Hava Durumu

#Sergi

Kapsül Haber Ajansı - Sergi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sergi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“Bir Tutkunun Peşinde: Leyla Asım Turgut” Sergisi ziyarete açıldı Haber

“Bir Tutkunun Peşinde: Leyla Asım Turgut” Sergisi ziyarete açıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan “Cumhuriyetimizin 102. Yılında 102 Süreli Sergi: Anadolu’nun Kültürel Mirasına Yolculuk” projesi kapsamında hazırlanan “Bir Tutkunun Peşinde: Leyla Asım Turgut” sergisi Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı'nın katılımıyla Sultanahmet’teki Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde ziyarete açıldı. 16 Haziran- 1 Eylül 2025 tarihleri arasında ziyarete açık olacak sergi, Leyla Hanım’ın kişisel yaşamını, entelektüel birikimini ve kültürel katkılarını ilk kez bütüncül bir yaklaşımla gün yüzüne çıkararak; mimari çizimlerden geleneksel giysilere, kişisel eşyalardan aile belgelerine ve arkeolojik objelere uzanan 140 eseri ziyaretçiyle buluşturacak. Bu eserlerden 135’i ise ilk kez sergilenecek. Sergi açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, “Bir Tutkunun Peşinde: Leyla Asım Turgut” sergisinin proje kapsamında 51. Sergi olduğunu belirterek, “Bu projenin temel amacı, müzelerimizi sadece kalıcı koleksiyonların sergilendiği alanlar olmaktan çıkarıp yaşayan ve dinamik sosyal mekânlara dönüştürmektir. Anadolu’nun zengin kültürel mirasını görünür kılmak, bugüne dek sergilenmemiş eserleri gün yüzüne çıkarmak ve toplumda kültürel mirasa sahip çıkma bilincini artırmak en önemli hedeflerimizdendir. Ayrıca, süreli sergiler sayesinde ziyaretçilerimizi aynı müzeyi tekrar tekrar ziyaret etmeye teşvik ediyor; böylece müzelerimizle toplum arasındaki bağı güçlendirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.

