Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Lojistik

Kapsül Haber Ajansı - Lojistik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Lojistik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Danimarka Merkezli JYSK, Türkiye'deki 8'inci Mağazasını Bursa'da Açtı Haber

Danimarka Merkezli JYSK, Türkiye'deki 8'inci Mağazasını Bursa'da Açtı

Açılış öncesi düzenlenen basın toplantısında konuşan JYSK Türkiye Ülke Direktörü Fatih Tezcan, "Anadolu'daki ilk mağaza yatırımımızı gerçekleştirmek için tarihin ve ticaretin kalbine, Bursa'ya gelmekten büyük bir gurur duyuyoruz. Yatırımlarımıza diğer şehirlerle devam etmeyi planlıyoruz. 2026 yılı sonunda toplamda 18 mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. İskandinav "hygge" tarzında ev ve yaşam ürünlerinin yanı sıra yatak ve uyku ürünlerini tüketiciyle buluşturan JYSK, Türkiye'deki yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Mayıs 2023'te Türkiye pazarına giren ve İstanbul'da 7 mağazası bulunan marka, kuruluşundan bu yana misyon edindiği "Herkes İçin Harika Bir İskandinav Teklifini" Anadolu'ya taşıyarak ilk mağazasını Bursa As Outlet Alışveriş Merkezi'nde açtı. 50 ülkede 3.500'den fazla mağazası bulunan JYSK'nın 770 metrekarelik yeni şubesi öncesinde, basın mensupları ve iş insanlarının katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi. Bursa'daki ve Türkiye genelindeki yatırımların paylaşıldığı toplantının ardından, basın mensupları, içerik üreticileri ve Bursa halkının katılımıyla gerçekleşen kurdele kesimiyle 730 metrekarelik yeni mağaza hizmet vermeye başladı. Yatak odalarından oturma odalarına kadar evin her köşesi için uygun fiyatlı, kaliteli ve minimalist tasarımlı ürünlerini tüketicilerle buluşturan mağaza markanın Türkiye'deki büyüme stratejisinin önemli bir adımını oluşturuyor. "Türkiye'ye Olan Güvenimizle Yatırımlarımıza Devam Ediyoruz" Yüzyıllar önce ipeğin ve fikirlerin doğudan batıya aktığı gibi ürünleri ve kalite anlayışını bu kadim kentin hizmetine sunduklarını belirten JYSK Ülke Direktörü Fatih Tezcan, "JYSK olarak bulunduğumuz her şehirde yerel halkın gücüne inanıyor, istihdam ve ekonomik katkı yaratmaya önem veriyoruz. İskandinav kalite ve tasarımını Bursa'ya getirmekle kalmıyor, Türk ekonomisine olan katkımızı da sürdürüyoruz. Uygun fiyata sunduğumuz kaliteli ve minimalist ürünlerle Türkiye'de kısa sürede büyük bir aile sıcaklığıyla karşılandık. Türkiye pazarına girişimizden bu yana elde ettiğimiz üstün performans, Danimarka merkezimiz tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanıyor. Bu ilgi, Türkiye'ye yönelik yatırım kararlarımızın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. 2026 yılı sonuna kadar 18 mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz. Bu büyüme, yalnızca fiziksel varlığımızı değil; istihdam, lojistik ve müşteri hizmetleri kapasitemizi de genişletecek. Artık JYSK, siz değerli Bursalılara emanet" ifadelerini kullandı. "Bursa Açılışı Öncesi Fidan Dikimi ile Doğaya Nefes Olduk" Doğaya ve sürdürülebilir bir geleceğe karşı sorumluluğumuzun farkında olduklarının altını çizen Tezcan, sözlerine şöyle devam etti: "Faaliyet gösterdiğimiz her ülkede çevreyi koruma, kaynakları verimli kullanma ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma hedefiyle hareket ediyoruz. Türkiye'de de bu anlayışın bir yansıması olarak, Milli Ağaçlandırma Günü'nde Gürsu'daki orman yangınından etkilenen bölgelerde fidan dikimi gerçekleştirdik. Bu fidan dikimi ile hem doğaya yeniden nefes olma hem de kapılarını açan olan Bursa mağazamızın açılışını çevreye duyarlı bir başlangıçla taçlandırdık. Bulunduğumuz her şehirde ekonomik katkının ötesine geçen bir değer yaratmayı önemsiyoruz. Çünkü bizim için büyüme; doğaya, insana ve geleceğe karşı duyduğumuz sorumlulukla anlam kazanıyor."

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven” Haber

Coğrafi İşaret Tescilli Ürünlerde Öncelikli Kriter “Güven”

Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin ne olduğunu katılımcıların %72’sinin bildiğini ve %34’ünün tercih ettiğini ortaya koyan araştırmada öne çıkan en önemli kavram “güven” oldu. Bu kavram bir yandan ürüne atfedilen “değer”, “mükemmellik” ve “mirası”ı tanımlarken diğer yandan özellikle yanlış etiket uygulamaları nedeniyle duyulan endişeleri ve ürüne ulaşılan kanala güveni ortaya koydu. Metro Türkiye, TURYİD ve FutureBright iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Coğrafi İşaretli Ürünler Araştırması” ile yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünlere yönelik bilinirlik, tercih motivasyonları ve özellikle güven kavramının bu tercihlerdeki belirleyici rolünü ortaya çıkaran kapsamlı bir tabloyu sektörle paylaştı. Türk mutfağının geleceğinin, yerel ürünlerin korunmasına bağlı olduğuna inanan ve bu doğrultuda çalışmalar yürüten Metro Türkiye, bu araştırma ile alandaki liderliğini bir kez daha pekiştirerek sektöre yeniden öncülük etti. Tüketici, üretici ve yeme içme sektörü profesyonellerini kapsayan 18-60 yaş aralığındaki 600 kişiyle yapılan görüşmeler ile hazırlanan araştırma; Coğrafi İşaret tescilli ürünlere dair bilgi düzeyleri, algıları ve karşılaştıkları temel sorunları bütüncül bir çerçevede ele alıyor. Amaçlarının, Türk mutfak kültürünü ve değerlerini korumak ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu hatırlatan Metro Türkiye CEO’su David Antunes, “Bunun ancak ürünü yaşatmakla mümkün olabileceğini biliyor; tam 35 yıldır, yerli ürünü koruma ve üreticiyi destekleme konusunda çalışmalar yapıyoruz. 2012 yılında, 'Yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağı sürdürülebilir olamaz anlayışıyla' bu konunun kamu gündemine ilk kez taşınmasını sağlayan Coğrafi İşaretler projesini hayata geçirdik. Projemizle üreticilere ürünün nasıl yetiştirileceğini, tohumun nasıl saklanacağını, sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağını anlatıyoruz. Tescil başvurusu ve ihracat gibi konularda onlara rehberlik ediyoruz. Bu ürünlerin mutfaklarda daha fazla yer alması için de çalışıyor, ayrıca kamuoyunda farkındalık yaratacak çalışmalara imza atıyoruz. Bugünse bu yöndeki çalışmalarımızı bir adım daha öteye taşıyarak, TURYİD ve Future Bright iş birliğinde gerçekleştirdiğimiz araştırmayla Coğrafi İşaretlerin üreticiler, tüketiciler ve sektör profesyonelleri nezdinde karşılığını ölçmeye odaklandık. Bu ürünler ne kadar biliniyor, tanınıyor sorularının yanıtlarını bulmaya çalışarak tüketim ve kullanım alışkanlıklarını değerlendirmeyi, ekonomik, kültürel, toplumsal boyutlarda etkisini ortaya koymayı amaçladık. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yine sektöre ışık tutacak ve öncülük edecek çalışmalara imza atacağız. Bu konuda gelişim noktaları neler, bunlara odaklanarak süreçleri iyileştirme adına neler yapabileceğimize odaklanacağız” dedi. ‘Ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceği’ Coğrafi işaretlerin kültürel bir güç olduğuna dikkat çeken FutureBright Kurucusu Akan Abdula; ‘’Coğrafi işaretler birer ekosistem yaratıcısıdır. Harekete geçtiklerinde yalnızca bir üretim biçimini değil, bir yaşam biçimini de dönüştürürler. Her şeyi radikal biçimde etkilerler: toprağın değerini, köyün umudunu, sofranın anlamını. Kolektiflerleri yaratırlar. Üreticisini rekabetten beraberliğe taşırlar. Tüketicisine yalnızca ürün değil, kültür tükettirirler. Ama benim için en önemlisi genç çiftçiler. Son on yılda pek çoğu toprağını bırakıp büyük şehirlere göç etti. Oysa coğrafi işaretlerin bu gençleri köylerinde tutma potansiyeli çok yüksek. Bu ürünler, sadece geçmişi korumakla kalmaz, geleceği de yeniden yeşertir. Türkiye’nin tarım sorununu çözmede en umut verici alanlardan biri burası. Savunmalıyız. Desteklemeliyiz. Çünkü ürünün kimliği, genç çiftçinin geleceğidir’’ açıklamasında bulundu. Günümüzde tüketicilerin menülerde Coğrafi İşaret tescilli ürünlerin adını görmenin yanı sıra şeflerden ürünün hikayesini dinlemeyi de talep ettiklerine dikkat çeken TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Koralı ise ‘’İki açıdan coğrafi işaretler kullanımını çok önemli buluyorum. Bunlardan ilki; fark yaratma. Bölgenin toprağı, iklimi, suyu ve insanının yarattığı, taklit edilemez benzersiz bir aroma ve lezzet profili, Coğrafi İşaretlerin en önemli kriteridir. Şefler mükemmeli kullanmak ister, en iyi lezzeti yakalamak için çalışırlar. Coğrafi İşaretler, şeflere ve restoranlara belgeli, denetimli ve standart kalitede bir hammadde sunar. Her coğrafi işaretli ürünün ardında ait olduğu yörenin bir kültür, tarih ve üretim hikayesi var ve restoranlar, bu hikayeleri menülerine taşıyarak sadece bir yemek değil, bir deneyim de sunuyor. Bu, restoranın kimliğini ve felsefesini güçlendiriyor. İkinci olarak; tüketiciyi bilgilendirme noktasında restoranlar büyük bir farkındalık yaratıyor. Müşteriler eline menüye baktığında ürünle tanışıyor. Müşteriler restoranda Coğrafi işaretli ürünün lezzete olan katkısını deneyimleyebiliyor. Coğrafi işaret, tüketici ile ürün arasında güçlü bir güven bağı kuruyor, güven ve şeffaflık, emeğe saygı ve katma değerli bir ürüne sahip olmak gibi farklı açılardan tatmin sağlıyor’’ diye konuştu. Bilinirlik oranı %72 Gerçekleştirilen araştırma, ürünlerin geleceği açısından çok değerli sonuçları ortaya koydu. Buna göre tüketicilerin %72'si Coğrafi İşaret tescilli ürünün ne demek olduğunu bildiğini belirtse de 10 kişiden sadece 2’si doğru tanım yapabiliyor. Her 100 kişiden 34’ü ise Coğrafi İşaret tescilli ürünleri özellikle tercih ettiğini ifade ediyor. İlk akla gelen tescilli ürün Antep Baklavası Coğrafi işaret tescilli ürün denildiğinde tüketicilerin %58'sinde daha çok yemek, tatlı, hamur işi kategorisi çağrışım yapıyor. Bunu %37 ile meyve - sebze, %29 ile bal, şeker, kuruyemiş ürünleri takip ediyor. Antep Baklavası ise katılımcıların %26'sının aklına ilk gelen Coğrafi İşaret tescilli ürün olarak öne çıkıyor. Bunu %14 ile Malatya Kayısısı, %9 ile baklava, %8 ile Adana Kebap, %7 ile Antep Fıstığı, %6 ile fındık, Kayseri Pastırması ve Aydın İnciri ve %5 oranla Kars Kaşarı, Antakya-Hatay Künefesi ve Edirne Ciğeri takip ediyor. Yerel ürün denildiğinde ise akla ilk fındık, peynir, çay ve zeytin geliyor. Tüketici Coğrafi İşaretlerde güven arıyor Tüketiciler yerel ve Coğrafi İşaret tescilli ürünleri kültürel bir “miras” olarak algılarken, sektör profesyonelleri ise bu ürünleri "mükemmellik" unsuru olarak değerlendiriyor. Bunların karşılığında ise ortaya “güven” kavramı çıkıyor ancak güven, Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin en büyük gücü olsa da tüketiciler ve profesyoneller, pazardan markete her yerde Coğrafi İşaret etiketiyle karşısına çıkabilen ürünlerin kalitesine, denetimine karşı soru işaretleri de yaşayabiliyor. Tescil ve denetimler sonucunda elde edilmemiş ‘yanlış etiket’ marka değerine zarar verebiliyor. İşte bu noktada ürüne ulaşılan kanala güven ön plana çıkıyor. Metro Türkiye, sezonuna bağlı olarak kalite ve gıda güvenliği denetimlerinin ardından raflarına taşıdığı gıda ve gıda dışı 750’ye yakın Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünle hem yeme içme sektörü hem de son tüketiciler için ciddi bir sorumluluk üstleniyor. Küçük bütçelerle büyük fırsatlar kaçıyor Araştırmaya göre üreticilerin ürüne ayırabilecekleri bütçelerin kısıtlı oluşu, üretim faaliyetlerinin gelişimi ve genişlemesi için gerekli altyapı yatırımlarının yapılamamasına yol açıyor. Üretici gerekli lojistik koşullarını yerine getiremediği gibi, yetersiz altyapı bazı ürünlerin kalite standartlarını da riske atabiliyor. Bu da sektör profesyonelleri nezdinde bir güvensizlik yaratıyor. Metro Türkiye, sadece üretim aşamasında değil ürünlerin lojistiğinden market raflarında yer aldığı süre boyunca gerçekleştirdiği analizlerle hem üreticilere hem de tüketici ve sektör profesyonelleri için fayda yaratmaya odaklanıyor. Üreticinin sesini duyurmasında destek şart Araştırma üreticilerin, çoğu zaman ürünlerinin tanıtımını yeterli yapamadığını da gösteriyor. Sürecin diğer tarafında olan sektör profesyonelleri, üreticilerle ancak sektörden alınan referanslar ve sosyal medya ile buluşabiliyor. Bu durum, üretici ve ilgili paydaşları buluşturacak çözümlere gereksinimi ortaya koyuyor. Üstlendiği sorumlulukla Metro Türkiye, üreticiler ile en büyük iş ortaklarından biri olduğu profesyoneller arasında köprü kurarak ürünlerin tanıtılmasına ve mutfaklarda kullanılmasına önemli bir destek sağlıyor. Elde edilen sonuçlar “iş birliği”ne işaret ediyor Coğrafi İşaret tescilli ve yerel ürünlerin geleceğine ışık tutmak amacıyla gerçekleştirilen araştırma, bu ürünlerin üretimlerinin devamlılığının sağlanabilmesi için iş birliklerinin can suyu niteliği taşıdığını ortaya koyuyor. Tüketiciden yöneticilere her ferdin vereceği destek ve doğru paydaşların bir araya gelmesiyle, süreçte yaşanılan bilgi boşluklarının, iletişimsizlerin ve yetersizliklerin aşılabileceği belirtiliyor. Araştırma sonucu elde edilen veriler ışığında sorunlara çözümler üretmeyi hedefleyen Metro Türkiye, gerekli iyileştirmelerin yapılmasını, iş birliklerin kurulmasını sağlayarak bu ürünleri geleceğe taşımaya kararlı.

