Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kentsel Dönüşüm

Kapsül Haber Ajansı - Kentsel Dönüşüm haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kentsel Dönüşüm haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Porcelanosa Group, Türkiye’de Yeni Bir Dönem Başlatıyor Haber

Porcelanosa Group, Türkiye’de Yeni Bir Dönem Başlatıyor

1973 yılında Villarreal, İspanya’da kurulan Porcelanosa Group, bugün 150’den fazla ülkede faaliyet gösteren, sektörün öncü üreticilerinden biri. Grup, kalite, tasarım ve sürdürülebilirlik ilkelerini merkezine alarak geliştirdiği ürünleriyle mimariden yapı mühendisliğine, iç mekan tasarımından kentsel dönüşüm projelerine kadar geniş bir uygulama alanına hitap ediyor. Porcelanosa Group, üretim süreçlerinde ileri teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarını ön planda tutuyor. Dijital üretim sistemleri, yüksek hassasiyetli yüzey işleme teknikleri, enerji verimli fırın sistemleri, su geri kazanım döngüleri ve atık azaltma politikaları, grubun çevresel etkiyi minimuma indirirken üretim kalitesini maksimuma çıkaran sistematik yaklaşımının temel unsurları. Estetik Ve Sürdürülebilirlik Aynı Çatı Altında Sekiz markadan oluşan Porcelanosa Group Porcelanosa, Gamadecor, Krion, L’antic Colonial, Butech ve Noken – seramik karolardan cephe sistemlerine, mutfak mobilyasından banyo armatürlerine, doğal taş ve parke çözümlerinden yenilikçi yüzey malzemelerine kadar bütüncül yapı çözümleri sunuyor. Her marka, kendi alanında uzmanlaşmış teknik bilgi, estetik anlayış ve mühendislik gücünü bir araya getirerek yüksek performanslı projelere entegre edilebilen ürünler geliştirmeye devam ediyor. Yeni açılan Porcelanosa Associate İstanbul showroom’u, grubun global deneyimini Türkiye’deki sektör profesyonelleriyle buluşturacak bir tasarım, teknoloji ve iş birliği platformu olarak konumlanıyor. Mimarlara, iç mimarlara, müteahhitlere ve proje geliştiricilere yönelik olarak kurgulanan bu alan; Porcelanosa’nın farklı yaşam ve çalışma alanlarına uyarlanabilen ürün gamını yerinde inceleme ve deneyimleme fırsatı sunuyor. Porcelanosa Group, İstanbul yatırımıyla birlikte Türkiye’deki yüksek segment yapı projeleri, otel ve rezidans tasarımları ve nitelikli mimari uygulamalarda güçlü bir çözüm ortağı olmayı hedefliyor. Grup, globalde olduğu gibi Türkiye’de de teknoloji, estetik ve sürdürülebilirliği aynı çatı altında buluşturmayı amaçlıyor. Yüksek Teknoloji İle Doğaya Dost Üretim Doğadan ilham alan teknoloji, sürdürülebilir üretim anlayışıyla yarım asrı aşkın süredir dünya çapında tasarım, yenilik ve kaliteyle özdeşleşen Porcelanosa, yalnızca estetikte değil, çevre bilincinde de öncü. Üretimin her aşamasında doğaya saygıyı esas alan Porcelanosa Group, yenilenebilir enerji kullanımı, suyun geri kazanımı ve geri dönüştürülmüş hammaddelerle üretim gibi uygulamalarla çevresel etkisini minimuma indiriyor. Porcelanosa’nın sürdürülebilirlik yaklaşımı, dünyanın en prestijli çevre sertifikalarından biri olan LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) başta olmak üzere birçok uluslararası belgeyle doğrulanıyor. Bu belgeler, markanın ürünlerinin yalnızca tasarım gücünü değil, çevresel performansını da kanıtlıyor. Geleceğe İlham Veren Bir Buluşma Noktası Porcelanosa’nın Ar-Ge merkezlerinde geliştirilen ileri teknoloji sistemler, düşük emisyonlu üretim hatları ve enerji geri kazanım çözümleri, markayı sürdürülebilir üretimde sektör liderlerinden biri haline getiriyor. Doğal dokulardan ilham alan yüzeyler, estetiği sorumlulukla buluşturuyor. Porcelanosa Group’un bu güçlü vizyonu artık Türkiye’de de deneyimlenebiliyor. Porcelanosa, Türkiye’de ilk kez tüm markalarını tek bir çatı altında – İstanbul Associate mağazasında – sergilemeye başladı. Bu özel mağaza, sürdürülebilir malzeme teknolojileriyle üretilmiş koleksiyonları, ilham veren mekan kurgularıyla bir araya getirerek mimarlar, tasarımcılar ve kullanıcılar için benzersiz bir keşif alanı sunuyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Konut Kredisi Faizlerinde Düşüş Beklentisi Zirvede,  Kredili Konut Satışları da Artacak! Haber

