Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Maliyet

Kapsül Haber Ajansı - Maliyet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Maliyet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Asgari Ücrette İş Dünyası’nın Beklentisi Yüzde 25-30’luk Artış Haber

Asgari Ücrette İş Dünyası’nın Beklentisi Yüzde 25-30’luk Artış

2026 yılı için asgari ücretin belirleneceği görüşmeler tartışmaların odağında başlıyor. İş dünyası temsilcileri artış oranının sadece büyüklüğünden değil, zamanlaması ve mali yapılar üzerindeki etkisinden de endişe ediyor. Kurumsal hizmet yönetimi sektöründe geniş bir iş gücünü yöneten Allservice’in Yönetim Kurulu Başkanı ve İK Yöneticisi Ebru Akyüz, asgari ücrete ilişkin değerlendirmelerinde hem büyüklük hem de süreç vurgusu yaptı. Kasım 2025 enflasyonu: yıllık %31,07 Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı Kasım 2025 TÜFE verilerine göre yıllık enflasyon %31,07, aylık artış %0,87 olarak gerçekleşti. Özel hesaplama yapan bağımsız enflasyon göstergeleri TÜİK verisinin üzerinde rakamlar verirken (ENAG gibi), resmi veri enflasyonun hâlâ yüksek seyrettiğini teyit ediyor. Bu enflasyon ortamı, hane halklarının reel gelirini baskılarken, şirketlerin ücret maliyetlerini de artırıyor; dolayısıyla asgari ücrette yapılacak düzenlemeler hem sosyal koruma hem de istihdam dinamikleri için belirleyici olacak. İŞVEREN DESTEK BEKLİYOR Hükümet ve ilgili kurumlarca açıklanan 2025 yılı için uygulanan asgari ücret tutarı brüt 26.005,50 TL, net 22.104,67 TL olarak kayıtlarda yer alıyor. İşverene maliyet hesaplamalarında ise sektör ve prim yüklerine göre farklılıklar olmakla birlikte PwC ve ilgili kurumların hesaplarına göre işverene toplam maliyet örnekleri yıllık bazda yaklaşık 30–31 bin TL civarında hesaplanıyor. Bu rakamlar, 2026 için planlanacak artışların işverene getireceği ilave yükün büyüklüğünü göstermesi açısından önem taşıyor. “2026 İÇİN RASYONEL ARTIŞ YÜZDE 25–30 BANDI” Asgari ücret artış oranı sorulduğunda Akyüz, üç temel kriterin—enflasyon, şirket maliyetleri ve çalışan yaşam koşulları—birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti: “2026 için en rasyonel artış yüzde 25–30 bandı. Bu oran çalışanı kısmen korur, işverenin maliyet yapısını bir anda bozmaz. Önemli olan tüm tarafların sürdürülebilir bir zeminde buluşması.” Akyüz’e göre bu bant, hem reel ücretleri toparlamaya yönelik bir adım anlamına gelecek hem de şirketlerin ani nakit baskısı ile karşılaşmasını sınırlayacak. İŞVERENLERİN ÖNCELİĞİ: ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK Akyüz, iş dünyasının sadece “yüzde” ile ilgilenmediğini; artışın önceden duyurulması, takvime bağlanması ve planlanabilir olması gerektiğini vurguladı: “Bugün işverenlerin en büyük beklentisi öngörülebilirlik. Şirketler ani ve yüksek artışlara hazırlanmakta zorlanıyor. Rakamdan çok sürecin planlanabilir olması önemli.” Geçmiş yıllarda tek seferlik büyük artışların KOBİ’ler üzerinde yarattığı baskı hatırlatılırken, orta yolun bulunmasının istihdamı koruyacağı belirtiliyor. YILDA İKİ ZAM TARTIŞMASI: UYGULANABİLİR AMA MEKANİZMA GEREKLİ Akyüz, enflasyonist dönemlerde yılda iki zammın çalışanları koruyabileceğini ancak bunun şeffaf, önceden belirlenmiş bir takvime bağlanması gerektiğini söyledi: “Yıl içinde güncelleme yapılabilir; ancak bunun mutlaka öngörülebilir bir mekanizmaya bağlanması gerekir. Belirsizliği azaltan her adım hem işçiyi hem işvereni rahatlatır.” Uzmanlar, geçmiş uygulamalardan hareketle çift zammın kısa vadede alım gücünü desteklediğini, ancak işletmelerin likidite planlamasında öngörülemeyen dalgalanmalar yaratabileceğini belirtiyor. DEVLETE İŞVEREN TALEPLERİ: SGK VE VERGİ YÜKÜNDE HAFİFLEME Akyüz, işverenlerin artışla birlikte toplam işçilik maliyetinin paylaşılmasına yönelik taleplerini şu sözlerle özetledi: “İşverenler, SGK primleri ve vergi yüklerinde bir miktar hafifleme talep ediyor. Bu sadece işverenin rahatlaması için değil; istihdamın korunması, kayıt dışılığın önlenmesi ve şirketlerin büyüme kapasitesinin devamı için de önemli.” Resmi veriler ve işletme hesaplamaları, işçiden ve işverenden kaynaklanan sosyal güvenlik maliyetlerinin toplam işçilik maliyetinde belirleyici olduğunu gösteriyor; bu nedenle kamu destek mekanizmalarının kapsamı tartışmanın merkezinde olacak. Akyüz şirket politikalarını anlatırken, ücret belirlerken yalnızca yasal asgari normların değil; motivasyon, verimlilik, sektör ortalamaları ve müşteri memnuniyetinin de göz önünde bulundurulduğunu ifade etti: “Doğru ücret politikası, çalışanın emeğinin karşılığını aldığı; işverenin de sürdürülebilir bir yapıyı koruyabildiği sistemdir. Bu denge sağlandığında hem hizmet kalitesi hem şirket performansı güçlenir.” 2026’DA BELİRLEYİCİ KRİTERLER — ENFLASYON, ÖNGÖRÜ VE KAMU DESTEĞİ Ekonomistler ve sektör temsilcileri, 2026 asgari ücret kararının enflasyonun seyri, kamu maliyesinin destek kapasitesi ve işverenlerin mali dayanıklılığı çerçevesinde alınacağını belirtiyor. Akyüz’ün vurguladığı gibi, izlenecek yol “denge” olacak: çalışan korunacak; ancak işverenlerin iflas, istihdam daralması veya kayıt dışına yönelme risklerine karşı korunması da benzer ölçüde değerlendirilecek.

