Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Otomasyon

Kapsül Haber Ajansı - Otomasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Otomasyon haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

UiPath, Yapay Zekâ ve Otomasyonla Enerjisa’nın Dijital Dönüşümünü Hızlandırdı Haber

UiPath, Yapay Zekâ ve Otomasyonla Enerjisa’nın Dijital Dönüşümünü Hızlandırdı

Enerjisa, iş süreçlerindeki karmaşıklığı azaltmak, insan hatalarını en aza indirmek ve sürdürülebilirliği artırmak amacıyla UiPath ile kapsamlı bir otomasyon projesi hayata geçirdi. Bu proje kapsamında Enerjisa’nın 70 farklı iş süreci başarıyla otomatikleştirildi. Dönüşüm sayesinde şirket, yıllık 400.000 ABD dolarının üzerinde tasarruf sağlarken, 90.000’den fazla faturayı manuel müdahaleye gerek kalmadan işleyebilecek kapasiteye ulaştı. Karmaşık süreçlerin sadeleştirilmesi, insan hatalarını önemli ölçüde azaltırken, çalışanların daha stratejik ve katma değerli işlere odaklanmasını mümkün kıldı. Projenin öne çıkan başarıları şunlar oldu: Müşteri şikâyetleri dakikalar içinde çözüldü: UiPath robotları, 28.000’den fazla fatura kaynaklı müşteri şikâyetini dakikalar içinde çözüme kavuşturarak, 25 tam zamanlı çalışanın iş yükünü ortadan kaldırdı. Uyum raporlaması otomatize edildi: Enerjisa, düzenleyici kurumlara sunulan 285 günlük raporu otomatikleştirerek, üç tam zamanlı çalışana eşdeğer iş gücünü serbest bıraktı. Fatura işleme süresi yüzde 75 azaldı: UiPath Document Understanding teknolojisi sayesinde farklı formatlardaki belgelerden veri hızlı ve doğru biçimde çıkarılarak süreçler büyük ölçüde hızlandırıldı. Muhasebe otomasyonunda yüksek başarı: Günlük 450 belgeyi yüksek doğrulukla işleyen sistem, süreç bazında yüzde 99,42 başarı oranı yakalayarak, yıllık 350.000 ABD doları tasarruf sağladı ve 12 tam zamanlı çalışanın stratejik işlere odaklanmasına olanak tanıdı. Tüm bu çıktılar, operasyonel verimliliğin yanı sıra Enerjisa’nın sürdürülebilirlik hedeflerine de doğrudan katkı sundu; kâğıt kullanımı azaldı, fiziksel arşivleme ihtiyacı ortadan kalktı. Şirketin otomasyon alanındaki başarısını değerlendiren Enerjisa RPA Yazılım Geliştirme Takım Lideri Ali Kaya Kılınç, “Enerjisa olarak, dijitalleşmeyi sürdürülebilir inovasyonun temel itici gücü haline getirmekten gurur duyuyoruz. UiPath’in yapay zekâ ve otomasyon çözümleri sayesinde hız kazandık, önemli ölçüde maliyet tasarrufu elde ettik ve en önemlisi, tüm organizasyonumuzda yenilikçilik ve dijital dönüşüm kültürünü güçlendirdik. Yapay zekâ ve otomasyon çözümleriyle karmaşık süreçleri sadeleştirdik, ekiplerimizin gerçekten değer yarattığı alanlara odaklanmalarını sağladık. Kısacası artık daha akıllı çalışıyoruz, daha fazla değil” dedi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan UiPath Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Cora ise, “Enerjisa, yapay zekâ ve otomasyonun iş sonuçlarına nasıl somut katkı sunduğunun en başarılı örneklerinden biri. Uyumdan müşteri hizmetlerine kadar pek çok alanda yarattıkları etkiyle gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde iş dünyasında agentic yapay zekâ olanaklarının, hatta daha spesifik olmak gerekirse yapay zekâ ajanlarının, kurumların daha özerk karar alabilen, kendi kendini yöneten iş modelleri geliştirmesinde kritik bir rol oynayacağına inanıyoruz. Bu dönüşüm yolculuğunda Türkiye’den çıkan başarı hikayelerinin küresel ölçekte örnek teşkil ettiğini görmek bizi heyecanlandırıyor” dedi. UiPath Platformu ile hayata geçirilen bu proje, küresel çapta düzenlenen UiPath AI25 Awards ödül programında da ödüle layık görüldü. Türkiye’den çıkan bu örnek uygulama, enerji sektöründeki dijital dönüşüm için ilham verici bir model oldu. Enerjisa’nın bir sonraki hedefi ise otomasyonla yürütülen işlem sayısını yılda 2 milyona çıkarmak ve yeşil enerji sertifikalarını da dijitalleştirmek. Bu sayede hem karbon ayak izini azaltmayı hem de müşterilerinin sürdürülebilirlik yolculuklarını desteklemeyi planlıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

 Siemens ve NVIDIA, Yapay Zekâ Çağında Üretim İçin Yeni Ürün Gamını Vitrine Çıkardı Haber

 Siemens ve NVIDIA, Yapay Zekâ Çağında Üretim İçin Yeni Ürün Gamını Vitrine Çıkardı

