Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Mimari

Kapsül Haber Ajansı - Mimari haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mimari haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mimarlık ve Yaşam Söyleşileri'nde Sezonun İlk Konuğu Dr. Murat Sav Oldu! Haber

Mimarlık ve Yaşam Söyleşileri'nde Sezonun İlk Konuğu Dr. Murat Sav Oldu!

Sezonun ilk Mimarlık ve Yaşam programında “Koruma Yaklaşımları Odağında İstanbul’un Bizans Mimari Mirası” konusu ele alındı. Dr. Murat Sav’ın konuk olduğu Mimarlık ve Yaşam programının “Koruma Yaklaşımları Odağında İstanbul’un Bizans Mimari Mirası” alt başlıklı söyleşisi gerçekleşti. Dr. Murat Sav, çok katmanlı Bizans yapıları ve onları koruma yaklaşımları ile ilgili bilgilerini dinleyicilerle paylaştı. “20. yüzyılın ikinci yarısındaki onarımlarda romantik yaklaşımların etkisi var.” Dr. Murat Sav, İstanbul’daki Bizans yapılarını koruma yaklaşımlarının tarihine dair bilgi verdi: “1955 yılında İstanbul Uluslararası Bizans Tetkikleri Kongresi düzenleniyor. Bu nedenle Bizans yapıları o dönemde tekrar elden geçiriliyor. Küçük veya orta çaplı onarımlar yapılıyor. 20. yüzyılın ikinci yarısında romantik yaklaşımların etkisinde onarılan yapılar vardır ayrıca. Tüm yapıların 20. yüzyıl onarım müdahalelerini etüt etmek amacıyla yaklaşık yüz dosya karıştırdım. Orada yapılan işler neydi, o dosyalar vasıtasıyla gördüm. Aldığım görevler nedeniyle bunları yapılar üzerinden okuma şansım oldu.” “Restorasyonun en büyük amacı, yapının sürekliliğinin sağlanması.” Dr. Murat Sav, konuşmasının sonunda restorasyonla ilgili bazı önerilerde bulundu: “Restorasyonun en büyük amacı, yapının sürekliliğinin sağlanması. Yapının plastik özelliklerini, dönem verilerini, pitoresk görünümüne yol açan arkeolojik değerlerini muhafaza edecek şekilde eski eserleri genel bir yaklaşımla korumak gerekli. İstanbul’da günümüze ulaşmayan Roma öncesi yapılar geri gelmeyecek. Elimizdeki çok az sayıda Roma ve Bizans yapılarının yanı sıra elbette ki bu yapılardaki Osmanlı karakterlerini koruyarak, gelecek nesillere aktarımı sağlanmalıdır.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

