Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Otomasyon

Kapsül Haber Ajansı - Otomasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Otomasyon haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Geleceğin Sanayisi Suudi Arabistan’da Şekillendi Haber

Geleceğin Sanayisi Suudi Arabistan’da Şekillendi

Suudi Arabistan, küresel sanayide güçlü bir konum edinme yolunda tarihi bir adım atarak, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanlığı, Deutsche Messe ve Riyadh Exhibitions Company iş birliğiyle Riyad'da 1-3 Aralık tarihleri arasında ilk kez düzenlenen, “Teknolojiyle Geleceği Güçlendirmek” temalı Suudi Arabistan Endüstriyel Dönüşüm Fuarı başarıyla tamamlandı. Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bandar Alkhorayef, fuar kapsamında otomasyon ve ileri teknoloji çözümleri konusunda uzmanlaşmış global şirketlerin üst düzey yöneticileriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerde, Krallık'taki yatırım olanakları, akıllı üretim teknolojilerinin yerelleştirilmesi, yarı iletken üretimi, endüstriyel inovasyonun desteklenmesi ve iş gücü gelişimine yönelik başlıklar görüşmelerin gündem maddelerini oluşturdu. İleri teknolojileri hızlandırmak için stratejik girişimler başlatıldı Bakanlık fuar sırasında, Krallığın endüstriyel dönüşümünü desteklemek ve ileri teknolojileri hızlandırmak için stratejik girişimler de başlattı. Bu doğrultuda, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST) ile yürütülen iş birliği kapsamında, uygulamalı araştırmaları güçlendirmek ve endüstriyel inovasyonu yerelleştirmek amacıyla, Yenilikçi Endüstriyel ve Madencilik Ürünleri Programı Platformu başlatıldı. Ayrıca, girişimcilerin özel dijital modelleme ve üretim programları aracılığıyla eklemeli üretim pazarına erişimini kolaylaştıran yeni bir girişim de duyuruldu. Girişimler kapsamında, İleri İmalat ve Üretim Merkezi (AMPC) bünyesinde yer alan üniversitelere ve yetkinlik merkezlerine tahsis edilmek üzere, toplam değeri 4 milyon SAR olan çeşitli endüstriyel robotların temin edilmesi de kapsam dâhiline alındı. Bu robotlar; uygulamalı eğitimi güçlendirmeyi, Ar–Ge faaliyetlerini desteklemeyi ve inovasyonu teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu girişim, AMPC ile Çinli Virtual Mind Holding (VMH) arasında kurulan stratejik ortaklığın bir parçası olarak hayata geçirildi. Bakanlık ayrıca kâr amacı gütmeyen Makine ve Ekipman Derneği (Machinery and Equipment Association) kuruluşunun faaliyete geçirildiğini duyurdu. Fuar kapsamında imzalanan iş birlikleriyle teknolojilerin yerelleştirilmesi amaçlanıyor Fuar kapsamında, yerel ve uluslararası kamu ile özel sektör kuruluşları arasında çok sayıda önemli anlaşma ve mutabakat zaptı imzalandı. Bu iş birlikleri; ileri üretim, teknoloji, tedarik zincirleri, Ar-Ge ve endüstriyel hizmetler gibi alanlarda ortak çalışmaları güçlendirmeyi, endüstriyel yatırım fırsatlarını geliştirmeyi ve Krallık’ta ileri teknolojilerin yerelleştirilmesini desteklemeyi amaçlıyor. Operasyonel kalite alanında mükemmelliğe ulaşan 36 Suudi fabrikaya ödül Bakanlık ayrıca AMPC tarafından verilen Dördüncü Sanayi Devrimi Çözümleri Ödülü'nü almaya hak kazanan şirketleri onurlandırırken, 2025 Kalite Ödülleri kapsamında uluslararası ISO standartlarını karşılayarak, operasyonel kalite alanında mükemmelliğe ulaşan 36 Suudi fabrikayı da ödüllendirdi. Tören kapsamında, yapay zekâ ve dijital dönüşüm alanındaki yenilikçi çalışmalarıyla öne çıkan Microsoft Akıllı Üretim Ödülü’nün (MIMA) kazananları da açıklandı. Konferansta 16’dan fazla oturum gerçekleşti Fuar kapsamında gerçekleşen konferans, Suudi Arabistan ve yurt dışından 50'den fazla konuşmacının katılımıyla 16'dan fazla panel oturumu ve atölye çalışmasından oluşan kapsamlı bir programa ev sahipliği yaptı. Oturumlarda akıllı üretimdeki küresel eğilimler, yetenek geliştirme stratejileri ve yeni teknolojilere yönelik yatırım fırsatları da ele alındı. Fuar ayrıca ileri endüstriler, yapay zekâ, endüstriyel IoT, akıllı tedarik zincirleri, otomasyon ve dijitalleştirme çözümleri alanlarında uzmanlaşmış 266'dan fazla şirketi bir araya getirerek, güçlü bir uluslararası katılımın oluşmasına katkı sağladı. Hannover Messe’nin küresel fuar ağının bir parçası olarak konumlanan Suudi Arabistan Endüstriyel Dönüşüm Fuarı, bölgede bu ölçekte düzenlenen ilk etkinlik olarak öne çıkıyor. Fabrikaları, ileri üretim teknolojileri sunan uluslararası sağlayıcılarla buluşturarak ülkenin sanayi dönüşümüne ivme kazandıran fuar, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda bölgesel ve küresel bir sanayi merkezi olma iddiasını daha da pekiştiriyor.

