Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kariyer

Kapsül Haber Ajansı - Kariyer haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kariyer haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

DHL Supply Chain Türkiye, Kadınların Gücüyle Lojistik Sektörüne Öncülük Ediyor Haber

DHL Supply Chain Türkiye, Kadınların Gücüyle Lojistik Sektörüne Öncülük Ediyor

Türkiye lojistik sektöründe kadın çalışan oranı ortalama yüzde 11,2 seviyesindeyken, DHL Supply Chain Türkiye’de bu oran yüzde 34 ‘e ulaşıyor. DHL Supply Chain Türkiye, faaliyetlerini DHL Grup bünyesinde Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) bölgesindeki tek kadın genel müdür olan Buket Cox liderliğinde yürütüyor. DHL Supply Chain Türkiye’nin ilk kadın yöneticisi olarak bölgesel düzeyde önemli rol üstlenen Cox, son üç yıldır Orta Doğu ve Avrupa (CEE) Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmasının ardından, şu anda Orta Doğu ve Afrika (MEA) Yönetim Kurulu üyesi olarak bölgesel konularda fark yaratan bir kadın lider olarak öne çıkıyor. Cox, Türkiye sınırlarını aşan kadın rol modelliğiyle, yalnızca kendi kariyer yolculuğunda değil, aynı zamanda şirket içinde de ilham verici bir etki yaratıyor. Bölgesel seviyedeki yoğun iş ajandasına rağmen, orta ve üst düzey kadın çalışanlara yönelik düzenli ve etkili mentorluk seansları gerçekleştirerek, kadın yöneticilerin kariyer gelişimlerine doğrudan katkı sağlıyor. DHL Supply Chain Türkiye, Cox liderliğinde yalnızca operasyonel başarılarıyla değil; kadınların sektördeki temsilini güçlendiren politikalarıyla da fark yaratıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir bir kültürün yansıması DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Kadınların iş dünyasında daha fazla yer almaları, özellikle lojistik gibi zorlu sektörlerde büyük önem taşıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, yalnızca rakamlara yansıyan bir hedef değil; kapsayıcı, adil ve sürdürülebilir bir kurum kültürünün sonucu. Bu kültürü oluşturmak sadece kadınların veya liderlerin değil, tüm çalışanlarımızın, kadın ve erkek birlikte, değişim için çaba göstermesiyle mümkün oluyor. DHL olarak biz, bu değişimi sahada, ofiste ve tüm projelerimizde hep birlikte yaşatıyoruz.” Cox, kadın liderliğinin kuruma kattığı değeri de şöyle özetledi: “Kadınların liderlik becerileri, stratejik bakış açıları ve ekip yönetimindeki başarısı iş sonuçlarına doğrudan yansıyor. Bugün çalışanlarımızın üçte biri kadın; yönetim kurulumuzda ise kadın lider oranı yüzde 40’a ulaştı. Bu sadece bir sayı değil, şirketimizdeki dönüşümün güçlü bir göstergesi.” Kadınların Sesiyle Şekillenen Dönüşüm DHL Supply Chain Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği stratejilerini şekillendirirken kadın çalışanlarının geri bildirimlerini merkeze aldı. Yapılan odak grup çalışmalarıyla kadınların deneyimleri, ihtiyaçları ve beklentileri dinlenerek gerçek etki yaratacak adımlar atıldı. Bu yaklaşım sayesinde, kadın ve erkek dengesi gözetilen ekiplerin performanslarının hem hedeflere ulaşma hem de KPI (Anahtar Başarı Göstergesi) başarı oranlarında belirgin şekilde daha yüksek olduğu gözlemlendi. Kadın çalışanların özellikle iletişim, dikkat, titizlik ve liderlik becerileriyle operasyonel süreçlere katkı sundukları; bu sayede verimlilik artışı ve iş kazalarında azalma sağlandığı tespit edildi. Cox, konuyla ilgili olarak, “Kadın çalışanlarımız iş sağlığı ve güvenliği alanında fark yarattılar. Onların güçlü iletişim becerileri, sahadaki güven kültürünü daha da güçlendirdi.” dedi. Kadınlar İçin En İyi İşveren Toplumsal cinsiyet eşitliği odağındaki insan kaynakları stratejileriyle DHL Supply Chain Türkiye, Great Place To Work Enstitüsü tarafından hazırlanan "Kadınlar İçin En İyi İşverenler" listesinde 2024 yılında birinci sırada yer aldı. Şirket, son iki yıldır bu listede zirvedeki yerini koruyarak, kadınların iş gücünde ve liderlik kademelerinde daha fazla temsil edilmesini sağlayan projelere öncülük ediyor. Kadınların Kariyer Yolculuğunu Destekleyen Projeler DHL Supply Chain Türkiye, kadın çalışanlarının gelişimini desteklemek amacıyla çok yönlü projeler hayata geçiriyor: MentHer: Kadın yöneticilere birebir mentorluk sağlayarak onları geleceğin liderleri olarak yetiştiriyor.Shift Up a Gear: Kadın liderlerin görünürlüğünü artırıp liderlik pozisyonlarına hazırlıyor.ALP (Accelerating Leadership Program): Kıdemli kadın liderlerin liderlik becerilerini derinleştiriyor.İşler Değişti Projesi: Kadınları forklift operatörlüğü, kamyon şoförlüğü gibi operasyonel rollere teşvik ediyor. Bu programa katılan kadın çalışanların yüzde 86’sı gönüllü olarak bu rolleri üstlenerek sektördeki kalıpları yıktı.Women Networking Event: Kadın çalışanların deneyimlerini paylaşarak birbirlerine ilham verdikleri güçlü bir ağ oluşturuyor. Kadın ve Erkek El Ele, Aynı Hedef İçin DHL Supply Chain Türkiye, kadın istihdamını artırmanın ötesinde, herkesin potansiyelini ortaya koyabileceği eşitlikçi bir çalışma ortamı yaratıyor. Cox, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu başarı, yalnızca kadınların değil; kadın ve erkeklerin el ele vererek yarattığı bir başarı. Biz bu kültürel dönüşümle gurur duyuyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Arçelik’in Pazarlama ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ragıp Balcıoğlu Oldu Haber