Siemens ve NVIDIA, Washington D.C.'de düzenlenen NVIDIA GTC'de (GPU Teknoloji Konferansı) Siemens Xcelerator portföyü için geliştirilmekte olan yeni teknoloji ürün yelpazesini tanıttı. Bu demo, mühendislerin yakında geleceğin fabrikaları için en gelişmiş ve doğru dijital ikizleri nasıl hızlı bir şekilde tasarlayabileceklerini, optimize edebileceklerini ve yönetebileceklerini ortaya koydu. Siemens Xcelerator ve NVIDIA Omniverse arasındaki entegrasyondan beslenen bu teknoloji, 3B görselleştirme, simülasyon ve fabrika verilerini tek bir birleşik, sürükleyici ortamda bir araya getirecek yeni ve son derece gerçekçi bir dijital ikizi destekleyecek. Bu dönüm noktası, Siemens'in endüstri için yeni inovasyon, iş birliği ve sürdürülebilir değer yaratma seviyelerine ulaşmak üzere gerçek ve dijital dünyaları sorunsuz bir şekilde birleştirme vizyonu olan endüstriyel metaverse'ü gerçekleştirmeye yönelik önemli bir adım oluşturuyor. Günümüzde imalat sanayi, önemli yatırımlar ve ileri teknolojilerin hızla benimsenmesiyle küresel bir dönüşüm geçiriyor. Bu değişimi desteklemek amacıyla Siemens ve NVIDIA, endüstriyel yapay zekâ devrimini hızlandırmak için ortaklıklarını pekiştirerek dünya çapında daha akıllı, enerji verimliliği daha yüksek fabrikaların geliştirilmesine olanak sağlıyor. Halen üzerinde çalışılmakta olan bu gelişmiş dijital ikiz yazılımı, yapay zekâ çağı için özel olarak tasarlanmış yeni bir Siemens teknoloji yığınının parçası olacak. Yazılım, üreticilerin sadece dünyanın en gelişmiş fabrikalarını inşa etmesine değil, aynı zamanda bu fabrikaları sürekli olarak optimize etmesine de olanak sağlayacak. Bu teknoloji; planlama ve mühendislik çalışmalarıyla operasyonları hızlandırmak için kullanılacak. Böylece tasarım ve operasyonun her aşamasında büyük ölçekli simülasyonları, yapay zekâ odaklı iş akışlarını ve güvenilir, veriye dayalı karar alma süreçlerini mümkün kılacak. Siemens, GTC'deki demosunda bu yeni teknoloji yığınının müşterileri gelişmiş fabrikalarının tasarım aşamasından işletme aşamasına kadar nasıl destekleyebileceğini gösterdi. Bu yeni teknolojinin en önemli işlevlerinden biri, müşterilerin bina altyapılarını ve üretim hatlarını tek bir mühendislik ortamında bir araya getirebilmesidir. Bu işlev, en verimli tasarımı bulmak amacıyla yüzlerce potansiyel fabrika yerleşimini simüle etmek için yapay zekadan faydalanılmasını da içeriyor. Mühendisler bu yeni teknoloji yığınını kullanarak bu tasarım ve simülasyonu günler veya haftalar değil, saatler içinde yapabilecekler. Bu işlemin ardından müşteriler, fabrikalarının fotogerçekçi ve fizik tabanlı modellerini oluşturabilecek. Bu ortak çalışma, müşterilerin daha akıllı, daha verimli fabrikalar, ürünler ve yapay zekâ veri merkezleri tasarlamalarına yardımcı olmak için Siemens'in üretim ve endüstriyel teknoloji alanındaki derin uzmanlığını NVIDIA'nın grafik işleme alanındaki lider teknolojisiyle bir araya getiriyor. Siemens Yönetim Kurulu Üyesi, Teknoloji ve Strateji Başkanı Peter Koerte, "Endüstriyel inovasyon daha önce görülmemiş bir hızda ilerliyor. Siemens ve NVIDIA güçlerini birleştirerek bu sürece öncülük ediyor. Endüstriyel yapay zekâ, dijital ikizler, otomasyon ve bina teknolojileri alanlarındaki güçlü yönlerimizi birleştirerek, endüstriyel metaverse'i ve bununla birlikte yeni nesil fabrikaları ve yapay zekâ veri merkezlerini hayata geçiriyoruz. Artan küresel talebi karşılamak ve endüstrinin geleceğini şekillendirmek için gereken verimliliği, gücü, ölçeklenebilirliği ve zekâyı da ortaya koyuyoruz." NVIDIA Omniverse ve Simülasyon Teknolojisi Başkan Yardımcısı Rev Lebaredian ise "Dijital ikizler, tek bir donanım parçası bile kurulmadan önce tüm üretim hatlarının simülasyonunu ve optimizasyonunu, robotik sistemlerin ise sanal olarak eğitilmesini mümkün kılarak kendilerine endüstriyel yapay zekâ çağında çok önemli bir yer edindiler. Siemens ile iş birliğimiz, NVIDIA Omniverse'ü üretimin merkezine yerleştirerek konseptten işletmeye kadar tüm fabrika yaşam döngüsünü hızlandırmak için kritik platform kabiliyetleri sağlıyor" diye konuştu. Günümüzde üreticiler; karmaşık süreçlerin üstesinden gelme, üretimi hızlandırma ve enerji verimliliğini artırma konularında benzeri görülmemiş zorluklarla karşı karşıyakalıyor. Bu yeni teknoloji, bir fabrikanın dijital ikizini oluşturmak ve bu ikizle etkileşim kurmak için kolaylaştırılmış, sezgisel bir ortam sağlayarak söz konusu zorlukları giderecek. Örneğin, bir yarı iletken üreticisinin mevcut bir tesiste son derece karmaşık bir üretim sürecini yönetirken üretimi artırmak için yeni bir fabrika hattı kurması gerekebilir. Bu yeni araç sayesinde mühendisler, mevcut fabrika binası içindeki farklı yerleşim düzenlerini hızlı bir şekilde simüle ederek en verimli konfigürasyonu belirleyebiliyor ve üretimin artırılmasına kadar geçen süreyi kısaltabiliyor. Siemens, üretimden akıllı operasyonlara ve bina ortamına kadar çipten şebekeye tüm altyapı değer zincirindeki her bir halkayı birbirine bağlayacak uzmanlığa sahip bulunuyor. Bu uçtan uca yetenek, Siemens ve NVIDIA'nın portföylerini bir araya getirerek endüstriyel müşteriler için verimlilik, ölçeklenebilirlik ve inovasyon sağlayan gerçek anlamda entegre çözümler sunmalarını sağlıyor. Siemens teknolojisi ister sıfırdan bir tesis inşa etmek ister mevcut bir tesisi yenilemek için, güç, soğutma, bilgi işlem ve bina sistemlerinin birleşik bir bütün olarak çalışmasını sağlar. Operatörler simülasyondan ve yapay zekâ destekli otomasyondan faydalanarak tesisleri yıllar değil, aylar içinde optimize edip ölçeklendirebiliyor. Böylece performansı artırabilir, enerji verimliliğini yükseltebilir ve kapasitelerini geleceğe hazır hale getirebiliyor. Bu yaklaşım, hızlandırılmış bilgi işlem ve akıllı depolamadan enerji tasarruflu soğutma seçeneklerine kadar yapay zekâ altyapısı için yeni bir mükemmellik standardı belirleyecek, çoklu üretim yapabilen, gigawatt ölçekli yapay zekâ fabrikası kurulumları konusunda yakın zamanda duyurulan NVIDIA Omniverse DSX Blueprint ile uyumludur. Siemens ve NVIDIA ayrıca hem GPU üretimini hem de yapay zekâ veri merkezi altyapısının optimizasyonunu geliştirmek üzere iş birliği yaparak endüstriyel zekanın geleceği için ölçeklenebilir, verimli çözümler sunuyor. Siemens, GPU ve yapay zekâ veri merkezi iş ortaklarını elektronik tasarım otomasyonu ve fabrika otomasyon kontrolörlerinden beyaz alan soğutma optimizasyonu ve dayanıklı bina sistemlerine uzanan geniş bir yelpazede destekleyerek; - Yeni yapay zekâ fabrikalarını hızla çevrimiçi hale getirmelerini, - Herhangi bir GPU yükseltmesi için işlemleri yeniden yapılandırmalarını, - Gelişmiş simülasyon ile gücü ve soğutmayı optimize etmelerini, - Çalışma süresine yönelik tehditleri öngörerek çözmelerini, enerji verimliliğini artırmalarını ve tedarik zinciri esnekliğini güçlendirmelerini sağlıyor. Siemens ve NVIDIA, üreticileri ve veri merkezi operatörlerini gelişmiş, enerji tasarruflu altyapı ile destekleyerek yapay zekâ yeteneklerinin gelişimini hızlandırıyor. Bu iş birliği daha akıllı, daha güçlü bir dijital temel oluşturuyor, inovasyonu mümkün kılıyor, ekonomik fırsatları teşvik ediyor ve yapay zekanın faydalarının dünya genelinde yaşamları ve toplumları iyileştirmek için kullanılabilmesini sağlıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı Haber