2026 Sanayi Yatırımlarında Toparlanmanın Hız Kazanacağı Bir Yıl Olabilir  Haber

2026 Sanayi Yatırımlarında Toparlanmanın Hız Kazanacağı Bir Yıl Olabilir 

Sanayi sektöründe 2024 ve 2025 boyunca ertelenen yatırımların, 2026 itibarıyla yeniden devreye alınması bekleniyor. Finansman koşullarının kademeli olarak normalleşmesi, verimlilik odaklı üretim anlayışının güçlenmesi ve stratejik sektörlerde artan yatırım ihtiyacı, sanayi yatırımlarında yeni bir toparlanma dönemine işaret ediyor. Özellikle takım tezgâhları, otomasyon ve ileri üretim teknolojileri alanında gözlenen bu eğilim, yalnızca kapasite artışını değil; maliyet yönetimi, üretim sürekliliği ve kalite standartlarını da yeniden şekillendiriyor. Sanayiciler, belirsizliklerin yüksek olduğu bir dönemin ardından yatırımlarını daha seçici, daha verimlilik odaklı ve daha uzun vadeli planlamaya yöneltiyor. Bu dönüşüm, üretim ekosisteminde güçlü teknik altyapıya ve sürdürülebilir çözümlere sahip firmaları öne çıkarıyor. Küresel ölçekte jeopolitik riskler, ticaret dengelerinde yaşanan değişimler ve yüksek finansman maliyetleri, son iki yılda sanayi yatırımlarının yavaşlamasına neden oldu. Buna rağmen üretimden tamamen uzaklaşmak yerine, sanayiciler yatırımlarını ertelemeyi ve daha verimli çözümler aramayı tercih etti. 2026’ya yaklaşırken, özellikle sapma toleransı düşük sektörlerde bu ertelenmiş yatırımların yeniden gündeme gelmesi bekleniyor. Savunma sanayii, havacılık, medikal ve enerji gibi alanlar bu sürecin lokomotifi konumunda bulunuyor. Bu sektörlerde artan üretim hacmi, takım tezgâhları ve ileri işleme teknolojilerine olan talebi doğrudan etkiliyor. Sanayi artık yalnızca üretim miktarına değil, üretim başına elde edilen verime odaklanıyor. Verimlilik ve teknoloji yatırımı öne çıkıyor Artan işçilik maliyetleri, enerji giderleri ve operasyonel riskler, üretimde teknolojinin rolünü daha kritik hale getiriyor. Robotik sistemler, otomasyon çözümleri ve yapay zekâ destekli CNC teknolojileri, şirketlerin maliyet yapılarını daha öngörülebilir hale getiriyor. Sanayiciler, yeni yatırımlarını planlarken yalnızca makine bedeline değil; üretim sürekliliğine, servis gücüne ve uzun vadeli performans stabilitesine bakıyor. Bu yaklaşım, teknolojik altyapısı güçlü ve satış sonrası hizmet kabiliyeti yüksek firmaların sektör genelinde ayrışmasını sağlıyor. 2026’da yatırımların niteliğinin, niceliğinden daha fazla konuşulacağı bir döneme girilmesi bekleniyor. Bu da sanayi ekosisteminde kalıcı ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir zemin oluşturuyor. Finansman koşullarının sanayicilerin yatırım kararları üzerindeki etkisi hakkında değerlendirmelerde bulunan GNC Makina Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Çetinkaya, “Bugün sanayicinin önündeki en kritik engellerden biri finansmana erişim. Yatırım ihtiyacı ortadan kalkmıyor ancak maliyet baskısı nedeniyle işletmeler daha temkinli hareket ediyor. Bu tabloya karşı 2026’da daha kapsayıcı ve yükü hafifleten finansman çözümlerini hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Operasyonel kiralama modelimiz, makine yatırımını bir sermaye harcaması olmaktan çıkarıp yönetilebilir bir işletme giderine dönüştüren yapısıyla üreticiler için güçlü bir alternatif sunuyor. Böylece şirketler, yüksek teknolojiye erişirken nakit akışlarını koruyabiliyor ve yatırım kararlarını ertelemek zorunda kalmıyor. Gelecek dönemde finansman kolaylığı, teknoloji kadar kritik bir ayrıştırıcı olacak; biz de sanayicinin bu geçişi daha sağlıklı yönetebilmesi için tüm modellerimizi yeniden yapılandırıyoruz.” ifadelerini kullandı. Takım tezgâhları sektörü uzun süredir ithalat ağırlıklı bir yapı içerisinde ilerliyor. Uzak Doğu merkezli üreticiler, teknoloji-disiplin birlikteliği ve fiyat-performans dengesiyle küresel pazarda güçlü bir konumda yer alıyor. Türkiye’de ise sanayiciler, doğru tedarik ilişkileri sayesinde bu ekosistemi üretim süreçlerine entegre etmeye çalışıyor. 2026’da talebin, özellikle yüksek hassasiyetli CNC tezgâhları ve otomasyon uyumlu makineler üzerinde yoğunlaşması öngörülüyor. Bu süreçte, teknik danışmanlık, proje bazlı mühendislik ve hızlı servis kabiliyeti daha belirleyici hale geliyor. Sektör, yalnızca makine satan değil; üretim verimliliğini yöneten markalara doğru evriliyor. “2026’nın verimlilik odaklı bir toparlanma yılı olacağını düşünüyoruz” Sanayi yatırımları hakkında açıklamalarda bulunan GNC Makina Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Çetinkaya, “Sanayi yatırımlarında yaşanan bu geçici yavaşlamayı kalıcı bir küçülme olarak okumuyoruz. Aksine, 2026’nın verimlilik odaklı bir toparlanma yılı olacağını düşünüyoruz. GNC Makina olarak bu sürece yalnızca ürün tedarik eden bir yapı olarak değil, üretim süreçlerini bütüncül şekilde ele alan bir çözüm ortağı olarak hazırlanıyoruz. Gelişmiş CNC teknolojileri, otomasyon uyumlu makineler ve proje mühendislik yaklaşımımızla sanayicimizin hem mevcut parkurlarını daha verimli kullanmasına hem de yeni yatırımlarını daha doğru planlamasına destek oluyoruz. Önümüzdeki dönemde şekillenecek sanayi yatırımlarında, teknik kapasite ve sürdürülebilir verimliliğin belirleyici olacağına inanıyoruz” dedi.

Müşteri Deneyimi Yönetimi 2026'da Kişiselleştirilmiş Etkileşimle Şekillenecek Haber

