Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Müzik

Kapsül Haber Ajansı - Müzik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müzik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Nilüfer Kent Tiyatrosu’ndan “Lüküs Hayat” İle Görkemli Sezon Açılışı Haber

Nilüfer Kent Tiyatrosu’ndan “Lüküs Hayat” İle Görkemli Sezon Açılışı

Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu (NKT), yeni tiyatro sezonuna Türk müzikal tarihinin klasiklerinden “Lüküs Hayat” ile “merhaba” dedi. Nazım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleşen prömiyer, tiyatroseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. Prömiyere Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir'in yanı sıra Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları, meclis üyeleri ve Türk tiyatrosunun yaşayan efsanesi Haldun Dormen katıldı. Salonu tamamen dolduran izleyiciler, oyuncuların başarılı performansını ayakta alkışladı. 1933 yılında Cemal Reşit Rey'in bestelediği, Ekrem Reşit Rey'in güftelerini yazdığı eser, Oğuz Utku Güneş'in yönetmenliğinde yeniden yorumlandı. Güncel metin Güneş'in yanı sıra Arzu Daştan Mutlu ve Gökçe Işıl Tuna tarafından kaleme alınırken, müzik direktörlüğünü Nadir Kaya, koreografisini Pınar Ataer üstlendi. Sahne tasarımını Samet Sert, kostüm tasarımını ise Deniz Göl'ün yaptığı müzikal, renkli sahneleri ve özgün yorumuyla dikkat çekti. Oyunun ardından sahneye çıkan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, ekibi tebrik ederek çiçek takdim etti. Nilüfer’in bir sanat kenti olduğunu vurgulayan Başkan Şadi Özdemir, “90 yıl önceki bir hayatın aynasını günümüze yansıttılar. Önemli olan bizim değerlerimiz. Nilüfer’in değerleri gülmek, paylaşmak, üretmek üzerine kurulu. Bu nedenle Nilüfer’de olmak her zaman farklıdır. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu, uzun yıllardır Türkiye'de marka olmuş bir tiyatrodur” dedi. Yönetmen Oğuz Utku Güneş, çocukluğundan beri hayran olduğu Haldun Dormen ile özdeşleşmiş “Lüküs Hayat” oyununu onun önünde sergilemenin kendisi için büyük bir onur olduğunu belirtti. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu Müdürü Kazım Güçlü ise oyunun başarısının ekip çalışmasının bir sonucu olduğunu vurgulayarak tüm kadroyu kutladı. Gecede, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, oyunun sponsoru olan Yılmazipek Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmazipek’e adına dikilen ağacın sertifikasını verdi. Müzik, dans ve mizah dolu sahneleriyle izleyenleri hem güldüren hem düşündüren “Lüküs Hayat” müzikali, sezon boyunca tiyatroseverlerle buluşmaya devam edecek. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Pancarın Öyküsü Müzik, Ritüel Ve Lezzetle Buluştu Haber

