Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kalsiyum

Kapsül Haber Ajansı - Kalsiyum haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kalsiyum haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü Haber

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü

Osteoporoz, yani halk arasında bilinen adıyla kemik erimesi, dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen, ancak çoğu zaman geç fark edilen sinsi bir hastalık olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, erken tanı ve doğru yaşam alışkanlıklarının hastalığın ilerlemesini önlemede kritik rol oynadığını belirtiyor. Osteoporoz Sessiz İlerleyen Bir Tehdit Kemik yoğunluğunun azalmasıyla ortaya çıkan osteoporoz, ilk etapta belirti vermeden ilerleyebiliyor. Ancak hastalık devam ettikçe kalça, omurga ve el bileği kırıkları gibi ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu kırıklar, özellikle ileri yaşlardaki bireylerde yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda ömür süresini de kısaltabiliyor. “Osteoporoz masum bir hastalık değildir; ilerlediğinde kişinin bağımsız hareket kabiliyetini kaybetmesine yol açabilir” diyen Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, hastalığın sessiz ilerlediğine dikkat çekiyor. Kadınlarda Menopoz Dönemi Kritik Risk Faktörü Osteoporoz hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilse de menopoz sonrası dönemde östrojen hormonunun azalması nedeniyle kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Dr. Panza, “Menopozdan sonra ilk iki yıl içinde kemik kaybı çok hızlı gerçekleşir. Bu dönemde düzenli tarama ve gerekli tedaviye başlamak çok önemlidir” açıklamasında bulunuyor. Erkeklerde ise ileri yaş, aşırı sigara kullanımı ve hormon bozuklukları önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Tanıda DEXA Testi ve Uzman Değerlendirmesi Şart Osteoporozun tanısında DEXA (kemik mineral yoğunluğu ölçümü) testi temel yöntem olarak kullanılıyor. Ancak ileri yaş grubunda görülen kireçlenme gibi durumlar, bu testin sonuçlarını etkileyebiliyor. “DEXA ölçümü tek başına yeterli değildir, fizik tedavi ve radyolojik değerlendirmelerle birlikte yapılmalıdır” diyen Dr. Panza, doğru tanının tedavi başarısındaki önemini vurguluyor. Spor, Kemiklerin En Güçlü Dostu Kemik kütlesi, insan yaşamında en yüksek seviyesine 30’lu yaşlarda ulaşıyor. Bu dönemde yapılan düzenli fiziksel aktiviteler, ilerleyen yıllar için adeta bir kemik sağlığı yatırımı anlamına geliyor. “Genç yaşta yapılan düzenli egzersiz, ilerleyen yıllarda kemik erimesine karşı güçlü bir kalkan oluşturur” diyen Dr. Panza, yürüyüş, dans ve step gibi aktivitelerin kemik yapımını desteklediğini belirtiyor. Ayrıca ileri yaşta bile düzenli yürüyüşün kemik yoğunluğunu artırdığı ve kırık riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Kalsiyum, D Vitamini ve Güneş Işığı Hayati Rol Oynuyor Kemik sağlığını korumak için kalsiyum ve D vitamini alımı son derece önemli. Günlük beslenmede süt, yoğurt, peynir, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve balık gibi besinlerin yer alması gerekiyor. Dr. Panza, “Güneş ışığı, D vitamini sentezi için en doğal kaynaktır. Günün erken saatlerinde 15–20 dakikalık güneşlenme bile kemik sağlığını destekler” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca sigara ve alkol kullanımının kemik yoğunluğunu azalttığı, aşırı kafein tüketiminin ise kalsiyum emilimini olumsuz etkilediği biliniyor. Osteoporozda Erken Tanı Hayat Kurtarır Erken tanı sayesinde, osteoporozun ilerlemesi önlenebilir ve kemik kırıkları engellenebilir. Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Düzenli kemik ölçümü yaptırmak, sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Özellikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üzeri bireyler tarama programlarına dahil olmalıdır” uyarısında bulunuyor. Osteoporozun yalnızca ileri yaş hastalığı olmadığına dikkat çeken Dr. Panza, genç yaşta edinilen doğru alışkanlıkların kemik sağlığını uzun vadede koruduğunu da vurguluyor. Geleceğe Sağlam Adımlar İçin Farkındalık Şart Osteoporoz, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen farkındalık eksikliği nedeniyle birçok kişi geç tanı alıyor. Çakmak Erdem Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Her birey, kemik sağlığını korumak için erken yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapmalı, dengeli beslenmeli ve gerekli tetkiklerini aksatmamalıdır. Sağlam kemikler, sağlıklı bir geleceğin temelidir” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Ağız ve Diş Sağlığı İçin Kalsiyum Her Yaşta Önemli! Haber