Konut Kredisi Faizlerinde Düşüş Beklentisi Zirvede, Kredili Konut Satışları da Artacak!

Çalışmanın en dikkat çekici verisi, üyelerin tamamının konut kredi faizlerinin düşeceğini öngörmesi oldu. Bu güçlü beklentiye paralel olarak, kredili konut satışlarında artış bekleyenlerin oranı %76'ya yükselerek yılın en çarpıcı bulgusu haline geldi. Ayrıca üyelerin %68'i 1. El konut satışlarında artış beklerken, %72'si fiyatların yükseleceğini öngörüyor. Anket sonuçlarını KONUTDER Başkanı Ziya Yılmaz değerlendirdi ve sektörün mevcut sorunlarına, faiz beklentilerine ve konuta erişim konusundaki çözüm önerilerine dikkat çekti. Ziya Yılmaz: "Faizlerdeki düşüş ve uygun kredi koşullarıyla konuta erişim güçlenecek" "Merkez Bankası'nın açıkladığı 250 baz puanlık faiz indirimi, uzun süredir yüksek seyreden faizlerde düşüşün başladığını gösteriyor ve konut piyasasında güvenin yeniden tesis edilmesi açısından önemli bir adım olmuştur. Bu gelişmenin kalıcı olabilmesi için faizlerin düzenli bir şekilde ve hızla makul seviyelere inmesi büyük önem taşımaktadır. Anketimizde üyelerimizin tamamı önümüzdeki dönemde faizlerin düşeceğini öngörüyordu; bu da sektörün nabzıyla alınan kararların örtüştüğünü gösteriyor. Sektör rakamlarına baktığımızda 2016–2020 döneminde kredili satışların ilk 8 aylık ortalaması %31 iken, son 5 yılda bu oranın %17'lere kadar gerilediğini ve benzer şekilde 1. El satışların payı da %45'ten %30'a düştüğünü görüyoruz. Kredi oranlarının düşmesi ve BDDK'nın kredi kısıtlarının kalkması ile kredili konut satışları ve 1. El satışlar da artacaktır." "Önümüzdeki süreçte, enflasyondaki düşüş eğilimi ve Orta Vadeli Program'daki hedefler doğrultusunda faiz indirimlerinin devam etmesi, konuta erişimi kolaylaştırarak kredili satışlara da ivme kazandıracaktır. Anketimizin en çarpıcı bulgularından birisi de üyelerimizin bu yöndeki güçlü beklentisi olmuştur. Buna paralel olarak, markalı konut üreticilerinin erişilebilir projelere odaklanabilmesi için arsa maliyetlerinin de gerilemesi gerekmektedir. Kamu eliyle üretilecek uygun maliyetli arsalar ve krediye erişimi destekleyici adımların atılması halinde, daha dengeli ve sürdürülebilir bir konut piyasası oluşacaktır." KONUTDER tarafından yayınlanan Konut Sektörü Beklenti Anketi Raporu'nda markalı konut üreticilerinin beklenti ve öngörüleri şöyle sıralanıyor: Konut Kredisi Faizlerinde Düşüş Beklentisi Zirvede KONUTDER üyelerinin %100'ü önümüzdeki 6 ay içinde faizlerin düşeceğini öngörüyor. Bu, anket tarihindeki en güçlü ortak kanaat olarak öne çıkıyor. Faiz indirimi beklentisi, piyasanın yönünü belirleyen en önemli unsur olarak kaydedildi. Kredili Konut Satışlarında Güçlü Artış Beklentisi Faizlerdeki düşüş beklentisi, kredili satışlara doğrudan yansıyor. Kredili satışların artacağını düşünenlerin oranı %47,6'dan %76'ya çıktı. Böylece 2025'in kalan bölümünde kredili satışların piyasayı hareketlendirmesi bekleniyor. 