğini gösteriyor. Tabii ki biz burada durmayacağız, yapısal dönüşümle birlikte bunu daha kalıcı bir zeminde götüreceğiz.” Uygulanan program sayesinde rezerv yeterliliğinin sağlandığını vurgulayan Şimşek, koşullu yükümlülükleri azalttıklarını, risk priminin ciddi şekilde düştüğünü kaydederek, "Biz bu programı sabırla ve kararlılıkla uygulayacağız. Bakın altını çizmek istiyorum sabır ve kararlılıkla. Kredi notumuzda önemli artışlar oldu. Yapısal dönüşüm ve dezenflasyonla birlikte tekrar not artışları gündeme gelecek. Dolayısıyla Türkiye, tekrar yatırım yapılabilir ülke statüsüne, kredi notu anlamında söylüyorum, tekrar gelmiş olacak" dedi. "Sermaye piyasalarının derinleşmesi olmazsa olmazımızdır" Bakan Mehmet Şimşek, Türkiye Yüzyılı hedeflerinin gerçekleştirilmesi için sermaye piyasalarının derinleşmesinin olmazsa olmaz olduğuna söyledi. Şimşek sözlerine şöyle devam etti: “Biz bu konuda da kararlıyız. Ne kayıt dışılıkla mücadele konusunda ne diğer konularda bunun gürültüsünü yapmıyoruz. Oturup çalışıp esas sonuç almaya çalışıyoruz. Nitekim sermaye piyasalarına yönelimin bu kadar güçlü bir şekilde artmış olması, yani belki bir nokta olarak görebilirsiniz ama bu yılın ilk 9 ayında firmalarımızın sermaye ihtiyaçlarının yüzde 30'undan fazlasını sermaye piyasalarından edinmiş olması bence çok değerlidir. Yüzde 10'lardan yüzde 30'lar... İşte bu seviyeleri koruyup artıracağız. Bizim hedefimiz, kıt kaynaklarımızı üretken alanlara aktarmaktır. Türkiye ancak bu şekilde gelişecek, ancak bu şekilde kalkınacak. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, manipülasyonla mücadele alanında cezaları artıracaklarını ve düzenleyici çerçeveyi güçlendireceklerini belirterek, "Eksiklikleri gidereceğiz ve önümüzdeki dönemde manipülasyonla mücadelenin dozunu, kayıt dışılıkla mücadele dozunun da ötesine taşıyacağız." Sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesi Türkiye Yüzyılı hedefleri arasında… Türkiye Yüzyılı hedeflerinin arasında "sermaye piyasalarının geliştirmesi ve derinleştirmesi" olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, bu çerçevede özellikle düzenleyici yapının sürekli iyileştirilmesini önemsediklerini söyledi. Teknolojik altyapı noktasında bir eksikliklerinin bulunmadığını kaydeden Şimşek, bazı alanlarda ilave ve düzenleyici çabalarının olacağını, ürün çeşitliliği ve yatırımcı tabanının genişletilmesi alanında atacakları adımlar bulunduğunu ifade etti. Dijitalleşme ve yeni ürünler konusunda gelişmelere ayak uydurmaları gerektiğine dikkat çeken Şimşek, “Kalkınma yatırım bankacılığının geliştirilmesi bu ekosistemin güçlendirmesi açısından önemli bir başlık” dedi. “Sermaye piyasalarına dayalı bir finansman modeline geçiş yapmak istiyoruz” Türkiye'de bankacılık ağırlıklı bir finansman modelinin söz konusu olduğunu belirten Şimşek, konuya ilişkin şunları söyledi: "2023 yılı ortasındaki rakamlara göre Türkiye'de maalesef şirketlerimizin finansman ihtiyacının sadece yüzde 12'si sermaye piyasalarından karşılanmış. Yüzde 88'i bankacılık ve finans sektöründen. ABD yüzde 60 sermaye piyasaları ağırlıklı bir finansman modeline dayanıyor. AB yüzde 30'lar civarında. Bankacılık ağırlıklı bir finans modelinden sermaye piyasaları ağırlıklı bir finans modeline geçiş yapmak istiyoruz. Neden? Çok basit. Aslında bu geçiş bizim Türkiye Yüzyılı hedeflerimizi gerçekleştirmemize güçlü bir destek verecek de ondan dolayı. Kaynaklarımızı üretken alanlara, uzun vadeli projelere, yatırımlara yönlendirmemiz gerekiyor. Bunu mevduat vadesi çok sınırlı olan bankacılık sistemi üzerinden yapmamız kolay değil." "Finansmanın yüzde 34'üne yakını sermaye piyasalarından elde edilmiş" Kaynakların uzun vadeli olarak lirada tutulup değerlendirilmesini hedeflediklerini, firmalar ve tüm kesimler için kur riskinin yönetimi açısından liraya talebi artırmak istediklerini kaydeden Bakan Şimşek, bunun doğal olarak sermaye piyasaları odaklı bir modeli gerektirdiğine dikkat çekti. Burada bir miktar mesafe katettiklerini ifade eden Şimşek, şunları söyledi: "2025'in ilk 9 ayına bakarsanız toplam finansmanın yüzde 34'üne yakını sermaye piyasalarından elde edilmiş, bankacılık sektörünün payı düşmüş. Bu kısmen belki konjonktüreldir ama yine de trend çok önemlidir. Aslında bizim varmaya çalıştığımız nokta da bunun benzeri ve ötesi. Yani sermaye piyasalarının ağırlıklı olarak Türkiye'de finansman ihtiyacının karşılandığı bir alana dönüşmesi. Dolayısıyla ilerleme var, bu güzel bir gelişme. Bunu devam ettireceğiz." Sermaye piyasalarına ciddi bir yönelim olduğunu ve ilginin arttığını belirten Şimşek, "Burada özellikle tahvil ihraçları, kira sertifikası ihraçlarını ben çok önemsiyorum. Bu alanın çok daha güçlü bir şekilde gelişmesi için tabii ki bizim yapacaklarımız var. Fiyat istikrarı en önemli husus. Sağlam bir zeminde bu alana artan ilginin güçlenerek devam etmesi bizim için çok değerli" dedi. Kriptodaki düzenlemeler önemli Yenilikçi ve dijital ürünlere yönelik düzenleme ihtiyacının olabileceğini anlatan Mehmet Şimşek, geçen yıl kriptoya ilişkin düzenlemenin önemli bir adım olduğunu söyledi. Katılım finans araçlarının, yeşil finans ve sürdürülebilir finans ürünlerinin yaygınlaştırılmasının önemine de dikkat çeken Şimşek, kurumsal yönetim ve şeffaflığının artırılmasına ilişkin düzenlemeleri ve kadınların halka açık şirketlerde yönetim kurulunda temsilini çok değerli bulduğunu vurguladı. "Manipülasyonla mücadelede cezaları çok daha ağır hale getireceğiz” Manipülasyonla mücadele konusunda düzenleme ihtiyacı olduğunu belirten Şimşek konuya ilişkin şunları söyledi: "Cezaları çok daha ağır hale getirmemiz gündemimizdeki bir konu. Manipülasyon ile mücadelenin çok boyutu var. Finansal okuryazarlık onlardan bir tanesi. Sermaye Piyasası Kurulumuzu, Başkanımız İbrahim Gönül ve ekibini tebrik ediyorum. Bu konuda geçen yıl önemli bir platformun lansmanını yaptık. Manipülasyonla mücadelede tabii ki finansal okuryazarlık esastır fakat yine de bizim cezaları artırma yönünde ve düzenleyici çerçeveyi güçlendirme noktasında bir ilave çabamız olacak. Eğer manipülasyonla güçlü mücadele edemezsek bu alana olan güven zayıf kalır. Onun için bu