4. Gıda İnovasyon Zirvesi’nde Markalaşma Ele Alındı

Zirvede konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, Türkiye’nin hâlihazırda 30 milyar dolara ulaşan gıda ihracatının artması için nitelikli markalaşmaya vurgu yaptı. “Tüketiciyi tanımıyorsanız, ‘inovasyon’ sandığınız şey karşılık bulmaz” diyen Sidar, tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne ve bilimsel veriye dayalı pazarlama faaliyetlerinin önemine dikkat çekti. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Gıda sektörü ekosistemini bir araya getiren 4. Gıda İnovasyon Zirvesi, Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihi atmosferinde gerçekleşti. Zirve kapsamında gün boyunca düzenlenen panellerle gıda sektöründe inovasyonun, sürdürülebilirliğin ve markalaşmanın geleceği masaya yatırıldı. Katılımcılar, gıda mühendisliğinin sektörün gelişimindeki rolünü, yeni nesil teknolojilerin tedarik zincirinde verimliliği nasıl artırdığını ve dijitalleşmenin üretim süreçlerine kazandırdığı hız ve kaliteyi örneklerle paylaştı. “Marka itibarı korunmalı” “Gıda Sektörünün Ekonomik Dönüşümü ve Küresel Rekabetçilik” başlıklı panelde konuşan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Bu zirveyle birlikte Türkiye’nin gıda sektöründeki inovasyon potansiyelini bir kez daha ortaya koyuyoruz. Sürdürülebilir üretimden markalaşmaya kadar uzanan bu dönüşüm, ülkemizin bölgesinde lider konumunu güçlendiriyor” dedi. Ülkemizde gıda sektörünün gelişmesi ve küresel rekabette yerini alması için daha fazla markanın öne çıkması gerektiğinin altını çizen Sidar, “Bunun için de pazarlama faaliyetlerinin daha hızlı gelişmesi gerekiyor. Marka itibarını korumadan oluşturulan strateji ise sürdürülebilir değildir. Ardından dağıtım operasyonunun ve sahadaki ağın kurulması gerekiyor. Bunu ya kendimiz kurarız ya da ehline teslim ederiz. Ancak bu iki adım sağlam olursa tüketimi sürekli hale getirebilir, alışkanlık yaratabiliriz. Üçüncü adım ise etkili pazarlama; mesajı doğru zamanda ve koordineli biçimde devreye aldığımızda gıda pazarımız daha hızlı gelişim gösterir” ifadelerini kullandı. “İnovasyon tüketicinin işine yaramalı” İnovasyonun da doğru tanımlanması gerektiğini belirten Sidar, “Ambalajda küçük bir makyaj ya da ürün içeriğine rastgele bir ek yapmayı inovasyon gibi sunmak yanıltıcı olur. Tüketiciye pratik bir çözüm, ayırt edici bir lezzet, işlevsellik ya da kullanım kolaylığı gibi gerçek bir fayda sunmak esas hedeftir. Bu da sistematik araştırma, test ve analiz gerektirir. Türkiye’de bu yolda mesafe alan, bölgesel marka konumuna gelmiş çok sayıda gıda şirketimiz var. Ayrıca satın almalar yoluyla küresel markaları bünyesine katıp büyüten başarılı yerli sermaye örnekleri de mevcut” dedi. Türkiye’nin özgün tarımsal gücünü markalaştırma çağrısı da yapan Kaan Sidar, “Zeytinyağında dökme satışla küresel markalara değer kazandırmak yerine kendi markalarımızı güçlendirmeliyiz. Fındıkta dünya lideriyiz, kayısı ve incirde de üstünlüğümüz var. Bu ürünleri dünya sofralarına taşıyan güçlü pazarlama stratejileri geliştirmeliyiz” dedi. Gıda ihracatı 30 milyar dolara ulaştı Türkiye’nin dış ticaret performansını da güncel örneklerle değerlendiren Kaan Sidar, “Hâlihazırda ihracatımız 200 milyar dolar bandında, gıda sektörü ise 30 milyar dolara dayandı ancak bu rakam Avrupa ülkelerinde çok daha yüksek seyrediyor” dedi. İhracat stratejileri kapsamında Çin pazarını ele alarak tüketici alışkanlıklarının belirleyici rolüne dikkat çeken Sidar, marka dilinin kültürel uyumu için de uyarıda bulundu. İsimlendirme hatalarının maliyetine atıfla, pazar testlerinin bilimsel yöntemlerle yapılması gerektiğini vurguladı. “Veriye dayalı inovasyon, küresel rekabetin yeni dili olacak” Sanayi tarafında ise inovasyon ve dijitalleşme gündemini öne çıkaran Sidar, “Endüstri 4.0, otomasyon ve yapay zeka destekli planlama ile lojistik optimizasyonu maliyeti düşürüyor, böylelikle verimliliği artırıyor. Bu yatırımlar için özkaynak yanında uygun teşvikler de sağlanmalı” dedi. Katma değerin, kârlılığı yeniden yatırıma çeviren bir disiplin olduğunun altını çizen Sidar, “Dünya yerinde durmuyor; sadece tüketiciyi derinlemesine anlayan, veriye dayalı inovasyon yapan ve sanayisini teknolojiyle güncelleyen şirketler kalıcı başarıya ulaşabilir” şeklinde konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

