Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sinema Salonları

Kapsül Haber Ajansı - Sinema Salonları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sinema Salonları haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Moskova'da tarihi açılış Haber

Moskova'da tarihi açılış

Dünyanın ilk tam kapsamlı oyun ve animasyon geliştirme merkezi 28 Kasım'da Moskova'da açıldı ve Çin, Hindistan, Orta Doğu, Latin Amerika ve BDT ülkeleri dahil 20'den fazla ülkeden sektör temsilcilerini bir araya getirdi. Tesis, bağımsız geliştiricilerden büyük uluslararası oyunculara kadar çeşitli stüdyoları aynı noktada buluşturarak, küresel pazara giriş için kapsamlı bir altyapı ve destek sunuyor. Konsept aşamasından uluslararası pazara sunmaya kadar uçtan uca destek sunan dünyanın ilk tam kapsamlı oyun ve animasyon geliştirme tesisi olan Moscow Game Hub, Moskova Uluslararası Oyun Haftası (Moscow International Game Week) sırasında tanıtıldı. Tesis, yerleşik şirketlere hareket yakalama (motion capture) stüdyoları, sesle ndirme ve film müziği prodüksiyonu için ses kayıt tesisleri, sinema salonları, konferans merkezleri ve sergi alanları dahil olmak üzere kapsamlı bir üretim altyapısı sunuyor. Türk oyun stüdyoları uluslararası pazarlara yeni bir erişim kanalına kavuşuyor Türk oyun stüdyoları, geleneksel Batı yayıncılık kanalları dışında 280 milyondan fazla oyuncunun bulunduğu Avrupa ve BDT pazarlarına stratejik erişim sağlayarak ikamet statüsü için başvuru yapabiliyor. İkamet edenler, tercihli kira ve vergi koşulları, devlet geliştirme hibeleri ve Avrupalı, Rus ve BDT geliştiricileriyle ortak geliştirme için partnerlik çerçevelerinden yararlanabilirler. Açılışı yapılan merkez, rekabetçi fiyatlarla üretim altyapısı sunarken (geliştirme maliyetleri ABD'ye göre 3 kat, Avrupa'ya göre 2 kat ve Kıbrıs'a göre 1,5 kat daha düşük), hem bölgesel hem de uluslararası izleyiciler için kültürel açıdan özgün içerik olu turulmasını kolaylaştırıyor. Teknik iş birliği fırsatları, hareket yakalama, 3D animasyon ve çapraz platform geliştirmeyi kapsıyor ve stüdyoların yaratıcı kontrolü elinde tutarken Avrupa'nın üretim kapasitelerine erişmesine imkân tanıyor. Üretim avantajlarının ötesinde, Moskova konumu, gelişmiş metro sistemleri, kapsamlı sağlık altyapısı, yüksek güvenlik standartları ve canlı kültürel olanakları ile dünyanın en yeşil mega şehirlerinden birinde istikrarlı bir operasyon üssü sunuyor. Türk stüdyoları için bu merkez, Vision 2030 girişimlerini ve ekonomik çeşitlilik hedeflerini tamamlayarak bölgesel genişleme stratejileri için altyapı sağlıyor. Platform, Orta Doğu ve Türk şirketlerinin Avrupa'da varlıklarını kurmalarını sağlarken, kültürel açıdan çeşitlilik içeren oyun içeriği ile MENA pazarlarını Avrupa ve BDT bölgeleriyle birleştirerek bölgesel anlatıları temsil eden fikri mülkiyet hakları gel iştirilmesini mümkün kılıyor. Açılışa Çin, Hindistan, Pakistan, Endonezya, BAE, Suudi Arabistan, Kazakistan, Özbekistan, Sırbistan, Arjantin, Şili ve diğer ülkelerden oyun stüdyoları ve derneklerinin temsilcileri katıldı. Uluslararası katılımcılar, aynı platformda geliştirme, üretim ve küresel dağıtımı bir araya getiren benzersiz formatı