Ceva Logistics, Türkiye'deki Büyüme Potansiyelini Güçlendirerek Borusan Lojistik'i Satın Aldı Haber

Ceva Logistics, Türkiye'deki Büyüme Potansiyelini Güçlendirerek Borusan Lojistik'i Satın Aldı

CMA CGM Grubunun bir iştiraki olan CEVA Logistics, bugün, önde gelen yerli lojistik firması Borusan Lojistik'in bağlı olduğu tüzel kişi Borusan Tedarik Zinciri Çözümleri ve Teknoloji Şirketi'nin %100'ünü satın alarak Türkiye'deki varlığını daha da güçlendirdi. 383 milyon ABD doları tutarındaki işlem için, bugün gerçekleştirilen kapanış işleminden kısa bir süre önce tüm resmi onaylar alınmıştı. Özel bir şirket olan Borusan Holding, Borusan Tedarik hisselerinin %69,47'sini satarken, geri kalan %30,53'lük kısım halka açık Borusan Yatırım'a aitti. Satın alma anlaşması ilk olarak 26 Nisan 2025 tarihinde kamuya açıklanmıştı. CEVA, Borusan Lojistik'in lojistik faaliyetlerinin yanı sıra, yurtdışındaki iştirakleri ve Türkiye'deki iştirakler eTA ve Bukoli'yi de yönetecektir. Daha önceden Borusan Lojistik markası altında faaliyet gösteren Borusan Liman faaliyetleri ise Borusan Holding'de kalıyor. Satın alma sürecinin tamamlanmasıyla CEVA, Türkiye iç pazarında en büyük 3PL (üçüncü taraf lojistik hizmetleri) şirketi olma konumunu daha da sağlamlaştırmak için Borusan Lojistik'in entegrasyon ve marka dönüşüm sürecini başlatacaktır. Kontrat lojistiği alanında CEVA, şu anda ülkede yaklaşık 1.190.000 metrekare depo alanını yönetmektedir. Karayolu taşımacılığı açısından, bu birleşme yılda yaklaşık 1 milyon adet yurt içi FTL (tam yük) taşımacılığı anlamına gelirken, Borusan Lojistik'in LTL (parsiyel yük) faaliyetleri, Avrupa bağlantıları da dahil olmak üzere CEVA'nın mevcut ağını daha da güçlendirecektir. CEVA, Borusan Lojistik'in faaliyetleri sayesinde hem bitmiş araç lojistiği alanında hem de havayolu ve denizyolu taşımacılığında lider bir konuma sahip olacaktır. CEVA Logistics CEO'su Mathieu Friedberg konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Türkiye ekonomisi ve yurtiçi lojistik pazarı dinamik bir yapıya sahip. Ülkenin Hindistan, Orta Doğu ve Avrupa Koridoru kıyısındaki stratejik konumu ile birlikte değerlendirildiğinde, bu büyüme yeni ölçek ve kapsamdaki lojistik çözümlerimiz için çok yönlü bir fırsatlar yelpazesi sunuyor. Birleşen faaliyetlerimiz sayesinde Türkiye, CEVA'nın brüt gelir açısından üçüncü en büyük ülkesi konumuna geldi.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kalitesiz Ahşap Paletler Gizli Maliyetlere Yol Açıyor Haber

