Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sergi

Kapsül Haber Ajansı - Sergi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sergi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kütahya Porselen’e “Üstün Onur ve Sanat Ödülü” Haber

Kütahya Porselen’e “Üstün Onur ve Sanat Ödülü”

Kültür, sanat ve müzecilik alanında Türkiye’ye kazandırdığı örnek çalışmalar dolayısıyla Kütahya Porselen Kurucu Başkanı Nafi Güral, NG Eğitim Vakfı Başkanı Gülsüm Güral ve Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli “Üstün Onur ve Sanat Ödülü”ne layık görüldü. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TİKA ve UNESCO’nun destekleriyle Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından düzenlenen sempozyum, dünyanın farklı ülkelerinden akademisyenleri, sanatçıları ve araştırmacıları bir araya getiriyor. “Sanat, kültür ve değer üretimine katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” Kütahya Porselen Kurucu Başkanı Nafi Güral, açılış konuşmasında etkinliğe katkı sunan kurumlara teşekkür ederek şu değerlendirmelerde bulundu: “Sanat, insanların el becerilerinin ötesinde bir değerler bütünüdür. Kütahya’da bu değerleri yaşatmak adına atılan her adımı önemsiyoruz. Bugün burada kültürel mirası korumaya yönelik bu güçlü iş birliğinin parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. Gelecek etkinlikler için her türlü desteği vermeye hazırız.” “Köklerimizden aldığımız ilhamla kültürel mirasımızı geleceğe taşıyoruz” Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli, İpek Yolu’nun zengin kültürel birikimini akademik ve sanatsal bir bakışla ele alan bu sempozyumda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti şu sözlerle ifade etti: “Kütahya Porselen olarak, topraklarımızın bin yıllık çini ve seramik kültürünü geleceğe taşımayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Özel Gülsüm Güral Müzesi, 76 bin eserlik koleksiyonuyla hem ailemizin hem de Kütahya’nın kültürel hafızasını yaşatan değerli bir mirastır. Kültür, sanat ve zanaatın özünü koruyarak bu topraklardan doğan hikâyeleri modern tasarım anlayışı ve ileri teknolojiyle geleceğe aktarıyoruz.” Kütahya Dane Oyaları Sergisi büyük ilgi gördü Sempozyum kapsamında, Özel Gülsüm Güral Müzesi’nde Kütahya Dane Oyaları Sergisi de sanatseverlerle buluştu. 2014 yılında Nafi Güral tarafından kurulan müze; kuruluş döneminden günümüze üretilen özel porselenlerin yanı sıra, 14. yüzyıldan itibaren Osmanlı saray porselenleri ve kentin dünyaca tanınan ressamlarının eserlerine ev sahipliği yapıyor. Bu özel seçki, Kütahya’ya özgü el emeği iğne oyalarını bu kez farklı bir perspektifle ziyaretçilere sundu. Yalnızca Kütahya’da görülen renk, biçim ve adlandırmalarla kuşaktan kuşağa aktarılan dane oyaları arasında; Cimdik Oya, Çarkıfelek (Gönül Dolabı), Yassı Karanfil, Zambak, Kasım Pati, aile birliğini simgeleyen Analıkızlı, Kandil Oyası, Dağ Menekşesi ve Türkan Şoray Kirpiği gibi motifler öne çıktı. Gala yemeği Saklı Dünya’da gerçekleşti, ödüller törenle takdim edildi Müze ziyareti ve sergi açılışının ardından program, Saklı Dünya’da düzenlenen gala yemeği ile devam etti. Etkinliğin sonunda gerçekleştirilen Gala ve Ödül Töreni’nde, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli’ye “Vizyoner Tasarım ve Sanata Katkı Ödülü” takdim edildi.

Yapı Kredi bomontiada "Adlandırılamayan" Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor Haber

Yapı Kredi bomontiada "Adlandırılamayan" Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor

Yapı Kredi bomontiada 21 Kasım’dan itibaren, imgelerin “Adlandırılamayan” yanlarına ilgi duyan ve silinip geçmekte olan zamana maruz kalarak bu zamanın izlerini zihinde yeniden oluşturan Ahu Akgün, Dilara Göl, Dilara Pak, Ece Erbil, Ilgaz Gürün, Onur Kılıç, Özge Akdeniz, Reyhan Mente, Yusuf Günler ve Yusuf Murat Şen’in işlerini merkezine alan "Adlandırılamayan" sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide yer alan eserlerinin yüzeyindeki imgeleri kazıyarak görünür hale getiren sanatçılar, ortaya çıkan işleri bir anın geçici tanıklığı ya da o ana dair bir tasayı temsil edecek şekilde ele alırken izleyiciyi de imgelerin zamanla olan ilişkisini ve belirsizliğin estetik potansiyelini keşfetmeye yönlendiriyor. Yazar, akademisyen ve küratör Emre Zeytinoğlu sergiyi şöyle tanımlıyor: “…Adı ‘Adlandırılamayan’ olan bir sergi, doğallıkla içinde bir çelişki barındırıyor; bu da karşımıza başka bir soru çıkartıyor: ‘Adlandırılamayan’, bu serginin adı mıdır, yoksa o sergi kendi adını yadsımakta ve ondan kurtulmak mı istemektedir? Sergi, kendi adını yadsımakla, o ada geri dönmek zorunluluğunu her an yeniden ve yeniden yaşamakta ve bu döngüden kurtulamayacağını çok iyi bilmektedir: Karşıtlıkların aşılamayacağını her defasında yeniden deneyimlemektir ki izlenen her şeye biçim veren de o ‘aşılamamazlık’ hâlidir.” Üretim sürecine uzaktan da olsa dahil olunabilecek bir alan yaratarak, sanatçıların süreç boyunca üretimlerini paylaşmalarına imkân tanıyan kolektif bir düşünme ve üretme alanı oluşturmayı hedefleyen Project À, tek seferlik bir etkinlikten ziyade sürekliliği olan, farklı temalarla yeni işler ve alt projeler üreten bir yapıya dönüşme hedefiyle yola çıkıyor. "Adlandırılamayan" sergisi, 21- 30 Kasım tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada GALERİ’de her gün 11.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Bursa'nın Dört Bir Yanında Atatürk Sevgisi Haber

Bursa'nın Dört Bir Yanında Atatürk Sevgisi

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 Kasım anma törenleri kapsamında ‘Atatürk Demek Sonsuzluk Demek’ temasıyla çok sayıda etkinlik düzenlendi. Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’ndeki ‘Sonsuzlukta Bir İz: Bursa Kent Akademisi Atatürk Portreleri Sergisi’, Heykel UNESCO Meydanı’nda ‘Bitmeyecek Kalbimizde Yolculuğun Sonsuza Dek’ sergisi, Merinos Tekstil Sanayi Müzesi’ndeki ‘Ebedi Şefin Ardından Manşetlerde Yankılanan Veda Sergisi’ vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Sergilerden atölyelere Mihraplı Parkı Şehitlik Anıtı duvar alanındaki ‘Atatürk’ temalı boyama çalışmasında ise Bursalılar ellerine aldıkları fırçalarla dev bir Atatürk silueti oluşturdu. Anma programlarında Ata’ya olan özlemlerini bir kez daha dile getiren Kaplıkaya Huzurevi sakinleri ise ‘Atatürk 2’ adlı filmi izledi. Mehmet Akif Ersoy Kültürevi’ndeki ‘Çizgilerimdesin Atam’ resim atölyesi çalışmasında Atatürk sevgisi kâğıtlara çizildi. BURULAŞ tarafından Uludağ Üniversitesi İstasyonu’nda hazırlanan fotoğraf sergisi de yolculardan büyük ilgi gördü. “Atatürk’ün gösterdiği hedef doğrultusunda..." Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Heykel’de düzenlenen resmi anma törenlerinin ardından resim sergilerine katıldı. Sergilerde yer alan çalışmaları tek tek inceleyen Başkan Mustafa Bozbey, resimlerin hikâyeleri hakkında bilgi aldı. Bursa Kent Konseyi Ressamlar Çalışma Grubu’nun hazırladığı ‘Atatürk ve Cumhuriyet’in Işığında’ serginin açılışında konuşan Başkan Mustafa Bozbey, Cumhuriyet’in kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısını yaşatmak adına çeşitli programlar düzenlediklerini söyledi. 10 Kasım’ın bir yas günü olmadığını, bir anma günü olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, “Bu ülkenin her bireyinin, 365 gün, 24 saat, her zaman ve her an Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda ve bilimin ışığında Cumhuriyet’e sahip çıkma sorumluluğunu hissetmesi gerekir. Cumhuriyetimize halel getirecek herhangi bir davranış karşısında da mücadeleyi yürütebilmesi lazım. Atatürk’ün fikirlerini ve Cumhuriyet’in değerlerini artık anladığımızı düşünüyorum. Güzel ülkemizi korumak ve kollamak ancak Atatürk’ün gösterdiği hedef doğrultusunda olacaktır” dedi. “Atatürk’ün değerlerini yaşatmak için birçok proje yürütüyoruz” Mustafa Kemal Atatürk tarafından 2 Şubat 1938’te hizmete açılan Merinos Fabrikası’nda Bursa Kent Konseyi Ressamlar Çalışma Grubu tarafından hazırlanan serginin izlenime sunulmasının çok anlamlı olduğunu dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, emeği geçenlere teşekkür etti. Düzenlenen sergilere yüksek katılımın umut verici olduğunu anlatan Başkan Mustafa Bozbey, “Hazırlanan sergi, ‘Cumhuriyet; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister’ diyen Atamızın yolunu aydınlatan fikirlere karşı saygı duruşunun ifadesidir. Özgür bireylerden oluşan bir toplum isteği, sanat aracılığıyla tekrar yorumlanıyor. Büyükşehir Belediyesi olarak hem Cumhuriyetin hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerini yaşatmak, gelecek kuşaklara aktarmak konusunda birçok proje yürütüyoruz. Bursa Kent Konseyi ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte iş birliği yapıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Bursa’yı aklın, bilimin, sporun ve sanatın merkezi konumuna getirmek için çalışıyoruz. Hep birlikte bunu başaracağımıza inanıyorum. Atamız, hepimizin kalbinde, düşüncesinde ve ideallerinde sonsuza dek yaşamaya devam edecek” diye konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Ozan Ünal’ın “Rüya Hissi Süsler, Hafıza Anıyı” Sergisi Sona Erdi Haber

