Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Sorumluluk

Kapsül Haber Ajansı - Sorumluluk haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sorumluluk haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

ANTGİAD'ın Konuğu Fikret Orman Oldu Haber

ANTGİAD'ın Konuğu Fikret Orman Oldu

Toplantının onur konuğu; Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne modernleşme hamleleri kazandıran, UEFA başarılarıyla adından söz ettiren ve Vodafone Park stadyumunu hayata geçiren geçmiş dönem Beşiktaş başkanlarından iş ve spor insanı Fikret Orman oldu. Kahvaltı eşliğinde gerçekleşen etkinlikte, ANTGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Yavaş’ın yaptığı açılış konuşması büyük beğeni topladı. Konuşmasında ANTGİAD’ın girişimcilik, eğitim, kadın liderliği ve genç istihdamı alanlarındaki projelerini ayrıntılarıyla anlatan Yavaş, sosyal sorumluluk faaliyetlerinin dernek için temel bir değer olduğunun altını çizdi. “ TEMİZ TOPLUM, TEMİZ SİYASET, TEMİZ SPOR “ Yavaş konuşmasında ayrıca, son dönemde Türkiye’nin gündeminde yer alan “temiz toplum, temiz iş dünyası ve temiz spor” başlıklarına dikkat çekerek yasa dışı bahis ve şike tartışmalarına vurgu yaptı. Yavaş, “Alın teri kutsaldır. Emek kutsaldır. Rekabet sahada olmalıdır. Şeffaflık ve adalet hem iş dünyasının hem sporun temel taşıdır. Diliyoruz ki spor camiası arınmış ve hak edenin kazandığı adil bir iklime kavuşsun.” ifadelerini kullandı. Fikret Orman’la Liderlik, Spor Yönetimi ve İş Dünyası Üzerine Derin Bir Söyleşi Açılış konuşmasının ardından sahneye davet edilen Fikret Orman, Başkan Ercan Yavaş’ın sorularını büyük bir açıklık ve samimiyetle yanıtladı. Yavaş’ın yönelttiği sorular; Beşiktaş’ın yeniden yapılanma sürecinden modern spor ekonomisine,teknik direktör seçimlerinden transfer stratejilerine,şampiyonlukların arka planındaki yönetim aklından , iş dünyasındaki büyük projelere kadar geniş bir çerçeveyi kapsadı. “Başkanlığa aday olmaya nasıl karar verdiniz?” sorusuna Orman, Beşiktaş’ın zorlu bir dönemden geçtiğini ve sorumluluktan kaçamayacağını hissettiği için aday olduğunu söyledi. “Göreve geldiğinizde karşınızdaki tablo nasıldı?” sorusuna ise Orman şu sözlerle yanıt verdi: “Beşiktaş büyük bir kulüptü ama ekonomik olarak ciddi sıkıntılar içindeydi. Bu tabloyu değiştirmek için hem finansal hem de yapısal dönüşüm gerekiyordu.” ŞAMPİYONLUKLARIN ARKASINDAKİ STRATEJİ Yavaş’ın, “Arka arkaya gelen şampiyonlukların ve Avrupa başarılarının görünmeyen stratejisi neydi?” sorusunu Orman şöyle yanıtladı: “Başarı tesadüf değildir. Doğru kadroyu kurmak, doğru hocayı seçmek, doğru finansal modeli uygulamak ve camiayı tek yürek yapmak zorundasınız. Biz o dönemde tüm bu unsurları aynı anda doğru yönetmeyi başardık.” Orman ayrıca genç yeteneklere verilen önemi ve sportif başarıyla ekonomik disiplinin bir arada yürütülmesi gerektiğini vurguladı. FİNANS YÖNETİMİ , BORÇ YAPISI VE KRİZLERLE MÜCADELE Yavaş’ın, “Spor kulüplerinde borcu artıran faktörler nelerdir?” sorusu üzerine Orman; kur riskleri, futbol ekonomisindeki aşırı enflasyon, yüksek oyuncu maliyetleri ve Avrupa’daki rekabet seviyesi gibi unsurları sıraladı. Süleyman Seba ile Kıyaslanmak: “Sorumluluğu ağır, gururu büyüktür.” Söyleşinin duygusal bölümlerinden biri, Ercan Yavaş’ın şu sorusu oldu: “Beşiktaş camiasında Süleyman Seba’dan sonra en iz bırakan başkanlardan biri olarak anılmak size ne hissettiriyor?” Fikret Orman bu soruya şu sözlerle yanıt verdi: “Süleyman Seba ile aynı cümlede anılmak büyük bir gururdur ama aynı zamanda omuzlarınıza büyük bir sorumluluk yükler. Ben Beşiktaş’ta kalıcı değerler bırakmak için çalıştım.” İş Dünyası ve Yatırım Felsefesi Başkan Yavaş’ın iş dünyasına yönelik sorularına Fikret ORMAN net cevaplar verdi. İnşaat ve turizm sektörlerinde yatırım yaparken en önemli göstergelerinin lokasyon, finansman modeli ve talep projeksiyonu olduğunu belirten ORMAN, “ Bir projeye başlarken ilk baktığım şey nakit akışının sürdürülebilir olup olmadığıdır.” sözleriyle cevapladı. ANTGİAD üyelerinin sorularını da içtenlikle yanıtlayan Orman , Gençlere yönelik mesajında ise “ Ölçmeden büyümeye kalkmayın. Önceden ölçtüğünüz rakamlar sizi her zaman korur.” ifadelerini kullandı. ANTGİAD: Üreten, Büyüten ve Değer Yaratan Bir Mekanizma Etkinlik sonunda Başkan Ercan Yavaş, ANTGİAD’ın yalnızca bir dernek olmadığını, şehrin geleceğine yön veren güçlü bir vizyon örgütü olduğunu vurguladı.Yavaş, “ANTGİAD’ın enerjisini siz değerli üyelerimizden alıyoruz. Bu ailenin her ferdi, Antalya’nın ve Türkiye’nin yarınlarına imza atmaktan gurur duyuyor “ diyerek toplantıyı sonlandırdı.

