Hava Durumu

#Sürdürülebilir

Kapsül Haber Ajansı - Sürdürülebilir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sürdürülebilir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

TGL Sürdürülebilir Lojistik Çözümleriyle Transport Logistic Fuarı'nda Yerini Aldı Haber

TGL Sürdürülebilir Lojistik Çözümleriyle Transport Logistic Fuarı'nda Yerini Aldı

Kimyasal taşımacılığın güçlü oyuncusu TGL, fuarda geniş araç filosunu, intermodal taşımacılık hizmetlerini, Dilmak Kimyasal Tanker Yıkama ve Arıtma Tesisi ile çevre dostu lojistik hizmetlerini öne çıkararak sektörel paydaşlarla bir araya geldi. Şirketin Avrupa'daki büyüme stratejisi kapsamında gerçekleştirdiği yatırımlar ve müşteri memnuniyetini temel alan geniş kapsamlı hizmetleri, ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördü. Dünya genelinde 130'dan fazla ülke ve bölgeden 77.000'in üzerinde ziyaretçiyi ağırlayan fuar, yapay zeka, siber güvenlik, sürdürülebilirlik ve entegre lojistik konseptlerini odağına alarak sektöre yön verecek yeniliklerin tartışıldığı önemli bir platform oldu. Avrupa Pazarında Güçlü Adımlar TGL Satış Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi Hakan Darip, Transport Logistic Fuarı'na dair değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: "Avrupa'da, özellikle TGL RO yapılanmamızla birlikte yatırımlarımıza hız verdik. Son bir yılda Avrupa filomuzu yüzde 100 oranında büyüttük. Transport Logistic Fuarı ise bu gelişmeleri paylaşmak ve yeni iş birlikleri kurmak adına bizim için oldukça verimli geçti. Son dönemde Romanya, Polonya ve Yunanistan'daki operasyonlarımızı artırırken, Avrupa pazarındaki etkinliğimizi güçlendirmek adına yeni ofis açılışları, filo genişletme projeleri ve karbon ayak izimizi azaltacak çevreci lojistik çözümler üzerine yoğunlaşıyoruz. Sürdürülebilir lojistik çözümlerimiz ve operasyonel kabiliyetlerimizle bölgedeki etkinliğimizi artırmayı sürdürüyoruz. Transport Logistic Fuarı'nda hem mevcut hizmetlerimizi hem de Avrupa'daki büyüme vizyonumuzu sektör profesyonelleriyle paylaşarak önemli iş birliklerinin zeminini oluşturduk. Önümüzdeki dönemde Avrupa'daki varlığımızı daha da güçlendirerek, çevreci ve yenilikçi lojistik anlayışımızla sektöre değer katmayı sürdüreceğiz." Sektöre Yön Veren Yenilikçi ve Çevreci Yaklaşım TGL, başta tehlikeli ve tehlikesiz likit kimyasallar ile sıvı gazlar olmak üzere; boya, kişisel bakım, temizlik, ilaç, organik kimya, gıda, tarım ve yapı kimyasallarının güvenli taşınmasında uzmanlaşmış yapısıyla öne çıkıyor. 400 araçlık öz filosu ve toplamda 700'ü aşkın ekipmanı ile yılda 1 milyon tonluk taşıma kapasitesine ulaşan TGL, yılda 40.000'in üzerinde sefer organize ederek operasyonel gücünü ortaya koyuyor. ISOPA sertifikalı sürücüler ve ADR mevzuatına uygun, çevreci EURO 6 çekicilerden oluşan genç filosuyla hizmet veren şirket, özel ısıtma ekipmanları sayesinde ürün sıcaklığını rota boyunca sabit tutarak kaliteli teslimat sağlıyor. Ayrıca, kapıdan kapıya yüksek güvenlikli tanker ve konteyner taşımacılığı ile müşterilerinin operasyonlarını maksimum verimle destekliyor. TGL, global isotank operatörleri ile gerçekleştirdiği iş birlikleri kapsamında, depolama ve kimyasal tanker/isotank yıkama hizmetleri alanında da entegre çözümler sunuyor. Bununla birlikte intermodal taşımacılıkta isotank ekipmanlarını kullanarak short sea ve deep sea servislerle İspanya, BENELUX, Birleşik Krallık ve ABD gibi destinasyonlara düzenli ve rekabetçi denizyolu dökme likit taşımaları gerçekleştiriyor. TGL, lojistik sektöründeki gelişmelere yön vererek müşteri operasyonlarını en verimli şekilde desteklemeye, uluslararası standartlara uygun sürdürülebilir lojistik hizmetleri sunmaya kararlılıkla devam ediyor.

