Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Rekabet Avantajı

Kapsül Haber Ajansı - Rekabet Avantajı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Rekabet Avantajı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

2026’da İşletme Sermayesi Yönetimine Odaklanan Şirketler Kazanacak Haber

2026’da İşletme Sermayesi Yönetimine Odaklanan Şirketler Kazanacak

Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan’a göre, işletme sermayesini doğru yöneten şirketler önümüzdeki dönemin kazananları olacak. OECD’nin 2025 KOBİ Finansmanı ve Girişimcilik Görünümü raporuna göre küçük ve orta ölçekli işletmeler, artan faiz oranları ve küresel belirsizlikler nedeniyle giderek sıkılaşan finansman koşullarıyla karşı karşıya. Dünya Bankası’nın 2024 tarihli Enterprise Surveys (İşletmeler Anketi) verilerine göre, Türkiye’de işletmelerin %33’ü finansmana erişimi en büyük zorluk olarak görüyor. Bu tablo, şirketlerin nakit akışlarını yönetmesinin kritik önemini gözler önüne seriyor. Araştırmalara dayalı bu tabloyu değerlendiren Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, “İşletme sermayesini çevik bir yaklaşımla yöneten kurumlar, ekonomideki belirsizliklere karşı daha dayanıklı hale geliyor. Uzayan vadeler ve artan finansman maliyetleri ise şirketlerin sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. 2026’da işletme sermayesini etkin yöneten işletmeler kayda değer bir rekabet avantajı sağlayacak” dedi. Son dönemde şirketlerin finansal önceliklerinin değiştiğini söyleyen Ekemen Fidan, sözlerine şöyle devam etti: “2020 ve sonrasında işletmeler için en büyük risk, nakit akışındaki kırılganlık oldu. Artık her ölçekten firma, ödeme ve tahsilat süreçlerini gerçek zamanlı izlemek ve yönetmek istiyor. Fintek çözümleri tam da bu noktada devreye giriyor.” “Vadeye dayalı işlemler artık sadece finansal değil, stratejik bir tercih” Octet verilerine göre ödeme süreçlerinde taksit sayısını artırma eğiliminin arttığı gözlemleniyor. 2024’ün üçüncü çeyreğine kıyasla 2025’in aynı döneminde tek çekim işlemlerin payı azalırken, 3 ve 12 taksitli işlemlerde belirgin bir artış görüldüğüne işaret eden Ekemen Fidan, 3 taksitli işlemlerin yüzde 59; 12 taksitli işlemlerin ise yüzde 52 oranında büyüdüğünü ve bu tablonun, işletmelerin daha kontrollü hareket ettiğini kanıtladığını belirtiyor. Bu eğilimin işletmelerin nakit akışını yayarak yönetmeyi ve ödeme vadelerini stratejik biçimde planlamayı tercih ettiğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Ekemen Fidan “Vadeye dayalı işlemler artık yalnızca finansal değil, stratejik bir tercih. Şirketler satışlarını artırırken aynı zamanda nakit dönüş hızlarını optimize etme ve işletme sermayelerini sürdürülebilir biçimde yönetme hedefiyle hareket ediyor.” diyor. Tahsilat hızını artırmak işletmelerin sürdürülebilirliğini belirliyor Derya Ekemen Fidan’a göre, işletmelerin yeni büyüme alanının odağında finansal teknolojiler var: “Tahsilat süreçleri geciktikçe işletmelerin esnek hareket edebilme kabiliyeti azalıyor. Bu kapsamda tahsilat hızını artırmak, işletmelerin büyüme stratejilerinin temel unsuru haline geldi. Biz de Octet Türkiye olarak, tahsilat ve ödeme çözümlerimizle şirketlerin nakit akışlarını rahatlatıyor ve işletmelerin operasyonel sürdürülebilirliğine katkı sağlıyoruz.”