Müşteri Deneyimi Yönetimi 2026'da Kişiselleştirilmiş Etkileşimle Şekillenecek

Bir yanda müşteri deneyimi (CX) skorlarında kayda değer bir ilerleme sağlayamayan markalar, diğer yanda sorunların büyük bölümünü insan müdahalesi olmadan çözebilen yeni nesil yapay zekâ teknolojileri bulunuyor. Bu keskin dönüşümün ortasında şirketler; kişiselleştirme, şeffaflık, veri güveni, insan dokunuşu ve çok kanallı iletişimde temel bir yeniden yapılanma yapmak zorunda. PCX CEO'su Mustafa Murat Gül, 2026'da rekabet avantajı yaratacak müşteri deneyimi anlayışının sadece hız, teknoloji ve otomasyonla değil, aynı zamanda empati, bağlam bilgisi ve etik iletişim üzerine inşa edileceğini vurguluyor. Geride bırakmaya hazırlandığımız 2025 yılı, müşteri deneyimi açısından zorlu bir yıl olarak kayda geçti. Forrester'ın 2025 Global Customer Experience Inde x verileri, markaların büyük bölümünün müşteri deneyimi performansında kayda değer bir ilerleme sağlayamadığını ortaya koyuyor. 469 marka üzerinde yapılan analizde, markaların yüzde 21'i müşteri deneyimi puanlarında gerilerken, sadece yüzde 6'sı ilerleme kaydetti. Yüzde 73'ünde ise müşteri memnuniyetinde herhangi bir değişim gözlenmedi. Bu tablo, şirketlerin söylemleri ile müşterilerin yaşadığı gerçek deneyim arasındaki boşluğun büyüklüğünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyarken, PCX CEO'su Mustafa Murat Gül, müşteri deneyimi stratejilerinde beklenen köklü değişimlere dikkat çekiyor. Müşteri deneyiminde sorunların yüzde 80'ini yapay zekâ çözecek 2026'ya girerken şirketlerin müşteri deneyimi stratejilerini teknoloji, organizasyon ve iletişim boyutunda yeniden yapılandırması gerektiğine dikkat çeken Mustafa Murat Gül, "Yeni dönemde en belirgin eğil imlerden biri, yapay zekâ çözümlerinin yükselişi olacak. 2029'a kadar müşteri hizmetlerinde karşılaşılan yaygın sorunların yüzde 80'i, insan müdahalesi olmadan yapay zekâ asistanları tarafından çözülebilecek. Bu, sistemlerin artık yalnızca öneri veya bilgi sunmakla kalmayıp; işlem yapabilen, karar alabilen ve süreçleri yürütebilen etkin aktörler haline geldiği anlamına geliyor. Üstelik bu dönüşüm, öngörücü, proaktif ve kişiselleştirilmiş deneyimler sunan yeni bir model yaratıyor" dedi. Yapay zekâ ile gelen otomasyonun tek başına yeterli olamayacağına da vurgu yapan Gül, "Araştırmalar, 2028'e kadar teknoloji tedarikçilerinin müşteri destek ve servis etkileşimlerinin yüzde 68'inin yapay zekâ tarafından yönetilebileceğini öngörüyor. Buna karşılık, insan temasının empati, esneklik ve karmaşık durum yönetimi gibi kritik yetkinlikleri tamamen bırakmayacağını ortaya koyuyor. Bu nedenle insan v e otomasyon dengesinin, müşteri deneyimi stratejisinin merkezinde yer alması gerekiyor" diye ekledi. Müşteriye Uygun Kişiselleştirilmiş Teklifler Daha Fazla Değer Kazanacak Yeni dönemde kişiselleştirme anlayışında köklü bir değişim yaşandığına işaret eden Gül, "Artık herkese özel ama genel teklifler değil, müşterinin bağlamına ve ihtiyaçlarına uygun, ince düşünülmüş kişiselleştirilmiş teklifler değer kazanıyor" diyor. Güven ve şeffaflığın da artık müşteri deneyimi stratejisinin merkezinde yer aldığını vurgulayan Gül, şunları söyledi: "Yapay zekâ ve otomasyonun yükseldiği bir ortamda müşteriler, şirketlerin veri toplama, kullanma ve kişiselleştirme süreçlerini açıkça anlamak istiyor. Çoğu müşteri, yapay zekâ ile yapılan etkileşimlerde kiminle iletişim kurduğunu bilmek istiyor. Bu nedenle şirketler, teknolojik yatırımlarını etik, şeffaf ve müşteri onayına dayalı iletişim stratejileriyle desteklemek zorunda." Omnichannel stratejileri de artık yalnızca kanalları birleştirmekle sınırlı değil; tutarlı, anlamlı ve bağlamsal deneyimler sunmak öncelik haline geliyor. Tüm bu gelişmeler ışığında 2026, müşteri deneyiminde hız, anlam ve güvenin dengelendiği bir yıl olacak. Biz de PCX olarak, çağrı merkezi yönetiminden çok kanallı iletişim stratejilerine, dijital müşteri hizmetlerinden veri analitiğine kadar geniş bir yelpazede sunduğumuz hizmetlerle iş ortaklarımızın geleceğe hazırlıklı olmasını sağlıyoruz. Bu süreçlerde empatiyi operasyonel standart haline getirerek, markaların müşterileriyle daha güçlü ve kalıcı bir duygusal bağ kurmasına olanak tanıyoruz."

Üniversite Sınavına Hazırlıkta Yapay Zekâ Devrimi! Haber

Üniversite Sınavına Hazırlıkta Yapay Zekâ Devrimi!