vurguladılar. BAE, Katar, Mısır ve diğer Orta Doğu pazarlarından temsilciler açılışta yer alarak, bölgesel ekonomik çeşitlendirme stratejileri ve interaktif eğlenceye yönelik artan yatırımlarla uyumlu fırsatları keşfettiler. Bağımsız stüdyolardan büyük sektör oyuncularına kadar 40'tan fazla şirket şimdiden bu merkeze katıldı. Yeni mekân, geliştiriciler için bir cazibe merkezi olmayı hedefliyor ve en son teknolojiye sahip ekipmanlara, profesyonel bir topluluğa ve uluslararası tanıtım fırsatlarına erişim sağlıyor. Moskova oyun üreticilerinin yeni merkezi oluyor Açılışı yapılan bu merkez, portföy çeşitlendirme ve alternatif pazar erişimi için kullanıcılara yeni bir potansiyel sunuyor. Tesis, interaktif eğlence alanındaki bölgesel yatırım stratejilerini tamamlayan ortak geliştirme fırsatları, teknik iş birliği ve dağıtım kanalları sağlıyor. Orta Doğu şirketleri, kendi pazarlarında geliştirme merkezlerini sürdürürken Moskova'nın altyapısından yararlanabilecek ve hem Avrupa/BDT hem de MENA kitlelerine hizmet veren bölgeler arası ortaklıklar kurabilecekler. Projeyi yöneten ajansın başkanı Gulnara Agamova; "Oyun endüstrisini geliştirmek Moskova Yaratıcı Endüstriler Ajansı için önemli bir önceliktir ve Orta Doğu, önemli yatırım kapasitesi ve içerik geliştirme hedefleri olan stratejik bir ortaktır" dedi. Agamova sözlerini şöyle sürdürdü: "Sistemik bir yaklaşım benimsiyoruz. Önce Video Game Factory hızlandırıcısını oluşturduk, şimdi de ulus lararası ortaklıklar için Moskova Oyun Merkezi'ni açıyoruz. Orta Doğu ve Türk stüdyolarının küresel kitleler için kültürel açıdan özgün içerikler geliştirirken Avrupa ve BDT dağıtım ağlarına erişmelerini desteklemek için ikamet programları oluşturduk. Konsept aşamasından uluslararası pazara sunulmasına kadar tüm oyun geliştirme döngüsü artık Moskova'da yoğunlaşıyor ve burası Orta Doğu şirketlerinin Avrupalı stüdyolarla ortak geliştirme yapabilecekleri ve Batı'nın hâkim olduğu geleneksel yayıncılık kanalları dışındaki pazarlara ulaşabilecekleri bir platform oluşturuyor." Küresel oyun dünyası Moskova'da buluşuyor 27-30 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Moskova Uluslararası Oyun Haftası, 20'den fazla ülkeden önde gelen oyun şirketlerini, geliştiricileri ve uzmanları bir araya getiriyor. İş programında Çin, Hindistan, Endonezya, Orta Doğu, Latin Amerika ve BDT ülkelerinden katılım cıların yer aldığı oturumlar düzenleniyor ve yeni uluslararası ortaklıklar ve ittifaklar kurulmasına odaklanılıyor. Orta Doğu oyun endüstrisinin liderleri etkinlik haftasının programına aktif olarak katıldı. Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) Rumbling Games Studio'nun Oyun Direktörü ve Kurucusu Ahmed Fouad ile yine aynı ülkeden Blackburne Games'in CTO'su ve Kurucu Ortağı Mustafa Yaya, uluslararası ortaklıklar ve pazar genişlemesi konulu oturumlara katıldı. Mısır'daki Saudisoft.Co şirketinden Wael Elemam ise bölgesel iş birliği konulu tartışmalara katkıda bulundu. Bu katılımlar, Orta Doğulu üreticilerin geleneksel Batı yayıncılık yolları dışında Avrupa ve BDT pazarlarında varlık göstermeye yönelik ilgisindeki artışı yansıtıyor. İlk Moskova Uluslararası Oyun Haftası, Moskova Yaratıcı