Arçelik’in Pazarlama ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ragıp Balcıoğlu Oldu

Lider ev teknolojileri şirketi Arçelik’te üst düzey bir atama gerçekleşti. 2 yılı aşkın süredir Arçelik Avrupa Ticari Satışlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı, 1 yıldan uzun süredir de Beko Europe CEO’luğu görevini üstlenen Ragıp Balcıoğlu, Arçelik’in Pazarlama ve Stratejiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı görevine getirildi. 3 yılı aşkın süredir Arçelik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CMO) olarak görev yapan Akın Garzanlı ise Arçelik Avrupa Ticari Satışlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Beko Europe CEO’su olarak atandı. Ragıp Balcıoğlu Kimdir? Ragıp Balcıoğlu, 1989 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden lisans, 1996 yılında Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nde yüksek lisans derecesi aldı. 2019 yılında Harvard Business School İleri Yönetim Programı’nı tamamladı. İş yaşamına 1990 yılında Data Hidrolik Makine Sanayi A.Ş.’de Pazarlama Yöneticisi olarak başlayan Balcıoğlu, 1992 yılında Arçelik’e katıldı. Planlama ve satın alma alanlarındaki görevlerinin ardından 1996 yılında Beko İngiltere’ye Ticari Yönetici olarak atandı. Sonraki yıllarda Beko Plc.’de Ürün Pazarlama Yöneticisi, Ürün Pazarlama Direktörü, Ürün Yönetimi ve Temin Direktörü, Satış Direktörü gibi üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunan Balcıoğlu, 2011-2015 yılları arasında Beko İngiltere ve İrlanda Ülke Müdürü ve Beko Plc. Genel Müdürü olarak görev yaptı. 2015 yılında Arçelik Global Ticari Satışlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na atanan Balcıoğlu, şirketin uluslararası alandaki başarılı büyümesinin ardından şirketin küresel operasyonlarının yeniden yapılanmasına öncülük etti. 2018–2023 yılları arasında Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Amerika’dan Sorumlu Ticari Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüttü. Arçelik ve Whirlpool’un Avrupa operasyonlarını tek çatı altında birleştiren Beko Europe ortaklık şirketinin kuruluşu kapsamında 2023’te Avrupa Ticari Satışlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Balcıoğlu, ardından Beko Europe CEO’su olarak ortaklıktan doğan yeni şirketin kuruluş ve entegrasyonuna başarıyla liderlik etti. Pazarlama, ticaret ve uluslararası satış alanlarında uzun yıllara dayanan deneyime sahip Ragıp Balcıoğlu, 1 Ekim 2025 itibarıyla yeni görevine başladı. Şirketin küresel stratejisi, marka konumlandırması, portföy yönetimi ve pazar büyümesine yön verecek olan Balcıoğlu, Arçelik’in globaldeki 22 markasını ve pazarlama ekiplerini yönetecek. Şirketin global pazarlama gücünü daha da ileri taşıyarak markalarının milyonlarca insanın hayatına değer katmasını sağlayacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!" Haber

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!"