Türkiye’de milyonlarca öğrenci aynı sorunu yaşıyor: “Ne çalışacağım, nasıl ilerleyeceğim, eksiklerimi nasıl kapatacağım, motivasyonumu nasıl koruyacağım?” Öğretmenlerin onlarca öğrenciyi takip etmeye gücü yetmiyor, veliler çocuklarının gerçek durumunu göremiyor, kurumlar hâlâ değişmeyen yöntemlerle süreç yönetmeye çalışıyor. Özellikle üniversite hazırlık süreci dağınık, verimsiz ve yorucu. İşte bu tabloyu kökten değiştirmeye aday bir yapay zekâ geliştirildi: v7 Groove. Take Off İstanbul’da ilk kez sahneye çıkacak olan v7 Groove, üniversite sınavı hazırlığında Türkiye’de bugüne kadar görülmemiş düzeyde kişisel bir öğrenme deneyimi sunuyor. Her öğrenciye kendi koçu! v7 Groove, her öğrenci için tamamen kişiye özel bir çalışma planı oluşturuyor. Öğrencinin seviyesi, eksikleri, çalışma ritmi ve günlük duygu durumunu dikkate alarak otomatik bir program oluşturuyor; havuzdaki en uygun soruları tam zamanında öğrenciye sunuyor. Bu, “gerçek anlamda bire bir koçluk” deneyimi. Üstelik tamamen yapay zekâ ile. Çalışma düzeni + duygu düzeni = Sınav başarısının iki temel taşı Platform, öğrencinin yalnızca “hangi konuyu bilmediğini ve neye çalışması gerektiğini” değil, nasıl daha iyi odaklandığını, ne zaman mola vermesi gerektiğini, hangi çalışma ritmiyle en verimli olduğunu da takip ediyor. v7 Groove, son yılların en etkili yaklaşımı olan “öğrenci davranışı ve duygu düzeni” modelini Türkiye’de ilk kez bu düzeyde uygulayan sistem. Sınav değerlendirmede bir dönem kapanıyor: Optik okuyucuya veda v7 Groove’un en çok ses getirecek yeniliklerinden biri de optik okuyucuya ihtiyacı kaldırması. v7 Groove, telefonla çekilen bir sınav kâğıdını birkaç saniyede okuyor. Optik okuyucu yok. Makine yok. Ek maliyet yok. Bu teknoloji sayesinde sınav değerlendirme süreç yönetimi çok daha hızlı, hatasız ve erişilebilir hâle geliyor. Öğretmen ve kurumlar için tam otomasyon Ödev takibi, ilerleme analizi ve yıllık akademik akış… Hepsi otomatik. Öğretmenler artık zamanlarını veriye değil, öğrencilerine ayırabilecek. Oluşan öneri çalışma programı tamamen öğretmenin kontrolünde! Öğretmen isterse “bir komutla” programı baştan düzenleyebilecek, isterse ekleme/çıkarma yapabilecek. Böylece öğrencisine en uygun yolu belirlerken güçlü bir veri altyapısını yanında bulmuş olacak. Kurumlar ise tüm süreci tek bir panelden yönetebilecek. Pilot uygulama Şubat 2026’da başlıyor • 20.000’den fazla soru işlendi. • 10 pilot kurum hazır. • İlk fazda 2.000 öğrenci platforma dahil olacak. Türkiye’de üniversite sınavına hazırlık kültürünü dönüştürecek bu adımın sahibi, v7 Teknoloji Kurucusu Musab Ensar Ertürk. Ertürk, v7 Groove’u “Her öğrenciye kendi kişisel destek koçunu veriyoruz. Eğitimde dağınıklığı bitirip öğrenciyi, öğretmeni, kurumu ve veliyi aynı ekosistemde buluşturuyoruz.” şeklinde özetliyor. Take Off İstanbul’da deneyim alanı v7 Groove’un basınla ilk buluşması, Take Off İstanbul’da olacak. Basın mensupları, fuar alanında: • kişisel öğrenme planının nasıl oluşturulduğunu, • telefonla sınav okuma sistemini, • öğretmen panelinin otomatik işleyişini bire bir deneyimleyebilecek.

Sanayinin Geleceğini Şekillendirecek En Önemli 4 Trend Haber

Sanayinin Geleceğini Şekillendirecek En Önemli 4 Trend

Küresel rekabetin sertleştiği, maliyet baskılarının arttığı ve teknolojinin üretim süreçlerine hızla entegre olduğu bir dönemde, Türkiye sanayisi kritik bir eşikten geçiyor. İşletmelerin verimlilik, kalite ve sürdürülebilirlik hedeflerini yeniden tanımlayan bu dönüşüm; robotik sistemlerden veri analitiğine, enerji yönetiminden CNC ekosistemindeki dijitalleşmeye kadar geniş bir alanı kapsıyor. Sanayi yatırımlarında yön belirleyici rol oynayan bu dört trend, 2026 ve sonrasında üretim modellerinin tamamen yeniden şekilleneceğini gösteriyor. Otomasyon ve robotik entegrasyon sanayinin yeni standardı oluyor Üretim hatlarında otomasyon sistemlerinin ve robotik çözümlerin hızla yaygınlaşması hem verimliliği hem de kalite tutarlılığını artıran en kritik faktörlerden biri hâline geldi. Robotik hücreler özellikle tekrarlayan operasyonlarda insan hatasını en aza indirirken, üretim bandının hızını artırarak rekabet gücünü doğrudan etkiliyor. KOBİ’lerin dahi otomasyon yatırımlarına yönelmesi, dönüşümün sadece büyük ölçekli tesislerle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Yapay zekâ ve büyük veri, üretim yönetimini tamamen değiştiriyor Akıllı fabrika yaklaşımının merkezinde büyük veri analitiği ve yapay zekâ yer alıyor. Kestirimci bakım uygulamaları, makine duruşlarını azaltıyor; gerçek zamanlı veri analizi ise üretim akışını optimize ederek maliyetleri aşağı çekiyor. Bu dönüşüm; CNC tezgâhlarının performans takibinden enerji yönetimine kadar üretim hattının tüm bileşenlerini daha öngörülebilir, ölçülebilir ve kontrol edilebilir hâle getiriyor. Sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği yatırım stratejilerinin merkezine yerleşiyor Enerji maliyetlerinin artması ve uluslararası regülasyonların sıkılaşması, işletmeleri daha düşük enerji tüketen, çevresel etkisi azaltılmış teknolojilere yönlendiriyor. Modern tesis tasarımları artık karbon ayak izinin azaltılması, geri dönüşüm odaklı süreçler ve enerji verimliliği kriterleriyle şekilleniyor. Bu değişim, sadece çevresel sorumluluk değil; aynı zamanda uzun vadeli rekabet avantajı sağlayan bir yatırım stratejisi olarak görülüyor. İleri üretim teknolojileri ve CNC ekosisteminde dijital dönüşüm hızlanıyor Yeni nesil CNC tezgâhları artık yüksek hassasiyet ve işleme kapasitesini dijital altyapı ile birleştiriyor. Uzaktan izleme, adaptif kontrol, yapay zekâ destekli performans analizi ve dijital ikiz uygulamaları gibi teknolojiler, üretimde sıfıra yakın hata oranı ve daha kısa yatırım geri dönüş süresi sağlıyor. Özellikle otomotiv, savunma, enerji ve kalıp sektörlerinde dijitalleşmiş tezgâhların sağladığı rekabet avantajı giderek belirginleşiyor. “GNC Makina, bu dönüşüme uyum sağlayan değil; sektörde öncülük etmeyi hedefleyen bir oyuncu olarak konumlanıyor” Sanayinin geleceğini şekillendiren önemli trendleri hakkında değerlendirmelerde bulunan GNC Makina Genel Müdürü Gökhan Yıldız, “Sanayide yaşadığımız dönüşüm, yalnızca makine parkını yenilemekten ibaret değil; üretimin tüm katmanlarını etkileyen yapısal bir değişimden söz ediyoruz. Otomasyon, veri odaklı üretim ve sürdürülebilirlik, işletmelerin rekabet gücünü belirleyen en güçlü bileşen hâline geldi. GNC Makina olarak bu dönüşüme sadece uyum sağlamakla yetinmiyor, sektörde öncülük eden oyunculardan biri olmak için yatırımlarımızı ve stratejilerimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Türkiye’nin üretim gücü bu teknolojik sıçramayı ne kadar erken benimserse küresel rekabette o kadar güçlü bir konumlanma elde edeceğine inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türk Telekom Ventures, Türkiye’nin Teknoloji Girişimlerini Küresel Arenanın Merkezine Taşıyor Haber