Yorglass, Bosch’un Küresel Tedarikçi Ödülü’nü İkinci Kez Kazandı Haber

Yorglass, Bosch’un Küresel Tedarikçi Ödülü’nü İkinci Kez Kazandı

Yorglass, bu yılki törende 35 bin tedarikçi arasından ödüle değer görülen 49 firma içinde yer alarak olarak ülkemize büyük bir gurur yaşattı. ‘Zorluk kabul edildi: Dayanıklı iş birlikleri, sürdürülebilir gelecek’ temasıyla düzenlenen törende takdim edilen bu prestijli ödül, Yorglass’ın Türkiye sanayisini uluslararası arenada başarıyla temsil ettiğinin güçlü bir göstergesi oldu. Teknoloji ve hizmetler alanında dünyanın önde gelen tedarikçilerinden biri olan Bosch Grubu’nun iki yılda bir düzenlediği Global Supplier Award (Küresel Tedarikçi Ödülü) töreni, bu yıl Almanya’nın Ulm kentinde gerçekleştirildi. Törende, dünya genelinde 35 bini aşkın tedarikçi arasından 14 ülkeden 49 şirket; ‘Dolaylı Malzeme ve Hizmet Tedariki’, ‘Malzeme ve Bileşenler’ ve ‘Sürdürülebilirlik’ olmak üzere üç ana kategoride ödüllendirildi. Yorglass ise ‘Malzeme ve Bileşenler’ kategorisinde ödüle layık görülerek, kalite, maliyet, sürdürülebilirlik ve inovasyon kriterlerinde gösterdiği yüksek performansla Bosch’un global tedarik zinciri ekosisteminde fark yarattı. Bu prestijli ödül, törende hazır bulunan Yorglass CEO’su Fabrizio Missich ve Yorglass Yönetim Kurulu Üyesi Merve Yorgancılar Işıtmak tarafından teslim alındı. “Tedarikçilerimizle kurduğumuz güçlü iş birlikleri bizi hedeflerimize ulaştırıyor” Ödül törenine dair değerlendirmede bulunan Bosch Tedarik Zinciri Yönetimi Başkanı Arne Flemming, “Bosch Küresel Tedarikçi Ödülü ile en iyi tedarikçi ve hizmet sağlayıcılarımızı onurlandırıyoruz. Kazananlar, 35.000 şirketten oluşan küresel tedarikçi ağımızın en üstünde yer alıyor. Etkileyici kalite, yüksek bulunabilirlik ve rekabetçi fiyatlar gibi önemli hedeflere ancak küresel tedarikçilerimizle birlikte çalışarak ulaşabiliyoruz. Her gün dünyanın dört bir yanındaki tedarikçilerimizle birlikte çalışarak küresel tedarik zincirlerini daha dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirmeye gayret ediyoruz. Bu nedenle, tedarikçi ödülümüz aynı zamanda bu çabanın bir takdiri niteliğindedir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin üretim gücünü temsil eden ihracat lideri Endüstriyel cam işleme ve düz cam ticaretinde yarım asrı aşan deneyimiyle Türkiye’nin ihracat şampiyonu konumunda olan Yorglass, bu başarısıyla Türk sanayisinin küresel ölçekteki rekabet gücünü bir kez daha kanıtladı. İşlenmiş cam ihracatında sektör lideri olarak, global markalara yüksek kalite, termin güvenilirliği ve sürdürülebilir üretim standartlarıyla hizmet veren şirket; Türkiye’nin üretim gücünü dünya pazarlarına taşımayı sürdürdü. Ayrıca Bosch’tan ikinci kez aldığı bu prestijli ödül, markanın uluslararası pazarlarda güvenilir bir çözüm ortağı olma vizyonunu pekiştirdi. Beyaz eşya üreticilerinin tüm ihtiyaçlarını tek çatı altında birleştiriyor Şirket olarak elde ettikleri global başarılarının ardında Türkiye’nin üretim gücünü dünyaya taşıma hedeflerinin bulunduğuna dikkat çeken Yorglass Yönetim Kurulu Balkanı Semavi Yorgancılar, “Yarım asrı aşan köklü geçmişimizle Türkiye’nin üretim potansiyelini küresel arenada en güçlü şekilde temsil etmekten gurur duyuyoruz. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyete geçirdiğimiz Çamaşır Makinesi Kapak Camı İşletmemiz, beyaz eşya sektörüne özel çözümlerimizi bir üst seviyeye taşımamızı sağladı. Bu yatırımla ihracat kapasitemizi artırırken, global markalar için ‘one stop partner’ olma konumumuzu güçlendirdik. Beyaz eşya üreticilerinin tüm ihtiyaçlarını tek çatı altında karşılayabilen bir şirket olarak bugün Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim gücümüzle sektörde fark yaratıyoruz. Amacımız, dünyanın dört bir yanında güvenilir bir Türk markası olarak sürdürülebilir büyümemizi devam ettirmek” dedi. Türkiye’nin dünya çapındaki rekabet gücünü simgeleyen bir ödül Yorglass’ın sürdürülebilirlik konusundaki güçlü duruşuna da dikkat çeken Yorgancılar, sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik artık tüm iş süreçlerimizin merkezinde yer alıyor. CDP tarafından ‘Tedarikçi Katılım A Listesi’ne giren dünyanın yüzde 2’lik dilimindeki şirketlerden biri olmak, çevreye duyarlı üretim yaklaşımımızın uluslararası ölçekte tescili niteliğinde. Gelinen noktada ikinci kez aldığımız bu ödül, yalnızca Yorglass’ın değil, Türkiye’nin de dünya çapında rekabet gücünü simgeliyor. Yorglass olarak sektörümüzün üretim gücünü geride bıraktığımız 50 yıl boyunca sınır ötesine taşıdık ve kazandığımız her başarıyı ülkemizin başarısı olarak gördük. Türkiye’nin üretim gücünü dünya sahnesinde temsil etme kararlılığımızı sürdüreceğiz. İş kollarımız arasında yer alan; Ticari Soğutucu, Ticaret, Satina ve Beyaz Eşya alanlarında dünyanın önde gelen markalarına güven, kalite ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle hizmet vermeye devam edeceğiz.”

