Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kültür

Kapsül Haber Ajansı - Kültür haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültür haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Risk Değil, Rota: Yalın Yüregil ile Türkiye'den Avrupa'ya Güvenle Açılmanın Formülü Haber

Risk Değil, Rota: Yalın Yüregil ile Türkiye'den Avrupa'ya Güvenle Açılmanın Formülü

Prag merkezli YeYe Agency'nin Kurucusu ve CEO'su Yalın Yüregil, "Türk şirketlerini Avrupa pazarına güvenle taşımak" misyonuyla çıktığı yolda, özellikle lojistik sektöründe nasıl vazgeçilmez bir stratejik partner haline geldiğini anlattı. İşte o keyifli röportajla sizleri baş başa bırakıyoruz... Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ben Yalın Yüregil. Prag merkezli YeYe Agency’nin kurucusu ve CEO’suyum; işim, Türk şirketlerini Avrupa pazarına güvenle ve sistemli şekilde taşımak. Özellikle lojistik, üretim ve hizmet sektörlerinde; şirket kuruluşu, lisanslar, back-office yönetimi ve iş geliştirme tarafında çalışıyorum. Çek-Türk Ortak Ticaret Odası Başkanı ve DTİK / DEİK ekosisteminde aktif bir temsilci olarak Türkiye–Çekya hattında köprü kuruyorum. Bir de hayatımda çok önemli başka bir rolüm var: Efe’nin babasıyım. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Kariyerimin ilk yıllarında POS Media’da çalışırken Kiev, İstanbul, Münih ve Moskova’da ofis açmaktan sorumluydum; bu dönem bana “yeni bir ülkede sıfırdan iş kurma” disiplinini öğretti. 2014’te YeYe Agency’yi kurmam ise ikinci büyük kırılma noktasıydı; odak noktamı tamamen “şirketleri yeni pazarlara taşımaya” çevirdim. Son yıllarda lojistik sektörünü stratejik öncelik haline getirmemiz ve Çekya’yı bir merkez ülke olarak konumlandırmamız hem YeYe’nin hem de benim hikâyemde yeni bir faz başlattı. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı; karmaşık görünen bir süreci, müşterim için öngörülebilir ve tekrarlanabilir hale getirebilmektir. Türkiye’den Avrupa’ya açılmak birçok iş insanının gözünde “risk”tir; biz o riski iyi tasarlanmış bir “rota”ya dönüştürebildiğimizde kendimi başarılı sayıyorum. Kişisel stratejim üç kelimeye indirgenebilir: Planla, Uygula, Büyüt. Önce fotoğrafı net çizerim, sonra sahada bizzat uygulamaya girerim, ardından sistemi ölçekleyip ekiplerime devrederim. Kısa vadeli fırsatların değil, uzun vadeli ilişkilerin peşinden gitmeyi tercih ediyorum. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluk, farklı ülkelerde iş yaparken mevzuat, kültür ve güven üçgenini aynı anda yönetmekti. Her ülkede yeniden “sıfırdan tanınmak” ve doğru insanlarla çalışmak zaman alıyor. Bunu, rastlantıya bırakmak yerine sistemle aşmaya çalıştım: Her yeni pazarda önce güçlü yerel ortaklar ve kurumlarla (ticaret odaları, dernekler, kamu temsilcileri) sağlam ilişkiler kurdum, sonra müşteri projelerini bu ağın üzerine inşa ettim. Bugün YeYe’nin lojistikte güçlü olmasının sebebi, bu uzun vadeli ağ inşasıdır. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Öncelikle “her şeyi yapan” biri olmaya çalışmak yerine, belirli bir alanda derinleşmelerini öneririm. Ben kendi odağımı “Türkiye–Avrupa hattında iş kurma ve büyütme” üzerine kurdum; bu netlik, zamanla güven ve talep yarattı. İkinci önerim; ilişkilere, kartvizit olarak değil, ekosistem olarak bakmaları. Bugün lojistikte bir firmaya destek verirken, arkasında banka, factoring, üretici, kamusal otorite gibi birçok aktörü aynı masada toplayabiliyorsak, bu yılların ilişkisine dayanıyor. Üçüncüsü de: Rakamlarla konuşmayı öğrenmek. Hedefi, maliyeti ve getiriyi net hesaplayamayan kimse sürdürülebilir başarıyı yönetemez. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Ben kendimi “sahada olan lider” olarak tanımlıyorum. Masada strateji kurup, sahada müşterinin yanında durmayı önemsiyorum. Ekiplerimi üç şeyle motive etmeye çalışırım: Net hedef, net sorumluluk, net geri bildirim. Hangi projede, hangi müşteriye, hangi değeri sunduğumuzu herkesin açıkça bilmesini isterim. Ayrıca YeYe’de liderlik, sadece benim etrafımda kurulu bir yapı değil; her proje sorumlusunun kendi alanında inisiyatif almasını teşvik eden yatay bir model. Bu da özellikle lojistik gibi hızlı değişen bir sektörde çevikliğimizi artırıyor. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? YeYe Agency’nin vizyonu; Türk girişimciler için Avrupa’da “ilk aranan stratejik partner” olmak. Misyonumuz ise, yeni pazarlara açılmak isteyen şirketlerin üzerindeki belirsizliği azaltmak ve onlara uçtan uca destek sunmak. Önümüzdeki dönemde lojistik sektörü bizim için lokomotif olacak; Çekya modeli üzerinden, Türk taşımacılık şirketleri için Avrupa’ya girişte standart bir başarı reçetesi oluşturmak istiyoruz. Hedefimiz; 2030’a kadar, Türkiye’den Avrupa’ya açılan her 10 lojistik firmasından en az birkaçının yolculuğunda YeYe’nin imzasının olması. "Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz?" Belirsizlik arttıkça, şirketlerin güvenilir ve öngörülebilir iş ortaklarına ihtiyacı büyüyor. Biz YeYe’yi tam bu noktada, “riski azaltan, yolu sadeleştiren stratejik partner” olarak konumlandırıyoruz. Prag merkezli olmamız, Çekya’yı Avrupa lojistik haritasının kalbinde stratejik bir üs olarak kullanmamıza imkân veriyor. Türk lojistik şirketleri için sadece şirket kuran bir yapı değil; lisans, mevzuat, insan kaynağı, finansman ve iş geliştirmeyi tek elde toplayan bir “one-stop-shop” sunuyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği sadece çevresel değil, ekonomik ve sosyal bir bütün olarak görüyorum. Avrupa’ya açılan her Türk şirketi, doğru kurgu yapıldığında hem kendi ayakları üzerinde duran bir yapı kuruyor hem de iki ülke arasında kalıcı bir değer zinciri oluşturuyor. Lojistikte daha verimli güzergâhlar, doğru planlama ve finansal disiplin hem karbon ayak izini hem de “boşa giden emek”i azaltıyor. Çek-Türk Ortak Ticaret Odası başkanlığımda da, şirketleri sadece kâr eden değil, bulunduğu ekosisteme istihdam, vergi ve uzun vadeli iş birliği getiren oyuncular olmaya teşvik ediyorum. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Bugün YeYe’de yaptığımız işin önemli bir kısmı bilgi, süreç ve ilişki yönetimi. Dijitalleşme ve yapay zekâ sayesinde, bu bilgiyi sistematik hale getirip, müşterilerimize daha hızlı ve kişiselleştirilmiş hizmet sunabiliyoruz. Örneğin, lojistik kampanyalarımızda başvuru formlarından WhatsApp süreçlerine kadar birçok adımı otomatikleştiriyoruz; böylece ekibimiz rutin işler yerine stratejik konulara odaklanabiliyor. Hedefimiz, danışmanlığın insan dokunuşunu korurken; arka plandaki operasyonu mümkün olduğu kadar veri ve otomasyonla desteklemek. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Öncelikle kendilerine bir “oyun alanı” seçmelerini öneririm: Lojistik, yazılım, finans… Hangi alanda olursa olsun, o alanın dili, dinamikleri ve oyuncularını derinlemesine öğrenmek çok değerli. İkinci olarak, mutlaka uluslararası bir perspektif geliştirsinler; dünya artık tek bir pazar ve dil bilmek, kültür anlamak en büyük sermaye. Üçüncüsü; sabır ve istikrar. Başarı çoğu zaman bir “patlama anı” değil, yıllarca üst üste konan küçük ama doğru adımların sonucu. Ve son olarak: Kimseye “mükemmel olma” sözü vermek zorunda değiller; ama “öğrenmeye ve gelişmeye açık olma” sözünü kendilerine vermeliler.

