Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kobi̇

Kapsül Haber Ajansı - Kobi̇ haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kobi̇ haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kamar:"Vatandaşın altına hücumunun cezası mücevher ihracatçısına kesilmesin" Haber

Kamar:"Vatandaşın altına hücumunun cezası mücevher ihracatçısına kesilmesin"

2025'in Ocak-Eylül döneminde mücevher ihracatı kilogram bazında yüzde 41,4 azalırken, birçok firma kapandı ya da üretimini azaltmak durumunda kaldı. Bazı firmalar ise üretimlerini Çin, Dubai ve Malezya başta olmak üzere yurt dışına kaydırdı. Uluslararası fuarlara katılımcı firma sayısı ise yüzde 50 düştü. Türkiye'de mücevher üretimi ve ihracatının içinde bulunduğu durumu yoğun bakımdaki hastaya benzeten Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TÜİD) Başkanı Mustafa Kamar, soruna kalıcı tedavi için artık sırf kotanın kaldırılmasının yetmeyeceğini, mevzuatın yeniden yazılması gerektiğini söyledi. Mustafa Kamar Kuyumcukent'te düzenlediği basın toplantısında, altın ithalatına getirilen kota ile birlikte mücevher sektöründe başlayan ve giderek kangrenleşen sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin 2003 yılında dünya mücevher ihracatından sadece binde 5 pay aldığını hatırlatan Kamar, şöyle devam etti: 20 MİLYAR DOLAR İHRACATLA DÜNYA LİDERİ OLDUK "O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın desteği ile 2004'te Mücevher İhracatçıları Birliği'ni kurduk. Teşvikler sayesinde 2020'de sektörün dünya pazarından aldığı pay yüzde 10'a yaklaştı. İtalya'yı geride bıraktık. Ortadoğu ve Orta Asya'nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Birçok yabancı firma Türkiye'de mağaza açtı. 'Laleli ihracatı' dediğimiz cash and carry ticareti de yine bu dönemde oluştu. Sektör 10 milyar doları ihracattan, 10 milyar doları da turiste ve Laleli'den yapılan satışlardan olmak üzere toplamda 20 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştı. Ancak 'altın çağ' olarak adlandırdığımız bu dönem, yanlış tedaviler, yanlış tespitler sayesinde Ağustos 2023'te altın ithalatına getirilen kota ile birlikte sona erdi. Kota uygulaması kendi zenginlerini yarattı. 10-15 firma imtiyazlı konuma gelirken işini düzgün yapan, özellikle KOBİ ölçeğindeki firmalar mağdur edildi. Birçok firma üretimini düşürmek ya da tamamen durdurmak durumunda kaldı. Bazı firmalar üretimlerini Çin, Dubai ve Malezya gibi ülkelere kaydırdı. Kuyumcukent'te bir dönem kiralayacak yer yoktu ve üç vardiyaya çıkmıştık.Fuarlarda standlarımızı büyütüyor ve yeni fuarlara katılıyorduk. Şimdi dükkanlar boş, atölyelerin çoğu 15 gün çalışıyor, 15 gün tatil yapıyor. Son iki yılda kapanan mücevher üreticisi ve ihracatçısı 200'ü geçti, yaklaşık 15 bin kişi işsiz kaldı." ALTIN İTHALATINDAKİ ARTIŞIN SORUMLUSU BİZ DEĞİLİZ Mustafa Kamar, kota uygulamasına gerekçe gösterilen altın ithalatındaki artış ve cari açıktan mücevher ihracatçısının sorumlu olmadığını söyledi. Kamar, sözlerini şöyle sürdürdü: Peki cari açık neden artıyor? Cevabı çok açık. Altının kilogramı yurt dışında 130 bin dolarken Türkiye'de 140 bin dolardan satılıyor. Yani arada 10 bin dolar fark var. Bu farkı fırsata dönüştüren 10-15 firma, Dahilde