Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Özgürlük

Kapsül Haber Ajansı - Özgürlük haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Özgürlük haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İBB, Beşiktaş İsmet İnönü Spor Tesisi’ni Baştan Aşağı Yeniledi Haber

İBB, Beşiktaş İsmet İnönü Spor Tesisi’ni Baştan Aşağı Yeniledi

Açılış ve dağıtım töreninde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, Silivri’de tutulan seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’a seslenerek, “Sevgili İmamoğlu, sevgili Akpolat; umut nerede biliyor musunuz? Umut burada. Umut, burada bulunan sporcuların yüreğinde. Umut, onların anne babalarında. Umut, Beşiktaş'ta. Umut, İstanbul'da. Umut, Türkiye'de.” dedi. İBB Başkanvekili Nuri Aslan da “Bugün bizlerle olamayan, tutuklu tüm yol arkadaşlarımıza, belediye başkanlarımıza buradan selamlarımızı, sevgilerimizi iletiyoruz. İnanıyorum ki bu kara günler geçecek. Adalet çok yakın. Özgürlük mutlaka gelecek. Halkımızın iradesi mutlaka tecelli edecek.” şeklinde konuştu. BEŞİKTAŞ / İSTANBUL İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2001 yılında inşa edilen, Beşiktaş Belediyesi’ne ait İsmet İnönü Spor Tesisi’ni baştan aşağı yeniledi. “İsmet İnönü Spor Tesisi Yenileme ve Bölge Amatör Spor Kulüplerine Malzeme Dağıtım Töreni”, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Beşiktaş Belediye Başkanvekili Ömer Rasim Şişman ve İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (İASKF) Başkanı Ali Düşmez’in katılımlarıyla düzenlendi. Beşiktaş ilçesinde faaliyet gösteren 21 amatör spor kulübüne malzeme dağıtımının gerçekleştirildiği törende, sırasıyla; Düşmez, Şişman, Aslan ve Zeybek birer konuşma yaptı. Konuşmacılar, hitaplarına şehitlerimizi anarak başladı. ZEYBEK: “UMUT NEREDE BİLİYOR MUSUNUZ?” Beşiktaş'ta ve İBB’de yüreklerinin buruk olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, “Beşiktaş’ta Rasim Başkan vekalet ediyor ama benim can arkadaşım, yakın dostum, sevgili kardeşim Rıza Akpolat'ın da kendisine atılan iftiralar yüzünden Silivri zindanında bulunmasının derin üzüntüsünü duyuyorum. Bu saha, elbette Beşiktaş'taki amatör kulüplerimizle iç içe olacak ama; ben, Rıza Akpolat'ın da tıpkı Sayın İmamoğlu gibi amatör spor kulüplerine ne kadar hizmet ettiğini biliyorum. Sayın Nuri Başkanım, size ve çalışma arkadaşlarınıza çok teşekkür ediyorum. Sevgili İmamoğlu, sevgili Akpolat; umut nerede biliyor musunuz? Umut burada. Umut, burada bulunan sporcuların yüreğinde. Umut, onların anne babalarında. Umut, Beşiktaş'ta. Umut, İstanbul'da. Umut, Türkiye'de. Siz bir gün haksız iddialarla tutulduğunuz cezaevinden çıkacaksınız, görevinizin başına döneceksiniz ve hizmetlerinize ara vermeden devam edeceksiniz. Buna yürekten inanıyorum. Ve buradan bütün Silivri'de tutuklu bulunan başkanlarımıza ve bürokratlarımıza kuvvetli bir selam gönderiyorum. Yürekten alkışlıyorum onları,” dedi. ASLAN: “EKREM BAŞKAN SAHALARDA ÇOK TER DÖKTÜ” Beşiktaş Belediyesi İsmet İnönü Spor Tesisi’ni baştan aşağı yenileyerek çağdaş standartlara uygun hale getirdiklerinin altını çizen Aslan, “Her birinize, aylardır hukuksuzca Silivri zindanında tutulan İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı ve cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun selamlarını iletiyorum. Kendisi bugün fiziken burada olamasa da aklı ve kalbi burada, bu sahada, bu tribünlerde. Biliyorsunuz, Ekrem Başkanımızın hayatında sporun ayrı bir yeri var. Gençlik