Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Net Sıfır Emisyon

Kapsül Haber Ajansı - Net Sıfır Emisyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Net Sıfır Emisyon haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Karbon Piyasası Danışma Kurulu İlk Toplantısını Gerçekleştirdi Haber

Karbon Piyasası Danışma Kurulu İlk Toplantısını Gerçekleştirdi

TOBB’da gerçekleşen toplantıya, İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar ve TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu katıldı. İklim Kanunu gereği kurulan ve TOBB Başkanı’nın başkanlığında teşkil edilen Danışma Kurulu, Emisyon Ticaret Sistemi ve uluslararası karbon piyasasına ilişkin istişari nitelikte kararlar almak üzere oluşturuldu. Sanayi ve iş dünyasından temsilcilerin katılımıyla gerçekleşen toplantının açış konuşmasını yapan İklim Değişikliği Başkanı Hasar, ülkemizin geleceği için kamu ve özel sektörün el ele, güçlü adımlar atacağına yürekten inandığını ifade ederek, danışma kurulunun kamu ve özel sektör arasında güçlü bir köprü olduğunu belirtti. İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesinin ardından uygulamaya yönelik gerçekleşen bu toplantıların hayata geçtiğini görmekten duyduğu memnuniyeti de dile getiren Başkan Hasar, İklim Kanunuyla karbon piyasalarının da temel bir hukuki dayanağa kavuştuğunu vurgulayarak, “Bu noktada, Danışma Kurulu, İklim Kanunu’nun çok önemli bir organıdır. Danışma Kurulu, yalnızca politika tartışmalarının yapıldığı bir platform değil, aynı zamanda çözümün üretildiği bir ortak çalışma zeminidir. Burada yapılan her değerlendirme; sistemin olgunlaşması, sorunların sahadan merkeze taşınması ve ortak aklın kurumsallaşması açısından büyük önem taşıyor” dedi. İklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil dönüşümde Türkiye’nin kritik bir süreçten geçtiğini dile getiren Başkan Hasar’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle; “Türkiye olarak iklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil dönüşüm sürecinde tarihi bir adım attık” Türkiye olarak, iklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil dönüşüm sürecinde kritik bir dönemeçteyiz. İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye olarak iklim değişikliğiyle mücadelede ve yeşil dönüşüm sürecinde tarihi bir adım attık. Artık sadece çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda yasal bir zorunluluk olarak da belirli adımların atılması gerekiyor. Bu adımların başında, sera gazı emisyonlarının azaltılması, Emisyon Ticareti Sistemi kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi, karbon piyasalarında etkin rol alınması, raporlama yapılması ve uyum planlarının hazırlanması geliyor. “Yenilikçi teknolojilere yatırım yapan, verimliliği artıran işletmeler kazançlı olacak” Pilot uygulama ile faaliyete geçirmeyi planladığımız Türkiye Emisyon Ticareti Sistemi ile sera gazı emisyonlarını azaltacak, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na karşı ülkemizin ekonomik çıkarlarını koruyacak ve yeşil dönüşüm stratejimizi güçlendireceğiz. Bu süreçte, yenilikçi teknolojilere yatırım yapan, verimliliği artıran ve karbon yönetimini iş süreçlerine entegre eden işletmeler kazançlı olacak. “Ülkemiz koşullarına uygun, adil bir ETS modeli oluşturmayı hedefliyoruz” 2053 Net Sıfır hedefimiz doğrultusunda geliştirilen ETS’nin kurulması, uygulanması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu kapsamda sistemin temel bileşenlerini oluşturmaya yönelik mevzuat hazırlıklarımız sürüyor. Emisyon Ticareti Sistemi’nin işleyişine yönelik ikincil düzenleme taslaklarında sona yaklaştık. Sistemin tasarımında; Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi (AB ETS) başta olmak üzere, uluslararası uygulamaları yakından inceledik. AB ETS’nin ilk yıllarındaki hatalarından ders alarak; ülkemiz koşullarına uygun, daha esnek ve adil bir model oluşturmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin ETS’si ile AB’deki gibi kesin ve mutlak bir emisyon azaltımına değil, emisyon yoğunluğunun azaltılmasına odaklanıyoruz. Bildiğiniz üzere, Ulusal Katkı Beyanı hedefimiz de mutlak bir azaltım taahhüdü içermiyor. Burada hedefimiz, üretimimizi baskılamadan, aynı zamanda düşük emisyonlu üretimi teşvik etmek yönündedir. Bu yaklaşım, üretim artışıyla paralel şekilde üst sınırın uyarlanmasına imkân tanıyor. Böylece sanayi üretimini baskılamadan emisyon azaltımını teşvik etmek mümkün oluyor. “Türkiye Emisyon Ticareti Sistemi gibi yenilikçi ve piyasa temelli bir yapıyı hep birlikte ülkemize kazandıracağız” Net Sıfır Emisyon hedefine giden yolda, ülkemizin potansiyelini en verimli şekilde değerlendirerek, Türkiye Emisyon Ticareti Sistemi gibi yenilikçi ve piyasa temelli bir yapıyı hep birlikte ülkemize kazandıracağız. Ücretsiz Tahsisatlandırma bu sistemde işin kalbi niteliğinde. Burada adil olmak zorundayız. Adil olmak için bir kıyaslama yapmamız gerekiyor. Kıyas değer yöntemiyle, belli ürün gruplarının emisyon yoğunluklarına göre ücretsiz tahsisatlar belirleniyor. “Bugün burada yaptığımız istişareler, geleceğin karbon piyasasının temellerini oluşturacak…” Bugün burada yaptığımız istişareler, geleceğin karbon piyasasının sağlam temellerini oluşturacağına bütün kalbimle inanıyorum. Kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum olarak el ele verdiğimizde bu dönüşümü yalnızca yönetmekle kalmayacak, aynı zamanda önemli fırsatlara da dönüştürebileceğiz. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu Toplantıya başkanlık eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise, toplantının Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde bir köşe taşı olduğuna değinerek, “Yeşil mutabakat süreci Türkiye’nin yeni kalkınma stratejisidir. Bu fırsatı doğru kullanırsak, çevreci ve iklim dostu bir büyümeyi başarabiliriz” dedi. ETS gelirlerinin ülkemizde de özel sektörün yeşil dönüşüme uyum sağlaması için kullanılması gerektiğini belirten Başkan Hisarcıklıoğlu, “Gelirlerin özel sektörün dönüşüm yatırımlarına da yönlendirilmesi, raporlama ve doğrulama süreçlerinin sade ve dijital olması, süreci sadece bir uyum zorunluluğu olmaktan çıkarıp yeni bir rekabet tasarımı haline getirilmesi uygun olacaktır. Böylece erken uyum sağlayan şirketlerimiz küresel değer zincirinde tercih edilir, tedarikçi olma avantajları artar ve Türkiye menşeili ürün güçlenebilir. Geçmişte kuralları erkenden anlayıp fırsata çevirdiğimiz gibi bugün de karbon piyasasını sanayimizin yeşil, verimli ve teknoloji yatırımlarının ana omurgası yaparak yeni bir sanayi sıçramasına imza atabiliriz” şeklinde konuştu Toplantının ardından alınan kararlar, İklim Değişikliği Başkanlığınca Karbon Piyasası Kuruluna sunulacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yeni Düzenlemelerle Yalıtımda Yeni Bir Dönem Başlıyor! Haber

Yeni Düzenlemelerle Yalıtımda Yeni Bir Dönem Başlıyor!

İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, binaları sürdürülebilir geleceğe hazırlayan bu düzenlemelerin, yalıtım sektöründe yeni bir dönemin kapılarını araladığını vurguladı. Türkiye'nin enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik 2025 yılı içinde yürürlüğe giren üç önemli yasal düzenleme; yalıtım sektöründe yeni bir dönemin başlangıcına işaret ediyor. 1 Nisan 2025'te güncellenen TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı, 30 Haziran 2025'te yürür lüğe giren Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ ve son olarak 9 Temmuz 2025 tarihinde imzalanan İklim Kanunu, enerji tasarrufu, sürdürülebilir kalkınma ve çevre dostu binalar hedefi doğrultusunda birbirini tamamlayan önemli adımlar olarak nitelendiriliyor. Yapılan düzenlemelerin hem yalıtım sektörüne hem de ülke ekonomisine etkilerine dikkat çeken İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, "Kısa aralıklarla yayımlanan bu üç önemli düzenleme; ülkemizin enerji ithalatını azaltma hedefiyle uyumlu biçimde, yalıtım sektöründe nitelikli büyümeyi desteklerken, bina stokunun çevresel etkilerini azaltmayı ve yapıların uzun vadeli performansını artırmayı amaçlamaktadır. Teknik standartların yükseltilmesi ve stratejik uygulamaların sahaya yansıtılmasıyla hem ülke ekonomisine katkı sağlanması hem de bireysel enerji faturalarının düşürülmesi hedeflenmektedir" de di. Yeni Tebliğ ile Enerji Performansında Bölgesel ve Hassas Yaklaşım Yasal düzenlemelerle geçerli olan değişiklikleri, Türkiye'nin enerji verimliliği hedefleri açısından son derece kritik bir dönüm noktası olarak yorumlayan Murat Savcı, "Binalarda Enerji Performansı Ulusal Hesaplama Yöntemine Dair Tebliğ, yeni yapılacak binalarda enerji performansını artırmak amacıyla daha hassas ve bölgesel koşullara uygun bir hesaplama sistemini devreye alırken, TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı'ndaki güncellemelerle uyumlu biçimde, yalıtım kalınlıklarının artırılmasını ve U değerlerinin düşürülmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu tebliğ, yeni yapılacak binaların tasarımından uygulamasına kadar enerji performansı kriterlerini yeniden şekillendirerek çok daha hassas, bilimsel ve yerel koşullara uygun bir hesaplama metod olojisi ortaya koymuştur. Binaların enerji performansını ölçen ve sınıflandıran BEP-TR yazılımında yapılan bu kapsamlı güncelleme sayesinde, tasarım aşamasında binaların gerçek enerji ihtiyaçları daha doğru şekilde belirlenecek; iklim verilerine göre ısı yalıtım kalınlıkları ve uygulama detayları bölgesel gereksinimlere uygun biçimde optimize edilecektir. Tebliğ kapsamında meteorolojik istasyon sayısının 84'ten 730'a çıkarılması da ülkemizin coğrafi çeşitliliğini daha iyi yansıtan detaylı ve hassas enerji hesaplamalarını mümkün kılacaktır" diye konuştu. Soğutma İhtiyacına Duyarlı Yeni Dönem Tebliğ ile birlikte getirilen en önemli değişikliklerden birinin de ısı yalıtım gereksinimlerinin yalnızca ısıtma ihtiyacına göre değil, aynı zamanda soğutma ihtiyacına göre de tanımlanması olduğunu vurgulayan Murat Savcı, "Bundan böyle Türkiye'nin farklı iklim bölgelerindeki binalar