İşleme Rejimini (DİR) suistimal ederek astronomik düzeyde ithalat yapıyor. Bunların kim olduğunu devlet biliyor, bütün bürokrasi biliyor. Merkez Bankası rezerv biriktirmek için altın ithal ediyor. Diğer taraftan hane halkı enflasyondan korunmak için tasarrufunu altında değerlendiriyor. Gerçek durum böyle olmasına rağmen devlet cari açığın faturasını mücevher ihracatçısına kesiyor. Bizim ürün çeşitliliği ve yarı mamül için yaptığımız ithalat kapatıldı. İthalatta peşin ödeme kaldırıldı. İhracatta yüzde 3 Merkez Bankası desteğini alamıyoruz. İhracatımız karşılığında altın getiremiyoruz. Özetle diğer sektörlerde ihracatçının yararlandığı desteklerin hiçbirinden mücevher ihracatçısı yararlanamıyor. Çünkü devlet desteğini istismar edenlerin ve hane halkının altını en güvenilir tasarruf aracı olarak görmesinin faturası bize kesildi. Altının kilogramını dünya ortalamasından 8-9 bin dolar daha pahalıya alıyoruz. Dolayısıyla fiyat tutturamıyoruz ve müşteri kaybediyoruz. Ne demek istediğime bir de Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) kayıtları üzerinden bakalım. Biz 2024'ün 9 aylık döneminde 9 bin 957 kilogrammücevher ihracatı karşılığında 5 milyar 404 milyon dolarlık gelir elde etmiştik. Bu yılın aynı döneminde ise 5 bin 838 kilogramlık ihracat karşılığında ülkemize 6 milyar 175 milyon dolar döviz kazandırmışız. Değer olarak yüzde 14,3 artıda görünmekle birlikte kilogram bazında yüzde 41,4 eksideyiz." İTHALATI KISITLAYAN HER ÖNLEM MÜCEVHER İHRACATÇISININ İŞİNİ ZORLAŞTIRIYOR Mustafa Kamar, cari açıkla mücadeleye destek verdiklerini, ancak altın ithalatını kısıtlamaya yönelik önlemlerin esas alıcı olan hane halkına yönelik olmadığını söyledi. Alınan her önlemin ihracatçının işini daha da zorlaştırdığını anlatan Kamar, bunun firmaların kapanmasına veya taşınmasına sebep olduğunu vurguladı. Kamar, "Türkiye'de mücevher ihracatçısının içinde bulunduğu durumu yoğun bakımdaki hastaya benzetebiliriz. Sektör olarak biz bu hastayı hızla sağlığına kavuşturup yeniden dünya lideri yapabiliriz. Çünkü gerekli altyapıya, yeteneğe ve bilgi birikimine sahibiz." dedi. KRİZİN ÇÖZÜMÜ İÇİN ATILMASI GEREKEN ADIMLAR Devletin de bu süreçte mücevher ihracatçısının yanında olması gerektiğini vurgulayan Kamar, ihracatı yeniden zirveye taşıyacak önerilerini ise şöyle sıraladı: Sistem fabrika ayarlarına döndürülerek, altına dayalı enflasyon muhasebesine geçilmeli. (Bu olursa bütün sektör kayıt altına girer) Stok affı çıkarılmalı Altın ithalatında kota kaldırılarak mevzuat eski haline döndürülmeli. Firma ihracat ettiği kadar altını serbestçe ithal edebilmeli. Merkez Bankası'nın altın ithalatı ayrı bir başlık altında gösterilmeli. Problemin esas sebebi olan bireysel yatırım amaçlı ürünlerle ilgili çözüm bulunmalı. Kapasite kullanımı sıkı bir şekilde denetlenmeli. DİR ve HİR rejimi eski haline getirilmeli.Her türlü mevzuatı suistimal edenler en ağır şekilde cezalandırılmalı. İmtiyaz tanınacak firmalarda özellikle Mücevher İhracatçıları Birliği üyesi ve 2023 yılından önce kurulmuş olma şartı aranmalı. Özellikle tasarruf için alınan gram altın, sarrafiye ve 22 ayarda gerekli kontrol ve vergilendirme yapılmalı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