1. El Konut Satışlarında Yükseliş Eğilimi KONUTDER üyelerinin %68'i önümüzdeki 6 ayda 1. El konut satış adetlerinde artış bekliyor. Bu oran, yılın ilk yarısındaki %71,4 seviyesinin biraz altında kalsa da üyeler arasında satışlarda artış öngörüsü güçlü şekilde devam ediyor. Faizlerin düşmesiyle birlikte satışlarda yeniden yukarı yönlü hareketin hız kazanacağı öngörülüyor. Konut Fiyatlarında Yükseliş Beklentisi KONUTDER üyeleri arasında fiyatların artmaya devam edeceğine yönelik beklenti sürüyor. Konut fiyatlarının artacağını düşünenlerin oranı %72 seviyesindeyken fiyatların aynı kalacağını düşünenlerin oranı %28 olduğu görülüyor. Konut Maliyetlerinde Artış Eğilimi Üyelerin %80'i önümüzdeki 6 ayda toplam maliyetlerin artacağını öngörüyor. Artan maliyetler, özellikle satış fiyatlarına da doğrudan yansıyan bir unsur olarak dikkat çekiyor. İşçilik ve Malzeme Fiyatlarında Artış Baskısı İşçilik maliyetlerinin artacağını düşünenlerin oranı %88, malzeme maliyetlerinde artış bekleyenlerin oranı ise %76 seviyesinde. Bu durum, üretim maliyetlerinin sektör genelinde en önemli risk kalemi olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Konut Üretiminde Yatay Seyir Beklentisi Üyelerin %60'ı önümüzdeki 6 ayda konut üretim adetlerinin aynı kalacağını öngörüyor. Üretim artışı bekleyenlerin oranı %28 seviyesinde kalırken, sektörde üretim iştahının dengelenme sürecine girdiği görülüyor. Yeni Projelerde Devam Eden İstek Öte yandan KONUTDER üyelerinin %68'i önümüzdeki 6 ay içinde satış ve inşasına başlayacak yeni projelerinin olduğunu belirtti. Bu oran, yılın ilk yarısına göre gerilemiş olsa da sektörde yeni yatırımların devam edeceğini gösteriyor. Üreticilerin temkinli duruşuna rağmen, faizlerdeki düşüş beklentisi yeni projelere olan ilgiyi canlı tutuyor. Kentsel Dönüşümde Beklenti Güçlü Kentsel dönüşüm, sektör için önemli bir üretim alanı olmaya devam ediyor. Üyelerin yarısından fazlası (%64) bu alanda önümüzdeki dönemde üretimin artacağını öngörüyor. Bu, hem arz ihtiyacının karşılanması hem de deprem riskine karşı adımlar açısından öne çıkıyor. Kiralarda Artış Beklentisi Üyelerin %80'i önümüzdeki 6 ayda kiraların artacağını öngörüyor. Bu, kira maliyetlerindeki baskının devam edebileceğine işaret ediyor. Yabancıya Konut Satışlarında Durgun Seyir Üyelerin %80'i yabancıya satışların önümüzdeki dönemde aynı kalacağını öngörüyor. Azalma bekleyenlerin oranı %16 seviyesinde kalırken, bu alanda güçlü bir toparlanma işareti henüz görülmüyor. NielsenIQ Türkiye tarafından KONUTDER üyesi 25 firmanın üst düzey yöneticileri ile yapılan anket, 2025 yılının ikinci çeyreğinde (Ağustos 2025) toplanan verilerle hazırlanmış olup üçüncü ve dördüncü çeyreklere dair projeksiyonları içermektedir. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kentsel Dönüşümde Yıkımlar Planlı, Kontrollü ve Güvenli Olmalı Haber