Kalitesiz Ahşap Paletler Gizli Maliyetlere Yol Açıyor

Türkiye'de zincir marketler ve üretim tesislerinde ahşap palet/sandık kullanımının artması, kalite konusunu tedarik zincirinin kritik bileşeni haline getirdi. TAPSİAD (Tüm Ahşap Ambalaj ve Palet Üreticileri Derneği) Başkanı Akın Balcıoğlu, piyasada standartlara uymayan üretimlerin yaygınlaşmasının; depolamada uygunsuz istif, sevkiyatta devrilme/kırılma, ürün zayiatı ve iş güvenliği sorunlarını büyüttüğünü vurguladı. Zincir marketlere çağrı: Fiyat kadar dayanıklılık ve sertifikasyon Balcıoğlu, depolarda raf ve forklift hatlarının standart ölçü ile tasarlandığını, ölçü ve malzeme kalitesi düşük paletlerin akışı bozduğunu belirtti. Balcıoğlu, "Satın alma kriterlerinde dayanıklılık testleri, izlenebilirlik ve sertifikasyon yer almalı. Aksi halde lojistik güvenliğini ve müşteri memnuniyetini riske atıyoruz" dedi. Denetim ve mevzuat: Bakanlığa ve TSE'ye ortak çağrı Başkan Akın Balcıoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın piyasa gözetimi ve denetimini güçlendirmesi, Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile denetim ve uygulamadaki boşlukların giderilmesi gerektiğini belirtti. Balcıoğlu'na göre sektöre standart dışı ürün girişi, hem firmalar arasında haksız rekabete yol açıyor hem de iş sağlığı ve güvenliği açısından ciddi riskler oluşturuyor. Paletlerin standarda uygun üretilmesi ve sahada düzenli olarak kontrol edilmesi, işletmelerde yaşanabilecek kaza oranlarını düşürürken doğal kaynak kullanımını da optimize ediyor. Bu kapsamda TSE ile sektör paydaşlarının daha yakın çalışması, denetim süreçlerinin hem hızını hem de etkinliğini artıracak bir adım olarak değerlendiriliyor. Çevresel sürdürülebilirlik: Kısa ömür daha çok ağaç tüketimi demek "Her kırılan palet yeni bir kesim baskısı demek" diyen Balcıoğlu, paletlerin sık sık yenilenmesinin hem orman kaynakları üzerinde ekonomik bir yük oluşturduğunu hem de karbon emisyonlarını artırdığını söyledi. Balcıoğlu'na göre daha uzun ömürlü, standartlara uygun ve onarılabilir paletlerin kullanılması, tedarik zincirlerinde ciddi maliyet avantajı sağlarken doğal kaynakların korunmasına da katkıda bulunuyor. Böylece odak yalnızca üründe değil, gelecekteki çevresel etkilerde de konumlanmış oluyor. Ekonomik katkı: İhracat potansiyeli kaliteden geçiyor Türkiye'de ahşap palet ve sandık üretimi, iç pazarın yanı sıra yakın coğrafyaya yapılan ihracatla da ekonomiye önemli katkı sağlıyor. Başkan Akın Balcıoğlu, kaliteli ve standartlara uygun üretimin yalnızca ihracat imajı için değil; taşımada ürün güvenliği, lojistik maliyetlerin düşürülmesi ve tedarik zinciri verimliliği açısından da zorunlu olduğunu belirtti. Balcıoğlu'na göre sertifikalı üretim, uluslararası pazarlarda Türk ürünlerine duyulan güveni artırırken rekabetçiliği de güçlendiriyor. "Kaliteli palet; ürünü, markayı ve ormanı taşır" TAPSİAD Başkanı Balcıoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile sektör paydaşlarının piyasa gözetimi, lisanslandırma, izlenebilirlik ve eğitim başlıklarına odaklanması gerektiğini ifade etti. Balcıoğlu, standartların sahada etkin şekilde uygulanmasının hem haksız rekabeti önleyeceğini hem de kalite algısını yukarı taşıyacağını vurguladı. "Sayın Bakanımız Mehmet Fatih Kacır'ın bu konuda gerekli duyarlılığı göstereceğine inanıyoruz" diyen Balcıoğlu, ortak bir koordinasyon mekanizmasının sektörde uzun vadeli sürdürülebilirlik sağlayacağını söyledi.

Etkin AI, İşletmelerin Müşteri İletişim Maliyetini %70 Azaltan Yapay Zekâ Platformunu Duyurdu Haber

Etkin AI, İşletmelerin Müşteri İletişim Maliyetini %70 Azaltan Yapay Zekâ Platformunu Duyurdu

Platform, işletmelerin iletişim maliyetlerini %70'e kadar azaltırken, müşterilere verilen ilk yanıt süresini saniyelere indiriyor ve müşteri hizmetleri operasyonlarında cevapsız talepleri sıfırlıyor. Yazılı ve sesli iletişimi birleştiren yapay zekâ mimarisi Etkin AI, müşteri iletişiminde sesli ve yazılı çalışan yapay zekâ müşteri temsilcileri sunuyor. Sistem, gelen çağrıları ve aramaları yönetebiliyor, gerektiğinde otomatik olarak WhatsApp üzerinden iletişimi sürdürebiliyor. Bu hibrit model sayesinde işletmelerin müşteriyle iletişime geçme oranı artarken kampanya ve satış süreçlerinde dönüşüm oranları yükseliyor. Çağrı merkezi yükünü azaltıyor, iletişimi hızlandırıyor Etkin AI, işletmelerin müşteri iletişimini otomatikleştiren yapay zekâ altyapısıyla öne çıkıyor. Platform, tekrarlayan iletişim süreçlerini otonom hale getirerek hem çağrı merkezi yükünü azaltıyor hem de müşteri taleplerine verilen cevap hızını artırıyor. Sistem, müşteri etkileşimlerini uçtan uca yönetebilirken, ihtiyaç halinde süreci canlı temsilcilere devredebiliyor ve iletişimi kesintisiz sürdürüyor. Özellikle e-ticaret sektöründe hızla büyüyor Etkin AI, yüksek müşteri trafiğiyle çalışan sektörlerde güçlü sonuçlar üretiyor. Platform bugün özellikle e-ticaret işletmeleri tarafından aktif olarak tercih ediliyor ve satış ile müşteri destek operasyonlarında hızlı değer sağlıyor. Bunun yanında telekom, finans, sağlık, eğitim ve lojistik gibi sektörlerde de kullanılmaya devam ediyor. Kurucudan açıklama Etkin AI Kurucularından Muhammed Hüseyin Yılmaz, lansmana ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Etkin AI olarak işletmelerin müşteri iletişimini hızlandıran ve maliyetlerini azaltan bir yapay zekâ teknolojisi sunuyoruz. Farkımız, yalnızca cevaplayan değil, müşterinin ihtiyacını anlayıp işlemi sonuçlandırabilen yapay zekâ müşteri temsilcileri geliştirmemiz. Türkiye'de başlayan bu dönüşümü kısa sürede global ölçekte büyütmeyi hedefliyoruz." Sonuç Etkin AI, işletmeler için daha verimli çalışma modelleri oluştururken aynı zamanda müşterilerin hızlı ve kaliteli hizmet almasını sağlıyor. Teknolojiyi insan odaklı bir bakış açısıyla sunan platform, yapay zekânın doğru kullanımına dair önemli bir dönüşüm örneği oluşturuyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türk İhracatçılardan Kazakistan’a Çıkarma Haber

