Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Plastik Atık

Kapsül Haber Ajansı - Plastik Atık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Plastik Atık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yanlış Atık Yönetimi, Gezegenin En Büyük Tehdidi Haline Geldi! Haber

Yanlış Atık Yönetimi, Gezegenin En Büyük Tehdidi Haline Geldi!

Üsküdar Üniversitesi Çevre Sağlığı Program Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, dünyayı bekleyen çevresel riskleri anlattı. Çevre sağlığı önemli ve hassas bir konu! Çevre sağlığının uzun yıllardır gündemde olması, pek çok bilimsel ve teknolojik gelişme sayesinde bu alandaki bilgimizin artmasına rağmen hala önemli ve hassas bir konu olma özelliğini koruduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Günümüzde atık suların arıtılmasından, suyun dezenfeksiyonuna, atık yönetiminden kirlilik izleme teknolojilerine kadar pek çok gelişim gösteren alan maalesef nüfus artışı ve üretim süreçlerinden çıkan pek çok atıkla başa çıkmakta zorlanmaktadır.” dedi. Güncel sorunlar, hava, su ve toprak kirliliği… Günümüzde farklı bölgelerde farklı çevresel sorunların kendini gösterdiğine işaret eden Dr. Adiller, “Sanayi bölgeleri ve yoğun nüfusa sahip şehirlerde hava kirliliği, su kirliliği, yanlış atık yönetiminden kaynaklı toprak kirliliği yoğun bir şekilde görülürken, bir yandan da iklim değişikliği su ve toprak gibi doğal kaynakları baskı altına almaktadır.” diye konuştu. Çevre kirliliği ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor! Çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini de değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, şöyle devam etti: “Aslında çevresel anlamda her türlü kirliliğin kısa ve uzun vadeli etkileri bulunduğu gibi doğrudan ve dolaylı etkileri bulunmaktadır. Hava, su ya da toprakta bulunan kirleticilerin bazıları kısa süreli anlık sağlık sorunları yaratırken bazıları uzun sürede kendini göstermekte ve ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca bir çevre bileşeninde kendini gösteren kirlilik bir diğerinde bozulmaya yol açmakta ve beklenmedik sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin içerisinde zararlı maddeler bulunan bir su ile sulanan bitkiler gıda güvenliği riski oluşturabilmektedir.” Bir kot pantolon üretiminde 3 bin 781 litre su tüketiliyor Bireylerin günlük yaşamda alabileceği önlemlere de işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Bireyler günlük hayatlarında öncelikle çevre sağlığını koruma amaçlı önlemler almalıdırlar. Çünkü her ne kadar tüketiciler doğrudan çevreyi kirletmese de çevreyi kirleten üreticilerden aldıkları ürünlerle ya da fazla tüketimleri sonuçlarında ortaya çıkan atıklarla çevre kirliliğine ortak olmaktadırlar. Bu yüzdende her tüketici aldığı herhangi bir ürününün -ne kadar masum olursa olsun- üretim sürecinin çevreye zararı olduğunun bilincinde olmalıdır. Çünkü üretim sürecinde ortaya çıkan atıklar ne kadar doğru biçimde yönetilirse yönetilsin, her üretim sürecinde ortaya çıkan atık ya da kullanılan doğal kaynak çevrede bir iz bırakmaktadır. Bunun en önemli örneklerinden biri de su tüketimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP verilerine göre bir kot pantolon üretiminde 3 bin 781 litre su tüketilmektedir. Su sıkıntısı yaşadığımız bu günlerde bunun aslında hayatımız için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebiliriz.” şeklinde konuştu. Türkiye hızla “su fakiri” ülke olmaya doğru gidiyor Su kıtlığına dikkat çeken Dr. Adiller, şöyle devam etti: “Su canlı hayatı için en temel ihtiyaçlardan biridir. Ve bu kadar önemli olan bir ihtiyaç maalesef ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada iklim değişikliği etkisiyle giderek azalmaktadır. Ortadoğu ve Akdeniz ülkeleri iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemiz su kaynakları açısından değerlendirildiğinde su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer almakta ve hızla su fakiri ülke olma yolundadır. Bu noktada bizlere düşen doğrudan ve dolaylı olarak kullandığımız su miktarını azaltmaya çalışmaktır. Genellikle su tasarrufu denince akla diş fırçalarken musluğu kapatma önerisi gelmektedir. Ancak bu öneri çok kısıtlı bir tasarruf sağlamaktadır. Bireysel olarak kullandığımız su doğrudan ve dolaylı kullanım olarak 2 sınıfa ayrılır. Doğrudan kullandığımız su günlük ihtiyaçlarımız için musluğumuzdan tükettiğimiz suyu tarif etmektedir. Dolaylı kullandığımız su ise, tüm ihtiyaçlarımızın üretim süreçleri için harcanan su miktarını ifade etmektedir. Günümüzde büyük şehirde yaşayan bir kişinin doğrudan su tüketimi kabaca günlük 200 litre seviyesindedir. Ancak aynı kişinin ortalama günlük dolaylı su tüketimi 4 bin litrenin üzerinde