Kapsül Haber Ajansı olarak, iş dünyasının önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportaj serisinin yeni konuğu, Temsa Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü Akın Ergür oldu. Keyifli okumalar dileriz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1969 Ankara doğumluyum. ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. 1995’te Tofaş Satınalma’da başlayan yolculuğum, Fiat İtalya’da Satınalma ve Proje Yönetimi, Ar-Ge deneyimleri derken, bugün Temsa’da Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak devam ediyor. 30 yıllık iş hayatımın yanı sıra üniversitelerde yüksek lisans ve lisans dersleri verdim. “Akın Ergür’le Muhabbetler” adlı seminerler yapıyorum, hatta profesyonel koçluk da yapıyorum. Yani kısaca hayatım “insan” ve “muhabbet” üzerine kurulu diyebilirim. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Hayatımda iki dönüm noktası çok belirleyici oldu: Birincisi Fiat İtalya’da çalıştığım yıllar. Orada öğrendiğim sistematik bakış açısını Türkiye’ye taşıyıp uygulama fırsatı bulmak, bana farklı bir vizyon kattı. Ayrıca 2017’de ilk kez kendi seminer programımı düzenledim; o gün aldığım geribildirimler, tecrübelerimi paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu bana gösterdi. Bu yolculuk da kitabım “Satınalma Sanatı ve İnsan”ın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, yalnızca sayılara ve finansal sonuçlara indirgenemez. Başarı, insanlara dokunmak, güven inşa etmek, birlikte büyüyebilmektir. Kariyerim boyunca farkımı ortaya koyduğum temel nokta “satınalma = insan” yaklaşımı oldu. İlişkilerde güvene, şeffaflığa ve samimiyete dayalı bir strateji izledim. Teknik bilgi elbette önemlidir, ancak güvene dayalı ilişkiler kurmak ve sürdürülebilir iş birlikleri geliştirmek başarıyı kalıcı kılar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluklar genellikle kriz dönemlerinde yaşandı. Grevler, doğal afetler, tedarikçi iflasları, pandemi gibi olağanüstü durumlar karşıma çıktı. Bu süreçleri aşarken en önemli unsur, soğukkanlı kalabilmek, çözüm üretmek, hızlı ve doğru kararlar almak ve güçlü iş ilişkilerine dayalı iş birlikleri kurmaktı. Kriz anında yalnız kalmıyorsanız, tedarikçileriniz size güveniyorsa her engel aşılabiliyor. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Meraklı olun, öğrenmekten hiç vazgeçmeyin. Masanızda oturmayın, sahaya inin. Ve en önemlisi: güven inşa edin. Güven olmadan ne satınalma olur ne de liderlik. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim için liderlik, örnek olmak ve zor zamanda ekibin yanında durmaktır. İyi günde değil, zor zamanda yan yana olabilmektir. Ekibimi motive etmek için onları dinlerim, fikirlerine değer veririm ve inisiyatif almaları için alan açarım. Ortak başarıyı paylaşmak, bireysel katkıları görünür kılmak en önemli stratejimdir. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Temsa’da hedefimiz, güçlü bir tedarik zinciriyle sadece bugünü değil, geleceği de güvence altına almak. Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle global pazarda daha etkin bir oyuncu olmak, Türk otomotiv sektörünün marka değerini yükseltmek ana hedeflerimizden biri. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? Ekonomik belirsizliklere karşı en güçlü silahımız, stratejik tedarikçi ilişkileri. Biz sadece fiyat odaklı değil, uzun vadeli iş birliği odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Uluslararası pazarda farkımızı, inovasyon ve güvene dayalı ilişkilerle yaratıyoruz. Yani hem maliyet avantajı sağlıyor hem de sürdürülebilir iş ortaklıklarıyla riskleri minimize ediyoruz. Yerli tedarikçi parkımızı hem büyütüyor hem de geliştiriyoruz. Birçok sektörde eşine rastlayamayacağınız Temsa’ya özel Tedarikçi Geliştirme Programımız ve eğitimler ile yerli tedarikçilerimizin global pazarda önemli bir oyuncu olmasına destek veriyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği sadece çevreye duyarlılık değil, aynı zamanda uzun vadeli insan ve iş ilişkileri olarak görüyorum. İş dünyasının toplumsal faydayı bir yan hedef değil, ana sorumluluk olarak görmesi gerektiğine inanıyorum. Eğitimden çevreye, çalışanların gelişiminden sosyal sorumluluk projelerine kadar iş dünyası bu alanda öncü olmalı. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme artık işimizin kalbi… Büyük veri analizi, otomasyon ve yapay zekâ destekli karar alma mekanizmaları sayesinde süreçlerimiz daha verimli ve şeffaf hale geliyor. Biz de süreçlerimizi dijitalleştiriyor, şeffaflığı artırıyor ve veriye dayalı kararlarla riskleri daha etkin yönetiyoruz. Ben hep şunu söylüyorum: teknoloji insanın önüne değil, yanına koyulduğunda anlamlı. O yüzden biz de insan dokunuşunu kaybetmeden dijitalleşmeye uyum sağlıyoruz. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Öncelikle işinizi sevin. Sevmeden yapılan işte sürdürülebilir başarı olmaz. Merak edin, öğrenmeye açık olun. Etik değerlerden ödün vermeyin. Güven inşa edin; güven bir profesyonelin en büyük sermayesidir. Ve unutmayın: Her işin merkezinde insan vardır. İş dünyasında kalıcı fark yaratmak için insan odaklı bakış açısını hiç kaybetmeyin. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!" Haber

