Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Menopoz

Kapsül Haber Ajansı - Menopoz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Menopoz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

L’Oréal Türkiye, Kapsayıcı İş Kültürüyle Yaşamın Her Evresinde Çalışanlarının Yanında Haber

L’Oréal Türkiye, Kapsayıcı İş Kültürüyle Yaşamın Her Evresinde Çalışanlarının Yanında

Serinin ilk adımı olan “Menopozu Konuşuyoruz” oturumunun ardından, erkek çalışanlara yönelik “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” başlıklı oturum düzenlendi. Böylece L’Oréal Türkiye, yalnızca kadın değil erkek sağlığı alanında da tabuları yıkarak farkındalık oluşturma yolunda önemli bir adım daha atmış oldu. Çalışanlarına her alanda ilham veren ve onları destekleyen projeler geliştirmeyi sürdüren tekno güzellik devi, bağlı bulunduğu L’Oréal Grup’un küresel çapta sahiplendiği, yaş ve jenerasyonlar ile cinsiyet eşitliği gibi temel ÇHK politikalarının bir uzantısı olarak, Vichy markasının da desteği ile “Tabuları Yıkalım: Menopozu Konuşuyoruz” başlıklı üç oturumluk farkındalık serisi düzenlendi. Serinin ilk adımı olan “Tabuları Yıkalım: Menopozu Konuşuyoruz” başlıklı üç oturumluk farkındalık programında, menopoz konusunun biyolojik bir süreç olmasının yanında; iş hayatı, toplumsal algı ve kişisel yaşam üzerindeki çok boyutlu etkileriyle ele alarak mevcut tabuları yıkmak amaçlandı. Bu sürecin devamında ise, erkek çalışanlara yönelik “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” oturumu düzenlenerek, erkeklerde yaşla birlikte ortaya çıkan hormonal değişimlerin fiziksel ve ruhsal etkileri, düzenli sağlık kontrollerinin önemi ve toplumdaki tabuların nasıl aşılabileceği konuşuldu. Böylece L’Oréal Türkiye, hem kadın hem de erkek sağlığına dair konularda farkındalık yaratarak, çalışanlarının hayatlarının her evresinde kendilerini anlaşılmış ve desteklenmiş hissetmelerini sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürmeye devam etti. “Çeşitliliği bir hedef değil, bir kültür olarak görüyoruz” Şirketin kapsayıcı ve farkındalık yaratıcı iş kültürü ile ilgili konuşan L’Oréal Türkiye Ülke İnsan Kaynakları Direktörü & Çeşitlilik, Hakkaniyet ve Kapsayıcılık Lideri Murat Yüksel, “L’Oréal Türkiye olarak konuşulmayan konuları açıkça gündeme taşıyor ve sesli bir şekilde ifade edebiliyoruz. Bu yaklaşım, yalnızca çalışanlarımızın kendilerini değerli ve desteklenmiş hissetmesini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda şirket içi kültürümüzü güçlendiriyor. Çalışanlarımızın yaşamlarının her evresinde kendilerini anlaşılmış ve desteklenmiş hissetmeleri bizim için öncelikli. Bu tür farkındalık projeleriyle, kapsayıcılığı iş yerinde ve hayatın her alanında daha görünür hale getiriyoruz” dedi. Menopozu konuşarak öğreniyoruz Üç oturum boyunca, Akademisyen Doç. Dr. Ece Paralı Öztan, Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Egemen Koyuncu ve Beslenme Terapisti ve Menopoz Koçu Pınar Gedik menopozun farklı boyutlarını ele aldı. İlk oturumda, menopozun biyolojik, duygusal ve sosyal etkilerine odaklanıldı. İkinci oturumda, yaşam biçimi değişiklikleri, bedenin yeni dengesine uyum sağlama ve sağlıklı alışkanlıkların rolü konuşuldu. Üçüncü oturumda ise, katılımcılar kişisel deneyimlerini paylaşma ve destekleyici bir topluluk ortamında birbirlerinden öğrenme fırsatı buldu. L’Oréal Türkiye ofisinde gerçekleşen bu diyalog serisiyle L’Oréal Türkiye, menopozun konuşulabilir hale gelmesine katkı sunarak hem kadın çalışanlarını güçlendirdi hem de kurum genelinde farkındalık yarattı. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık alanındaki kararlılığının güçlü bir göstergesi olduğunu bir kez daha gözler önüne seren L’Oréal Türkiye, her çalışanın yaşam döngüsünün farklı evrelerinde kendini değerli hissetmesini sağlayan bu tür uygulamalarla, daha bilinçli, destekleyici ve empatik bir kurum kültürünü inşa etmeye devam edecek. Erkek Sağlığı Perspektifiyle: Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı L’Oréal Türkiye, erkek çalışanlarına yönelik bir farkındalık çalışmasına da verimli bir oturumla imza attı. “Prostat Sağlığı ve Andropoz Farkındalığı” başlıklı oturumda, Üroloji Uzmanı Dr. Bülent Özbilek, Medikal Bölge Müdürü Gökhan Sarıca moderatörlüğünde andropoz ve prostat sağlığı konularını ele aldı. Etkinlikte; erkeklerde yaşla birlikte ortaya çıkan hormonal değişimlerin fiziksel ve ruhsal etkileri, düzenli sağlık kontrollerinin önemi ve toplumdaki tabuların nasıl aşılabileceği konuşuldu. Bu oturum, erkek sağlığına dair farkındalık yaratmanın yanı sıra, kadın-erkek tüm çalışanlarda “yaşamın her evresinde birbirimizi anlamak ve desteklemek” bilincini pekiştirdi.

