Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Su Tasarrufu

Kapsül Haber Ajansı - Su Tasarrufu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Su Tasarrufu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Trendyol Depo ve Ofislerinde %100 Yenilenebilir Enerji Haber

Trendyol Depo ve Ofislerinde %100 Yenilenebilir Enerji

Trendyol, 300’ü aşkın ofis, dağıtım ve aktarma merkezinde I-REC sertifikalı tamamen yenilenebilir elektrik kullanımına geçiyor. Böylece, kendi operasyonlarında 2040 yılı için belirlediği karbon nötr hedefinin yaklaşık %70’ine daha erken ulaşmış olacak. Türkiye’nin lider ve dünyanın önde gelen e-ticaret platformlarından Trendyol, sürdürülebilirlik yolculuğunda hızlandırdığı dönüşümün etkilerini ve geleceğe yönelik stratejik önceliklerini ortaya koyan 2024 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu açıkladı. Rapor kapsamında Trendyol, 2040 nötr karbon yolundaki hedefleriyle uyumlu ilerlediğini ortaya koydu. Sürdürülebilirlik yolculuğunda önemli bir adım atan Trendyol tüm ofisleri, dağıtım ve aktarma merkezlerini kapsayan 300’ü aşkın lokasyonda tamamen yenilenebilir kaynaklardan üretilen “I-REC sertifikalı” elektrik kullanımına geçtiğini açıkladı. Şirket, hidroelektrik dahil çeşitli kaynakların sertifikalandırılabildiği bu sistemde özellikle güneş ve rüzgar enerjisini tercih ederek operasyonel çevresel etkisini en aza indirmeyi hedefliyor. Bu yaklaşımla Trendyol, kendi operasyonlarında 2040 için koyduğu karbon nötr hedefinin yaklaşık %70’ine daha erken ulaşmış olacak. Sürdürülebilirliğin Trendyol’un temel öncelikleri arasında yer aldığını vurgulayan Trendyol Grubu CEO’su Erdem İnan, şunları söyledi: “Trendyol olarak, 2040 karbon nötr hedeflerimizi içeren sürdürülebilirlik yolculuğumuzda ilk günden bu yana kararlılıkla ilerliyor, teknoloji ve inovasyon gücümüzü, toplum ve dünyada kalıcı değer yaratmak amacıyla kullanıyoruz. Bu yıl itibarıyla sürdürülebilirlik stratejimizin üç yıllık dönüm noktasına ulaştık ve başlangıçta koyduğumuz hedefleri yeniden değerlendirdik. 2024 boyunca veri analitiği, tedarik zinciri verimliliği ve enerji yönetimi gibi alanlarda yapay zekâ destekli çözümleri gündemimize aldık ve sürdürülebilir dönüşüm yolculuğumuzda pozitif adımlar attık. Ulaştığımız seviyeyi bir varış noktası değil, yeni bir başlangıç olarak görüyoruz. Bu yaklaşımın temelinde, sürdürülebilirlik yolculuğunun dinamik bir süreç olduğu ve zaman içinde değişen ihtiyaç ve risklere göre kendimizi sürekli gözden geçirip yeniden hizalama gerekliliği yatıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde değişen koşullar, paydaş beklentileri ve küresel gereklilikler doğrultusunda stratejimizi düzenli olarak güncellemeyi sürdüreceğiz.” Trendyol’un üçüncü sürdürülebilirlik raporu, şirketin artan operasyon hacmine rağmen son bir yılda karbon verimliliğini koruduğunu ortaya koyuyor. Atıklarının %99’unu geri dönüştüren Trendyol, kargo poşetlerinde en az %50 oranında geri dönüştürülmüş plastik kullanıyor. İkinci el platformu Dolap sayesinde 307 bin ton karbondioksite eşdeğer emisyonun oluşmasını engelleyen şirket, ek olarak 336 milyon metreküp su tasarrufu sağladı. Sürdürülebilir üretim odaklı ürün gamını da hızla büyüten Trendyol, 2024’te Trendyol Care etiketli ürünlerini yüzde 225 genişleterek, 520 bin sürdürülebilir ürünü Türkiye’den Körfez ülkeleri ve Doğu Avrupa’da müşterileriyle buluşturdu. Ayrıca, ikinci el platformu Dolap üzerinden 16 milyondan fazla ürün yeniden dolaşıma kazandırarak döngüsel ekonomiye katkı sağladı. Trendyol ayrıca, çift yönlü önceliklendirme yaklaşımıyla tüm paydaşlarının görüşlerini toplayarak çevresel ve sosyal alanda öne çıkan 20 kritik konuyu belirledi ve sürdürülebilirlik stratejisini buna göre güncelledi. Trendyol, uzun vadeli çevresel yol haritasında da somut taahhütler ortaya koyuyor. Şirket, kendi operasyonlarında 2040’a, tüm iş ortakları ve tedarikçilerini kapsayan değer zincirinde ise 2050’ye kadar karbon nötr olmayı hedefliyor. Ambalaj ve atık yönetiminde tüm lojistik merkezlerinde sıfır atık sertifikasyonu almayı ve perakende ambalaj malzemelerinin tamamını sertifikalı kaynaklardan sağlamayı planlıyor. Sürdürülebilir üretimde ise 2030’a kadar ürünlerin yüzde 20’sinin sertifikalı ve patentli malzemelerden üretilmesi hedefleniyor. GRI 2021 sürdürülebilirlik raporlama standartlarına uygun hazırlanan rapor, karbon azaltımı, sürdürülebilir üretim, atık ve ambalaj yönetimi gibi çevresel başlıkların yanı sıra sosyal etki projeleri ve şirketin sürdürülebilir geleceğe yönelik planlarını kapsamlı şekilde sunuyor.

Karabağlar Secap İle Geleceğe Hazırlanıyor Haber

Karabağlar Secap İle Geleceğe Hazırlanıyor

Bu kapsamda, Belediye Meclis Üyesi ve Çevre Mühendisi Rahile Yeni’nin sunumuyla Meclis Toplantı Salonu’nda bir iç paydaş toplantısı düzenlendi. Toplantıya Belediye Başkanı Helil Kınay, başkan yardımcıları, birim müdürleri ve SECAP veri sorumluları katıldı. Sunumda, iklim krizinin etkileri ve Karabağlar Belediyesi’nin bu süreçteki sorumlulukları üzerinde duran Rahile Yeni, ilerleyen dönemde yapılacak dış paydaş toplantılara ilişkin bilgi verdi. Planlama süreci, görev dağılımları ve önümüzdeki çalışma takvimi hakkında katılımcıları bilgilendirdi Kınay: “Tüm süreçlerde farkındalıkla hareket etmek gerekiyor” Toplantıda konuşan Başkan Kınay, Karabağlar Belediyesi olarak tüm süreçlerde farkındalıkla hareket etmenin önemine dikkat çekti. Kınay “Hayatımızda yaptığımız her şey farkındalıkla bağlantılı ama çevreyi korumak, enerji ve su tasarrufu gibi uygulamalar artık bir tercih değil, zorunluluk. Her birimin katkısı çok önemli; birimiz eksik olursa sistem aksıyor. Küçük görevler bile sürecin devamı için kritik. Bu farkındalıkla çalışmalıyız” diye konuştu. “Gerçek verilere dayalı bir sistem kuracağız” Veri yönetiminin önemine de değinen Başkan Kınay sözlerine şöyle devam etti: “Elektrik, su, yakıt, araç kullanımı ve malzeme tüketimi gibi tüm verileri doğru şekilde takip etmeden verimli bir yönetim sağlayamayız. Hedefimiz, tüm birimlerimizde gerçek verilere dayalı bir karar alma sistemini oturtmak. Bu sistemle gereksiz iş yükünü azaltacak, kaynaklarımızı daha verimli kullanacak, kurumsal güvenilirliğimizi artıracak ve yeni projeler için alan açacağız” “Her fikir uygulanabilir, yeter ki doğru projelendirilsin” Kınay, tüm çalışanların fikir ve önerilerini paylaşmalarını da teşvik ederek “Her fikir, doğru projelendirilirse uygulanabilir ve fark yaratır. Hepimizin görevi; veriyi doğru toplamak, paylaşmak ve süreçleri planlı, verimli yürütmektir. Gereksiz işlerden kaçınmalı, enerjimizi doğru kullanmalıyız. Bu yaklaşım sadece bugünü değil, 2026 ve sonrasındaki tüm çalışmalarımızı da güçlendirecek” dedi. SECAP süreci kapsamında belediyenin enerji tüketimi, binalar, ulaşım ve atık yönetimi gibi alanlarda veri toplanacak. Elde edilen verilerle 2030 yılına kadar uygulanacak yerel enerji ve iklim eylem planı oluşturulacak.