Yeni Denetim Döneminde  Riskler Avantaja Dönüyor Haber

Yeni Denetim Döneminde Riskler Avantaja Dönüyor

e-Belge regülasyonlarında yaşanan dönüşümler ve son dönemde hız kazanan online denetim dönemi, şirketleri dijital dönüşümlerinde daha tedbirli ilerlemeye yönlendiriyor. Teknolojinin merkezde yer aldığı tüm dijital dönüşüm projelerinde e-belge çözümlerini iyi kurgulamanın önemi artıyor. Farklı sektörlerden teknoloji ve finans ekipleri bu çözümlerin önemini birlikte değerlendirmek ve riskleri fırsata çevirmenin yollarını tartışmak üzere 11 Kasım’da İzmir’deki Swissôtel Büyük Efes’te bir araya geldi. Global vergi yazılımları lideri Sovos ve bulut tabanlı dijital iş yönetimi yazılım çözümleri sunan Yaşar Bilgi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen “Regülasyonun Ötesinde, Stratejik Uyum” başlıklı buluşmada, güncel regülasyonlar ışığında kurumların dönüşümü nasıl yönetmesi gerektiği ele alındı. Yerel ve global gerçek örnekler üzerinden dijital denetimlerin iş dünyasına getirdiği yeni beklentiler, teknoloji ve finans ekiplerinin bu süreçte karşılaştığı riskler, çözüm yolları ve regülasyon dünyasında gelecek beklentileri konuşuldu. Regülasyonlara Uyum Tercih Değil, Zorunluluk Sovos EMEA Bölgesinden Sorumlu Satış Başkan Yardımcısı Elçim Sirek, etkinlikte yaptığı konuşmada regülasyonlara uyumun artık yalnızca bir zorunluluk değil, riskleri doğru yönetebilen kurumlar için güçlü bir rekabet avantajı anlamına geldiğini vurguladı. Sirek, “İki Ar-Ge merkeziyle Filipinler’den Hindistan’a uzanan Sovos Türkiye hem yatırım hem istihdam hem de teknoloji ihracatında bölgesel bir merkez konumunda. Her regülasyona uygun çözümler geliştiren, ülkelere özel ekipleriyle süreci yakından takip eden Sovos, Türkiye’nin globaldeki öncü konumunu Avrupa için de yol gösterici hale getiriyor. Böylelikle hem KOBİ hem de kurumsal segmentte pazarda öne çıkan bir varlık gösteriyor ve bugün 105 binden fazla tekil vergi kimlik numarasına hizmet veriyoruz” diye konuştu. Yaşar Bilgi Genel Müdürü Ünsal Önder ise, dijital dönüşümün sürdürülebilirliği ve güçlü iş birliklerinin bu süreçteki kritik rolüne dikkat çekti. Önder, “Bugün geldiğimiz noktada yalnızca şirketlerin değil, devletlerin de hızla dijitalleştiği bir dönemdeyiz. Yeni regülasyonlar ardı ardına hayatımıza girerken, beklentiler ve ihtiyaçlar da aynı hızla değişiyor. Tam da bu nedenle, şirketlerin dijital dönüşüm yolculuklarını sürdürülebilir, güvenli ve uyumlu bir şekilde yönetebilmesi her zamankinden daha kritik” dedi. Etkinlikte Elçim Sirek ve Ünsal Önder’in yanı sıra Sovos’tan SAP Ürünlerinin Geliştirilmesinden Sorumlu Direktör Yasin Özbınar ve EMEA Satış Mühendisi Özcan Uçar; Yaşar Bilgi’den Sistem Destek Müdürü Kaan Dönmez ve Kurumsal Uygulamalar/ Operasyon Direktörü Hülya Çakır Yılmaz paylaşımda bulundu. Yasin Özbınar, “Değişimle Gelen Fırsatlar ve Riskler” seansında Türkiye'de “SAP BTP Public Cloud” ortamında çalışan ilk sertifikalı ürün olan Sovos'un yeni nesil e-Belge çözümünden bahsetti. Ayrıca Sovos EMEA Kıdemli Pazarlama Müdürü Nihan Benli’nin moderatörlüğünde Phinia Muhasebe Uzmanı Özlem Uyar, Luxottica IT Sorumlusu Elif Kaya, Yaşar Bilgi Kıdemli SAP Proje Yöneticisi Türkan Yalçın ve Yaşar Bilgi Dijital İş Uygulamaları Ekip Lideri Koray Suyuak’ın katılımıyla “Gerçek Hikayelerle Müşteri Deneyimi” paneli gerçekleştirildi.

