Hava Durumu

#Protesto

Kapsül Haber Ajansı - Protesto haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Protesto haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Osman Can Ünver :"Trump Amerikan Halkını Huzursuzluğa İtiyor" Haber

Prof. Dr. Osman Can Ünver :"Trump Amerikan Halkını Huzursuzluğa İtiyor"

ABD hükümetinin göçmenlere yönelik baskılarına karşı isyanın başladığı Los Angeles'ta patlak veren protestolar, diğer ABD kentlerine de yayıldı. Los Angeles'ta sokağa çıkma yasağı devam ederken, protestolar New York ve Washington dahil çok sayıda ABD kentine de sıçradı. ABD’de yaşanan bu olayları değerlendiren İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can Ünver, “Mevcut gelişmeler ışığında Amerikan halkının huzursuzluğa sevk edildiği görülüyor” diyor. “Trump’ın politikası yeniden ve çok daha sert biçimde ortaya çıktı” ABD’de yaşanan olayları değerlendiren Prof. Dr. Osman Can Ünver, şunları söylüyor: “ABD geleneksel bir göçmen ülkesi. 1492’deki keşiften sonra Amerika çeşitli halkların erime potası haline gelmiş, göçmenler sayesinde büyük ve güçlü bir ülke olmuştur. Her yıl farklı ülkelerden elli bin kişiye ‘Yeşil Kart’ veren, kökenlerine bakılmaksızın gelen göçmenlerin ortak ‘Amerikalılık’ ruhu ile bir ulus inşasını hedefleyen ABD son yıllarda Batı dünyasını sarmalayan popülist akımların da etkisiyle göçmenlere karşı bir tutum izlemeye başladı. Özellikle Trump’ın ilk başkanlığı döneminde başlayan ve belli etnik kökenlerden yabancılara karşı önlemler alma politikası bu başkanlık döneminde de yeniden ve çok daha sert biçimde ortaya çıktı. Bunda Latin Amerika kökenli düzensiz göçmenlerin sayısının giderek artması, Biden yönetiminin bu konuda ‘yetersiz’ kaldığı iddiaları ve ABD’deki ekonomik sıkıntıların kamçılayıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Ancak uluslararası göç ve göçmen hukukunda düzensiz göçmenliğin bir suç olarak kabul edilmediği düşünüldüğünde ABD merkezi hükümet otoritesinin göçmenlere ve onlara destek olan gruplara karşı zor kullanımının uygun görülmesi mümkün değil. Göç ve göçmen politikalarını devletlerin bir hükümranlık meselesi olarak görmeleri ve uluslararası hukuk üzerinden herhangi bir düzenleyici dış müdahaleye rıza göstermemeleri bu türden sorunların çözümünü imkânsız hale sokuyor.” “Amerikan halkının huzursuzluğa sevk edildiği görülüyor” Bu politikanın ABD için ekonomik ve sosyolojik sonuçları olacağına dikkat çeken Ünver, şöyle konuşuyor: “Mevcut gelişmeler ışığında Amerikan halkının huzursuzluğa sevk edildiği görülüyor. Geçmişte de toplumsal hareketlere sahne olan bu ülkenin büyük kentlerinde asayişi tehdit eden gösteriler, şayet devlet otoritesi farklı sert uygulamalara başvurmaya devam eder ve ICE isimli göçmenleri takibatla görevlendirilen kuruma verdiği geniş yetkilerle sert tutumunu sürdürürse asayişi tesis etmek güçleşebilir. Göçmen politikası insan hakları temelli ve göçmenlerin çıkarlarını ve güvenliklerini de gözetecek şekilde inşa edilmezse toplumsal huzursuzlukların tüm Amerikan halkı açısından olumsuz sonuçlar doğurabilmesi mümkün. Devletin güvenliği ve çıkarları kuşkusuz çok önemli. Ancak keyfi gözaltılar, tutuklamalar, sınır dışı kararları gibi sert uygulamalar göçmenlerin de insan hakları olduğu gerçeğini unutturmamalı.” “Bağımsız yargı organlarının varlığı bir güvence teşkil ediyor” Bağımsız yargı organlarının varlığının güvence teşkil ettiğini belirten Ünver, şunları söylüyor: “Göçmen kabul eden her ülkenin güvenlik gerekçesiyle çoğunlukla da haklı olabilecek sıkı uygulamaları vardır. Ancak hukukun üstün kılındığı ülkelerde bu türden uygulamalara fren olabilecek yargı organlarının varlığı bir güvence teşkil eder. Nitekim son gelişmelere bakıldığında ABD’de bazı sınır dışı kararlarına karşı münferit mahkemelerin verdiği kararlar bu ülkede de bağımsız yargının işler olduğunu gösteriyor. ABD’de yerleşik Amerikan halkının göçmenleri destekler tutumunun başka ülkelerde de yansımaları olabilir. Bu da ülkelerin coğrafi konumlarına bağlı. Avrupa ülkelerinde ‘göstericilere askerle müdahale’ şeklindeki uygulamalar söz konusu olmasa bile, küresel güneyin göçmenlerle sürekli sorunları olan ülkelerindeki uygulamaları etkilemesi mümkün. Zira bu ülkelerdeki olumsuz durumlar dünya genelinde büyük etki uyandırmıyor.”