QNB Türkiye, Habitat ve UNDP’den Ortak Proje Haber

QNB Türkiye, Habitat ve UNDP’den Ortak Proje

QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu ve UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Miodrag Dragisic ile UNDP Bölge Koordinatörü Hamit Doğan’ın katılımıyla gerçekleşen buluşmada, çocuklar suyun döngüsünü, su tasarrufunun önemini ve doğayla kurulan bağı uygulamalı atölyelerde deneyimledi. Gaziantep Ticaret Odası, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Habitat Derneği iş birliğinde kurulan ‘’İstasyon Gaziantep’’te düzenlenen etkinlikte, çocuklar “Su ile Hayata” projesi kapsamında gerçekleştirilen atölyelerde suyun yaşamımızdaki yerini keşfetti. Katılımcılar, proje gönüllüleri ve çocukların deneyimlerine eşlik ederek suyun değerine dair farkındalık sürecine tanıklık etti. Türkiye genelinde 20 şehirde 3.600’den fazla çocuğa ulaşıldı QNB Türkiye, 2015 yılında kurduğu “Minik Eller Büyük Hayaller” Sosyal Sorumluluk Platformu ile bugüne kadar 750 binden fazla çocuğun hayallerine ilham verdi. Platformun çevresel sürdürülebilirlik alanındaki en güçlü uygulamalarından biri olan ve geçtiğimiz yıl başlayan “Su ile Hayata” projesi, 7–14 yaş arası çocuklarda suyun değeri, su tasarrufu ve çevresel farkındalık konularında bilinç geliştirmeyi hedefliyor. Türkiye’nin her bölgesinden şehirlere uzanan eğitimlerle çocuklara su bilinci, su tasarrufu, yağmur suyu ve kullanımı, su ve sürdürülebilirlik, gelecekte su ve su kaynaklarının tüketimi ile Türkiye’de ve dünyada su kaynaklarının yönetimi olmak üzere başlıca konularda eğitimler veriliyor. Bugüne kadar 69 gönüllü eğitmenle 20 şehirden 3.600’den fazla çocuğa ulaşılan proje, saha eğitimleri, Sevgi Evleri’nde düzenlenen özel oturumlar ve https://suilehayata.com/ adresindeki dijital içeriklerle öğrenme deneyimini sürekli hale getiriyor. Gönüllü eğitmenler gezici kütüphane etkinlikleriyle köylere de ulaşarak suyun hikayesini çocuklarla birlikte yeniden yazıyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve Dünya Çevre Günü gibi özel günlerde düzenlenen buluşmalarda, çocuklar hem eğlenerek öğreniyor hem de suyun geleceğine dair söz sahibi olabilecekleri bir alanda kendilerini ifade ediyor. Suyun yolculuğunu anlatan deney setleri, su filtreleme sistemleri, su saati, su pompası ve yağmur suyu hasadı gibi atölye uygulamalarıyla çocuklar, güncel su sorunlarına kendi çözümlerini üretme fırsatı buluyor. Her bir etkinlikte, bir damlanın bile fark yaratabileceğini hisseden çocuklar, doğayla daha güçlü bir bağ kurarak “su ile hayatı” deneyimliyor. Proje, Türkiye’nin dört bir yanında çocukların öğrenme merakıyla büyürken doğayla uyumlu yaşam alışkanlıklarını benimsemelerine katkı sağlıyor. Ömür Tan: “Suyun geleceği, farkındalıkla şekillenecek” QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, ülkemizin sanılanın aksine su zengini bir ülke olmadığına dikkat çekerek, “Artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı yıllar içerisinde gerileyerek 2030 yılında 1.200 metreküpe, 2040 yılında 1.116 metreküpe, 2050 yılında ise 1.069 metreküpe kadar düşmesi bekleniyor. Bu tahminler, bizlere suyu değerini bir kez daha hatırlatarak, Türkiye’nin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna gelebileceğini gösteriyor.” dedi. Tan, “QNB Türkiye olarak sürdürülebilirliği yalnızca çevresel bir sorumluluk değil, iş yapış biçimimizin merkezinde yer alan önemli bir değer olarak görüyoruz. Çocuklarda farkındalık oluşturmak bizim için geleceğe yapılan en değerli yatırım” diye konuşarak şöyle devam etti: “Bugün Gaziantep’te, ‘Su ile Hayata’ projemizin en anlamlı duraklarından birinde çocuklarımızla bir aradayız. Bu proje, suyu yalnızca bir kaynak değil, bir yaşam öğretisi olarak anlatıyor. Bugün burada gördüğümüz enerji, merak ve bilinç bize umut veriyor. Bu proje, doğaya ve geleceğe verdiğimiz bir söz. Yalnızca bu tarz sosyal sorumluluk projeleriyle değil, işimizin her alanında sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. QNB Türkiye olarak 2050 yılına kadar Net Sıfır emisyon hedefine ulaşma taahhüdünde bulunduk. Bu hedef, yalnızca kendi karbon ayak izimizi azaltmakla sınırlı değil; finansman gücümüzü düşük karbonlu yatırımları desteklemek ve yeşil ekonomiye geçişi hızlandırmayı da kapsıyor. “Su ile Hayata” gibi projeler ise bu dönüşümün toplumsal ayağını güçlendiriyor, çünkü sürdürülebilir bir gelecek, yatırımlarla olduğu kadar farkındalıkla da inşa ediliyor.” Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu ve UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Miodrag Dragisic açılış konuşmalarında, projenin çocuklarda su bilincini erken yaşta geliştirmede oynadığı rolün altını çizdi. Habitat Derneği İcra Kurulu Başkanı Bora Caldu: “Su ile Hayata projesiyle, çocuklarda sürdürülebilir bir yaşam bilincinin temelini atmayı, suyun önemini aktarırken su varlıklarının sürdürülebilirliği için adım atmaya çocuklardan başlamayı hedefliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, binlerce çocuğun suyu koruma ve çevreye duyarlı davranma konusunda bilinçlendiğini görmek gurur verici. Proje dönemi boyunca çocukları, gönüllüleri ve ebeveynleri su teması etrafında buluşturduk. Gönüllü eğitmenlerimizle Türkiye’nin dört bir yanında binlerce çocuğa ulaşarak onlara suyun sadece bir kaynak değil, yaşamın kendisi olduğunu anlatmaya çalıştık. Projenin gelecek dönemlerinde de yaşamın kaynağını korumaya devam edeceğiz” UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Miodrag Dragisic: “Su kaynakları Türkiye de dahil her yerde sınırlı. İklim değişikliğinin artan etkileriyle birlikte ülke, su kaynakları üzerinde giderek artan bir baskıyla karşı karşıya. Yağış düzenleri değişiyor, barajlardaki su seviyeleri düşüyor ve bu da suyu tasarruflu ve akıllı kullanmayı her zamankinden daha önemli hale getiriyor. “Su ile Hayata” Projesi bu açıdan özellikle önemli; çünkü çocuklara suya saygı duymayı, onu verimli kullanmayı ve korumayı öğretiyor. Şimdiye kadar proje 20 ilde 3.600’den fazla çocuğa ulaştı ve çocukların suyun her damlasının neden değerli olduğunu anlamalarına katkı sağladı. Ve biz bununla yetinmek istemiyoruz. Amacımız, bu çalışmayı daha da genişleterek ülke genelinde çok daha fazla çocuğa ulaşmak.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kahramanmaraş Büyükşehir’den Tarıma 40 Milyonluk Dev Destek Haber