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!"

Kapsül Haber Ajansı olarak, iş dünyasının önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportaj serisinin yeni konuğu, Temsa Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü Akın Ergür oldu. Keyifli okumalar dileriz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1969 Ankara doğumluyum. ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. 1995’te Tofaş Satınalma’da başlayan yolculuğum, Fiat İtalya’da Satınalma ve Proje Yönetimi, Ar-Ge deneyimleri derken, bugün Temsa’da Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak devam ediyor. 30 yıllık iş hayatımın yanı sıra üniversitelerde yüksek lisans ve lisans dersleri verdim. “Akın Ergür’le Muhabbetler” adlı seminerler yapıyorum, hatta profesyonel koçluk da yapıyorum. Yani kısaca hayatım “insan” ve “muhabbet” üzerine kurulu diyebilirim. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Hayatımda iki dönüm noktası çok belirleyici oldu: Birincisi Fiat İtalya’da çalıştığım yıllar. Orada öğrendiğim sistematik bakış açısını Türkiye’ye taşıyıp uygulama fırsatı bulmak, bana farklı bir vizyon kattı. Ayrıca 2017’de ilk kez kendi seminer programımı düzenledim; o gün aldığım geribildirimler, tecrübelerimi paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu bana gösterdi. Bu yolculuk da kitabım “Satınalma Sanatı ve İnsan”ın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, yalnızca sayılara ve finansal sonuçlara indirgenemez. Başarı, insanlara dokunmak, güven inşa etmek, birlikte büyüyebilmektir. Kariyerim boyunca farkımı ortaya koyduğum temel nokta “satınalma = insan” yaklaşımı oldu. İlişkilerde güvene, şeffaflığa ve samimiyete dayalı bir strateji izledim. Teknik bilgi elbette önemlidir, ancak güvene dayalı ilişkiler kurmak ve sürdürülebilir iş birlikleri geliştirmek başarıyı kalıcı kılar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluklar genellikle kriz dönemlerinde yaşandı. Grevler, doğal afetler, tedarikçi iflasları, pandemi gibi olağanüstü durumlar karşıma çıktı. Bu süreçleri aşarken en önemli unsur, soğukkanlı kalabilmek, çözüm üretmek, hızlı ve doğru kararlar almak ve güçlü iş ilişkilerine dayalı iş birlikleri kurmaktı. Kriz anında yalnız kalmıyorsanız, tedarikçileriniz size güveniyorsa her engel aşılabiliyor. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Meraklı olun, öğrenmekten hiç vazgeçmeyin. Masanızda oturmayın, sahaya inin. Ve en önemlisi: güven inşa edin. Güven olmadan ne satınalma olur ne de liderlik. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim için liderlik, örnek olmak ve zor zamanda ekibin yanında durmaktır. İyi günde değil, zor zamanda yan yana olabilmektir. Ekibimi motive etmek için onları dinlerim, fikirlerine değer veririm ve inisiyatif almaları için alan açarım. Ortak başarıyı paylaşmak, bireysel katkıları görünür kılmak en önemli stratejimdir. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Temsa’da hedefimiz, güçlü bir tedarik zinciriyle sadece bugünü değil, geleceği de güvence altına almak. Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle global pazarda daha etkin bir oyuncu olmak, Türk otomotiv sektörünün marka değerini yükseltmek ana hedeflerimizden biri. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? Ekonomik belirsizliklere karşı en güçlü silahımız, stratejik tedarikçi ilişkileri. Biz sadece fiyat odaklı değil, uzun vadeli iş birliği odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Uluslararası pazarda farkımızı, inovasyon ve güvene dayalı ilişkilerle yaratıyoruz. Yani hem maliyet avantajı sağlıyor hem de sürdürülebilir iş ortaklıklarıyla riskleri minimize ediyoruz. Yerli tedarikçi parkımızı hem büyütüyor hem de geliştiriyoruz. Birçok sektörde eşine rastlayamayacağınız Temsa’ya özel Tedarikçi Geliştirme Programımız ve eğitimler ile yerli tedarikçilerimizin global pazarda önemli bir oyuncu olmasına destek veriyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği sadece çevreye duyarlılık değil, aynı zamanda uzun vadeli insan ve iş ilişkileri olarak görüyorum. İş dünyasının toplumsal faydayı bir yan hedef değil, ana sorumluluk olarak görmesi gerektiğine inanıyorum. Eğitimden çevreye, çalışanların gelişiminden sosyal sorumluluk projelerine kadar iş dünyası bu alanda öncü olmalı. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme artık işimizin kalbi… Büyük veri analizi, otomasyon ve yapay zekâ destekli karar alma mekanizmaları sayesinde süreçlerimiz daha verimli ve şeffaf hale geliyor. Biz de süreçlerimizi dijitalleştiriyor, şeffaflığı artırıyor ve veriye dayalı kararlarla riskleri daha etkin yönetiyoruz. Ben hep şunu söylüyorum: teknoloji insanın önüne değil, yanına koyulduğunda anlamlı. O yüzden biz de insan dokunuşunu kaybetmeden dijitalleşmeye uyum sağlıyoruz. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Öncelikle işinizi sevin. Sevmeden yapılan işte sürdürülebilir başarı olmaz. Merak edin, öğrenmeye açık olun. Etik değerlerden ödün vermeyin. Güven inşa edin; güven bir profesyonelin en büyük sermayesidir. Ve unutmayın: Her işin merkezinde insan vardır. İş dünyasında kalıcı fark yaratmak için insan odaklı bakış açısını hiç kaybetmeyin. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yusuf Ziya Yüce: "Kariyer Bir Maraton; Sabır, Merak ve Etik Değerlerle İnşa Edilmeli" Haber