  İdrar Kaçırmayı Azaltan 6 Önemli Kural Haber

  İdrar Kaçırmayı Azaltan 6 Önemli Kural

Genellikle 50 yaşından sonra görüldüğü düşünülen bu durum aslında hemen her yaştaki kişilerin kapısını çalabiliyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, tüm dünyada oldukça yaygın rastlanan idrar kaçırmanın görülme sıklığının ülkemizde de özellikle nüfusun yaşlanmasıyla birlikte daha da arttığını belirterek, “Öyle ki toplum bazlı çalışmalarda kadınların yüzde 9-43’ünde, erkeklerin ise yüzde 7-27’sinde idrar kaçırma sorununa rastlanmaktadır. Bu hastalık aile, sosyal ve iş hayatını olumsuz yönde etkileyebilecek şiddette olabilmektedir. Dolayısıyla, tedavisine erken başlanması, hastalığın daha kolay yöntemlerle kontrol altına alınması ve hastanın hayat kalitesinin artması için çok önemlidir. Günümüzde, idrar kaçırmanın tipine ve şiddetine göre başvurulan yöntemlerle sorun genellikle ortadan kalkmakta, bazı hastalarda ise en azından hayat kalitesi büyük oranda artmaktadır” diyor. Birkaç farklı türü mevcut İdrar kaçırma; hastanın kontrolünde olmadan veya idrar yapımı için uygun şartlar oluşmadan idrarın istemsiz olarak kaçması şeklinde tanımlanıyor. Yaşam kalitesini oldukça düşürebilen idrar kaçırmanın birkaç farklı türü bulunuyor. Ani idrar isteğiyle birlikte oluşan sıkıştırma tarzında idrar kaçırmanın yanı sıra karın içi basıncının arttığı durumlar olan öksürmek, hapşırmak ve yerden ağır bir cisim kaldırmakla gerçekleşen stres tipi idrar kaçırma en sık görülen tiplerini oluşturuyor. Bazı hastalarda bu iki mekanizmanın beraber görülebildiğini vurgulayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, “Bunların dışında geçici bazı durumlara bağlı olan idrar kaçırma, nörolojik hastalıklara bağlı idrar kaçırma, fistüllere bağlı idrar kaçırma veya hastanın idrar yapamadığı için taşma tarzında idrar kaçırma tipleri de mevcuttur” bilgisini veriyor. Pek çok sebep neden olabiliyor! İdrar kaçırmaya pek çok sebep yol açabiliyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, en sık görülen etkenleri; “Doğumlar, yüksek bebek ağırlığı, menopoz, fazla kilo, geçirilmiş cerrahiler, üriner sistem enfeksiyonları, kullanılan bazı ilaçlar, depresyon, zihinsel fonksiyonlarda bozukluk, nörolojik rahatsızlıklar, kabızlık, sigara kullanımı ve genetik yatkınlık” olarak sıralıyor. Tedaviyle kontrol sağlanabiliyor İdrar kaçırmanın tedavisinde hedef hastayı tekrar idrar kontrolünü sağlayabilir hale getirmek ve buna bağlı olarak hayat kalitesini arttırıp, idrar kaçırmanın getirdiği ek problemlerden kurtarmak. Tedavi, idrar kaçırmanın tipine, hastanın yaşına, eşlik eden diğer hastalıklarına, genel sağlık durumuna ve altta yatan bir sebep olup olmamasına bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, idrar kaçırmanın tıbben çözülebilir bir hastalık olduğuna işaret ederek, “Son yıllarda gelişen tedavi yöntemleri ve yaşam alışkanlıklarında alınan önlemler sayesinde hastaların büyük bir kısmında kontrol tamamen sağlanabilmektedir” diye konuşuyor. İdrar kaçırmayı azaltan 6 önemli kural! İdrar kaçırma tedavisinden başarılı sonuç alınmasında altta yatan etkenin tespit edilmesi kritik bir rol üstleniyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Özkan, idrar kaçırmanın altında idrar yolu enfeksiyonu, mesane tümörleri, prostat hastalıkları, üreter veya mesane taşları gibi bir patoloji saptanırsa, öncelikle bu sorunun tedavi edilmesi gerektiğini vurguluyor. Prof. Dr. Burak Özkan, yaşam alışkanlıklarında yapılacak olan düzenlemelerin de son derece önemli olduğunu belirterek, dikkat edilmesi gereken 6 önemli kuralı, “Kilo verilmesi, idrar kontrol mekanizmalarını güçlendiren pelvik taban egzersizlerinin yapılması, orta seviyede egzersiz programlarının uygulanması, tetikleyici faktörler olan kahve ile çay tüketiminin sınırlandırılması ve sigaranın bırakılması, içilen sıvı miktarının ayarlanması ve kabızlık sorununun giderilmesi için beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi” olarak sıralıyor. Prof. Dr. Burak Özkan, yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesinin yanı sıra idrar kaçırmanın tipine ve şiddetine göre ilaç tedavisine, girişimsel yöntemlere veya cerrahi müdahaleye de başvurulabildiğini sözlerine ekliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kemik Erimesi Fark Edilmeden İlerleyebilir! Haber