Kahramanmaraş Büyükşehir’den Tarıma 40 Milyonluk Dev Destek

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, tarımda sürdürülebilirliği artırmak ve üreticilerin ürün verimini ve gelirini artırmak adına tarımsal altyapıya yönelik yatırımlarını sürdürüyor. Şehir tarihinde bir seferde verilen en kapsamlı sulama desteğiyle, binlerce çiftçinin toprağı suyla buluşuyor. Bu kapsamda, 63 kırsal mahallede faaliyet gösteren 2 bin 718 üreticiye çeşitli çaplarda toplam 87 kilometre uzunluğunda sulama borusu desteği sağlandı. Bu destekle birlikte yaklaşık 23 bin 500 dekar tarım arazisi modern sulama sistemlerine kavuşarak daha verimli hale gelecek. Ayrıca 10 farklı mahallede toplam 9 bin 860 dekar alanı kapsayan sulama kanal projeleri de hayata geçiriliyor. 5 bin 600 metre uzunluğundaki yeni kanallar sayesinde bölge çiftçileri daha düzenli ve etkin bir sulama altyapısına sahip olacak. Toplam 40 Milyon TL’yi bulan destekle birlikte tarımda su tasarrufu sağlayan modern sistemleri yaygınlaştırılmış olacak ve aynı zamanda kırsal mahallelerdeki sulama sorunlarının önüne geçilmiş olacak. “Tarımsal Sulama Daha Etkin Olacak” Bölgedeki üreticilerin daha düzenli ve etkin bir sulama altyapısına sahip olacağını ifade eden Suçatı Mahalle Muhtarı Kamuran Aydoğan, “Öncelikle Büyükşehir Belediye Başkanımız Fırat Görgel’e teşekkür ederim. Sulama sıkıntısı olan bölgelerimizde sağlanan bu destekle birlikte tarımsal sulama daha etkin olacak” dedi. Başkan Görgel’e Destek Teşekkürü Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlanan sulama borusu desteği sayesinde üreticilerin ürün veriminin artacağını söyleyen Kabasakal Mahalle Muhtarı Sümen Üveyik, “Bu sulama boruları kırsal bölgelere çok faydalı olacak ve tarımsal sulamada etkin rol oynayacak. Borularla gelen sularımız heder olmayacak. Eskiden sularımızın büyük bölümü kayboluyordu ama şimdi kayıp yaşamayacağız. Mahallem adına Başkanımız Fırat Görgel’e teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. Hacıeyüplü Mahalle Muhtarı Adil Deligöz de, sağlanan desteklerden duyduğu memnuniyeti belirterek Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel’e teşekkür etti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Eti Bakır İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımladı Haber

Eti Bakır İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımladı

Türkiye’nin bakır ihtiyacının yaklaşık %20’sini karşılayan Eti Bakır, çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarındaki performansını bütüncül bir bakışla değerlendirdiği ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımladı. İklimle İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü (TCFD) çerçevesinin gerekliliklerini de dikkate alarak Global Reporting Initiative (GRI) Standartları doğrultusunda hazırlanan rapor, şirketin 2024 raporlama dönemine ait faaliyetlerini, sürdürülebilirlik stratejisini, iklim riski yönetimini ve toplumsal katkı projelerini kapsıyor. Eti Bakır Genel Müdürü Asım Akbaş, sürdürülebilirlik yaklaşımının yalnızca bir uyum süreci değil, uzun vadeli bir değer yaratım stratejisi olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu: “Karbon ayak izimizi azaltmak, enerji performansımızı güçlendirmek, su verimliliğimizi artırmak ve iklim risklerini etkin şekilde yönetmek için yatırımlarımızı hızlandırıyoruz. Bu yolculukta temel hedefimiz, çevresel etkilerimizi azaltırken topluma ve ekonomiye kalıcı katkı sağlamak. 2030 hedeflerimizi içeren stratejik yol haritamız doğrultusunda; yenilenebilir enerji kullanımı, döngüsel ekonomi uygulamaları ve sürdürülebilir ürün geliştirme alanlarında somut adımlar atıyoruz. Eti Bakır olarak sürdürülebilir madenciliği, gelecek nesiller için uzun soluklu bir değer zinciri haline getirmeyi amaçlıyoruz.” ENERJİDE VERİMLİLİK, KARBONDA DÜŞÜŞ 2024 yılında Eti Bakır tesislerinde yürütülen enerji verimliliği projeleri sayesinde 12.672 ton karbon emisyonu önlendi. Şirket, aynı dönemde kendi faaliyetlerinden kaynaklanan Kapsam 1 emisyonlarını %11 oranında azaltırken iş ortaklarından kaynaklanan Kapsam 3 emisyonlarını da ilk kez kamuoyuyla paylaşarak, bütüncül bir iklim mücadelesinin önemine dikkat çekti. Küre tesisinde uygulanan atık ısıdan enerji geri kazanım sistemi sayesinde üretim sürecinde ortaya çıkan ısı yeniden enerjiye dönüştürülerek karbon salımı azaltıldı. Murgul tesisinde ise 20 MW kurulu güce sahip hidroelektrik santral (HES) ile 2024 yılında 66.368.377 kWh elektrik üretildi; böylece tesisin enerji ihtiyacının önemli bir bölümü yenilenebilir kaynaklardan karşılandı. Mazıdağı tesisinde ise pirit içindeki kükürtün sülfürik aside dönüştürülmesinde ortaya çıkan buhar enerji üretim tesisinde değerlendirilerek enerji ihtiyacının %70’i sağlandı. Eti Bakır, bu sistemlerle hem üretim süreçlerinde enerji verimliliğini artırdı hem de karbon ayak izini azaltmaya yönelik yatırımlarını çeşitlendirdi. Tüm tesislerinde enerji verimliliği ölçüm altyapısını güçlendiren şirket, enerji tüketimini artık gerçek zamanlı olarak takip ediyor ve performans iyileştirme projelerini veri temelli biçimde planlıyor. TASARRUF VE ÇEVRESEL ETKİ ÖNCELİKLENDİRİLİYOR Rapor, 2024 yılında gerçekleştirilen sistem iyileştirmeleriyle 3,2 milyon metreküp su tasarrufu sağlandığını ortaya koyuyor. Küre, Murgul ve Mazıdağı tesislerinde devreye alınan yağmur suyu toplama sistemleri ve geri devir hatları, üretim süreçlerinde kullanılan suyun önemli bir bölümünün yeniden kazanılmasına olanak tanıdı. Gerçekleştirilen projeler sonucunda Mazıdağı tesisinde proses suyunun %28’i yeniden kullanılabilir hale getirildi ve “yeşil su ayak izi” hesaplanarak kamuoyuyla paylaşıldı. Eti Bakır, su yönetiminde yalnızca tasarruf değil, yeniden kullanım oranını da artırmayı da önceliklendirerek doğal kaynak üzerindeki baskıyı azaltmayı hedefliyor. Bu bütüncül yaklaşımıyla Eti Bakır Mazıdağı Metal Geri Kazanım ve Entegre Gübre Tesisleri, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı tarafından “Sürdürülebilir Madencilik Ödülü”ne layık görüldü. Şirket, çevresel yönetim, enerji verimliliği, iş sağlığı ve güvenliği ile toplumsal sorumluluk alanlarında yürüttüğü çalışmalarla sektörde örnek bir model oluşturmaya devam ediyor. 6.767 ÇALIŞAN, BİNLERCE KİŞİYE SOSYAL KATKI Eti Bakır, Türkiye genelindeki 8 işletmesi ve 6.767 çalışanıyla ülke ekonomisine ve istihdama önemli katkı sağlıyor. 2024’te kadın çalışan oranını %25 artıran şirket, kapsayıcı insan kaynakları politikalarıyla madencilikte cinsiyet dengesi adına önemli bir adım attı. Tüm tesislerde Etik ve Uyum Politikaları kapsamında 1.800 saati aşan eğitimler düzenlenirken, Etik Destek Hattı devreye alındı. Şirket, aynı zamanda 5.285 çalışanına toplam 99.427 saat iş sağlığı ve güvenliği (İSG) eğitimi vererek operasyonel güvenlik kültürünü güçlendirdi. Sosyal sorumluluk alanında ise “Çevre Müfettişleri Projesi” kapsamında 4.448 öğrenciye çevre farkındalığı eğitimi verildi. Eti Bakır, toplumsal kalkınmanın sürdürülebilir üretimle birlikte ilerlemesi gerektiği inancıyla yerel istihdam, eğitim ve farkındalık projelerine öncelik vermeye devam ediyor. 2,3 MİLYON AĞAÇ DİKİLDİ Eti Bakır, Türkiye genelindeki sekiz işletmesinde yürüttüğü ağaçlandırma çalışmalarıyla bugüne kadar 2,3 milyon ağacın dikimini gerçekleştirdi. Sadece Siirt ve Küre işletmelerinde 1,4 milyonun üzerinde ağaç toprakla buluşturularak doğaya kalıcı katkı sağlandı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Bozbey’den Çarpıcı Su Krizi Açıklamaları Haber