NarPOS 3 Ayda Esnafa 35 Milyon TL Kazandırdı Haber

NarPOS 3 Ayda Esnafa 35 Milyon TL Kazandırdı

Türkiye'de yiyecek-içecek sektörünün zorlu ekonomik koşullardaki hayatta kalma mücadelesi, artan maliyetler ve yeni yasal düzenlemelerle sürüyor. Sektördeki işletmelerin kapanma oranının yüzde 38 gibi endişe verici bir seviyede olduğu bu dönemde, KOBİ'ler artan maliyetlerle baş etmenin yollarını arıyor. Türkiye’de yazarkasa POS’un içerisine bir adisyon sistemini entegre eden ilk ve tek şirket olan NarPOS, esnafı önceliklendiren yenilikçi iş modeliyle dijital dönüşüm zorunluluğunu esnaf için bir büyüme fırsatına çeviriyor. Sektör üzerindeki maliyet baskısı artıyor Yiyecek-içecek sektöründeki işletmeler çok yönlü bir maliyet baskısıyla karşı karşıya. Kâr marjları, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2025'in ilk çeyreğinde %8,8'e varan personel maliyeti artışlarıyla erirken, adisyon sistemi gibi yeni dijitalleşme zorunlulukları da bütçelerde olmayan yasal maliyetler ortaya çıkarıyor. Tüm bu maliyet baskılarına ek olarak, kartlı ödemelerden alınan yüksek banka komisyon oranları, esnafın günlük cirosundan sürekli pay alarak en büyük gider kalemlerinden birini oluşturmayı sürdürüyor. NarPOS, KOBİ’lerin mücadele ettiği bu üçlü maliyet kıskacına karşı esnafı koruyan bütünsel bir destek paketi sunuyor. Şirket, hayata geçirdiği projelerle son üç ayda esnafa; ücretsiz adisyon sistemi, bedelsiz yazarkasa POS donanımı ve rekabetçi komisyon avantajlarını bir arada sunarak toplamda 35 milyon TL’yi bulan maliyet avantajı sağladı. NarPOS’un iş modeli, esnafın hem yasal uyum maliyetlerini sıfırlamasını hem de operasyonel giderlerini önemli ölçüde azaltmasını mümkün kılıyor. Yeni ekonominin anahtarı NarPOS, maliyetleri düşüren çözümleriyle KOBİ'lere nefes alma şansı vermesinin yanı sıra, onları geleceğin rekabet şartlarına hazırlayan iş zekası kabiliyetleri de sunuyor. Bu sayede, yasaların gerektirdiği zorunlu dijitalleşme, NarPOS ile bir maliyet kalemi olmaktan çıkıp, işletmelerin veriye dayalı kararlar alarak verimliliklerini arttırabildikleri maliyet etkin bir fırsata dönüşüyor. Stok takibinden maliyet analizine kadar tüm kritik verileri tek bir ekranda sunan NarPOS, yeni ekonomide başarının sırrı olan ölçerek yönetme gücünü esnafın parmaklarının ucuna getiriyor. Dijital dönüşüm zorunluluğunu KOBİ’ler için bir fırsata dönüştürdüklerini belirten NarPOS Kurucu Ortağı ve CEO'su İlyas Akça şunları söyledi: “Yeni yasal düzenlemeler, yeme-içme sektörünü bir dönüm noktasına getirdi. Bu noktada, KOBİ'ler ya yüksek maliyetlerin altında ezilecek ya da doğru araçlarla bu yeni dönemi bir fırsata çevirecekler. Biz NarPOS olarak esnafımızın ikinci yolu seçmesini istiyoruz. Bu yüzden, dijital dönüşümün önündeki engelleri kaldırmak için harekete geçtik: Sunduğumuz ücretsiz yazılım, donanım ve düşük komisyon avantajlarıyla, sadece üç ayda esnafımızın 35 milyon TL tasarruf etmesini sağlayarak onlara rahat bir nefes aldırdık.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