Sağlıkta Yapay Zekâ İçin 7 Ülkeden Güç Birliği Haber

Sağlıkta Yapay Zekâ İçin 7 Ülkeden Güç Birliği

Sağlıkta dijital dönüşümün yeni adımı olan yapay zekâya odaklanan PHRESH projesinin başlangıç toplantısı için 7 ülke, İstanbul’da İstinye Üniversitesi Topkapı Kampüsü’nde bir araya geldi. Adını “Bağlantılı Sağlık Hizmetleri için Acil Durum ve Güvenli Ortamlarda Hasta Sağlığı Müdahalesi” kelimelerinin baş harflerinden alan uluslararası PHRESH projesinin İstanbul’daki ilk toplantısına, Hollanda, Kanada, Türkiye, İspanya, Portekiz, Romanya ve Birleşik Krallık’tan önde gelen sağlık kuruluşları, teknoloji şirketleri ve araştırma merkezleri katıldı. BAĞLANTILI SAĞLIK HİZMETLERİ DÖNEMİ Sağlıkta dijital dönüşümün yeni bir adımı olan bağlantılı, güvenli ve yapay zekâ destekli sağlık ekosistemlerini ortak bir vizyonla şekillendirmeyi amaçlayan PHRESH çerçeve projesi, yedi farklı ülkeden kurum ve araştırma kuruluşlarının katılımıyla, sağlık risk değerlendirmesi, acil müdahale ve tedavi süreçlerini yeniden tanımlamayı hedefleyen kapsamlı bir yapıyı bir araya getiriyor. Etkinlikte ülke temsilcilerinin yanı sıra, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) TEYDEB Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Selçuk Selek, İstinye Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bestami Özkaya konuşma yaptı. ‘İYİLEŞTİRİLMİŞ HASTA SONUÇLARI İÇİN ÇÖZÜM GELİŞTİRMEKTEN GURUR DUYUYORUZ’ Projenin bilimsel, akademik ve stratejik yürütücülerinden biri olmaktan dolayı mutluluk duyduklarını ifade eden İstinye Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bestami Özkaya, sağlık teknolojileri alanında önde gelen üniversitelerden biri olduklarının altını çizerek şunları söyledi: “Öncelikle, hepinizi İstanbul'da ağırlamaktan ve bu önemli başlangıç toplantısına ev sahipliği yapmaktan onur duyuyoruz. MLP Care ve İstinye Üniversitesi olarak akademik araştırmalara ve klinik uygulamalara tek bir çatı altında birlikte devam ediyoruz. İnovasyona, yapay zeka destekli teknolojilere, yapay zeka destekli sağlık hizmetlerine ve uluslararası işbirliklerine odaklanıyoruz. PHRESH projesi, bilim, teknoloji ve klinik uzmanlığın hastaların yararı için bir araya geldiği bu vizyonu mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Türkiye'de erken teşhis, daha iyi karar desteği ve iyileştirilmiş hasta sonuçları için çözümler