Türk Telekom Ventures, Türkiye’nin Teknoloji Girişimlerini Küresel Arenanın Merkezine Taşıyor

TT Ventures kurumsal girişim sermayesi şirketi, TT Ventures GSYF ve girişim hızlandırma programı PİLOT ile yenilikçi girişimleri destekliyor. TT Ventures girişim hızlandırma programı PİLOT ile bugüne kadar 131 girişime toplamda 3,2 milyon dolarlık nakit ve yatırım desteği sağlarken, bu girişimlerden 78’i yerli ve yabancı yatırımcılardan toplam 58 milyon dolarlık yatırım aldı. Yerli teknoloji girişimlerini küresel ekosistemle buluşturan kritik bir köprü görevi üstlenen TT Ventures PİLOT’un desteklediği girişimler ABD, EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) ve Asya dahil olmak üzere geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor. Yapay zeka, makine öğrenmesi, büyük veri ve kuantum teknolojileri; dijital sağlık ve eğitim teknolojileri; biyoteknoloji; otomasyon ve robotik; siber güvenlik, e-ticaret ve sürdürülebilirlik; Saas alanlarında güçlü çözümler üreten girişimler, Türkiye’nin teknoloji ihracatına ve global rekabet gücüne katkı sunuyor. Global Girişimcilik Haftası’yla ilgili açıklamalarda bulunan Türk Telekom Ventures Genel Müdürü Muhammed Özhan, “Türk Telekom’un teknoloji alanındaki bilgi ve tecrübesi, geniş müşteri ağı ve uluslararası bağlantılarından aldığımız güçle girişimcilerin hem Türkiye’de hem de dünyada ölçeklenebilir iş modelleri geliştirmesine destek oluyoruz. Bugün ABD’den Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren girişimlerimiz, ülkemizin teknoloji üretim kapasitesini global ölçekte temsil ediyor. Bu uluslararası başarıların somut göstergelerinden biri olarak TT Ventures girişimlerinin portföy değeri 2025 yıl ortası itibarıyla 500 milyon doları aştı. San Francisco’daki ofisimiz aracılığıyla Türkiye’den doğan yenilikçi girişimleri Silikon Vadisi üzerinden dünyaya taşırken, küresel girişimcilik ekosistemindeki değerli birikimi de ülkemize kazandırıyoruz. TT Ventures olarak girişimcilik ekosistemine katkı sunmaya ve Türkiye ile global pazarlar arasında stratejik bir köprü olmaya devam edeceğiz” dedi. Yerli teknoloji girişimlerinin uluslararası pazarlara açılmasına öncülük eden Türk Telekom, Türkiye’nin teknoloji girişimlerini küresel arenayla buluşturan kritik bir köprü görevi üstlenmeyi sürdürüyor. Türk Telekom’un kurumsal girişim sermayesi TT Ventures, girişimlerin yerel pazarda geliştirilmesinden küresel pazarlara açılmasına kadar tüm yolculuklarında yatırım, mentörlük, altyapı ile Türkiye ve ABD’de ofis alanı imkanı sunuyor. TT Ventures dahil olduğu küresel ağlarla girişimleri alanındaki en iyi yapılarla bir araya getirerek bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlarken, uluslararası ve sürdürülebilir güçlü iş bağlantıları ile küresel ölçekte büyümelerini destekliyor. TT Ventures PİLOT’un girişimlere sunduğu desteğin klasik hızlandırma programlarının ötesine geçerek global bir büyüme modeline dönüştüğünün altını çizen Türk Telekom Ventures Genel Müdürü Muhammed Özhan, Global Girişimcilik Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada şunları söyledi; “TT Ventures olarak hedefimiz, Türkiye’nin yenilikçi girişimlerini yalnızca yerelde büyütmek değil, küresel arenaya taşıyacak güçlü bir ekosistem oluşturmak. TT Ventures PİLOT ile bugüne kadar 131 girişime toplamda 3,2 milyon dolarlık nakit ve yatırım desteği sağladık. Bu girişimlerden 78’i yerli ve yabancı yatırımcılardan toplam 58 milyon dolarlık yatırım aldı. Türk Telekom’un teknoloji alanındaki bilgi ve tecrübesi, geniş müşteri ağı ve uluslararası bağlantılarından aldığımız güçle girişimcilerin hem Türkiye’de hem de dünyada ölçeklenebilir iş modelleri geliştirmesine destek oluyoruz. Bugün ABD’den Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren girişimlerimiz, ülkemizin teknoloji üretim kapasitesini global ölçekte temsil ediyor. Bu uluslararası başarıların somut göstergelerinden biri olarak TT Ventures girişimlerinin portföy değeri 2025 yıl ortası itibarıyla 500 milyon doları aştı.” TT Ventures PİLOT’un desteklediği girişimlerin yapay zeka, makine öğrenmesi, büyük veri ve kuantum teknolojileri; dijital sağlık ve eğitim teknolojileri; biyoteknoloji; otomasyon ve robotik; siber güvenlik, e- ticaret ve sürdürülebilirlik; Saas alanlarında güçlü çözümler ürettiklerini ve 2 binden fazla kişiye istihdam sağladıklarını belirten Özhan, “12 haftalık PİLOT programımıza dahil olan girişimler, alanında uzman mentörlerle birebir çalışma fırsatı buluyor. PİLOT girişimleri Türk Telekom ile potansiyel iş birlikleri, geniş müşteri ve yatırımcı ağına erişim imkanı ve program sonunda TT Ventures’tan yatırım alma fırsatı yakalıyor. Girişimlere San Francisco, Tahtakale ve Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) ofislerimizden ücretsiz yararlanma imkânı sunuyoruz. Programı tamamlayan girişimler, Silikon Vadisi’nde Stanford Üniversitesi ile TT Ventures’ın girişimlerine özel geliştirdiği tamamlayıcı programa katılmaya hak kazanıyor. San Francisco’daki ofisimiz aracılığıyla Türkiye’den doğan yenilikçi girişimleri Silikon Vadisi üzerinden dünyaya taşırken, küresel girişimcilik ekosistemindeki değerli birikimi de ülkemize kazandırıyoruz. TT Ventures olarak girişimcilik ekosistemine katkı sunmaya ve Türkiye ile global pazarlar arasında stratejik bir köprü olmaya devam edeceğiz” dedi. TT Ventures’ın küresel teknoloji sahnesinde doğrudan konumlanması: Groq yatırımı TT Ventures yalnızca yerli girişimleri desteklemekle kalmıyor; küresel ölçekte çığır açan teknoloji şirketlerine yaptığı stratejik yatırımlarla Türkiye’nin uluslararası teknoloji arenasındaki yerini güçlendiriyor. Bu vizyon doğrultusunda TT Ventures GSYF, ABD merkezli ileri yapay zekâ işlemci şirketi Groq, Inc.’e yatırım yaparak portföyünü güçlü bir şekilde genişletti. Yatırımla ilgili değerlendirmelerde bulunan Özhan şöyle konuştu: “Groq’a yaptığımız yatırım, SPV (Special Purpose Vehicle) veya dolaylı araçlar üzerinden değil, doğrudan şirket ortaklık yapısına girerek gerçekleşti. TT Ventures, Türkiye’den çıkıp küresel teknoloji devlerinin doğrudan ortakları arasında yer almayı başaran az sayıdaki kurumsal fondan biri hâline geldi. Bu gelişme uluslararası arenadaki kararlılığımızın ve iddiamızın en somut göstergelerinden biridir. Groq’un ileri işlemci teknolojileri, Türkiye’deki girişimlere ilham verecek; aynı zamanda TT Ventures’ın küresel teknoloji ekosistemindeki etkisini daha da yükseltecek.”