Kemik Erimesi Fark Edilmeden İlerleyebilir!

“Sessiz seyreden bir hastalık” Op. Dr. Cüneyt Bozhan, osteoporozun kemik yoğunluğundaki aşırı düşüş sebebiyle kemiklerin kırılgan yapıya dönüşmesi olduğunu söyledi. Bozhan, “Süngerimsi kemik içerisindeki boşluklar artarak yoğunluğu azalmaktadır. Kemik yoğunluğunun azalmasına bağlı erken dönemde bir belirti olmaz. Osteoporoz arttıkça omurga içerisinde kırık oluşumuna bağlı çökme, boy kısalığı, kamburlaşma (kifoz) ve dengesiz duruş, kemiklerin küçük bir travmada ya da kendiliğinden kırılması oluşabilir. Osteoporozda kemik yapımı, kemik yıkımına yetişemediğinden kemik erime süreci başlar” dedi. “Risk faktörleri göz ardı edilmemeli” Osteoporoz risk faktörlerine dikkat çeken Bozhan, “Yetersiz kalsiyum, fosfor ve D vitamini alımı, ileri yaş, menopozda olmak, cinsiyet hormonlarındaki düşüklük, steroid ilaç kullanımı, sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı sayılabilir” ifadelerini kullandı. Teşhisin konulmasında kemik yoğunluğunun ölçülmesi gerektiğini vurgulayan Bozhan, “En güvenilir yöntem DEXA’dır. Bu nedenle menopoz sonrası ve 50 yaş üstü erkekler hekime başvurarak kemik ölçümü yaptırmalıdır” diye konuştu. “Tedaviyle kemik kaybı kontrol altına alınabilir” Tedavi sürecine de değinen Bozhan, “Hastanın hekim tarafından etraflıca değerlendirilmesi, DEXA ölçümünde düşüklük tespit edildiğinde tedavi olarak vitamin ve mineral destekleri, sağlıklı beslenme planı oluşturulması gerekmektedir. En yaygın osteoporoz ilaçları bifosfonatlardır. Tedavi için diğer seçenek monoklonal antikor ilaçlardır. Hormon ilişkili terapiler de tedavide kullanılır. Özellikle menopoz sonrası östrojen destekleri kadın doğum uzmanına danışılarak kullanılabilir” dedi. “Erken tanı hayat kalitesini koruyor” Yaş ortalamasının erkeklerde 75, kadınlarda 80 olduğunu hatırlatan Bozhan, “Ülkemizde osteoporoz karşımıza daha çok çıkmaktadır. Bu nedenle hekime özellikle 40 yaş sonrası kadınlar ve 50 yaş üstü erkekler DEXA ölçümü için başvurmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Menopozdaki 4 Kadından Biri, İş Yaşamını Bozan Şiddetli Semptomlar Yaşıyor Haber

