Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Psikiyatri

Kapsül Haber Ajansı - Psikiyatri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Psikiyatri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

25 Yıl İçinde 746 Milyon Çocuk Obez Olabilir! Haber

25 Yıl İçinde 746 Milyon Çocuk Obez Olabilir!

2050 yılında 5-19 yaş arasındaki çocuklarda obezite rakamlarının dünyada 746 milyona, ülkemizde ise en az 3.39 milyona ulaşabileceği tahmin ediliyor. Önlenebilen ölüm nedenleri arasında sigaranın ardından ikinci sırada yer alan obezitenin kalıcı tedavisi, multidisipliner yaklaşımlarla gerçekleştiriliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. M. Celal Kızılkaya, çocukluk çağı obezitesi ve tedavi süreci ile ilgili önemli detaylar hakkında bilgi verdi. Teknolojik gelişmeler obeziteyi tetikliyor Dünyada 5–19 yaş arası çocuklarda obezite prevalansı 1975 yılında %4 iken, 2022 yılında bu oran %20’ye ulaşmıştır. Obez çocuk sayısı 1975 yılında yaklaşık 11 milyon iken, 2022’de 65 milyon kız ve 94 milyon erkek olmak üzere toplam yaklaşık 159 milyona yükselmiştir. 2050 yılında dünya genelinde 746 milyon çocuk ve gencin aşırı kilolu/obez olacağı öngörülmektedir. Çocukluk çağı obezitesinde; çocukların akademik hayatta başarılı olma kaygısı, yaşanılan çevrenin güvenli olmaması, çocukların evde daha çok ekran karşısında vakit geçirmelerine ve fiziksel aktivitelerinin azalmasına neden olmaktadır. Diyetteki artmış yağ oranı, fazla karbonhidrat tüketimi ve şekerli içeceklerden zengin beslenme obeziteye yol açmaktadır. Bu şekilde beslenen çocukların çeşitli vitamin ve mineral yetersizlikleri açısından da risk altında oldukları bilinmelidir. Düzenli ve dengeli beslenme obezite gelişimini engelleyici bir faktördür. Öğün atlanmasının, özellikle de çocuklarda kahvaltı alışkanlığının olmamasının doğrudan obeziteye yatkınlığa yol açtığı çalışmalar ile gösterilmiştir. Ebeveynlerin her ikisi de obez ise çocukta şişmanlık riskinin belirgin olarak arttığı da kanıtlanmıştır. Çocuklarda obezite yatkınlığı, erişkinlerden farklı hesaplanıyor Çocuklarda obezite tanısında sıklıkla boy ve vücut ağırlığı değerleri kullanılmaktadır. İki yaşından küçük çocuklarda boya göre ağırlık değerlerine göre tanı konulmaktadır. Daha büyük çocuklarda ise vücut ağırlığı, boyun metre cinsinden karesine bölünerek vücut kitle indeksleri hesaplanmaktadır. Ancak erişkindekinden farklı olarak sabit bir değere göre karar verilmemektedir. Yaş ve cinsiyete göre oluşturulmuş eğrilerde vücut kitle indeksi yüzde değerleri %85 ile %95 arasına denk gelen çocuklar fazla tartılı, %95 ve üzerinde olanlar ise şişman olarak kabul edilmektedir. Yine bu çocuklarda bel çevresi değerleri de organ yağlanması ve metabolik risklerin ortaya konulmasında yardımcı olmaktadır. Çocukların obeziteden korunması için aktif yaşam şart! Genetik yatkınlığın haricinde erken yaşta şişmanlığa neden olan ya da ek bulguların eşlik ettiği nadir genetik hastalıklar da mevcuttur. Bu genetik hastalıkların ya da hormonal bozuklukların şüphe edildiği çocuklar, çocuk endokrinoloji hekimleri tarafından görülmeli ve izlenmelidir. Basit obezitenin söz konusu olduğu durumlarda ise tedavinin en önemli bileşeni yaşam tarzı değişiklikleridir. Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, uyku saatlerinin düzenlenmesi ve ekran (bilgisayar, televizyon, akıllı telefonlar vb.) başında geçirilen sürenin azaltılması önerilen yaşam tarzı değişiklikleri arasındadır. Bazı durumlarda ilaç tedavileri gündeme gelebilir, ancak bu yaşam değişiklikleri uygulanmadığı zaman ilaç tedavisinin de etkinliği sınırlı kalmaktadır. Erişkin dönemde uygulanan bariatrik cerrahi, çocukluk çağında öncelikli tedavi yöntemlerinden biri değildir ve bu konuyla ilgili araştırmalar devam etmektedir. Bu yöntem gelişimini büyük oranda tamamlamış, diğer tedaviler ile gelişme kaydedilemeyen, seçilmiş olgularda gündeme gelebilir ancak çocuk, bu konuda deneyimli, çocuk endokrinoloji dahil gerekli tüm branşların bulunduğu merkezlerce değerlendirilmelidir. Birçok sağlık profesyoneli bu takımın bir parçası Birçok faktörün etkilediği bir problemi ortadan kaldırmanın yolu probleme farklı açılardan bakabilme kabiliyetine sahip olmaktan geçmektedir. Dolayısıyla obezitenin kalıcı tedavisi ancak multidisipliner bir yaklaşımla mümkündür. Multidisipliner yaklaşım derken obeziteye neden olan faktörleri irdeleyen bilim dalları ile kollektif bir çalışma kastedilmektedir. Obezitenin tedavisinde ekipte yer alması gereken kişiler; obezite cerrahisi (genel cerrah), endokrinoloji, gastroenteroloji, psikiyatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, beslenme ve diyet, psikoloji, fizyoterapi gibi alanlarda uzmanlar olarak sayılabilmektedir. Ayrıca ihtiyaç doğrultusunda diğer branşlar hasta bazlı olarak ekibe dahil olabilmektedir. Bu branşların hepsi ayrı ayrı hastayı değerlendirmekle birlikte, haftalık toplantılarla bir araya gelerek hasta için bütüncül bir yaklaşım ile en uygun tedavi şemasını belirlemektedir. Böylece hastaya özgü ve sağlık durumuna ve mevcut hastalıklarına göre uygun tedavi protokolü belirlenmiş olur. Bu şekilde izlenen hastalarda ömür boyu korunan tedavi başarısı şansı oldukça yüksektir. Multidisipliner ekip ile tedavi edilemeyen ve kontrollerine uymayan hastalarda eski yaşam tarzına dönüşler ve geri kilo alımları çok sık gözlenmektedir. Öyle ki geri kilo alımı 10 yılda neredeyse yarı yarıya gibi yüksek bir orana ulaşmaktadır. Geri kilo alımı demek aynı zamanda kronik hastalıkların tekrar ortaya çıkması ya da kötüleşmesi demektir. Bu minvalde değerlendirerek obezitenin kronik bir hastalık olduğunu kabullenip, multidisipliner tedavinin önemini anlayarak tedaviye başlamak kilolardan şikayetçi her bireyin başlangıç noktası olmalıdır.