Ozan Ünal’ın “Rüya Hissi Süsler, Hafıza Anıyı” Sergisi Sona Erdi

Gerçeğin ve hayalin sınırlarını sorgulayan sergi, müzisyen Cenk Erdoğan’ın müzik performansı ve Ozan Ünal’ın eserlerinin hikayesiyle sona erdi. Çelik, paslanmaz çelik, bronz ve beton gibi sağlam malzemelerin insan hafızasının kırılganlığıyla buluştuğu sergide yer alan 35 heykel, izleyiciyi hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa davet etti. Her bir eser; sanatçının çizimleri, notları ve uzun süren üretim süreçleriyle şekillenerek özgün bir düşüncenin taşıyıcısı olarak öne çıktı. Ünal’ın bu üretim sürecinde tuttuğu notlar ve çizimlerden derlenen 300 edisyonluk eskiz defteri sergide izleyiciyle buluştu. Kapanış günü, “Doküman” isimli video çalışmasının izlenmesiyle başladı. Ardından “Rüya Hissi Süsler, Hafıza Anıyı”sergisinde Ozan Ünal, eserleri arasında gezerek izleyicilere anlatım yaptı. Sergi, müzisyen Cenk Erdoğan’ın canlı gitar performansıyla atmosferin duygusuna eşlik etmesiyle devam etti. Ozan Ünal konuşmasında şunları söyledi: “Farklı disiplinlerde üretmeyi seviyorum; yazarım, çizerim, videoyu da bu sergiyle birlikte ilk kez denedim. Sanatta bir disiplini öğrendiğinizde, diğerine geçmek biraz daha kolaylaşıyor ama doğru motivasyon da gerekiyor. Bu sergide bir belgesel mi, kısa film mi olduğu tam belli olmayan bir video yapmak istedim. Zaten sanatın tanımlanmasını, kategorilere ayrılmasını çok sevmem. Ben kendimce heykel yaparım, çizerim; herkesin üretim biçimi kendine özgüdür.” “Bu sergi, ‘Gerçeğin İnşası’ adını verdiğim üçlemenin son halkası. İlk sergi 2019 yılında ‘Bir Varlık Bir Yokluk’, ardından 2021’de ‘Rüya Anıdan Sayılır mı?’ gelmişti. Bu üçlemede gerçeği, rüyayı ve insanın kendi iç dünyasındaki sınırları sorgulamaya çalıştım. ‘Gerçeği inşa etmek’ kolay değil; çünkü gerçek estetik bir kavram değil, hatta bazen şekil veremediğimiz bir şey. Bu süreçte kendi çocukluğumun elinden tutup yola çıktım; sonunda bu sergi ortaya çıktı.”