Menopozdaki 4 Kadından Biri, İş Yaşamını Bozan Şiddetli Semptomlar Yaşıyor

Kadınların bu dönemde güvenilir bilgiye ve açık iletişime ihtiyaç duymalarından hareketle “Menopoz Dostu Kurum” manifestosunu duyuran Astellas Türkiye, hem kurum çalışanlarını desteklemeyi hem de toplumda farkındalık yaratmayı hedefliyor. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 47 milyon kadının menopoza girdiği tahmin ediliyor. Menopoz dönemindeki kadınların yaklaşık yüzde 25’i; bu süreçte yaşadığı semptomların iş yaşamlarını “ciddi biçimde bozduğunu” ifade ediyor. En sık karşılaşılan sıkıntılar ise işte konsantrasyon kaybı, performansta düşüş, işe devamsızlık, bazı durumlarda işten ayrılmayı düşünme şeklinde sıralanıyor. 18 Ekim Dünya Menopoz Günü nedeniyle Astellas Türkiye ofisinde düzenlenen “Menopoz Farkındalık Sohbetinde”, konuşulamayan ve paylaşılamayan tüm yönleriyle menopoz süreci ele alındı. Türkiye Menopoz ve Osteoporoz Derneği Başkanı Prof. Dr. Fatih Durmuşoğlu’nun konuşması ve yaşam koçu & oyuncu Ayşe Tolga’nın nefes çalışmasıyla başlayan etkinlikte, Astellas Türkiye’nin “Menopoz Dostu Kurum Manifestosu” açıklandı. Manifestoyla gerek kurum içindeki çalışanları desteklemek, gerekse iş dünyasında farkındalığın artmasına öncülük etmek amaçlanıyor. “Kadınlar ömrünün 3’te birini menopoz döneminde geçiriyor” Toplantıda menopoz döneminde görülen semptomlar ve günlük yaşama etkileri hakkında Astellas çalışanlarına bilgi veren Prof. Dr. Fatih Durmuşoğlu, “Günümüzde ortalama kadın ömrü 80’li yaşlara ulaştı ve kadınlarımız ömürlerinin yaklaşık üçte birini menopoz döneminde geçiriyor.[8] Bu dönemi yalnızca adet kanamasının sona ermesi olarak görmek doğru değil; aslında kadının yaşam kalitesini doğrudan etkileyen çok sayıda belirti ve sağlık ihtiyacının bir araya geldiği yeni bir evreyi ifade ediyor. Menopozda en sık karşılaşılan yakınmalar arasında sıcak basmaları, gece terlemeleri ve uyku bozuklukları yer alıyor.Araştırmalar, kadınların yüzde 80’ine kadarında bu vazomotor semptomların görüldüğünü ve ortalama 7–10 yıl kadar sürebildiğini ortaya koyuyor. Bu şikâyetler yalnızca bireysel konforu azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda iş yaşamını, sosyal ilişkileri ve aile içi sorumlulukları da olumsuz etkileyebiliyor. Menopoz sürecinde östrojen hormonunun azalması, beynin ısı düzenleme merkezindeki nöronal dengeyi bozarak bu ani sıcak basmalarına yol açıyor. Dolayısıyla bu dönemde yaşanan sorunlar ‘normaldir, katlanılmalıdır’ diyerek geçiştirilemez; bilimsel olarak açıklanabilir ve yönetilebilir yakınmalardır. Modern tıp, hem hormonal hem de hormonal olmayan seçeneklerle bu semptomların hafifletilmesine imkân sağlıyor. Günümüzde kadınlarımızın güvenilir bilgiye ulaşmaları, hekimleriyle açık bir şekilde konuşmaları ve kendilerine uygun kişisel çözümler geliştirmeleri büyük önem taşıyor. Menopozu kendi haline, ‘doğal gidişatına’ bırakmak modern tıp anlayışıyla bağdaşmıyor. Menopoz hekimliğinin amacı kadının yaşam kalitesini yükseltmek, onu iş ve sosyal hayatta daha üretken ve mutlu kılmaktır. Bu nedenle kadınların bu dönemde komşuların, tanıdıkların tavsiyesiyle değil; alanında uzman hekimlerle görüşerek doğru bilgiye ve etkin tedavilere ulaşmaları gerekir. Menopoz bir son değil, bilinçli yönetildiğinde sağlıklı ve güçlü bir yaşam evresine açılan yeni bir başlangıçtır.” dedi. “Damgalama ve sessizlikle mücadele edeceğiz” Astellas Türkiye Genel Müdürü Nilay