Yusuf Ziya Yüce: "Kariyer Bir Maraton; Sabır, Merak ve Etik Değerlerle İnşa Edilmeli"

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans, Kocatepe Üniversitesi’nde işletme yüksek lisans eğitimi aldım. 2004’ten itibaren farklı sektörlerde kurumsal iletişim ve pazarlama rollerinde çalıştım. 20 yılı aşan iş tecrübem enerji, sağlık ve perakende sektörlerini kapsıyor. 2022’den bu yana Uludağ Enerji Grubu’nda Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yapıyorum. Ayrıca Uludağ Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vererek bilgi birikimimi yeni kuşaklarla paylaşıyorum. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? İş hayatına spor iletişimiyle adım attım. Daha sonra perakende ve sağlık gibi farklı alanlarda görev alarak iletişimin çok boyutlu yapısını daha yakından tanıma fırsatım oldu. Her sektör bana farklı bir öğrenme alanı sundu; ancak enerji alanında sürdürdüğüm çalışmalar kariyerimde en kritik dönüm noktalarından birini oluşturdu. Grup düzeyinde iletişim stratejilerinin koordinasyonu, kriz iletişiminin yönetimi ve paydaş ilişkilerinde bütünsel bir yaklaşım geliştirmek, bugün sahip olduğum vizyonun temel taşlarını oluşturdu. Bugün Uludağ Enerji Grubu çatısı altında bu birikimi hem şirketimizin hem de sektörün geleceğine katkı sağlayacak projelere dönüştürmek en büyük motivasyonum. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, o noktaya gelene kadar gösterilen tutarlılık, sabır ve sürekli öğrenme isteğiyle tanımlanıyor. Kendi yolculuğumda beni farklı kılan en önemli strateji, her koşulda merak duygumu canlı tutmak oldu. Yeni fikirlere ve farklı bakış açılarına açık kalmak, beni sürekli geliştiren bir motivasyon kaynağı oldu. Ayrıca söylemlerimle davranışlarım arasında denge kurmaya, güven ilişkisini kişisel ölçekte de inşa etmeye büyük önem veriyorum. Başarıyı, geride kalıcı bir iz bırakmak ve çevremdeki insanların da gelişimine katkı sunmak olarak görüyorum. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Enerji sektörü gibi stratejik bir alanda krizler her zaman önemli sınavlardır. Bu tür dönemlerde şeffaf, hızlı ve doğru iletişim kurmak en kritik noktadır. Kriz iletişim planlarını önceden hazırlayıp uygulayarak, zorlukları tehdit olarak görmek yerine dönüşüm fırsatına dönüştürdük. Bu yaklaşım sayesinde belirsizlikleri yönetmeyi başardık. En büyük zorluk büyük sektör krizleri. Çünkü bu tür dönemler toplumun güvenini test eder. Biz ise bu süreçlerde şeffaflık ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek hem paydaşlarımızın güvenini korumayı hem de sektörün daha güçlü bir geleceğe hazırlanmasına katkı sunmayı öncelik haline getirdik. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Bugün benim bulunduğum noktaya ulaşmak isteyenlere en kritik önerim; kurumsal iletişimi marka yönetimi veya proje geliştirme alanının ötesinde, stratejik bir sorumluluk olarak görmeleridir. Buradaki en büyük paradigma değişimi şudur: Kurumsal iletişim, marka hikayeleri yazmak veya projeleri duyurmaktan çok daha ötedir. Esas işi, kurumun itibar sermayesini, paydaşlarıyla olan güven bağını ve toplumsal lisansını yönetmektir. Bu da ancak bütünsel, stratejik ve son derece insani bir yaklaşımla mümkün hale geliyor. Çünkü bu alanda başarı, güçlü metinler yazmaktan ya da projeler geliştirmekten öte; kurumun itibarını, paydaşlarla olan güven ilişkisini ve topluma kattığı değeri bütünsel şekilde yönetebilmekten geçiyor. Bunun için sürekli öğrenmeye açık olmak, farklı sektörlerden deneyimler edinmek ve kriz anlarında soğukkanlı kalabilmek çok önemli. Ama belki de en önemlisi, iletişimin merkezine her zaman insanı koymak. Çünkü ister kurum içinde ister toplum nezdinde olsun, güveni ve samimiyeti inşa eden şey aslında insani değerler diyebilirim. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Liderlik benim için yön vermekten öte, anlam ve aidiyet inşa etmek. Ekibi ortak bir amaç etrafında buluştururken şeffaf iletişim ve katılımcı karar süreçlerini önceliklendiriyorum. Güven ortamı oluşturmak, işlerin sağlıklı yürümesini sağlamanın yanında ekibin kurumun değerlerini benimseyerek bu yolculuğun gerçek bir parçası olmasına imkan tanıyor. Böylece motivasyon kalıcı, bağlılık ise daha güçlü hale geliyor. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Uludağ Enerji Grubu olarak vizyonumuz toplumsal fayda ve sürdürülebilirlik alanında da öncü bir rol üstlenmek. Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, dijitalleşme ve yenilikçi teknolojilerle müşteri deneyimini sürekli geliştirmek, enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir kaynaklara dayalı çözümleri daha da yaygınlaştırmak. Bununla birlikte bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacak projeler üretmek, çalışanlarımızı ve paydaşlarımızı bu yolculuğun aktif birer parçası haline getirmek en önemli önceliklerimiz arasında. Kısacası geleceğin enerjisini bugünden şekillendiren bir kurum olmayı hedefliyoruz. Toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Uludağ Enerji olarak attığımız her adımı, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğuyla şekillendiriyoruz. Bunun yanı sıra toplumsal faydayı da aynı derecede önemsiyoruz; eğitimden sosyal sorumluluk projelerine kadar geniş bir alanda toplumla birlikte değer üretiyoruz. İş dünyasının bu noktada büyük bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Çünkü sürdürülebilir bir gelecek özel sektörün de aktif katkısıyla mümkün olabilir. Biz de bu bilinçle, enerjimizi geleceğe taşıyan çözümler üretmeye devam ediyoruz. “Enerjini Geleceğe Taşı” projemizle 200’ün üzerinde okulda 5.000’den fazla öğrenciye eğitim verdik; aileler aracılığıyla ise dolaylı olarak 350.000 kişiye ulaştık. Ayrıca 50.000’in üzerinde çocuğa eğitici kitaplarımızı dağıtarak, tasarruf bilincini küçük yaşlardan itibaren aşılamaya başladık. Dijitalleşme ve yapay zeka gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Dijitalleşme artık iş dünyasının her alanını yeniden tanımlıyor. Bizim açımızdan da iletişim süreçlerinin ötesinde, kurumun tüm etkileşim biçimlerini dönüştüren bir unsur haline geldi. Dijital medya stratejileri, kurum kimliğimizin görünürlüğünü ve güvenilirliğini artıran temel yapı taşlarından biri. Yapay zeka ise veri analitiğinden içerik üretimine, müşteri davranışlarının öngörülmesinden kriz senaryolarının simülasyonuna kadar geniş bir yelpazede iş süreçlerimizi daha hızlı, verimli ve etkili hale getiriyor. Bu teknolojilere uyum sağlamak sürdürülebilir rekabet gücümüzün en kritik unsuru. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Gençlere en büyük tavsiyem, kariyerlerini sabır ve istikrarla inşa etmeleri. Bugünün hızlı dünyasında kısa vadeli sonuçlara odaklanmak yerine uzun vadeli hedefler belirlemek çok daha değerli. Merak duygularını canlı tutmaları, farklı kültürlerden ve deneyimlerden öğrenmeye açık olmaları gerekir. Başarı, mesleki bilgi kadar etik değerlere bağlılık, güçlü insan ilişkileri ve topluma katkı sunma bilinciyle anlam kazanır. Unutmasınlar ki kariyer bir maraton; önemli olan doğru zamanda doğru hızla koşabilmek ve yol boyunca öğrendiklerini başkalarıyla paylaşabilmek.