Pancarın Öyküsü Müzik, Ritüel Ve Lezzetle Buluştu

Nilüfer Belediyesi, yemek, müzik ve kültürü bir araya getiren yeni bir söyleşi serisine başladı. “Gastroetnomüzikolojik Kaynatmalar” adıyla düzenlenen serinin ilk buluşmasında, pancarın tarladan fabrikaya uzanan öyküsü, müzik ve yemek kültürüyle harmanlanan zengin bir anlatımla sunuldu. Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı’nın hazırlayıp sunduğu “Pancar Pezik Değil Mi?” başlıklı söyleşide, Doç. Dr. Erhan Akarçay konuk olarak yer aldı. Pancar Deposu’nda gerçekleşen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir de katıldı. Etkinlik boyunca katılımcılar hem pancarla ilgili şarkılar dinledi hem de çeşitli pancar yemeklerini tatma fırsatı buldu. Şeker pancarı, pancar pekmezi, pezik turşusu, pezik turşusu yemeği ve pancar kvassı gibi farklı lezzetler sunulurken, her tadımda farklı bir ezgi ve hikaye paylaşıldı. YEMEK VE MÜZİĞİN KÜLTÜREL HAFIZADAKİ YERİ Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, gastroetnomüzikoloji kavramını açıklarken, yemek ve müzik ilişkisine getirdiği yeni bakış açısını anlattı. Varlı, gastronomi uzmanlarının şölen yemeklerinden bahsederken şölenin içeriğine derinlemediğini, etnomüzikologların ise hasat ritüellerinden söz ederken hasatın kendisine odaklanmadığını belirtti. Bir yemeğin, bir ürünün varoluş sürecinde sesin, müziğin ve dansın nasıl iç içe olduğunu göstermek istediklerini belirten Varlı, “Cenaze, düğün gibi ritüellerimizde müzik vardır ama bu genelde unutuluyor. Biz bunları hatırlatmak ve Türkiye'ye özgü anlatılar üzerinden bir veri tabanı oluşturmak istiyoruz" dedi. Varlı, etkinliklerin ilkine, mekanın geçmişine atıfla pancardan başladıklarını, ekim-kasım aylarının da pancar hasadı dönemi olduğunu ekledi. ÜRETİMDEN KOPUŞUN TOPLUMSAL YANSIMALARI Doç. Dr. Erhan Akarçay ise modern kentlerde yaşayan bireylerin üretimden kopuşuna dikkat çekti. Bursa gibi hızla dönüşen kentlerde yaşayanların tarımsal üretim koşullarından ve emek süreçlerinden tamamen uzaklaştığını vurgulayan Akarçay, bunun büyük bir yabancılaşmayı beraberinde getirdiğini söyledi. “Şekerin fiyatı arttığında nihai tüketici olarak hissediyoruz ama şekerin üretim koşullarına, çiftçilerin tarımsal üretim ilişkilerinde nasıl dönüşüm geçirdiklerine dair bağlamdan uzaklaşmış durumdayız” diyen Akarçay, etkinliğin yapıldığı Pancar Deposu’nun da eskiden üretim ilişkileriyle tanımlanan bir mekandan, kültürel üretime dönüştüğünü belirtti. ŞEKERİN TARİHSEL YOLCULUĞU VE CUMHURİYET SANAYİSİ Akarçay, şekerin tarihsel süreçte aristokratların erişebildiği değerli bir üründen, günümüzde alt sınıfların kalori ihtiyacını karşılayan temel besin maddesine dönüşümünü anlattı. Türkiye’de şeker pancarından şeker üretiminin Cumhuriyet'in sanayi politikalarıyla yakından ilişkili olduğunu vurgulayan Akarçay, Alman teknolojisiyle kurulan fabrikaların sadece üretim merkezi değil, okuluyla, hastanesiyle bütün bir yaşam kompleksi oluşturduğunu söyledi. “Eskişehir'de Şeker Mahallesi var. Bu, şeker fabrikasının bir kentin mahallesine adını verebilecek kadar kurumsal kültür ve dayanışma yarattığını gösteriyor” diyen Akarçay, pandemi döneminde kolonya üretimi için şeker fabrikalarının etil alkol sağlamasının, bu tesislerin ne kadar hayati olduğunu kanıtladığını belirtti. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında “üç beyaz” olarak un, şeker ve dokumanın sanayileşme politikalarının temelini oluşturduğunu hatırlatan Akarçay, günümüzde nüfusun yüzde 85’inin kentlerde yaşamasına rağmen tarımın hala ülkenin en önemli meselelerinden biri olduğunu vurguladı. Söyleşinin sonunda katılımcıların da sorularını yanıtlayan Doç. Dr. Erhan Akarçay’a, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir günün anısına hediye verdi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Müzikteki Hak Mücadelesine Dikkat Çekildi Haber