bizim olmazsa olmazımızdır. Özellikle bazı fonlar üzerinden manipülasyonların yapıldığını biliyoruz. O alanda da bir düzenleme eksikliği olduğunu biliyoruz. Bu eksiklikleri gidereceğiz ve önümüzdeki dönemde manipülasyonla mücadelenin dozunu, kayıt dışılıkla mücadele dozunun da ötesine taşıyacağız. Bu kongredeki belki de duymak istediğiniz, benim de iletmek istediğim en önemli mesaj bu." "Piyasaların derinleşmesi bizler için en önemli hedef " Sermaye piyasalarında yatırımcı tabanının gelişmesinin sevindirici olduğunu dile getiren Şimşek, hem fonların büyüklüğünün hem borsada işlem gören şirket sayısındaki artışın hem de yatırımcı sayısının ekosistemdeki pozitif enerjiyi gösterdiğini söyledi. Bunlara rağmen hisselerin sadece 51 gün tutuluyor olmasının ayrı bir problem olduğunu vurgulayan Şimşek, konuya ilişkin şöyle konuştu: "Bu konular hakikaten üzerinde çalışmamızla sonuç alacağımız, sadece regülatörlerin, düzenleyici kuruluşların, kamunun yapabileceği bir iş değil. Bütün sermaye piyasalarının, ekosistemin birlikte başaracağı bir konu. Dolayısıyla yabancı yatırımcının gelmesini, eski seviyelere gelmesini istiyoruz. Bunun için de yapacağımız birtakım düzenlemelerle sisteme olan güvenin güçlendirilmesi, ekosistemin iyi işlemesi, en önemlisi de dezenflasyon programının başarıya ulaşması gerekiyor. 2023'ten bu yana ilgi arttı, doğru bir trendde ve doğru yoldayız. Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi bizler için en önemli hedeflerin başında geliyor." Son dönemde piyasalarda derinlik arttı Bakan Şimşek, konuşmasında, geçmiş yıllarda Borsa İstanbul'da ilginin arttığı dönemlere ilişkin örnekler vererek, 3 yıllık hareketli ortalamalara bakıldığında son dönemde piyasalarda derinliğin arttığını söyledi. Şimşek, "Dezenflasyonla birlikte tekrar piyasalar derinleşecek ve Borsa İstanbul'un piyasa değerinin GSYH'ye oranı kendisine benzer ülkelerle yarışacak noktaya gelecek. Yani bugün üç yıllık hareketli ortalamalara bakarsanız yüzde 32 civarı ama 2024 sonu itibarıyla yüzde 29 civarı. Bunun dünya ortalamalarına varması biraz zaman alır ama bunun ikiye katlanması oldukça gerçekçi, makul bir hedef olarak görülebilir" dedi. “Borsa bir oyun alanı değildir” Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, halka arzlarda sermaye piyasası kurulundan beklentilerinin olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kural bazlı gitmemiz lazım. Sürecin şeffaf, kurala dayalı olması gerekli. Bu yönde de önemli adımlar atıldığını biliyorum. Halka arzların da önümüzdeki dönemde tekrar güçlü şekilde başlaması da önemli bir husus. Kurumsal yönetişim ve şeffaflığa değindim. Bu alanda hepimize önemli sorumluluklar düşüyor. Manipülasyonla mücadele konusunu zaten konuştuk. Finansal okuryazarlık en kritik bileşenlerin başında geliyor. Bence uzun vadeli bakış açısının eksik olmasının da temelinde bu var. Yoksa mevduatın vade olarak pay sahipliği süresi başka türlü anlatılamaz." Borsanın bir oyun alanı olmadığına dikkat çeken Şimşek, “Borsa yatırımda; uzun vadeli bir perspektifle gerçek bir ortaklığın tesis edilmesi esastır. Gerçek bir pay sahipliği, gerçek bir ortaklık şart. Dolayısıyla bütün bu konularda sektörümüzle hemfikiriz. Sektörümüzün beklentileriyle bizim vizyonumuz tam da örtüşüyor. Önümüzdeki dönemde sektörümüzle ve sektörün bütün ekosisteminin bileşenleriyle birlikte çalışacağız ve bunları başaracağız" diye konuştu. “Yapılan düzenlemeler ve alınan kararların piyasa etkilerini iyi analiz ediyoruz” Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül ise 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin açılış konuşmasına; bu yıl Kongre’nin ana teması olan “Etkileşim”in önemine vurgu yaparak başladı. Gönül, “Etkileşim; piyasaların, şirketlerin, aracı kurumlar ve düzenleyici otoritelerin aldıkları kararların birbirini karşılıklı olarak etkilemesi anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Sermaye Piyasası Kurulu olarak Sermaye piyasalarının düzenleyici kurumu olarak aldığımız kararların öneminin farkındayız ve piyasa içerisindeki etkileşiminin önemini biliyoruz. Bizler yapılan düzenlemeler ve alınan kararların piyasa etkilerini çok iyi analiz ediyor ve kararlarımızı piyasa aktörleri ile diyalog içerisinde kendilerini dinleyerek almaya çalışıyoruz. Bu konuda her zaman en büyük destekçilerimiz hiç şüphesiz Borsa İstanbul ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği olmuştur” dedi. Halka açık şirket sayısı 587 Türkiye sermaye piyasalarının büyümesine devam ettiğini vurgulayan Gönül, Borsa İstanbul pay piyasasında işlem yapan yatırımcı sayısının 6.5 milyon, yatırım fonları aracılığı ile yatırım yapan yatımcı sayısının ise 5.5 milyonu geçtiğini belirtti. Borsa İstanbul’da işlem gören halka açık şirket sayısının da 587 olduğunu söyleyen Gönül, sözlerine şöyle devam etti: “Şirketlerin özellikle halka arz tarafında daha fazla bilgilendirilmiş olmaları ve piyasalarımızın bilinirliğinin artmasıyla birlikte bu konuda ki talepler de artarak devam etmektedir. Sermaye piyasalarında yerini almak isteyen şirketlerin kapasite ve istihdamın artırmak için gerek tahvil ihraçlarına gerekse halka arzlara olan talepleri piyasamızın büyümesine önemli katkı sağlamaktadır. Beş yıl gibi kısa bir zamanda tamamlanan 200’e yakın halka arz yatırımcı tarafında da büyük ilgi görmüştür.” “Gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil ediyoruz” Türkiye sermaye piyasaları olarak dünya sermaye piyasalarının gelişimlerini yakından takip ettiğini belirten Gönül, “Gösterdiğimiz ilerleme ile gelişmekte olan ülkelere örnek teşkil ediyoruz. Yapay zekâ, kripto varlıklar, tokenizasyon, fintek ve sürdürülebilirlik gibi konularda dünyaya örnek olan düzenlemeler yaptık. Öte yandan sürdürülebilirlik ve yeşil borçlanma araçları özellikle önem verdiğimiz konulardandır. 2025 yılında toplam 246 milyar TL’lik yeşil ve sürdürülebilir borçlanma aracı ihracına izin verilmiştir. Sermaye piyasalarında ki dijital dönüşüme yaptığımız hazırlıklar ise devam ediyor. Dijital dönüşümün sağlayacağı etkileşimlerin sermaye piyasalarında yeni dinamiklerin oluşumuna neden olacağını düşünüyoruz. 