“Hayati Misman Retrospektif” Sergisi İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde Açıldı Haber

“Hayati Misman Retrospektif” Sergisi İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde Açıldı

İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, yeni sezonunu “Hayati Misman Retrospektif” sergisi ile açtı. 19 Ocak 2026 tarihine dek izlenecek olan sergi, resim, gravür, heykel ve metal dekupe gibi farklı disiplinlerde 170’ten fazla eserle Prof. Misman’ın altmış yıllık sanatsal birikimine ışık tutuyor. Eserlerinin birer günce olduğunu, geçmişe dönüp baktığında anımsadıkları ile geleceğe ilişkin hayallerini, kaygılarını ve beklentilerini yansıttığını söyleyen Misman, retrospektif sergilerin öneminin altını çiziyor: “İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’ndeki retrospektif sergiler, Türkiye’de yaşayan sanatçılar için büyük bir önem taşıyor. Buradaki sergim bana altmış yılımın muhasebesini yapma fırsatı verdi. Retrospektif sergiler, sanatçıların eserleri aracılığıyla sanat hayatının tüm aşamalarını yansıtırken gençlere de bir sanat yolculuğunu adım adım sunarak ilham veriyor.” Prof. Misman, kendisi için temel ifade aracı olan gravürlerle birlikte, tuval çalışmalarında da gravürden gelen çizgisel disiplin ile renk katmanlarını birleştirerek özgün bir dil geliştiriyor; heykellerinde ise gravürle ördüğü anlatıyı üç boyuta taşıyor. Eserlerinin merkezinde kadın figürü bulunan Misman, kadını sadece bir betimleme ögesi olarak değil, varoluşun ve toplumsal kimliğin simgesi olarak ele alıyor. Geleneksel Anadolu kültüründen beslenip, evrensel bir dile ulaşan yaklaşımı, Misman’ın sanatına güç katıyor. Sanat kariyeri boyunca hem binlerce öğrenci yetiştiren hem de sürekli geliştirdiği sanatsal diliyle Türk sanat ortamına kalıcı katkılarda bulunan Prof. Misman, gelenekle modernizmi buluşturan, malzeme ve teknik sınırları zorlayan eserlerini üretmeye, Ankara’daki atölyesinde devam ediyor. Sergiyle eşzamanlı olarak, İbrahim Karaoğlu tarafından hazırlanan kapsamlı katalog, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sergi, 19 Ocak 2026 tarihine dek Levent’teki İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. Galeri, her gün 09.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Prof. Hayati Misman, Nisan 1945’te Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Konya’da tamamladıktan sonra, 1961-64 yılları arasında Akşehir Öğretmen Okulu’nda öğrenim gördü. 1964-65 yıllarında Erzincan/Tercan’da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1965-68 yılları arasında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünde okudu. Adnan Turani, Turan Erol, Nevide Gökaydın, Mürşide İçmeli ve Burhan Alkar gibi hocaların öğrencisi oldu. 1970-75 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı’ndan aldığı bursla Almanya’ya gönderildi. Kassel Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Prof. Werner Kausch, Heinz Nickel, Hans Hilmann, Günther Kieser, Karl Oskar Blase ve Walter Rabe gibi dünyaca ünlü sanatçı hocaların öğrencisi oldu. Grafik Tasarım alanında ihtisas yaptı. 1975 yılında yurda döndü. Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Eğitimi Bölümü’nde göreve başladı. 1984 yılında sanatta yeterlilik aldı. 1987 yılında doçent oldu. 1987-2001 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptı. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne geçerek profesör oldu. 2006 yılında üniversiteden emekli olan Misman halen Ankara’daki atölyesinde üretmeyi sürdürüyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Bodrum Loft, Dünyaca Ünlü ‘I Was Here’ Sergisine Ev Sahipliği Yapacak Haber