yıllarında futbol oynadı, kaleciydi. Bir amatör spor kulübünü yönetti. Amatör spor kulübü yöneticiliği yaptı. Sahalarda çok ter döktü… İyi kalecidir. Bu yüzden dimdik durmayı, kendine atılmaya çalışan topları tutmayı da çok iyi bilir. Bugün de kendisine yönelik haksızlıkların karşısında aynı kararlılıkla durmasının nedeni budur,” dedi. AKPOLAT VE POLAT’I ANDI “Ekrem Başkanımız göreve geldiği andan bugüne, İstanbul’da sporun ve sporcunun yanında durmayı, gençler için umut üretmeyi kendine görev bildi,” diyen Aslan özetle şunları söyledi: “Ne yazık ki Beşiktaş’ımızın seçilmiş Belediye Başkanı, kardeşimiz Rıza Akpolat da bugün burada değil. Kendisi de Ekrem Başkanımız gibi, hukuksuzca özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Aynı şekilde, kentimizin kültür ve sanat politikalarına büyük emek vermiş, İstanbul’un hafızasını koruyan çok önemli projelere imza atmış Genel Sekreter Yardımcımız Mahir Polat da bu açılışta burada olmak isterdi. Bu konuşmayı önce Rıza Akpolat, sonra Ekrem İmamoğlu yapmak isterdi. Bugün bizlerle olamayan, tutuklu tüm yol arkadaşlarımıza, belediye başkanlarımıza buradan selamlarımızı, sevgilerimizi iletiyoruz. İnanıyorum ki bu kara günler geçecek. Adalet çok yakın. Özgürlük mutlaka gelecek. Halkımızın iradesi mutlaka tecelli edecek.” “SPOR DAYANIŞMADIR, MERTÇE MÜCADELEDİR, RAKİBİNE SAYGIDIR” “Biz, sporun bir kent için ne kadar hayati olduğunu biliyoruz. Spor dayanışmadır, mertçe mücadeledir, rakibine saygıdır. Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır, Toplumumuzu dinç tutar, çocuklarımızın gözlerindeki ışığı büyütür. Bu nedenle İstanbul’un dört bir yanında amatör spor kulüplerimizi destekliyoruz. Bu yıl 39 ilçemizdeki 1.500 amatör spor kulübüne toplam 204 bin spor malzemesi dağıtacağız. Futboldan judoya, yüzmeden masa tenisine, 17 farklı branşta kulüplerimizin yanındayız. İstanbul’umuzun spor altyapısını tümüyle yeniliyoruz, yeni yatırımlarımızla yeni spor alanlarını kentimize kazandırıyoruz. İstanbul’un tüm okul bahçelerine spor salonları kazandırıyoruz. Sporu tüm çocuklar, gençler ve her yaştan vatandaşımız için erişilebilir kılmak için gece gündüz, durmadan çalışıyoruz. Hedefimiz büyük: İstanbul’u Olimpiyat Oyunları’na hazırlıyoruz, sporla nefes alan bir şehir haline getirmek istiyoruz. Vizyonumuz belli: Her çocuğun sporla büyüdüğü, her gencin ‘Ben de başarabilirim’ dediği bir İstanbul. Beşiktaş’ımızın bu modern tesisi de desteklerimiz de bu yolculuğumuzun bir adımı. Ekrem Başkanımız da biz de bu mücadeleyi çocuklarımız, gençlerimiz ve geleceğimiz için veriyoruz. Sporla, dayanışmayla, umutla büyüyen bir İstanbul için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” 204.012 ADET SPOR MALZEMESİ, 39 İLÇEDEKİ 1.500 AMATÖR SPOR KULÜBÜNE ULAŞTIRILACAK İBB tarafından gerçekleştirilen kapsamlı yenileme çalışmaları sonucunda modern standartlara uygun hale getirilen 2001 yılı yapımı Beşiktaş Belediyesi İsmet İnönü Spor Tesisi’nde, FIFA onaylı suni çim kullanıldı. Amatör spor kulüplerini desteklemeye devam eden İBB, açılış töreninde Beşiktaş ilçesinde faaliyet gösteren 21 amatör futbol kulübüne malzeme dağıtımı gerçekleştirdi. Amatör spor kulüplerine malzeme dağıtım projesi kapsamında; futbol, basketbol, voleybol, hentbol, taekwondo, kick boks, karate, muay thai, wushu, judo, atletizm, yüzme, güreş, badminton, masa tenisi, okçuluk ve satranç branşlarında, toplam 204.012 adet spor malzemesi, 39 ilçedeki 1.500 amatör spor kulübüne ulaştırılacak.

