Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kaynaklar

Kapsül Haber Ajansı - Kaynaklar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kaynaklar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sabancı Vakfı’nın Gelenekselleşen ‘Ekim Zamanı’ Etkinliği Gerçekleştirildi Haber

Sabancı Vakfı’nın Gelenekselleşen ‘Ekim Zamanı’ Etkinliği Gerçekleştirildi

Sabancı Vakfı, 20 yıla yakın süredir kesintisiz olarak sürdürdüğü Hibe Programı kapsamında destek verdiği sivil toplum kuruluşlarıyla geleneksel “Ekim Zamanı” etkinliğinde bir araya geldi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte, 2024-2025 döneminde destek alan 8 projenin hikayesi katılımcılarla paylaşıldı. Konuşmasına Ekim Zamanı’nın umut zamanı olduğunu ifade ederek başlayan Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı” Burada, aynı çatı altında sizlerle buluşurken, barışın sadece bir umut değil, aynı zamanda her insanın hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Gazze’de yaşanan büyük trajedi karşısında, hepimizin yüreği derinden sarsılıyor. Dünya genelinde yükselen sivil uyanış ve vicdanın güçlü çağrısına kulak verilmesi gerekiyor. Ateşkes, barış için ilk adımdır. Fakat çatışmaların sona ermesi ve insani koşulların iyileşmesi açısından çok değerli bir adımdır. Büyük çabalarla sağlanan bu ateşkes hem insani yardımların ulaşabilmesi hem de yeni bir barış süreci için umut veriyor. Ama gerçek hedef, kalıcı barışın tesis edilmesi olmalıdır. Bu yönde yürütülen çabaların kararlılıkla sürdürülmesini diliyoruz. İnsanlık için utanç verici olan bu savaşta barışın kalıcı hale gelmesi en büyük dileğimizdir. Böylesine zorlu dönemlerde bize güç veren, umudu yeniden yeşerten; insanın potansiyeline, aklına ve yaratıcılığına olan inançtır” dedi. “Projelerin planlama ve hedef belirleme aşamasından başlayarak, can suyu olmaya, cesaret vermeye ve etkiyi derinleştirmeye çalışıyoruz” 50 yılı geride bırakan Sabancı Vakfı’nın yeni dönem stratejisinin merkezinde, hibe desteği verilerin kurumlar ve sivil toplumda iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen bir yapının yer aldığını ifade eden Güler Sabancı, “Ekim Zamanı bizim için sadece bir gün değil; umutlarımızı yenilediğimiz, ilham verici hikâyelerle buluştuğumuz bir yolculuk. Bu yolculuk; toplumsal gelişim için verdiğimiz emeğin, kartopu misali, her geçen yıl nasıl büyüdüğünü gösteriyor” dedi. Güler Sabancı sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada birçok krizin aynı anda yaşandığı bir dönemdeyiz. Kaynaklar azalıyor; ihtiyaçlar artıyor. Artık daha etkili, daha ölçülebilir çözümlere ihtiyacımız var. Bilime ve kanıta dayalı ölçülebilir çözümler üretmek ve sürekli iyileştirmek için sayıları ve ihtiyaçları doğru okumak gerekir. 81 ilde şimdiye kadar yaklaşık 250 projeyle 5 milyona yakın kişiye ulaştık. Bugünkü değeriyle sivil topluma, toplam 650 milyon TL’lik hibe desteği sağladık. Fakat bu rakamlardan çok daha önemlisi, başarılı olmaları için tüm paydaşlarımızla bu yolu birlikte yürümüş olmamızdır. Projelerin planlama ve hedef belirleme aşamasından başlayarak, can suyu olmaya, cesaret vermeye ve etkiyi derinleştirmeye çalışıyoruz.” “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Etki Araştırması, tüm olumsuzluklara rağmen, doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi” “Yaptığımız işlerin etkisini ölçmeden, özellikle uzun soluklu projelerde tam anlamıyla gelişimi ve değişimi göremeyeceğimizi biliyoruz” diyen Güler Sabancı, “Bu yıl ilk kez yaptığımız Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Etki Araştırması; çoklu krizler döneminde, tüm olumsuzluklara rağmen, bize doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Araştırmaya katılan 89 kurumun neredeyse yarısı ilk hibesini Sabancı Vakfı’ndan aldı. Bu destek, birçok kurum için başlangıç noktası oldu. Bu projeler aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanında güçlü iş birlikleri geliştirildi. Sabancı Vakfı’nın desteğiyle güvenilirlik kazanan sivil toplum kuruluşları, başka fonlara da bu sayede erişim sağladı. Kapasitelerini artırdı. Bizleri en çok mutlu eden sonuç ise; neredeyse tüm kurumların hala bu alanda çalışmaya devam ediyor olmasıdır. Bu araştırma bize Vakfımızın sadece bir hibe veren değil, toplumsal cinsiyet eşitliği alanına meşruiyet kazandıran stratejik bir aktör olduğunu bir kez daha bilimsel olarak kanıtladı” şeklinde konuştu. Sabancı Vakfı’nın Ekim Zamanı buluşmasında Datça Çevre ve Turizm Derneği “Kızıl Kirazkuşu: Datça’da İklim Değişikliği Odağında Kuraklıkla Mücadele”, Döngü Kooperatifi “Çevresini Dönüştüren Kırsalda Kadın Liderler: Keten Döngüsü”, Fethiye Turizm Tanıtım Eğitim Kültür ve Çevre Vakfı “Turizme Erişiyoruz-2”, Hasat Derneği “Gençler Ne Alemde? Deprem Sonrası Hatay'da Gençler ve Savunuculuk”, Müzikist Derneği “Köyde Müzikist Var: Köy Öğretmenleri İçin Müzik Eğitimi Rehberi”, Oyun Hareketi Derneği “Oyuncu Okul”, Önce Çocuklar Derneği “Dayanışma İyileştirir: Kadından Kadına Sağlık” ve Uluslararası Genç Arayış Derneği “Yerel Savunuculuk Akademisi” projelerinin sonuçları, gelecek dönem hedefleri ve faydalanıcıların öyküleri aktarıldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Limitimizi Yine Aştık Haber