Kentsel Dönüşümde Yıkımlar Planlı, Kontrollü ve Güvenli Olmalı

Kentsel dönüşümün, şehirlerin depreme dayanıklı, modern yapılara kavuşması için büyük bir fırsat sunduğuna işaret eden Dr. Sertaç Temur, “Devletin kira ve kredi destekleriyle hız kazanan bu süreç, güvenlik önlemleriyle desteklendiğinde toplumsal faydası daha da artacaktır. Planlı, kontrollü ve güvenli yıkımlar sayesinde hem çalışanların hem de vatandaşların sağlığı korunabilir, şehirler güvenle yenilenebilir.” dedi. Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, kentsel dönüşüm kapsamında şehir içinde bina yıkımlarını iş sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirdi. Bina yıkımları hızla devam ediyor Türkiye’nin birçok kentinde kentsel dönüşüm kapsamında gerçekleştirilen bina yıkımları hızla devam ettiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Devletin sağladığı destek ve teşviklerle dönüşüm süreci son yıllarda önemli ölçüde hız kazandı. Ancak bu süreç yalnızca eski binaların ortadan kaldırılması değil; aynı zamanda işçi sağlığı, çevre güvenliği ve toplum sağlığı açısından dikkatle yönetilmesi gereken bir aşamadır. Yıkımların kontrollü ve planlı şekilde yürütülmesi, güvenli şehirlerin inşası için büyük önem taşımaktadır.” dedi. Yıkım planlı gerçekleşmeli Bir binanın yıkımına başlanmadan önce elektrik, doğalgaz ve su bağlantılarının kesilmesi, binanın taşıyıcı durumunun mühendisler tarafından incelenmesi ve güvenli bir yıkım planı hazırlanması gerektiğini ifade eden Dr. Temur, “Çalışma sahasının bariyerlerle çevrilmesi, güvenlik şeritlerinin çekilmesi ve yaya ile araç trafiği için alternatif güzergâhların belirlenmesi de hayati adımlardandır. Yıkım sırasında yapının kontrolsüz şekilde göçmesini önlemek için aşamalı yıkım tekniklerinin kullanılması, iş makinelerinin ise güvenli mesafelerden çalıştırılması gerekir.” diye konuştu. Çevre ve toplum sağlığının korunması önemli! Çevre sağlığı açısından da çeşitli önlemler alınması gerektiğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Yıkım sırasında ortaya çıkan yoğun toz ve molozun çevreye yayılmasını engellemek için düzenli aralıklarla su püskürtme yapılmalı, yakın çevrede yaşayanlar sürece dair önceden bilgilendirilmelidir. Ayrıca gürültü, titreşim ve atık yönetimi de dikkatle ele alınmalıdır. Ortaya çıkan molozların düzenli şekilde toplanması, geri dönüşüme uygun malzemelerin ayrıştırılması ve bu sürecin çevreye zarar vermeyecek biçimde yönetilmesi, toplum sağlığını korumak açısından büyük önem taşır.” ifadesinde bulundu. Baret, fosforlu yelek ve toz maskesi olmalı Toplu koruma önlemlerinin yanı sıra çalışanların kişisel güvenliğinin de sürecin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Yıkımlarda görev alan işçilerin baret, eldiven, çelik burunlu ayakkabı, fosforlu yelek ve toz maskesi gibi kişisel koruyucu donanımları eksiksiz kullanması gerekir. Özellikle toz maskesi, solunum yolu hastalıklarının önlenmesinde kritik rol oynamaktadır. Dolayısıyla toplu önlemler ile kişisel koruyucu donanımların birlikte uygulanması, güvenli bir yıkım süreci için zorunludur.” şeklinde konuştu. Belediyeler ve müteahhitler sorumlu Mevzuata göre hem müteahhitlerin hem de belediyelerin bu süreçte sorumluluk taşıdığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, şöyle devam etti: “Belediyeler, yıkım ruhsatı vermeden önce güvenlik planlarını incelemekle yükümlüdür. Müteahhitler ise bu planı sahada hayata geçirmek, işçilerin ve çevrenin güvenliğini sağlamak durumundadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı iş müfettişleri, belediye zabıtaları ve çevre denetim ekipleri de sahada denetim yapabilmektedir. Ancak denetimlerin uygulamada her zaman yeterli sıklık ve kapsamda yürütülmemesi, kontrolsüz yıkımların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir.” Uygulamanın daha etkin olması için bazı iyileştirmelere ihtiyaç var Mevzuatın genel çerçevesi gerekli düzenlemeleri içermesine rağmen uygulamanın daha etkin olması için bazı iyileştirmelere ihtiyaç olduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Denetimlerin düzenli aralıklarla yapılması, cezai yaptırımların yalnızca caydırıcılık amacıyla değil aynı zamanda rehberlik edici bir yaklaşımla uygulanması önemlidir. Müteahhitlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları artırılabilir, belediyeler ise halkın süreçle ilgili daha şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesini sağlayabilir. Böylece hem iş güvenliği hem de toplum sağlığı açısından daha güvenli bir ortam oluşturulabilir.” dedi. Kentsel dönüşüm bir fırsat Kentsel dönüşümün yalnızca binaların yenilenmesi değil, daha güvenli şehirlerin inşası için de bir fırsat olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Temur, “Kentsel dönüşüm, şehirlerin depreme dayanıklı, modern yapılara kavuşması için büyük bir fırsat sunmaktadır. Devletin kira ve kredi destekleriyle hız kazanan bu süreç, güvenlik önlemleriyle desteklendiğinde toplumsal faydası daha da artacaktır. Planlı, kontrollü ve güvenli yıkımlar sayesinde hem çalışanların hem de vatandaşların sağlığı korunabilir, şehirler güvenle yenilenebilir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kayseri’de 950 Milyon TL’lik Kentsel Dönüşüm Hamlesi Başladı Haber