Nikomedia’nın Sessiz Tanıkları Sizi Bekliyor Haber

Nikomedia’nın Sessiz Tanıkları Sizi Bekliyor

Cumhuriyet’in 102. yılı dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan "100 2 Süreli Sergi Projesi" kapsamında düzenlenen özel serginin açılışına İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, İl Kültür Turizm Müdürü Fatih Taşdelen, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Müzeler Daire Başkanı Serkan Gedük ve tarihseverler katıldı. Sergi Temmuz ayının sonuna kadar ziyaretçilere açık olacak. “BURADA MEDENİYETİN İZLERİ VAR” İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı konuşmada, “Bugün burada, binlerce yıl öncesinden günümüze uzanan bir medeniyetin izlerini; mermer bloklara işlenmiş sessiz ama derin anlatılarla selamlıyoruz. “Nikomedia’nın Sessiz Tanıkları” sergisi yalnızca arkeolojik eserleri değil; bir kentin hafızasını, kültürel kimliğini ve insanlık tarihine sunduğu katkıyı da gözler önüne seriyor. “NİKOMEDİA’NIN GÖRKEMLİ GEÇMİŞİNE AÇILAN BİR PENCERE” İzmit Belediyesi olarak 2021 yılından bu yana desteklediğimiz Çukurbağ Kazı Projesi, bizim için yalnızca bir bilimsel süreç değil; bu kadim kente ve onun mirasına duyduğumuz sorumluluğun bir ifadesidir. Bu sergide yer alan her bir eser, Nikomedia’nın görkemli geçmişine açılan bir penceredir. İmparatorluk simgelerinden mitolojik betimlemelere uzanan bu anlatılar, sanatın, inancın ve kudretin mermer üzerindeki izlerini taşıyan eşsiz tanıklardır. “GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR EDERİM” Bu anlamlı serginin hayata geçmesinde emeği geçen; Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne, Kocaeli Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’ne ve değerli uzman ekibine, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne ve geçmişten bugüne bilgi birikimiyle bizleri aydınlatan tüm akademisyen ve arkeologlarımıza gönülden teşekkür ederim. “GEÇMİŞİN İZLERİNİ BUGÜNE TAŞIYOR, GELECEĞE EMANET EDİYORUZ” Kentimizin kültürel mirasını gün yüzüne çıkarmak ve korumak adına kurumlar arası iş birliği içinde olmaktan büyük memnuniyet duyduğumuzu da özellikle ifade etmek isterim. Bu ortak emeğin, İzmit’in tarihsel kimliğini daha da güçlendirdiğine yürekten inanıyoruz. Bu sergiyle geçmişin izlerini bugüne taşıyor, geleceğe emanet ediyoruz. “NİKOMEDİA OLMASAYDI İSTANBUL OLMAZDI” Nikomedia’nın anlatacak çok hikâyesi var. Nikomedia’yı bilmeyenlere anlatırken İstanbul’dan önce 46 yıl kocaman bir imparatorluğa başkentlik yapmış hatta Nikomedia olmasaydı İstanbul olmazdı diyorum. Kent tarihinin yeni keşiflerle zenginleşmesine katkı sunan Çukurbağ kazı alanı buluntuları, taşıdıkları mimari detaylarla dönemin ihtişamını yeniden canlandırıyor. Bununda farkında olmamız gerektiğini kentin her bir köşesinde anlatmaya çalışıyoruz. “SERGİMİZİN UZUN SOLUKLU BİR KÜLTÜREL İZ BIRAKMASINI DİLİYORUM” Bu kıymetli eserlerin ışığında; bu hikâyeyi, bilimin yol göstericiliğinde ve kalıcı biçimde anlatabileceğimiz yeni bir müze binası hayalimizi de bir kez daha vurgulamak isterim. Katkı sunan herkese teşekkür ediyor, sergimizin uzun soluklu bir kültürel iz bırakmasını diliyorum” dedi. “ESERLER KORUMA ALTINA ALINDI” Ardından konuşan Kocaeli İl Kültür Turizm Müdürü Fatih Taşdelen, “1999 yılında meydana gelen deprem sonrasında hasarlı binalar 2001 yılında yıkıldı. Çalışmalar sırasında ortaya çıkan arkeolojik kalıntılar üzerinde bölge birinci derece sit alanı ilan edildi. Dönemi anlatan yapılar açığa çıkarıldı. Mimari parçaların bir bölümü alanda diğerleri ise müzelerde koruma altına alındı. Serginin açılmasında emeğini esirgemeyen herkese teşekkür ediyorum” diye ifade etti. “KÜLTÜREL MİRASI KORUMAK İÇİN CİDDİ BİR GİRİŞİMDE BULUNUYORUZ” Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Müzeler Daire Başkanı Serkan Gedük ise, “Şu anda Türkiye’nin dört bir yanında Cumhuriyet’in 102. yılına özel düzenlenen 100 2 süreli sergi projesi kapsamında birçok sergi açılıyor. Özel bir projeye imza attık. 99 yılındaki depremden sonra kültür varlıkları ortaya çıktı. 2012 yılından sonra kazı çalışmaları durduruldu. 2022 yılından sonra sayın belediye başkanımızın desteği ile kazılara devam ettik. Kültürel mirası korumak için ciddi bir girişimde bulunuyoruz. Eserlerin sergilerin ziyaretçiler ile buluşması çok anlamlı” diye konuştu. Konuşmaların ardından serginin açılışı gerçekleşti.