Endüstriler Ajansı ve şehrin Kültür Departmanı tarafından düzenleniyor. Etkinlik, Rus oyun geliştiriciliğini ve Moskova'nın oyun endüstrisi altyapısını sergilemeyi amaçlarken, Doğu Avrupa, Asya, Orta Doğu ve ötesindeki alternatif oyun endüstrisi merkezlerini temsil eden yeni uluslararası ittifaklar ve ortaklıklar için bir platform oluşturmayı hedefliyor. Avrupa pazarına açılmak isteyen Türk oyun şirketleri ve yatırımcılar, bu merkez aracılığıyla yeni ortaklık fırsatlarını keşfedebiliyor. Platform, BDT ve Avrupalı geliştiriciler, yayıncılar ve dağıtımcılarla bağlantıları kolaylaştırarak, geleneksel Batı yayıncılık kanallarının ötesinde pazara alternatif yollar sunuyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Gelecekte Hibrit Sinema Anlayışı Doğacak! Haber

Gelecekte Hibrit Sinema Anlayışı Doğacak!

Dijital platformların sinema kültürünü önemli ölçüde dönüştürdüğünü kaydeden Dr. Kabaş, gelecekte yapay zekâ ile insan yaratıcılığının iç içe geçtiği hibrit bir sinema anlayışı doğabileceğini, duyguyu algoritmayla değil insanla inşa eden filmlerin ise her zaman bir biçimde var olacağını kaydetti. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, 14 Kasım Dünya Sinema Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, sinemanın dijital çağda geçirdiği büyük dönüşüme dikkat çekti. Sinema en büyük dönüşümlerinden birini geçiriyor Sinemanın en büyük dönüşümlerden birini dijital çağla birlikte geçirdiğini, filmin artık sadece bir anlatı sanatı olarak değil aynı zamanda veri akışı, algoritmalar ve içerik stratejileriyle tanımlanmaya başlandığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, “Eskiden sinema, fiziksel olarak bir araya gelinen, ortak duyguların paylaşıldığı ve devamında çeşitli sosyalleşmelerin de yaşandığı bir ritüeldi; bugünse sıklıkla bireysel ekranlara, kısalan dikkat sürelerine ve hızlı tüketim çerçevesine sıkışmaya doğru ilerliyor. Ancak bu değişim, sinemanın bittiği anlamına gelmiyor. Aksine, dijital çağ sinemaya yeni ifade biçimleri de kazandırıyor. Artık bir hikâye yalnızca perdede değil, sosyal medyada, sanal gerçeklikte hatta yapay zekâ destekli deneyimlerde var olabiliyor. Dolayısıyla sinemaya farklı bir gözle bakıldığında aynı zamanda bir tür ‘dijital hafıza alanı’ na dönüşümün söz konusu olduğu da söylenebilir. Bu süreçte film yapanlar, yalnızca kamera arkasında değil, kodun ve verinin içinde de yeni bir anlatım dili kurabiliyor. En nihayetinde dijitalleşmenin en üst seviyesine ulaşarak sinema alanını tamamıyla dönüştürmesinin tam karşılığını henüz göremedik.” dedi. Pandemi, sinema salonları için dönüm noktası oldu Pandeminin, sinema salonları için bir anlamda dönüm noktası olduğuna işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, “Uzun süre kapalı kalan salonlar ekonomik ve duygusal bir kayıp yaşadı. Evde film izleme alışkanlığıyla birlikte salonların sağladığı kolektif izleme deneyiminden uzaklaşılmaya başlandı. Öte yandan sinema salonlarında film izlemenin ekonomik karşılığının giderek artması, salonların AVM’lere taşınmasıyla birlikte film izlemenin ötesinde bir tüketim çerçevesinin öne çıkması da bu durumu pekiştirdi. Ancak son birkaç yılda bu durumun değiştirilmeye