Kutes GRI Uyumlu 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı Haber

Kutes GRI Uyumlu 2024 Yılı Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Döküm sektörünün öncü markalarından Kutes, Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiatives- GRI) Standartları, temel seçeneğine uyumlu olarak hazırlanan sürdürülebilirlik raporunu yayınladı. Sürdürülebilirlik raporunu dört yıldır aralıksız olarak kamuoyuyla paylaşan Kutes, 2024 yılında da sektörüne örnek olacak uygulamalar hayata geçirdi. 2024 Sürdürülebilirlik Raporu’na ilişkin değerlendirmede bulunan Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, kuruluşlarından bu yana yalnızca yüksek kaliteli üretim hedefiyle değil, toplumsal, çevresel ve ekonomik sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini vurgulayarak, sürdürülebilirliği iş yapış biçimlerinin merkezine yerleştirdiklerini belirtti. Kutmangil, “Yönetim kurulumuzun doğrudan takibinde faaliyet gösteren Sürdürülebilirlik Komitemiz ile birlikte, teknik yetkinlikleri artırmaya yönelik eğitim ve gelişim programlarını hayata geçirdik. Tüm değer zincirimizi kapsayan sürdürülebilirlik hedeflerini üst yönetim performans kriterlerine entegre ettiğimiz yeni bir izleme sistemini devreye aldık. Bu sayede sürdürülebilirliği sadece bir hedef değil, aynı zamanda hesap verebilirlik ilkesiyle desteklenen bir liderlik vizyonu olarak konumlandırıyoruz. Üretim süreçlerimizde dijitalleşme, yeşil enerji yatırımları ve etik tedarik zinciri uygulamalarını güçlendirmeye devam ederken; genç mühendisler, kadın çalışanlar ve yerel toplum için kapsayıcı uygulamalar geliştirmeyi bir sorumluluk olarak görüyoruz. Tüm bu çabalarımızda bizi en çok motive eden unsur, paydaşlarımızın güveni ve geri bildirimleridir. Hep birlikte daha yeşil, daha adil ve daha dirençli bir gelecek inşa etmek için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. Yenilenebilir enerji ve döngüsel ekonomi ile geleceğe yatırım Çevresel etkilerini azaltmak amacıyla enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadele, su ve atık yönetimi ile kaynak verimliliği alanlarında kapsamlı bir sürdürülebilirlik stratejisi yürüten Kutes, düşük karbonlu üretim teknolojileri, yenilenebilir enerji yatırımları ve verimlilik projeleriyle sürdürülebilir üretime geçişini hızlandırıyor. 2024’te Kırklareli ve Edirne’de toplam 38 milyon kWh kapasiteli GES yatırımı tamamlayarak toplam enerji ihtiyacının %45’ini yenilenebilir enerjiden karşılayan şirket, IE3-IE4 motorlar ve Progelta yatırımları sayesinde ise %5 enerji tasarrufu sağladı. 2024’te kapsam 1 ve 2 emisyonlarını sırasıyla %4,7 ve %6,6 oranında azaltan Kutes, 2030’a kadar toplam emisyonlarda %30 azalma hedefliyor. 7.222.800 kg hurda geri dönüştürülerek hammadde ihtiyacının %53’ünü hurdadan karşılayan şirket, kaynak verimliliği konusunda da önemli bir gelişmeye imza attı. Atık miktarını ,se bir önceki yıla göre %26, tehlikeli atık miktarını ise %19 azalttı. Döngüsel ekonomi ilkelerini kurumsal kültürüne entegre etmeyi hedefleyen şirket, 2025’te planlanan Döngüsel Ekonomi Eğitimi ile çalışan farkındalığını artırarak atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve ürün ömrünün uzatılmasına yönelik uygulamaları sistematik hale getirmeyi amaçlıyor. 2026 itibarıyla ise karbon ayak izini CDP platformunda raporlamayı hedefliyor. Kutes, dijital dönüşümle sürdürülebilirlik ve verimliliği güçlendiriyor 2021’den bu yana yürüttüğü dijital dönüşüm çalışmalarını 2024’te ileri bir seviyeye taşıyan Kutes, teknolojiyi verimlilikle beraber sürdürülebilirlik, müşteri memnuniyeti ve küresel rekabet gücü için stratejik bir araç olarak görüyor. Şirket, ERP sistemini MS Dynamics 365 versiyonuna yükselterek tedarik zinciri, üretim ve finans süreçlerinde hız, şeffaflık ve entegrasyonu güçlendirdi. TISAX sertifikasıyla otomotiv sektöründe bilgi güvenliği standartlarına tam uyum sağladı, ISO 27001 ile başlayan siber güvenlik yolculuğunu uluslararası düzeye taşıdı. Anlık raporlama sistemleri sayesinde üretimden yönetime tüm süreçlerde gerçek zamanlı veri izleme ve karar alma kapasitesini artırdı. 2024’te dijital arşiv, enerji optimizasyonu ve atık azaltma çözümleriyle çevresel sürdürülebilirliği destekledi, otomasyon ve kestirimci bakım teknolojileriyle İSG performansı güçlendirdi. Dijital dönüşüm yatırımları kapsamında MaestroHub, DigiTheta, MS Power BI, Flowmeo ve altyapı güncellemeleriyle “tek doğruluk noktası (Single Point of Truth)” vizyonunu hayata geçirdi. Kutes, 2025 ve sonrasında üretim hatlarını %100 dijital izlenebilir hale getirmeyi, kestirimci bakım oranını artırmayı, üretim başına enerji tüketiminde %10 azalma ve dijital tedarik zinciri entegrasyonu hedefliyor. Operasyonel mükemmeliyet ile 2027’de global TPM ödülü hedefleniyor Kutes, operasyonel mükemmeliyet yaklaşımı doğrultusunda hazırladığı TPM Master Planı ile komite yapılarını, hedef KPI/KAI değerlerini ve gelişim adımlarını sistematik hale getirdi. TPM Yürütme Kurulu liderliğinde Kaizen, Planlı Bakım, Otonom Bakım, SEÇ, Eğitim ve Erken Ekipman Yönetimi gibi başlıklar altında tüm çalışanları kapsayan bir yapı kurdu. Yalın üretim, Kaizen, 5S ve SMED uygulamalarıyla verimlilik, kalite ve sürekliliği artırmaya yönelik iyileştirmeler yapan şirket, 2024’te GF hattında çapak kaynaklı duruşların ve setup sürelerinin azaltılmasıyla önemli kazanımlar elde etti. Şirket, 2027’de global TPM Ödülü hedefi doğrultusunda Japon danışmanlık desteğiyle yalın üretim tekniklerini TPM sistemine entegre ederek uzun vadeli rekabetçiliğini güçlendirirken sürdürülebilir üretim ve kaynak yönetimine katkı sağlıyor. Kadın çalışan oranını %22’ye çıkarmayı planlıyor İnsan kaynağını en değerli varlığı olarak gören ve çalışanlarının gelişimi, güvenliği ile memnuniyetini kurumsal sürdürülebilirliğin temeli kabul eden Kutes, fırsat eşitliği, katılımcı yönetim ve güçlü bir iş sağlığı-güvenliği kültürü üzerine kurulu insan kaynakları yaklaşımıyla hareket ediyor. Şirket, KUTES Akademi aracılığıyla teknik ve kişisel gelişim eğitimlerini artırırken, kadın istihdamını ve yönetimde kadın oranını yükseltmeyi hedefliyor. 2026’ya kadar kadın çalışan oranını %22’ye, yönetimde kadın oranını %20’ye çıkarma ve tüm çalışanlara yılda en az bir kez ayrımcılık karşıtı eğitim verme hedefi bulunuyor. Teknik bilgi, çevresel sürdürülebilirlik, liderlik ve İSG konularında eğitimler düzenleyen şirket 2021–2024 döneminde eğitim saatlerini %195, eğitim sayısını %186 artırmayı başardı. Kutes, çalışan memnuniyeti ve mutluluğunu artırmak için prim, kira ve aile yardımı, sağlık sigortası, doğum desteği, kreş indirimi, hibrit çalışma ve burs imkanları gibi kapsamlı yan haklar sunuyor. Sosyal sorumluluk çalışmaları da yürüten Kutes, Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğinde hayata geçirdiği Mehmet Bekir Kutmangil Burs Fonu aracılığıyla 2022 yılından beri öğrencilere burs vermeye devam ediyor. Aynı zamanda TEV’in staj programına da dahil olarak öğrencilere staj imkanı da sunuyor.