Limitimizi Yine Aştık

Ekolojik Ayak İzi kavramının öncüsü Global Footprint Network, New York Üniversitesi'nin ulusal ayak izi ve biyokapasite hesaplamalarından hareketle, 2025 yılı Dünya Limit Aşımı Günü'nü 24 Temmuz olarak belirledi. Bu tarih, ülkelerin gıda, enerji, orman ürünleri, karbon emisyonları gibi başlıklarda doğal kaynaklara yönelik taleplerinin, doğanın bu talepleri karşılama kapasitesiyle karşılaştırılmasıyla hesaplanıyor. 1,8 Dünya Tüketiyoruz İnsanlık günümüzde, doğanın kaynaklarını, Dünya'nın kendini yenileme kapasitesinden %80 daha hızlı tüketiyor. Bir başka deyişle, 1,8 Dünyamız varmış gibi yaşıyoruz. Doğal sermayenin bu düzeyde aşırı tüketimi, uzun vadede kaynak güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluştururken; bunun sonuçları günümüzde de ormansızlaşma, toprak erozyonu, biyoçeşitlilik kaybı, atmosferdeki karbondioksit oranının artması, şiddeti ve sıklığı giderek artan aşırı hava olayları ve gıda ve enerji krizi olarak karşımıza çıkıyor. Veri Setleri ve Hesaplama Küresel Limit Aşımı tarihi, BM kurumları tarafından sunulan ulusal ayak izi ve biyokapasite verilerinden yararlanılarak belirlenirken, veri setlerinin düzenli olarak gözden geçirilmesi sonucunda, geçmişe yönelik hesaplamalarda da güncellemeler yapılmakta. 2025 hesaplamalarında dikkate değer bir değişikliğe neden olan başlık, okyanusların karbon tutma kapasitesinin aşağı yönlü güncellenmesi oldu. Bu durumun sonucunda, kişi başına düşen ayak izi artarken, kişi başına düşen biyokapasite azaldı ve Dünya Limit Aşımı Günü, 2024'e göre sekiz gün öne kaydı. Bu yılki değişikliğin yedi günü, veri seti güncellemeleri kaynaklı. 22 Yıllık Ekolojik Borç İnsanlık, küresel limit aşımının ilk kez hesaplandığı 1970'ten bu yana, Dünya'nın kendini yenileme kapasitesini aşmaya devam ediyor ve limit aşım tarihi neredeyse her yıl daha da erkene kayıyor. İnsanlığın gezegenimize yıllar içinde biriktirdiği ekolojik borç, şu anda 22 yıla ulaşmış durumda. Başka bir deyişle, ekolojik aşımı tamamen tersine çevirebilseydik, gezegenimizin bu borcun telafisi için 22 yıl boyunca tam kapasiteyle çalışması gerekirdi. Ancak, aşım hızı bu seviyede devam ederse, ekolojik borcumuz her yıl yaklaşık 0,8 “dünya yılı” kadar daha artmaya devam edecek. Çözüm Mümkün: Tarihi İleriye Atabiliriz WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Dünya Limit Aşımı Günü'nü ileri tarihlere çekmenin mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, fosil yakıtlardan kaynaklı karbon salımının %50 oranında azaltılması, Limit Aşımı Günü'nü 3 ay ileriye taşıyabilir. Ya da otomobil kullanımının azaltılması, bu tarihi 13 gün ötelemeyi sağlayabilir. Ekolojik ayak izimizi azaltmak için, gıda israfını önlemekten yenilenebilir enerji kullanımına, ulaşım tercihlerinden doğa dostu ürün tüketimine kadar atılabilecek pek çok adım bulunuyor. Tüm bu adımlar birlikte atıldığında, hem Dünya Limit Aşımı Günü'nü ileriye taşıyabilir hem de daha yaşanabilir bir gelecek inşa edebiliriz. “Doğayla uyumlu yaşamı sadece bir tercih değil, zorunluluk olarak görmeliyiz” WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, bu kritik eşiğe dikkat çekerek şunları söyledi: “Doğanın bir yıl içinde bize sunduğu kaynakları yalnızca yedi ayda tüketmiş olmak hem ülkemizde hem de dünyada yaşamın sürdürülebilirliği açısından alarm verici bir gösterge. Türkiye gibi, iklim krizinden doğrudan etkilenen ve biyolojik çeşitliliğiyle öne çıkan bir ülkede, doğayla uyumlu yaşamı sadece bir tercih değil, zorunluluk olarak görmeliyiz. Bugün içinde bulunduğumuz ekolojik borç durumu, artık erteleyecek zamanımız kalmadığını açıkça ortaya koyuyor. Karar vericilerden iş dünyasına, bireylerden yerel yönetimlere kadar hepimiz, atacağımız her adımda, yapılacak her yasal düzenlemede, alınacak her kararda doğaya olan borcumuzu azaltacak tercihleri atmakla yükümlüyüz. Unutmayalım ki günü kurtarmaya yönelik atılan adımlar, eskisinden çok daha kısa vadede, gıda, enerji, iklim krizi olarak karşımıza çıkıyor. WWF-Türkiye olarak bu dönüşümün mümkün olduğuna inanıyoruz; yeter ki değişimin parçası olmayı seçelim.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.