400 Bin Kışlık Sebze Fidesi Dağıtıma Hazır Haber

400 Bin Kışlık Sebze Fidesi Dağıtıma Hazır

Ordu Büyükşehir Belediyesi dışa bağımlılığı azaltmak için kurduğu seralarda üretim yapıyor. Tohumdan üretilen sebze fideleri yazlık ve kışlık olmak üzere mevsimi geldiğinde üretici ile buluşturuluyor. Şu ana kadar kendi serasında 4 milyon 600 bin fide üreterek vatandaşa dağıtan Büyükşehir Belediyesi, yeni sezon için 400 bin adet kışlık fide üretimi gerçekleştirdi. BAŞKAN GÜLER: “VATANDAŞLARIMIZ KENDİ SEBZELERİNİ YETİŞTİRECEK” Büyükşehir Belediyesinin Gülyalı Turnasuyu Mahallesindeki seralarında incelemelerde bulunan Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, kışlık 400 bin sebze fidesinin dağıtıma hazır olduğunu belirtti. Tarım ve hayvancılık alanında fındığa ek olarak yeni üretim sahaları oluşturduklarını kaydeden Başkan Güler, şöyle konuştu: “Kendi kurduğumuz seralarımızda şu ana kadar 4 milyon 600 bin yazlık ve kışlık sebze üreterek dağıtımını gerçekleştirdik. Bunu hem halkımıza dağıtarak ekonomiye katkı da bulunduk hem de bir üretim faaliyeti olarak fındığa ek olarak yeni sahalar oluşturduk. Şimdi de 400 bin kışlık sebze fidesinin üretimini tamamlayarak dağıtıma hazır hale getirdik. Vatandaşlarımız kendi seralarında kış sebzelerini yetiştirebilecek. Bu çalışmaları zaman içerisinde daha geliştireceğiz” İL TARIM VE ORMAN MÜDÜRÜ AY: “UYGUN MALİYETLİ FİDELER ÜRETİCİLERİMİZE BÜYÜK KOLAYLIK SAĞLIYOR” Başkan Güler’e sera ziyaretinde eşlik eden Ordu İl Tarım ve Orman Müdürü Bayram Ay’da yaptığı açıklamada Büyükşehir Belediyesinin önemli çalışmalar gerçekleştirdiğinin altını çizdi. Büyükşehir ile koordineli bir şekilde projeler yürüttüklerini aktaran Ay, “Ordu Büyükşehir Belediyemizde tarım dairesi kurulduğu günden bu yana il ve ilçe müdürlüklerimizle koordineli bir şekilde projeler yürütüyoruz. Ordu Büyükşehir Belediyesinin ürettiği fideler, il ve ilçe müdürlüklerimiz koordinesinde üreticilerimizle ile buluşturuluyor. Tarımsal üretimin en önemli problemi maliyet olduğu için Büyükşehir Belediyesinin ürettiği uygun maliyetli fideler üreticilerimize de büyük kolaylık sağlıyor" şeklinde konuştu. Tohumdan yetiştirilerek toprakla buluşturulmaya hazır hale gelen fideler önümüzdeki günlerde 19 ilçemizdeki üreticilere ulaştırılacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün Haber

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün

Savunma sanayii, karmaşık sistemlerin uzun kullanım ömrü boyunca yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Özellikle bakım, onarım ve yedek parça yönetimi, toplam maliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni silah sistemleri için 50 milyar dolar harcaması beklenirken, bu sistemlerin idame ve işletmesi için yaklaşık 100 milyar dolar harcama yapılması öngörülüyor. Bu çarpıcı fark, savunma sanayiinde maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırmaya dayalı üretim modeli, bu alandaki maliyetlerin düşürülmesi için etkili bir çözüm sunabiliyor… Forte Teknoloji Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) savunma harcamalarında büyük bir maliyet farkına yol açan idame ve işletme giderlerine karşı yeni bir çözüm öneriyor. Bayrak, Türkiye’nin savunma sanayii için maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonu adına IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırma modelini örnek gösteriyor. Bu model, yüksek maliyetleri düşürmeye yönelik büyük bir fırsat sunuyor. TSK’nın yeni silah sistemlerinin bakım ve işletme giderlerinde 100 milyar dolarlık öngörülen maliyetin önemli bir kısmı, modüler tasarımlar ve standart parça kullanımıyla azaltılabileceğini vurgulayan Hasan Cengiz Bayrak, dijital entegrasyon ve yerli üretim stratejilerinin de savunma sanayiindeki maliyetleri azaltmada kritik rol oynayacağını belirterek “ELD Bilişim’in geliştirdiği FORIPS yazılımının, ana yükleniciler ve alt yükleniciler arasında ortak bir dijital platform sağlıyor, yedek parça tedarikini hızlandırıyor, bu yazılımın NATO standartlarına uygun şekilde maliyetleri yüzde 10 oranında azaltabilir. Ayrıca, standart parçalarla üretimin, yerli sanayiye olan katkısının artırılması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük bir önem taşıyor. Bu yenilikçi stratejilerin uzun vadede Türkiye’nin savunma sanayiinin küresel rekabet gücünü artıracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün Haber