Ağız ve Diş Sağlığı İçin Kalsiyum Her Yaşta Önemli!

Kalsiyumun, çürük oluşumunu engellemede ve diş minesini güçlendirmede önemli rol oynadığını dile getiren Çocuk Diş Hekimliği Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, “Dişlerin oluşum dönemini içeren hamilelik ve erken çocukluk dönemindeki kalsiyum alımının dişi direkt olarak güçlendirme ihtimali oldukça fazladır.” dedi. Yetişkinlikte yetersiz kalsiyum alımının, osteopeni veya osteoporoz gibi sistemik kemik kayıplarına yol açabileceğine dikkat çeken Şen, doğal kaynaklardan alınan kalsiyumun daha iyi emildiğini ve vücuda faydasının daha yüksek olduğunu vurguladı. Üsküdar Üniversitesi Diş Hastanesi Çocuk Diş Hekimliği Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, kalsiyumun ağız ve diş sağlığı üzerindeki temel rolü ve eksikliğinin yol açabileceği sorunlar hakkında bilgi verdi. Kalsiyum eksikliği diş kaybına yol açabilir Kalsiyumun, diş sağlığı açısından temel bir mineral olduğunu ve pek çok fonksiyonu bulunduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, “Kalsiyum mine ve dentin yapısının ana bileşenidir. Diş minesi yaklaşık yüzde 96 oranında inorganik maddelerden oluşur. Bunun büyük kısmı hidroksiapatit kristalleridir. Bu kristallerin temel yapı taşlarından biri de kalsiyumdur.” dedi. Özellikle çocukluk döneminde dişlerin oluşumu ve gelişimi sırasında sağlıklı mineralizasyon için kalsiyum gerekli olduğunu dile getiren Şen, “Demineralizasyon ve remineralizasyonda rol alır. Örneğin asidik gıdalar sonrası ağız içi pH düştüğünde, diş yüzeyinden kalsiyum ve fosfat iyonları çözünür. Tükürükte yeterli düzeyde kalsiyum bulunması, bu iyonların tekrar mineye geçişini ve minenin güçlenmesini sağlar. Yeterli kalsiyum düzeyleri, diş dokularının asitlere karşı dirençli kalmasına katkıda bulunur ve çürük oluşumunu engellemeye yardımcı olur. Dişleri destekleyen alveolar kemik de kalsiyuma bağımlıdır. Uzun vadede yetersizlik, kemik kaybına ve diş kaybına neden olabilir.” açıklamasını yaptı. Yetişkinlikte yetersiz kalsiyum alımı ağız ve diş sağlığında sorunlara neden olabiliyor! Yetişkinlikte yetersiz kalsiyum alımının, osteopeni veya osteoporoz gibi sistemik kemik kayıplarına yol açabileceğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, “Bu durum, dişleri çevreleyen alveolar kemiği de etkiler ve diş kaybı riskini artırır.” dedi. Bazı çalışmaların, düşük kalsiyum alımının diş eti hastalıkları riskini artırabileceğini gösterdiğini de kaydeden Şen, “Kalsiyumun, bağ dokuların sağlıklı yapısını korumada dolaylı rol oynar ve mine yüzeyinin korunması için de önemlidir. Kalsiyum eksikliği, mineyi daha geçirgen ve kırılgan hâle getirir. Bu da çürük gelişiminin kolaylaşmasına sebep olur. Periodontal ligament ve kemik dokunun bütünlüğünü bozarak diş eti çekilmesi ve periodontitis gibi durumların şiddetlenmesine neden olabilir. Düşük kalsiyum düzeyleri, oral yaralanmalar sonrası iyileşme sürecini geciktirir ve dokuların mekanik dayanıklılığını azaltır.” şeklinde konuştu. Doğal kaynaklardan alınan kalsiyum daha iyi emiliyor… Kalsiyumun doğal yollarla mı yoksa takviyelerle mi alınmasının daha