PepsiCo Türkiye’den Yenilikçi Projelerle Çevreye Katkı Haber

PepsiCo Türkiye’den Yenilikçi Projelerle Çevreye Katkı

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo, uçtan uca stratejik bir dönüşümü ifade eden pep+ stratejisi doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Pozitif değer zinciri, pozitif tarım ve pozitif seçenekler olmak üzere üç başlık altında sürdürülebilir yaşamı destekleyen PepsiCo Türkiye, çevre için pozitif etki sağlama yolunda tasarlanan ve dünyada da örnek alınan yenilikçi projeleriyle dikkat çekiyor. Hayata geçirdiği “Biyometanizasyon Tesisi” projesiyle karbon salımının azaltılmasına yönelik çalışmalarıyla dünyaya ilham veren PepsiCo Türkiye, "Bir Damla Bir Dünya” projesiyle de fabrikalarında kullandığı suyu bulunduğu havzaya geri kazandırarak su pozitif bir şirket olma yolunda önemli adımlar atıyor. PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler Kıdemli Direktörü ve Sürdürülebilirlik Lideri Esra İren: “Biyometanizasyon Tesisi yatırımımızla 152 bin ağaç ile temizlenebilecek 3800 ton karbon salımını engelledik.” Dünya Çevre Günü vesilesiyle PepsiCo Türkiye’nin çevre ve doğa odaklı olarak hayata geçirdiği yenilikçi projeler hakkında açıklamalarda bulunan PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “PepsiCo Türkiye olarak üretimden nihai tüketiciye tarımda çiftçilerle yaptığımız çalışmalardan farklı topluluklarla hayata geçirdiğimiz iş birliklerine kadar uzanan geniş bir etki alanına sahibiz. Tüm aksiyonlarımızı sürdürülebilir bir yaşama katkı sağlama odağıyla gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda özellikle Pozitif Değer Zinciri ajandamız doğrultusunda çevresel olarak daha fazla pozitif etki yaratmak önceliklerimizden. 2023 yılında Türkiye’de bir ilke imza atarak Manisa fabrikamızda hayata geçirdiğimiz Biyometanizasyon Tesisi Projesi ile üretim hattımızdan elde ettiğimiz organik atıkları değerlendiriyoruz. Bu yolla doğal gazın yerine geçebilecek daha biyometan gazı üreterek karbon salımını düşürüyoruz. Tesisimizde yalnızca kendi fabrikamızdan değil, endüstriyel simbiyoz yaklaşımıyla çevredeki tesislerden de temin ettiğimiz organik atıkları da değerlendiriyoruz. Böylece kaynakları daha verimli kullanıyor, sanayiler arası iş birliğiyle döngüsel ekonomiye katkı sağlıyoruz. Biyometanizasyon tesisimiz ile 2024’te 686 konutun yıllık doğalgaz ihtiyacına eş değer biyometan gazı ya da bir başka ifadeyle 3.000 evin yıllık elektrik ihtiyacını karşılayacak kadar enerji ürettik. Böylece 152 bin ağaç ile temizlenebilecek 3800 ton karbon salımını engelleyerek karbonsuz yaşama katkı sağlayan önemli bir başarıya imza attık. Projemiz sadece Türkiye’de ilham veren bir proje olarak kalmadı. PepsiCo’nun global operasyonları içinde de örnek bir proje olarak uygulanmaya başladı. Bu bizi hem gururlandırdı hem de sürdürülebilir bir gelecek adına umutlarımızı arttırdı” dedi. PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, “’Bir Damla Bir Dünya’ projesiyle fabrikalarımızda kullanılan suyun %100’üne kadar varan oranlardaki kısmını geri dönüştürebiliyoruz.” Mutlak su kullanımını azaltmanın yanı sıra yüksek riskli bölgelerde kullanılan suyun geri kazandırılması için çalıştıklarını dile getiren İren, “Doğa Koruma Merkezi (DKM) iş birliğiyle Tarsus, İzmir ve Manisa fabrikalarımızın bulunduğu bölgelerde hayata geçirdiğimiz "Bir Damla Bir Dünya” projesiyle suyu ait olduğu yere, doğaya yeniden kazandırıyoruz. 2024 yılında Tarsus’taki fabrikamızda kullandığımız suyu Berdan havzasına ve çiftçilerimize geri kazandırarak ilk adımını attığımız projemizi sonrasında İzmir ve Manisa’daki fabrikalarımıza da yaydık. Projeyle sadece suyun geri kazanımı sağlamıyor aynı zamanda uygulamalı modern sulama yöntemleriyle tarımda su kullanımının azaltılması için fabrikalarımızın bulunduğu bölgelerdeki çiftçileri de destekliyoruz. Proje kapsamında 2024’te Manisa fabrikamızda kullanılan suyun %100’ünü, İzmir fabrikamızda kullanılan suyun %94’ünü ve Tarsus fabrikamızda kullanılan suyun%58’ini, doğaya geri kazandırdık. Aynı zamanda tarım alanında birçok faaliyette bulanan ve çiftçilerle iş birliği içerisinde olan bir şirket olarak tarımda su kullanımını azaltmak adına yaptığımız birçok çalışma ve projeden edindiğimiz bilgi birikimini de bu projeyle çiftçilerimize aktararak bu konudaki farkındalığın artmasına katkı sağladık. Bu projemizin daha bilinçli su kullanımı ve suyun doğaya geri kazandırılması açısından iyi bir örnek olacağına ve herkese ilham vereceğine inanıyoruz” dedi. PepsiCo Türkiye %100 yenilenebilir elektrik hedefine ulaşan ilk şirketlerden biri PepsiCo Türkiye Pozitif Değer Zinciri başlığı altında karbon salımını azaltmak için yatırımlarını sürdüren PepsiCo Türkiye, PepsiCo ekosistemi içerisinde tüm dünyada %100 yenilenebilir elektrik hedefine ulaşan ilk şirketlerden biri. Şirket yeni biyometanizasyon tesisi yatırımının yanı sıra daha önce yaptığı yatırımlarla, yiyecek fabrikalarında kurduğu organik atık işleme tesisleri ile elektrik ihtiyacının %35'ini karşılıyor. Geriye kalan elektriği ise solar panellerden ve yenilenebilir enerji sağlayan firmalardan temin ediyor. PepsiCo Türkiye filolarının bazılarını elektrikli araçlarla dönüştürürken aynı zamanda yeni bir projeyle elektrikli tren ile hızlı tüketim sektöründe gıda taşımacılığı gerçekleştiren ilk şirket oldu. Bu proje kapsamında PepsiCo Türkiye’nin Mersin’in Akdeniz ilçesindeki Tarsus fabrikasından Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki Suadiye fabrikasına elektrikli tren ile gidiş-dönüş olacak şekilde 1600 km’yi aşan bir güzergahta gıda sevkiyatı gerçekleştirildi. Şirket yapılan bu taşımayla, karayolu ile yapılan taşıma işlemine göre karbon salımını yüzde 83 oranında düşürerek gıda taşımacılığında karbonsuz çözümlere yönelik iyi bir örneğe imza atmış oldu.