Tarr ise “Menopoz Dostu Kurum” olarak çalışanlarına yönelik geliştirdikleri yeni yaklaşımı anlattı. Menopozun hala bir tabu olarak görüldüğünden çalışanların sessiz kaldığını belirten Nilay Tarr, şunları söyledi: “Menopoz dönemindeki kadınlar hala yaşadığı zorlukları gizlemeyi tercih ediyor ve kendilerini yalnız hissedebiliyor. Oysa işverenlerin sessizliği kırması, kadınların sesini duyması ve menopoza duyarlı politikalar geliştirmesi hem çalışanların sağlığı hem de kurumların sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip. Bu nedenle hayata geçirdiğimiz “Menopoz Dostu Kurum” anlayışının, tüm çalışanlarımızın menopozu ve etkilerini anlamasını sağlayarak uzun vadede bu tabuyu yıkmayı ve sessizliği durdurmayı amaçladığını kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu süreçte kadın çalışanlarımızın kendini yalnız hissetmeden destek alabilmesini sağlamak birinci önceliğimizi oluşturuyor. Yöneticilerimizi bu konuda duyarlı ve empatik iletişim kurabilecek şekilde geliştiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki menopoz belirtileri geçici, ancak çalışanlarımızın kurum içindeki varlığı kalıcı ve değerlidir.” “Kadınların yüzde 36’sı menopoz sürecinde olumsuz etkileniyor” Araştırmalara göre menopoz sürecindeki kadınların yalnızca yarısı yaşadığı semptomlar için bir tedavi arayışına giriyor. Menopoz semptomlarına bağlı iş gücü kayıplarının ise yılda milyarlarca doları bulduğu bildiriliyor. “Bu yalnızca bireysel değil, kurumsal düzeyde de ele alınması gereken bir gerçek” diyen Astellas Türkiye Genel Müdürü Nilay Tarr, sözlerine şöyle devam etti: “Menopoz tümüyle doğal bir süreç, bir kadının bu nedenle işinden uzaklaşması ya da hayatının olumsuz etkilenmesi kabul edilemez. Çalışanlarımızı bu dönemde desteklemek; yalnızca onların yaşam kalitesini ve iş verimini artırmakla kalmaz, aynı zamanda kurumun cinsiyet eşitliğine ve kapsayıcılığa olan bağlılığını da gösterir. Menopozu konuşmak, anlamak ve desteklemenin; sadece kadınların değil, tüm iş dünyasının ortak sorumluluğu olduğu inancındayız. Bu konuda öncü olmanın gururunu yaşıyor, bu sesin çoğalarak iş dünyasında yankılanmasını hedefliyoruz.” “Menopoz sürecinde kadını iş hayatında tutacak stratejiler gerekli” Kadınların en verimli dönemlerinde erkeklere göre daha erken emekliliğe ayrılmak ya da işinden uzaklaşmak zorunda kalmasına karşın, menopoz dönemindeki kadını iş hayatında tutabilmek için belli başlı stratejiler geliştirdiklerini belirten Astellas Türkiye Genel Müdürü Nilay Tarr, öncelikli atacakları adımları ise şöyle sıraladı: “İlk olarak açık iletişime dayalı, çalışanların semptomlarını çekinmeden paylaşabileceği bir kültür oluşturmamız önemli. Bugün başlattığımız menopoz farkındalık programlarını sürdürerek kurum içinde bu konuda açıkça konuşulabilen bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Esnek çalışma saatleri ile her yerden çalışma imkanı sağlamak, sağlık sigortasında menopozla ilgili tedavi ve danışmanlık hizmetlerinin yer alması gibi kolaylıklar da gündemimizde. Yöneticilere ve çalışanlara eğitim vererek önyargıların önüne geçebilmek mümkün. Ötekileştirici söylemlere karşı sıfır tolerans politikasını benimsiyoruz. Bununla birlikte Astellas’ta uzun süredir çalışan odaklı, cinsiyet gözetmeyen uygulamalarımız sayesinde üst üste 5 yıldır Great Place to Work unvanıyla taçlandırıldığımızı da belirtmek isterim.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü Haber