artık hem yaz hem kış konforunu en az enerjiyle sağlamaya yönelik şekilde tasarlanacaktır. Geçtiğimiz yıl enerji ithalatı için yaklaşık 70 milyar dolar harcayan ülkemizde, enerjinin yaklaşık yüzde 33'ü binalarda tüketilmektedir. Bu tüketimin yüzde 80'i ise ısıtma ve soğutmaya ayrılmaktadır. Bu tablo, ısıtma ve soğutma giderlerinin azaltılmasının hem bireysel bütçeye hem de ülke ekonomisine sağlayacağı katkıyı açıkça ortaya koymaktadır" dedi. İklim Kanunu ile Enerji Verimliliği Stratejileri Güçleniyor Yeni düzenlemelerle teknik zemini hazırlanan bu dönüşümün, 9 Temmuz'da yürürlüğe giren İklim Kanunu ile daha geniş bir çerçeveye taşındığını belirten İzocam Genel Direkt örü Murat Savcı, "İklim Kanunu Türkiye'nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanmış kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır. Karbon emisyonlarının azaltılmasına yönelik sorumlulukların kamu, özel sektör ve bireyler arasında paylaştırıldığı Kanun; aynı zamanda iklim değişikliğine uyum, karbon fiyatlandırması, döngüsel ekonomi ve yeşil finansman gibi başlıkları da içermektedir. Kanunda binalarla ilgili hedeflerin bağlayıcılığı henüz detaylandırılmamış olmakla birlikte, yapı sektörü için enerji, su ve hammadde verimliliğini artırma yükümlülükleri açıkça tanımlanmıştır. Bu yönüyle, Binalarda Enerji Performansı Tebliği ve TS 825 standardındaki revizyonlar, Kanun'un hedeflerini sahada hayata geçirecek teknik ve operasyonel araçlar niteliğindedir. Gerek tebliğ ile getirilen yeni hesaplama yöntemleri ve zorunlu yalıtım değerleri, gerekse İklim Kanunu ile getirilen yaptırımlar, Avrupa Birliğ i'nin enerji limitlerine uyumu güçlendirecek, ithalat bağımlılığımızı azaltacak ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerimize önemli bir katkı sağlayacaktır" diye konuştu. Yalıtım Sektöründe Büyüme Beklentisi Yeni yasal çerçeveyle birlikte yalıtım sektörünün kalite anlamında büyümesini beklediklerini kaydeden Murat Savcı, malzeme kalınlıklarının artmasının ve enerji verimliliği kriterlerinin yükselmesinin, yüksek performanslı yalıtım çözümlerine olan ihtiyacı artırdığını ifade etti. Bu dönüşümün başarıya ulaşması için uygulama ve denetimin önemine de dikkat çeken Murat Savcı, "Yasal düzenlemelerin etkili olabilmesi sahada doğru şekilde uygulama yapılmasına ve düzenli denetlemeye de bağlıdır. Özellikle yalıtım gibi yüksek tasarruf potansiyeline sahip uygulamaların yaygınlaş tırılması, Türkiye'nin ulusal katkı beyanlarında yer alan iklim taahhütlerine ulaşmasında kritik rol oynayacaktır" dedi. İzocam olarak sektördeki bu dönüşümü desteklemeye devam ettiklerini de vurgulayan Murat Savcı sözlerini şöyle tamamladı: "Yeni düzenlemeleri, ülkemizin düşük karbonlu kalkınma sürecinde bütünleyici bir adım olarak değerlendirmekteyiz. İzocam olarak, geliştirdiğimiz çevre dostu ve yüksek verimli yalıtım çözümlerimizle bu dönüşüme öncülük etmekten gurur duymaktayız." Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

İklim Kanunu: Türkiye'nin Yeşil Dönüşüm Yolculuğunda Dönüm Noktası mı, Yeni Riskler mi? Haber

İklim Kanunu: Türkiye'nin Yeşil Dönüşüm Yolculuğunda Dönüm Noktası mı, Yeni Riskler mi?