ELF Yeni Motosiklet Yağları Serisini Tanıttı Haber

ELF Yeni Motosiklet Yağları Serisini Tanıttı

Yeni seriyle birlikte ELF’in yüksek kalite standartları daha da yukarı taşınıyor. 4T serisinin %80’i API SP & EURO 5+ standartlarına uygun ve %70’ten fazlası JASO 2023 sertifikasına sahip. Ürünlerin %50’sinde kullanılan tam sentetik formülasyonlar, optimum koruma ve uzun motor ömrü sağlıyor. Daha okunaklı, daha bilgilendirici ve müşteri ihtiyaçlarına odaklı yeni etiket tasarımları da müşteri deneyimini iyileştiriyor. TotalEnergies İtalya Genel Müdürü Marco Pannunzio, yeni ürünler hakkında şunları söylüyor: “Bu seri inovatif ve yüksek performanslı ürünler sunma arzumuzu yansıtıyor. Araştırma ve geliştirmeye sürekli yatırım yapıyoruz. Böylece kaliteyi, inovatif ruhu ve sorumluluk anlayışını bir araya getirerek motosiklet sürücülerine ve iş ortaklarımıza üstün motor performansıyla birlikte yüksek uluslararası standartlara uyumu garanti ediyoruz.” Yeni serinin lansmanı Milano’da yapıldı Yeni serinin global lansmanı, İtalya’nın Milano kentinde düzenlenen dünyaca ünlü motosiklet fuarı EICMA 2025’te yapıldı. ELF’in fuardaki standında kurulan dev ekranda etkinlik boyunca ELF’in yeni ürünleri tanıtıldı. Modern ve teknolojik tasarıma sahip 230 m²’lik stand, sanatçı ve influencer Davide Paoli (Clessio) tarafından yeniden yorumlanan Italjet Dragster 300’ün ön gösterimine de ev sahipliği yaptı. Bu özel scooter Milano’lu rapçi ve yapımcı Lazza’ya (Jacopo Lazzarini) törenle teslim edildi. Stand, motosiklet ve scooter sergileriyle, oyun istasyonu ve markaya özel yarışma ile de ilgi odağı oldu. “ELF ile yolculuk, güvenle devam ediyor” Fuar'da ELF standının ziyaretçileri arasında motosiklet merakıyla bilinen Macerasever Orkun Olgar da vardı. Olgar, "Yıllardır ELF'e güveniyorum ve her yolculuğumda yanımda olduğunu bilmek bana huzur veriyor. ELF sadece bir yağ markası değil, motosiklet tutkusunun ve performansın sembolü. Yeni seriyi gördüğümde, markanın yenilikçi vizyonunu bir kez daha deneyimlemiş oldum. ELF ile yolculuk, güvenle devam ediyor. ELF, özgürlük, hareket ve özgünlüğü teşvik eden kültürüyle nesiller boyu sürücülere ve motosiklet tutkunlarına ilham vermeye devam edecek" dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Adana'da On Binlerce Vatandaş Cumhuriyetin 102. Yıldönümünü Kutladı Haber

Adana'da On Binlerce Vatandaş Cumhuriyetin 102. Yıldönümünü Kutladı

Cumhuriyetin 102. Kuruluş Yıldönümü Kutlamalarında on binlerce Adanalı, Adana Büyükşehir Belediyesi önünde toplandı ve saat 19:23’te Uğur Mumcu Meydanı’na doğru, ellerinde meşaleler ve pankartlarla yürüyüşe geçti. Yürüyüşe Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Güngör Geçer, CHP Adana Milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, siyasiler ve Adanalılar katıldı. Kortejde protokol; “İlelebet Cumhuriyet” yazılı pankart taşıdı. Atatürk ve Ziyapaşa bulvarları kalabalık kortejin muhteşem görüntülerine sahne olurken, Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanan Adanalılar, 29 Ekim’i, sanatçı Güneş’in verdiği konserle kutladı. ZEYDAN KARALAR’A ÖZGÜRLÜK Zeydan Karalar’a Özgürlük sloganlarının atıldığı ve dövizlerinin taşındığı kutlamalarda konser bölümünden önce Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Güngör