Beslenme, Güneş ve Hareket: Osteoporozdan Korunmanın Altın Üçlüsü

Osteoporoz, yani halk arasında bilinen adıyla kemik erimesi, dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen, ancak çoğu zaman geç fark edilen sinsi bir hastalık olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, erken tanı ve doğru yaşam alışkanlıklarının hastalığın ilerlemesini önlemede kritik rol oynadığını belirtiyor. Osteoporoz Sessiz İlerleyen Bir Tehdit Kemik yoğunluğunun azalmasıyla ortaya çıkan osteoporoz, ilk etapta belirti vermeden ilerleyebiliyor. Ancak hastalık devam ettikçe kalça, omurga ve el bileği kırıkları gibi ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Bu kırıklar, özellikle ileri yaşlardaki bireylerde yaşam kalitesini düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda ömür süresini de kısaltabiliyor. “Osteoporoz masum bir hastalık değildir; ilerlediğinde kişinin bağımsız hareket kabiliyetini kaybetmesine yol açabilir” diyen Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, hastalığın sessiz ilerlediğine dikkat çekiyor. Kadınlarda Menopoz Dönemi Kritik Risk Faktörü Osteoporoz hem kadınlarda hem erkeklerde görülebilse de menopoz sonrası dönemde östrojen hormonunun azalması nedeniyle kadınlarda daha sık ortaya çıkıyor. Dr. Panza, “Menopozdan sonra ilk iki yıl içinde kemik kaybı çok hızlı gerçekleşir. Bu dönemde düzenli tarama ve gerekli tedaviye başlamak çok önemlidir” açıklamasında bulunuyor. Erkeklerde ise ileri yaş, aşırı sigara kullanımı ve hormon bozuklukları önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Tanıda DEXA Testi ve Uzman Değerlendirmesi Şart Osteoporozun tanısında DEXA (kemik mineral yoğunluğu ölçümü) testi temel yöntem olarak kullanılıyor. Ancak ileri yaş grubunda görülen kireçlenme gibi durumlar, bu testin sonuçlarını etkileyebiliyor. “DEXA ölçümü tek başına yeterli değildir, fizik tedavi ve radyolojik değerlendirmelerle birlikte yapılmalıdır” diyen Dr. Panza, doğru tanının tedavi başarısındaki önemini vurguluyor. Spor, Kemiklerin En Güçlü Dostu Kemik kütlesi, insan yaşamında en yüksek seviyesine 30’lu yaşlarda ulaşıyor. Bu dönemde yapılan düzenli fiziksel aktiviteler, ilerleyen yıllar için adeta bir kemik sağlığı yatırımı anlamına geliyor. “Genç yaşta yapılan düzenli egzersiz, ilerleyen yıllarda kemik erimesine karşı güçlü bir kalkan oluşturur” diyen Dr. Panza, yürüyüş, dans ve step gibi aktivitelerin kemik yapımını desteklediğini belirtiyor. Ayrıca ileri yaşta bile düzenli yürüyüşün kemik yoğunluğunu artırdığı ve kırık riskini azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Kalsiyum, D Vitamini ve Güneş Işığı Hayati Rol Oynuyor Kemik sağlığını korumak için kalsiyum ve D vitamini alımı son derece önemli. Günlük beslenmede süt, yoğurt, peynir, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve balık gibi besinlerin yer alması gerekiyor. Dr. Panza, “Güneş ışığı, D vitamini sentezi için en doğal kaynaktır. Günün erken saatlerinde 15–20 dakikalık güneşlenme bile kemik sağlığını destekler” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca sigara ve alkol kullanımının kemik yoğunluğunu azalttığı, aşırı kafein tüketiminin ise kalsiyum emilimini olumsuz etkilediği biliniyor. Osteoporozda Erken Tanı Hayat Kurtarır Erken tanı sayesinde, osteoporozun ilerlemesi önlenebilir ve kemik kırıkları engellenebilir. Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Düzenli kemik ölçümü yaptırmak, sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır. Özellikle menopoz sonrası kadınlar ve 50 yaş üzeri bireyler tarama programlarına dahil olmalıdır” uyarısında bulunuyor. Osteoporozun yalnızca ileri yaş hastalığı olmadığına dikkat çeken Dr. Panza, genç yaşta edinilen doğru alışkanlıkların kemik sağlığını uzun vadede koruduğunu da vurguluyor. Geleceğe Sağlam Adımlar İçin Farkındalık Şart Osteoporoz, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen farkındalık eksikliği nedeniyle birçok kişi geç tanı alıyor. Çakmak Erdem Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Evren Kul Panza, “Her birey, kemik sağlığını korumak için erken yaşlardan itibaren düzenli egzersiz yapmalı, dengeli beslenmeli ve gerekli tetkiklerini aksatmamalıdır. Sağlam kemikler, sağlıklı bir geleceğin temelidir” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Sağlıklı Bir Menopoz İçin Bu Kontrolleri İhmal Etmeyin Haber