Türk İhracatçılardan Kazakistan’a Çıkarma

Türk ve Kazak iş insanları iki ülke arasındaki dış ticaret hacmini son 5 yılda 3 kat büyüterek 6 milyar 706 milyon dolara yükselttiler. Türkiye-Kazakistan arasındaki dış ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak isteyen Türk ve Kazak iş insanları Almatı’da 200’den fazla ikili iş görüşmesine imza attılar. T.C. Ticaret Bakanlığı Koordinasyonu, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) organizasyonunda, Ticaret Bakanlığı Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında Türk dizilerinin yoğun izlendiği, Türkiye’de tatil yapmanın popüler olduğu Kazakistan’a “Genel Ticaret Heyeti” düzenlendi. Türk ihraç ürünlerimizin tanıtımı amacıyla 20-23 Ekim 2025 tarihleri arasında Almatı’da düzenlenen organizasyonda Türk heyetine Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan Başkanlık etti. Türk – Kazak iş insanları 200’den fazla ikili iş görüşmesi yaptı Kazakistan Ticaret Heyetine; demir, çelik ve demirdışı metaller, gıda, zeytin ve zeytinyağı, makine, maden, elektrik, elektronik ve bilişim, kimyasal maddeler ve ürünler, savunma ve lojistik sektörlerinde faaliyet gösteren 18 ihracatçı firmayla katıldıkları bilgisini veren Başkan Ertan, Kazakistan tarafından 153 ithalatçıyla 200’ün üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleştirdiklerini ifade etti. Dış ticaretimizin 10 milyar dolara çıkması için iki tarafta istekli Intercontinental Otel Almatı’da yapılan ikili iş görüşmelerine Türkiye Cumhuriyeti Almatı Başkonsolosu Tuğba Alan Özdenfedakar, Ticaret Bakanlığı Almatı Ticaret Ataşeleri Ekrem Alper Bozkurt ve İlhan Polat’ın eşlik ettiğini paylaşan Ertan, “İkili iş görüşmelerinde Türk-Kazak İş İnsanları Birliği (TUKİB) ve Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD), ATAMEKEN gibi kuruluşların üst düzey yetkili ve iş insanları katılım gösterdi. Yeni ticari bağlantıların zemini oluşturuldu. Türk-Kazak İş İnsanları Birliği (TUKİB) Başkanı Abbas Şahin ile görüşme gerçekleştirdik. Önümüzdeki süreçte yapılabilecek iş birliklerini masaya yatırdığımız verimli bir görüşme oldu. Alım Heyetleri ve Sektörel Ticaret Heyetleri yapma konusunda mutabakata vardık. Çin’in Kazakistan ile son yıllarda son yıllarda artan ticari ilişkileri var. Kazakistan, Çin'in mallarını Avrupa’ya hızlıca ulaştırmak için oluşturduğu "Orta Koridor" rotasının merkezinde yer aldığı için Kazakistan’a önemli alt yapı yatırımları yapıyor. Kazakistan, periyodik cetvelde bulunan yeraltı zenginliklerinin neredeyse hepsine sahip bir ülke. Dünyanın en büyük uranyum üreticisi. Çin'in Kazak uranyumuna olan talebi günden güne artıyor. Ayrıca, tarım ürünleri arzında sürekliliği sağlamak için Kazakistan'da tarım yatırımları yapıp; buradan ithalat yapıyor. Bu sebeple bizim zaman kaybetmeksizin Kazakistan’daki varlığımızı artırmamız gerekiyor. Önümüzdeki dönemde, artan Çin etkisi sebebiyle ihracatımızın düşüşe geçmesini istemiyorsak; Kazakistan’ın ihtiyaçlarını iyi analiz ederek, rekabet avantajımızın olduğu ürünlerin ihracatına ağırlık vererek bu ülkedeki payımızı artırmak üzere politikalar geliştirmemiz şart. İki ülke arasında dış ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarma konusunda iki tarafında istekli olduğunu gözlemledik” diye konuştu. Türk dizileri izleyen, Türkiye’de tatil yapan geniş bir kitle var “Kazakistan’daki iklim bizim pazar payımızın artması için müsait” tespitinde bulunan Ertan şöyle konuştu; “Kazak halkında bize yönelik yoğun bir ilgi ve sempati var. Türkçe konuşan gençlerin sayısı fazla. Türk dizilerini takip edip, Türk kültürüne ilgi duyan ve tatilini ülkemizde geçirmeyi seçen çok sayıda Kazak ile tanıştık. Türk giyim markalarına Kazak halkının ilgisi de üst düzeyde. Ayrıca bu ülkede tarım alanında bilhassa seracılıkta yatırım yapan Türk firmaları var. Burada yetiştirilecek sebzelerin ihracatında en önde gelen pazarlardan birisi de Rusya Federasyonu’dur.” Türkiye ile Kazakistan arasında son yıllarda dış ticarette çok iyi bir iş birliği zemini yakalandığı bilgisini veren Ertan; “Türkiye, 2019 yılında Kazakistan’ın ithalatından yüzde 2,5 pay alıyorken, 2024 yılı sonunda Kazakistan’ın yıllık ithalatında Türkiye’nin payı yüzde 5’e ilerledi. Türkiye, Kazakistan’ın en çok ithalat yaptığı üçüncü ülke konumuna yükseldi. Kazakistan’ın ihracatında 2019 yılında Türkiye’nin payı yüzde 2,7 olarak kayıtlara geçmişken, 2024 yılı sonunda Kazakistan’ın toplam ihracatında Türkiye’nin payı yüzde 4’e yükseldi. Kazakistan’ın en çok ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında Türkiye 6. sırada yer alıyor. İki ülke arasında kazan-kazan modeline dayanan ticari ilişkilerin gelişimi için Kazakistan’a verimli bir ticaret heyeti düzenledik” diyerek sözlerini noktaladı. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Yalçın Erkan, Kazakistan temasları sırasında aynı tarihlerde düzenlenen Powerexpo Almaty 2025 (Kazakhstan International Energy, Electrical Equipment and Machine Building Exhibition) Fuarı’nı da ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Fuara katılım sağlayan Türk firmaların standlarını ziyaret ederek Kazakistan pazarıyla ilgili istişarelerde bulundu. EİB’den Kazakistan’a ihracat yüzde 40 arttı Ege İhracatçı Birlikleri, 2025 yılının ocak – eylül döneminde Kazakistan’a ihracatını yüzde 40’lık artışla 51,3 milyon dolardan 71,8 milyon dolara çıkardı. 2025 yılının 9 aylık döneminde EİB’den Kazakistan’a ihracatta ilk sırada Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği yer aldı. EMKOÜİB 2024 yılının ocak – eylül döneminde 9 milyon dolar olan ihracatını yüzde 60’lık gelişimle 15 milyon dolara yükselterek zirvenin sahibi oldu. Kazakistan’a ihracatta Ege Tütün İhracatçıları Birliği, 13 milyon 262 bin dolarlık ihracatla ikinci sıraya yerleşirken, üçüncü basamakta 5,7 milyon dolarlık ihracatla makine sektörü yer aldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kuzey Ren Westfalya’da Türk Yatırımcılara Yeni Fırsatlar Haber