Schneider Electric, COP30’da Endüstriyel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırıyor Haber

Schneider Electric, COP30’da Endüstriyel Karbonsuzlaşmayı Hızlandırıyor

Şirket, yerel ekonomik dayanıklılığı artırmayı, adil ve kapsayıcı bir geçişi teşvik etmeyi amaçlayan, enerji ve endüstriyel dönüşüme yönelik pratik bir gündem etrafında işletmeleri, hükümetleri ve sivil toplumu seferber ederek etkinliğe katılıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Schneider Electric Sürdürülebilirlik Direktörü (CSO) Esther Finidori, “Paris Anlaşması’ndan 10 yıl sonra COP30, küresel iklim eylemi gündemi için bir dönüm noktasını temsil ediyor. Artık taahhütlerden ilerlemeye geçmek için araçlara, azme ve küresel zorunluluğa sahibiz. Elektrifikasyon dijital zeka ile buluştuğunda ve inovasyon kapsayıcılıkla birleştiğinde, daha hızlı, daha adil ve daha dayanıklı bir geçişin kapısını aralıyoruz. Brezilya’nın bu süreçteki liderliği, iş dünyası, hükümet ve toplulukların güçlerini birleştirmesi için benzersiz bir fırsat yaratıyor. İklim sorunu küreseldir ve izlenmesi gereken yol kolektif olmalıdır.” Brezilya endüstrisinin karbonsuzlaştırılması Schneider Electric Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü (SRI) ile Brezilya Kalkınma, Sanayi, Ticaret ve Hizmetler Bakanlığı (MDIC) iş birliğiyle hazırlanan “Sürdürülebilir Dönüşüm için Talep Taraflı Stratejiler” raporu, Brezilya’nın küresel endüstriyel dönüşüme liderlik etme potansiyelini öne çıkarıyor. Araştırma; ülkenin temiz ve çeşitlendirilmiş enerji karması, yeşil hidrojen potansiyeli ve zengin doğal kaynakları gibi stratejik avantajlarını inceleyerek, endüstriyel karbonsuzlaşmaya yönelik somut ve yenilikçi çözümler sunuyor. Çalışma üç aşamalı olarak yapılandırılmış durumda. İlk aşama, talep odaklı karbonsuzlaştırmaya yönelik 2050’ye kadar olan ileriye dönük senaryoları sunuyor. Sonraki aşamalar COP30 boyunca açıklanıyor. Bu aşamalar, endüstriyel politikalar, elektrifikasyon ve verimlilik stratejileri hakkında önerilerin yanı sıra Brezilya endüstrisinde karbon nötrlüğe ulaşmak için ayrıntılı senaryolar sunacak. Bu girişim, inovasyon, rekabetçilik ve çevresel sorumluluğu birleştirmenin önemini pekiştirerek Brezilya’yı düşük karbonlu kalkınma için bir model olarak konumlandırmayı amaçlıyor. Geleceğe hazır bir iş gücü geliştirmek Schneider Electric ve danışmanlık firması Systemiq tarafından yapılan yeni bir analiz, 2030 yılına kadar 760.000’e varan yeni biyoenerji istihdamı yaratılacağını ve Brezilya’nın yenilenebilir yakıtlar konusunda küresel bir lider olarak konumlanacağını öngörüyor. “Brezilya’nın İş Gücünü Fosilsiz Bir Ekonomi İçin Şekillendirmek” başlıklı rapor, otomasyon, elektrifikasyon ve karbon izlenebilirliği konularında 450.000 yeni profesyonelin eğitilmesi ve yeniden vasıflandırılması ihtiyacını vurgulayarak; teknik eğitimi, şirketler ve hükümet arasında veri entegrasyonunu ve yapısal eğitim reformlarını birleştiren üç aşamalı bir eylem planı öneriyor. Schneider Electric Güney Amerika Başkanı ve Sürdürülebilir İş Dünyası COP30 (SB COP) girişimi Yeşil İşler ve Beceriler çalışma grubu Başkanı Rafael Segrera, konuyla ilgili şunları söyledi: “İlerleme ve sürdürülebilirlik birbirine zıt yollar değildir. Bunlar, yan yana ilerlemesi gereken güçlerdir,” dedi. “Schneider Electric olarak, elektrifikasyon ve dijitalleşme kombinasyonunun, hedeflerin gerçek etkiye dönüşmesini mümkün kılan, karbonsuzlaşmayı ve kalkınmayı hızlandıran şey olduğuna inanıyoruz. COP30'un müzakerelerin ötesine geçerek, özel sektörün taahhütleri somut ilerlemeye nasıl dönüştürebileceğini gösteren stratejik bir platform olarak kendini kanıtlamasını umuyoruz.” Schneider Electric; Corporate Knights (2021 ve 2025), TIME dergisi ve Statista (2024 ve 2025) ve Sustainability Magazine (2025) de dahil olmak üzere çeşitli kuruluşlar tarafından istikrarlı bir şekilde dünyanın en sürdürülebilir şirketi olarak tanınıyor.