Sağlıklı Bir Menopoz İçin Bu Kontrolleri İhmal Etmeyin

Günlük yaşamın sorumluluklarıyla birleştiğinde bu değişimler kadının yaşam kalitesini zorlaştırabiliyor. Ancak belirtilerin fark edilmesi, düzenli kontrollerin yapılması ve uygun tedavi yöntemleriyle menopoz süreci sağlıklı bir şekilde yönetilebiliyor. Memorial Bodrum Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nevin Numanoğlu, “18 Ekim Dünya Menopoz Günü” nedeniyle menopoz süreci ve tedavi yaklaşımları hakkında bilgi verdi. Yılda Bir Kere Jinekolojik Kontrolle Gidin Menopozdaki her kadının ihtiyaçları ve şikayetleri farklıdır ve bireysel değerlendirme önemlidir. Menopoz döneminde düzenli sağlık kontrolleri, hem erken teşhis hem de yaşam kalitesinin korunması açısından kritik bir rol oynar. Bu süreçte detaylı öykü ve aile geçmişi alınması, genel sağlık durumunu ortaya koymak için önemlidir. Geniş kapsamlı biyokimyasal testler (kan sayımı, idrar analizi, kan şekeri, lipidler, karaciğer enzimleri) olası risklerin önceden belirlenmesine yardımcı olur. Ayrıca yıllık smear testleri, rahim ağzı sağlığını korumak için aksatılmamalıdır. Mamografi ve meme ultrasonu, meme kanseri açısından erken teşhis imkânı sunarken, düzenli olarak takip edilmesi gereken en önemli tarama yöntemlerindendir. Menopoza girmeden önce görülebilen Kanama düzensizlikleri normal kabul edilmemeli, mutlaka araştırılmak üzere doktora başvurulmalıdır. Yılda en az bir kez yapılan jinekolojik muayene, olası sağlık sorunlarını erken fark etme ve gerekli önlemleri zamanında alma açısından büyük önem taşır. Düzenli Tedavilerle Menopoz Döneminde Cinsel Sağlığınızı da Koruyabilirsiniz Menopoz döneminde östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte vajinal bölgede belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Vajinal kuruluk, yanma, tahriş ve ağrılı cinsel ilişki (disparoni) bu dönemde sık karşılaşılan şikâyetler arasındadır. Bu fiziksel değişiklikler zamanla cinsel isteksizliğe ve çiftler arasında iletişim sorunlarına yol açabilir. Uygun vajinal ilaç tedavileri sayesinde vajinal dokunun sağlıklı yapısı korunabilir. Bu tedaviler yalnızca cinsel hayatı rahatlatmakla kalmaz, aynı zamanda idrar yolu enfeksiyonlarının ve idrar kaçırma şikâyetlerinin azalmasına da yardımcı olur. Düzenli doktor kontrolü ve kişiye özel tedavi planlaması, menopoz döneminde cinsel sağlığın korunmasında büyük önem taşır. Ayrıca bu süreçte yalnızca tıbbi tedavi değil, yaşam tarzı düzenlemeleri de önemlidir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli sıvı alımı ve eşler arasında açık iletişim, menopoz döneminde cinselliğin sağlıklı şekilde devam etmesine katkı sağlar. Hormon Replasman Tedavisi Menopoz Dönemi Kolaylaştırabiliyor Menopoz döneminde sık kullanılan yöntemlerden biri olan Hormon Replasman Tedavisi (HRT), kadınların en çok çekindiği tedavi seçeneklerinden biridir. Meme kanseri riskinin gündeme gelmesi endişe yaratsa da, her kadın için bu tedavi sakıncalı değildir. Tedaviye başlanıp başlanmayacağı, fayda ve risk dengesine bakılarak kişiye özel şekilde değerlendirilmelidir. Doğru hasta seçildiğinde HRT, menopoz belirtilerini azaltarak yaşam kalitesini belirgin şekilde artırabilir. HRT uygulanması uygun olmayan durumlar da vardır. Rahim ve meme kanseri öyküsü bulunan kadınlarda, nedeni açıklanamayan anormal vajinal kanamaları olanlarda, karaciğer hastalıklarında, pıhtı atma riski yüksek olanlarda, şişmanlık, hipertansiyon ve aşırı sigara kullanımı olanlarda HRT önerilmez. Ayrıca kalp krizi öyküsü olan kadınlarda da bu tedavi riskli olabilir. HRT, sıcak basmaları, gece terlemeleri, uykusuzluk, vajinal kuruluk gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen semptomların hafifletilmesinde oldukça etkilidir. Ayrıca osteoporoz riskini azaltarak kemik sağlığını da koruyabilir. Ancak her tedavide olduğu gibi HT’de de düzenli doktor kontrolü ve kişiye özel takip büyük önem taşır. Tedaviye başlanmadan önce ayrıntılı muayene, laboratuvar testleri ve aile öyküsü değerlendirilmelidir. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Orzax ‘Budva 2. Kadın Sağlığı Akademisi’yle uzman hekimleri bir araya getirdi Haber