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün

Savunma sanayii, karmaşık sistemlerin uzun kullanım ömrü boyunca yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Özellikle bakım, onarım ve yedek parça yönetimi, toplam maliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni silah sistemleri için 50 milyar dolar harcaması beklenirken, bu sistemlerin idame ve işletmesi için yaklaşık 100 milyar dolar harcama yapılması öngörülüyor. Bu çarpıcı fark, savunma sanayiinde maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırmaya dayalı üretim modeli, bu alandaki maliyetlerin düşürülmesi için etkili bir çözüm sunabiliyor… Forte Teknoloji Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) savunma harcamalarında büyük bir maliyet farkına yol açan idame ve işletme giderlerine karşı yeni bir çözüm öneriyor. Bayrak, Türkiye’nin savunma sanayii için maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonu adına IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırma modelini örnek gösteriyor. Bu model, yüksek maliyetleri düşürmeye yönelik büyük bir fırsat sunuyor. TSK’nın yeni silah sistemlerinin bakım ve işletme giderlerinde 100 milyar dolarlık öngörülen maliyetin önemli bir kısmı, modüler tasarımlar ve standart parça kullanımıyla azaltılabileceğini vurgulayan Hasan Cengiz Bayrak, dijital entegrasyon ve yerli üretim stratejilerinin de savunma sanayiindeki maliyetleri azaltmada kritik rol oynayacağını belirterek “ELD Bilişim’in geliştirdiği FORIPS yazılımının, ana yükleniciler ve alt yükleniciler arasında ortak bir dijital platform sağlıyor, yedek parça tedarikini hızlandırıyor, bu yazılımın NATO standartlarına uygun şekilde maliyetleri yüzde 10 oranında azaltabilir. Ayrıca, standart parçalarla üretimin, yerli sanayiye olan katkısının artırılması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük bir önem taşıyor. Bu yenilikçi stratejilerin uzun vadede Türkiye’nin savunma sanayiinin küresel rekabet gücünü artıracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün Haber

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün

Savunma sanayii, karmaşık sistemlerin uzun kullanım ömrü boyunca yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Özellikle bakım, onarım ve yedek parça yönetimi, toplam maliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni silah sistemleri için 50 milyar dolar harcaması beklenirken, bu sistemlerin idame ve işletmesi için yaklaşık 100 milyar dolar harcama yapılması öngörülüyor. Bu çarpıcı fark, savunma sanayiinde maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırmaya dayalı üretim modeli, bu alandaki maliyetlerin düşürülmesi için etkili bir çözüm sunabiliyor… Forte Teknoloji Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) savunma harcamalarında büyük bir maliyet farkına yol açan idame ve işletme giderlerine karşı yeni bir çözüm öneriyor. Bayrak, Türkiye’nin savunma sanayii için maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonu adına IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırma modelini örnek gösteriyor. Bu model, yüksek maliyetleri düşürmeye yönelik büyük bir fırsat sunuyor. TSK’nın yeni silah sistemlerinin bakım ve işletme giderlerinde 100 milyar dolarlık öngörülen maliyetin önemli bir kısmı, modüler tasarımlar ve standart parça kullanımıyla azaltılabileceğini vurgulayan Hasan Cengiz Bayrak, dijital entegrasyon ve yerli üretim stratejilerinin de savunma sanayiindeki maliyetleri azaltmada kritik rol oynayacağını belirterek “ELD Bilişim’in geliştirdiği FORIPS yazılımının, ana yükleniciler ve alt yükleniciler arasında ortak bir dijital platform sağlıyor, yedek parça tedarikini hızlandırıyor, bu yazılımın NATO standartlarına uygun şekilde maliyetleri yüzde 10 oranında azaltabilir. Ayrıca, standart parçalarla üretimin, yerli sanayiye olan katkısının artırılması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük bir önem taşıyor. Bu yenilikçi stratejilerin uzun vadede Türkiye’nin savunma sanayiinin küresel rekabet gücünü artıracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün Haber