SunExpress’ten Yenilikçi Sürdürülebilirlik Adımı Haber

SunExpress’ten Yenilikçi Sürdürülebilirlik Adımı

Türk Hava Yolları ve Lufthansa ortak kuruluşu SunExpress, geçtiğimiz yıl karbon ayak izini azaltmak amacıyla Vortex Control Technologies (VCT) iş birliğiyle hayata geçirdiği Finlet projesinin ilk aşamasını tamamladı. Hava yolu, beş adet Boeing 737-800 uçağına entegre ettiği VCT Finlet teknolojisini, başarılı test sürecinin ardından tüm Boeing 737-800 filosunu kapsayacak şekilde genişletmeyi planlıyor. Mayıs 2024’te başlatılan projede, uçakların arka gövdesine yerleştirilen küçük aerodinamik kanatçıklardan oluşan VCT Finlet’ler, hava akışını optimize ederek sürtünmeyi azaltıyor. Bu sayede yakıt tasarrufu sağlanırken, karbon salımı düşüyor ve uçak performansı iyileşiyor. Bir yıllık test aşamasında elde edilen olumlu sonuçların ardından teknolojinin ikinci fazda SunExpress filosundaki 40’tan fazla Boeing 737-800 tipi uçağa entegre edilmesi hedefleniyor. SunExpress Operasyon Direktörü Cemil Sayar, “Yakıt verimliliğimizi artırmak ve çevresel etkilerimizi azaltmak için sürekli yenilikçi çözümler arıyoruz. VCT Finlet’leri seçili uçaklarımızda bir yıl boyunca başarıyla test ettikten sonra, şimdi bu kanıtlanmış teknolojiyi tüm 737-800 filomuza entegre etmeye başlıyoruz. Bu girişim, karbon emisyonlarımızı azaltma hedeflerimize önemli bir katkı sağlarken, operasyonel verimlilik ve sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığımızı da net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi. VCT İcra Kurulu Başkanı Gil Morgan ise, “737-700, 800 ve 900ER modelleri için geliştirilen Finlet teknolojisi, on yılı aşkın süren kapsamlı test ve mühendislik çalışmalarının bir ürünüdür. Avrupa’daki ilk iş ortağımız olan SunExpress ile iş birliğimizin genişlemesi, sürdürülebilir havacılığın geleceği için atılmış önemli ve güçlü bir adımdır” şeklinde konuştu.