Yusuf Ziya Yüce: "Kariyer Bir Maraton; Sabır, Merak ve Etik Değerlerle İnşa Edilmeli" Haber

Yusuf Ziya Yüce: "Kariyer Bir Maraton; Sabır, Merak ve Etik Değerlerle İnşa Edilmeli"

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde lisans, Kocatepe Üniversitesi’nde işletme yüksek lisans eğitimi aldım. 2004’ten itibaren farklı sektörlerde kurumsal iletişim ve pazarlama rollerinde çalıştım. 20 yılı aşan iş tecrübem enerji, sağlık ve perakende sektörlerini kapsıyor. 2022’den bu yana Uludağ Enerji Grubu’nda Kurumsal İletişim Direktörü olarak görev yapıyorum. Ayrıca Uludağ Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders vererek bilgi birikimimi yeni kuşaklarla paylaşıyorum. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? İş hayatına spor iletişimiyle adım attım. Daha sonra perakende ve sağlık gibi farklı alanlarda görev alarak iletişimin çok boyutlu yapısını daha yakından tanıma fırsatım oldu. Her sektör bana farklı bir öğrenme alanı sundu; ancak enerji alanında sürdürdüğüm çalışmalar kariyerimde en kritik dönüm noktalarından birini oluşturdu. Grup düzeyinde iletişim stratejilerinin koordinasyonu, kriz iletişiminin yönetimi ve paydaş ilişkilerinde bütünsel bir yaklaşım geliştirmek, bugün sahip olduğum vizyonun temel taşlarını oluşturdu. Bugün Uludağ Enerji Grubu çatısı altında bu birikimi hem şirketimizin hem de sektörün geleceğine katkı sağlayacak projelere dönüştürmek en büyük motivasyonum. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, o noktaya gelene kadar gösterilen tutarlılık, sabır ve sürekli öğrenme isteğiyle tanımlanıyor. Kendi yolculuğumda beni farklı kılan en önemli strateji, her koşulda merak duygumu canlı tutmak oldu. Yeni fikirlere ve farklı bakış açılarına açık kalmak, beni sürekli geliştiren bir motivasyon kaynağı oldu. Ayrıca söylemlerimle davranışlarım arasında denge kurmaya, güven ilişkisini kişisel ölçekte de inşa etmeye büyük önem veriyorum. Başarıyı, geride kalıcı bir iz bırakmak ve çevremdeki insanların da gelişimine katkı sunmak olarak görüyorum. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? Enerji sektörü gibi stratejik bir alanda krizler her zaman önemli sınavlardır. Bu tür dönemlerde şeffaf, hızlı ve doğru iletişim kurmak en kritik noktadır. Kriz iletişim planlarını önceden hazırlayıp uygulayarak, zorlukları tehdit olarak görmek yerine dönüşüm fırsatına dönüştürdük. Bu yaklaşım sayesinde belirsizlikleri yönetmeyi başardık. En büyük zorluk büyük sektör krizleri. Çünkü bu tür dönemler toplumun güvenini test eder. Biz ise bu süreçlerde şeffaflık ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek hem paydaşlarımızın güvenini korumayı hem de sektörün daha güçlü bir geleceğe hazırlanmasına katkı sunmayı öncelik haline getirdik. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Bugün benim bulunduğum noktaya ulaşmak isteyenlere en kritik önerim; kurumsal iletişimi marka yönetimi veya proje geliştirme alanının ötesinde, stratejik bir sorumluluk olarak görmeleridir. Buradaki en büyük paradigma değişimi şudur: Kurumsal iletişim, marka hikayeleri yazmak veya projeleri duyurmaktan çok daha ötedir. Esas işi, kurumun itibar sermayesini, paydaşlarıyla olan güven bağını ve toplumsal lisansını yönetmektir. Bu da ancak bütünsel, stratejik ve son derece insani bir yaklaşımla mümkün hale geliyor. Çünkü bu alanda başarı, güçlü metinler yazmaktan ya da projeler geliştirmekten öte; kurumun itibarını, paydaşlarla olan güven ilişkisini ve topluma kattığı değeri bütünsel şekilde yönetebilmekten geçiyor. Bunun için sürekli öğrenmeye açık olmak, farklı sektörlerden deneyimler edinmek ve kriz anlarında soğukkanlı kalabilmek çok önemli. Ama belki de en önemlisi, iletişimin merkezine her zaman insanı koymak. Çünkü ister kurum içinde ister toplum nezdinde olsun, güveni ve samimiyeti inşa eden şey aslında insani değerler diyebilirim. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Liderlik benim için yön vermekten öte, anlam ve aidiyet inşa etmek. Ekibi ortak bir amaç etrafında buluştururken şeffaf iletişim ve katılımcı karar süreçlerini önceliklendiriyorum. Güven ortamı oluşturmak, işlerin sağlıklı yürümesini sağlamanın yanında ekibin kurumun değerlerini benimseyerek bu yolculuğun gerçek bir parçası olmasına imkan tanıyor. Böylece motivasyon kalıcı, bağlılık ise daha güçlü hale geliyor. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Uludağ Enerji Grubu olarak vizyonumuz toplumsal fayda ve sürdürülebilirlik alanında da öncü bir rol üstlenmek. Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, dijitalleşme ve yenilikçi teknolojilerle müşteri deneyimini sürekli geliştirmek, enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir kaynaklara dayalı çözümleri daha da yaygınlaştırmak. Bununla birlikte bölgesel kalkınmaya katkı sağlayacak projeler üretmek, çalışanlarımızı ve paydaşlarımızı bu yolculuğun aktif birer parçası haline getirmek en önemli önceliklerimiz arasında. Kısacası geleceğin enerjisini bugünden şekillendiren bir kurum olmayı hedefliyoruz. Toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Uludağ Enerji olarak attığımız her adımı, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğuyla şekillendiriyoruz. Bunun yanı sıra toplumsal faydayı da aynı derecede önemsiyoruz; eğitimden sosyal sorumluluk projelerine kadar geniş bir alanda toplumla birlikte değer üretiyoruz. İş dünyasının bu noktada büyük bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Çünkü sürdürülebilir bir gelecek özel sektörün de aktif katkısıyla mümkün olabilir. Biz de bu bilinçle, enerjimizi geleceğe taşıyan çözümler üretmeye devam ediyoruz. “Enerjini Geleceğe Taşı” projemizle 200’ün üzerinde okulda 5.000’den fazla öğrenciye eğitim verdik; aileler aracılığıyla ise dolaylı olarak 350.000 kişiye ulaştık. Ayrıca 50.000’in üzerinde çocuğa eğitici kitaplarımızı dağıtarak, tasarruf bilincini küçük yaşlardan itibaren aşılamaya başladık. Dijitalleşme ve yapay zeka gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Dijitalleşme artık iş dünyasının her alanını yeniden tanımlıyor. Bizim açımızdan da iletişim süreçlerinin ötesinde, kurumun tüm etkileşim biçimlerini dönüştüren bir unsur haline geldi. Dijital medya stratejileri, kurum kimliğimizin görünürlüğünü ve güvenilirliğini artıran temel yapı taşlarından biri. Yapay zeka ise veri analitiğinden içerik üretimine, müşteri davranışlarının öngörülmesinden kriz senaryolarının simülasyonuna kadar geniş bir yelpazede iş süreçlerimizi daha hızlı, verimli ve etkili hale getiriyor. Bu teknolojilere uyum sağlamak sürdürülebilir rekabet gücümüzün en kritik unsuru. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Gençlere en büyük tavsiyem, kariyerlerini sabır ve istikrarla inşa etmeleri. Bugünün hızlı dünyasında kısa vadeli sonuçlara odaklanmak yerine uzun vadeli hedefler belirlemek çok daha değerli. Merak duygularını canlı tutmaları, farklı kültürlerden ve deneyimlerden öğrenmeye açık olmaları gerekir. Başarı, mesleki bilgi kadar etik değerlere bağlılık, güçlü insan ilişkileri ve topluma katkı sunma bilinciyle anlam kazanır. Unutmasınlar ki kariyer bir maraton; önemli olan doğru zamanda doğru hızla koşabilmek ve yol boyunca öğrendiklerini başkalarıyla paylaşabilmek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.