Müzikteki Hak Mücadelesine Dikkat Çekildi

Dua Lipa ve Ed Sheeran davaları ile Universal Music Group'un Believe ve TuneCore'a karşı açtığı 500 milyon dolarlık dava ışığında değerlendiren TOBB Patent ve Marka Vekilleri Meclis Başkanı Kemal Yamankaradeniz; "müzik ve telif hakları dünyasında yaşanan güncel gelişmeler, müzisyenlerin geçimlerini sürdürebilmeleri ve sanatlarını geliştirmeleri açısından hayati önem taşıyor" dedi. Dünya Fikri Mülkiyet Günü, fikri mülkiyet haklarının yenilikçiliği nasıl teşvik ettiğine, eserlerin nasıl koruduğuna ve küresel kültürel gelişime nasıl katkıda bulunduğuna dikkat çekmek amacıyla her yıl 26 Nisan'da kutlanıyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından 2025 yılı teması ise "Fikri Mülkiyet ve Müzik: Fikri Mülkiyetin Ritmini Hisset" olarak belirlendi. Müzik endüstrisinde hakların korunması, yeni bestelerin ve eserlerin üretilmesini teşvik etmenin yanı sıra müzisyenlerin geçimlerini sürdürebilmelerini ve sanatlarını geliştirmeleri açısından önem taşıyor. Dua Lipa ve Ed Sheeran, fikri mülkiyet savaşlarında neden önemli? Dua Lipa'nın dünya çapında büyük başarı yakalayan "Levitating" şarkısı, birkaç farklı telif hakkı davasına konu oldu. Şarkının "Wiggle and Giggle All Night" ve "Don Diablo" gibi eski parçalardan esinlendiği iddia edilerek açılan davalar, müzik dünyasında geniş yankı uyandırdı. Ed Sheeran'ın ise 2014 tarihli Grammy ödüllü şarkısı "Thinking Out Loud", Marvin Gaye'in mirasçıları tarafından telif hakkı ihlali iddiasıyla mahkemeye taşındı. Davacılar, Sheeran'ın şarkısının, Marvin Gaye'in 1973 tarihli klasik hit parçası "Let's Get It On" eserindeki akor progresyonlarını, armonik ritmi ve melodik ve ritmik unsurları kopyaladığını öne sürdü. Sheeran bizzat mahkemede gitar çalarak iki şarkı arasındaki farklılıkları göstermeye çalıştı. Bu davaların, müzik endüstrisinde fikri mülkiyetin sınırlarını çizmek adına emsal niteliğinde olduğunu belirten Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz; "Dua Lipa'nın 'Levitating' şarkısı özelindeki mahkeme kararı, müzik endüstrisinde uzun süredir tartışılan bir meseleyi kesin bir çözüme kavuşturdu. Alınan kararda, iki eser arasındaki benzerlikler özgün ve yaratıcı unsurlar içermiyorsa telif hakkı ihlali iddiaları geçersiz sayılır denildi. Bu karar, sanat dünyasında ilham alma ile ihlal eylemi arasındaki hassas sınırı net bir biçimde ortaya koydu. Ed Sheeran davası kapsamında verilen hüküm ise müzik teorisi ve hukuk ilişkisinde çok daha temel bir prensibe işaret ediyor. Popüler müzik eserlerinde yaygın kullanılan akor dizilimleri ve ritmik yapılar, tek başlarına telif hakkı koruması kapsamına alınamaz. ABD İkinci Temyiz Mahkemesi'nin bu kararı, müziğin doğal evriminin devamı için temel yapı taşlarının 'kamu malı' olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi bir yaklaşım benimsendiği takdirde, basit müzikal unsurlar üzerinden hukuki ihtilafların doğması kaçınılmaz ancak bu durumun yeni eserlerin ortaya çıkışında ciddi bir engel teşkil edeceği de göz ardı edilmemli." açıklamasını yaptı. "Hakların korunması esnasında son derece hassas ve titiz olunması gerekiyor" "Bununla birlikte, altını çizmek isterim ki, bu emsal kararlar müzisyenleri kendi haklarını koruma noktasında rahatlığa sevk etmemeli. Özellikle Dua Lipa'nın 'Levitating' eserinin muhtelif hukuki ihtilaflara konu olması, meselenin ne denli hassas bir zeminde ilerlediğini gösteriyor. Artikal Sound System'in 'Live Your Life' şarkısından izinsiz alıntı yapıldığı iddiasıyla açılan dava, esere erişimin teyit edilememesi gerekçesiyle reddedildi. Ancak, Bosko Kante'nin açtığı dava çok daha kritik bir meseleyi gündeme taşıyor. Kante, şarkının remix versiyonlarında kendi vokal performansının rızası dışında kullanıldığını ileri sürerek 20 milyon dolarlık tazminat talebinde bulundu. Bu örnekler göstermektedir ki, müzik prodüksiyonlarında tüm paydaşların haklarının en açık haliyle belgelendirilmesi, ileride doğabilecek anlaşmazlıkların önlenmesinde elzem bir öneme sahip. Fikri mülkiyet kavramı, yaratıcılığın itici gücüdür; doğru dengeler tesis edildiğinde hem sanatçıların haklarını muhafaza eder hem de yeni sanat eserlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlar." "Dijital çağda artan risklere karşı yasal düzenlemeler elzemdir" "Dijital çağın getirdiği değişimlerle birlikte, hızlandırılmış veya yeniden düzenlenmiş versiyonların dağıtımı ve sanatçı isimlerinin küçük manipülasyonlarla değiştirilerek kullanılması gibi yöntemler, telif hakkı ihlallerinin çağdaş formları olarak karşımıza çıkıyor. Universal Music Group'un Believe ve TuneCore aleyhine açtığı 500 milyon dolarlık dava, müzik endüstrisinin dijital dönüşüm sürecinde karşı karşıya kaldığı ciddi zorlukları gözler önüne serdi. Yenilikçi eserlerin sürdürülebilirliği, ancak ve ancak fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunmasıyla mümkün. Bu sebeple, dijital çağın beraberinde getirdiği yeni risk faktörlerine karşı yasal düzenlemelerin güncellenmesi ve toplumsal farkındalığın artırılması elzemdir."