2024 yılında Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişikliklerle kripto varlık hizmet sağlayıcılar Kurulumuzun düzenleme ve denetim yetkisi altına girmiştir. Bu düzenlemeyle Kurulumuz önemli sorumluluklar üstlenmiştir” diye konuştu. “Yatırımcıların sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşmaları önemli” Konuşmasında yatırımcılarla etkileşime de değinen SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, tasarruf ve yatırım yapan bireylerin bilgi seviyelerinin aynı zamanda finansal sistemde faaliyet gösteren kurumların, piyasaların ve mekanizmaların sağlıklı çalışmasında önemli bir itici güç oluşturduğunu söyledi. Sermaye piyasalarındaki ürün ve hizmet yelpazesinin genişlemesiyle birlikte yatırımcıların karşılaştıkları fırsat ve risklerin de kapsamının genişlediğini vurgulayan Gönül, “Böyle bir ortamda yatırımcıların yatırım araçlarına ilişkin sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşmalarının önemi de artmaktadır. Bu nedenle son dönemde özellikle finansal okuryazarlık konusundaki çalışmalarımızı hızlandırdık. Geçen yıl Sayın Bakanımızın himayelerinde Sermaye Piyasası Kurulu olarak Finansal Okuryazarlık Platformu'nu hayata geçirdik. Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarıyla finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılmasına yönelik iş birliği protokollerini ivedi şekilde imzaladık. Ülkemizdeki tüm kesimleri kapsayacak biçimde eğitim planlamalarımızı yaptık ve eğitimlere başladık. Özellikle pay piyasasında etkin bir yer tutan gençlerimizden yatırımcı olarak daha çok yer almasını hedeflediğimiz kadınlara, girişimcilerden iş dünyasına kadar toplumun tüm kesimlerine yönelik gerçekleştirdiğimiz eğitim programlarımızı ihtiyaç ve beklentilere uygun olarak güncelleyerek aralıksız sürdürüyoruz” dedi. Yatırımcıları dolandırıcılık, manipülasyona karşı dikkatli olmaya çağırdı “Teknolojinin hızla gelişmesiyle beraber sosyal medya platformlarında piyasalarımıza yönelik olarak dolandırıcılık, manipülasyon ve izinsiz sermaye piyasası faaliyetleri için kullanıldığına daha fazla şahit oluyoruz” diyen Gönül, şunları söyledi: “Gerek Kurulumuz gerekse Birlik nezdinde bu tür faaliyetlerle mücadelemizi artırırken vatandaşlarımızı bir kez daha bu tür faaliyetlere karşı dikkatli olmaya ve finansal okur yazarlıklarını artırmaya davet ediyoruz. Sermaye piyasalarımızın güven, derinlik ve kapsayıcılık ekseninde büyümeye devam etmesi, finansal sistemimizin sağlam temeller üzerine inşa edilmesinin en önemli güvencesidir. Bu hedef doğrultusunda, SPK olarak üzerimize düşen sorumluluğu kararlılıkla yerine getirmeye devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.” Bakan Şimşek’e özel teşekkür Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sermaye piyasalarına yönelik yakın ilgisi, vizyoner yaklaşımı ve her daim sürdürdüğü güçlü desteğin kendileri için büyük bir güç kaynağı olduğunu söyleyen Gönül, “Bugün burada bizi yalnız bırakmadığınız için teşriflerinizden dolayı şahsım ve Kurulum adına şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, bu organizasyonun hazırlanmasında büyük emekleri geçen Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Pamir Karagöz’e, Borsa İstanbul Genel Müdürü Sayın Korkmaz Ergun’a ve değerli ekiplerine teşekkür eder, kongrenin başarıyla sonuçlanmasını temenni ederim” dedi. Korkmaz Ergun: Teknoloji ihraç eden bir şirketiz 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi açılışında konuşan Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Borsa İstanbul Grubu olarak, şirketlerin büyümesine katkı sağlamak ve yatırımcılara etkin bir piyasa sunmak amacıyla paydaşlarıyla iş birliği içinde çalıştıklarını söyledi. Teknolojisi tamamıyla yenilenen ve tüm kaynak kodlarına sahip olan BİST Teknoloji Sistemi ile kesintisiz hizmet verildiğini kaydeden Ergun, “BİST Teknoloji Akademisi ile sektörümüze nitelikli insan kaynağı yetiştiriyoruz. Yüksek standartlarda kurduğumuz yeni veri merkezimizi gelecek yılın başında devreye alacağız. Böylece siz değerli aracı kurumlarımızın tüm taleplerini fazlasıyla karşılayacağız. Operasyonlarımızda yapay zekânın kullanım alanını genişletiyoruz. Kendi teknolojisini üreten ve ürettiği teknolojiyi ihraç eden bir şirketiz. Bu kapsamda, daha önce Ortadoğu ile gerçekleştirdiğimiz teknoloji ihracatına, bu sene Orta Asya ile devam ediyoruz” dedi. “T+1’e geçiş hazırlıkları sürüyor” Takas süresinin T+2’den T+1’e geçiş hazırlıklarının sürdüğünü hatırlatan Ergun, duyurulan takvime uyum sağlamanın öneminin altını çizerek “Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesini bekliyoruz” diye konuştu. Deprem hazırlıkları kapsamında Borsa İstanbul olarak Ankara’da yedek veri merkezinin çalışmalarına başladıkları bilgisini veren Ergun, “Aracı kurumlarımızın Borsamızın Ankara’daki yedek veri merkezine olan bağlantılarını test etmelerini çok önemsiyoruz” dedi. Borsa endekslerini IOSCO kriterlerine uyumlu hale getirdiklerini belirten Ergun şunları söyledi; “Katılım finansı ve sürdürebilirlik alanındaki endekslerimizin çeşitliliğini arttırdık. Böylece endekslerimizin üzerine aracı kuruluşların daha fazla fon kurabileceği bir zemini oluşturduk. Ayrıca, Girişim Sermayesi Pazarını aktif hale getirdik.” “İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması hedefiyle çalışıyoruz” Borsa İstanbul’un Dünya Borsalar Federasyonu’nun yönetim kurulu üyesi olduğunu anımsatan Korkmaz Ergun, “Dünya Borsalar Federasyonu’nun 2025 yılı genel kurulu ve yıllık toplantısına yüksek bir katılımla İstanbul’da ev sahipliği yaptık. İslam İşbirliği Teşkilatı Borsalar Forumu’nun genel sekretaryasını da yürütmeye devam ediyoruz. Türkiye yüzyılı vizyonunda, İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması hedefiyle çalışmaya devam ediyoruz. Bu süreçte, en önemli iş ortaklarımız, siz değerli aracı kurumlarımız, portföy yönetim şirketlerimiz, kurumsal yatırımcılarımız, halka açık şirketlerimiz ve derneklerimizdir. Bu nedenle, tüm paydaşları bir araya getiren, bu önemli kongreyi düzenleyen Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi. TSPB Başkanı Karagöz: Tüm paydaşlarımızla güçlü bir etkileşim içindeyiz 