Kayseri’de 950 Milyon TL’lik Kentsel Dönüşüm Hamlesi Başladı

Kayseri Büyükşehir Belediyesi, tarihi dokusu ve modern yaşam ihtiyaçlarını birleştiren dev bir kentsel dönüşüm projesine ev sahipliği yapıyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Suriçi Camikebir Kentsel Dönüşüm Projesi, hem şehri yenileyip modernize etmeyi hem de vatandaşların sosyal ihtiyaçlarına en uygun yaşam alanlarını oluşturmayı amaçlıyor. Bu projenin, şehir mekânlarını dönüştürmenin ötesinde toplumsal yaşamı da olumlu şekilde etkilemesi bekleniyor. “Kayseri’nin En Köklü ve Tarihi Bölgelerinden Biri” Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Suriçi Camikebir Kentsel Dönüşüm Projesi’nin önemine değinerek, şunları söyledi: “Bu projeyle Kayseri’nin en köklü ve tarihi bölgelerinden biri olan Suriçi’ni modernize ediyor, aynı zamanda bölgedeki yaşam kalitesini arttırıyoruz. Kentsel dönüşüm, sadece fiziksel yapıları değil, insanların yaşamını da iyileştiren bir projedir. Bu nedenle halkımızla birlikte yürüttüğümüz bu projede, sosyal alanların ve yaşam alanlarının da en kaliteli şekilde tasarlanmasına özen gösterdik.” Kayseri, Melikgazi ilçesinin Cumhuriyet Mahallesi’nde hayata geçirilen bu kentsel dönüşüm projesi, 2.20 hektarlık bir alan üzerinde 418 bağımsız bölüm ve toplamda 22 bin 250 metrekare inşaat alanı ile dikkat çekiyor. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin iş birliğiyle yürütülen projede, Kayseri’nin geleceği için önemli bir adım atılmış oluyor. 1. Etap İnşaatı Devam Ediyor, 2025’te Tamamlanacak Suriçi Camikebir Kentsel Dönüşüm Projesi’nin 1. etabı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ’nin imzaladığı protokol doğrultusunda Korkmazlar İnşaat tarafından yürütülüyor. 55 işyeri inşaatının toplam maliyeti yaklaşık 200 milyon TL olarak belirlenirken, bu etabın 2025 yılı Eylül ayında tamamlanması planlanıyor. Güney Bölgesindeki Uzlaşma Süreci ve Yıkım Çalışmaları Camikebir’in güney kısmında, hak sahipleriyle 55 işyeri üzerinden yürütülen uzlaşma görüşmeleri devam ediyor. Bu işyerleri teslim edildikten sonra söz konusu bölge tamamen yıkılacak ve çevre düzenlemeleri yapılacak. Projenin bir parçası olarak, Kayseri’nin tarihi doku ve modern yaşam ihtiyaçları arasında denge kurularak, yenilenen alanın halkın kullanımına sunulması sağlanacak. 14 İşyeri, 112 Ofis ve 1 Otelden Oluşan Bir Yapı İnşa Ediliyor Proje alanındaki yapıların tasarımı, Camikebir’deki saçak kotu olan 8.75 seviyesi sınırlarına göre yapıldı. Bu nedenle yapılar zemin + 1 kat olarak projelendirildi. Bununla birlikte, üst katlarda hak sahibi olan vatandaşlar için 1547 ada 429 parsel üzerinde, 14 işyeri, 112 ofis ve 1 otelden oluşan 8 katlı bir yapı inşa ediliyor. Bu yapının toplam 18 bin metrekare inşaat alanına sahip olması bekleniyor. Bu ikinci etap inşaatı, Kahraman İnşaat tarafından yürütülürken, yaklaşık 750 milyon TL maliyetle 2026 yılında tamamlanması planlanıyor. Projenin Genel Maliyeti 950 Milyon TL Suriçi Camikebir Kentsel Dönüşüm