Melisa Sabancı Tapan, IMD’de Değer Odaklı Dönüşümün Yol Haritasını Paylaştı Haber

Melisa Sabancı Tapan, IMD’de Değer Odaklı Dönüşümün Yol Haritasını Paylaştı

Dünyanın önde gelen yönetim geliştirme kurumlarından IMD’nin düzenlediği “Family Philanthropy Webinar Series” (Aile Hayırseverliği Web Semineri Serisi) kapsamında, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Gate 27 Kurucusu Melisa Sabancı Tapan konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlikte; aile şirketlerinin filantropi alanındaki rolü, değerlerin yeni nesiller tarafından nasıl yeniden tanımlandığı ve teknoloji ile kültürün toplumsal dönüşümdeki etkisi ele alındı. IMD Global Family Business Center Direktörü ve IMD Family Business & Entrepreneurship Profesörü Peter Vogel’in sorularını yanıtlayan Melisa Sabancı Tapan, ailelerin filantropi yaklaşımında yeni neslin belirleyici rolüne değinerek çağın dönüşen dinamiklerinde değerlerin güncellenmesinin önemini vurguladı. Empati, şeffaflık ve sorumluluk gibi evrensel değerlerin yalnızca korunması değil, yeni nesil tarafından yeniden anlamlandırılması gerektiğini ifade eden Tapan, “Bugünün dünyasında teknolojiden kültüre kadar her şey hızla değişiyor. Ancak değişmemesi gereken temel değerler var. Bizim görevimiz, bu değerlere çağdaş bir anlatı katmak ve toplumsal etkiyi büyütecek yeni yollar yaratmak. Bu dönüşümün merkezinde ise her koşulda insan kalabilme iradesini korumak yer alıyor” dedi. IMD Family Philanthropy Webinar, farklı ülkelerden aileler, akademisyenler ve filantropi liderlerinin katılımıyla gerçekleştirildi ve global ölçekte yeni nesil liderlik trendlerine ışık tuttu.