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz ise “Kongre’nin ana teması olan “Etkileşim” ile sermaye piyasalarımızın ve finansal ekosistemimizin dinamiklerini, geleceğini ve sunduğu fırsatları çok yönlü bir şekilde ele almayı hedefledik” dedi. TSPB’nin 69 aracı kurum, 55 banka, 76 portföy yönetim şirketi ve 67 yatırım ortaklığı olmak üzere toplam 267 üyesi ile finans sektörünün en kapsayıcı meslek örgütü olduğuna vurgu yapan Karagöz, “Bu kapsayıcılığın getirdiği sorumluluğun bilinciyle Birlik olarak; Hükümetimiz, Sermaye Piyasası Kurulu, Borsa İstanbul, Takasbank, MKK ve tüm üyelerimizle güçlü bir etkileşim ve işbirliği içerisinde çok yönlü faaliyetler gerçekleştiriyoruz” diye konuştu. Gençler ve kadınlardan sermaye piyasalarına yoğun ilgi Pandemi döneminin sermaye piyasaları açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Karagöz şunları söyledi: “Bu süreçte hem arz hem de talep tarafında piyasamıza yoğun bir yönelim yaşandı. 2019 yılında 1.2 milyon olan yerli bireysel pay senedi yatırımcı sayısı, Ekim 2025 itibariyle 6.5 milyon oldu. Yerli yatırımcıların yatırım fonlarına ilgisi de artıyor. Portföy yönetim şirketlerince yönetilen fonların çeşitliliği artarken, yatırımcı sayısı 2025 yılı Ekim itibarıyla 5.6 milyona ve toplam portföy büyüklüğü 9.7 trilyon liraya ulaştı. Pay senedi, yatırım fonları ve diğer araçları da eklediğimizde sermaye piyasalarındaki yatırımcı sayısı 10.5 milyon seviyesine ulaştı.” Sermaye piyasalarına son yıllarda gençlerin ve kadınların yoğun ilgi gösterdiğini anımsatan Karagöz, “2024 yıl sonu itibariyle yerli bireysel pay senedi yatırımcılarının yüzde 35’ini kadınlar ve yüzde 48’ini 40 yaş altı yatırımcılar oluşturdu. Bu umut verici bir gelişme” dedi. Yabancı yatırımcıların pay senedi varlıkları 31 milyar dolara ulaştı Bireysel yatırımcı sayısı yüksek olsa da ülkemizde uzun vadeli tasarruf ve yatırım anlayışı henüz oturmadığına dikkat çeken Karagöz, “2024 yılında borsa şirketlerini elde tutma süresi yerli yatırımcılarda 51 gün. Yatırımcılar halâ kısa vadeli kazanç motivasyonu ile şirketlere ortak oluyor. Bu yaklaşımı değiştirmek için yatırımcıları uzun vadeli yatırımlara yönlendirecek teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesi ve finansal okuryazarlığın artırılmasını çok önemli buluyoruz” diye konuştu Yabancı yatırımcıların pay senedi varlıklarında son dönemde yeniden artış yaşandığını belirten Karagöz, pay senedi varlıklarında yabancı yatırımcıların payının yüzde 37.5 olduğunu vurguladı. Karagöz, 2023 ortasında 22 milyar dolara inen yabancı yatırımcıların pay senedi varlıklarının ise Ekim 2025’te 31 milyar dolara ulaştığını ifade etti. “Finansal getiri kadar sürdürülebilirlik, şeffaflık ve sosyal sorumluluk da önemli” Pamir Karagöz, yatırımcı profilinin gençleşmesiyle finansal getirinin yanı sıra yatırımların sürdürülebilirlik, şeffaflık ve sosyal sorumluluk gibi değerlerle uyumlu olmasına da önem verildiğini kaydetti. Yeşil ve sosyal tahvil ihraçlarının artması, sürdürülebilirlik endekslerinin geliştirilmesi, karbon piyasalarının kurulması ve ESG odaklı fonların çeşitlendirilmesiyle, Türkiye’nin küresel sürdürülebilir finans ekosisteminde daha görünür bir aktör olabileceğini de vurgulayan Karagöz şunları söyledi; “Geleceği sürdürülebilir kılmanın anahtarı, sosyal ve cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıdır. Bu noktada kadınların iş hayatına daha fazla katılımını sağlamanın yanı sıra karar alma süreçlerinde de etkinliğini artırmamız gerekiyor. Cinsiyet eşitliği; kurumsal performans, yönetim kalitesi ve sürdürülebilir kalkınma açısından stratejik bir önem taşıyor. Borsa İstanbul halka açık şirketlerimizdeki kadın yönetim kurulu üyesi oranı 2012’de yüzde 11,5 iken 2024’te yüzde 19’a çıktı. Türkiye’de halka açık şirketlerimizin yüzde 35’inde hiç kadın yönetim kurulu üyesi bulunmuyor. Kadın üye sayısının dünya standartlarına gelebilmesi için Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin Avrupa Birliği uygulamasına paralel olarak güncellenmesini çok önemli buluyoruz.” “Finansal dijitalleşmede güvenlik çok önemli Finansal hizmetlerin dijitalleşmesi, algoritmik işlemler, makine öğrenimi, robo-danışmanlık ve yapay zekâ kullanımının sermaye piyasalarında hızla yaygınlaştığını belirten Karagöz, blok zincir teknolojilerinin gelişmesinin yatırımcılar ve sermaye piyasası için de önemli fırsatlar sunduğunu söyledi. Büyük bir hızla dijitalleşen, teknolojik alt yapılara yatırım yapan tüm oyuncular için güvenlik konusunun önemli olduğuna vurgu yapan Karagöz, “Sektörümüzün yakaladığı bu gelişim ivmesinin; kurumlarımızın aldığı güçlü güvenlik önlemleri ve yatırımcıların bilinçli tercihleriyle daha da büyüyecektir” dedi. Sermaye piyasalarının yarattığı dinamikler, fırsatlar ve gelecek konuşuluyor 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi kapsamında toplam 16 panel, 10 eğitim modülü ve 5 atölye çalışması gerçekleşiyor. “Etkileşim” ana temasıyla düzenlenen Kongre’de; “Ekonomik Etkileşim”, “Teknolojik Etkileşim” ve “Yapısal Etkileşim” panel başlıklarıyla küresel arenada ve Türkiye gündemindeki konular, “dinamikler”, “fırsatlar” ve “gelecek” bakış açısıyla alanında uzman kişilerin katılımıyla ele alınıyor. Kongre’de ekonomi, finans ve sermaye piyasalarında yeni eğilimler, yeni ürünler, yeni teknolojiler, alternatif yatırım araçları ve alanları, dijital dönüşüm, yeşil finans ve toplumsal dönüşüm alanlarındaki yenilikleri ve gelişmeler ele alınarak, geleceğe dair önemli perspektifler sunuyor. Birinci günün ana konuşmacısı Digital Darwinizm yazarı Tom Goodwin “Digital Darwinizm” kitabının yazarı Tom Goodwin, 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nde ana konuşmacı olarak yer aldı. Goodwin konuşmasında “Finansal Hizmetlerin Geleceği”ni anlattı. Goodwin; “Finans Sektöründe Teknoloji”, “Düzenleme”, “Tüketici Beklentileri ve Rekabet Paradigmasındaki Dönüşüm”, “API Temelli Düşünce”, “Blockchain” “Yeni Nesil Teknolojiler: AI ve Makine Öğrenmesi”, “Yapay Zekâ ile Karar Alma ve Otomasyon Süreçleri”, “Geleceğin İş Gücü ve Yapay Zekâ ile İş Birliği” gibi başlıklarda ufuk açıcı bir konuşma yaptı. Bu yıl da sosyal sorumluluk projesi Darüşşafakalı öğrenciler için… Eğitime büyük önem veren ve finansal okuryazarlık konusunda da ciddi eğitimler veren Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği kongre kapsamında, “Kongremize Sen De Katıl, Darüşşafakalı Öğrencilerin Nitelikli Eğitimine Destek Ol!” sosyal sorumluluk projesi ile eğitime destek oluyor. Kongre kapsamında bu yıl da 9. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresine kayıt yaptıran katılımcılar adına sosyal sorumluluk projesi sponsoru A1 Capital Yatırım Menkul Değerler A.Ş. tarafından Darüşşafaka Cemiyetine bağış yapıldı. Bu sosyal sorumluluk projesi ile Darüşşafaka Cemiyetinin 1863’ten bu yana sürdürdüğü “Eğitimde Fırsat Eşitliği” misyonuna destek olunacak; annesi ve/veya babası hayatta olmayan, maddi olanakları yetersiz, başarılı öğrencilerin nitelikli eğitimine katkıda bulunulacak. Ayrıca kongre katılımcıları da isterlerse www.darussafaka.org sayfasındaki “Bağış Yap” sekmesinden kredi kartı veya banka kartıyla da online bağış yapabilecek. Kongre sponsorların desteğiyle gerçekleşiyor Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi’nin ana sponsoru Borsa Grubu (Borsa İstanbul A.Ş., Takasbank A.Ş. ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş.) oldu. Kongre’nin platin sponsorluğunu İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş., Midas Menkul Değerler A.Ş. ve Tera Yatırım Menkul Değerler A.Ş. üstlendi. Kongre’nin altın sponsoru QNB Invest ve gümüş sponsorları Aktif Yatırım Bankası A.Ş., Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ve Türkiye Sigorta Birliği oldu. Kongre’nin sosyal sorumluluk proje sponsoru A1 Capital Yatırım Menkul Değerler A.Ş., yaka kartı ve ipi sponsorluğunu Tera Yatırım Menkul Değerler A.Ş., yönlendirme sponsorluğunu Osmanlı Yatırım Menkul Değerler A.Ş. üstlendi. Fiziki stant sponsorları arasında ATP Yazılım ve Teknoloji A.Ş., Deniz Portföy Yönetimi A.Ş. ile Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. ve destek sponsorları arasında GCM Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ve PhillipCapital Menkul Değerler A.Ş. yer aldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Rosatom, İstanbul’da Düzenlenen 18. Verona Avrasya Ekonomik Forumu’nun Partneri Oldu Haber

Rosatom, İstanbul’da Düzenlenen 18. Verona Avrasya Ekonomik Forumu’nun Partneri Oldu

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom’un temsilcileri, İstanbul’da düzenlenen 18. Verona Avrasya Ekonomik Forumu’na katıldı. Roscongress Vakfı’nın desteğiyle Avrasya’yı Tanıyalım Derneği’nin organize ettiği etkinlikte Rosatom da partnerler arasında yer aldı. Siyasetçilerden iş dünyasının temsilcilerine kadar geniş bir katılımcı kitlesini bir araya getiren forumda Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki uluslararası iş birliği konuları tartışıldı. Forum kapsamında düzenlenen “Enerji İş Birliğinde Yeni Gerçekler: Küresel İlerleme İçin Yenilikçi Stratejiler” oturumunda ana konuşmacı olarak yer alan Rosatom Kalkınma ve Uluslararası İş Geliştirmeden Sorumlu Birinci Genel Müdür Yardımcısı Kirill Komarov, Rosatom heyetine de başkanlık etti. Komarov konuşmasında, atom enerjisinin geleceğin güvenilir ve sürdürülebilir enerji sisteminin oluşturulmasındaki önemli rolünü vurguladı. Kirill Komarov ayrıca şunları söyledi: “Uluslararası toplum, atom enerjisinin geliştirilmeden küresel dekarbonizasyonun imkansız olduğunu kabul ediyor. 2050 yılına kadar dünya atom enerjisi üretiminin üç katına çıkarılması, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için hayati bir adımdır. İklim sorunlarının çözümünde teknolojilerimize olan talebin istikrarlı bir şekilde arttığını gözlemliyoruz. Rosatom’un projeleri, yabancı ortaklara yalnızca güvenilir ve karbonsuz üretim yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomik büyümeye doğrudan katkı sağlıyor, yeni iş yerleri yaratıyor ve bilimsel potansiyeli geliştiriyor. Örneğin, Akkuyu NGS, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık %10’unu karşılayacak ve ülkenin ekonomik kalkınmasına önemli katkı sağlayacaktır. İleri teknolojileri hayata geçirerek ve istikrarlı enerji tedarikini garanti ederek, bu istasyon sanayinin dinamik büyümesinin anahtarı olabilir, yatırım iklimini iyileştirebilir ve binlerce iş yeri yaratabilir.” Rosatom temsilcileri iş programı kapsamında, kuruluşun dijital geliştirme çalışmalarını da paylaştı. Bu kapsamda ayrıca Akkuyu NGS’nin inşasının çeşitli aşamalarını ve Mersin’in altyapı gelişimini gösteren bir fotoğraf sergisi de sunuldu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

ATO Başkanı Baran Cumhuriyet'in 102'nci Yıl Dönümünü Kutladı Haber

ATO Başkanı Baran Cumhuriyet'in 102'nci Yıl Dönümünü Kutladı

ATO Başkanı Gürsel Baran, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Baran mesajında şu ifadelere yer verdi: "29 Ekim 1923, Türk milletinin kaderine yön verme iradesini tüm dünyaya ilan ettiği, istiklal yolculuğunun taçlandığı tarihimizin en önemli dönüm noktasıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, yokluklar içinden doğmuş, milletimizin azmi ve çalışkanlığıyla kısa sürede dünyada hak ettiği yeri almayı başarmıştır. Cumhuriyet bilimde, sanatta ve ekonomide ilerlemenin yolunu açmış, bugünlere uzanan güçlü bir vizyonun temellerini atmıştır. Bugün iş dünyası olarak, bu vizyonu geleceğe taşıma sorumluluğunu omuzlarımızda hissediyoruz. Cumhuriyetle yaşıt Ankara Ticaret Odası olarak, kurulduğumuz günden bu yana şehrimiz ve ülkemizin ekonomisinin gelişimi için çalışıyor, kalkınma sürecimize katkı sağlıyoruz. Küresel ölçekte değişen ticaret dinamiklerini yakından takip ediyor, üyelerimizi uluslararası pazarlara açmak için iş birlikleri ve yeni köprüler kurmaya devam ediyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da hedefimiz, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarak, ülkemizi her alanda daha ileriye taşımaktır. Bu yolda, iş dünyası olarak bizlere düşen görev, üretmek, yenilikçi olmak, dünyayla entegre olmak ve geleceğimize yatırım yapmaktır. Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin 102. yaşını bir kez daha gurur ve mutlulukla kutluyorum" dedi.