ATO Başkanı Baran: "Bankalarımız KOBİ'lerimizi Yalnız Bırakmamalı Azami Destek Sunmalı" Haber

ATO Başkanı Baran: "Bankalarımız KOBİ'lerimizi Yalnız Bırakmamalı Azami Destek Sunmalı"

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) tanımının yeniden düzenlenerek, bilanço sınırının 1 milyar liraya yükseltilmesini değerlendirdi. Baran, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:"Ankara Ticaret Odası olarak, sıklıkla dile getirdiğimiz ve talep ettiğimiz KOBİ tanımı güncellendi. Mevcut konjonktürde, pek çok işletmenin tanım dışı kalmasına yol açan 500 milyon TL'lik satış hasılatı ve mali bilanço üst sınırı, 1 milyar TL'ye yükseltildi. Reel sektörümüzün taleplerine duyarlı bir yaklaşım sergileyerek, ticaretimizin büyüyüp, gelişmesine yönelik düzenlemeleri hayata geçiren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ekonomi yönetimine teşekkür ederiz. Enflasyonist ortamda mevcut rakam pek çok KOBİ'yi tanım dışına çıkarmıştı. KOBİ'lerin ekonomimizdeki yeri tartışmasız çok önemli. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,7'sini KOBİ'ler oluşturuyor. Toplam istihdamın hemen hemen yüzde 70'i, toplam ciromuzun ise yarısı bu işletmelerimiz tarafından sağlanıyor. İhracatçılarımızın neredeyse yüzde 95'i KOBİ statüsündeki işletmeler ve ihracatımızın yaklaşık yüzde 40'ı KOBİ'ler tarafından gerçekleştiriliyor. KOBİ ihracatının son 20 yılına baktığımızda yıllık 20 milyar dolar fazla vererek, dış ticaret dengesine hep olumlu katkı sunduklarını görüyoruz. Bu düzenleme, KOBİ karşılığı işletmelerin daha doğru tasnif edilmesini sağlayacak. Enflasyonla mücadele sürecinden geçiyoruz, bu dönemde üretimin devamı ve sürdürülebilir maliyetli finansmana erişim çok önemli, çok kıymetli. Bunun için faiz oranlarının düşürülmesi konusunda bankalara çağrıda bulunuyorum. Bankalarımız bu dönemde KOBİ'lerimizi yalnız bırakmamalı azami destek sunmalı. Doğru zamanda makul faizle verilecek kredi, üretimin, ticaretin, ihracatın ve istihdamın devamlılığına katkı sağlayacaktır"

