COP31 Ev Sahipliği, Türkiye’nin Enerji Dönüşümünde Stratejik Bir Aşama
TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden “Bu önemli organizasyonun rüzgar enerjisi sektörüne ve Türkiye’nin temiz enerji hedeflerine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.” dedi.
Türkiye’nin COP31’e ev sahipliği yapmasında iklim politikası alanında son dönemde kaydettiği gelişmeler belirleyici oldu. Türkiye’nin yeni Ulusal Katkı Beyanı (NDC) geçtiğimiz günlerde yayımlanarak güncellenmiş; 2030 yılına yönelik karbon emisyon projeksiyonu güçlü şekilde aşağı yönlü revize edilmişti. Buna göre Türkiye, 2030 yılı için öngörülen emisyon artışından %41’e kadar azaltım taahhüt etmiş ve 2030 yılına ilişkin hedef değerini yaklaşık 500 milyon ton CO₂e seviyesine çekmiştir. Bu gelişme, Türkiye’nin iklim değişikliği alanında atmakta olduğu adımların uluslararası arenada karşılık bulduğunu göstermektedir.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi ve 2035 Yenilenebilir Enerji Yol Haritası, COP31 sürecinin temel politika eksenlerini oluşturacaktır. 2022 yılından bu yana yenilenebilir enerji projelerinin lisanssız üretim, YEKA mekanizması ve diğer yatırım modelleri ile desteklenmesi; rüzgar enerjisi sektörünün tedarik zincirinden sanayisine kadar güçlenmesi; ve Türkiye’nin 15 GW’a yaklaşan rüzgar kurulu gücü, Türkiye’yi Avrupa'nın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline getirmiştir. COP31, bu birikimin küresel ölçekte tanıtılması ve yatırım fırsatlarının genişlemesi açısından stratejik bir eşiktir.
İKLİM POLİTİKASINDA SON GELİŞMELER COP31 SÜRECİNİ GÜÇLENDİRİYOR
Türkiye’nin COP31'e ev sahipliği yapmasında iklim değişikliği alanında yürütülen hazırlıkların ve politika dönüşümünün önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Bu kapsamda, Yeni Ulusal Katkı Beyanı’nın yayımlanması, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın çalışmalarıyla yürürlüğe giren iklim kanunu ve buna bağlı olarak İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından uygulanacak ulusal ve yerel eylem planları, sera gazı azaltımı ve karbon fiyatlama faaliyetleri, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) çalışmalarının hızlanması, CBAM uyumu ve yeşil dönüşüm finansman mekanizmalarının çeşitlenmesi Türkiye’nin uluslararası iklim politikalarındaki konumunu güçlendirecektir.
RÜZGAR ENERJİSİ DEĞER ZİNCİRİ VE 2035 YOL HARİTASI
Türkiye’nin 2035 Yenilenebilir Enerji Planı doğrultusunda geliştirilen çerçeve, rüzgar enerjisinin enerji dönüşümündeki kritik rolünü ortaya koymaktadır. Türkiye’de türbin kuleleri, kanatları, jeneratörleri ve diğer ekipmanların üretildiği güçlü bir sanayi altyapısı bulunmaktadır. COP31, bu değer zincirinin uluslararası yatırımcılar ve karar vericiler tarafından daha yakından tanınmasını sağlayacak benzersiz bir fırsat sunmaktadır.
Deniz üstü (offshore) rüzgar enerjisi özelinde ise konferans, daha çok gerekli teknoloji, finansman ve düzenleme modellerinin tartışılacağı stratejik bir vitrin niteliği taşıyacak. Bu alanda Türkiye’nin potansiyelinin uluslararası paydaşlarla değerlendirilmesi bekleniyor.
ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE POLİTİKA VE PİYASA GELİŞİMİ
Tüm dünyada hızlı bir dönüşümden geçen enerji piyasaları açısından yenilenebilir enerji yatırımlarının ölçeklenmesi ve düşük karbonlu sanayi dönüşümünün desteklenmesi kritik önem taşımaktadır. COP31’in Türkiye’de düzenlenecek olması, enerji sektöründe; yeşil dönüşüm politikalarının güçlenmesi, finansman kaynaklarının çeşitlenmesi ve emisyon azaltım hedeflerinin daha somut bir çerçeveye oturması gibi alanlarda önemli etkiler yaratacaktır.
Türkiye’de son dönemde gelişen rüzgar enerjisi değer zinciri, yerli üretim kapasitesi ve ihracat potansiyeli ile bu dönüşümün temel yapı taşlarından birini oluşturmaktadır.
COP31, TÜRKİYE’NİN ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN TEMEL UNSURU
COP31’in Türkiye’de düzenlenmesiyle birlikte, yenilenebilir enerji ve rüzgar enerjisi yatırımlarının hızlanması beklenmektedir. TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, COP31’in önemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“COP31’in ülkemizde düzenlenecek olması, Türkiye’nin enerji dönüşümündeki kararlılığını uluslararası arenaya güçlü biçimde taşıyan tarihi bir adımdır. 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimiz, yeni Ulusal Katkı Beyanı’mız ve 2035 Yenilenebilir Enerji Yol Haritası ile uyumlu şekilde gelişen rüzgar enerjisi sektörümüz COP31 sayesinde uluslararası yatırımcılar tarafından daha görünür hale gelecektir. TÜREB olarak bu sürece katkı sunmaya ve Türkiye’nin enerji dönüşümünü hızlandıracak iş birliklerini desteklemeye hazırız.”
TÜRKİYE’NİN TEMİZ ENERJİ GELECEĞİNE YÖN VEREN BİR SÜREÇ
COP31’in Türkiye’ye önemli kazanımlar sağlaması beklenmektedir. Konferansın hazırlık süreci, enerji arz güvenliğinden sanayinin karbonsuzlaşmasına; teknoloji transferinden uluslararası iş birliklerine kadar geniş bir yelpazede yeni fırsatlar oluşturacaktır. Türkiye’nin rüzgar enerjisi ekosistemi de bu süreçte güçlü bir şekilde konumlanacaktır.