Enerjisa Enerji'den Altyapı Yatırımları İçin Dev Finansman Haber

Enerjisa Enerji'den Altyapı Yatırımları İçin Dev Finansman

İstanbul’da yapılan tören ile imza altına alınan iş birliği, Enerjisa Enerji’nin uluslararası finans kuruluşlarıyla güçlenen sürdürülebilirlik odaklı büyüme stratejisinin yeni bir adımını temsil ediyor. Türkiye’nin lider elektrik dağıtım ve perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji, elektrik enerjisi altyapısı ve şebeke modernizasyonu yatırımlarına devam ediyor. Enerjsa Enerji, şimdi ise dört uluslararası finans kuruluşu olan Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB), Hollanda Girişimci Kalkınma Bankası (FMO) ve Finance in Motion – Yeşil Büyüme Fonu (GGF) ile yeni yatırımların finansmanı için toplam 340 milyon ABD doları karşılığı Türk lirası tutarında sürdürülebilirlik bağlantılı, uzun vadeli bir kredi anlaşması imzaladı. Bu anlaşma, Türkiye’nin elektrik dağıtım sektöründeki ilk sürdürülebilirlik bağlantılı finansman olma özelliğini taşıyor. Daha iyi bir gelecek için 340 milyon dolar finansman Bu altı yıllık uzun vadeli finansman ile Enerjisa Enerji’nin görevli dağıtım şirketleri AYEDAŞ, Başkent EDAŞ ve Toroslar EDAŞ’ın hizmet verdiği 14 ildeki elektrik enerjisi altyapısının güçlendirilmesi ve şebeke modernizasyonu hedeflenirken; özellikle de depremden etkilenen bölgelerde şebeke yatırımlarına odaklanılacak. Dağıtım iş kolunun yanı sıra, hisselerinin tamamına sahip olduğu elektrikli araç şarj operatörü Eşarj’ın şarj ağının genişletilmesi için de bu finansman kullanılacak. Uluslararası finans kuruluşlarından alınan söz konusu kredi, şirketin 2024 yılında kamuoyuna duyurduğu ‘Sürdürülebilirlik Bağlantılı Finansman Çerçevesi’ kapsamında yer alıyor. Finansmanın Sürdürülebilirlik Bağlantılı Hedefleri ise Enerjisa Enerji’nin faaliyet gösterdiği dağıtım bölgelerindeki kayıp kaçak oranının düşürülmesi aracılığıyla sera gazı emisyonlarının azaltılmasının yanı sıra şirket içi yönetim kademelerinde kadın temsilinin artırılması ile kadın erkek eşitliğine katkıda bulunulması. Pınar:Uluslararası finans kuruluşlarıyla kurduğumuz iş birlikleri, ülkemizin enerji dönüşümüne ivme kazandıracak Şimdiye kadar şirketin imzaladığı en büyük kredi anlaşmasına dair yorumlarını ileten Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar; uluslararası finans kuruluşlarıyla yapılan iş birliğinin, Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecine duyulan güveni yansıttığını belirterek, “Bu anlaşma, Enerjisa Enerji’nin yeni enerji çağında sorumluluk üstlendiğinin bir göstergesidir. Biz enerjiyi yalnızca bir kaynak değil, kalkınmanın ve toplumsal gelişimin ana unsuru olarak görüyoruz. Başta Toroslar bölgesinde olmak üzere hizmet verdiğimiz her şehirde yürüttüğümüz altyapı ve şebeke modernizasyon projeleriyle daha dirençli, akıllı ve verimli bir enerji sistemi inşa ediyoruz. Yenilenebilir enerji yatırımlarımız ve Eşarj’a ait elektrikli araç şarj altyapımızla ülkemizin düşük karbonlu geleceğine katkı sunarken, uluslararası finans kuruluşlarıyla kurduğumuz bu uzun vadeli iş birlikleriyle Türkiye’nin enerji dönüşümüne ivme kazandırıyoruz. Şeffaflık, güven ve sürdürülebilirlik ilkelerimiz doğrultusunda, herkes için daha iyi bir gelecek hedefiyle yatırımlarımıza kararlılıkla devam edeceğiz” dedi. Söz konusu anlaşma, düzenlenen bir törenle imza altına alındı. Törene Enerjisa Enerji’yi temsilen CFO Philipp Ulbrich, Hazine, Risk, Yatırımcı İlişkileri ve Vergi Direktörü Cem Gökmen Gökkaya ve Enerjisalı finans, hukuk ve sürdürülebilirlik profesyonelleri ile IFC, AIIB, FMO ve GGF kurumlarını temsilen sırasıyla Laura Vecvagare, Stefen Shin ve SungMin Hwang, Jeesun Han ve Pim van Dijke, Başak Egemen’in yanında kurumların çeşitli birimlerinden yöneticiler katıldı. Ulbrich: Disiplinli finansal yönetim anlayışımız ve sürdürülebilirlik odaklı stratejimiz sayesinde uluslararası finans kuruluşlarının uzun vadeli güvenini kazanmaya devam ediyoruz Enerjisa Enerji CFO’su Philipp Ulbrich yaptığı değerlendirmede, sağlanan 340 milyon ABD doları tutarındaki uzun vadeli finansmanın, şirketin zorlu piyasa koşullarında dahi sürdürülebilir büyümesini finanse edebilme kapasitesini gösterdiğini belirtti. Ulbrich. “Uluslararası finans kuruluşlarından sağladığımız bu tür kaynaklar, yalnızca finansman değil; vadeleri nedeniyle sürdürülebilir büyüme ve enerji dönüşümünde stratejik bir kaldıraçtır. Enerjisa Enerji’nin uzun vadeli yatırım stratejisine ve finansal istikrarına olan güveni yansıtmaktadır. Güçlü bilanço yapımız, etkin nakit akışı üreten iş modelimiz ve disiplinli maliyet ve faiz yönetimimiz sayesinde şirketimiz uluslararası finans kuruluşlarının uzun vadeli güvenini kazanmaya devam ediyor. Türkiye’nin enerji altyapısının modernizasyonu ile, Türkiye’nin enerjisine öncülük ediyoruz” dedi. Enerjisa Enerji’ye söz konusu finansmanı sağlayan uluslararası finans kuruluşlarından IFC’nin Altyapı ve Doğal Kaynaklar Bölge Başkanı Laura Vecvagare, “ Bu finansman, Enerjisa’nın elektrik dağıtım ağını modernize etmek ve genişletmek, depremlerden zarar gören altyapıyı güçlendirmek ve Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerini desteklemek için ihtiyaç duyulan uzun vadeli kaynağı sağlama açısından kritik bir rol oynuyor. Sağlam enerji altyapısı, ekonomik büyümeyi desteklemenin ve istihdam yaratmanın yanı sıra, sanayilerin etkin şekilde faaliyet göstermesini sağlar ve güvenilir enerji kaynaklarına erişimini kolaylaştırır " dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Manisalı Çiftçiler Dikkat! Hibe Desteğinde Son Gün 30 Mayıs Haber

Manisalı Çiftçiler Dikkat! Hibe Desteğinde Son Gün 30 Mayıs