Savunma sanayiinde maliyet azaltmak ve verimlilik artırmak mümkün

Savunma sanayii, karmaşık sistemlerin uzun kullanım ömrü boyunca yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalıyor. Özellikle bakım, onarım ve yedek parça yönetimi, toplam maliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeni silah sistemleri için 50 milyar dolar harcaması beklenirken, bu sistemlerin idame ve işletmesi için yaklaşık 100 milyar dolar harcama yapılması öngörülüyor. Bu çarpıcı fark, savunma sanayiinde maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonunun önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırmaya dayalı üretim modeli, bu alandaki maliyetlerin düşürülmesi için etkili bir çözüm sunabiliyor… Forte Teknoloji Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) savunma harcamalarında büyük bir maliyet farkına yol açan idame ve işletme giderlerine karşı yeni bir çözüm öneriyor. Bayrak, Türkiye’nin savunma sanayii için maliyet yönetimi ve süreç optimizasyonu adına IKEA’nın modülerlik ve standartlaştırma modelini örnek gösteriyor. Bu model, yüksek maliyetleri düşürmeye yönelik büyük bir fırsat sunuyor. TSK’nın yeni silah sistemlerinin bakım ve işletme giderlerinde 100 milyar dolarlık öngörülen maliyetin önemli bir kısmı, modüler tasarımlar ve standart parça kullanımıyla azaltılabileceğini vurgulayan Hasan Cengiz Bayrak, dijital entegrasyon ve yerli üretim stratejilerinin de savunma sanayiindeki maliyetleri azaltmada kritik rol oynayacağını belirterek “ELD Bilişim’in geliştirdiği FORIPS yazılımının, ana yükleniciler ve alt yükleniciler arasında ortak bir dijital platform sağlıyor, yedek parça tedarikini hızlandırıyor, bu yazılımın NATO standartlarına uygun şekilde maliyetleri yüzde 10 oranında azaltabilir. Ayrıca, standart parçalarla üretimin, yerli sanayiye olan katkısının artırılması ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması açısından büyük bir önem taşıyor. Bu yenilikçi stratejilerin uzun vadede Türkiye’nin savunma sanayiinin küresel rekabet gücünü artıracağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Elektrikli mi Benzinli mi Yoksa Dizel mi? "İşte Bakım Maliyetlerinde Şaşırtıcı Sonuçlar!" Haber

Elektrikli mi Benzinli mi Yoksa Dizel mi? "İşte Bakım Maliyetlerinde Şaşırtıcı Sonuçlar!"