MAKTEK Konya, Şehrin  Marka İmajını Güçlendirdi Haber

MAKTEK Konya, Şehrin Marka İmajını Güçlendirdi

MAKTEK Konya 2025 Fuarı, makine sektöründe Konya’nın marka imajını güçlendirdi. Konya Ticaret Odası (KTO) Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuar, yurt içinden ve yurt dışından 35.813 profesyonel ziyaretçiyi ağırlayarak sektöre canlılık kazandırdı. Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öztürk, fuarın kapanışı dolayısıyla yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Bu sene üçüncüsünü düzenlediğimiz MAKTEK Konya Fuarı, 4 holde toplam 45 bin metrekarelik alanda yaklaşık 400 firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Son derece verimli geçen fuarımızla ilgili firma temsilcilerinin olumlu görüşleri memnuniyet vericidir. MAKTEK Konya, makine sektöründe Konya’nın üretim gücünü, sanayi potansiyelini ve yenilikçi vizyonunu bir kez daha ortaya koymuştur.” Başkan Öztürk, fuarın Konya’nın üretim merkezi kimliğini pekiştirdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Konya, Türkiye’nin en önemli makine üretim merkezlerinden biridir. Şehrimiz, takım tezgâhları, metal işleme, otomasyon ve üretim teknolojilerinde hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda güçlü bir konuma sahiptir. MAKTEK Konya Fuarı, bu gücü tüm dünyaya tanıtan bir vitrin olmuştur. Fuarda sergilenen yüksek teknoloji ürünleri, Konya’nın yalnızca üretimde değil, inovasyonda da merkez şehir olduğunu göstermiştir.” FİRMALAR VE ZİYARETÇİLER FUARI BAŞARILI BULDU Fuar süresince yerli ve yabancı firma temsilcileri, dört gün boyunca yoğun ticari görüşmeler gerçekleştirdi. Katılımcıların büyük bölümü, fuarın sektöre yeni iş bağlantıları ve ihracat fırsatları kazandırdığı yönünde görüş bildirdi. Ziyaretçiler açısından da MAKTEK Konya, yenilikçi ürünlerin ve teknolojik gelişmelerin takip edilebildiği, güçlü iş birliklerinin kurulduğu bir platform olarak değerlendirildi. Başkan Öztürk, fuarın Konya ekonomisine sağladığı katkıya dikkat çekerek şöyle konuştu: “MAKTEK Konya Fuarı, şehrimizin üretim altyapısına, sanayi kültürüne ve küresel tanınırlığına büyük katkı sağlamıştır. Fuarımız sayesinde sadece makine sektörü değil, lojistikten konaklamaya, hizmetten perakendeye kadar birçok sektör de ciddi bir hareketlilik yaşamıştır. Bu yönüyle MAKTEK Konya, Konya’nın ekonomik ekosistemine doğrudan değer katan bir organizasyon haline gelmiştir.” Selçuk Öztürk, fuarın gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm kurumlara teşekkür ederek sözlerini şu şekilde tamamladı: “MAKTEK Konya 2025 Fuarı’nın düzenlenmesinde katkı sağlayan Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği’ne (TİAD), Makine İmalatçıları Birliği’ne (MİB) ve TÜYAP Fuarcılık Grubu’na teşekkür ediyorum. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!" Haber

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!"

Kapsül Haber Ajansı olarak, iş dünyasının önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportaj serisinin yeni konuğu, Temsa Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü Akın Ergür oldu. Keyifli okumalar dileriz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1969 Ankara doğumluyum. ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. 1995’te Tofaş Satınalma’da başlayan yolculuğum, Fiat İtalya’da Satınalma ve Proje Yönetimi, Ar-Ge deneyimleri derken, bugün Temsa’da Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak devam ediyor. 30 yıllık iş hayatımın yanı sıra üniversitelerde yüksek lisans ve lisans dersleri verdim. “Akın Ergür’le Muhabbetler” adlı seminerler yapıyorum, hatta profesyonel koçluk da yapıyorum. Yani kısaca hayatım “insan” ve “muhabbet” üzerine kurulu diyebilirim. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Hayatımda iki dönüm noktası çok belirleyici oldu: Birincisi Fiat İtalya’da çalıştığım yıllar. Orada öğrendiğim sistematik bakış açısını Türkiye’ye taşıyıp uygulama fırsatı bulmak, bana farklı bir vizyon kattı. Ayrıca 2017’de ilk kez kendi seminer programımı düzenledim; o gün aldığım geribildirimler, tecrübelerimi paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu bana gösterdi. Bu yolculuk da kitabım “Satınalma Sanatı ve İnsan”ın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, yalnızca sayılara ve finansal sonuçlara indirgenemez. Başarı, insanlara dokunmak, güven inşa etmek, birlikte büyüyebilmektir. Kariyerim boyunca farkımı ortaya koyduğum temel nokta “satınalma = insan” yaklaşımı oldu. İlişkilerde güvene, şeffaflığa ve samimiyete dayalı bir strateji izledim. Teknik bilgi elbette önemlidir, ancak güvene dayalı ilişkiler kurmak ve sürdürülebilir iş birlikleri geliştirmek başarıyı kalıcı kılar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluklar genellikle kriz dönemlerinde yaşandı. Grevler, doğal afetler, tedarikçi iflasları, pandemi gibi olağanüstü durumlar karşıma çıktı. Bu süreçleri aşarken en önemli unsur, soğukkanlı kalabilmek, çözüm üretmek, hızlı ve doğru kararlar almak ve güçlü iş ilişkilerine dayalı iş birlikleri kurmaktı. Kriz anında yalnız kalmıyorsanız, tedarikçileriniz size güveniyorsa her engel aşılabiliyor. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Meraklı olun, öğrenmekten hiç vazgeçmeyin. Masanızda oturmayın, sahaya inin. Ve en önemlisi: güven inşa edin. Güven olmadan ne satınalma olur ne de liderlik. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim için liderlik, örnek olmak ve zor zamanda ekibin yanında durmaktır. İyi günde değil, zor zamanda yan yana olabilmektir. Ekibimi motive etmek için onları dinlerim, fikirlerine değer veririm ve inisiyatif almaları için alan açarım. Ortak başarıyı paylaşmak, bireysel katkıları görünür kılmak en önemli stratejimdir. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Temsa’da hedefimiz, güçlü bir tedarik zinciriyle sadece bugünü değil, geleceği de güvence altına almak. Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle global pazarda daha etkin bir oyuncu olmak, Türk otomotiv sektörünün marka değerini yükseltmek ana hedeflerimizden biri. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? Ekonomik belirsizliklere karşı en güçlü silahımız, stratejik tedarikçi ilişkileri. Biz sadece fiyat odaklı değil, uzun vadeli iş birliği odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Uluslararası pazarda farkımızı, inovasyon ve güvene dayalı ilişkilerle yaratıyoruz. Yani hem maliyet avantajı sağlıyor hem de sürdürülebilir iş ortaklıklarıyla riskleri minimize ediyoruz. Yerli tedarikçi parkımızı hem büyütüyor hem de geliştiriyoruz. Birçok sektörde eşine rastlayamayacağınız Temsa’ya özel Tedarikçi Geliştirme Programımız ve eğitimler ile yerli tedarikçilerimizin global pazarda önemli bir oyuncu olmasına destek veriyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği sadece çevreye duyarlılık değil, aynı zamanda uzun vadeli insan ve iş ilişkileri olarak görüyorum. İş dünyasının toplumsal faydayı bir yan hedef değil, ana sorumluluk olarak görmesi gerektiğine inanıyorum. Eğitimden çevreye, çalışanların gelişiminden sosyal sorumluluk projelerine kadar iş dünyası bu alanda öncü olmalı. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme artık işimizin kalbi… Büyük veri analizi, otomasyon ve yapay zekâ destekli karar alma mekanizmaları sayesinde süreçlerimiz daha verimli ve şeffaf hale geliyor. Biz de süreçlerimizi dijitalleştiriyor, şeffaflığı artırıyor ve veriye dayalı kararlarla riskleri daha etkin yönetiyoruz. Ben hep şunu söylüyorum: teknoloji insanın önüne değil, yanına koyulduğunda anlamlı. O yüzden biz de insan dokunuşunu kaybetmeden dijitalleşmeye uyum sağlıyoruz. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Öncelikle işinizi sevin. Sevmeden yapılan işte sürdürülebilir başarı olmaz. Merak edin, öğrenmeye açık olun. Etik değerlerden ödün vermeyin. Güven inşa edin; güven bir profesyonelin en büyük sermayesidir. Ve unutmayın: Her işin merkezinde insan vardır. İş dünyasında kalıcı fark yaratmak için insan odaklı bakış açısını hiç kaybetmeyin. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!" Haber