TANAP, Enerji Jeopolitiğini Yeniden Şekillendirdi Haber

TANAP, Enerji Jeopolitiğini Yeniden Şekillendirdi

Enerjinin “İpek Yolu” olarak anılan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), Avrupa'ya açıldığı 30 Kasım 2019 tarihinden günümüze bölgenin enerji akışında kilit rol oynamayı sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılımıyla Edirne İpsala'daki MS4 Ölçüm İstasyonu'nda gerçekleştirilen açılış töreniyle Avrupa yolculuğuna başlayan proje, bugün Azerbaycan, Türkiye ve Avrupa Birliği'ni birbirine bağlayan kritik enerji koridoru olarak öne çıkıyor. Güney Gaz Koridoru’nun en önemli halkasını oluşturan TANAP, Azerbaycan'ın Şah Deniz-2 sahasından çıkarılan doğal gazı 1.811 kilometrelik Anadolu güzergâhından geçirerek Türkiye-Yunanistan sınırında Trans Adriyatik Doğal Gaz Boru Hattı'na (TAP) teslim ediyor. Buradan hareketle gaz, Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya üzerinden Avrupa pazarına ulaşıyor. 20 İL VE 600 KÖYDEN GEÇEN ENERJİ KORİDORU Ardahan Posof'tan başlayarak Edirne'ye uzanan boru hattı, Kars, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Giresun, Sivas, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Kütahya, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ olmak üzere toplam 20 ilden, 67 ilçe ve 600 köyden geçiyor. Proje hem kaynak hem de güzergâh çeşitliliği sağlayarak Avrupa'nın enerji tedarikini güçlendiriyor. 16 YENİ TÜR BİLİM DÜNYASINA KAZANDIRILDI TANAP, enerji altyapısının yanı sıra çevre ve biyoçeşitlilik alanında da önemli çalışmalara imza attı. Türkiye'de ilk kez 500 metrelik güzergâh koridorunda EUNIS Seviye 3 habitat haritaları hazırlanarak geniş bir veri tabanı oluşturuldu. Yapılan kapsamlı çalışmalar sonucunda daha önce bilinmeyen 9 böcek ve 7 bitki türü olmak üzere toplam 16 yeni canlı türü bilim dünyasına kazandırıldı. Projenin güzergâhında yapılan ağaçlandırma çalışmaları ile orman ve step habitatlarında hayata geçirilen biyoçeşitlilik dengeleme çalışmaları, geçilen habitat alanlarına pozitif katkı sağladı. TANAP, bu çalışmaları nedeniyle sürdürülebilirlik kategorisinde birçok ödüle layık görüldü. TANAP’ın çevresel etki değerlendirmesi ve temel tasarım sürecinde yürütülen arkeolojik ve kültürel miras alanlarının tespitine yönelik saha çalışmaları neticesinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları envanterlerinde daha önce kayıtlı olmayan 106 yeni alan tespit edildi ve bu alanlar ilgili Koruma Kurullarınca tescil edilerek koruma altına alındı. BİNDEN FAZLA ARKEOLOJİK ESER KÜLTÜR ENVANTERİNE KATILDI Projenin inşaat sürecinde gerçekleştirilen kurtarma kazıları kapsamında, toplam 48 adet arkeolojik alan ve yaklaşık 1.000 adet arkeolojik eser Türkiye kültür envanterine kazandırıldı. Özellikle boru hattı güzergâhının 335. kilometresinde rastlantısal olarak tespit edilen Alaybeyi Arkeolojik Alanı, Karaz Kültürünü de içeren çok katmanlı yapısıyla bölge arkeolojisinin tarihini yeniden yazacak bulgularla karşımıza çıktı. TÜBİTAK laboratuvarlarında yapılan karbon analizi sonuçlarına göre Alaybeyi'nde en eski yerleşimin M.Ö. 4720-4553 tarihlerine kadar uzandığı belirlendi. 1.000'İN ÜZERİNDE SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ TANAP, sadece enerji taşımakla yetinmeyip geçtiği bölgelerde sosyal ve ekonomik kalkınmaya da önemli katkılar sundu. Proje kapsamında hayata geçirilen Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEİP) ile boru hattının geçtiği 20 il, 67 ilçe ve 600 köyde eğitimden altyapıya, sağlıktan çevreye kadar geniş bir yelpazede toplam 1.000'in üzerinde proje desteklendi.