Manisa Büyükşehir Belediyesi, zorlu hava koşulları nedeniyle mağduriyet yaşayan üreticilerin yanında olmayı sürdürüyor. Geçtiğimiz Mart ve Nisan aylarında meydana gelen don olaylarının ardından üreticilere yüzde 100 hibe ile sıvı gübre ve aminoasit desteğinde bulunulacağını açıklayan Manisa Büyükşehir Belediyesi, hibe desteğinin kapsamını genişletti. Zirai don afetinin etkilerini azaltmaya yardımcı olacak sıvı gübre ve aminoasit için tüm ilçelerde zirai dondan zarar gören üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik vb. üreticileri başvurabilecek. Hibe desteğine son başvuru tarihi ise 30 Mayıs’a kadar uzatıldı. Başvuru Adresleri Şu Şekilde Başvurular akıllı telefon veya tabletlerin Apple Store veya Play Store’de bulunan ‘Manisa İçin Tarım’ uygulamasında kullanıcı kaydı oluşturulduktan sonra ‘Hibe-Destekler’ butonundan ‘Zirai Don Afeti İçin Hibe Desteği’ne başvuru yapılarak gerçekleştirilecek. Başvurusunu Manisa İçin Tarım uygulaması üzerinden yapan üreticilere hibe desteği başvurusu, sonuçlandırılması, hibe yapılan ürünün teslim edilme yeri ve zamanı vb. ile ilgili tüm bildirimler cihazlarına anlık olarak iletilecek. Akıllı telefon veya tableti bulunmayan üreticiler ise https://manisaicintarim.manisa.bel.tr/login linki üzerinden kullanıcı kaydı oluşturulduktan sonra ‘Hibe Yönetimi’ ekranından ‘Zirai Don Afeti için Hibe Desteği’ne başvuru yapılabilecek. Her iki yöntemle de başvuru yapamayan üreticiler ise merkez ilçelerde Manisa Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binası 1. Kat’ ta bulunan Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’ndan; diğer ilçelerde ise ilçe muhtarlık işleri şube müdürlüklerinden yardım ve destek alabilecek.  Başvuru Kriterleri Hibe desteğinden; zirai don afetinden etkilenen tüm ilçelerde, toplam 20 dekar ve altı üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik ağacı vb. bulunan üreticiler yararlanabilecek.       Zirai don afeti hibe başvurusunda bulunan üreticilerin başvuru yaptığı üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik ağacı vb. meyve dikili olan alanlarında zirai don için yapılmış tarım sigortası (TARSİM) olmaması gerekiyor.       Zirai don afeti için hibe başvurusu yapılan meyve alanlarında İlçe Hasar Tespit Komisyonu tarafından zirai don hasarı tespit edilmiş olması şartı aranıyor.       İdare tarafından verilen desteği aldığı halde bu karar hükümlerine aykırı ve amacı doğrultusunda kullanmadığı tespit edilen hak sahiplerinin aldığı ayni destek, teslim tarihindeki bedeli üzerinden, nakdi desteklerin ise desteğin verildiği tarih ile bu karar hükümlerine aykırı ve amacı doğrultusunda kullanmadığı tespitinin hak sahibine tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için 6183 Sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca hak sahiplerinden tahsil edilecek. Hibe Desteği Başvurusunda İstenilecek Belgeler Güncel Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) veya Çiftçi Belgesi       Başvuru yapılan üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik ağacı vb. dikili olan meyve alanlarında zirai don için yapılmış tarım sigortası (TARSİM) olmadığına dair belge       Başvuru yapılan üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik ağacı vb. dikili olan meyve alanlarının tapu kayıt belgesi       Başvuru yapılan üzüm, kiraz, badem, ceviz, kayısı, şeftali, erik ağacı vb. dikili olan meyve alanları için İlçe Hasar Tespit Komisyonu raporları veya hasar tespit tutanakları ise başvuru yapan üreticiler tarafından sisteme yüklenmeyecek; Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından İl / İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinden istenilecek.

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Yayımlandı: Türk Sanayii İçin Hedefler İddialı Haber

2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Yayımlandı: Türk Sanayii İçin Hedefler İddialı

Bu yılı da dahil edersek 6 yıl boyunca sanayi politikası anlamında kamunun neleri yapmayı planladığının kamuoyuyla paylaşılmış olduğu dökümanı SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç değerlendirdi. Masa başı araştırmalar, anketler, mülakatlar ve çalıştaylar sonucunda oluşturulan dokümanda beş stratejik amaç belirlenmiş: Yüksek teknoloji, Dijital Ekonomi, Yeşil Dönüşüm, Küresel Entegrasyon, Yapısal Dönüşüm. Her bir stratejik amacın alt kırılımları bazında hangi konulara odaklanılacağı ve planlanan projeler varsa onlar belirtilmiş. Ayrıca 2030’a kadar ulaşılması planlanan 20 makro hedef belirlenmiş.  SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Strateji dokümanında ilk dikkatimizi çeken şey dünyadaki trendlerin büyük ölçüde gözden kaçırılmadığı ve son yıllarda öne çıkan kavramların büyük çoğunluğunun çalışmaya dahil edildiği. Bazı konularda neler yapılacağı daha somut eylemlerle izah edilirken bazısı daha muğlak bırakılmış. Bir önceki strateji belgesine göre hedeflerin somutlaştırılması öne çıkan pozitif değişikliklerden biri olurken önceki strateji dokümanında başarılamayanlara yönelik çözümlere değinilmemesi dokümanın eksiklerinden biri olarak öne çıkıyor.” Yeni Stratejide Mimari Değişikliği “Önceki strateji dokümanı Mart 2019’da yayımlanmış ve 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi olarak adlandırılmıştı. Bu tür belgeleri karşılaştırmalı olarak incelemek ve önceki strateji dokümanında hedeflenenlerin ne kadar gerçekleştiğini analiz etmek büyük önem taşıyor.” “2023 dokümanında da 5 temel amaç belirlenmişti: Yüksek Teknoloji ve İnovasyon, Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi, Girişimcilik, Beşeri Sermaye, Altyapı. Bu dokümanda ise girişimcilik yüksek teknoloji başlığının altında konumlandırılırken altyapı ve beşeri sermaye diğer amaçların altına serpiştirilmiş. Yeni dokümanda öne çıkan husus ise yeşil dönüşüme müstakil bir başlık ayrılmasıdır. Bu da özellikle Avrupa Birliği öncülüğünde yol alan yeşil dönüşüm trendinin üst düzeyde takip edildiğini söyleyebiliriz. Altyapı başlığı yerine Yapısal Dönüşüm’ün tercih edilmiş olması da sadece fiziksel değil başta kurumlar ve kurallar olmak üzere gayrı maddi altyapının da dikkate alındığını gösteriyor.” 