olabilir. Örneğin satın aldığınız bir akıllı telefonun üretim süreçlerinde 12 bin litreden fazla su tüketilmektedir. Bu açıdan bakıldığında tüketim alışkanlığını değiştirmek yılda milyonlarca litre su tasarrufuna sebep olabilir.” Enerji tasarrufu da doğanın korunmasında önemli bir unsur Enerji tasarrufuna da değinen Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, şunları söyledi: “Enerji tasarrufu da benzer şekilde doğanın korunmasında ve sürdürülebilirlik konusunda bir diğer önemli unsurdur. Dünyanın pek çok ülkesinde yenilenebilir enerji yatırımları yapılsa da günümüzde hala enerji önemli bir oranda doğalgaz ya da kömür gibi fosil kaynaklar yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Fosil yakıtlar yardımıyla üretilen bu enerjinin bedeli ne kadar önlem alınıyor olsa da hava kirliliği, karbon emisyonları ve hatta asit yağmurları olmaktadır. Hava kirliliğine bağlı ortaya çıkan hastalıklar, karbon emisyonlarındaki artıştan etkisini arttıran iklim değişikliği ve asit yağmurlarından kaynaklanan tarımsal verim kaybının bedeli ekolojik açıdan ve halk sağlığı açısından büyük olmaktadır. Ayrıca bu durumun geri çevrilmesi için ekonomik bedeller de ödenmektedir.” Araştırmalar kanımızda bile mikro boyutta plastik kalıntıları olduğunu gösteriyor Atık yönetiminde bireylerin sorumluluğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Dünyamızda hiçbir madde sınırsız değildir. Bunun yanı sıra bir madde bir anda yok olmaz. Üretim süreçlerinde kullanılan pek çok hammadde doğadan farklı şekillerde elde edilir ve doğadan elde edilen bu maddelerin bir rezerv miktarı vardır. Bu noktada ürünlerin kullanım ömürlerini doldurduktan sonra geri dönüştürülerek doğadan alınan hammadde miktarının azaltılması hem bu rezervleri korumakta hem de bu rezervlerin doğadan elde edilme süreçlerinde ortaya çıkabilecek kirlilik risklerini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca bu ürünlerin geri dönüştürülmemesi ve atık haline dönüşmesi ciddi bir çevre sağlığı sorunu yaratmaktadır. Atıkların geri dönüştürülmediği her senaryoda bu atıklar ya yakılarak atmosfere karışarak ya da toprağın altında uzun yıllar boyunca bozulmadan kalacaklardır. Daha kötü şekilde yönetilmeleri bu atıkların sulara ve toprağa karışarak çevreye ve canlılara daha fazla zarar vermesine yol açacaktır. Örneklendirecek olursak günümüzde plastik tüketimi sonucunda ortaya çıkan atıkların doğru şekilde yönetilmemesi okyanuslarda ülkemiz yüzölçümünden daha büyük plastik atık adaları oluşmasına sebep olmuştur. Ayrıca yapılan araştırmalar kanımızda bile mikro boyutta plastik kalıntıları olduğunu göstermektedir.” diye konuştu. Devlet ve toplum el ele vermeli Çevre sağlığının korunmasında devletlerin ve yerel yönetimlerin öncelikli adımlarına da değinen Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Günümüzde eşiğinde bulunduğumuz çevresel felaket ancak devlet, yerel yönetim ve halkın tam katılımlı çevreci bir yaklaşım benimsemesiyle mümkündür. Öncelikle devlet ve yerel yönetimlere düşen ilk görev kamu ve özel kurumlarda tam çevreci bir yaklaşım sergilenmesini sağlamaktır. Bu çevreci yaklaşımı sağlarken alanın uzmanlarının gerektiği noktalarda istihdam edilmesi, özellikle kamu ve özel sektörde sürdürülebilirlik ve çevre koruma ile ilgili konumlarda çevre mühendisleri ve çevre sağlığı teknikerlerinin istihdamının arttırılması ülke genelinde bu konudaki bilinci ve işlevselliği arttıracaktır. Ayrıca vatandaşların çevre bilincini ve ekolojik okuryazarlık seviyelerinin yükseltilmesi konusunda da çalışmalar yapılmasını desteklemek gerekmektedir.” ifadesinde bulundu. Çözüm fırsatı için geleceği beklemeyelim! Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, “Hava, su ve toprak kirliliği temel çevresel sorunlar olarak görülse de bu sorunların hayatın her bölümüne yansıması pek çok ciddi çevresel, yaşamsal, ekonomik ve sosyolojik sorun yaratmaktadır. Su stresi yaşadığımız günlerde su kaynaklarımızı kirletmemiz bizi su fakiri haline getirir. Suyu ve toprağı kirletmemiz kısa vadede gıda güvenliğini riske atar, uzun vadede ise toprak kaynaklarımıza zarar vererek tarımsal verimliliği düşürür ve kıtlığa sebep olabilir. Dünyanın farklı ülkelerinde geçmişte yaşanan pek çok çevresel felaket ülkemiz ve içerisinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanabilir. Çözüm fırsatı için geleceği beklemeyelim, gelecek nesiller için temiz bir çevre bırakmayı bile düşünmeye gerek yok. Günümüz nesli bile çok uzak olmayan bir gelecekte çevresel risklerle ciddi boyutta karşı karşıya gelebilir. O yüzden sorunun çözümü için yarını bile beklemeden bugünden çalışmaya başlamalıyız.” şeklinde sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Atıklar Sanata Dönüşüyor Haber