Geçer, milletvekilleri ve siyasiler, Cumhuriyetin önemi ve Adanalıların Cumhuriyete bağlılığı konularına değindi. Uğur Mumcu Meydanı’nda toplanan on binlerce hemşehrisine seslenen Güngör Geçer konuşmasına: “Değerli Adanalılar, Cumhuriyet’in yiğit bekçileri, bu güzel Çukurova’nın onurlu insanları!” sözleriyle başladı. EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR Güngör Geçer şunları söyledi: “Bugün burada sadece bir bayramı değil, bir milletin yeniden doğuşunu kutluyoruz! Bugün, özgürlüğün, onurun ve bağımsızlığın günü! Bugün, Cumhuriyetimizin 102. yılı! Ne mutlu bize! Yıl 1923’tü… Bir millet, yorgun ama kararlıydı, yokluk içindeydi ama umut doluydu. Atatürk ve arkadaşları ‘Artık kendi kaderimizi kendimiz yazacağız!’ dediler ve 29 Ekim 1923’te dünyaya haykırdılar: ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!’ O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı! Çünkü o gün, milletimizin başı dik, sesi gür, kalbi özgür oldu! Cumhuriyet, halkın iradesi demektir. Cumhuriyet, eşitliktir, adalettir, kardeşliktir! Cumhuriyet; kadının ayağa kalktığı, gencin umut bulduğu, çocuğun geleceğe güvendiği bir sistemdir! Cumhuriyet, ‘Ben de varım!’ diyebilen her vatandaşın sesidir!” ADANA BU DESTANIN TAM KALBİNDE Adana’nın da bu hikayenin tam kalbinde olduğunu belirten Güngör Geçer şöyle devam etti: “Bu topraklar, Kuvayı Milliye’nin ilk nefesini aldığı yerdir! Atatürk, o büyük sözü boşuna söylemedi: ‘Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da vücut bulmuştur.’ Evet Adana! O ateş burada yandı, o kararlılık burada doğdu! Senin insanın, canını, malını, umudunu bu ülke için ortaya koydu! Şimdi, o büyük emanete sahip çıkma zamanı! Ben size soruyorum; Cumhuriyetimize sahip çıkacak mıyız? Demokrasiyi, hukuku, adaleti koruyacak mıyız? Çocuklarımızın geleceği için, bilimi, sanatı, üretimi büyütecek miyiz? İşte Cumhuriyet budur! Cumhuriyet, sadece geçmişin değil, geleceğin de adıdır! Cumhuriyet; her çocuğun iyi bir eğitim aldığı, her gencin iş bulabildiği, her yaşlının huzurla yaşadığı bir Türkiye’dir! Biz Adanalılar, bu emaneti omuzlarımızda taşıyoruz. Şehrimizi sadece yollarla, binalarla değil; sevgiyle, bilgiyle, kültürle, dürüstlükle inşa edeceğiz! Çünkü Cumhuriyet, ahlaktır, vicdandır, adalettir! Ve unutmayalım… Atatürk o büyük sözüyle bize yön gösterdi: ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır! Bizim görevimiz, O’nun bu sözünü sonsuza kadar yaşatmaktır! Cumhuriyeti hep birlikte koruyacağız, büyüteceğiz, yücelteceğiz!” BİZİM YOLUMUZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN YOLUDUR Güngör Geçer sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sevgili Adanalılar, bugün burada hep birlikte söz verelim. Ne olursa olsun. Cumhuriyet’ten, demokrasiden, özgürlükten asla vazgeçmeyeceğiz! Birlik olacağız, el ele, omuz omuza yürüyeceğiz! Çünkü biz Mustafa Kemal’in evlatlarıyız! Bizim yolumuz aydınlık, hedefimiz güçlü bir Türkiye’dir! Yaşasın hürriyet! Yaşasın eşitlik! Yaşasın adalet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!” Konuşmaların ardından kutlamalar sanatçı Güneş’in konseriyle devam etti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Çocuğa 10 Yaşına Kadar Bütçe Yönetimi Öğretilmeli! Haber

Çocuğa 10 Yaşına Kadar Bütçe Yönetimi Öğretilmeli!