2023 Hedeflerinin Muhasebesi: Başarılanlar ve Başarılamayanlar Özdinç dökümanda makro hedefleri karşılaştırdığımızda bu sefer konunun daha derinlemesine ve kapsamlı çalışıldığını görebildiklerini belirterek, “Önceki dokümanda 12 makro hedef varken bu sefer 20 hedef belirlenmiş. Önceki hedeflerde ölçülmesi zor olan birkaç hedef çıkarılarak tamamı şeffaf olarak ölçülebilir hedefler belirlenmiş. Öncelikle önceki hedeflerin durumunu analiz edelim” dedi. Büyük oranda başarı sağlanan göstergeler olarak, İmalat sanayii katma değerinin GSYH içindeki payı, İmalat sanayii ihracatı Orta-yüksek teknolojili ürün ihracatı Ar-Ge insan kaynağı Girişim sermayesi yatırımları Başarı sağlanamayan göstergeler olarak da, Yüksek teknolojili ürün ihracatı (2018’e kıyasla 2023’te %140 artması hedeflenmiş, %75 artmış) İmalat sanayiinde çalışan başına katma değer (%20 artması hedeflenmiş ancak %10 artmış) Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payı (%80 artması hedeflenmiş, %42 artmış) Yazılımcı sayısı (%260 artması planlanmış ancak %100 artmış) Turcorn sayısı (0’dan 10’a çıkması planlanmış, 7’ye çıkmış) sıralandı. “Performans Başarısı” ve “Öngörü Başarısızlığı” Özdinç sözlerine şöyle devam etti: “Yukarıdaki gibi dikkatli bir analiz yaptığımızda başarısız bir görüntü veren göstergelerde esasında önemli gelişimlerin sağlandığını görebiliyoruz. Aslında her bir parametrede periyodun 5 yıl olduğunu göz önünde bulundurursak önemli başarılar elde edilmiş (pandemi döneminin bu periyodun içinde olduğunu da unutmayalım). Buradaki sorun hedeflerin gerçekçi olarak belirlenmemesinde yatıyor. Çünkü 5 yıllık dönem aslında çok büyük sıçramalar kaydetmek için uzun bir dönem değil. Geçmişe yönelik istatistikler, makro düzeydeki sıçramaların asgari 10 ila 20 yıl içinde gerçekleşebildiğini gösteriyor. Bu sebeple 5-6 yıllık hedefler belirlenirken geçmiş ulusal ve uluslararası trendlerle uyumlu artış oranlarını öngörmek gerekiyor.” “Geçtiğimiz belgede planlanan bazı projelerin hayata geçtiğini de görebiliyoruz. Örneğin TOGG’un ilk teslimini yapması, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın hayata geçmesi, Millî Uzay Programı’nın yayımlanması, Türkiye’nin insanlı ilk uzay misyonunun planlanması, Teknofest Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivalleri’nin gerçekleştirilmesi, Türkiye Açık Kaynak Platformu, Yapay Zekâ Enstitüsü ve Raylı Ulaşım Teknolojileri Enstitüsü gibi yeni yapıların o yıl yayımlanan dokümanda belirtildiği gibi kurulmuş olması stratejik devamlılık açısından büyük önem taşıyor.” İddialı Yeni Hedefler  Yeni hedeflere bakıldığında bazı parametrelere yönelik hedeflerin biraz iddialı olduğu izleniminin de oluştuğunu belirten Ömer Özdinç, “Örneğin imalat ihracatının 400 milyar dolara çıkması çok iddialı bir hedef. Türkiye’nin insan kaynağı kapasitesinin ve diğer altyapı bileşenlerinin bu sıçramayı desteklemesi gerekiyor. Bunun 5-6 sene gibi kısa bir sürede gerçekleşmesi biraz zor görünüyor. Orta yüksek teknoloji ihracatının 92 milyar dolardan 180’e çıkarma hedefi de yine oldukça iddialı görünüyor. Yüksek teknoloji ihracatının 6 senede 8,8 milyardan 30 milyar dolara çıkması her ne kadar daha yüksek artış oranını gerektirse de savunma sanayii ihracatında büyük sıçramalar beklendiği için gerçekleşmesi daha muhtemel görünüyor. Organize Sanayii Bölgeleri ve endüstri bölgelerinin 149.000 hektardan 350.000 hektara çıkarılması hedefi de son yıllarda yıllık 10.000 hektarın altında bir büyüme olduğu düşünüldüğünde biraz iddialı görünüyor. Bunun için birtakım radikal düzenlemelerin yapılması şart” dedi. Yeni Mega Projeler Yeni strateji belgesinde aşağıdaki mega projelerin de öngörüldüğü dikkatlerden kaçmadı: Çip, nükleer, biyoteknoloji ve petrokimya gibi stratejik alanlarda, kamu desteğiyle çok ortaklı ulusal konsorsiyumlar (ilk olarak Ulusal Çip Konsorsiyumu) kurulması, Milli Muharip Uçak KAAN’ın seri üretimine geçilmesi ve Çelik Kubbe projesi ile hava savunma sistemleri tek bir ağa entegre edilmesi, Türkçe Büyük Dil Modeli ve Yapay Zekâ Süperbilgisayar Yatırım Programı, Biyoteknoloji Üretim Programı (biyoteknolojik ilaç geliştirmeye yönelik), Ankara’da bir uzay teknoloji geliştirme bölgesi geliştirilmesi. Ayrıca uydu teknolojilerinde elde edilen Ar-Ge ve üretim kabiliyetlerini ticarileştirmek ve ulusal güvenliğe katkı sağlamak amacıyla bir millî uydu şirketi kurulması, Bilimsel kapasitenin gelişimi için HEYSEM, CEZERÎ, ARF ve BÎRÛNΠbilimsel iş birliği ağları kurulacaktır. Tersine Beyin Göçü Programı geliştirilecek, Türk Devletleri Araştırma Alanı ve İslâm Ülkeleri Araştırma Alanı yapılarının kurulması, Eski Atatürk Havalimanının olduğu bölgeye Terminal İstanbul girişimcilik kampüsü, Teşviklerde HIT-30 programının başlaması ve Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programlarının merkezi bir rol oynamaya devam etmesi, Yerli GPS sistemi için Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi’nin hayata geçirilmesi, Nükleer Teknopark kurulması, Ceyhan’da yaklaşık 30 milyon metrekarelik, kendi limanı olan Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi, Bilim, Teknoloji, İnovasyon, Sanayi ve Yatırım (STI³) Diplomasisinin fonksiyonel hâle getirilmesi, Ulusal Sanayi Alanları Master Planı, Mega Endüstriyel Parklar Projesi kapsamında lojistik altyapısına sahip, yeşil dönüşüme katkı sağlayan, bünyesinde veri merkezi, kuluçka merkezi, Ar-Ge merkezi, teknoloji geliştirme bölgesi, inovasyon merkezleri gibi teknolojik üslerle birlikte iş merkezleri, konut alanları, eğitim ve sosyal hizmet merkezlerini barındıran çok faktörlü bütünleşik endüstri şehirlerinin tasarlanması, Yerel Kalkınma Hamlesi Programı kapsamında, her ilden az sayıda ancak il ölçeğinde kalkınmayı hızlandırıcı etkisi yüksek öncelikli yatırım konuları belirlenmesi ve belirli çağrı dönemlerinde desteklenmesi,  Fen, teknoloji ve meslek eğitimine odaklı Sanayi ve Teknoloji Kolejleri. SER Akademi Genel Müdürü Dr. Ömer Özdinç, yukarıdaki projelerin Türkiye’nin yapısıyla sorunlarının çözümünde ve hedeflenen sıçramanın gerçekleştirilmesi için akılcı araçlar olarak öne çıktığının da altını çizdi. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.