Zorlu PSM Dünya Sahnelerinden Konserlerle Baharı Karşılıyor! Haber

Zorlu PSM Dünya Sahnelerinden Konserlerle Baharı Karşılıyor!

Sevilen festivalleri öncesi müzikseverleri coşkulu ritimlerle karşılayacağı bahar programında; Katie Tupper, Kazy Lambist, UK Pink Floyd Experience, Klangphonics, Joan as Police Woman, Sylvie Kreusch ve Resa Saffa Park gibi dünya starlarının performanslarını Zorlu PSM’nin eşsiz atmosferinde müzikseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Zorlu PSM, baharı müzik tutkunlarını unutulmaz anlarla buluşturacak özel bir konser programıyla kutluyor. Dünya sahnelerinde büyük başarı yakalamış müzisyenleri sahnelerinde ağırlayarak, baharın enerjisini coşkulu ritimlerle kutlamak isteyen müzikseverler için çeşitli türlerde eşsiz bir müzik deneyimi sunuyor.  Sevilen Zorlu PSM festivallerinin öncesinde, dinleyicilere eşsiz performanslar vadeden program kapsamında sahne alacak isimler arasında; duygusal şarkılarıyla tanınan Katie Tupper, Fransız indie-pop sahnesinin öne çıkan isimlerinden Kazy Lambist, efsanevi Pink Floyd şarkılarını muazzam bir sahne şovuyla yeniden canlandıran UK Pink Floyd Experience, modern sound’larıyla dikkat çeken Klangphonics, alternatif müzik sahnesinin güçlü kadın vokallerinden Joan as Police Woman, yenilikçi tarzıyla öne çıkan Sylvie Kreusch ve etkileyici sahne enerjisiyle Resa Saffa Park gibi dünyaca ünlü sanatçılar yer alıyor. KATIE TUPPER // 18 NİSAN // %100 STUDIO // 21.00 Kanada’nın kalbinde doğan ve yaratıcı enerjisini müziğine yansıtan indie R&B sanatçısı Katie Tupper, 18 Nisan’da %100 Studio’da sahne alıyor. Saskatoon’un büyüleyici atmosferinden ilham alarak sınırları zorlayan müziğiyle dikkat çeken Tupper, Towards The End (2022) ve Where To Find Me (2023) EP’leriyle büyük beğeni topladı. 11 milyon dinlenme ve 2024 JUNO Ödülleri’nde “Geleneksel R&B-Soul Yılın Kaydı” adaylığı kazanan Tupper, yeni şarkısı Outside The Gate ile geri dönüyor.  %100 MÜZİK SUNAR: KAZY LAMBIST // 19 NİSAN // %100 STUDIO // 21.30 Fransız elektro-pop’unun önde gelen isimlerinden Kazy Lambist, 19 Nisan’da %100 Studio’da sahne alıyor. Doing Yoga ve Love Song gibi hit şarkılarıyla tanınan Kazy Lambist, son albümü Moda ile dinleyicilerini büyüleyici ve eğlenceli bir müzik yolculuğuna Zorlu PSM’de çıkarıyor.  UK PINK FLOYD EXPERIENCE // 25 NİSAN // TURKCELL SAHNESİ // 21.30 Zorlu PSM’de efsanevi grup Pink Floyd gecesi yaşanacak. Pink Floyd’un “PULSE” turnesinin 30. yılını kutlayan bu muhteşem gösteri, grubun efsanevi albümlerinden en sevilen parçalarıyla, göz kamaştırıcı ışıklar ve etkileyici bir atmosfer sunuyor. The Wall, The Dark Side of the Moon ve daha fazlasıyla Pink Floyd hayranlarının ve nostalji severlerin unutulmaz bir gece yaşayacağı UK Pink Floyd Experience Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde. %100 MÜZİK SUNAR: KLANGPHONICS // 3 MAYIS // %100 STUDIO // 21.00 Klangphonics, %100 Müzik katkılarıyla 3 Mayıs’ta Zorlu PSM %100 Studio’da sahne alıyor. 