PCX’in Müşteri Hizmetleri Stratejisi Çalışan Deneyimi Yaklaşımla Şekilleniyor Haber

PCX’in Müşteri Hizmetleri Stratejisi Çalışan Deneyimi Yaklaşımla Şekilleniyor

Yapay zekâ, otomasyon ve veri analitiği teknolojilerini insan odaklı yaklaşımlarla birleştiren şirket, iş ortaklarına hem verimlilik hem de müşteri memnuniyeti açısından sürdürülebilir avantajlar sunuyor. Bugünün rekabet ortamında teknolojinin tek başına yeterli bir güç olmadığına vurgu yapan PCX CEO'su Mustafa Murat Gül, "Gerçek farkı yaratan unsur, insanın gücünü merkeze alan bir müşteri deneyimi yaklaşımıdır" diyor. Dijitalleşme ile birlikte çağrı merkezi ve müşteri deneyimi sektörü büyük bir dönüşümden geçiyor. Başarı, artık veriye dayalı karar alma, empati kurabilme, çok kanallı iletişim ve hızlı problem çözme gibi yetkinliklerin bir arada kullanılmasıyla mümkün hale geliyor. Çağrı merkezi ve müşteri deneyimi yönetimi alanında dünya s tandartlarının üzerinde çözümler sunan Procat Customer Experiences (PCX), geliştirdiği akıllı otomasyon çözümleri ve yenilikçi eğitim programları sayesinde iş ortaklarının operasyonlarını uçtan uca dijitalleştirirken, aynı zamanda çalışanların dijital dünyaya entegrasyonunu da hızlandırıyor. Bu sayede kurumlar hem maliyet avantajı elde ediyor hem de müşteri memnuniyet skorlarında önemli bir yükseliş sağlıyor. "Verimlilik kadar insana yatırım da önceliğimiz" Teknolojiyle insan odaklı yaklaşımın birlikte ilerlemesi gerektiğini vurgulayan PCX CEO'su Mustafa Murat Gül, "Yapay zekâ ve otomasyon çözümlerimiz sayesinde iş ortaklarımızın operasyonel maliyetlerini düşürürken, veri analitiğiyle de stratejik karar alma süreçlerini güçlendiriyoruz. Bu süreçte, dijitalleşmenin çalışanların yaratıcılığını, içgörüsünü ve üretkenliğini artıran bir dönüş m olduğuna inanıyoruz. Ancak biliyoruz ki dijital dönüşüm, yalnızca teknoloji yatırımıyla değil, insan kaynağına yapılan yatırımla sürdürülebilir hale geliyor. Bu nedenle çağrı merkezi çalışanlarımızı geleceğin müşteri deneyimi liderleri olarak yetiştiriyor, empati, iletişim ve analitik düşünme gibi yetkinliklerle donatıyoruz. Çünkü teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insan dokunuşu ve duygusal zekâ, müşteriye değer sunmanın en temel unsurları olmaya devam ediyor. Bu anlayışla, eğitim ve gelişim programlarımızı sürekli güncelliyor, çalışanlarımızı yeni nesil iş dünyasının gerektirdiği dijital becerilerle donatıyoruz" diye konuştu. Müşteri memnuniyetinde sürdürülebilir başarı hedefi PCX, müşteri deneyimini uçtan uca iyileştiren yaklaşımıyla şirketlerin gelecekteki ihtiyaçlarını da öngörüyor. Gerçek zamanlı veri analitiğiyle müşteri davranışlarını derinlemesine analiz ettiklerini ifade eden Gül; "İş ortaklarımıza 'yarının ihtiyaçlarını bugünden görme' vizyonu sunuyoruz. Hedefimiz teknolojiyi dönüştürürken, sektördeki insan potansiyelini de yeniden tanımlamak. Çünkü müşteri memnuniyetinin temelinde insan faktörü var. Biz PCX olarak teknolojiyi insanla birleştiriyor, müşterilerimize olduğu kadar çalışanlarımıza da değer katıyoruz. Bu yaklaşım, yalnızca kısa vadeli sonuçlara değil, uzun vadede güvene ve sadakate dayalı ilişkiler kurmamıza da olanak tanıyor. Müşterilerimizin her temas noktasında tutarlı, kişiselleştirilmiş ve anlamlı bir deneyim yaşamalarını sağlamak için sürekli yenilik yapıyor, teknolojik yatırımlarımızı bu hedef doğrultusunda şekillendiriyoruz" şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.