Bozbey’den Çarpıcı Su Krizi Açıklamaları

MBB ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın geleceğini doğrudan ilgilendiren ve iklim değişikliyle kronikleşen su konusundaki gerçekleri Doğancı Barajı’nda düzenlediği ‘Ekim Ayı Değerlendirme Toplantısı'nda tek tek anlattı. Toplantıya, CHP Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala ve Hasar Öztürk, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, CHP Parti Meclis üyesi Canan Taşer, geçmiş dönem DSİ Bölge Müdürü ve Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker ile basın mensupları katıldı. “Mevcut durum, ‘Suyumuz tükendi’ anlamına gelmiyor” Şu anda barajlarda görünen oranın yüzde sıfır olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, durumun ‘suyumuz tükendi’ anlamına da gelmediğini dile getirdi. Hiç kimsenin endişelenmesine gerek olmadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “DSİ’nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir durumda ve ihtiyaca göre bu su sistemimize dâhil ediliyor. Belirlenen kotun altındaki su ise rezerv kottur. Bu süreçte Bursa’ya günlük ortalama 430 bin metreküp su veriyoruz. Bu suyun 90 bin metreküpü kuraklığın getireceği bu günleri düşünerek yaptığımız Çınarcık Barajı by-pass hattından, 175 bin metreküpü yeraltı kuyularından, 35 bin metreküpü ise kaynak sularından sağlanıyor. Çınarcık Barajı by-pass hattını günlük 100 bin metreküp olarak hesaplamıştık. Ancak oradaki sanayinin yol güzergahı değişikliğinden dolayı 10 bin metreküp daha az su alıyoruz” diye konuştu. “Doğancı Barajı’nda kotun altında 8,5 milyon metreküplük suyumuz var” İhtiyacın yüzde 70’ine denk gelen 300 bin metreküp suyu alternatif kaynaklardan sağladıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, Nilüfer Barajı’ndan pompalarla günde 25 bin metreküp su ile Doğancı Barajı’nın beslendiğini ifade etti. Doğancı Barajı’na Nilüfer Barajı’ndan cazibe ile günde 45 bin metreküp daha ilave suyun akıtıldığını anlatan Başkan Bozbey, “Bursamızın ihtiyacı olan toplamda 370 bin metreküp suyu böyle karşılarken, kalan 70 bin metreküpe yakın suyu da Doğancı’daki su alma kotu altındaki bölümden pompa ile arıtma tesisine aktarıyoruz. Doğancı Barajı’nda kotun altında yaklaşık 8,5 milyon metreküplük suyumuz var. Kurduğumuz sallı pompalar sayesinde arıtma tesislerimize aktarılıyor. Kısacası; Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ olarak akılla, planla ve alınan yerinde önlemlerle su teminini sürdürüyoruz” dedi. “Geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey, artık bugünün gerçeği” Bu tablonun rehavete değil, sorumluluğa çağırdığını da vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, iklim krizinin ve kuraklığın artık kapıda değil hayatın tam ortasında olduğunu aktardı. Bakanlığın da açıkladığı gibi Türkiye’nin son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşadığını söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, “Cenevre’de düzenlenen Birleşmiş Milletler Başkanlar Forumu’ndaki ve Barselona Dünya Metropol Zirvesi’ndeki tüm oturumlarda, en öncelikli gündem maddeleri iklim değişikliği, kuraklık, yenilenebilir enerji ve konut kriziydi. Bu sorunlar sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın ortak mücadele alanı hâline geldi. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2050 yılında beklenen sıcaklık seviyesine 2025’te ulaştığımızı duyurdu. Bu demektir ki geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey artık bugünün gerçeği. Son 17 yılın yağış grafiği her şeyi açık bir şekilde gözler önüne seriyor” diye konuştu. “Önceki yönetimler gerekli önlemleri almadı” Bugün yaşanan sıkıntıların bir günde, bir ayda ya da bir buçuk yılda ortaya çıkmadığını dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, tablonun yılların ihmaliyle oluştuğunu belirtti. “Bu tablo, bugün yaşanan su sorunu, bilim insanlarının ‘kuraklık kapıda, önlem alın’ çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırımı yapmayan, Bursa’nın geleceğini umursamayan, günü kurtarmaktan ötesini düşünemeyen, projeleri kağıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir” diyen Başkan Mustafa Bozbey, “Şimdi herkes ‘neden sular kesiliyor?’ diye soruyor. Cevap açık. Çünkü önceki yönetimler bilim insanlarının önerileri doğrultusunda gerekli yatırımları yapmadı ve gerekli önlemleri almadı. Koskoca 20 yıldan bahsediyoruz. Neredeyse çeyrek asır demek. ‘Nasıl olsa Bursa su kentidir’ deyip, büyük bir vurdumduymazlıkla, Bursa’yı asla yaşamaması gereken susuzluk sorunuyla yüz yüze bıraktılar. İsale hatları geçtiğimiz 20 yılda tamamlanmadı. Dönemin tüm kurum yöneticileri bütün alarm zilleri çalmasına rağmen gerekli adımları atmadı. Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı hatalı anlayışın ihmaliyle yapılamadı. Gerçekten onların bu konularla ilgili hiç bir söz söylemeye yüzleri ve hakları yok” dedi. DSİ ile yapılan yazışmalar ve hazırlanan protokoller paylaşıldı Son bir buçuk yılda neden bu çalışmaların yapılmadığı yönünde eleştirilerde bulunanlara da seslenen Başkan Mustafa Bozbey, dönemin belediye başkanının Ocak 2021 tarihinde yaptığı ‘2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla birlikte inşallah 2050 yılına kadar sıkıntı yaşamayacağız’ açıklamasını da hatırlattı. Bu rağmen 2023’te gelmesi gereken suyun nerede olduğunu soran Başkan Bozbey, geçmiş yıllarda DSİ ile yapılan yazışmaları, hazırlanan protokolleri de basın mensuplarıyla paylaştı. 2002 yılında tamamlanan Çınarcık Barajı’ndan bugüne kadar suyun Bursa’ya taşınamamasının sadece teknik olmadığını, idari bir sorumsuzluk ve vurdumduymazlık olduğunu vurgulayan Başkan Bozbey, “2002 yılından bu yana aslında birçok girişim var ancak sonuca ulaşılmamış. DSİ ve BUSKİ arasında isale hattı yapımı için farklı yıllarda yazışmalar mevcut. Örneğin 2015 yılında Çınarcık Barajı mevcut içme suyu entegrasyonunu sağlayacak projenin, 2015 yılı yatırım programına alındığı DSİ 1. Bölge Müdürü’nün imzası ile BUSKİ’ye bildirilmiş. Yine 23 haziran 2017 tarihinde ise DSİ ile BUSKİ arasında Çınarcık Barajı ana isale hatları arıtma tesisinin yapımını da içeren protokol imzalanmış. Ancak daha sonra 2021 yılında bu protokol o dönemdeki belediye yönetimi tarafından iptal edilmiş. İmzalanan bu protokol neden iptal edildi? Bu protokol iptal edilmeseydi, bu projeler DSİ tarafından yapılsaydı, projenin tümünün geri ödemeleri 15 yıl içinde TL bazlı olarak BUSKİ tarafından ödenecekti. Ne oldu? Çınarcık isale hattı ile arıtma tesisini yapmak için kredi başvurusu yapıldı. 