Projesi’nin toplam maliyeti, iki etabın birleşimiyle birlikte 950 milyon TL civarında olacak. Bu büyük yatırımlar, Kayseri’yi modern, sürdürülebilir ve güvenli bir yaşama kavuşturmayı amaçlıyor. Başkan Memduh Büyükkılıç, bu projeyle Kayseri’yi hem tarihsel hem de çağdaş yaşam açısından daha iyi bir noktaya taşımayı hedefliyor. Kayseri İçin Güçlü Bir Gelecek Suriçi Camikebir Kentsel Dönüşüm Projesi, yalnızca fiziksel yapıları dönüştürmekle kalmayacak, aynı zamanda şehre sosyal ve ekonomik anlamda da önemli katkılar sağlayacak. Proje, şehre yeni istihdam alanları kazandırarak bölgedeki ekonomik canlılığı arttırmayı, yaşam kalitesini yükseltmeyi ve şehri modern yaşam olanakları ile donatmayı amaçlıyor.

Kentsel Dönüşümde Belediye ve İMSİAD İş Birliği Haber

Kentsel Dönüşümde Belediye ve İMSİAD İş Birliği

Gemlik’te Kentsel Dönüşüm çalışmalarında önemli bir adım atıldı. Gemlik Belediyesi, İnşaat Müteahhitleri, Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) ile “Kentsel Dönüşümde İşbirliği” konulu protokol imzaladı. Protokol ile birlikte, Gemlik’teki sağlıksız ve plansız yapı stokunun Kentsel Dönüşüm Mevzuatı çerçevesinde yenilenmesi, depreme dayanıklı, planlı, sosyal donatılarıyla birlikte daha yaşanabilir ve modern bir Gemlik inşa edilmesi hedefleniyor. Gemlik’te gerçekleşen imza törenine, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, belediye başkan yardımcıları, İMSİAD Başkanı Şeref Demir ve yönetim kurulu üyeleri, Gemlik Müteahhitler Derneği yöneticileri, Bilecik ve Yenişehir’den gelen temsilciler ile çok sayıda gazeteci katıldı. İMSİAD Başkanı Demir: “Gemlik Bizim İçin Çok Değerli” Toplantıda konuşan İMSİAD Başkanı Şeref Demir, deprem gerçeğine dikkat çekerek Gemlik’in kentsel dönüşüm konusundaki kararlılığını örnek gösterdi: “Gemlik özelinde, yapı stoğunun neredeyse yarısı mühendislik hizmeti almamış yapılardan oluşuyor. Gemlik’in zemini çok kötü, bu nedenle kentsel dönüşüm çok önemli. Gemlik, Türkiye’nin en önemli liman kentlerinden biri, TOGG gibi büyük bir yatırımı bünyesinde barındırıyor. Biz de Gemlik için elimizden gelen tüm katkıyı koymaya hazırız.” Başkan Deviren: “Gemlik Değişimin ve Dönüşümün Kenti Olacak” Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren ise Gemlik’in kentsel dönüşüm sürecinde öncü bir rol üstleneceğini vurguladı: “Barışın, huzurun ve zeytinin başkenti Gemlik diyoruz; artık ‘değişimin ve dönüşümün kenti’ Gemlik’e hoş geldiniz diyeceğiz. Yapı stoğumuzun yüzde 48’i mühendislik hizmeti almamış durumda. Bu şehri yeniden ayağa kaldırmak için çalışıyoruz. Gemlik’in dönüşümünü, bilimsel veriler ışığında, planlı ve estetik bir anlayışla gerçekleştireceğiz. Gemlik’in tarihi kimliğini de yansıtacak yeni bir kent vizyonu ortaya koyacağız.” Başkan Deviren ayrıca, Marmara Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı, Çevre İl Müdürlüğü ve tecrübeli belediyelerle işbirliği içinde çalıştıklarını belirterek “Gemlik’i yeniden ayağa kaldıracağımızdan şüphemiz yok” dedi.