İDSO DenizBank Konserleri ile Müziğin Tasvir Gücü Sahneye Taşındı Haber

İDSO DenizBank Konserleri ile Müziğin Tasvir Gücü Sahneye Taşındı

Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen konserde mezzosoprano Deni̇z Uzun solist olarak sahne aldı. Bu hafta ayrıca, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve Oyuncak Kardeşliği platformu arasında “Birlikte Müzik, Birlikte İyilik” mottosuyla bir sosyal sorumluluk projesine imza atıldı. Proje kapsamında, konser öncesinde İDSO sahnesinde toplanan kullanılmamış ya da iyi durumdaki oyuncaklar platform aracılığıyla ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştırılacak. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) DenizBank Konserleri kapsamında, 28 Kasım Cuma akşamı müziğin yaşamı ve doğayı tasvir gücünü ortaya koyan özel bir program düzenlendi. Dünyaca ünlü şef Sascha Goetzel yönetiminde, mezzosoprano Deniz Uzun solistliğinde klasik müziğin başyapıtları, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen konser ile sahneye taşındı. Konserin ilk bölümünde solist Deniz Uzun, Hector Berlioz’un altı şiir üzerine bestelediği ve aşkın evrelerini anlattığı Les Nuits D’ete adlı esere sesiyle yeniden hayat verdi. İkinci bölümde ise şef Goetzel yönetimindeki orkestra, Richard Strauss’un doğadan ilham alan senfonik başyapıtı Bir Alp Senfonisi ile müziğin betimleyici gücünü sahneye taşıdı. Eser, şafak vaktinden başlayıp gün batımına kadar devam eden akışıyla, bir gezginin Alp Dağları’na tırmanırken gözlemlediği manzaranın yansımalarını içerdi. Müziğin gücü, iyiliğin sesiyle buluşuyor! İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, 28 Kasım konserinde Oyuncak Kardeşliği platformu ile anlam dolu bir dayanışmaya da imza attı. Konser öncesinde dinleyicilerden bağış yoluyla toplanan oyuncaklar, platform aracılığıyla ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştırılacak ve onların dünyasında kocaman bir gülümsemeye dönüşecek! Şef: Sascha Goetzel Soli̇st: Deni̇z Uzun (Mezzosoprano) Program: Hektor Berlioz, Les Nuits D’ete Op.7 Ara Richard Strauss, Alp Senfonisi Op.64

Türk-Fransız Ticaret Odası’nın 140. Yıl Dönümünde Ekonomi Oscarları Sahiplerini Buldu Haber

Türk-Fransız Ticaret Odası’nın 140. Yıl Dönümünde Ekonomi Oscarları Sahiplerini Buldu