Kuzey Ren Westfalya’da Türk Yatırımcılara Yeni Fırsatlar

Avrupa’nın en büyük sanayi bölgelerinden biri Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, “Kuzey Ren Vestfalya (NRW)’ya odaklanmamızın nedeni yalnızca büyük bir pazar olması değil; Aynı zamanda: Avrupa'nın en büyük sanayi bölgelerinden biri olması, Lojistik altyapısı, Ruhr Havzası'ndan Rotterdam limanlarına kadar uzanan stratejik tedarik yolları, Yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve start-up ekosistemine sağlanan teşviklerle yatırımcılar için önemli bir merkez haline gelmiş olmasıdır. Dünyada üretim ve tedarik zincirleri yeniden şekillenirken Türkiye güçlü bir üretim ülkesi olarak öne çıkıyor.” dedi. Hedef: Avrupa’da güçlü Türk markası Başkan Sertbaş, “Ancak üretmek artık tek başına yetmiyor. Türk firmalarının rekabet gücünü artırmaları için, Üretim üslerini Avrupa içinde konumlandırmaları, Yerinde lojistik, finansman, dağıtım ve marka yapılanmalarını kurmaları, “Made in Türkiye” algısını “Avrupa’da güçlü Türk markası” seviyesine taşımaları gerekiyor. Ege İhracatçı Birlikleri olarak: Yıllık 18 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyoruz, 200’den fazla ülkeye ürün ulaştırıyoruz, Gıda, otomotiv yan sanayi, makine, moda ve yenilenebilir enerji ekipmanlarında güçlü bir üretim altyapısına sahibiz.” diye konuştu. Almanya’da kalıcı ekosistem kurmalıyız Burak Sertbaş, “Rakip ülkeler; tasarım, lojistik, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanlarında hızla ilerlerken, bizim de Almanya’da kalıcı bir ekosistem kurmamız gerekiyor: Bu etkinlik, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda: Türk firmaları ile Alman yatırım ajanslarını buluşturmak, Hukuki, vergi, teşvik ve şirket kuruluş süreçlerini netleştirmek, Almanya’da kurulu Türk şirketlerinin deneyimlerini paylaşmak, Sahada uygulanabilir ortaklık modelleri geliştirmek amacıyla düzenlenmiştir. Kurulacak her temas, atılacak her adım; yeni yatırımlara, yeni üretim merkezlerine, yeni istihdam fırsatlarına ve iki ülke arasında çok daha güçlü bir ekonomik ortaklığa dönüşsün.” dedi. Toplantıda, Almanya’nın ekonomik kalbi olarak kabul edilen Kuzey Ren Westfalya (NRW) Eyaleti’nin sunduğu yatırım ortamı, hukuki çerçeve, teşvik mekanizmaları ve Türk firmalarına sağladığı fırsatlar tüm yönleriyle ele alındı. Programın ilk oturumunda: TDU NRW e.V. Dernek Başkanı, Yeminli Mali Müşavir ve Uluslararası Vergi Hukuku Uzmanı Hon.-Prof. Cevdet Koçaş, “Almanya’da Şirketleşmenin Avantajları, Süreç, İşleyiş ve Sunduğu Avantajlar”, Av. Mehmet Akif Turangil, “Oturum Süreçleri ve Sözleşmelerde Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar”, ATOY Şirket Danışmanlığı Genel Müdürü Alpay İlker Toy, “Pazara Girerken Yaşanan Sorunlar ve Çözümleri” başlıklı sunumlarında Almanya’da iş kurma süreçlerini hukuki, finansal ve operasyonel yönleriyle değerlendirdiler. Konuşmacılar, Almanya’da şirket kurmanın Türk ihracatçısı için yalnızca bir ticari açılım değil, aynı zamanda Avrupa Birliği pazarına girişte rekabet avantajı sağlayan stratejik bir hamle olduğuna dikkat çektiler. Türk girişimciler deneyimlerini paylaştı İkinci oturumda ise Almanya’da faaliyet gösteren Türk yatırımcılar deneyimlerini paylaştı. STALVOSS Automation GmbH Genel Müdürü Doç. Dr. Ceyhun Araz, “Almanya’da Şirket Kurma Deneyimi”, FABO Germany GmbH Genel Müdürü Fatih Bozkurt, “Almanya’da Şirket Sahibi Olmanın Sunduğu Avantajlar”, Kansai Altan Transportation Coatings Europe GmbH Managing Director Barkın Gürdal, “İhracat Sürecine Yönelik Almanya’da Şirket Kurma Deneyimi”, Asset GLI GmbH Yatırımcısı Avşar Dada, “Yatırımcılara Almanya’da Şirketleşmenin Sunduğu Fırsatlar” başlıklı sunumlarında Almanya’daki iş kültürü, mevzuat farklılıkları, mali yükümlülükler, yerel ağlara erişim ve finansman fırsatları gibi konularda pratik bilgiler aktardılar. Katılımcılar, Almanya’da iş yapmanın yalnızca yasal prosedürleri değil; kültürel adaptasyonu, yerel iş ağlarına entegre olmayı ve uzun vadeli stratejik planlamayı gerektirdiğini vurguladılar. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