Paranın bir güç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Para bizi özgürleştiren bir güç olabilir ama hayatın merkezinde olmamalı. Araç olmalı, kolaylaştırmalı, kimseye muhtaç etmemeli.” diye konuştu. Prof. Dr. Tarhan, zenginliğin tanımını da yaparak, “Zengin, çok şeye sahip olan değil; az şeye ihtiyaç duyan insandır. İnsan sahip olduklarıyla tatmin olabiliyorsa zengindir. Sahip olduklarıyla tatmin olmayan kişi ne kadar çok kazanırsa kazansın yoksulluk hissinden kurtulamaz.” dedi. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, paranın psikolojisi konusunu değerlendirdi. İlk duygu korku, ilk ihtiyaç sığınma Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanın en temel motivasyonunun “iyi hissetme arzusu” olduğunu belirterek, “İnsanın iyi hissetme ihtiyacı biyolojik bir dürtüdür. Bir çocuk anne karnından dünyaya geldiğinde ilk hissettiği duygu korkudur. Çünkü anne karnı konforlu bir ortamdır, her şey hazırdır. Ama dünyaya çıkar çıkmaz soğuk bir hava gelir ve bebek ağlar. İlk tepki korkudur. Ardından sığınma ihtiyacı doğar. Anne kokusu bile çocuğu rahatlatır. Yani insan hayatı, daha ilk andan itibaren iyi hissetme ve sığınma ihtiyacı üzerine kuruludur.” dedi. Beynin ödül sistemi kısa vadeli haz üretiyor Prof. Dr. Tarhan, beynin ödül mekanizmasının dopamin üzerinden çalıştığını ifade ederek, “Beyindeki ödül sistemi dopamin döngüsüyle çalışır. Tüm bağımlılıklar, sanal alışkanlıklar bu mekanizmayı kullanır. Dopamin kısa vadeli haz verir ama uzun vadeli tatmin sağlamaz. Arzu ve ihtiyaç giderme ile uzun vadeli tatmin aynı şey değildir. İnsan anlık mutlulukla yetinmemeli, uzun vadeli anlam arayışıyla iyi hissetmeyi başarmalıdır.” diye konuştu. Psikolojik kaynak yönetimi şart İyi hissetmenin bir strateji gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, sözlerine şöyle devam etti: “Bir insan kendini sadece ‘şu anda iyi hissediyorum’ diye kandırmamalı. 5-10 yıl sonra da iyi hissetmek için zihinsel yatırım yapmalı. Bunun için amaç belirlemek, yol haritası çıkarmak gerekir. Nasıl parasal kaynak yönetiliyorsa, insanın da psikolojik sermayesi vardır. Duygusal, sosyal ve manevi birikimler… Bunları da akıllıca yönetmek gerekir. İnsan bilinçli bir varlıktır; yalnız kendilik bilinci değil, çevre, dünya, evren ve Tanrı bilincine sahiptir. Bu bilinçle kaynaklarını yöneten kişi fark oluşturur.” Çocuğa 10 yaşına kadar bütçe yönetimi öğretilmeli Psikolojik dayanıklılığın küçük yaşta geliştirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Çocuğa 10 yaşına kadar bütçe yönetimi öğretilmeli. 10 yaşından sonra geç kalınır. Çocuk istediği her şeyi hemen elde etmemeli. Ödevini yapınca çikolata vermek, beklemeyi öğretmek gerekir. Bu, doyum erteleme becerisini kazandırır. Doyum erteleme, dopaminin sürdürülebilir salgılanmasını sağlar, çocuk dayanıklılık eğitimi alır.” ifadesinde bulundu. Prof. Dr. Tarhan, ailelerin sık yaptığı hataya da dikkat çekerek, “Çocuk ağlayınca istediğini hemen vermek anne babanın egosunu tatmin eder ama çocuğun hiçbir şey öğrenmesini sağlamaz. Çocuk ihtiyaç ve istek