İstanbul’da, 3 Milyon 800 Bin Risk Taşıyan Konut Bulunuyor Haber

İstanbul’da, 3 Milyon 800 Bin Risk Taşıyan Konut Bulunuyor

İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizin hızla olası depremlere hazırlanması gerekiyor. Niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan kentsel dönüşüm süreçlerinde hızla hareket edilmesi büyük önem taşıyor. 2000 öncesi yapıların sadece yüzde 16’sı yeni yönetmeliklere göre inşa edildi Resmi verilere göre İstanbul’da 2000 öncesi konut sayısı 4 milyon 500 bindi, şu anda ise bu sayı 6 milyon 384 bine ulaşmış durumda. Veriler, bugüne dek kentsel dönüşüm yöntemiyle sadece 695 bin konutun dönüşümü sağlandığını gösteriyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Ülkemizde 38 milyon 400 konut bulunuyor. Bu konutların ne kadarının deprem dirençli olduğunu hesaplamak bile oldukça umutsuz bir tablo ortaya koyuyor. Bizler, 1999 depreminden sonra dertle dertlenip, ülkemize kazandırdığımız hafif çelik yapılardan sonra şimdi de modüler çelik yapıları ülkemize kazandırmanın huzurunu yaşıyoruz. Hızlı bir şekilde hareket ederek olası depremlere karşı önlem alabiliriz. Bunun için dünyada ortaya konulmuş formül ise niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan kentsel dönüşüm.” diyor. Modüler inşaat, kentsel dönüşümde ülkemize zaman kazandırabilir Geleneksel yapılara göre 7-8 kat daha dayanıklı olan ve 2-3 katı hızlı tamamlanan çelik yapılar, depreme karşı hem hızlı hem de güvenli bir çözüm sunuyor. Modüler inşaat, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, 2 veya 3 boyutlu modüllerin fabrikalarda üretilip şantiyede birleştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, inşaat sürecini hızlandırırken iş gücü ihtiyacını da azaltıyor. Modüler teknikler, inşaatın planlama, tasarım ve montaj aşamalarını eş zamanlı yürüterek, geleneksel yöntemlere göre süreci yüzde 40'a varan oranda kısaltıyor. Çelik taşıyıcılı yapılar, endüstriyel ortamda yüzde 100 denetimle üretildiklerinden insan hatalarına karşı çok daha fazla güvenilirler. Fabrikalarda, iklim koşullarından bağımsız üretildiklerinden çok daha hızlı inşa edilebiliyorlar. Tüm veriler modüler inşaatın kentsel dönüşüm anlamında ülkemize ciddi bir zaman kazandırabileceğini gösteriyor. 3 yılda 1 milyon konut üretilebilir Depremlerde yıkılmayacak yapıların inşa edilmesinin can ve mal kayıplarını önlemesinin yanında büyük ekonomik kayıpların da önüne geçeceğinin altını çizen Şimşek, “Bir senede 300 bin konut üretebilmek için 2 milyon ton yapısal çelik gerekiyor. Ülkemizin kapasitesi ise 50 milyon ton. Bu üretim için 72 bin adet insan gücüne ihtiyaç var. Ülkemizin tüm bu ihtiyacı karşılayacak çelik malzeme üretimine sahip olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, bu miktarda bir üretim gerçekleştirmek için yaklaşık 72 bin mavi yaka insan kaynağına ihtiyacımız bulunmakta, bu da büyük miktarda bir istihdam yaratmak anlamına geliyor. Çelik yapıların gelişip yaygınlaşması için kamuya da büyük iş düşüyor. Kamu, çelik yapıların gelişimi ve kullanımı teşvik ederek bu konuya destek olabilir.” dedi.