Singapurlu Art Terapist’ten Engelliler ve Ailelerine Sanatla Terapi Haber

Singapurlu Art Terapist’ten Engelliler ve Ailelerine Sanatla Terapi

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü’ne bağlı Yurtoğlu Engelli Hizmet Merkezi, engelliler ve aileleri ile Singapur'dan gelen Art Terapist Siew Tin Ang’ı buluşturdu. Engellilik Odağında Sanatla Terapi Yaklaşımları Projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte Sanatla Terapi Atölyesi düzenlendi. Özel gereksinimli bireylerin resim, kolaj, heykel ve çizim gibi sanatsal araçları kullanarak sosyal becerilerini artırıp rehabilite olmaları amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında, projenin danışmanlarına ve gönüllü öğrencilere sunum da yapıldı. Sanatla terapi uygulaması Projenin Sanat Danışma Kurulunda Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji ve Müzikoloji Bölümü, Engelsiz Dokuz Eylül Koordinatörlüğü, Kâtip Çelebi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi akademisyenleri, sivil toplum kuruluşlarından Art Terapi Derneği ve İzmir Engelsiz Sanat Derneği görev alırken gönüllülük ağında ilgili bölümlerden yüksek lisans ve doktora öğrencileri de yer alıyor. Projenin ilk adımı olan etkinlikte, Siew Tin Ang ve Nursen Ener, proje danışmanları ve gönüllü öğrencilere yönelik süpervizörlük ve atölye çalışmaları yürüttü. Ardından özel gereksinimli bireyler ve bakım verenleriyle birlikte sanatla terapi uygulamaları yapıldı. “Bu merkezde olmaktan mutluyum” Türkiye'ye ilk kez geldiğini belirten Art Terapist Siew Tin Ang, "Özellikle bu merkezde olmaktan mutluyum. Çünkü öğrencilerin motivasyonu çok yüksek. Güzel deneyimler paylaştım. Projede yer alacak psikoloji, hemşirelik, sanat ya da müzik bölümünden öğrenciler engelli bireylerle bir kamp çalışması yürütecek. Bu workshop ile onlara yol gösterici olmaya çalıştık" sözlerine yer verdi. “Türkiye’de bu alanda atılan önemli bir adım” İzmir Art Terapi Derneği Başkanı Nursen Ener, art terapinin bir psikoterapi yöntemi olduğuna dikkat çekerek “Sanatsal malzemeleri bir araç olarak kullanıyoruz. Bu yöntem, özellikle sözel iletişimi sınırlı bireylerle çalışırken çok etkili. Bugünkü uygulama, Türkiye’de bu alanda atılan önemli bir adımdı” ifadelerini kullandı. İzmir Engelsiz Sanat Derneği Başkanı Tamer Özşeker ise gönüllü üniversite öğrencilerinin katılımının önemine değinerek “Psikiyatri, sanat ve mühendislik bölümlerinden öğrenciler bu sürece gönüllü olarak destek veriyor. Sanat yoluyla iyi olma halini güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi. “Önemli katkı sağlıyor” Otizmli oğlu Emre Emiral (34) ile birlikte atölyeye katılan baba Mehmet Emiral, bu atölyelerin özel gereksinimli bireylere önemli katkılar sağladığını dile getirdi. Oğlunun çamura şekil verdiğini ve bu sayede iletişimini artırdığını anlatan Emiral, "Oğlumun daha önce de böyle çalışmaları oldu. Çocukların yeteneklerini ortaya çıkartıp hangi alanda ilerleyebileceklerini belirlemek önemli. Pedagojik olarak ilerleyerek oğlumun liseyi bitirmesini sağladım. Bu sanatsal çalışmalar oğlum gibi engelli bireyleri sakinleştiriyor. Daha rahat oluyorlar, sosyalleşebiliyorlar. Çocukların öz güveni artıyor. Öğretmenlerinin dışında farklı insanlarla diyalog kurmayı öğreniyorlar. Emre üniversite sınavına girdi. Bu yıl kazanamadı. Seneye güzel sanatları hedefliyor. Fotoğraf konusunda yeteneği var. Seramikte başarıları var. Hocaları çizimini beğeniyorlar" ifadelerini kullandı. “İyileşme ve paylaşım ortamı yaratacak” İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü, sanatın destekleyici gücünü sosyal hizmetin sahasıyla buluşturmayı hedefliyor. Süpervizörlük, workshop ve terapi atölyeleriyle başlayan bu süreç, engelli bireyler ve bakım verenleri için bütüncül bir iyileşme ve paylaşım ortamı yaratacak. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.