DHL Group, Ticari Büyümeyi Hızlandırmak İçin Afrika’ya 300 Milyon Euro’nun Üzerinde Yatırım Yapıyor Haber

DHL Group, Ticari Büyümeyi Hızlandırmak İçin Afrika’ya 300 Milyon Euro’nun Üzerinde Yatırım Yapıyor

DHL Group, küresel ticarette stratejik önemi giderek artan bir bölge olan Sahra Altı Afrika’ya 300 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yapmayı planladığını açıkladı. Uzun vadeli bu girişim, DHL Express, DHL Global Forwarding ve DHL Supply Chain birimleri genelinde hayata geçirilerek altyapının genişletilmesini, hizmet kabiliyetlerinin geliştirilmesini ve e-ticaret, bozulabilir ürünler, enerji ile yaşam bilimleri ve sağlık gibi kilit sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler için yeni fırsatların yaratılmasını hedefliyor. Bölgesel entegrasyonun hız kazanmasıyla birlikte Afrika’daki ticaret fırsatları artıyor. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA), Afrika içi ticareti derinleştirebilecek ve dünyanın geri kalanıyla yeni koridorlar açabilecek kıtasal bir pazar oluşturuyor. Gelişim süreci, altyapı ve ticareti kolaylaştırma alanlarındaki iyileştirmelere bağlı olsa da sınır ötesi ticaret akışları dirençli kalmaya devam ediyor ve Afrikalı işletmeler küresel değer zincirlerine giderek daha fazla entegre oluyor. DHL Global Connectedness Tracker’ın en güncel verilerine göre, Sahra Altı Afrika, 2025’in ilk yarısında ticaret değerinde (cari ABD dolarıyla) yıllık bazda yüzde 10 artışla tüm dünya bölgeleri arasında ilk sırada yer aldı. Kuzey Amerika yüzde 7 ve Güney ve Orta Amerika ile Karayipler yüzde 5 artışla onu takip ediyor. Eylül 2025 itibarıyla güncel tahminler, bölgenin ticaret hacminin 2025–2029 döneminde yıllık ortalama yüzde 4,3 büyüyeceğine işaret ediyor. Bu oran, Güney ve Orta Asya’nın ardından küresel ölçekte ikinci en hızlı büyüme beklentisi olma özelliğini taşıyor. Afrika’nın ticaret yolculuğunda kritik bir noktada olduğunu söyleyen DHL Express CEO’su John Pearson, “Afrika kıtası, küresel dalgalanmalara rağmen dayanıklılığını ve ivmesini koruyor. Yaptığımız yatırım, Afrika’nın çizdiği olumlu rotaya olan güvenimizi ve kapsayıcı büyümeyi destekleyen ticaret akışlarını mümkün kılma konusundaki taahhüdümüzü yansıtıyor. Ağımızı ve yeteneklerimizi güçlendirerek KOBİ’lerden büyük şirketlere kadar Afrikalı işletmelerin küresel arenada rekabet etmesini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz.” dedi. DHL Express genelinde yatırım; operasyon merkezi (gateway) modernizasyonunu, hava taşımacılığı kapasitesinin artırılmasını ve AfCFTA kapsamında talep merkezleri olarak öne çıkan ikinci derecede önemli şehirlerde zaman taahhütlü kapsamın genişletilmesini içeriyor. Sahra Altı Afrika’da özel bir hava ağına sahip tek entegre lojistik sağlayıcısı olarak DHL Express, Etiyopya ve Nijerya’daki son büyümeleri temel alarak bu şehirleri Afrika–Avrupa ve Afrika–Asya hatlarına daha güçlü biçimde bağlayacak. DHL Express Sahra Altı Afrika CEO’su Hennie Heymans ise: “Odağımız, müşterilere daha yakın olmak ve sınır ötesi gönderimi daha basit ve güvenilir hale getirmek. Ticaret genişledikçe işletmeler öngörülebilir transit süreleri, tutarlı teslimat performansı ve yerel koşulları anlayan destek talep ediyor. Hizmet ve yakınlık standartlarımızı yükselterek daha fazla Afrikalı şirketin verimli ticaret yapmasına ve daha büyük bir sahnede rekabet etmesine yardımcı olacağız.” DHL Global Forwarding yatırımlarının odak noktası ise Afrika’nın ticari büyümesini destekleyen kilit sektör çözümlerinin güçlendirilmesi olacak. Şirket, Afrika’nın küresel enerji dönüşümündeki rolünü desteklemek üzere enerji ve endüstriyel projelerdeki kabiliyetlerini genişletiyor, tarım ve bahçecilik ihracatçıları için soğuk zincir ve bozulabilir ürün lojistiğini geliştiriyor. Ayrıca yaşam bilimleri ve sağlık alanında, uzmanlaşmış sıcaklık kontrollü taşımacılıkla yetkinliğini ölçeklendiriyor. Bu iyileştirmeler, DHL’in Avrupa, Asya ve Orta Doğu ile Afrika’yı birbirine bağlayan güçlü taşımacılık ağı ve gümrük uzmanlığı üzerine kuruluyor.” dedi. DHL Global Forwarding Orta Doğu ve Afrika CEO’su Amadou Diallo, “Müşteriler değişen ticaret dinamikleri ve daha sıkı düzenlemelerle karşı karşıya. Bu nedenle güvenilirlik ve görünürlük her zamankinden önemli. Daha derin yerel uzmanlık ve gelişmiş dijital araçlarla taşımacılık çözümlerimizi güçlendiriyoruz. Böylece müşteriler gönderilerini başlangıçtan varış noktasına kadar daha net şekilde kontrol edebiliyor. Hedef basit: Ürünlerin öngörülebilir biçimde hareketini sağlamak ve talebin ortaya çıktığı yerlerde müşterilerin büyüme fırsatlarını yakalamasına yardımcı olmak.” ifadelerini kullandı. DHL Supply Chain ise özellikle taşımacılık sektörü ile yaşam bilimleri ve sağlık alanına odaklanarak kapasitesini artıracak ve taşımacılık odaklı çözümler geliştirecek. Sağlık alanındaki kritik akışları desteklemek için ilave sıcaklık-duyarlı kabiliyetler ve tedarik zincirleri olgunlaştıkça hızlı çalışan sipariş karşılama çözümleri sunacak. Bu adımlar, özellikle Güney Afrika pazarında üçüncü taraf lojistik hizmetlerine yönelik talep artmaya devam ederken atılacak. DHL Supply Chain Orta Doğu ve Afrika CEO’su Orkun Saruhanoğlu şunları söyledi: “Güney Afrika ekonomisinin ivme kazanmasıyla birlikte tedarik zincirleri de daha sofistike hale geliyor. Özellikle yaşam bilimleri ve sağlıkta ve taşımacılık sektöründe uzmanlaşmış, dış kaynaklı lojistiğe yönelik artan bir talep görüyoruz. Kapasitemizi genişleterek, taşımacılık odaklı çözümlerimizi güçlendirerek ve sözleşmeli lojistik uzmanlığımızı uygulayarak müşterilerimizin hizmet kalitesini artırmasına, riskleri yönetmesine ve güvenle ölçeklenmesine yardımcı olacağız.” DHL, ticarete katılımı genişleten ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen programlara yatırım yapıyor. GoTrade girişimi aracılığıyla şirket, KOBİ’lere uluslararası pazarlara erişim için eğitim ve gümrük uzmanlığı sağlıyor. Buna ek olarak, Sahra Altı Afrika’daki tesislerinde yenilenebilir enerji ve alternatif yakıt projelerinin pilot uygulamalarını yürütüyor. Sınır ötesi ticarette uyuşmazlıkları azaltmak amacıyla yapay zekâ destekli izleme, rota optimizasyonu ve dijital gümrük araçlarıyla dijitalleşmeyi ilerletiyor. Afrika’nın tüm pazarlarında benzersiz kapsama sahip olan DHL Group, kıtayı dünyaya bağlama ve büyümesini destekleme konusundaki eşsiz konumunu koruyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Mack Trucks'tan Sektörde Yeni Dönem: All-New Anthem Resmi Olarak Tanıtıldı! Haber