geliştirmeye aktif katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz. İstinye Üniversitesi olarak, önümüzdeki yıllarda sağlık teknolojilerinde önde gelen üniversitelerden biri olmayı, inovasyonu yönlendirmeyi ve sağlığın geleceğini şekillendirmeyi sürdürmeyi hedefliyoruz.” GELECEĞE YÖN VERECEK BULUŞMA Projenin Türkiye’deki katılımcılarından MLP Care Proje Yönetimi Direktör Yardımcısı Esra Alkurt ise, buluşmanın uluslararası iş birliği ve bilgi paylaşımını güçlendirdiğini, sağlık teknolojilerinin geleceğine yön verecek stratejik bir buluşma niteliği taşıdığını söyledi. Alkurt, proje hakkında şöyle konuştu: “Bu girişim; yüksek doğruluklu sensörler, gerçek zamanlı analiz teknikleri, yapay zekâ destekli erken uyarı sistemleri, gelişmiş veri-ağ bağlantıları ve kuantuma dayanıklı şifreleme teknolojileri gibi öncü çözümlerin entegrasyonunu içeriyor. Projenin Türkiye konsorsiyumu, risk altındaki bireylerde akciğer hastalıklarının erken teşhis ve tedavisini desteklemek amacıyla, hastane sistemleriyle entegre çalışabilen; Yapay Zekâ (AI) ve giyilebilir teknolojiler kullanan, hasta ve sağlık profesyonellerine yönelik web ve mobil uygulamalardan oluşan bütünleşik bir sistem geliştirmeyi hedefliyor.” DÖRT ALANDA YENİLİK HEDEFLENİYOR Toplantı süresince, her ülke kendi vaka çalışmasını sunarak PHRESH projesinin şu dört temel yenilik alanına odaklandı: Sense for Health: Gelişmiş sensörlerle sürekli veri takibi.Alert to Prevent: Yapay zekâ destekli erken uyarı sistemleri.Connected Transport: 5G/6G altyapısıyla entegre ambulans-hastane veri akışı.Secure and Collaborative Learning: Gizlilik artırıcı ve kuantuma dayanıklı güvenlik çözümleri. SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİM KOLAYLAŞACAK Projede, sağlık sektöründe yapay zekâ ve dijital sağlık teknolojileri gibi yeniliklerle firmaların verimliliğini ve rekabet gücünü artırarak önemli bir katma değer sağlamak hedefleniyor. Küresel dijital sağlık pazarının 2025 yılı sonunda 505 milyar dolara ulaşması beklenirken, Türkiye'de de sağlık harcamalarının artması ve yapay zekâ entegrasyonu ile GSYİH'ye önemli katkılar sağlanması öngörülüyor. Projedeki yenilikçi sağlık teknolojilerinin devreye girmesi sonucunda, Türkiye ve dünya genelindeki firmalarda rekabet avantajı oluşması, sağlık hizmetlerine erişimde kolaylık ve firmaların gelirlerini artırması hedefleniyor.