155 milyon euro kredi alındı. BUSKİ, 155 milyon euroya yakın borçlandırılmıştır. Hem Bursa, Çınarcık Barajı suyuna çok daha erken kavuşacaktı hem de BUSKİ borç batağına saplanmayacaktı. Bunların sorumlusu önceki yönetimdir” diye konuştu. “Su kesintileri, önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir” 2022 yılında DSİ’nin, BUSKİ’nin talebi üzerine Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programından projeyi çıkardığını hatırlatan Başkan Bozbey, 2022 yılında da Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’ndan Çınarcık Projesi için 261,3 milyon dolar dış kredi onayı alındığını ve bugünlere gelindiğini anlattı. BUSKİ’nin finansal olarak büyük bir sıkıntıya düşürüldüğünü, isale hatları ve arıtma tesislerinin de tamamlanmadığını söyleyen Başkan Bozbey, yıllar boyunca birçok girişimin yapıldığını, ancak her nedense her birinin bir noktada durdurulduğunu belirterek tüm bunların nedenini önceki yönetimin iyi bileceğini dile getirdi. Göreve geldikten sonra bugünleri önceden görerek hızlı bir şekilde by-pass hattını devreye aldıklarını anlatan Başkan Bozbey, şunları söyledi; “Bu sayede Bursa’ya her gün 90 bin metreküp suyu Dobruca İçmesuyu Arıtma Tesisi’ne aktarıyoruz. Aldığımız kararda gecikmiş olsaydık Eylül ayı başından itibaren su kesintilerine başlamış olacaktır. Bu, 3 günde bir su kesintisi yapmamızı sağlayan bir projedir. Yaptığımız su kesintileri, bu sürecin bir parçası ve önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir. Her 3 günde bir yapılan planlı kesintilerle günde 50 bin metreküp su tasarrufu sağlıyoruz. Öğrencilerimizi düşünerek akşam 17.00’dan sonra su kesintisi yapıyoruz. Hastanelerin hiç birinde su kesintisi yapmıyoruz. Yüzde 12 civarında bir tasarruf yapıyoruz. Bu da Bursamıza en az bir ay kazandırdı. Yağışların ne zaman olacağını bilmiyoruz. Çınarcık Barajı, yalnızca Bursa merkezine su sağlamayacak. Aynı zamanda, Görükle Su Deposu’na aktarım hattı üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Bu hat sayesinde Mudanya’ya da Çınarcık barajından su sağlayacağız. Çalışmalarını sürdürdüğümüz bu hattın devreye girmesiyle birlikte suyu cazibeyle Mudanya’ ya ulaştırıp elektrik enerjisinden yıllık yaklaşık 50 milyon liralık bir tasarruf elde etmiş olacağız. Şu an Mudanya’ya içme suyunu pompa istasyonundan elektrik enerjisi harcayarak iletiyoruz.” “Sadece bu yıl 45 tane su kuyusu açtık” Çınarcık barajı isale hattından Karacabey’e su vermek için de proje hazırlıklarının olduğunu açıklayan Başkan Bozbey, Karacabey’e uzanan hat üzerinden TOKİ’nin yaptığı 3500 konut için ve ilave yapacağı 2500 konut için toplam olarak en az 6 bin konutun su ihtiyacını da projesini hazırlamaya başladıkları bu hattan karşılayacaklarını anlattı. Seçimden sonra Nisan 2024’ten bu yana 52 su kuyusu açtıklarını belirten Başkan Bozbey, “Sadece bu yıl 45 tane su kuyusu açtık. Bu süreçte DSİ bize destek sağlıyor. Hem göletlerin açılıp Doğancı ve Nİlüfer’e suyun gelmesini sağladıkları gibi merkezde de kooperatiflere ait olan su kuyularını bize tahsis ederek kentimize aktarılmasını sağlıyorlar. DSİ’ye teşekkür ediyorum. Kuraklık ve DSİ’nin izin verdiği bazı fabrikaların su tüketiminin olması sebebiyle merkezde su kuyularındaki seviyesinin sürekli düştüğünü görüyoruz. Ancak bu kesintileri yaparak 50 bin metreküp tasarruf edip süreyi uzatmış oluyoruz. Valimizin başkanlığını yaptığı Bursa Su Kurulu’nun da tespitlerini alıp birlikte çözüm üreteceğiz. Ayrıca tüm paydaşlarımızı kapsayan, kuraklıkla mücadele platformunu oluşturmak için de çalışmalarımıza başladık” dedi. “Bu kadarına da ‘pes’ dememek elde değil” Tüm bunlara rağmen bazı kesimlerin kasıtlı olarak sosyal medyada ‘proje durdu, sular bitti’ gibi iddialar yaydığını üzülerek gördüklerini söyleyen Başkan Bozbey, halkı yalan-yanlış bilgilendiren, halkı galeyana getirmeye çalışan ve halkı daha fazla su tüketimine iten kişiler hakkında hukuki süreci başlatacaklarını açıkladı. Projeyi durdurmadıklarını, aksine projenin hızla ilerlediğini belirten Başkan Bozbey, “Göreve geldiğimizde projenin yüzde 5 olan ilerleme seviyesi, şu anda Çınarcık Arıtma Tesisi’nde yüzde 63, inşaat kısmında ise yüzde 90’dır. Birileri hâlâ içme suyu arıtma tesisinin Eylül 2025’te tamamlanacağını iddia ediyor. Buna kinayeli gülüyorum. Bu kadarına da ‘pes’ dememek elde değil. Gerçekler ortadayken kamuoyunu yalanlarıyla, iftiralarıyla yanıltmaya çalışıyorlar. Bu tesisin yapımına ilişkin ihale sözleşmesi 23 Ekim 2023 tarihinde imzalanmıştır. Ancak işe başlanabilmesi için gerekli olan müşavirlik hizmeti ihalesi, 5 Şubat 2024 tarihinde sonuçlandırılmıştır. Ortada henüz yüklenici firma sahaya inmemişken, müşavir firma süreci yeni başlamışken ve tam 4 aylık bir zaman kaybı yaşanmışken bu işin Eylül 2025’te biteceğini söylemek ya süreci hiç bilmemek ya konuyu saptırmak ya da birileri tarafından kandırıldığını kabul etmektir” diye konuştu. Bu mesele siyaset değil, hayat meselesidir ‘Bursa neden bu noktaya geldi, kim ne zaman neyi yapmadı’ gibi sorularının cevaplarının ortada olduğunu ifade eden Başkan Bozbey, bugün bu tartışmaları bu belgelerle sonlandırdıklarını, Bursalıları doğru ve şeffaf olarak bilgilendirmeye devam edeceklerini aktardı. Kimsenin algı manipülasyonu yapmasına, su gibi hayati bir konuyu siyaset malzemesine dönüştürmesine de izin vermeyeceklerini anlatan Başkan Bozbey, “Bu mesele siyaset değil, hayat meselesidir. Bu mesele, çocuklarımızın geleceği meselesidir. Bu mesele, memleket meselesidir. Bugün biz sadece krizi yönetmiyoruz. Aynı zamanda geleceğin su kültürünü de inşa ediyoruz. Çünkü meselenin bütün dünyayı etkileyen büyük bir kuraklık krizi olduğunu biliyoruz. Bunun için de önceki dönemin aksine ihmal ve vurdumduymazlığın yerine, sorumluluk ve görev bilincini koyuyoruz. Suyu aziz gören, her damlasını emanet bilen bir anlayışla, su kaynaklarımızı koruyacak ve güçlendirecek iki önemli adımı hayata geçiriyoruz. Bu dönemde, tüm konut projelerinde gri su kullanım sistemlerini zorunlu hale getireceğiz” dedi. “Su tüketiminin yaklaşık yüzde 70’i tarım alanlarında” Yağmur suyu hasadı çalışmalarını hızla başlatacaklarını söyleyen Başkan Bozbey, park ve bahçelerde de gri su uygulamasını başlattıklarını hatırlattı. Az suya ihtiyaç duyan bitkilerin park ve bahçelerde kullanımını artıracaklarını belirten Başkan Bozbey, iklim krizinin etkilerini azaltmak için ‘yeniden yeşil Bursa’ hedefi doğrultusunda