Muratbey’den Yapay Zekâ Temelli Sürdürülebilirlik Projesi: Kazandıran Peynirler Haber

Muratbey’den Yapay Zekâ Temelli Sürdürülebilirlik Projesi: Kazandıran Peynirler

Proje, gıda sektöründe tüketim sonrası atık yönetimini merkeze alan ilk örneklerden biri olacak. Kullanıcılar, Muratbey ambalajlarını geri dönüşüme atıp fotoğraf yükleyerek sistemde doğruladığında karbon puan kazanacak. Kazanılan puanlar, indirim veya hediye kartı olarak kullanılabilecek. Türkiye’nin yenilikçi peynir markası Muratbey, 60 yıla yaklaşan deneyimini, inovasyon, teknoloji ve çevre dostu üretim anlayışıyla birleştirerek, sürdürülebilir gıda ekosistemine liderlik etmeyi hedefliyor. Bu kapsamda geliştirilen Kazandıran Peynirler projesi, sürdürülebilir yaşamı teşvik eden ve geri dönüşüm alışkanlıklarını ödüllendiren dijital uygulama Waste Log üzerinden kullanıma açıldı. WasteLog Atık Bildir ( https://wastelog.co/indir ) uygulamasını indiren tüketiciler, en yakın geri dönüşüm kutusunu / alanını öğrenecek ve konumlarına en yakın kutuya ambalaj atıklarını atabilecek. Kullanıcılar, sisteme tanımlanan 28 Muratbey ürününün ambalajını geri dönüştürdüklerinde barkod okutma ve fotoğraf doğrulamasıyla karbon puanı kazanacak. Kazanılan puanlar, indirimler, hediye kartları gibi ödüllere dönüşecek.Böylece çevreye ve ekonomiye aynı anda fayda sağlanacak. Geri dönüşüm süreci yapay zekâyla izlenebilir hale gelecek Muratbey Gıda İletişim ve İş Geliştirme Direktörü Gülnur Uluğ, Kazandıran Peynirler projesini, sürdürülebilirlik vizyonu ve “Çevreye katkı kullanıcıya artı” sloganıyla hayata geçirdiklerini belirtti. Uluğ, şöyle devam etti: “Muratbey olarak yalnızca yüksek kaliteli ve yenilikçi ürünlerimizle değil, çevreye, topluma ve gelecek nesillere karşı taşıdığımız sorumluluk bilinciyle de fark yaratıyoruz. Bu vizyonun somut örneklerinden biri de Kazandıran Peynirler projesi oldu. Teknolojiyi, sürdürülebilirliği ve tüketici faydasını buluşturan bu öncü projeyle hem Türkiye’deki sürdürülebilirlik odaklı girişimcilik ekosistemine destek veriyor hem de tüketicileri çevreye duyarlı davranışın aktif bir parçası haline getiriyoruz. Çevre dostu üretim yaklaşımını güçlendirirken, tüketiciyi sürecin merkezine koyarak sorumluluğu paylaşan ve ödüllendiren bir model oluşturuyoruz. Ayrıca yapay zekâ destekli doğrulama sistemiyle geri dönüşüm süreci izlenebilir ve ölçümlenebilir hale geliyor. Gıda sektöründe tüketim sonrası atık yönetimini merkeze alan ilk örneklerden biri olan projemiz, Muratbey’in sürdürülebilirlik ekosistemindeki liderliğini kanıtlamaktadır.” Türkiye’de yıllık plastik ambalaj atığı 5,6 milyon ton Uluğ, Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) verilerine göre Türkiye’de 1 yılda oluşan 5,6 milyon tonun üzerinde plastik ambalaj atığının önemli kısmının geri dönüştürülemediğini belirtti. Uluğ, Kazandıran Peynirler projesinin çevresel sürdürülebilirliğe katkısına ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Bu proje kapsamında piyasaya sürmüş olduğumuz ambalajların yüzde 10’unu, ortalama 3 yıl içerisinde geri dönüşüme kazandırmayı hedefliyoruz. Böylece yaklaşık 108 ton CO₂ emisyonunun önlenmesi sağlanacak. Bu çevresel kazanım, yaklaşık 1 futbol sahası büyüklüğündeki bir ormanın yıllık karbon tutma kapasitesine eş değer bir fayda sağlamaktadır.” Muratbey’de hedef, daha iyi gıda, daha iyi gelecek Karbon ayak izini azaltacak yeni sistemler ve yerel üretici destek programlarını genişletmeyi planladıklarını belirten Uluğ, “Daha iyi gıdalar üretme vizyonumuzu, daha iyi bir gelecek hedefiyle birleştiriyoruz. Bilgi, inovasyon ve dayanışmayla ilerliyoruz. Çünkü dünyanın geleceğinin hepimizin ortak sorumluluğu olduğuna inanıyoruz.” dedi.