TikTok, İçerik Üretici Ekosistemini Büyütüyor Haber

TikTok, İçerik Üretici Ekosistemini Büyütüyor

TikTok Türkiye; markalar, ajanslar ve içerik üreticilerini bir araya getirdiği “TikTok World" etkinliğini İstanbul’da düzenledi. Etkinlikte yaratıcı ekonominin geleceği, Gen Z’ye ulaşma stratejileri ile veri temelli pazarlamanın yükselişi ele alındı. “Yaratıcı ekonomiyi güçlendiren ürünler geliştiriyoruz” TikTok Türkiye Orta ve Güney Asya Küresel İş Çözümleri Lideri Barış Aldanmaz, TikTok’un markalar için sunduğu yenilikçi çözümlere dikkat çekerek, “TikTok artık yalnızca bir sosyal platform değil; iş sonuçlarını doğrudan etkileyen bir yaratıcı ekonomi merkezi. Ekosistemin her paydaşını destekleyen ürün ve araçlar geliştiriyoruz. Yaratıcılığı ölçülebilir hale getirirken markaların topluluklarıyla daha anlamlı ilişkiler kurmasına aracılık ediyoruz.” dedi. Aldanmaz, markaların performans hedeflerine ulaşması için ölçümlenebilir, veriye dayalı ürün setlerinin önemine vurgu yaptı. “TikTok, Gen Z’ye ulaşmada markalar için kilit bir platform” Vodafone Marka ve Pazarlama Stratejisi Direktörü Seçil Demiralp, TikTok’un markalar için yarattığı etkileşim potansiyeline değinerek, “TikTok güncel, özgün ve kendi topluluk kültürünü oluşturmuş bir mecra. Gen Z kitlesine ulaşmada bizim için büyük bir değer taşıyor. Görünürlük, yaratıcılık ve marka samimiyeti açısından TikTok çok güçlü bir alan.” ifadelerini kullandı. “Veri, yaratıcılığın en büyük iş ortağı” Omnicom Medya Grup Dijital Bölüm Başkanı Atakan Demirci ise TikTok’ta var olmanın yeterli olmadığını, markaların otantik ve kültürel temas noktaları yaratması gerektiğini vurguladı: “Bugün markalar için mesele sadece TikTok’ta bulunmak değil; topluluğun kültürüne dokunabilmek. TikTok, markaların bu kültürel alanlara doğal biçimde entegre olmasını sağlıyor. Pazarda ciddi bir boşluğu dolduruyor çünkü otantiklik artık markalar için yeni başarı kriteri haline geldi.” Demirci ayrıca, veriyle desteklenen içgörünün yaratıcılığı besleyen en güçlü araç olduğunu belirterek, “Markaların ihtiyaçları hızla değişiyor, TikTok’un sunduğu analitik altyapı bu dönüşüme cevap veriyor. Gerçek zamanlı öğrenme, optimizasyon ve yaratıcılığın birleşimi markalara yeni bir rekabet avantajı sağlıyor.” dedi. “Analitik büyüme, dijital iletişimde fark yaratıyor” getirfinans Büyüme ve Analitik Direktörü Semih Halat, finans sektöründe bile TikTok’un etkisinin hissedildiğini belirterek, “TikTok’un etkileşim modeli, finans gibi geleneksel alanlarda bile yaratıcılığa alan açıyor. Biz analitiği merkeze alırken, platformun topluluk dinamiklerinden de faydalanıyoruz. Dijitalde başarı, artık veriyle yaratıcılığı buluşturabiliyor.” diye konuştu. "Hem kullanıcılar hem de markalar için samimi bir etkileşim alanı" Hepsiburada Influencer Pazarlama, Pazar Araştırma ve Sosyal Medya Grup Direktörü Pınar Duman da “TikTok, markaların kullanıcılarla birebir etkileşim kurabildiği en güçlü topluluk platformlarından biri. Hepsiburada olarak biz, influencer pazarlamasını artık sadece içerik üretimi değil; topluluklarla ortak hikaye yazma süreci olarak görüyoruz. TikTok’ta içerik üreticileriyle kurduğumuz iş birlikleri, markamızın enerjisini ve samimiyetini en doğal şekilde yansıtıyor. Bu sayede hem markalar hem de kullanıcılar için daha anlamlı, daha içten bir etkileşim alanı doğuyor.” şeklinde konuştu. Konferansta markalar, medya ajansları ve içerik üreticileri, yaratıcı ekonomideki yeni fırsatları, veriyle desteklenen içerik modellerini ve topluluk merkezli iletişimin önemini tartıştı. TikTok, 2025’te markalara gelişmiş hedefleme sistemleri, yenilikçi reklam çözümleri ve performans ölçüm araçları sunarak yaratıcı ekonomiyi büyütmeyi hedefliyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türk Şirketleri Dijital Dönüşümde Nelere Dikkat Etmeli? Küresel Devlerden İlham Veren Stratejiler Haber