Akın Ergür: "Güven Olmadan Ne Satınalma Ne Liderlik Olur!"

Kapsül Haber Ajansı olarak, iş dünyasının önde gelen isimleriyle gerçekleştirdiğimiz röportaj serisinin yeni konuğu, Temsa Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü Akın Ergür oldu. Keyifli okumalar dileriz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1969 Ankara doğumluyum. ODTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. 1995’te Tofaş Satınalma’da başlayan yolculuğum, Fiat İtalya’da Satınalma ve Proje Yönetimi, Ar-Ge deneyimleri derken, bugün Temsa’da Satınalma ve Tedarik Zinciri Direktörü olarak devam ediyor. 30 yıllık iş hayatımın yanı sıra üniversitelerde yüksek lisans ve lisans dersleri verdim. “Akın Ergür’le Muhabbetler” adlı seminerler yapıyorum, hatta profesyonel koçluk da yapıyorum. Yani kısaca hayatım “insan” ve “muhabbet” üzerine kurulu diyebilirim. Kariyerinizde bugünlere gelene kadar hangi önemli dönüm noktalarını yaşadınız? Hayatımda iki dönüm noktası çok belirleyici oldu: Birincisi Fiat İtalya’da çalıştığım yıllar. Orada öğrendiğim sistematik bakış açısını Türkiye’ye taşıyıp uygulama fırsatı bulmak, bana farklı bir vizyon kattı. Ayrıca 2017’de ilk kez kendi seminer programımı düzenledim; o gün aldığım geribildirimler, tecrübelerimi paylaşmanın ne kadar değerli olduğunu bana gösterdi. Bu yolculuk da kitabım “Satınalma Sanatı ve İnsan”ın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Sizin için 'başarı'yı tanımlar mısınız? Sizi diğerlerinden farklı kılan ve başarınızı sağlayan kişisel stratejiler neler? Benim için başarı, yalnızca sayılara ve finansal sonuçlara indirgenemez. Başarı, insanlara dokunmak, güven inşa etmek, birlikte büyüyebilmektir. Kariyerim boyunca farkımı ortaya koyduğum temel nokta “satınalma = insan” yaklaşımı oldu. İlişkilerde güvene, şeffaflığa ve samimiyete dayalı bir strateji izledim. Teknik bilgi elbette önemlidir, ancak güvene dayalı ilişkiler kurmak ve sürdürülebilir iş birlikleri geliştirmek başarıyı kalıcı kılar. Başarıya giden yolda karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız? En büyük zorluklar genellikle kriz dönemlerinde yaşandı. Grevler, doğal afetler, tedarikçi iflasları, pandemi gibi olağanüstü durumlar karşıma çıktı. Bu süreçleri aşarken en önemli unsur, soğukkanlı kalabilmek, çözüm üretmek, hızlı ve doğru kararlar almak ve güçlü iş ilişkilerine dayalı iş birlikleri kurmaktı. Kriz anında yalnız kalmıyorsanız, tedarikçileriniz size güveniyorsa her engel aşılabiliyor. Bugün, sizin konumunuza ulaşmak isteyen birisi için en kritik öneriniz ne olurdu? Meraklı olun, öğrenmekten hiç vazgeçmeyin. Masanızda oturmayın, sahaya inin. Ve en önemlisi: güven inşa edin. Güven olmadan ne satınalma olur ne de liderlik. Liderlik anlayışınızı nasıl tanımlarsınız? Ekibinizi motive etmek ve yönlendirmek için hangi stratejileri benimsiyorsunuz? Benim için liderlik, örnek olmak ve zor zamanda ekibin yanında durmaktır. İyi günde değil, zor zamanda yan yana olabilmektir. Ekibimi motive etmek için onları dinlerim, fikirlerine değer veririm ve inisiyatif almaları için alan açarım. Ortak başarıyı paylaşmak, bireysel katkıları görünür kılmak en önemli stratejimdir. Şirketinizin vizyonu ve misyonu doğrultusunda önümüzdeki yıllara dair büyük hedefleriniz nelerdir? Temsa’da hedefimiz, güçlü bir tedarik zinciriyle sadece bugünü değil, geleceği de güvence altına almak. Yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerle global pazarda daha etkin bir oyuncu olmak, Türk otomotiv sektörünün marka değerini yükseltmek ana hedeflerimizden biri. Küresel ekonomik belirsizlikler ve rekabet ortamında şirketinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Yerel ve uluslararası pazarda fark yaratmak için ne yapıyorsunuz? Ekonomik belirsizliklere karşı en güçlü silahımız, stratejik tedarikçi ilişkileri. Biz sadece fiyat odaklı değil, uzun vadeli iş birliği odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Uluslararası pazarda farkımızı, inovasyon ve güvene dayalı ilişkilerle yaratıyoruz. Yani hem maliyet avantajı sağlıyor hem de sürdürülebilir iş ortaklıklarıyla riskleri minimize ediyoruz. Yerli tedarikçi parkımızı hem büyütüyor hem de geliştiriyoruz. Birçok sektörde eşine rastlayamayacağınız Temsa’ya özel Tedarikçi Geliştirme Programımız ve eğitimler ile yerli tedarikçilerimizin global pazarda önemli bir oyuncu olmasına destek veriyoruz. Sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda konusunda nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? İş dünyasının bu konudaki sorumluluğunu nasıl görüyorsunuz? Sürdürülebilirliği sadece çevreye duyarlılık değil, aynı zamanda uzun vadeli insan ve iş ilişkileri olarak görüyorum. İş dünyasının toplumsal faydayı bir yan hedef değil, ana sorumluluk olarak görmesi gerektiğine inanıyorum. Eğitimden çevreye, çalışanların gelişiminden sosyal sorumluluk projelerine kadar iş dünyası bu alanda öncü olmalı. Dijitalleşme ve yapay zekâ gibi teknolojiler, iş modellerinizi nasıl dönüştürüyor? Bu değişime adapte olmak için nasıl bir yol izliyorsunuz? Dijitalleşme artık işimizin kalbi… Büyük veri analizi, otomasyon ve yapay zekâ destekli karar alma mekanizmaları sayesinde süreçlerimiz daha verimli ve şeffaf hale geliyor. Biz de süreçlerimizi dijitalleştiriyor, şeffaflığı artırıyor ve veriye dayalı kararlarla riskleri daha etkin yönetiyoruz. Ben hep şunu söylüyorum: teknoloji insanın önüne değil, yanına koyulduğunda anlamlı. O yüzden biz de insan dokunuşunu kaybetmeden dijitalleşmeye uyum sağlıyoruz. Bugünün iş dünyasında başarılı olmak isteyen gençlere, kariyerlerini sağlam temeller üzerine inşa etmeleri için hangi kritik tavsiyeleri verirsiniz? Öncelikle işinizi sevin. Sevmeden yapılan işte sürdürülebilir başarı olmaz. Merak edin, öğrenmeye açık olun. Etik değerlerden ödün vermeyin. Güven inşa edin; güven bir profesyonelin en büyük sermayesidir. Ve unutmayın: Her işin merkezinde insan vardır. İş dünyasında kalıcı fark yaratmak için insan odaklı bakış açısını hiç kaybetmeyin. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türk Şirketleri Dijital Dönüşümde Nelere Dikkat Etmeli? Küresel Devlerden İlham Veren Stratejiler Haber