ayrımını öğrenmez. Bu da ileride bağımlılık riskini artırır.” şeklinde konuştu. Kredi kartı somut haz verir, borcu unutturur Prof. Dr. Nevzat Tarhan, günümüz tüketim alışkanlıklarını değerlendirerek bireylerin para, haz ve ilişkilerle olan bağlarını ele aldı. Tarhan, çocukluktan itibaren öğrenilmesi gereken “doyum erteleme” becerisinin hem finansal hem de duygusal sermaye yönetiminde kritik olduğunu vurguladı. Günümüz insanının çoğunlukla somut hazza yöneldiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “İnsan somut hazla soyut tatminin ayrımını yapamıyor. Kredi kartıyla alışveriş yapıyorsun, o anda paranın çıkışını hissetmiyorsun. Anlık bir haz yaşanıyor ama ilerideki borç düşünülmüyor. Halbuki kişi soyut tatmini öğrenirse, yani bugünkü harcamayı erteleyip gelecekteki hedefi için biriktirirse, somut duygular yerine soyut duygularını yönetmeyi başarır. Somut haz dopaminle, soyut tatmin serotoninle ilgilidir.” dedi. Çocuk sadece mutlu edilmez, hayata hazırlanır Çocukların finansal bilinç kazanmasının erken yaşta başlaması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, “Çocuğa küçük yaştan bütçe yönetimi öğretilmeli. Kolay elde etmemeli, isteklerini ertelemeyi öğrenmeli. Anne babaların ‘çocuğumdan daha mı önemli’ diyerek her dediğini yapması en büyük hatadır. Çocuk mutlu edilmek için değil, hayata hazırlanmak için yetiştirilir. Anne baba olmadığında da kendi gemisinin kaptanı olabilmeli.” ifadesinde bulundu. Prof. Dr. Tarhan, çocukların marka ve statü tuzaklarına kolay düşebildiğini belirterek, paranın yalnızca bir takas aracı değil aynı zamanda bir psikolojik sembol olduğunu vurguladı. Ticarette en büyük sermaye güvendir Güvenin hem insan ilişkilerinde hem de iş dünyasında temel sermaye olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Ticarette en büyük sermaye güvendir. Açık, şeffaf ve hesap verebilir olan kişi ya da kurumlar sürdürülebilir başarı sağlar. Güven kayboldu mu, her şey kaybolur.” diye konuştu. İhtiyaç olmayan şeyi arzuluyorsak yanlış yoldayız Para harcama alışkanlıklarına da değinen Prof. Dr. Tarhan, “Birincisi, ihtiyacım olmayan şeyi mi arzuluyorum? İkincisi, sahip olduklarımla tatmin oluyor muyum? Bu sorulara ‘hayır’ cevabı çıkıyorsa kişi yanlış yoldadır. İhtiyaç dışı harcama suçluluk doğurur, tatminsizlik ise sürekli daha fazlasını istemeye sürükler. Bu durum alışveriş bağımlılığına kadar gider.” dedi. Para, kişiye özgürlük duygusu verir Prof. Dr. Tarhan, yeterli gelir elde eden insanların özgür hissettiğini ifade ederek, “Başarılı hissetmek, güçlü hissetmek, statü sahibi olduğunu hissetmek için para insana özgürleşme hissi verir. Kişi temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsa, kimseye muhtaç olmuyorsa özgür hisseder. Ama borçlanarak yaşamaya başlarsa bu kez kaybetme korkusu hayatını esir alır.” diye konuştu. Patolojik cimrilik korkuların ürünü Parayla ilişkinin psikolojik boyutunu anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Öyle insanlar vardır ki evde buzdolabının fişini çeker, çocuğun sütünden, bezinden bile tasarruf eder. Bu