ağaçlandırma çalışmalarını artırdıklarını ifade etti. Yanan bölgeleri yeniden yeşertmenin ve kente yeni yeşil alanlar kazandırmanın en öncelikli görevlerinden biri olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, “Tarımsal sulamada bilinçsiz kullanımın önüne geçmek için, çiftçilerimizle birlikte eğitim ve planlama süreçleri yürütüyoruz. Bugün en yoğun su tüketimi, yaklaşık yüzde 70 oranıyla tarım alanlarımızda gerçekleşiyor. Dolayısıyla özellikle bu alanda ciddi adımlar atmamız gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi olarak bu dönüşümü başlattık. Damla Sulama tesisimizle ödüllü örnek uygulamalar yapıyoruz. Ürettiğimiz damla sulama borularını çiftçimize ücretsiz dağıtarak destek oluyoruz. Suyu daha az kullanarak yüksek verim almasını sağlıyoruz” diye konuştu. “Sanayi, Bursa’nın toplam su kaynaklarının yüzde 15’ini kullanıyor” Organize sanayi bölgelerinin ve özel şirketlerin su tüketimini yakından takip ettiklerini açıklayan Başkan Bozbey, şunları söyledi; “Bugün sanayi, Bursa’nın toplam su kaynaklarının yüzde 15’ini kullanıyor. Paketlenmiş su tesisleri ise içme ve kullanma suyunun yüzde 4’ünü kullanıyor. Bu oran artık dikkatle hesaplanmak ve yönetilmek zorunda. Çünkü kurulan her yeni sanayi bölgesi, bu oranın üzerine yeni bir yük daha ekliyor. Bunun bilincinde olmamız ve planlamalarımızı buna göre yapmamız gerekiyor. Son günlerde su paketleme tesislerinin denetimiyle ilgili de doğru olmayan, yalan-yanlış çeşitli paylaşımlar yapıldığını görüyoruz. Ancak bu noktada bir hatırlatmayı da yapmak isterim. Bursa’da 32 özel su şirketi var. Bu şirketlerin su kaynaklarını yönetme yetkisi hüküm ve tasarrufu, mayıs ayı itibarıyla Valilik bünyesindeki Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’na devredilmiştir”. “Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışıyoruz” Kuraklığın sadece iklimin değil, alışkanlıkların da sonucu olduğunu vurgulayan Başkan Bozbey, suyu korumanın sadece bir yönetim politikası olmadığını, toplumsal bir sorumluluk da olduğunu yineledi. Artık suyun sınırsız bir kaynak gibi tüketilemeyeceğini anlatan Başkan Bozbey, “Doğa, yapılan her hatayı bize kuraklıkla, afetle, yoklukla fatura ediyor. Aslında yıllarca doğaya karşı yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz ve çekeceğiz. Onun için tüm planlamalarımızda doğaya rağmen değil, doğayla barışık olmak zorundayız. Bugün alışkanlıklarımızı değiştirmek ve kültürel bir değişimi hep birlikte başlatmak zorundayız. Biz bu konuda yoğun çaba harcıyoruz. Kayıp-kaçak oranlarını düşürmek için çalışıyoruz. Hala birçok ilçemizde kayıp kaçak oranları yüzde 50’ler seviyesinde” dedi. “Kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız” İnegöl’de kayıp kaçak oranının yüzde 55’ler seviyesinde olduğunu, büyük bir sorumluluk alarak içme suyu hatlarını değiştirdiklerini ve değiştirmeye devam ettiklerini anlatan Başkan Bozbey, İnegöllüleri hem kanserojen etkisi olan astbestli su borularından kurtardıklarını hem de kayıp kaçak oranını düşürdüklerini belirtti. Birileri konuşurken kendilerinin bilimin ışığında halka sağlıklı hizmeti götürmeye devam ettiklerini ifade eden Başkan Bozbey, “Finansman sorununu çözdükçe diğer ilçelerimizde de buna benzer projelerimizi uygulayacağız. Kurum olarak da suyun bir kamu hakkı ve gelecek kuşakların emaneti olduğu bilinciyle, uzun vadeli sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Bu yüzden kaynaklarımızı korumak ve geliştirmek zorundayız. Bu bizim gelecek nesiller için ahlaki ve vicdani bir sorumluluğumuzdur” diye konuştu. “Bursamızın ve Bursalıların geleceğini koruyacağız” Su kaynaklarının her geçen gün tükenmeye ettiğini, sanayi ve nüfus planlamaların çok üstünde artığını hatırlatan Başkan Bozbey, küresel iklim değişikliği ve kuraklık devam ettikçe Çınarcık Barajı’nın da Bursa’ya yetmeyeceğine dikkat çekti. Günübirlik ve ucuz siyaset yapmadıklarının altını çizen Başkan Bozbey, şunları belirtti; “Biz, bilimsel ve akılcı bakıyoruz. Biz, planla hareket ediyoruz. Biz, her koşulda Bursamızın ve Bursalıların geleceğini koruyacağız. Bugün zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak biz bu kenti, gülümseyerek ve kararlılıkla geleceğe taşıyacağız. Gülümsemek, yıllardır biriken sorunların karşısında pes etmek değil; çözüm üretmenin kararlılığıdır. Bursamızda suyun akması için gece gündüz emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma gönülden teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürüm ise, her zaman her konuda yanımızda olan, destek olan Valimiz Erol Ayyıldız’a, dayanışma içinde olduğumuz tüm kurumlara ve her şeyden önemlisi, sabırla, anlayışla bize güvenen hemşehrilerimize. Bursamızın suyunun her damlası bizim için kıymetlidir. Her bir damlasını korumak, bu kentin geleceğini korumaktır. Bursamıza yakışmayan bu günleri aşacak gücümüz, azmimiz ve inancımız var. Geçmiş 20 yılın ihmalkar, vurdumduymaz, bilimden uzak akılın bize bıraktığı bu kötü mirası kabul etmeyeceğiz. Su krizi meselesini bilimle, veriye dayalı politikalarla ve doğru-şeffaf bilgilendirmelerle bursa’mızın gündeminden çıkaracağız. Hep birlikte çalışacağız, hep birlikte başaracağız”. “Derdimiz, Bursalıların sorununu çözme derdidir. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Başkan Mustafa Bozbey, şu anda su kesintisi takviminde herhangi bir değişiklik öngörülmediğini açıkladı. Toplam kapasitesi 150 milyon metreküp olan Çınarcık Barajı’nın doluluk oranının yüzde 50 civarında olduğunu söyleyen Başkan Bozbey, Çınarcık Barajı’ndaki projenin de 2026 Haziran ayında bitirileceğini dile getirdi. Gökdere’de iyi bir kaynak tespit ettiklerini açıklayan Başkan Bozbey, “Hazırlık yapıyoruz. Ayrıca Çataltepe’de bir kuyu kazdık. Oradan Kestel’e su vereceğiz. Bu kaynakları değerlendirerek Bursa’da su kesintilerini bitirmeyi hedefliyoruz. Ama daha fazla yağmurun yağması lazım. 1/100.000’lik plan çalışmalarında kaçak sanayi bölgeleri veya ovada bulunan sanayilerle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Sanayi, mevcut suyun yüzde 15’ini kullanıyor. Az bir oran değil. Boyahanelerle ilgili başka bir tasarruf ortaya koymalıyız. Suyun yüzde 4’ü de ticari olarak kullanılıyor. Valimizin önderliğinde bunun takibi yapılacaktır. Ayrıca barajlardan aldığımız tüm su, Dobruca’daki arıtma tesislerinde arıtılarak Bursalılara ulaşıyor” dedi. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Roborock Küresel Başarılarını Türkiye’de Liderlik ile Taçlandırdı Haber