Çimsa’nın Sürdürülebilirlik Yatırımlarına EBRD’den 50 Milyon Euroluk Finansman Haber

Çimsa’nın Sürdürülebilirlik Yatırımlarına EBRD’den 50 Milyon Euroluk Finansman

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Çimsa’nın sürdürülebilirlik odaklı dönüşüm yatırımlarına destek vermek amacıyla 50 milyon Euro tutarında yeşil finansman sağladı. Söz konusu finansman, Çimsa’nın Mersin fabrikasında hayata geçireceği yeşil yatırım projelerinin finansmanı için kullanılacak. EBRD tarafından sağlanan yeşil finansman, şirketin Mersin tesisinde yürütülen kapsamlı dekarbonizasyon (karbonsuzlaştırma) programı kapsamında; yeni kurulacak Kalsiyum Alüminat Çimento (CAC) fırınının yanı sıra mevcut gri ve beyaz çimento fırınlarında uygulanacak çeşitli emisyon azaltım yatırımlarını kapsıyor. SON 1,5 YILDAKİ İKİNCİ ‘YEŞİL FİNANSMAN’ Bugün CAC üretiminde dünyanın en büyük üç oyuncusundan biri olan Çimsa, sürdürülebilir yapı malzemeleri alanındaki küresel büyüme stratejisini kararlı adımlarla sürdürüyor. CAC ürünleri, üretim sürecinde geleneksel gri çimentoya kıyasla çok daha düşük karbon ayak izine sahip olmasıyla sektörün yeşil dönüşümünde önemli bir rol üstleniyor. EBRD, 2024 yılında da Çimsa’nın Eskişehir tesisindeki karbonsuzlaştırma yatırımları için 25 milyon Euroluk finansman sağlayarak Türkiye’de çimento sektörüne yapılan ilk yatırımını gerçekleştirmişti. “ÇİMSA, ÖRNEK ÇALIŞMALARIYLA SEKTÖRÜN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLIYOR” EBRD Türkiye Başkan Vekili Erdem Yaşar, iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Sektörün önde gelen oyuncularından Çimsa ile iş birliğimizin büyümesine tanıklık etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Çimsa, örnek teşkil eden çalışmalarıyla yalnızca kendi rekabetçiliğine değil, aynı zamanda sektörün gelişimine ve gezegenimizin sürdürülebilirliğine de katkı sağlıyor.” Çimsa CEO’su Umut Zenar ise konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi: “Çimsa olarak tüm yatırımlarımızı sorumluluk, verimlilik ve uzun vadeli sürdürülebilirlik ilkeleriyle şekillendiriyoruz. Bilim temelli hedeflerimizin rehberliğinde emisyonlarımızı azaltmaya, yenilenebilir enerji kullanımını artırmaya ve alternatif yakıt uygulamalarını tesislerimizde yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. EBRD ile yaptığımız bu iş birliği, karbonsuzlaştırma yolculuğumuzu hızlandırırken, sektörümüzün düşük karbonlu geleceğe geçişi için de önemli bir örnek teşkil edecektir.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Yeşilay’dan Alkol Farkındalık Haftası’nda Toplumsal Çağrı Haber