Türk Şirketleri Dijital Dönüşümde Nelere Dikkat Etmeli? Küresel Devlerden İlham Veren Stratejiler

Günümüz iş dünyasında dijital dönüşüm, artık bir tercih değil, şirketler için hayati bir zorunluluk haline geldi. Teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte, rekabet avantajı sağlamak, müşteri beklentilerini karşılamak ve operasyonel verimliliği artırmak isteyen Türk şirketlerinin bu sürece stratejik bir yaklaşımla yaklaşması gerekiyor. Peki, küresel şirketlerin başarılı politikaları ışığında, Türk firmaları dijital dönüşüm yolculuklarında nelere dikkat etmeli ve neleri kazanabilirler? 1. Kültürel Dönüşüm ve Liderlik: Dijitalleşme Zihinlerde Başlar Dijital dönüşüm, sadece teknoloji yatırımı yapmak değildir; aynı zamanda bir zihniyet ve kültür değişimidir. Küresel devler, bu sürecin en tepeden başlaması gerektiğini çok iyi biliyor. Üst Yönetim Kararlılığı: Dijital dönüşüm projeleri, CEO ve yönetim kurulu üyeleri tarafından sahiplenilmeli ve açıkça desteklenmelidir. Google, Amazon gibi şirketler, dijitalin her süreçlerinin merkezinde olduğunu kültürel olarak benimsetmiştir. Çalışan Yetkinlikleri ve Adaptasyon: Çalışanların yeni teknolojilere adaptasyonu ve dijital becerilerinin geliştirilmesi için eğitim programları şarttır. Netflix, çalışanlarını sürekli öğrenmeye teşvik ederek esnek bir dijital kültür yaratmıştır. Türk şirketleri, bu konuda eğitimlere ve yetenek yönetimine yatırım yapmalı, çalışanlarını dönüşümün bir parçası haline getirmelidir. Değişim Yönetimi: Değişim direnci kaçınılmazdır. Şirketler, çalışanları değişime hazırlayan, endişelerini gideren ve sürece aktif katılımlarını sağlayan iletişim stratejileri geliştirmelidir. 2. Veri Odaklılık ve Yapay Zeka (AI): Kararlar Verilerle Alınır Veri, dijital dönüşümün "yakıtıdır". Küresel şirketler, veriyi stratejik bir varlık olarak kullanır. Veri Toplama ve Analiz: Müşteri davranışlarından operasyonel süreçlere kadar her alanda veri toplanmalı ve bu veriler analiz edilerek anlamlı içgörüler elde edilmelidir. Amazon, müşteri verilerini kullanarak kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimleri sunar ve lojistik süreçlerini optimize eder. Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi Entegrasyonu: AI ve makine öğrenimi, veriyi işleyerek tahminler yapma, süreçleri otomatize etme ve karar alma süreçlerini destekleme potansiyeli sunar. Türk firmaları, müşteri hizmetlerinden üretime, tedarik zinciri yönetiminden pazarlamaya kadar birçok alanda yapay zeka çözümlerini değerlendirmelidir. Veri Güvenliği ve Gizliliği: Veri odaklılık, aynı zamanda siber güvenlik ve veri gizliliğini (GDPR/KVKK uyumu) de beraberinde getirir. Müşteri güveni için bu alanlara yatırım yapmak şarttır. 