Farklı sektörlerden 500’ü aşkın üye firmasıyla Türkiye-Fransa arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlenmesi için faaliyet gösteren Türk-Fransız Ticaret Derneği (CCIFT), 140. kuruluş yıl dönümünü İstanbul’da kutladı. Gecede, Fransa Dış Ticaret Danışmanları (CCEF) tarafından hazırlanan kapsamlı araştırmanın sonuçları baz alınarak Türkiye’deki Fransız ekonomik varlığının gelişimine önemli katkı sunan kurumlara özel bir ödül töreni düzenlendi. Bu tören, iki ülke arasında köklü bağlarla ilerleyen ekonomik ortaklığın geldiği noktayı yansıtırken, sürdürülebilirlik, inovasyon, istihdam, ihracat ve toplumsal etki alanlarında fark yaratan firmaları onurlandırdı. “Sürdürülebilir Etki: Türkiye’deki Fransız Firmaları ve Türk-Fransız Ortaklıklarının Ekonomik ve Sosyal Katkıları/2020–2024 Güncellemesi” başlıklı araştırma sonuçlarının değerlendirilmesiyle verilen ödüller kapsamında, TAV Havalimanları istihdam alanındaki güçlü performansıyla, Oyak Renault ihracata katkılarıyla, Saint-Gobain inovasyon çalışmalarıyla, Schneider Electric ise sürdürülebilirlik alanındaki stratejik adımlarıyla öne çıkarak ödüle layık görüldü. Dekarbonizasyon alanında gösterdiği ilerleme nedeniyle Veolia, ekonomik ivme ve girişimcilik başarısıyla TEB, cinsiyet eşitliğini kurumsal kültürünün merkezine taşıma yaklaşımıyla Pluxee ve toplumsal etkisiyle Sanofi gecenin diğer dikkat çeken ödüllerinin sahibi oldu. Gala gecesinde konuşan Türk-Fransız Ticaret Derneği Başkanı ve TAV Havalimanları İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Franck Mereyde, Fransız firmalarının Türkiye’de köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, bugün ülkede faaliyet gösteren Fransız ve Türk-Fransız ortaklıklı şirketlerin yaklaşık 400 bin doğrudan ve dolaylı istihdam sağladığını kaydetti. Mereyde, “Bu durum, Türkiye’ye ve Türkiye'nin geleceğine duyulan güveni açıkça göstermektedir. 2020–2024 yılları arasında toplam 4 milyar avro yatırım yapan bu firmalar, önümüzdeki üç yıl içinde 5 milyar avro daha yatırım yapmayı planlamaktadır” ifadelerini kullandı. Ödül töreninde konuşan Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Isabelle Dumont, T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu ise beş yüzyılı aşan Türkiye–Fransa stratejik ortaklığının tarihsel gelişimine değinirken, bu ilişkinin ticaret, eğitim, savunma, kültür ve teknoloji gibi alanların yanı sıra günümüzde yapay zeka ve dekarbonizasyon gibi yeni nesil çalışma alanlarıyla daha da derinleştiğini vurguladılar.

Kütahya Porselen’e “Üstün Onur ve Sanat Ödülü” Haber

Kütahya Porselen’e “Üstün Onur ve Sanat Ödülü”

Kültür, sanat ve müzecilik alanında Türkiye’ye kazandırdığı örnek çalışmalar dolayısıyla Kütahya Porselen Kurucu Başkanı Nafi Güral, NG Eğitim Vakfı Başkanı Gülsüm Güral ve Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli “Üstün Onur ve Sanat Ödülü”ne layık görüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA ve UNESCO’nun destekleriyle Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından düzenlenen sempozyum, dünyanın farklı ülkelerinden akademisyenleri, sanatçıları ve araştırmacıları bir araya getiriyor. “Sanat, kültür ve değer üretimine katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” Kütahya Porselen Kurucu Başkanı Nafi Güral, açılış konuşmasında etkinliğe katkı sunan kurumlara teşekkür ederek şu değerlendirmelerde bulundu: “Sanat, insanların el becerilerinin ötesinde bir değerler bütünüdür. Kütahya’da bu değerleri yaşatmak adına atılan her adımı önemsiyoruz. Bugün burada kültürel mirası korumaya yönelik bu güçlü iş birliğinin parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. Gelecek etkinlikler için her türlü desteği vermeye hazırız.” “Köklerimizden aldığımız ilhamla kültürel mirasımızı geleceğe taşıyoruz” Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, İpek Yolu’nun zengin kültürel birikimini akademik ve sanatsal bir bakışla ele alan bu sempozyumda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti şu sözlerle ifade etti: “Kütahya Porselen olarak, topraklarımızın bin yıllık çini ve seramik kültürünü geleceğe taşımayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Özel Gülsüm Güral Müzesi, 76 bin eserlik koleksiyonuyla hem ailemizin hem de Kütahya’nın kültürel hafızasını yaşatan değerli bir mirastır. Kültür, sanat ve zanaatın özünü koruyarak bu topraklardan doğan hikâyeleri modern tasarım anlayışı ve ileri teknolojiyle geleceğe aktarıyoruz.” Kütahya Dane Oyaları Sergisi büyük ilgi gördü Sempozyum kapsamında, Özel Gülsüm Güral Müzesi’nde Kütahya Dane Oyaları Sergisi de sanatseverlerle buluştu. 2014 yılında Nafi Güral tarafından kurulan müze; kuruluş döneminden günümüze üretilen özel porselenlerin yanı sıra, 14. yüzyıldan itibaren Osmanlı saray porselenleri ve kentin dünyaca tanınan ressamlarının eserlerine ev sahipliği yapıyor. Bu özel seçki, Kütahya’ya özgü el emeği iğne oyalarını bu kez farklı bir perspektifle ziyaretçilere sundu. Yalnızca Kütahya’da görülen renk, biçim ve adlandırmalarla kuşaktan kuşağa aktarılan dane oyaları arasında; Cimdik Oya, Çarkıfelek (Gönül Dolabı), Yassı Karanfil, Zambak, Kasım Pati, aile birliğini simgeleyen Analıkızlı, Kandil Oyası, Dağ Menekşesi ve Türkan Şoray Kirpiği gibi motifler öne çıktı. Gala yemeği Saklı Dünya’da gerçekleşti, ödüller törenle takdim edildi Müze ziyareti ve sergi açılışının ardından program, Saklı Dünya’da düzenlenen gala yemeği ile devam etti. Etkinliğin sonunda gerçekleştirilen Gala ve Ödül Töreni’nde, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli’ye “Vizyoner Tasarım ve Sanata Katkı Ödülü” takdim edildi.