KOBİ'ler Bulut Teknolojisi İle Rekabet Avantajı Sağlıyor Haber

KOBİ'ler Bulut Teknolojisi İle Rekabet Avantajı Sağlıyor

Bulut teknolojilerinin KOBİ'lere rekabette büyük avantajlar sağladığına dikkat çeken DT Cloud Genel Müdürü Serdar Yokuş, “Bulut teknolojileri artık bir tercih değil bir zorunluluk. DT Cloud olarak 'Dijital Türkiye'nin Yerli Bulutu" vizyonuyla Türkiye’nin dijital ekosistemini küresel ölçekte rekabetçi kılacak, veri güvenliğini en üst seviyeye taşıyacak, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle işletmelerin dijital dönüşümünü hızlandıracak bir teknoloji platformu inşa ediyoruz” dedi. Bulut teknolojilerine olan talep katlanarak artıyor. Küresel bulut pazarı 2024 yılında yaklaşık 750 milyar dolara ulaşırken, 2025 yılında sonunda 900 milyar doları aşması bekleniyor. Türkiye'de ise pazarın büyüklüğü 1 milyar dolara yaklaştı. Bulut bilişim teknolojileri sağlık, ilaç, bankacılık, finans, bilgi teknolojileri, lojistik, üretim, araştırma, eğitim gibi birçok sektörde kullanılıyor. Bulut teknolojileri esnek ve ölçeklenebilir yapısıyla KOBİ’lere rekabette avantaj sağlarken işletmeler büyük yatırımlara ihtiyaç duymadan operasyonel maliyetlerini azaltıyor. Bulut teknolojileri aynı zamanda KOBİ'lere daha hızlı karar alma ve yeniliklere kolayca adapte olma imkanı sağlıyor. Yerli bulut hizmet sağlayıcısı DT Cloud, KOBİ’lerin dijitalleşme yolculuklarına eşlik ediyor ve büyümelerine destek oluyor. KOBİ'LERE YERLİ BULUT DESTEĞİ Bulut teknolojilerinin rekabette KOBİ'lere büyük avantajlar sağladığına dikkat çeken DT Cloud Genel Müdürü Serdar Yokuş, DT Cloud olarak dijital çağın gereksinimlerine uygun, güvenli, sürdürülebilir bir bulut altyapısı sunduklarını söyledi. Yokuş, "DT Cloud olarak 'Dijital Türkiye'nin Yerli Bulutu" vizyonuyla, Türkiye’nin dijital ekosistemini küresel ölçekte rekabetçi kılacak, veri güvenliğini en üst seviyeye taşıyacak ve yenilikçi çözümlerle işletmelerin dijital dönüşümünü hızlandıracak bir teknoloji platformu inşa ediyoruz. Günümüzde KOBİ’ler için bulut teknolojileri bir lüks veya tercih değil, zorunluluk. Biz de bu doğrultuda kendi veri merkezlerimiz ve yüksek performanslı altyapımızla, kamu ve özel sektörün regülasyonlara tam uyumlu, ölçeklenebilir ve yüksek güvenlikli bulut çözümlerine erişmesini sağlıyoruz. Verinin Türkiye’de kalmasını, ulusal güvenlik standartlarına uygun olarak korunmasını ve işlenmesini garanti altına alıyor; teknoloji bağımsızlığını destekleyen bir ekosistem oluşturuyoruz" dedi. BULUTA TALEP SÜREKLİ ARTIYOR Serdar Yokuş, Türkiye'de bulut bilişim sektörünün 2026'ya kadar yüzde 50 büyümesinin öngörüldüğünü belirterek, "Yapay zeka, IoT ve büyük veri gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla bulut çözümlerine olan talep hızla artıyor. DT Cloud olarak, bulut altyapı (IaaS), platform (PaaS) ve yapay zeka (AI) katmanlarında geniş bir servis yelpazesi sunuyoruz. Özellikle finans (bankacılık, fintech, kripto varlık şirketleri), kamu kurumları, savunma sanayii, enerji, üretim ve oyun sektörleri gibi kritik altyapı ve yüksek işlem gücü gerektiren alanlarda uzmanlığımızla öne çıkıyoruz. Kamu ve savunma projelerinde de tercih edilen bir bulut sağlayıcıyız. Global ölçekte de özellikle yapay zeka ve yüksek işlem gücü (GPU) tabanlı uygulamaları hızlandırabilecek altyapılarla yurtdışı müşterilerine hizmet veriyoruz" şeklinde konuştu. DT Cloud tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk yerli self servis bulut yönetim platformu, hibrit yapıların merkezi şekilde yönetilmesine imkan verirken yapay zeka, GPU'lu sanal makineler, büyük veri, IoT, kubernetes, siber güvenlik, gözlemlenebilirlik, yönetilen veritabanı gibi Türkiye’de benzeri olmayan bir ürün ve hizmet çeşitliliği sunuyor.