3. Müşteri Deneyimi (CX) Merkezli Yaklaşım: Dijitalleşme Müşteri İçindir Dijital dönüşümün nihai amacı, müşteri deneyimini iyileştirmektir. Çok Kanallı (Omnichannel) Yaklaşım: Müşterilerinizle online ve fiziksel tüm temas noktalarında tutarlı ve kesintisiz bir deneyim sunun. Starbucks, mobil uygulaması, sadakat programları ve mağaza içi deneyimi sorunsuz bir şekilde birleştirir. Kişiselleştirme: Toplanan verilerle müşterilere özel ürünler, hizmetler ve iletişimler sunun. Bu, müşteri sadakatini artırır. Dijital Satış Kanalları ve E-ticaret: Perakendeden hizmet sektörüne kadar her alanda güçlü e-ticaret altyapıları ve dijital satış kanalları oluşturmak, küresel pazarlara açılmak için kritik öneme sahiptir. 4. Esnek ve Çevik Operasyonlar: Hız ve Adaptasyon Yeteneği Hızla değişen pazarlara uyum sağlamak için operasyonların esnek olması gerekir. Bulut Teknolojileri: İş süreçlerini buluta taşımak, maliyetleri düşürürken ölçeklenebilirlik ve erişilebilirliği artırır. Otomasyon: Tekrarlayan görevleri otomatize ederek insan kaynağını daha stratejik işlere yönlendirmek. Toyota'nın üretim süreçlerindeki otomasyonu buna iyi bir örnektir. Çevik Metodolojiler (Agile): Proje yönetiminde çevik yaklaşımlar benimsemek, değişen ihtiyaçlara daha hızlı yanıt vermeyi sağlar. Neleri Kaybediyorlar? Dijital dönüşümü ihmal eden veya yanlış yöneten Türk şirketleri, küresel rekabette önemli dezavantajlar yaşayabilir: Pazar Payı Kaybı: Hızla dijitalleşen rakiplere karşı pazar paylarını kaybetme riski. Müşteri Kaybı: Kötü dijital deneyim nedeniyle mevcut müşterilerini kaybetme ve yeni müşteri çekmede zorlanma. Operasyonel Verimsizlik: Eski sistemler ve manuel süreçlerle maliyetlerin artması, kar marjlarının düşmesi. Yetenek Çekmede Zorluk: Yeni nesil yeteneklerin dijitalleşmemiş şirketleri tercih etmemesi. Marka İtibarının Zedelenmesi: Çağın gerisinde kalan bir imajla markanın değer kaybetmesi. Türk şirketleri, dijital dönüşümü bir lüks değil, zorunluluk olarak görmeli, kapsamlı bir stratejiyle adım atmalı ve bu süreci bir yatırım olarak değerlendirmelidir. Küresel başarı hikayeleri, bu yolculukta atılacak her doğru adımın, gelecekteki rekabet gücünü belirleyeceğini göstermektedir.