Roborock Küresel Başarılarını Türkiye’de Liderlik ile Taçlandırdı

Dünyanın önde gelen akıllı ev teknolojileri markası Roborock, 2025 yılının ikinci çeyreğinde elde ettiği üstün başarılarla küresel ve Türkiye pazarındaki liderliğini bir kez daha kanıtladı. IDC’nin Küresel Çeyreklik Akıllı Ev Cihazları Raporuna göre, küresel akıllı elektrikli süpürge pazarı 2025’in ikinci çeyreğinde 6,17 milyon adetlik sevkiyat kaydetti ve bir önceki yıla göre %20,5 büyürken, Roborock aynı dönemde 1,34 milyon adetlik sevkiyat gerçekleştirdi. Böylece şirketin 2025’in ilk yarısındaki toplam sevkiyatı 2,33 milyon adede ulaştı ve geçen yılın aynı dönemine kıyasla %67,9 büyüme elde etti. Bu güçlü performansla Roborock, Kuzey Avrupa, Almanya, Kore ve Türkiye dahil olmak üzere birçok pazarda liderliğini pekiştirirken, %50’nin üzerinde pazar payı ile tüketicilerin açık ara ilk tercihi oldu. Gerçek Kullanıcıların Lideri 2014 yılında kurulan Roborock, akıllı temizlik teknolojileriyle 700’den fazla şehirde milyonlarca haneye ulaşıyor. Robot süpürge ve kablosuz dikey süpürge kategorilerinde lider ürünler sunan marka, yapay zeka entegrasyonu ve kullanıcı odaklı inovasyonlarıyla ev temizliğini yeniden tanımlıyor. Roborock’un başarısı yalnızca satış rakamlarıyla sınırlı değil. Kasım 2024’te Türkiye’de gerçekleştirilen “Yorumun Gücü” araştırması*, Roborock’u robot süpürge pazarının lider markası seçti. Bu kapsamlı analiz, e-ticaret platformlarında yer alan 41 milyondan fazla yorum ve 52 milyon değerlendirmeyi inceledi. Gerçek kullanıcı deneyimlerine dayanan araştırmada, Roborock 4,70 ortalama puanla zirveye yerleşti. İnovasyon, Erişilebilirlik ve Güvenilirlik IDC raporuna göre, akıllı süpürge üreticileri küresel ölçekte premium ürün geliştirme, inovasyon ve uluslararası genişleme stratejilerine odaklanırken, Roborock; yapay zeka entegrasyonu, su tasarrufu sağlayan gelişmiş paspaslama sistemleri ve kullanıcı deneyimine göre özelleştirilmiş ürünler ile sektörde fark yaratmaya devam ediyor. Türkiye’deki güçlü kullanıcı memnuniyeti, Roborock’un yalnızca ileri teknoloji sunmakla kalmadığını, aynı zamanda tüketicilerin hayatını kolaylaştıran güvenilir bir marka olduğunu da ortaya koyuyor. Roborock Türkiye’den Açıklama Roborock APAC Bölgesi Satış Direktörü, Ping Li ise şunları paylaştı: “Küresel büyümemizden aldığımız güçle, Türkiye’de kullanıcılarımızın günlük yaşamını kolaylaştıran çözümler sunmaya devam ediyoruz. IDC verileriyle liderliğimiz teyit edilirken, yerel araştırmalarda da paralel başarıyı yakalamak, bizim için en büyük gurur kaynağı. Roborock’u tercih eden herkese teşekkür ediyor, daha akıllı ve sürdürülebilir temizlik deneyimleri için yatırımlarımızı artırıyoruz.” Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Sağlıklı Nesiller için “Gıda Şenliği” Düzenlendi Haber

Sağlıklı Nesiller için “Gıda Şenliği” Düzenlendi

Nilüfer Belediyesi ve TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şubesi; güvenli gıda, sağlıklı nesiller için farkındalık yaratmak amacıyla “Sağlıklı Gıda Şenliği” düzenledi. 23 Nisan Parkı’nda gerçekleştirilen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Zerrin Güleş, Bukle Erman ve Emre Karagöz, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Durmuş ve yöneticileri, Mudanya Belediye Başkan Vekili Baran Güneş, NİLKOOP Başkanı Süleyman Ayyılmaz, CHP Nilüfer İlçe Yöneticileri, Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Gülmez, 23 Nisan Mahalle Muhtarı Sevda Bayraktar, akademik oda temsilcileri ve çok sayıda çocuk katıldı. Sağlıklı Gıda Şenliği” çocukların kortej yürüyüşü ile başladı. Ellerindeki dövizlerle slogan atan çocuklar, sağlıklı gıda ve gıda israfına dikkat çeken mesajlar kullandı. Kortej yürüyüşünün ardından açılış konuşmaları yapıldı. Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Güleş, 16 Ekim Dünya Gıda Günü kapsamında düzenlenen bu etkinliğin amacının, gıdanın bir ihtiyaç değil, temel bir yaşam hakkı olduğunu vurgulamak olduğunu belirtti. Yaşanan gıda israfına dikkat çeken Güleş, “Adil gıdanın mümkün olduğunu vurgulamak istiyoruz. Geleceğin daha sağlıklı, daha adil ve daha yaşanabilir bir dünya olması için bugün atacağımız adımlar çok önemli” dedi. ​TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş ise küresel iklim krizleri, savaşlar, pandemi ve ekonomik yoksulluk gibi faktörlerin gıdanın önemini artırdığını belirterek, “Bugün bu etkinliği gelecek nesillere gıdada ve tarımda farkındalık yaratmak amacıyla düzenliyoruz” diye konuştu. ​ Konuşmaların ardından şenlik programı başladı. Çocuklara ikramlıkların dağıtıldığı etkinlikte, minikler çeşitli aktivitelerle keyifli zaman geçirdi. Şenlikte, okçuluk atölyesi, su tasarrufu aparatı ve tohum dağıtımı, ayraç yapım atölyesi gibi bilgilendirici ve eğitici atölyeler büyük ilgi gördü. Ayrıca masaüstü curling, kapı süsü yapımı, çerçeve tasarlama ve denge oyunları gibi oyunlar, şenliğe renk kattı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye’de Su Fakirliği Riski Büyüyor! Haber

Türkiye’de Su Fakirliği Riski Büyüyor!