Kobi’ler 20 Milyon TL destek fırsatı Haber

Kobi’ler 20 Milyon TL destek fırsatı

KAHA- Ekonomi ve finans dünyasının hızla değişen dinamikleri, işletmelerin sürdürülebilir büyüme stratejilerini güçlendirmesini, devlet teşvikleri ve ihracat danışmanlığı ile uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırması büyük önem taşıyor. Kapasite Geliştirme Destek Programı, KOBİ’lerin verimliliğini, üretim kapasitesini ve kurumsal dayanıklılığını artırmaya yönelik yatırımları desteklerken, büyük işletmelerin tedarikçi ağlarını geliştirmesine katkı sağlıyor. 20 Milyon TL’ye Kadar Destek İmkânı Ekonomik veriler, Türkiye’deki toplam işletmelerin %99’unun KOBİ olduğunu ve ülkenin ihracatının %60’ından fazlasını bu işletmelerin gerçekleştirdiğini gösteriyor. Hızla değişen küresel ticaret dinamiklerinde, KOBİ’lerin devlet teşvikleri ve ihracat danışmanlıkları ile yeni pazarlara açılması ve rekabet avantajını güçlendirmesi kritik önem taşıyor. KOSGEB tarafından yürütülen Kapasite Geliştirme Destek Program, özellikle imalat, telekomünikasyon, bilgi teknolojileri ve Ar-Ge sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar için 36 ay geri ödemesiz kredi faiz desteği sunuyor. Program, finansal kuruluşlarla yapılan protokoller çerçevesinde işletmelerin kredi limitlerini artırarak, büyüme hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırıyor, finansmana erişim maliyetlerini neredeyse yarı yarıya düşürüyor.  Başvurular için son gün 28 Şubat!  İşletmelere ve KOBİ’lere finansal yönetim danışmanlığı hizmeti sunan Malogra Danışmanlık Kurucusu Finansal Yönetim Danışmanı Bikem İnce İnanç KOSGEB destekleri ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İnanç: “İşletmelerin kapasite geliştirme yatırımları ve işletme sermayesi ihtiyaçları için sunulan krediler, 1.000.000 TL ile 20.000.000 TL arasında olup, onaylanan projeler faiz desteğiyle çok daha uygun maliyetlerle finansmana erişim sağlayabiliyor. Özellikle hızlı büyüyen, imalat sektöründe faaliyet gösteren, teknoloji geliştirme bölgelerinde yer alan veya daha önce Ar-Ge projeleri bulunan işletmelerin bu fırsattan yararlanmalarını tavsiye ediyorum.” ifadelerine yer verdi.