Türk Şirketleri Dijital Dönüşümde Nelere Dikkat Etmeli? Küresel Devlerden İlham Veren Stratejiler

Günümüz iş dünyasında dijital dönüşüm, artık bir tercih değil, şirketler için hayati bir zorunluluk haline geldi. Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, rekabet avantajı sağlamak, müşteri beklentilerini karşılamak ve operasyonel verimliliği artırmak isteyen Türk şirketlerinin bu sürece stratejik bir yaklaşımla yaklaşması gerekiyor. Peki, küresel şirketlerin başarılı politikaları ışığında, Türk firmaları dijital dönüşüm yolculuklarında nelere dikkat etmeli ve neleri kazanabilirler? 1. Kültürel Dönüşüm ve Liderlik: Dijitalleşme Zihinlerde Başlar Dijital dönüşüm, sadece teknoloji yatırımı yapmak değildir; aynı zamanda bir zihniyet ve kültür değişimidir. Küresel devler, bu sürecin en tepeden başlaması gerektiğini çok iyi biliyor. Üst Yönetim Kararlılığı: Dijital dönüşüm projeleri, CEO ve yönetim kurulu üyeleri tarafından sahiplenilmeli ve açıkça desteklenmelidir. Google, Amazon gibi şirketler, dijitalin her süreçlerinin merkezinde olduğunu kültürel olarak benimsetmiştir. Çalışan Yetkinlikleri ve Adaptasyon: Çalışanların yeni teknolojilere adaptasyonu ve dijital becerilerinin geliştirilmesi için eğitim programları şarttır. Netflix, çalışanlarını sürekli öğrenmeye teşvik ederek esnek bir dijital kültür yaratmıştır. Türk şirketleri, bu konuda eğitimlere ve yetenek yönetimine yatırım yapmalı, çalışanlarını dönüşümün bir parçası haline getirmelidir. Değişim Yönetimi: Değişim direnci kaçınılmazdır. Şirketler, çalışanları değişime hazırlayan, endişelerini gideren ve sürece aktif katılımlarını sağlayan iletişim stratejileri geliştirmelidir. 2. Veri Odaklılık ve Yapay Zeka (AI): Kararlar Verilerle Alınır Veri, dijital dönüşümün "yakıtıdır". Küresel şirketler, veriyi stratejik bir varlık olarak kullanır. Veri Toplama ve Analiz: Müşteri davranışlarından operasyonel süreçlere kadar her alanda veri toplanmalı ve bu veriler analiz edilerek anlamlı içgörüler elde edilmelidir. Amazon, müşteri verilerini kullanarak kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimleri sunar ve lojistik süreçlerini optimize eder. Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Entegrasyonu: AI ve makine öğrenimi, veriyi işleyerek tahminler yapma, süreçleri otomatize etme ve karar alma süreçlerini destekleme potansiyeli sunar. Türk firmaları, müşteri hizmetlerinden üretime, tedarik zinciri yönetiminden pazarlamaya kadar birçok alanda yapay zeka çözümlerini değerlendirmelidir. Veri Güvenliği ve Gizliliği: Veri odaklılık, aynı zamanda siber güvenlik ve veri gizliliğini (GDPR/KVKK uyumu) de beraberinde getirir. Müşteri güveni için bu alanlara yatırım yapmak şarttır. 3. Müşteri Deneyimi (CX) Merkezli Yaklaşım: Dijitalleşme Müşteri İçindir Dijital dönüşümün nihai amacı, müşteri deneyimini iyileştirmektir. Çok Kanallı (Omnichannel) Yaklaşım: Müşterilerinizle online ve fiziksel tüm temas noktalarında tutarlı ve kesintisiz bir deneyim sunun. Starbucks, mobil uygulaması, sadakat programları ve mağaza içi deneyimi sorunsuz bir şekilde birleştirir. Kişiselleştirme: Toplanan verilerle müşterilere özel ürünler, hizmetler ve iletişimler sunun. Bu, müşteri sadakatini artırır. Dijital Satış Kanalları ve E-ticaret: Perakendeden hizmet sektörüne kadar her alanda güçlü e-ticaret altyapıları ve dijital satış kanalları oluşturmak, küresel pazarlara açılmak için kritik öneme sahiptir. 4. Esnek ve Çevik Operasyonlar: Hız ve Adaptasyon Yeteneği Hızla değişen pazarlara uyum sağlamak için operasyonların esnek olması gerekir. Bulut Teknolojileri: İş süreçlerini buluta taşımak, maliyetleri düşürürken ölçeklenebilirlik ve erişilebilirliği artırır. Otomasyon: Tekrarlayan görevleri otomatize ederek insan kaynağını daha stratejik işlere yönlendirmek. Toyota'nın üretim süreçlerindeki otomasyonu buna iyi bir örnektir. Çevik Metodolojiler (Agile): Proje yönetiminde çevik yaklaşımlar benimsemek, değişen ihtiyaçlara daha hızlı yanıt vermeyi sağlar. Neleri Kaybediyorlar? Dijital dönüşümü ihmal eden veya yanlış yöneten Türk şirketleri, küresel rekabette önemli dezavantajlar yaşayabilir: Pazar Payı Kaybı: Hızla dijitalleşen rakiplere karşı pazar paylarını kaybetme riski. Müşteri Kaybı: Kötü dijital deneyim nedeniyle mevcut müşterilerini kaybetme ve yeni müşteri çekmede zorlanma. Operasyonel Verimsizlik: Eski sistemler ve manuel süreçlerle maliyetlerin artması, kar marjlarının düşmesi. Yetenek Çekmede Zorluk: Yeni nesil yeteneklerin dijitalleşmemiş şirketleri tercih etmemesi. Marka İtibarının Zedelenmesi: Çağın gerisinde kalan bir imajla markanın değer kaybetmesi. Türk şirketleri, dijital dönüşümü bir lüks değil, zorunluluk olarak görmeli, kapsamlı bir stratejiyle adım atmalı ve bu süreci bir yatırım olarak değerlendirmelidir. Küresel başarı hikayeleri, bu yolculukta atılacak her doğru adımın, gelecekteki rekabet gücünü belirleyeceğini göstermektedir.