Bodrum Loft, Dünyaca Ünlü ‘I Was Here’ Sergisine Ev Sahipliği Yapacak

Bodrum’un saklı cennetlerinden Demirbükü Koyu’nda yer alan Bodrum Loft, doğayla uyumlu modern mimarisi, rafine lezzetleri ve kendine özgü atmosferiyle fark yaratarak her sezon olduğu gibi bu yıl da uluslararası sanat dünyasını bir araya getiriyor. Geçtiğimiz yıllarda Artsa Consultancy iş birliği ile KÖNIG Galerie, Perrotin ve Thaddaeus Ropac gibi dünyaca ünlü galeriye ev sahipliği yapan Bodrum Loft, bu yaz Paris, Brüksel, Londra, New York, Monako ve Şanghay’da galerileri bulunan Almine Rech’in Türkiye’de sergileyeceği ilk sergisi olan ‘I Was Here’ sergisini ağırlıyor. ‘I Was Here’ sergisi, insanın bıraktığı izleri ve var olma halini hatırlatmayı amaçlayarak bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor. I WAS HERE (BURADAYDIM) Artsa Danışmanlık kurucusu Selcan Atılgan’ın kuratörlüğünde hazırlanan “I Was Here” sergisi, 6 sanatçı 8 eser ile 10 Temmuz – 31 Ağustos 2025 tarihleri arasında Türkiye’deki ilk sergisini Bodrum Loft’ta gerçekleştirecek. Birbirinden değerli César Baldaccini, Agustín Cárdenas, En Iwamura, Ryan Schneider, Tia-Thuy Nguyen, Alejandro Cardenas gibi sanatçıları bir araya getirecek olan ‘I Was Here’ sergisi, bizden sonra da varlığını sürdüren ve arkasında izler bırakan an’lara odaklanıyor. Bir nefes, bir dokunuş, anda kalan bir varoluş üzerinden şekillenen sergi, dokunulan yüzeyde kalan bir parmak izi ya da bir kalpte bırakılan bir hatıra gibi ‘Ben Buradaydım, Unutma’ cümlesiyle hiçbir şey talep etmeden yalnızca fark edilme üzerinden kendini tanımlıyor. SANATÇILAR HAKKINDA Gündelik nesneleri büyük ölçekli heykellere dönüştürmesiyle tanınan César Baldaccini, sergide ikonik Pouce eseriyle yer alıyor. Kendi başparmağının dev bir heykel versiyonu olan bu eser, sıradan bir hareketi hem kişisel hem de etkileyici bir forma dönüştürüyor. Nouveau Réalisme akımının önde gelen sanatçılarından César’ın eserleri hem hatıralarımızı temsil ediyor hem de hafızalarımızda bir yer edinmeyi amaçlıyor. Agustín Cárdenas, Havana’da başladığı sanat eğitimini, figüratif ve akademik geleneğe başkaldıran 11’ler Grubu’na katılarak tamamladı. Ahşap, bronz ve mermerle geliştirdiği heykel dili; akıcı soyutlamayı, sembolik figürlerle buluşturuyor. Kabukları, totemleri veya geçitleri andıran formları; sezgisel, duyusal ve adeta masalsı bir anı çağrıştırıyor. Cárdenas’ın eserlerinde varoluş, sanki zamanın kıyısında duruyor: yarı siluet, yarı ruhla şekilleniyor. Alejandro Cardenas, insanı andıran figürlerle insanın ötesinde bir varoluş hali kuruyor. Tasarım ve sanat geçmişi, işlerine büyülü gerçekçilik, sürrealizm ve sade bir grafik dil katıyor. Desenli ve meçhul figürleri, beden dilleriyle duygu aktarıyor; soğuk görünen mekânlarda bile izleyicide derin bir düşünce alanı açıyor. Her bir figür, mekânda kaldığı izlenimi veren daha büyük bir varlığın parçasını andırıyor. En Iwamura, Japon felsefesinden, özellikle de varlık ile yokluğun arasındaki boşluk anlamına gelen ‘Ma’ kavramından esinleniyor. Heykelleri ritüel, mizah ve belirsizliği bir arada barındırıyor. İsmi Neo Jomon: Yeraltının Prensi olan bu eser, hem bir koruyucu hem de bir ruh gibidir; mekâna tepki veren bir diyaloğun içinde var olur. Bu formlar, çevreyle bütünleşen bir mekânsal deneyim yaratıyor; sözle değil, duruşları ve ağırlıklarıyla ifade buluyor. Tia-Thuy Nguyen’in eserleri, ölü bir meşe ağaçları kumaşla kaplayarak onlara yeni bir hayat ve anlam kazandırıyor. Sanatçının üretiminde Budist felsefe, Enerjinin Korunumu Yasası ve pürüzsüz şefkatli bir dönüşüm arzusu öne çıkıyor. Koruma ve yeniden üretme yoluyla, annelik ve manevi emek de sanatının bir parçası haline geliyor. Nguyen’in eseri, yaşamla ölüm arasında asılı kalmış bir nefes gibidir; kaybolanla kalanı birleştirir. Ryan Schneider’in figürleri, güçlü duruşlarıyla hem içsel bir sorgulamayı hem de bir varlık ifadesini temsil ediyor. Bu heykeller, canlı çizgileriyle efsaneyi andıran bir atmosfer kuruyor ve duyguları görünür kılıyor. Kültürel ritüelleri hatırlatan Yükselen Tanrılar, geçmişe ait bir kalıntı olarak değil, yaşayan ve bedene bürünmüş bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. Hikâye anlatmak yerine, hikâyeyi bizzat taşıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.