Yeşilay’dan Alkol Farkındalık Haftası’nda Toplumsal Çağrı

Bu bağlamda yapılan çalışmalar kapsamında 15–21 Kasım tarihlerini Alkol Farkındalık Haftası’nda alkol tüketiminin ciddi sağlık riskleri taşıdığına dikkat çekilirken, toplumun alkol kaynaklı zararlar konusunda bilinçlendirilmesi hedefleniyor. Dünyada yapılan araştırmalarda alkol en az yedi kanser türüyle ilişkilendirilirken, düşük ve orta düzeyde tüketimde dahi riskin arttığına dair bulgular öne çıkıyor. Kadınlarda meme kanseri, kalın bağırsak, karaciğer, ağız ve boğaz bölgesi kanserleri gibi hastalıklarla ilişkilendirilen alkol kullanımı, birçok halk sağlığı raporunda önlenebilir risk faktörleri arasında gösteriliyor. Yeşilay, Türkiye’de alkol ile ilgili düzenlemelerin titizlikle uygulanması, alkolün fizyolojik ve sosyolojik etkilerine yönelik bilimsel araştırmaların artırılması, gençleri koruyacak bir bakış açısıyla toplumsal hassasiyet geliştirilmesinin risklerin bertaraf edilmesi konusunda önemli katkı sağlayacağını vurguluyor. “DÜZENLEMELERİ UYGULAYARAK GENÇLERİMİZİ KORUMAMIZ GEREKİYOR” Konuyla ilgili açıklama yapan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, şunları söyledi: “Alkolün yol açtığı zararlar, gözle görülenden çok daha derin. Kişinin sağlık durumunun yanı sıra toplumsal olarak evlerde, sosyal ilişkilerde ve hayatın bütününde derin yaralar açıyor. Yakın zamanda maalesef gençlerimizi alkol ile ilişkili sebeplerle kaybettiğimiz haberlerini sıkça alıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre de her yıl 2,6 milyon insan alkol nedeniyle hayatını kaybediyor ve bu ölümlerin en yüksek oranı 20–39 yaş aralığında görülüyor. Bu sorumluluğu tüm toplum olarak hissetmemiz ve paylaşmamız gerekiyor. Alkol ile ilgili birçok kanuni düzenleme var, mevzuatımız bu konuda güçlü ve yeterli. Bu mevzuatı titiz bir şekilde uygulayarak gençlerimizi bu büyük riske karşı korumamız gerekiyor.” “ALKOL EĞLENCE YA DA SOSYALLEŞME ARACI DEĞİLDİR” Alkolün 18 yaş altına satışına dair daha sıkı denetlemelerin yapılması gerektiğini vurgulayan Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alkolle ilk tanışma yaşının birçok ülkede 13–15’e kadar düştüğünü, ergenlik döneminde alkol kullanmaya başlayan gençlerin yetişkinlikte bağımlılık riski dört kata kadar arttığını biliyoruz. Maalesef bunu tetikleyen unsurlardan biri de sosyal medya fenomenleri ve eğlence endüstrisinde alkolün meşrulaştırılmasına, hayatın normal bir parçasıymış gibi gösterilmesine yol açan anlatım, gösterim ve söylemleri oluyor. Bu anlamda gençlere hitap eden herkesin de daha sorumlu davranması gerekiyor. Alkol, gençlerimizin, çocuklarımızın hayatına asla ve asla girmemesi gereken bir madde. Bu nedenle 18 yaş altına alkol satışının önlenmesi, buna yönelik sıkı denetim uygulanması yasal bir zorunluluktan öte, nesillerimizin ve toplumumuzun güvenliği için herkesin üstlenmesi gereken ortak bir sorumluluk. Bugün alkol, gençlere eğlencenin, sosyalleşmenin ya da 'kafayı dağıtmanın' yolu olarak sunuluyor. Oysa oluşturulmaya çalışılan bu algı, onların bedensel ve ruhsal gelişimine ciddi zararlar verecek bir yanılgı. Geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlerimizi hem sağlık hem de sosyal risklerden korumak hepimizin görevi.”