Enflasyon, döviz kuru ve üretim maliyetlerinin etkisiyle içten yanmalı motorlu araçların bakım ücretleri ciddi bir yük haline gelirken, elektrikli araçlar bu konuda büyük bir avantaj sunuyor. Konuyla ilgili LenaCars & Sarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, elektrikli ve içten yanmalı araçların bakım maliyetlerini karşılaştırarak çarpıcı sonuçlar paylaştı ve ilk 30 bin kilometredeki farkın ortalama 50 bin TL’yi bulduğunu aktardı.  Elektrikli araçların bakım maliyeti neden daha düşük? Elektrikli araçlar, içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla çok daha az mekanik parçaya sahip. Elektrikli bir araç yaklaşık 250-300 parçadan oluşurken, geleneksel benzinli veya dizel araçlar 2.500-3.000 parçayla üretiliyor. Bu durum, elektrikli araçların bakım maliyetlerini önemli ölçüde düşürüyor. Ayrıca, elektrikli araçların bakım sıklığı da içten yanmalı araçlara göre çok daha az. Selçuk Nazik’ten önemli değerlendirme LenaCars & Sarjagel.com Genel Müdürü Selçuk Nazik, elektrikli araçların bakım maliyetleri konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “Elektrikli araçlar, sadece çevre dostu olmalarıyla değil, aynı zamanda düşük bakım maliyetleriyle de öne çıkıyor. İçten yanmalı araçlara kıyasla çok daha az bakım gerektiren elektrikli araçlar, uzun vadede kullanıcılarına ciddi bir tasarruf sağlıyor. Özellikle yüksek enflasyon ortamında, elektrikli araçların bakım maliyetlerindeki avantajı daha da belirgin hale geliyor. Türkiye’de elektrikli araç altyapısı hızla gelişiyor ve bu durum, elektrikli araçların bakım ve servis imkanlarını da artırıyor. Bu araçlar hem çevre dostu olmaları hem de düşük bakım maliyetleriyle geleceğin ulaşım aracı olmaya aday. İçten yanmalı araçlar ise daha sık ve pahalı bakım ihtiyaçlarıyla kullanıcılarına ek maliyetler getiriyor. Aradaki fark ekonomik araçlarda ortalama 50 bin TL’yi buluyor. Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte, bu avantajlar daha da belirgin hale gelecek.” Elektrikli araçların temel bakım ihtiyaçları: Batarya Bakımı: Elektrikli araçların en önemli parçası olan batarya, düzenli olarak kontrol edilmelidir. Batarya performansı düştüğünde uzman bir servise başvurulmalıdır. Fren Sistemleri: Elektrikli araçlarda rejeneratif fren sistemi sayesinde fren balataları çok daha uzun ömürlüdür. Lastik Kontrolü: Lastik basıncı ve aşınma durumu düzenli olarak kontrol edilmelidir. Sıvı Değişimi: Elektrikli araçlarda yağ değişimi gibi işlemler gerekmez, ancak soğutma sıvısı ve şanzıman sıvısı gibi sıvıların kontrolü önemlidir. Elektrikli Sistemlerin Kontrolü: Farlar, sinyal lambaları, klima ve diğer elektrikli bileşenler periyodik olarak kontrol edilmelidir. Elektrikli araçlarda bakım sıklığı: •     İlk bakım 30.000 km’de önerilir. •      Batarya bakımı kilometresi yoktur, sorun durumunda servise başvurulmalıdır. •      Fren ve diskler her 30.000 km’de kontrol edilmelidir. •      Fren hidroliği sıvısı 4 yılda bir değiştirilmelidir. •      Lastikler maksimum 50.000 km’de değiştirilmelidir. 30 bin kilometrede ortalama fark 50 bin TL İçten yanmalı araçlar, elektrikli araçlara kıyasla çok daha sık ve pahalı bakım gerektiriyor. Örneğin, ekonomik bir içten yanmalı aracın ilk bakım maliyeti 15.000 TL civarındayken, bu tutar 30.000 km’ye gelindiğinde 65.000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Benzinli araçlar bu süreçte 2 veya 3 kez servise uğruyor (bazı üreticiler 10 bin, bazı üreticiler 15 bin kilometrede bir bakım öneriyor). Elektrikli araçlarda ise rutin kontroller dışında ilk periyodik bakım 30 bin kilometrede ve ortalama 15 bin TL’ye gerçekleşiyor. Yani içten yanmalı araçların bakım sıklığı ve maliyetleri, elektrikli araçlara göre daha yüksek. Bu fark, araç kilometre yaptıkça daha da artıyor. Elektrikli araçlar, uzun vadede kullanıcılarına hem çevre dostu olma hem de düşük bakım maliyetleriyle önemli bir avantajlar sunuyor. Elektrikli araçların da dezavantajları var Servis Noktalarının Azlığı: Türkiye’de elektrikli araç servis noktaları hızla artıyor, ancak henüz yeterli seviyede değil. Batarya Değişim Maliyeti: Batarya değişimi yüksek maliyetli olsa da üreticiler 8-10 yıl gibi uzun süreli garantiler sunuyor. Parça Tedarik Süreleri: İthal elektrikli araçlarda parça tedarik süreleri uzun, ancak aynı durum içten yanmalı araçlar için de geçerli.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.