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), iklim değişikliğiyle mücadelede ülkenin yol haritasını çizecek tarihi bir adım atarak İklim Kanunu Teklifi'ni kabul etti. Bu yeni kanun, Türkiye'nin 2053 net sıfır emisyon hedefini yasal zemine oturtmasıyla büyük önem taşıyor. Enerjiden sanayiye, ulaşımdan tarıma kadar birçok sektörü derinden etkileyecek olan kanun, ülkenin yeşil dönüşüm sürecinde iddialı hedefler belirlerken, beraberinde bazı riskleri ve uygulama zorluklarını da getiriyor. İklim Kanunu Neler Getiriyor? Yeni İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim politikalarını güçlendirmeyi ve uluslararası taahhütlerini yerine getirmeyi hedefleyen çeşitli mekanizmalar ve düzenlemeler içeriyor: 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi Yasal Zemin Kazandı: Türkiye, Paris Anlaşması kapsamında belirlediği 2053 net sıfır emisyon hedefini bu kanunla yasal bir zorunluluk haline getirdi. Bu, tüm sektörlerin bu hedefe ulaşmak için adımlar atması gerektiği anlamına geliyor. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) Hazırlığı: Kanun, AB'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi uygulamalara uyum sağlamak amacıyla bir Emisyon Ticaret Sistemi'nin (ETS) kurulması için yasal altyapıyı oluşturuyor. Bu sistemle şirketler, karbon emisyonları için ödeme yapmak veya emisyon izinleri satın almak zorunda kalabilirler. Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planları: Kanun, emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için ulusal ve sektörel düzeyde stratejilerin ve eylem planlarının hazırlanmasını zorunlu kılıyor. Bu planlar, hangi sektörlerin ne kadar emisyon azaltımı yapacağını ve hangi teknolojilere yatırım yapılacağını belirleyecek. İklim Değişikliği Başkanlığı'nın Güçlendirilmesi: İklim politikalarının koordinasyonu ve uygulanması için ilgili kamu kurumlarının yetkileri ve kapasiteleri artırılacak. Yeşil Finansman ve Teşvikler: Kanun, yeşil projelere ve düşük karbon teknolojilerine yönelik finansman mekanizmalarının ve teşviklerin geliştirilmesinin önünü açıyor. Riskler ve Uygulama Zorlukları Neler? İklim Kanunu, büyük fırsatlar sunsa da, beraberinde önemli riskleri ve uygulama zorluklarını da barındırıyor: Ekonomik Yük ve Rekabet Gücü Kaybı Riski: Özellikle enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren firmalar için emisyon azaltım hedefleri ve ETS maliyetleri ek yük getirebilir. Bu durum, yeterli destek ve teşvik mekanizması olmadan bazı sektörlerde rekabet gücü kaybına yol açabilir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) bu dönüşüm maliyetlerini karşılamakta zorlanabilir. Yetersiz Finansman: Yeşil dönüşüm için milyarlarca dolarlık yatırım gerekiyor. Uluslararası ve ulusal yeşil finansman kaynaklarına erişim, kanunun hedeflerine ulaşmasında kritik önem taşıyor. Yetersiz finansman, hedeflerin kağıt üzerinde kalmasına neden olabilir. Teknolojik Dönüşüm ve Kapasite: Düşük karbon teknolojilerine geçiş, Ar-Ge yatırımları ve teknolojik altyapının güçlendirilmesini gerektiriyor. Bu alanda yetersiz kapasite veya uzman eksikliği, dönüşüm sürecini yavaşlatabilir. Sektörler Arası Adaletsizlik: Emisyon azaltım yükünün sektörler arasında adil dağıtılması büyük önem taşıyor. Bazı sektörlerin (örneğin kömüre dayalı enerji santralleri) dönüşümü diğerlerinden daha maliyetli ve zorlu olabilir. SKDM'ye Uyum ve İhracatın Etkilenmesi: Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyum süreci, ihracatçı firmalar için önemli bir eşik. Kanun, bu uyumu sağlamayı amaçlasa da, sürecin doğru yönetilememesi Türk ihracatının olumsuz etkilenme riskini taşıyor. Sosyal Etkiler: Fosil yakıtlara dayalı sektörlerde yaşanabilecek dönüşüm, istihdamda değişimlere yol açabilir. Bu geçişin sosyal etkilerinin iyi yönetilmesi, yeni iş alanlarının yaratılması ve iş gücünün yeşil ekonomiye adapte edilmesi gerekiyor. İklim Kanunu, Türkiye'nin iklimle mücadeledeki kararlılığını gösteren bir adım. Ancak başarısı, belirlenen hedeflere ulaşmak için uygulanacak somut politikaların etkinliğine, sağlanacak finansman ve teşviklere, sektörlerin dönüşümüne verilecek desteğe ve kapsayıcı bir geçiş sürecinin yönetilmesine bağlı olacak. Türkiye'nin bu büyük dönüşümde hem çevresel faydaları yakalaması hem de ekonomik ve sosyal riskleri en aza indirmesi kritik önem taşıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.