çalışıldığını görebiliyoruz. Ödüllü yerli yapımların salonlarda gösterilmesi, belirli yönetmenlerin sinema perdesi gösterim formatına uygun üretimlerde bulunması ve sinema salonların ‘nostalji’ üretimi doğrultusunda kült yapımları yeniden beyazperdeye taşıması bu konudaki girişimlere örnek olarak verilebilir. Bunların yanı sıra film sonrası söyleşiler, tematik gösterimler, festival organizasyonları da bu bağın yeniden kurulması açısından önem taşıyor.” diye konuştu. Dijital platformlar, sinema kültürünü önemli ölçüde dönüştürdü… Netflix, Amazon Prime, Max gibi dijital platformların sinema kültürünü önemli ölçüde dönüştürdüğünü de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, “Bir yandan erişim sınırlarını ortadan kaldırarak hikâyeleri zaman-mekân ayrımı olmaksızın küresel ölçeğe taşıdılar öte yandan izleme alışkanlıklarını da kökten değiştirdiler. Artık izleyici filmi bir etkinlik olarak değil, tıpkı bir sosyal medya içeriği gibi hızlıca tüketilen bir ‘akış’ olarak deneyimliyor. Bu durumun iki yönü var: Olumlu tarafı erişimin, çeşitliliğin ve görünürlüğün artması. Olumsuz tarafıysa sinemanın hızlı tüketim ve izleyici verisi odaklı üretim kültürüne teslim olması. Platformların algoritmaları, izleyiciye yeni içerikleri sürekli kişiselleştirilmiş bir şekilde sunarken, derinleşme, film üzerine tartışma ve sinemasal deneyim giderek zayıflıyor. Elbette ki bazı yönetmenlerin de bu dijital koşulları yaratıcı biçimde kullanarak yeni anlatım biçimleri geliştirdiğini de dikkatle takip edebiliyoruz. Dolayısıyla artık bugün sinemayı bir anlatı sanatı olarak nasıl tanımlayacağımız önemli olacaktır.” ifadesinde bulundu. Gelecekte hibrit bir sinema anlayışı doğacak! Yapay zekânın artık sinemanın bir parçası hâline gelmeye başladığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, şöyle devam etti: “Senaryo yazımından görsel efektlere, kurgudan ses tasarımına kadar birçok aşamada üretim süreçlerine dahil edilebiliyor. Bu teknolojiler sayesinde daha hızlı, daha düşük bütçeli ve teknik olarak çok daha gelişkin işler üretmek mümkün kılınıyor. Ancak bu gelişmeler sinemanın insani yönünü tehdit etme riski de taşıyor. Yapay zekâ bir hikâyeyi yapı olarak taklit edebilir, duygusal ritmini analiz edebilir, hatta belli formüllerle istenilen noktalarda izleyiciyi ağlatan ya da heyecanlandıran sahneler üretebilir. Ancak sinemanın anlamını güçlendiren şeyler arasında, insanın duygusal sezgisi ve yaratıcı hataları da bulunmaktadır. Bu nedenle yapay zekâ sinemayı dönüştürüyor ama henüz insanın hayal gücünün yerini tam olarak, en azından bizim kavrayabileceğimiz şekliyle, alamıyor. Belki gelecekte yapay zekâ ile insan yaratıcılığının iç içe geçtiği hibrit bir sinema anlayışı doğacak ama duyguyu algoritmayla değil insanla inşa eden filmler her zaman bir biçimde var olacak.” Dijital oyuncular ya da yapay zekâ ile oluşturulan karakterler yeni kapılar açtı Deepfake veya dijital oyuncu kullanımının sinemada hem etik hem de hukuki açıdan çok ciddi bir tartışma alanı oluşturduğunu da anlatan Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, “Deepfake teknolojisiyle bir oyuncunun canlandırılması ya da izinsiz olarak bir yüzün kullanılması, temsiliyet