Marmara'nın İncisi Güzelyalı ve SİT Alanlarında Yeni İmar Dönemi Haber

Marmara'nın İncisi Güzelyalı ve SİT Alanlarında Yeni İmar Dönemi

Mudanya Belediyesi, Güzelyalı ve çevresinde uzun yıllardır süren imar sorununu çözüme kavuşturdu. Güzelyalı Revizyon Uygulama İmar Planı ile III. Derece Arkeolojik Sit Alanları Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kabul edildi. Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Yıllardır süren plansızlık ve belirsizlik sona erdi. Bu plan, sadece teknik bir düzenleme değil, vatandaşlarımızın geleceğe güvenle bakabilmesi için önemli bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi. 2024 yılında mahkeme kararıyla iptal edilen planın ardından, tüm plan ölçeklerinin eşzamanlı olarak ele alındığını belirten Dalgıç, planlama sürecini şöyle anlattı: “Planlama sürecinde vatandaşlardan gelen talepler titizlikle incelendi, mevzuata uygun olanlar plana entegre edildi. Yıllardır plansız kalan arkeolojik sit alanları da bu planla çözüme kavuştu. Özellikle Güzelyalı Yalı Mahallesi’nde şuyulandırma alanında kalan ve bu nedenle vatandaşlarımızın mevcut yapıları parsel bazında yıkıp yeniden inşa edemediği bölgelerdeki sorunlar giderildi. Ayrıca 2015’te yapılan kadastro yenilemesi sonrası ortaya çıkan mülkiyet sorunları ve mağduriyetler de ortadan kalktı. Defalarca iptal edilen önceki planların iptal gerekçeleri dikkate alınarak hazırladığımız yeni plan, inşaat faaliyetlerindeki duraksamaların önüne geçecek şekilde düzenlendi. Büyük bir özen ve yoğun mesaiyle hazırladığımız plan, yasal çerçevede sağlam temellere oturtuldu. Hızlı ve etkili bir çalışmayla hazırladığımız planlar Büyükşehir Meclisimizde de onaylandı. Yeni plan, askı ve itiraz sürecinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecek.” “RANT DEĞİL HAK ODAKLI PLANLAMA YAPTIK” Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, kamu yararı ve hukuki gerekliliklerin esas alınarak hazırlanan imar planının Mudanya’ya hayırlı olmasını dileyerek, şöyle konuştu: “Rant odaklı değil, hak temelli bir kentsel düzenin önünü açtık. Mudanya’nın tüm mahallelerinde önceliğimiz adaletli, dengeli ve planlı kentleşmedir. Sağlıklı, sürdürülebilir ve hukuka uygun bir planlama zemini oluşturmak amacıyla süreci baştan ele aldık. Planlar mevcut yapılarla uyumlu ve dönüşüm süreçlerini kolaylaştıracak biçimde hazırlandı. Daha önceki iptal kararlarına gerekçe oluşturan nüfus projeksiyonu eksiklikleri, sosyal donatı alanlarının yetersizliği ve kurum görüşleriyle olan uyumsuzluklar tek tek tespit edildi. Tüm bu unsurlar dikkate alınarak, kamu yararını gözeten, teknik esaslara dayanan ve yargı denetimine dayanıklı bir imar planı oluşturduk. Planlama süreci boyunca zeytinlik alanlara hiçbir şekilde müdahalede bulunulmadı, bu alanların tamamı korundu.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.