etkili olduğu konusuna değinen Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, “Doğal kaynaklar daha iyi emilir.” dedi. Süt, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve badem gibi besinlerde bulunan kalsiyumun, genellikle vücut tarafından daha verimli emildiğini vurgulayan Şen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu besinler aynı zamanda kalsiyumun emilimini destekleyen D vitamini ve magnezyum gibi diğer mikrobesinleri de içerir. Kalsiyum karbonat gibi formlar, mide asiditesine bağlı olarak emilimde değişkenlik gösterebilir. Ayrıca fazla dozlarda alındığında böbrek taşı riski, hiperkalsemi veya diğer mineral dengesizlikleri oluşabilir. Kalsiyum takviyesi diş içeriğine doğrudan değil, tükürük yapısı ve kemik sağlığı yoluyla dolaylı etkiler gösterir. Diş oluşumu tamamlandıktan sonra kalsiyum alımı dişi direkt yolla güçlendirmeyecektir, ancak tüketim esnasında tükürük aracılığıyla remineralizasyon olarak adlandırılan mekanizmayla diş yüzeyine katkı sağlar. Dişlerin oluşum dönemini içeren hamilelik ve erken çocukluk dönemindeki kalsiyum alımının dişi direkt olarak güçlendirme ihtimali oldukça fazladır. Emilim bozukluğu, laktaz eksikliği, vegan beslenme veya yaşlılık gibi durumlarda kalsiyum takviyesi uygun olabilir, ancak bu mutlaka hekim önerisiyle ve gerekçeye dayalı olarak kullanılmalıdır.” Sadece kalsiyum değil farklı besinler de ağız sağlığı için önemli! Kalsiyumun yanı sıra diş sağlığı için ana besinler olan proteinler, karbonhidratlar, yağlar, mineraller ve yağda çözünen A, E, D ve K vitaminlerinin ağız sağlığı için son derece önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, “A vitamini minenin erken gelişiminde rol oynar. Epitel hücrelerinin proliferasyonunu kontrol eder ve eksikliği tüm ektodermal oluşumları etkiler. Kaynakları balık yağı, biber, domates, inek sütü, balkabağı olabilir.” dedi. D vitamininin dişlerin mineral yoğunluğuna, diş minesinin inşasına, kalsiyumun diş ve kemik dokusuna aktarılmasına ve emilmesine katkıda bulunduğunu dile getiren Şen, sözlerini şöyle tamamladı: “C vitamini veya askorbik asit, suda çözünen bir vitamindir. Birçok taze meyve ve sebzede bulunur. Diş etleri, periodontal bağ dokusu ve yara iyileşmesi için önemlidir. C vitamini eksikliği, bağ dokusu kusuru olan iskorbüt hastalığına neden olabilir. Fosfor; diş minesinin yapıtaşı hidroksiapatit kristallerinin bir diğer ana bileşenidir. Kalsiyumla birlikte diş ve kemik yapısının sertliğini sağlar. Florür; mine yapısına entegre olarak asidik çözünürlüğü azaltır. Diş çürüğüne karşı direnci artırır. Diş sağlığının sürdürülebilmesi için kalsiyumun yeterli alınması kadar, onunla sinerjik çalışan bu vitamin ve minerallerin de dengeli şekilde alınması gereklidir. Dengeli beslenme, bu mikrobesinlerin birlikte ve etkin kullanılmasını sağlar. Kalsiyum eksikliği sadece sistemik kemik sağlığını değil, diş dokularının yapısını, çene kemiğini ve periodontal sağlığı da olumsuz etkiler. Bu nedenle, her yaşta yeterli kalsiyum alımı ağız-diş sağlığının sürdürülebilirliği açısından kritiktir.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.