Mack Trucks'tan Sektörde Yeni Dönem: All-New Anthem Resmi Olarak Tanıtıldı!

SAN DIEGO, ABD – Mack Trucks, lojistik ve taşımacılık dünyasının en büyük etkinliklerinden biri olan Amerikan Kamyonculuk Birlikleri (ATA) Yönetim Konferansı ve Sergisi'nde (MC&E), tamamen yenilenmiş Mack Anthem® modelinin ilk kamuya açık tanıtımını gerçekleştirdi. Haziran 2025'te piyasaya sürülen bu yeni nesil ağır hizmet kamyonu, sektöre verimlilik, manevra kabiliyeti ve sürücü konforunda yeni standartlar getiriyor. Operasyonel Verimlilikte Öncü Yeni Mack Anthem, önceki modele kıyasla yakıt verimliliğinde %10'a varan bir iyileşme sunarak, filoların en büyük maliyet kalemi olan yakıt giderlerine doğrudan çözüm getiriyor. Mack Trucks Kuzey Amerika Başkanı Jonathan Randall, kamyonun filoların gerçek zorluklarına cevap vermek üzere tasarlandığını belirtti: "Anthem, filo yöneticilerinin bugün karşılaştığı artan yakıt maliyetleri, sürücü bulma ve elde tutma ve verimliliği maksimize etme ihtiyacı gibi gerçek zorluklara çözüm sunuyor. Anthem, müşterilerimizin kâr hanesini etkileyen her alanda ölçülebilir iyileşmeler sağlıyor." Manevra Kabiliyeti ve Görüş Açısı İyileştirmeleri Gün içinde kullanılan (day cab) ve yataklı (44 inç ve 64 inç sleeper) konfigürasyonlarda mevcut olan yeni Anthem, özellikle şehir içi ve dar alanlarda manevra kabiliyetini artıran önemli tasarım değişikliklerine sahip: Daha Kısa BBC (Ön Tampondan Kabin Arkasına Uzunluk): 113.5 inçlik daha kısa uzunluk, kamyonun dar alanlarda daha kolay hareket etmesini sağlıyor. Geliştirilmiş Görüş Alanı: Yeniden tasarlanan kaput sayesinde sürücüler, önceki tasarımlara göre ön tampona yaklaşık 12 fit daha yakın bir alanı görebiliyor. Bu, ön köşe çarpışma riskini önemli ölçüde azaltıyor. Sürücü Konforu ve Güvenlik Yeniden Tanımlandı Yeni Anthem'in en büyük yeniliklerinden biri, dokuz inç daha geniş olan tamamen yeniden tasarlanmış kabin içi. Sürücü memnuniyetine odaklanan özellikler şunları içeriyor: Konfor: Opsiyonel havalandırma, ısıtma ve masaj fonksiyonlarına sahip yeni geniş tabanlı koltuklar. Yataklı seçeneklerde sürücülerin ayakta durmasına izin veren geniş tavan boşluğu. Güvenlik: Geleneksel kör noktaları ortadan kaldıran opsiyonel dijital ayna sistemi, standart ön hava yastığı ve Entegre Perde Hava Yastığı (ICA) sistemi bulunuyor. Ek entegre sürücü destek sistemlerinin, kontrollü testlerde yakın çarpışma olaylarını %43 oranında azalttığı gösterildi. Gelişmiş Bağlantı ve Kesintisiz Çalışma Çözümleri Yeni Anthem, Mack'in en gelişmiş telematik platformu olan Mack Connect ile donatıldı. Bu sistem, filo yöneticilerine operasyonlara benzersiz bir görünürlük sağlıyor. Uygulama Kontrolü: MyMack sürücü uygulaması, sürücülere kabinlerini telefonlarından önceden ısıtma/soğutma, sıvı seviyelerini kontrol etme ve lastik basınçlarını izleme imkanı sunuyor. Tahmini Bakım: Tahmini bakım sistemi, plansız duruşları %20 oranında azaltırken, GuardDog® Connect ile entegrasyonu sayesinde servis verileri otomatik olarak bayilere iletiliyor ve bu da önceki nesil kamyonlara göre genel arıza süresinde %37 azalma sağlıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.