artık patolojik cimriliktir. Böyle bir ilişki, korkuların baskın olduğu bir para ilişkisidir. Parayla olan ilişkimiz insanın hayatla olan ilişkisinin bir parçasıdır.” ifadesinde bulundu. Bazı insanlar parayı kartvizit gibi görür Prof. Dr. Tarhan, bazı kişilerin zenginliği bir güç gösterisi aracı olarak kullandığını söyleyerek, “Bazı insanlar parayı kartvizit gibi görür. Büyük arabalarla görünürler, gösterişli yaşarlar ama aslında borç içindedirler. ‘Yıkılmadım, ayaktayım’ mesajı vermek için yaşarlar.” şeklinde konuştu. Osmanlı’nın son döneminde yapılan Dolmabahçe Sarayı’nı yanlış yatırım anlayışına örnek veren Prof. Dr. Tarhan, “1850’lerde Osmanlı büyük borçlar aldı. Ama bu borçlarla geri dönüşü olmayan Dolmabahçe Sarayı yapıldı. O dönemde altınla yapılan bu yatırım, bugünkü hesapla Avrasya Tüneli kadar değerliydi. Sırf ‘yıkılmadık ayaktayız’ mesajı vermek için yapılan bu saray, Osmanlı’nın çöküşünü hızlandırdı.” dedi. Para, hayatın merkezinde değil; araç olmalı Paranın bir güç olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tarhan, ancak yaşamın merkezine oturduğunda insanı esir alacağını vurguladı ve “Para bizi özgürleştiren bir güç olabilir ama hayatın merkezinde olmamalı. Araç olmalı, kolaylaştırmalı, kimseye muhtaç etmemeli. Ama açık pozisyonlarla borçlanarak yaşayan bir kişi uykularını kaybeder, tüm birikimlerini riske atar.” ifadesinde bulundu. Şirketlerde bütçe yönetimine de değinen Prof. Dr. Tarhan, “Bağımsız denetçiler şirketlerin israf edip etmediğini kontrol eder. Çünkü tasarruf ve verimlilik esastır. Verimlilik işi doğru yapmaktır, etkinlik ise doğru işi yapmaktır. Eğer bunlar yoksa kaynaklar israf edilir.” şeklinde konuştu. Ekonominin Fransızca kökenli ve tasarruf anlamını taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ama Arapçadaki ‘iktisat’ maksat kökünden gelir. Yani önce hedefini belirle, sonra harcama yap. Hedefi olmayan kişi açgözlü yatırımlar yapar, parayı pusula gibi yanlış kullanır.” dedi. Prof. Dr. Tarhan, zenginliğin tanımını da yaparak, “Zengin, çok şeye sahip olan değil; az şeye ihtiyaç duyan insandır. İnsan sahip olduklarıyla tatmin olabiliyorsa zengindir. Sahip olduklarıyla tatmin olmayan kişi ne kadar çok kazanırsa kazansın yoksulluk hissinden kurtulamaz.” ifadesinde bulundu. Yüksek güvenli toplumlar büyür Prof. Dr. Tarhan, yatırım ortamının güvenle doğrudan ilişkili olduğunun altını çizerek, “Francis Fukuyama’nın da belirttiği gibi yüksek güvenli toplumlar geleceği öngörebilir. Özgürlüklerin olduğu yerde insanlar yatırımlarını uzun vadeli yapar, sistem büyür. Ama düşük güvenli toplumlar kaynaklarını savunmaya, sığınak yapmaya harcar. Bu da israftır.” diye konuştu. Ekonomik krizlere hazırlık için bireylerin ve kurumların risk analizine önem vermesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Biz genelde kriz çıktığında yönetiyoruz ama risk analizi yapmıyoruz. Oysa risk analizi sayesinde kriz çıkmadan önlem alınabilir. Bu hem bireysel hem de toplumsal ölçekte hayati önem taşır.” şeklinde sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.