Kurumsal Şirketlerin Dijital Kör Noktası Haber

Kurumsal Şirketlerin Dijital Kör Noktası

Günümüz dijital çağında, bir şirketin web sitesi sadece bir kartvizit olmaktan çok daha fazlasıdır; adeta dijital vitrini, ilk izlenimi ve en güçlü iletişim aracıdır. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, pek çok büyük kurumsal şirket, web sitelerine yeterince önem vermiyor, düzenli olarak güncellemiyor ve bu durumun ciddi sonuçlarıyla karşılaşıyor. Peki, kurumsal devler neden bu dijital kör noktaya düşüyor ve bu ilgisizlik onlara nelere mal oluyor? Kurumsal Atalet ve Güncelleme Eksikliğinin Temel Nedenleri Kurumsal şirketlerin web sitelerini ihmal etmesinin ardında birkaç yaygın neden yatıyor: İç Bürokrasinin Ağırlığı: Büyük şirketlerde web sitesi güncellemeleri, genellikle birden fazla departmanın (pazarlama, IT, hukuk vb.) onayını gerektiren karmaşık ve yavaş işleyen bir süreç haline gelebilir. Bu bürokrasi, hızlı değişen dijital dinamiklere ayak uydurmayı zorlaştırır. "Zaten Biliniyoruz" Algısı: Köklü ve bilinen markalar, "Biz zaten sektörde tanınıyoruz, web sitemiz çok da önemli değil" yanılgısına düşebilirler. Bu durum, dijital dönüşümün ve online varlığın giderek artan önemini göz ardı etmelerine neden olur. Maliyet ve Kaynak Algısı: Web sitesi güncellemeleri ve modernizasyonu genellikle bir maliyet kalemi olarak görülür. Uzun vadeli getirileri göz ardı edilerek, kısa vadeli bütçe kısıtlamalarına takılabilir. Teknik Bilgi Eksikliği veya Eski Altyapı: Bazı eski web siteleri, güncel teknolojik altyapılardan yoksun olduğu için güncellenmesi veya modernleştirilmesi daha zorlu ve maliyetli olabilir. Bu da ertelemeye yol açar. Önceliklendirme Hatası: Dijital pazarlama ve web sitesi yönetimi, bazen satış veya üretim gibi doğrudan gelir getiren faaliyetlerin gerisinde kalabilir.Kaybedilenler: İtibar, Müşteri ve Gelecek Kurumsal şirketlerin web sitelerini ihmal etmesi, aslında tahmin edilenden çok daha büyük kayıplara yol açıyor: Marka İtibarı ve Güven Kaybı: Eski, yavaş yüklenen, mobil uyumlu olmayan veya güncel bilgi içermeyen bir web sitesi, markanın çağın gerisinde kaldığı izlenimini verir. Bu da itibar kaybına ve potansiyel müşteriler nezdinde güven erozyonuna neden olur. Güncellenmeyen bir "hakkımızda" sayfası veya eski haberler, şirketin dinamizmini sorgulatır. Müşteri Deneyimi ve Satış Fırsatları: Tüketiciler, bilgiye hızlı ve kolay ulaşmak ister. Kullanıcı dostu olmayan, karmaşık veya hatalı linkler içeren bir site, potansiyel müşterilerin sabrını tüketir ve rakip sitelere yönelmesine neden olur. Bu da doğrudan satış ve iş geliştirme fırsatlarının kaçırılması demektir. SEO Sıralamalarında Gerileme ve Görünürlük Kaybı: Google ve diğer arama motorları, güncel, mobil uyumlu ve kullanıcı deneyimi yüksek siteleri ödüllendirir. Güncellenmeyen web siteleri, arama motoru optimizasyonu (SEO) açısından dezavantajlı konuma düşer, sıralamalarda geriler ve organik trafikte ciddi kayıplar yaşar. Bu da Google Keşfet gibi platformlarda görünürlüğü sıfırlar. Rekabet Avantajının Yitirilmesi: Dijitalleşen dünyada, rakipler sürekli web sitelerini ve online stratejilerini geliştirirken, geride kalan şirketler pazar payı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Çevik ve yenilikçi rakipler, dijital varlıklarıyla öne çıkarak daha fazla müşteri çekebilir. Yetenek Çekmede Zorluk: Yeni nesil yetenekler, çalışacakları şirketlerin dijital yüzüne büyük önem verir. Eski ve işlevsel olmayan bir web sitesi, potansiyel adaylar üzerinde olumsuz bir izlenim bırakarak, şirketin yetenek çekme ve elde tutma becerisini olumsuz etkiler. Veri Analizi ve Karar Alma Güçlüğü: Güncel bir web sitesi, ziyaretçi davranışları hakkında değerli veriler sunar. Bu veriler pazarlama stratejilerini ve iş kararlarını optimize etmek için kullanılır. Güncellenmeyen veya doğru analiz araçlarına sahip olmayan siteler, bu hayati bilgilerden mahrum kalır. Kurumsal şirketlerin, web sitelerine sadece bir "gider kalemi" olarak değil, sürekli yatırım yapılması gereken canlı bir dijital varlık olarak bakmaları kritik önem taşımaktadır. Aksi takdirde, dijital çağın getirdiği fırsatları kaçırırken, hem mevcut itibarlarını hem de gelecekteki büyüme potansiyellerini tehlikeye atma riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Kapsül Haber Ajansı - KAHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.