Kaspersky  2024 Yılı BT Güvenlik Ekonomisi Raporu'nu yayımladı Haber

Kaspersky 2024 Yılı BT Güvenlik Ekonomisi Raporu'nu yayımladı

Kaspersky'nin  2024 Yılı BT Güvenlik Ekonomisi Raporu, farklı ölçeklerdeki kuruluşlar arasında BT güvenlik personeli istihdamı ve ürün kullanımında dikkat çeken farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. Beklendiği gibi, büyük ölçekli kuruluşlar daha fazla BT ve güvenlik personeli istihdam ederken, daha fazla sayıda çözümü de yönetimleri altında bulunduruyor. Bununla birlikte, ölçek ekonomisinden büyük ölçüde faydalanarak BT güvenlik uzmanlarının toplam çalışanlara oranının daha düşük olmasına olanak tanıyorlar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) ise siber suçlarla mücadelede orantısız bir şekilde daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Büyük işletmeler, artan karmaşıklıkla karşı karşıya Veriler, işletmelerin (ortalama) 15 karmaşık ve genellikle maliyetli güvenlik çözümünü 23 BT güvenlik uzmanı ile yönettiğini ortaya koyuyor. Bu uzmanlar kalifiye olmalarına rağmen sıklıkla manuel görevleri yerine getiriyor ve çok sayıda rutin süreçle karşı karşıya kalıyor. Kuruluşlar, siber güvenlik konusunda çeşitli zorluklar yaşıyor. Nitelikli uzmanların yetersiz olması başlı başına bir zorluk ve aynı zamanda daha yüksek ücret talep ediyorlar. Sistemler arasında veri kopyalanması güvenlik operasyonlarını daha da karmaşık hale getirirken, silo halindeki telemetri kritik güvenlik verilerinin sorunsuz bir şekilde korelasyonunu engelleyerek tehdit tespitinde boşluklar oluşturuyor. Siber güvenlik ekipleri sürekli bir uyarı ve yanlış pozitifler seliyle boğulabiliyor ve bu da gerçek tehditleri tespit etmeyi zorlaştırıyor. Bu sorunlara ek olarak, güvenlik uzmanları genellikle birden fazla, farklı güvenlik çözümünü yönetmekle uğraştıkları için derinlemesine araştırma yapacak zamana sahip değiller. Sonuç olarak, büyük işletmeler sofistike Gelişmiş Kalıcı Tehditlere (APT'ler) ve karmaşık, insan güdümlü siber saldırılara karşı giderek daha savunmasız hale geliyor. Kaspersky, bu zorlukların üstesinden gelmek için kurumların farklı siber güvenlik çözümlerini birleştirmelerini veya farklı kaynaklardan gelen telemetriyi ilişkilendirebilen gelişmiş, her şeyi kapsayan ürünler kullanmalarını öneriyor. Örneğin, Genişletilmiş Algılama ve Yanıt (XDR) çözümleri ile bunu başarmak mümkün. KOBİ'ler de zorluklarla karşı karşıya Genellikle yalnızca temel işlevsellik sağlayan ortalama dokuz güvenlik çözümünü, standart süreçleri ve iyi bilinen tehditleri yöneten yalnızca dört uzmanla KOBİ'ler benzersiz siber güvenlik zorluklarıyla karşı karşıya kalıyor. Burada en önemli sorunlardan biri, daha nitelikli bilgi güvenliği uzmanlarına duyulan ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Buna ek olarak sınırlı zaman ve kaynaklar, sürekli güvenlik bilinci eğitimi ve personel eğitiminin ihmal edilebileceği anlamına geliyor ve bilmeden siber saldırganlara yardım edebilecek çalışanların neden olduğu veri sızıntısı riskini artırıyor. Güvenlik politikalarının geliştirilmesi ve uygulanması da kaynak kısıtlamaları nedeniyle zarar görürken, finansal sınırlamalar KOBİ'lerin daha gelişmiş güvenlik çözümlerine ve bunları yönetmek için gereken vasıflı personele yatırım yapmasını engelliyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için KOBİ'ler, karmaşık güvenlik görevlerini Yönetilen Hizmet Sağlayıcıları (MSP'ler) veya Yönetilen Güvenlik Hizmeti Sağlayıcıları (MSSP'ler) gibi deneyimli ekiplere aktararak fayda sağlayabilir. Bu yaklaşım genellikle kurum içinde özel bir güvenlik ekibi bulundurmaktan daha uygun maliyetlidir. Ayrıca kuruluşlar, güvenlik bilinci kültürünü teşvik etmek ve insan kaynaklı güvenlik açıklarını azaltmak için sadece BT ve güvenlik personeline değil, genel personele yönelik sürekli siber güvenlik eğitimlerine de öncelik vermelidir. Kaspersky Managed Detection and Response gibi yönetilen bir güvenlik hizmetinin benimsenmesi, gelişmiş otomatik güvenlik hizmetleri ve kurumsal verilerin 7/24 gerçek zamanlı analizini sağlayarak, özel güvenlik personelinin yokluğunda bile karmaşık siber saldırılara karşı korunmaya yardımcı olabilir. Ayrıca işgücünüzü insan kaynaklı siber saldırılara karşı ekstra bir koruma katmanına dönüştürmek çok önemlidir. Güvenlik farkındalığını artırmayı amaçlayan çözümler, personele kimlik avı e-postalarını ve diğer sosyal olarak tasarlanmış yemleri nasıl tanıyacaklarını öğretmek için simüle edilmiş kimlik avı saldırısı alıştırmaları da dahil olmak üzere çalışanlara güvenli internet davranışlarını aşılar. Daha büyük işletmeler ölçek ekonomisinden faydalanırken, BT güvenliğine yapılan oransal yatırım küçük kuruluşlarda daha yüksek. Bu durum, her büyüklükteki işletmenin karşılaştığı benzersiz zorlukları ele alan özel güvenlik stratejilerine duyulan ihtiyacın altını çiziyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.