Uzmanlar, su tasarrufunun sürdürülebilir bir gelecek için hayati olduğu uyarısında bulunarak, Türkiye’de 2050 yılına gelindiğinde kişi başına düşen yıllık su miktarının 1.069 metreküpe kadar düşmesinin beklendiğini vurguluyor. Günlük yaşamda alınabilecek küçük önlemlerin ciddi tasarruf sağlayabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Akıtan muslukları tamir ederek, musluk uçlarına tasarruf aparatları takarak, tasarruflu duş başlıkları kullanarak, bulaşık ve çamaşır makinelerinde su ve enerji tasarruflu olanlar tercih edilerek tonlarca miktarda su tasarrufu sağlanmaktadır. Ön yıkama yapmayarak ve makineleri dolmadan çalıştırmayarak, duş ve diş fırçalama esnasında suyu boşa akıtmayarak, kademeli sifonlar kullanarak suyu çok daha verimli kullanabiliriz.” dedi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, 18 Eylül Su Tasarrufu Günü dolayısıyla, su tasarrufu konusunda bireysel küçük önlemleri değerlendirdi. Türkiye su kıtlığı çeken ülke durumuna gelebilir Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, günümüzde suyun öneminin her zamankinden daha hayati hale geldiğini belirterek, “Su kaynaklarının sınırlı olması, giderek azalması, artan kuraklık ve küresel iklim değişikliği nedeniyle su tasarrufu son yıllarda daha önemli hale gelmiştir. Su tasarrufuyla sürdürülebilir geleceğin sağlanması ve su kaynaklarının korunması sağlanmaktadır. Tüketim alışkanlıkları ve sosyoekonomik farklılıklarla birlikte su tüketimi her geçen yıl artmaktadır. Dünya genelinde 2,2 milyar insan içilebilir nitelikteki temiz suya erişememektedir. Kırsal kesimlerde yaşayan insanlar başta olmak üzere, her beş kişiden dördü içme suyuna ulaşamamaktadır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden (SDG-6) ‘Temiz Su ve Sanitasyon’ hedefi herkes için temiz suya erişimin sağlanmasını amaçlamaktadır. Ülkemiz su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde olmakla birlikte; artan nüfusla kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2030 yılında bin 200 metreküp, 2040 yılında, bin 116 metreküp, 2050 yılında ise bin 069 metreküpe kadar düşmesi beklenmektedir. Bu rakamlar, ülkemizin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna gelebileceğini göstermektedir.” dedi. Su stresi ve su fakirliği ne demek? “Su stresi”nin, belirli bir dönemde suya olan talebin mevcut miktarın üzerine çıkması ya da su kalitesinin düşük olması nedeniyle kullanımının sınırlanması olarak ifade edildiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Su stresi, su kaynaklarının aşırı kullanılmasıyla niceliğinin değişmesi ve oluşan kirlilikle birlikte niteliğinin değişmesine sebep olmaktadır. İklim değişikliği sonucunda artan nüfusun, önümüzdeki yıllarda su stresini önemli ölçüde artıracağı düşünülmektedir. Su fakirliği ise, yılda kişi başına düşen su miktarıyla belirlenmektedir. Yılda kişi başına düşen su miktarı en az 10 bin m3 olan ülkeler su zengini; 3 bin -10 bin m3 arasında olan ülkeler, yeterli suyu olan; bin -3 bin m3 arasında olan ülkeler su sıkıntısı çeken ve bin m3’ün altında olan ülkeler ise, su fakiri olarak belirtilmektedir.” diye konuştu. Basit önlemlerle büyük tasarruf Günlük yaşamda alınabilecek küçük önlemlerin ciddi tasarruf sağlayabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, şöyle devam etti: “Tuvalet rezervuarlarının su depolama kapasitesi 16 litredir. 4 kişilik bir aile 16 litrelik tuvalet rezervuarı ile ayda tuvalette 7 ton su tüketmektedir. 7 litre gibi daha az su hacmi olan tuvalet rezervuarlarının kullanımı ile su tüketimini 2.5-3 tona düşürmek mümkün olabilmektedir. Tuvalet rezervuarının 16 litre olması halinde su tüketimini azaltabilmek için 1.5 litrelik plastik şişelerin doldurularak rezervuara koyulmasıyla su tüketimi %20 oranında azaltılabilmektedir. Klasik duş başlıklarından dakikada ortalama 15-20 litre su akarken, düşük akımlı tasarruflu duş başlıklarından dakikada 9-10 litre su akmaktadır. Böylece 5 dakikalık duş esnasında daha az su tüketimi sağlanabilmektedir. Düşük akımlı tasarruflu duş başlıklarında %30-40 su tasarrufu mümkün olabilmektedir. Diş fırçalama ve yüz yıkama esnasında musluğun kapatılması halinde ortalama 15-35 litre su tasarrufu sağlanmaktadır.” Evlerde en çok suyun harcandığı alanlar Evlerde suyun büyük kısmının banyoda, tuvalette ve temizlikte boşa harcandığını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, “Evlerde suyun %35 banyoda, %30 tuvalette, %20 çamaşır ve bulaşık yıkamada, %10 mutfakta ve %5’i ise temizlik amacı ile kullanılmaktadır. Diş fırçalama ve yüz yıkama esnasında musluğun kapalı tutulması ile günde 15-35 litre su tasarrufu sağlanabilmektedir. Duş esnasında suyun ısınmasını beklerken suyu kaba doldurup temizlikte kullanımıyla tasarruf sağlanmaktadır. Çamaşır ve bulaşık makineleri tek yıkamada ortalama 40 litre su tüketmektedir. Makinelerin tam doldurulması ve kısa programların tercih edilmesiyle ciddi miktarda su tasarrufu mümkün olmaktadır. Mutfakta akan su altında sebze ve meyvelerin yıkanmaması bunun yerine bir kap içerisinde yıkanarak bu suyun da çiçek ve bahçe sulamada kullanılabilir. Arızalı muslukların tamirinin yapılarak su kaçağı olan alanların tespit edilip tamir edilmesi de büyük önem taşımaktadır.” şeklinde konuştu. Bahçede damla sulama ile %50 tasarruf Bahçe ve balkon sulamalarında suyun daha verimli kullanılabileceğini hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, şu önerilerde bulundu: “Suyun doğrudan bitki köklerine ulaştığı damla sulama sistemleri tercih edilerek su kaybı önlenmektedir. Damla sulama sistemleriyle %50’ye kadar su tasarrufu sağlanmakta, toprak ihtiyacı olan kadar su almakta ve yalnızca hedeflenen bitkiler sulandığı için yabani otların da büyümesi önlenmektedir. Ayrıca, buharlaşmayla su kayıplarının önüne geçebilmek için sulamanın akşam yapılması önemlidir. Böylece toprak suyu daha iyi alarak, gereksiz su kullanımını önlenmiş olacaktır. Susuzluğa dayanıklı bitkiler seçilerek büyük oranda su tasarrufu sağlanmaktadır.” Küçük adımlar büyük fark oluşturuyor Su tasarrufunun bireysel önlemlerle toplumsal düzeyde büyük bir etki oluşturabileceğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi İnci Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Suyun verimli şekilde kullanılması için kitlesel ölçekte farkındalığın oluşturulası önemlidir. 22 Mart Dünya Su Günü ve 18 Eylül Su Tasarrufu Günü gibi özel günlerle su kaynaklarının korunması ve su tasarrufunun yapılması ile ilgili bilinç oluşturulmakta ve suyun önemi vurgulanabilmektedir. Böylece toplumda bilinç oluşturulmakta ve suyun daha verimli olarak kullanılması sağlanmaktadır. Akıtan muslukları tamir ederek, musluk uçlarına tasarruf aparatları takarak, tasarruflu duş başlıkları kullanarak, bulaşık ve çamaşır makinelerinde su ve enerji tasarruflu olanlar tercih edilerek tonlarca miktarda su tasarrufu sağlanmaktadır. Ayrıca, ön yıkama yapmayarak ve makineleri dolmadan çalıştırmayarak, duş ve diş fırçalama esnasında suyu boşa akıtmayarak, kademeli sifonlar kullanarak suyu çok daha verimli kullanabiliriz.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.