İşletmelerin Sadece %2’si Siber Saldırılara Karşı Dayanıklılık Önlemlerini Tam Olarak Uyguluyor Haber

İşletmelerin Sadece %2’si Siber Saldırılara Karşı Dayanıklılık Önlemlerini Tam Olarak Uyguluyor

WatchGuard’ın tehdit manzarasına göre işletmeler günde 75.520 saldırıya maruz kalırken, PwC raporuna göre ise işletmelerin sadece %2’si siber dayanıklılık önlemlerini tam olarak uyguluyor. Şirketler, piyasa iniş ve çıkışlarından zarar görmemek için nasıl mücadele ediyorsa hassas verilerini de giderek karmaşıklaşan saldırılara karşı koruması gerekiyor. İşletmelerin, siber tehditlerden korunmak için siber dayanıklılığa sahip olması gerektiğini ifade eden WatchGuard Türkiye, Yunanistan ve MEA Bölge Müdürü Yusuf Evmez, şirketlerin siber dayanıklılığını artıracak 7 adımı paylaşıyor., Dijital dönüşümle birlikte şirketler, hızla artan ve evrilen siber tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Güçlü güvenlik önlemleri alınsa da siber saldırganlar sürekli yeni yöntemler geliştirdiği için, işletmelerin bu tehditlere karşı sürekli olarak uyum sağlayabilen, dayanıklı bir savunma yapısına sahip olmaları gerekiyor. WatchGuard'ın tehdit manzarasına göre işletmeler günde ortalama 75.520 saldırıya maruz kalıyor. Bu rakam işletmelerin tespit ve müdahalenin ötesine geçmesi gerektiğinin ciddiyetini vurguluyor. Buna ek olarak yayınlanan PwC raporu, ankete katılan teknoloji liderlerinin %66'sının siber riski önümüzdeki 12 ay boyunca önemli bir öncelik olarak görmesine rağmen, kuruluşların yalnızca %2'sinin siber dayanıklılık önlemlerini tam olarak uyguladığını ortaya koyuyor. Şirketlerin yaşanacak herhangi bir saldırıya karşı önceden adaptasyon ve stratejik bir planlamanın sonucu olan proaktif hazırlığı oluşturması büyük önem taşıyor. Dayanıklı bir güvenlik mimarisine sahip olmak için belirli önlemlerin alınması ve uygulanması gerektiğini ifade eden WatchGuard Türkiye, Yunanistan ve MEA Bölge Müdürü Yusuf Evmez, şirketlerin siber dayanıklılığını arttıracak 7 adımı paylaşıyor. 1. Parola yöneticilerini kullanın. Parolalar yetkisiz erişime karşı ilk savunma hattıdır, ancak aynı parolanın tekrar kullanılması veya zayıf parolaların tercih edilmesi savunma güçlerini azaltır. Parola yöneticilerini kullanmak ise bu sorunu benzersiz ve güvenli parolalar oluşturup saklar. Böylece hatırlama ihtiyacını ortadan kaldırır ve güvenlik açığı riskini çözer., 2. Çok faktörlü kimlik doğrulamasını kullanın. Çok faktörlü kimlik doğrulaması, yetkisi olmayan kullanıcıların erişim kazanmasını zorlaştıran ek koruma katmanları sağlar. Siber saldırganlar bir parola elde etmeyi başarsa bile, anlık bildirim veya belirli bir mobil cihazdaki geçici kod gibi ikinci bir faktörü atlayabilmeleri pek olası değildir. MFA, kimlik avı saldırılarını ve diğer yaygın tehditleri önlemek için gereklidir. 3. Yazılım güncellemelerini ve yamaları yapmayı unutmayın: Yazılımları güncel tutmak, istismar edilebilir güvenlik açıklarını düzeltmek için kritik önem taşıyor. Düzenli güncellemeler, sistemlerin yeni ortaya çıkan tehditlere karşı korunmasını sağlar. Kritik güvenlik açıkları için ayda en az bir kez olmak üzere erken ve sık sık yama yapmak önemlidir. 4. Uç nokta koruması sağlayın. Uç nokta güvenliği yalnızca tek tek cihazları korumayı değil, aynı zamanda tüm altyapınızı güçlendirmeyi de içeriyor. Bu, düzenli güvenlik denetimleri gerçekleştirmeyi, proaktif tehdit algılama stratejileri uygulamayı ve olası olayları yönetmek için etkili yanıtlar planlamayı içerir. Tüm uç nokta çözümleri aynı değildir; sıfır güven politikaları uygulayan gelişmiş bir EDR seçmek önemlidir. 5. Bir MDR hizmetine sahip olun. En yüksek güvenlik seviyesine ancak yönetilen güvenlik hizmetleri ile ulaşabilirsiniz. Bir 7/24 MDR hizmeti, uzmanlar tarafından sürekli izlemeyi garanti eder, tüm varlıklarınızın uygun şekilde korunmasını sağlar, sizi bilgilendirir ve potansiyel bir saldırının ilk aşamasında şüpheli herhangi bir faaliyete göre hareket eder. 6. DNS filtrelemesi yapın. Bu araç, kurumsal ağdan web sitelerine erişimi analiz eder ve kontrol eder, kimlik avı girişimleri veya kötü amaçlı yazılımlar gibi tehlikeli içerikleri engeller. Bu şekilde, kullanıcıların yanlışlıkla zararlı kaynaklara erişme olasılığını önemli ölçüde azaltır. 7. Siber güvenlik eğitimi verin: Birçok çalışan günlük alışkanlıklarının kurumun güvenliğini nasıl tehlikeye atabileceğinin farkında değildir. Onlara en iyi uygulamalar konusunda eğitim vermek insan hatalarını azaltır ve siber saldırılara karşı savunmanızı güçlendirir., ,Şirketinizi Korumak İçin Bütünsel Bir Yaklaşım Benimsemek Saldırılara Karşı Önem Taşıyor, ,Siber saldırılara karşı gerçek bir dayanıklılık elde etmek için, çalışanlardan üst yönetime kadar kuruluşunuzun tüm seviyelerini kapsayan bütünsel bir yaklaşım benimsemeniz gerekir. Bu bağlamda, bütünleşik güvenlik yetenekleri platformuna sahip olmak kritik önem taşıyor. Bu platformlar, izole araçların parçalanmasını ortadan kaldırarak yönetimi kolaylaştırıyor ve tehditlere yanıt verme yeteneğini geliştiriyor. Örneğin WatchGuard'ın Bütünleşik Güvenlik Platformu, otomasyon, entegrasyon ve merkezi görünürlük yoluyla güvenliği kolaylaştırır. Bu yaklaşım operasyonel maliyetleri azaltıyor ve parçalı çözümler kullanıldığında ortaya çıkan güvenlik ihlallerini kapatmanıza olanak tanıyor. Bütünleşik bir çözüm uygulamak, siber dayanıklılığınızı güçlendirmek ve operasyonel sürekliliği sağlamak için belirleyici bir adım olabilir. Buna ek olarak, kuruluşunuzun özel ihtiyaçlarını anlayan ve proaktif destek sunan güvenilir bir MSP ortağıyla iş birliği yapmak büyük fark yaratabilir. Yapılan iş birliği, zorluk seviyesi ne olursa olsun, işletmenizin giderek dijitalleşen bir ortamda en değerli varlıklarını korumaya hazır olmasını sağlıyor.