Okullarda Akran Zorbalığı Alarmı Haber

Okullarda Akran Zorbalığı Alarmı

Nev Sağlık Grubu Klinik Psikoloji Bölümü’nden Psk. Helin Ezgi Deniz, akran zorbalığının yalnızca çocuklar arasındaki bir çatışma değil, yetişkinlerin tutumuyla şekillenen bir iklim sorunu olduğunu vurguladı. Deniz, “Yetişkinler aynı dili konuştuğunda çocuklar çok hızlı iyileşir” dedi. “Akran zorbalığının üç ayağı var” Akran zorbalığını, “Aynı yaş grubundaki çocuk ya da ergenler arasında okulda, sokakta, kursta ya da çevrim içi ortamlarda bilerek ve isteyerek yapılan, tekrar eden ve güç dengesizliği içeren davranışlar” olarak tanımlayan Deniz, “Burada niyet, süreklilik ve güç farkı önemlidir. Bu yüzden iki arkadaşın tartışması ya da tek seferlik sert söz akran zorbalığı değildir” dedi. Deniz, akran zorbalığının alay edilme, dışlanma, tehdit, eşya gaspı ya da çevrim içi itibarın zedelenmesi gibi ısrarlı örüntülerle seyrettiğini ekledi. “Zorbalık fizikselden dijitale taştı” Günümüzde zorbalığın birden fazla yüzle karşımıza çıktığını söyleyen Deniz, “Fiziksel zorbalık en görünür olanıdır; itme, tekmeleme, çelme takma, zorla eşya alma gibi. Sözel olanı daha sinsi ilerler; lakap takma, küçük düşürme, küfür gibi” dedi. Deniz, sosyal/ilişkisel zorbalığın ise çocuğun sistemli biçimde dışlanması üzerine kurulduğunu ifade ederek, “Bir de cinsiyetçilik, görünüş, etnik köken, engellilik gibi özelliklere yönelen önyargı temelli zorbalık vardır ki, bu hem bireye hem gruba saldırıdır” diye konuştu. Siber zorbalığın ayrı bir başlık olduğunun altını çizen Deniz, “WhatsApp gruplarında taşlama, TikTok’ta montaj videolar, story üzerinden ima, izinsiz fotoğraf paylaşımı… Dijital zorbalığın en tehlikeli yanı 7/24 sürmesi ve izinin kalıcı olmasıdır” dedi. “Belirtileri tek tek değil, birlikte okuyun” Ailelere seslenen Deniz, “Çocuğun ritmindeki ani kırılmalara bakın” diyerek şu örnekleri paylaştı: “Okula gitmek istememe, sabah mide ya da baş ağrısıyla uyanma, notlarda düşüş, eşyaların sık kaybolması, arkadaş çevresinin hızla değişmesi, uykunun bozulması ve sinirlilik… Bunlar alarm olabilir. Siber zorbalıkta telefon çalınca tedirgin olma, sosyal medya hesaplarını silip yeniden açma da sık görülür.” Bazı çocukların yaşadıklarını sakladığını belirten Deniz, “O yüzden sinyalleri tek tek değil, tablo halinde görmek gerekir.” “Bu bir kötü çocuk meselesi değil, iklim meselesidir” Zorbalığın nedenlerine değinen Deniz, “Sadece ‘kötü niyetli bir çocuk’ anlatısına sıkışmak yanıltır. Zorbalık bir kişi değil, bir iklim meselesidir” dedi. Psk. Helin Ezgi Deniz, denetimin düşük olduğu alanlar, yetişkin tutarsızlığı, ‘gülüp geçme’ kültürü ve popülerlik dinamiklerinin zorbalığı beslediğini belirterek, “Zorbalığı yapan çocuk her zaman özgüvensiz değildir; bazen sosyal açıdan etkili ama empati penceresi dar gençlerdir” diye