5G’deki 5 Kritik Güvenlik Riski ve Korunma Yöntemleri Haber

5G’deki 5 Kritik Güvenlik Riski ve Korunma Yöntemleri

Ancak bu yeni nesil bağlantı hızı, siber saldırganlar için de benzeri görülmemiş fırsatlar yaratıyor. 5G'nin getirdiği mimari değişikliklerin, siber güvenlikte ezberleri bozduğunu belirten Bitdefender Antivirüs Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, kullanıcıları ve kurumları yeni tehdit dalgasına karşı uyarıyor. 5G’ye geçiş herkesi heyecanlandırıyor olsa da 5G’nin getirdiği mimari değişiklikler siber güvenlikte yeni tehditlere yol açıyor. Bu yeni tehdit algısının temelinde, 5G'nin 4G'den mimari olarak tamamen farklılaşması yatıyor. 4G ağları, tüm trafiğin denetlendiği merkezi bir "çekirdek" yapıya dayanırken, 5G "yazılım tanımlı ağ" (SDN) ve "uç bilişim" (edge computing) gibi dağınık teknolojiler üzerine kurulu. Bu yeni mimari, verinin merkezi bir sunucuya gitmek yerine kullanıcıya daha yakın noktalarda işlenmesine olanak tanıyarak gecikmeyi (latency) rekor seviyelere düşürüyor. Ancak bu esneklik, güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Merkezi bir kale duvarı yerine, saldırganların hedef alabileceği binlerce küçük ve potansiyel olarak güvensiz "uç" nokta yaratılmış oluyor. 5G'nin asıl amacı olan ve milyarlarca cihazı (mIoT) ağa bağlama kapasitesi de bu riski katlıyor, çünkü bu cihazların çoğu, güvenlik öncelikli olarak tasarlanmadı, kolayca ele geçirilebilirler ve güncellenmeleri neredeyse imkânsız. Bu durum, siber suçlulara, düşük güvenlikli bir akıllı sensör üzerinden sızıp aynı ağı paylaşan kritik kurumsal sistemlere veya kişisel verilere ulaşmak için daha önce hiç sahip olmadıkları bir saldırı alanı sunuyor. 5G Hızlı İnternetin Ötesinde 5G'nin sadece 4G'nin daha hızlı bir versiyonu olmadığını, temelden farklı bir teknoloji olduğunu vurgulayan Bitdefender Türkiye distribütörü Laykon Bilişim Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, "5G, daha hızlı internetin ötesinde, milyarlarca cihazı birbirine bağlayacak bir devrim. Ancak bu devrim, saldırı yüzeyini de katlanarak büyütüyor. 4G'nin merkezi güvenlik duvarlarının aksine, 5G'nin yazılım tabanlı ve merkezi olmayan yapısı, bilgisayar korsanlarına sızmak için çok daha fazla kapı açıyor. Kullanıcıların ve şirketlerin 'hız' heyecanına kapılıp 'güvenlik' faktörünü göz ardı etme lüksü yok." ifadelerinde bulunuyor. 5G Ekosistemindeki 5 Kritik Risk ve Korunma Yöntemleri Alev Akkoyunlu, 5G teknolojisinin getirdiği en kritik 5 siber güvenlik riskini ve bunlara karşı alınması gereken eyleme geçirilebilir önlemleri şöyle sıralıyor: 1. Milyarlarca Güvensiz IoT Cihazı: 5G, güvenlik standardı zayıf olan milyarlarca akıllı cihazı (kamera, sensör vb.) ağa bağlayarak saldırı yüzeyini ciddi ölçüde artıracak. Bu riski azaltmak için, bu cihazların varsayılan yönetici şifreleri mutlaka değiştirilmeli ve ana ağdan ayrılmaları için bir "Misafir Ağı" (Guest Network) kullanılmalıdır. 2. "Ağ Dilimleme" (Network Slicing) Risk: Saldırganlar, 5G'nin sanal ağ "dilimlerinden" en güvensiz olanını (örn. sensör ağı) kullanarak daha kritik dilimlere (örn. kurumsal veriler) sızabilir. Buna karşı korunmak için, kurumlar "Sıfır Güven" (Zero Trust) mimarisini benimsemeli ve Bitdefender Mobile Security gibi, şüpheli aktiviteleri ve kötü amaçlı kodları tespit edebilen ödüllü bir mobil güvenlik çözümü kullanmalıdır. 3. Azalan Görünürlük (Gölge 5G): Çalışanların 5G'yi ofis Wi-Fi'ı yerine kullanması, bu trafiği kurumsal denetimin (VPN, Firewall) dışına çıkarır ve "gölge" bir risk alanı yaratır. Bu görünmez tehdide karşı, şirketler uç nokta (endpoint) korumasını güçlendirmeli, bireysel kullanıcılar ise 5G'de hassas işlemler yaparken mutlaka VPN kullanmalıdır. 4. Daha Hızlı Siber Saldırılar: 5G'nin hızı, saldırganların da en büyük silahıdır. Bu hızla çok daha büyük hacimli DDoS saldırıları düzenlenebilir ve botnet'ler rekor sürede yayılabilir. Bu hızdaki saldırılara ayak uydurabilmek için, yapay zeka ve davranışsal analiz kullanan, proaktif tehdit avı yapan gelişmiş güvenlik çözümleri şarttır. 5. Yazılım Bağımlılığı ve Tedarik Zinciri Açıkları: Donanımdan çok yazılıma (SDN) dayalı olan 5G, tedarik zinciri saldırılarına ve yazılım açıklarına karşı daha savunmasızdır. Tek bir altyapı açığı milyonlarca kullanıcıyı etkileyebilir. Bu zafiyete karşı, tüm 5G destekli cihazların (telefon, modem vb.) daima en güncel yazılım yamalarını alması ve güncellemelerin asla ertelenmemesi gerekir. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisine Çağdaş Dokunuş Haber

Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisine Çağdaş Dokunuş

Bugüne kadar farklı sektörlerdeki işverenleri için Türkiye'deki birçok şehirde ve yurt dışında mimari tasarım, proje ve uygulama alanlarında hizmet veren, mimarlık alanında işlevsel tasarımlar ve uygun maliyetli çözümler üreten Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar Esen Akyar liderliğindeki IGLO Architects, Ayazağa’da güncel  ihtiyaçlara yönelik bir yeniden işlevlendirme projesi olan Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisi’ni tasarladı. Geçmişte güçlü bir sanayi merkezi olarak bilinen Ayazağa, son yıllarda artan ofis ve konut gelişimleriyle yeni bir kimlik kazanmaya devam ediyor. Bu dönüşüm sürecinde, Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisi, bölgenin endüstriyel mirasını hatırlatan çarpıcı bir yeniden işlevlendirme projesi olarak dikkat çekiyor. Başlangıçta tekstil sektörüne hizmet vermek üzere inşa edilen mevcut yapı, kapsamlı yenileme çalışmalarıyla gıda işleme sektörüne uygun hale getirildi. Bu dönüşümde temel hedef, yapıya minimum müdahale ile gıda sektörünün gerektirdiği yüksek hijyen standartlarına uygun bir üretim tesisi oluşturmak oldu. Yapının cephesinde kullanılan endüstriyel malzemeler, Ayazağa'da artan konut ve ofis dokusu içerisinde dikkat çekmesini sağlarken, aynı zamanda tesisin sanayi kimliğini öne çıkarıyor. Sanayi kökenini kaybetmeden bölgenin dönüşümüne uyum sağlayan Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisi, endüstriyel kimliği görünür kılan bir mimari unsur görevi üstleniyor.  Tesisin tasarımında, çevredeki sınırlı açık alanlar önemli bir kriter olarak ele alınıyor. Sevkiyat ve mal kabul işlemlerinin ana yol üzerinde konumlandırılması sayesinde araç giriş-çıkışları rahatlatılırken, yükleme boşlukları etkin bir şekilde optimize ediliyor. Bu fonksiyonel çözümler, yoğun saatlerde dahi operasyonel süreçlerin sorunsuz işlemesine imkân tanıyor. Tesisin kullanıcı ve ziyaretçi girişleri daha sakin ancak bir yandan dikkat çekici olabilmesi için Ayazağa Deresi kıyısında konumlandırılmış. Bu stratejik yaklaşım, operasyonel süreçlerden izole edilmiş huzurlu bir alan yaratarak, tesisin doğal çevre ile olan ilişkisini güçlendiriyor. Bu sayede Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisi, ziyaretçiler ve kullanıcılar için daha keyifli ve konforlu bir deneyim sunuyor.  Iglo Architects, yapının dönüşüm sürecinde mevcut taşıyıcı sistem ve yapı kabuğunu büyük ölçüde koruyarak, hem maliyet verimliliği sağlamış hem de yapının sanayi kimliğini devam ettirebilmesini mümkün kılıyor. Gıda işleme tesislerinde aranan yüksek hijyen standartlarıyla uyumlu olarak iç mekanın zemin, duvar ve tavan kaplamalarında, sağlık ve güvenli üretim gerekliliklerini karşılayan ve kolay temizlenebilir, kimyasal direnci yüksek, antibakteriyel özellikler taşıyan malzemeler kullanıldı. Projeye entegre edilen havalandırma ve iklimlendirme sistemleri, havadaki partikül yoğunluğunu en aza indirgemek için özel filtreleme sistemleri ile donatıldı. Bu HVAC sistemi, sürekli temiz hava akışı sağlayarak gıda işleme tesislerinin hijyen koşullarını eksiksiz bir şekilde karşılayacak şekilde tasarlanırken, üretim alanlarında çalışanlar için hijyen geçiş alanları, giyinme odaları ve steril çalışma alanları da oluşturuluyor.  Backhaus Üretim ve Yönetim Tesisi’nde yer alan yatakhane ve ortak alanlar, tesisin 24 saat çalışmasıyla beraber vardiyalı çalışan personelin dinlenme ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlandı. Bu sayede çalışanların verimli dinlenme alanlarına erişimi sağlanırken, işlevsel ve konforlu bir çalışma ortamı oluşturulmuş. Tesisin idari katında yer alan çatı ışıklığı, doğal ışığın mekâna derinlemesine nüfuz etmesini sağlayarak iç tasarımın karakterini belirleyen bir unsur olarak öne çıkıyor. Çatıdan gelen ışık, gün boyu değişen ışık oyunlarıyla mekâna dinamizm kazandırırken, ferahlık ve açıklık hissini güçlendiriyor. Bu ışıklık, "iç sokak" olarak adlandırılan ve çalışanlar ile ziyaretçiler için bir toplanma, etkileşim ve dinlenme alanı işlevi gören merkezi bir mekânın oluşumuna katkı sağlıyor. Ofislerin ve toplantı alanlarının çevresinde konumlandığı bu iç sokak, idari katın dolaşım ekseni olarak kurgulanmış. Kullanıcıların kolayca yön bulabileceği ve farklı birimlerin etkileşime geçebileceği bu ortak alan, kısa molalar ve sosyal iletişim için ideal bir ortam sunuyor. Çatı ışıklığı ise bu benzersiz alanın ruhunu ve estetik kimliğini tanımlayan en önemli tasarım öğesi olarak dikkat çekiyor. 

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.