Karagöz Festivali Dünyayı Bursa’da Buluşturuyor Haber

Karagöz Festivali Dünyayı Bursa’da Buluşturuyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi adına Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (BKSTV) tarafından düzenlenen ’21. Uluslararası Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali’, 14-23 Kasım tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak. Festivalde, 10’u yabancı 21 ekip, 38 temsil sergileyecek. Ayrıca atölyeler, söyleşiler ve çalıştaylar ile geleneksel Türk gölge tiyatrosu Karagöz, çağdaş sanat anlayışıyla harmanlanacak. Yerli ve yabancı 38 gösterim Asırlık bir geleneğin izlerini taşıyan, gölgelerle ışığın buluştuğu Türk gölge tiyatrosunun simgesi Karagöz oyunu, 21. kez düzenlenecek Uluslararası Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali ile yeniden perde açıyor. Büyükşehir Belediyesi adına BKSTV tarafından UNIMA Türkiye Millî Merkezi'nin desteğiyle 14-23 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalde, 11’i ulusal, 10’u yabancı toplam 21 ekip yer alacak. Arjantin, Bosna-Hersek, Meksika, İran, Yunanistan, Fransa, Endonezya ve Guatemala gibi ülkelerden sanatçılar, festival kapsamında kente konuk olacak. Festivale katılan sanatçılar, kendi kültürlerinden örnekleri paylaşırken; 9’u biletli olmak üzere toplam 38 temsil gerçekleştirilecek. Festivalin merkezi Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi olurken, Tayyare Kültür Merkezi, Podyum Sanat Mahal ve Karagöz Müzesi de de farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak. Yaklaşık 100 sanatçı, eğitmen ve uzmanın katılacağı festivalde, her yaştan bireye uygun 5 atölye çalışması, 1 söyleşi, 1 yuvarlak masa toplantısı ve 1 çalıştay düzenlenecek. Tüm etkinliklerin biletleri ücretsiz olup 'Karagöz 2025' kodu Bubilet üzerinden alınabilecek. Gelecek nesillere Karagöz’ü taşımak adına özellikle çocuklar için özel etkinlikler olacak. Perde, ‘Şebo Müzikali’ ile açılıyor Festivalin açılış etkinliği 14 Kasım Cuma akşamı saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi Osmangazi Salonu’nda gerçekleştirilecek. Açılışta Kocaeli Şehir Tiyatrosu tarafından sahnelenecek ‘Şebo Müzikali’, müzikli ve eğlenceli kurgusuyla izleyicilere keyifli bir başlangıç sunacak. Her yaş grubundan izleyiciyi sanatla buluşturmayı hedefleyen festival, Bursa’nın kültür ve sanat yaşamına uluslararası renk katmasının yanı sıra geleneksel Türk gölge tiyatrosunu çağdaş sanat anlayışıyla da buluşturmuş olacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.