Bakan Uraloğlu'ndan İsrailli Bakan Regev'e protesto: Salonu terk etti Haber

Bakan Uraloğlu'ndan İsrailli Bakan Regev'e protesto: Salonu terk etti

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Fas’ın Marakeş kentinde düzenlenen 4. Küresel Yol Güvenliği Bakanlar Konferansı’na katıldı. "Hayata Bağlılık" temasıyla gerçekleştirilen konferans; liderleri, uzmanları ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirdi. Uluslararası ulaştırma iş birlikleri hakkında da mevkidaşları ile ikili görüşmeler de gerçekleştiren Bakan Uraloğlu, konferans kapsamında Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantısı’na da katıldı. Toplantıda yol güvenliğinin geleceği, iklim değişikliği, sürdürülebilir ulaşım ve yeni hareketlilik trendleri ele alındı. “Dijital Takografı 15 Yıldır Kullanıyoruz” Bakanlar Oturumu'nda yaptığı konuşmada yol güvenliğinin sadece ulaşım meselesi olmadığını vurgulayan Uraloğlu, yol güvenliğinin aynı zamanda halk sağlığı ve sürdürülebilir bir kalkınma sorunu olduğunu ifade etti. Türkiye'nin, 2030'a kadar can kaybını yüzde 50 azaltmak için yaptığı çalışmaların da altını çizen Uraloğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  "Güvenli altyapı ve akıllı ulaşım sistemleri alanındaki çalışmalarımız var. 22 yılda yaklaşık 25 bin kilometre bölünmüş yol yaptık ve kazalarda can kaybını yüzde 80 azalttık. Sıkı denetim ve sürücü bilinçlendirme programlarını geliştirerek trafikte bilinç oluşturduk Dijital takografı ülkemizde yaygınlaştırdık. 15 yıldır kullanıyoruz, dünyada 4. üretici ülkeyiz." Uraloğlu, Türkiye'nin acil müdahale ve kaza sonrası bakım noktasında mesafe aldıklarını dile getirerek, bu tecrübeleri paylaşmak için iş birliğine açık olduklarını da anlattı. Türkiye'de son 20 yılda trafik kazalarında can kaybı oranında önemli bir düşüş sağlandığını ifade eden Uraloğlu, hedefin sıfır can kaybına ulaşmak olduğunu ifade etti. "Her Hayat Değerlidir" Teknoloji ve dijitalleşmeden sonuna kadar faydalanmak gerektiğini ifade eden Uraloğlu, altyapının ve araçların akıllandırılması gerektiğini belirtti. Uraloğlu, “Yani yapay zekayı kullanmamız gerekiyor. Yol güvenliği ulusal bir mesele değil bölgesel ve küresel bir meseledir. Bu anlamda Marakeş Deklerasyonu'nu canı gönülden destekliyoruz, sonuna kadar iş birliği yapacağız. Unutmayalım her hayat değerlidir ve her trafik kazası önlenebilir." Bakan Uraloğlu, Salonu Terk Etti Bakan Uraloğlu, Pakistan ile Katar'ın da aralarında olduğu ülke temsilcileri ile birlikte oturumda konuşan İsrail Ulaştırma ve Yol Güvenliği Bakanı Miri Regev’i protesto ederek salonu terk etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.