Atıklar Sanata Dönüşüyor

Zengin doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliği ile dikkat çeken Türkiye sahilleri, özellikle insan eliyle oluşan plastik kirlilik sebebiyle ciddi zarar görüyor. Plastik atıklar, deniz yaşamını olumsuz yönde etkilerken, raporlarda son 5 yılda denizlerden 245 bin ton deniz çöpü toplandığı bildiriliyor. Türkiye’nin kalbi konumunda bulunan Marmara Denizi de evsel, tarımsal ve sanayiden gelen atıklar yüzünden aynı tehlikeyle karşı karşıya bulunuyor. Binlerce canlıya ev sahipliği yapan Marmara Denizi, Marmara Belediyeler Birliği öncülüğünde yapılan çalışmalarla yeniden temiz ve sağlıklı görüntüsüne kavuşturulmaya çalışılıyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden örnek çalışma Deniz ve göllerle birlikte toplam 277 kilometrelik kıyı bandına sahip olan Bursa’yı daha sağlıklı bir geleceğe taşımak için çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, çevre konusunda toplumsal duyarlılık oluşturmak için önemli bir çalışmaya imza attı. Marmara Denizi’nde ve sahillerinde yapılan temizlik çalışmalarında toplanan plastik şişeler, lastikler, paletler ve terk edilmiş eşyalar, Bursa Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı atölyelerinde işlemlerden geçirilerek yeniden gündelik hayata kazandırılıyor. Çöp ağacıyla doğaya dikkat çekildi Karacabey Kurşunlu Halk Plajı’ndaki temizlik çalışmasında toplanan çöp ve atıklar, vatandaşlar tarafından boyanarak geri dönüşüm temalı çöp ağacına dönüştürüldü. Atıl durumda terkedilmiş bisikletler ise ekipler tarafından alınarak atölyelerde tamir edilip boyanarak tekrar kullanılabilir hale getirildi. Lastikler duvarları süsledi Sahillerdeki temizlik etkinliklerinde elde edilen kapaklarla ‘mavi bayrak’ temalı pano oluşturulurken, plastik şişelerden gemi maketi yapılarak çevre kirliliğine dikkat çekildi. Çevreye gelişigüzel atılan ve denizlerden çıkartılan lastikler ise ekipler tarafından atölyede temizlenip boyandıktan sonra balık figürü olarak tasarlanıp duvarları süsledi. Paletler, oturma bankına çevrildi Geri dönüşüm amacıyla çöpe atılan varilleri de değerlendiren ekipler, temizlik, bakım ve boyamanın ardından bitki ve çiçek saksısı olarak kullanılmasını sağladı. Kullanım ömrünü ve amacını tamamlamış olan paletler de gerekli işlemlerden geçirildikten sonra sahillerde oturma bankı olarak değerlendirdi. Büyükşehir Belediyesi’nin tekrar geri kazandırdığı ürünler, Marmara Belediyeler Birliği tarafından bu yıl “Tüm mümkünlerin kıyısında” temasıyla düzenlenecek Marmara Urban Forum’da (MARUF25) sergilenecek. “Marmara Denizi, hepimizindir” Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Marmara Denizi’nin korumanın ve kollamanın bölgede yaşayan 30 milyon insanın sorumluluğunda olduğunu söyledi. Marmara Bölgesi’ndeki tüm kentlerin Marmara Denizi’ni kurtarmak için harekete geçmesi gerektiğini belirten Başkan Bozbey, “Doğaya, çevreye önem veren, çocuklarımızın nefes alabileceği ortamların olduğu, sanayisi kirletmeyen kentleri oluşturmalıyız. Marmara Denizi, önemli ticaret yollarının geçtiği ve binlerce canlının yaşadığı alandır. Marmara Denizi, yalnızca bir su kütlesi değil; milyonlarca insanın yaşam kaynağı, kültürel belleği ve ekonomik gücüdür. Marmara Denizi’nin ‘Ben ölüyorum. Ben artık içimde canlı barındıramayacağım. Bu son uyarımdır’ dediği bir süreci yaşıyoruz. Bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre Marmara’daki 27 canlı türü bölgeyi terk etti. İnsanımız, denizi kirlettiğinin farkında olmalı. Marmara Denizi, hepimizindir. Ülkemizin her insanı için ihtiyaç olan ve özen gösterilmesi gereken bir alandır. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak denizden çıkan atıkları geri dönüşümle tekrar kazandırmak için örnek bir çalışma başlattık. Temiz bir çevre için herkesin daha duyarlı olmasını istiyoruz” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.