Sabancı Üniversitesi’nden 25. Yıla Özel Yapay Zeka Destekli Sergi Haber

Sabancı Üniversitesi’nden 25. Yıla Özel Yapay Zeka Destekli Sergi

Serginin açılış töreninde konuşan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, üniversitenin en önemli anlarına yapay zeka ile yeniden hayat verilen sergiye dair "25 yıllık yolculuğumuzda birçok anı, belge ve fotoğraf biriktirdik ama en değerlisi; her yıl üstüne eklediğimiz mezunlarımız, öğrencilerimiz ve kıymetli akademisyenlerimiz oldu. Bu sergi, 'Birlikte yaratmak ve geliştirmek' mottomuzun bir ürünü" dedi. Sabancı Üniversitesi, kuruluşunun 25. yılını özel bir sergiyle kutluyor. Yapay zeka teknolojileri kullanılarak hazırlanan "Yaşayan Anlar: 25 Yılın Retrospektifi / Living Memories: A 25-Year Retrospective" sergisi, 6 Mayıs'ta Sabancı Üniversitesi Tuzla Kampüsü'ndeki Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM) fuaye alanında açıldı. Serginin açılış töreni; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ile Öğretim Üyeleri, mezunlar, öğrenciler ve çalışanların katılımıyla gerçekleşti. "Son derece kıymetli, emek dolu 25 yıl..." Serginin açılış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, "Üniversite tarihi açısından 25 yıl kısa bir süre olabilir ancak bizim için son derece kıymetli, emek dolu bir 25 yıl oldu. Bu yolculukta birçok anı, fotoğraf biriktirdik, ama en değerlisi; her yıl üstüne eklediğimiz mezunlarımız, öğrencilerimiz ve kıymetli akademisyenlerimiz oldu. Bugün geriye baktığımızda, birçok hedefimizi gerçekleştirdiğimizi memnuniyetle görüyoruz. Elbette her hedefin ardından yeni hedefler koymak gerekiyor. Bu da daha iyisini yapma arzusunun bir sonucudur. Bu nedenle hiç değişmeyen bir mottomuz var: 'Birlikte yaratmak ve geliştirmek.' Yaşayan Anlar: 25 Yılın Retrospektifi sergisi de bu anlayışın bir ürünü. Fakültelerden, merkezlerden toplanan karelerle, hep birlikte çıktığımız bu yolculuğu yeniden hatırlıyoruz. 25. yıl kutlamalarımıza böyle anlamlı bir başlangıç yapmaktan mutluluk duyuyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. "İlk günkü motivasyonla yolumuza devam ediyoruz" Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici ise konuşmasında, "Sıfırdan bir üniversiteyi bugünlere taşımak büyük bir başarı. 1999'da ilk öğrencilerimizi bu kampüse getirdiğimizde, zor şartlarda başlayan bu serüvenin ne denli kıymetli olduğunu daha da iyi anlıyoruz. O dönemin öğrencileri ve sonrasındaki öğrencilerimiz, mezunlarımız bugün dünyanın önde gelen üniversitelerinde, şirketlerinde, en üst düzey görevlerde yer alıyor. Bugün de ilk günkü motivasyonla yolumuza devam ediyoruz. Henüz yolun başındayız; hedeflerimizi her geçen gün daha da yukarıya taşıyoruz. Üniversitemizin 25 yıllık yolculuğunu yansıtan bu anlamlı sergiyi hazırlayan tüm ekibe teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Yoğun katılımla gerçekleşen açılışın ardından Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi'nin kuruluş hikayesini kaleme aldığı, Türkçe ve İngilizce yayınlanan 'Bir Üniversite Var Ederken... / Founding a University...' kitabını konuklar için imzaladı. Sabancı Üniversitesi'nin 25 yıllık belleği yapay zeka ile işlendi "Yaşayan Anlar: 25 Yılın Retrospektifi" sergisi, Sabancı Üniversitesi'nin 25 yıl öncesinden günümüze uzanan kuruluş hikayesi, kampüs yaşamı, öğrenci ve mezun başarıları, bilim ve sanat alanında öne çıkan çalışmalarını kapsayan geniş bir perspektif sunuyor. Üniversitenin fakülteleri, araştırma merkezleri ve birimlerinden toplanan binlerce içerikle hazırlanan sergi, bu zengin içeriğin yapay zeka modelleriyle işlenmesiyle oluşturuldu. Sergide; 1999 yılında 'bir dünya üniversitesi' kurma hayalinden doğan ve özgün eğitim modeliyle fark yaratan Sabancı Üniversitesi'nin kilometre taşları, hem orijinal belgeler hem de yapay zeka teknolojileriyle canlandırılan arşiv materyalleri ve anılarla aktarılıyor.

Canterbury Hikâyeleri Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor Haber

Canterbury Hikâyeleri Rahmi M. Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor

Rahmi M. Koç Müzesi’nde açılan “Beygir Gücü” sergisi ziyaretçilerin büyük beğenisini kazandı. Müzenin 30’uncu kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla açılan sergi, M.Ö. 2’nci yüzyıldan günümüze atın sanat ve mühendislikteki izlerini sürüyor, otomobilin endüstri tarihindeki dönüşümünü gösteriyor. Serginin “Rahmi M. Koç Koleksiyonu’ndan At Figürleri” bölümünde farklı coğrafyalardan ve kültürlerden seçilen at formunda yaklaşık 1000 adet obje ve eser sergileniyor. Renkli ve ilgi çekici bu objeler metal, pişmiş toprak, ahşap, pirinç, teneke, silikon, seramik ve porselen gibi farklı malzemelerden üretilmiş. Avrupa’da 18. yüzyıl ortalarına kadar sadece sofra eşyaları üreten porselen fabrikaları heykelcikler, biblolar, porselen bebek parçaları ve dekoratif süs eşyaları da üretmeye başlar. İnsan ve hayvan figürleri popüler olduğunda ise insana dostluğuyla bilinen koşum ve binek atları öne çıkar. Bu atlar tek başlarına ya da binicileri ile tasvir edilir. Porselen atlar serginin popülerleri arasında! Sergide yer alan porselen at figürleri arasında en çok ilgi çeken vitrin ise edebiyat ve sanatı bir araya getiren Canterbury Hikâyeleri’nin figürleri oldu. Canterbury Hikâyeleri’nin karakterlerini günümüze taşıyan el yapımı figürler Rye Pottery imzası taşıyor. Geoffrey Chaucer tarafından 14’üncü yüzyılda yazılan Canterbury Hikâyeleri, İngiliz edebiyatının ilk büyük eserlerinden biri kabul edilir. Şiir biçiminde yazılan bu eserde 4’üncü yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal yapısı eğlenceli ve eleştirel bir dille anlatılır. Aziz Thomas Becket’in Canterbury’deki mezarını ziyaret etmek için Londra’dan yola çıkan farklı sosyal sınıfların oluşturduğu bir grup hacı, vakit geçirmek için yol boyunca hikayeler anlatır. Farklı türlerdeki bu hikayeler, dönemin ahlak değerlerini, halkın günlük yaşamını, din adamlarının yozlaşmışlığını ve soyluların ikiyüzlülüğünü de yansıtır. Bath’in Karısı, Şövalye ve diğerleri… Chaucer'ın ölümsüz eserindeki en ünlü hacı olan Bath’in Karısı, İngiliz edebiyatının en tanınmış karakterlerinden biri. Diğer dikkat çekici figür ise hayranlık uyandıran karakteri ile Şövalye. Canterbury Hikâyeleri’nin önemli karakterleri ve aynı zamanda bu seçkinin ilgi çeken parçaları arasında Değirmenci, Rahip, Çiftçi, Tüccar, Memur, Hukuk Çavuşu ve Bağışlayıcı bulunuyor. Ayrıca, eserde sürpriz bir karakter de yer alıyor: Hikâyede kendini bir gözlemci olarak konumlandıran yazar Geoffrey Chaucer. Hacılar hakkındaki gerçeği ustalıkla aktaran masum bir anlatıcı rolünü üstlenen Chaucer, hikâyelere kurgu değil, birinin yolculuğunun gerçek anlatımlarıymış gibi bir izlenim veriyor. 10 Haziran’a kadar görülebilir Geoffrey Chaucer ve Canterbury Hikâyeleri’nin diğer kahramanlarını Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki “Beygir Gücü” sergisinde görebilirsiniz. “Beygir Gücü” sergisi, 10 Haziran 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

İstanbul Modern, Ömer Uluç sergisine hazırlanıyor Haber

İstanbul Modern, Ömer Uluç sergisine hazırlanıyor

Ömer Uluç’un sanatsal pratiğinde erken dönem örneklerini barındıran 1960’lardan, 2010’daki vefatına kadar olan süreçteki üretimlerini bir araya getiren sergi, sanatçının çalışmalarında öne çıkan farklı ifade biçimlerini çeşitli temalar altında bir araya getiriyor. Kâğıt üzerine desen ve çizimden tuval üzerine akriliğe, kolajdan heykele birçok disiplini içeren sergide, Uluç’un kauçuk, keçe, alüminyum, akrilik levha, PVC ve polyester gibi malzemelerle ürettiği yapıtlar da yer alıyor.  Küratörlüğünü Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratörlüğünü ise Naz Uğurlu Benek’in üstlendiği “Ömer Uluç: Ufuk Çizgisinden Öteye” adlı sergi, sanatçının insanlık ve evren arasındaki karmaşık ilişkiye dair düşüncelerini irdeleyen yapıtları sunuyor. Sanatçının geleneksel sınırları aşan yaklaşımını yansıtarak izleyiciyi zaman ve mekânın ötesinde bir yolculuğa davet eden sergide, 300’ün üzerinde çalışma ziyaretçilerle buluşuyor. Modern zaman seyyahı 1931 doğumlu Ömer Uluç, 1953’te Robert Kolej'den mezun olduktan sonra ABD’de önce mühendislik, ardından resim eğitimi alır. 1951’de Nuri İyem öncülüğünde kurulan “Tavanarası Ressamları” olarak adlandırılan grupta yer alan sanatçı, 1965’te Paris ve Londra’da, 1972–1973’te ABD ve Meksika’da, 1973–1977 yılları arasında Nijerya’da ve 1983’ten 2010’daki vefatına kadar ise Paris ve İstanbul arasında yaşamını sürdürür. Çeşitli coğrafyalarda yaşaması ve seyahatlerinin de etkisiyle, keskin bir ironi ve mizah anlayışıyla insanlar, hayvanlar ve doğadışı varlıklardan oluşan bir canlılar albümü yaratan Uluç, modern sanatın keşif ve araştırma ruhunu sürekli taze tutan sanatçılardandır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.