ekledi. Hedef alınan çocukların zayıf oldukları için değil, çoğu zaman “farklı, yeni, içe dönük veya yalnız oldukları için seçildiğini” söyleyen Deniz, “Sınıfın yüzde 70–80’i tanıktır ama çoğu susar. Tanıklar ses verdiğinde zorbalık hızla irtifa kaybeder” dedi. “Önlemede anahtar: okul, aile ve çocuk aynı yönde olmalı” Engelleme yöntemlerinde tek bir sihirli formül olmadığını vurgulayan Psk. Helin Ezgi Deniz, “Ama iyi sonuç veren çerçeve bellidir: Okul, aile ve çocuk aynı yöne bakar” dedi. Deniz, “Zorbalığa sıfır tolerans politikası, şeffaf süreçler, sıcak noktalarda yetişkin görünürlüğü, öğretmenlerin zorbalık ayrımını yapabilmesi için düzenli eğitim, empatiyi büyüten sınıf etkinlikleri ve sosyal-duygusal beceri programları olmazsa olmazdır” ifadelerini kullandı. Deniz, siber zorbalık için ise “Gizlilik ayarlarını bilmek, ekran süresinin uykuya saygılı olması ve okulun net bir siber zorbalık protokolüne sahip olması şarttır” dedi. “Müdahalede ilk ilke güvenliktir” Deniz, bir zorbalık durumunda ilk yapılması gerekenin güvenliği sağlamak olduğunu belirterek, “Olayı durdurun, tarafları ayırın ve ‘burada kimsenin incinmesine izin vermeyiz’ mesajını verin” dedi. Çocuğun duygusunu anlatması için alan açılması gerektiğini vurgulayan Deniz, “Duygusunu isimlendirebilen çocuk davranışını değiştirmeye başlar” dedi. Zorbalık yapan çocuklara yaklaşımda “utandırma değil, sorumluluk aldırma” gerektiğini belirten Deniz, “Yaptırım korkutmak için değil dönüştürmek içindir” dedi. “Ebeveynlere iki ayrı yol haritası” Psk. Helin Ezgi Deniz, aileler için iki senaryo olduğunu belirterek şunları söyledi: Çocuk hedef olduğunda, “Dinleyin, suçlamayın, ‘abartıyorsun’ demeyin, kanıtları saklayın, plan yapın ve okul ile iş birliği kurun. Çocuğa kısa ve uygulanabilir hazır cümleler öğretin. Siber zorbalıkta telefonu tamamen elinden almak yalnızlaştırır; bunun yerine kısıtlama ve raporlama yollarını öğretin. Çocuk zorbalık yaptığında, “Önce bilgi toplayın, davranışı net isimlendirin, sınır koyun. Davranışın kökenine bakın; güç arayışı mı, aidiyet mi, öfke mi? Utandırmak değil, onarım ve sorumluluk hedeflenmelidir.” “Tanıklar sessiz kalmasın” Deniz, tanıklığın önemine vurgu yaparak, “Güvenli üç müdahale vardır: Hedefteki kişiyi yalnız bırakmamak, bir yetişkinden yardım istemek ve olayı güvenli şekilde raporlamak” dedi. Deniz, siber zorbalık için ise şu formülü paylaştı: “Kayıt al, erişimi kısıtla, bildir ve güvende kal.” “Etkileri kalıcı olabilir ama bu kader değil” Akran zorbalığının etkilerinin yıllar sürebileceğini belirten Deniz, “Ama bu kader değildir. Bir çocuğun hayatında tek bir güvenilir yetişkinin varlığı bile koruyucudur. Okul–aile iş birliği, net kurallar, güvenli bildirim yolları ve gerektiğinde psikoterapi desteği iyileşmeyi mümkün kılar” ifadelerini kullandı.