Orzax ‘Budva 2. Kadın Sağlığı Akademisi’yle uzman hekimleri bir araya getirdi

Orzax'ın kadın sağlığı alanında geçen yıl Belgrad’da düzenlediği sempozyumdan sonra ikinci büyük yurt dışı sempozyumu olan “Budva 2. Kadın Sağlığı Akademisi”, Karadağ'ın Budva şehrinde yapıldı. Bilimsel ve sosyal anlamda zenginliğiyle dikkat çeken sempozyumda kadın sağlığı, fonksiyonel tıp yaklaşımları, klinik yönetimi konularında güncel gelişmeler aktarıldı. Sempozyum; Prekonsepsiyonel Dönem, Her Dönemiyle Kadın Sağlığı, Kadın Sağlığında Fonksiyonel Tıp Yaklaşımları ve Klinik Yönetimi olarak 4 oturumda gerçekleştirildi. 83 kadın doğum hekiminin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda, 8 uzman hekim sunumlarıyla programa katkı sağladı. Programın açılış konuşması Orzax Pazarlama Müdürü Melike Satan tarafından yapıldı. Bilimsel programda; gebeliğe hazırlık dönemi protokolleri, antioksidanların kadın sağlığındaki yeri ve infertiliteden, anti aging’e, kadın sağlığının her aşamasında beslenme, besin takviyeleri, PCOS ve Menopoz özelinde kadını anlamak, jinekolog bakış açısıyla fonksiyonel tıp yaklaşımları, klinik yönetimi konu başlıkları ele alındı. Toplantıda öne çıkan ürünler; Proceive, Polystol, Mummy, Microfer, Magnezyum oldu. “Hekim buluşmaları, meslektaş dayanışmasını artırarak iş birliklerini geliştiriyor” Orzax Pazarlama Müdürü Melike Satan sempozyumun önemini şu sözlerle ifade etti: “Kadın doğum hekimleriyle düzenlediğimiz bu sempozyumun, bilgi paylaşımının ötesinde çok daha derin bir etkileşim zemini sunması yönünden önemi büyüktür. Klinik deneyimlerin güncel bilimsel verilerle buluştuğu bu ortamlar, hekimlerin hasta tedavi yaklaşımlarını güncellemelerine, mesleki gelişimlerini sürdürülebilir kılmalarına ve farklı perspektiflerden beslenmelerine olanak tanıyor. Ayrıca, sosyal programlarla zenginleştirdiğimiz bu hekim buluşmaları hem meslektaş dayanışmasını artırıyor hem de sağlık alanındaki iş birliklerinin gelişmesine katkı sağlıyor. Multidisipliner iletişimi güçlendiren hekim buluşmalarımız sayesinde, kadın sağlığı alanında daha iyi hizmet sunulmasına doğrudan katkı sunuyoruz.” “Takviyelerin kadınlar üzerindeki olumlu etkisini gözlemlemek büyük bir motivasyon kaynağı oldu.” Sempozyumda Orzax Medikal Müdürü Dr. Duygu Değirmen de “Kadın Yaşam Döngüsünde Besin Takviyeleri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Değirmen; “Geçen yılki Belgrad sempozyumunda olduğu gibi bu sempozyumda da sağlık profesyonelleriyle bir araya gelerek kadınlara yönelik güncel gelişmeleri ve yaklaşımları bilimsel veriler ışığında ele aldık. Besin takviyelerinin olumlu etkisini gözlemlemek bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.” diyerek sözlerini sonlandırdı. Programın 1. oturumunda Alyors/ Orzax tanıtım filmi de gösterildi. Program kapsamında ayrıca Budva'nın tarihi yerleri keşfedildi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Menapoz bir tür cehennem olmak zorunda değil! Haber

Menapoz bir tür cehennem olmak zorunda değil!

Menopoz geçiriyorsanız, muhtemelen bazı hoş olmayan değişikliklere ve semptomlara aşinasınızdır. Sıcak basması, beyin sisi, düşük enerji, hafıza zorlukları, ruh hali değişiklikleri gibi. Perimenopozdan geçen kadınların yüzde 70’i bunun öz saygılarını etkilediğini söylerken, yüzde 46'sı kariyerine zarar verdiğini söylüyor. Neyse ki, Gwyneth Paltrow da dahil olmak üzere giderek artan sayıda ünlü isim perimenopoz hakkında gerçekçi davranıyor ve yaşadıkları semptomlardan açıkça bahsediyor.  Hormonları dengelemek ve genel sağlığı iyileştirmek  Aslında takviyeler, perimenopoza yönelik bütünleşik bir yaklaşımın temel bir parçası sayılabilir. 40 ila 60 yaş aralığındaki kadınların yaklaşık yüzde 70'i, menopoza geçişte sağlıklarını desteklemek ve yönetmek için belirli besinler ve bitkiler gibi diyet takviyeleri kullanır. Perimenopozal kadınlar, besin durumunu optimize etmek, iltihabı azaltmak ve hormonları dengelemek için takviyeler alır.  D vitamini ve kalsiyum özellikle önemlidir. Östrojendeki düşüşle birlikte kemikler incelmeye başlayabilir ve D vitamini seviyelerinin yeterince yüksek olmasını sağlamak önemlidir.   Ünlü Eczacı Mehmet Müderrisoğlu, yeni çalıştığı Menopar, formülasyonun da tam da bu sorunların çözümüne yardımcı olmaya geliyor.   Menopar’ın içeriğindeki Black Cohosh olarak da bilinen Kara Yılan Otu ve Şerbetçi Otu ile ani ateş basmaları, stres ve duygu değişimlerine yardımcı olurken, biotin, çinko, vitamin B5, selenyum ve diğer vitaminlerle ile genel sağlığı korumaya yardımcı oluyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.