Sanayide Güçlü ve Kalıcı Rekabet İçin Dijital Dönüşüm Şart Haber

Sanayide Güçlü ve Kalıcı Rekabet İçin Dijital Dönüşüm Şart

Sanayi sektöründe dijital dönüşüm, rekabet avantajı sağlamak için stratejik bir zorunluluk haline geliyor. Bu sürecin ancak güçlü bir endüstriyel haberleşme altyapısıyla mümkün olduğunu vurgulayan CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, dijital dönüşümün yalnızca üretim süreçlerini değil, iş yapış modellerini ve insan kaynağını da kapsaması gerektiğinin altını çiziyor. Yüksek üretim kabiliyeti ile sanayide güçlü bir konuma sahip Türkiye’de dijital dönüşüm, sanayi şirketleri için yalnızca teknolojik bir yatırım olmanın ötesinde sürekliliği ve rekabet gücünü artıran stratejik bir adım olarak öne çıkıyor. Akıllı sistemler ve otomasyon teknolojilerinin hem insan-makine hem de makine-makine etkileşimlerini daha etkin hale getirerek sanayiye yeni bir boyut kazandırdığını belirten CLPA (CC-Link Partner Association) Türkiye Müdürü Önder Şenol, bu sürecin başarısında ise hızlı ve kesintisiz endüstriyel haberleşme sistemlerinin kritik rol oynadığını vurguladı. Şenol, tam da bu noktada devreye giren, CLPA'nın en yeni teknolojisi CC-Link IE TSN’nin Zaman Duyarlı Ağ (Time-Sensitive Networking-TSN) teknolojisinden faydalanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıktığının altını çizdi. Geleneksel sistemlerden 10 kata kadar daha hızlı endüstriyel haberleşme Geleneksel endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı haberleşme imkânı sunan CC-Link IE TSN’nin, sanayi şirketlerine gerçek zamanlı veri akışı ve şeffaf süreç yönetimi konusunda önemli avantajlar sağladığını ifade eden Şenol, “CC-Link IE TSN teknolojisi ile sanayiciler, dönüşümü kolaylaştıran ve rekabet gücünü artıran bir altyapıya erişim sağlarken, Sanayi 4.0'ın gereklerine uygun şekilde daha esnek, verimli ve yenilikçi bir üretim modeline geçiş yapabiliyor. Bu sayede, sanayi sektöründeki şirketler sadece bugünün değil geleceğin üretim dünyasında da rekabet avantajını elinde tutabiliyor” dedi. Dijital dönüşümün merkezinde insan var Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümün sürdürülebilir bir başarıya dönüşmesi için üretimin yanı sıra iş yapış modellerinin ve insan kaynağının da bu dijital ekosisteme entegre edilmesi gerektiğini söyleyen Şenol, “Teknoloji ile birlikte iş yapış modellerinin de dönüşüm geçirdiği bu dönemde, dijital yetkinliklerin kazanılması hem mevcut iş gücünün yeniden yetkilendirilmesini hem de geleceğe uyum sağlayacak yeni nesil çalışanların yetiştirilmesini kaçınılmaz kılıyor. Bu açıdan bakıldığında, dijital dönüşümün başarısı için insan faktörünü merkeze alan yaklaşımlar önem kazanıyor” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.