2017’de müzik eğitimi alırken bir araya gelen Maxl, Ben ve Markus, Klangphonics’i başlangıçta canlı bir grup olarak kurdu ancak zamanla DJ ve prodüktör kimliklerini de geliştirerek özgün bir müzikal tarz yarattı. 2021’de yayımladıkları “Songs to Try” EP’siyle büyük çıkış yakalayan grup, milyonlarca dinleyiciye ulaştı. 2024 sonbaharında çıkacak ilk albümleri “Perfect Opposure” ile müzikal yolculuklarında yeni bir sayfa açan Klangphonics, tekno ve house esintili albümünde modern elektronik unsurları pop prodüksiyonlarıyla harmanlıyor. 2025’in başlarında büyük bir Avrupa ve Kuzey Amerika turnesine çıkacak olan grup, 3 Mayıs’ta Zorlu PSM %100 Studio’da izleyicilere unutulmaz bir gece yaşatıyor. JOAN AS POLICE WOMAN // 6 MAYIS // %100 STUDIO // 21.30 Joan As Police Woman, 6 Mayıs’ta %100 Studio Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşuyor. Alternatif müziğin en zarif ve derinlikli seslerinden biri olan sanatçı, büyüleyici sahne enerjisi ve duygusal yoğunluğu yüksek şarkılarıyla unutulmaz bir performans sunmaya hazırlanıyor. Soul, indie rock ve art pop’u özgün bir şekilde harmanlayan Joan, kariyerinde Jeff Buckley, Lou Reed, Nick Cave ve Damon Albarn gibi efsane isimlerle çalışarak kendine has bir anlatı dili oluşturdu. Kimi zaman melankolik, kimi zaman umut dolu besteleriyle dinleyicilerini etkileyen sanatçı, kendine özgü vokali ve dokunaklı melodileriyle %100 Studio’da sahne alıyor. SYLVIE KREUSCH // 13 MAYIS // %100 STUDIO // 21.30 Sylvie Kreusch, 13 Mayıs’ta Zorlu PSM %100 Studio’da sahne alıyor. Avrupa’nın en etkileyici performansçılarından biri olarak hızla yükselen Gent merkezli sanatçı Deneysel ve pop öğelerini harmanlayan müziğiyle Soldier’s Heart ve Warhaus projelerinde yer aldıktan sonra, 2021’de büyük beğeni toplayan albümü Montbray ile kendi müzikal kimliğini tam anlamıyla ortaya koydu. Şarkılarında cesur duygulara yer veren Kreusch, müzikseverleri özgün bir yolculuğa Zorlu PSM’de çıkaracak.  RESA SAFFA PARK // 23 MAYIS // %100 STUDIO // 21.30 Pandemi döneminde yayımladığı Sunday şarkısıyla dikkat çeken Resa Saffa Park, caz, pop, indie ve disco tınılarını harmanlayan müziğiyle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Nirvana, Chet Baker ve Billie Holiday’den ilham alan sanatçı, Dumb & Numb (2020) ve Spaces (2022) albümleriyle üretken bir kariyer inşa etti. Liverpool’da üç yıl boyunca sesini geliştirdikten sonra Oslo’ya yerleşen Park, modern ve vintage öğeleri cesur sözler ve akılda kalıcı melodilerle birleştiren kendine özgü tarzıyla 23 Mayıs akşamı Zorlu PSM %100 Studio’da hayranlarıyla buluşuyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.