ve rıza kavramları üzerine yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Bu tartışmanın sadece teknolojik bir yerden değil aynı zamanda insan onuru, emeği ve sanatsal bütünlüğe dair bir sorumluluk konusu olarak da sürdürülmesi gerekiyor. Dijital oyuncular ya da yapay zekâ ile oluşturulan karakterler, sinemaya teknik olarak yeni kapılar açabiliyor. Fakat bu teknoloji suistimal edildiğinde, sanatın en temel unsuru olan ‘insanlık hâli’ zarar görüyor. Dolayısıyla teknolojiyi kullanan niyeti de tartışmamız gerekiyor. Dolayısıyla sinemada etik çizginin korunması, sanatsal güvenin de korunması anlamına geliyor.” şeklinde konuştu. Sinemayı yaşatan insanın beyazperdeye yansıyan büyülü anlatımı Sinemanın geleceğinin, teknoloji üzerinden ya da teknolojiye dönük bir rekabet endüstrisi oluşturmaktan değil teknolojiyle birlikte yeni duygusal ve estetik alanlar oluşturmakta gizli olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Denizcan Kabaş, “Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bir hikâyeyi anlamlı kılan şey her zaman onu anlatan insanın iç dünyası, toplumla kurduğu ilişki ve hayatı yorumlama biçimini aktarma yolu olmaktadır. Bu nedenle, dijital çağda bile sinemayı yaşatan şey, teknolojinin, platformların ya da endüstrinin inşa ettiği değil insanın beyazperdeye yansıyan büyülü anlatımıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Koç Holding’den 10 Kasım Mesajı Haber

Koç Holding’den 10 Kasım Mesajı

Cumhuriyet’i var eden o büyük sevginin izinden yola çıkan kampanya, milyonların kalbinde aynı sevgiyle büyüyen Atatürk’ü ve o sevgiyle her gün yeniden anlam bulan Cumhuriyet’i anlatıyor. Koç Holding, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü için hazırladığı filmiyle bu yıl da Atatürk’e duyulan sevgiyi odağına alan güçlü bir anlatıyla izleyicilerin karşısına çıkıyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü yalnızca hatırlamakla kalmayan; onunla yaşayan, ondan güç alan milyonların ortak duygusunu görünür kılan film, kuşaktan kuşağa taşınan bu büyük sevginin, yalnızca özel günlerde değil, yaşamın her anında hissedildiğini hatırlatıyor. Topluluk şirketleriyle birlikte 2006’dan bu yana kesintisiz sürdürdüğü 10 Kasım iletişimini, Atatürk’ü anma değil, anlama ve onun değerlerini geleceğe taşıma sorumluluğu olarak gören Koç Holding, bu yılki filminde Atatürk’ün ilkeleriyle yaşayan, değerlerini gündelik hayatının bir parçası haline getiren insanlara odaklanıyor. Film, Atatürk’ün fikirleri ve ideallerinin her gün yeniden anlam bulduğunu, onun iradesinin toplumda aynı güçle varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Filmde kullanılan MFÖ’nün “Gözyaşlarımızı bitti mi sandın” şarkısının yeniden düzenlenmiş versiyonu, hüznü ve umudu birlikte hissettiren bir atmosfer yaratıyor. BBQ Creative Agency imzası taşıyan filmin yönetmenliğini Abdullah Oğuz üstlenirken, kampanyanın görsel dünyası, önceki yılların sade estetiğini koruyor. Bu yıl “sevgi” temasını daha sıcak, samimi ve insana dokunan bir tonla öne çıkaran film, dijital platformlar, sinema salonları ve televizyonlarda 8–10 Kasım tarihleri arasında izlenebilecek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.