Ege Belediyeler Birliği Üyeleri İzmir’de Toplandı Haber

Ege Belediyeler Birliği Üyeleri İzmir’de Toplandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir'in ev sahipliğinde düzenlenen Ege Belediyeler Birliği'nin olağan meclis toplantısına katıldı. Ege Belediyeler Birliği Başkanı ve Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu yönetiminde Kültürpark 4 No’lu Hol Meclis Salonu’nda yapılan toplantı, merhum Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'i anarak başladı. Olağan meclis toplantısına üye belediyelerin başkanları ile temsilcileri katıldı. Tugay: Çok büyük sıkıntıların yaşandığı dönemdeyiz Zor bir dönemde belediye başkanlığı yaptıklarını, tüm kamu kurumlarının borçlu olduğunu kaydeden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Hepimiz gerçekten belediyelerde başkan ya da meclis üyesi olarak üstlendiğimiz sorumluluklarla zor şartlar altında ülkemize, insanlarımıza hizmet etmeye çalışıyoruz. Bu zorlukların kendi şehrimizden, bölgemizden, ülkemizden kaynaklanan sebepleri olduğu kadar küresel boyutta da yansımaları var. Ekonomist dergisinde çıkan bir yazı ülkelerin hiçbir zaman borçlanmadıkları kadar borçlanmış durumda olduğunu söylüyor. İnanın dünya genelinde kamu yönetimi, kamu kaynaklarının kullanımı ile ilgili çok büyük sıkıntıların yaşandığı bir dönemdeyiz” diye konuştu. “Sorumluluğumuz var” İklim krizi, çevresel sorunlar hakkında açıklamalarda bulunan Başkan Tugay, “İklim krizinin geriye dönüşü olmadığı yönünde bilimsel bir görüş var. Ben bu görüşü ciddiye alıyorum, önemsiyorum. İklim krizinin etkilerini şimdi görüyoruz ama 1800'lü yıllardan beri endüstrinin gelişmesiyle beraber petrolün, kömürün yakılmaya başlaması ile birlikte gelinen bir süreç. Bugünün yöneticileri bizleriz ve bunu düzeltip düzeltmemekle ilgili üzerimizde bir sorumluluk var. Bu sorumluluğu alacak mıyız, alacaksak ne düzeyde alacağız? İnanın akıldan çok vicdanla alakalı bir durum” dedi. “İklim konusunda öncü çalışmalar yürütebiliriz” Birlik ve beraberlik içinde özellikle iklim konusunda çalışmak gerektiğinin altını çizen Başkan Tugay, “Sadece bir şehir, bir bölgede değil mümkün olan en geniş bölgede iklim krizi ile ilgili bir şeyler yapmak lazım. Bu romantik bir söylem değil. Sorumluluk hissediyorum, rahatsız oluyorum. Biz İzmir'de bu konuda gerçekten çaba gösteriyoruz. 2030'da İzmir'i karbon nötr yapacağız diye yola çıktık, bunu yapacağız. Sadece İzmir'le olmaz, bütün şehirlerimizin, hatta yurtdışındaki bütün şehirlerin birlikte benzer çabayı göstermesi lazım. Bunun masaya yatırılması, yoğun çalışılması lazım. Ege Belediyeler Birliği üyelerinin dahil olmasıyla öncü çalışmalar yürütebiliriz. Ben Sağlıklı Kentler Birliği Başkanıyım. İki birliğin koordinasyonunu da sağlayabiliriz” dedi. Büyükerşen: Kolay iş değil, bugün belediyeler borç içinde Eskişehir’de 25 yıl büyükşehir belediye başkanlığı görevinde bulunan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, “Ege Bölgesi önemli gördüğüm topraklardır. Anadolu'nun batısında, Ege Denizi'nin önünde belediye başkanlığı yapmak, hele İzmir gibi tarihi bir şehirde, onun alt belediyeleri de dahil olmak üzere hepsinde hizmet yarışında bulunmak kolay bir şey değil. Hepiniz cesur insanlarsınız, bunu göze alan insanlarsınız. Bundan sonra da çile çekmeye daha ne kadar devam edeceğiz bilmiyorum. İnşallah bir iktidar değişikliği ile bugüne kadar çektiğimiz, çektiğiniz sıkıntılar hafifler. Kolay iş değil, bugün belediyeler borç içinde” şeklinde konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.