CW Enerji sürdürülebilir gelecek için kapılarını açtı Haber

CW Enerji sürdürülebilir gelecek için kapılarını açtı

CW Enerji, sürdürülebilir enerji konusunda farkındalık yaratmak ve bilgi paylaşımını artırmak amacıyla 2024 yılı boyunca farklı eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşlarından gelen toplam 1250 ziyaretçiyi fabrikasında ağırladı. Gerçekleştirilen fabrika gezileri kapsamında ziyaretçiler yenilenebilir enerji teknolojileri, güneş paneli üretim süreçleri ve sürdürülebilir enerji çözümleri hakkında detaylı bilgi edinme fırsatı bulurken, CW Enerji’nin alanında uzman ekibi tarafından gerçekleştirilen sunumlar ve interaktif etkinliklerle katılımcılara sektör hakkında kapsamlı bilgiler aktarıldı. Büyük bir sorumluluk üstleniyoruz CW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Sarvan, yapılan ziyaretlerin önemine değinerek, “Sürdürülebilir enerji bilincinin artırılması ve sektörümüze nitelikli insan kaynağı kazandırılması adına büyük bir sorumluluk üstleniyoruz. 2024 yılı boyunca kolejlerden, meslek liselerinden, üniversitelerin mühendislik fakültelerinden ve teknik meslek yüksek okullarından gelen öğrencileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerini fabrikamızda ağırlayarak güneş enerjisi teknolojileri hakkında detaylı bilgiler paylaştık" dedi. Ziyaretçilerin CW Enerji’nin sergi alanında güneş enerjisi sistemlerini yakından inceleme fırsatı bulurken, üretim hattında güneş panellerinin üretim süreçlerine tanıklık ettiğini ifade eden Sarvan, programın son bölümünde ise uzman mühendisler tarafından güneş enerjisi sistemleri ve sektör hakkında teknik bilgilerin aktarıldığını kaydetti. Güneş enerjisi geleceğimiz için kritik bir öneme sahip Kuruldukları günden bu yana sosyal sorumluluk çalışmalarına büyük önem verdiklerinin altını çizen Sarvan, “Güneş enerjisi geleceğimiz için kritik bir öneme sahip. Biz de CW Enerji olarak, sadece üretim yapan bir firma değil, aynı zamanda toplumu bilinçlendiren ve eğitime katkı sağlayan bir kurum olmayı hedefliyoruz. Özellikle gençlerimize ve sektörle ilgilenen bireylere yenilenebilir enerji teknolojilerini yakından tanıtmak, onların mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak bizler için büyük bir mutluluk kaynağı” diye konuştu. Sürdürülebilir enerjiye yönelik bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceklerini dile getiren Sarvan, şöyle devam etti: “Bu tür etkinlikler sektörün gelişimine de katkı sağlıyor. Enerji dönüşümünü desteklemek ve yenilenebilir enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmak adına bilgi paylaşımını her kesime ulaştırmayı hedefliyoruz. Özellikle genç nesillere yenilenebilir enerji alanında kariyer fırsatları sunmak ve sektörü yakından tanıtmak için bu tür etkinlikleri sürdürmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki dönemde de bu tür ziyaretlere devam edeceğiz.” CW Enerji: Türkiye’nin Marka Güneş Paneli Üreticisi CW Enerji Mühendislik Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi 2010 yılında kurulmuş fotovoltaik enerji üretim sektöründe faaliyet gösteren üretim ve hizmet firmasıdır. Yıllık 1,8 GW güneş paneli üretim kapasitesiyle bugün, 60’tan fazla ülkeye ihracat yapan, sektörün önde gelen güneş paneli üretim firmalarından biri konumundadır. Sürdürülebilir enerjinin her alanında var olma hedefini daima diri tutan CW Enerji, güneş enerji santralleri (GES) teknik ve yatırım danışmanlığı başta olmak üzere; GES projelendirme, sistem tasarımı, lisanslı/lisanssız santral kurulumları, lisans alımı ve işletme gibi talep veya ihtiyaçlara ticari olarak karşılık verir. Ayrıca, lisanssız üretim yönetmeliğine uygun olarak projelerin planlanması, projelendirilmesi, finansmanının sağlanması ve uygulama sonrasında teknik bakım/onarım gibi geniş yelpazede çözümler sunarak sektöre değer katar. CW Enerji, endüstriyel kurulumların yanı sıra evsel çatı kurulumlarında da çözüm sunmaktadır. Ürün ve hizmet portföyü ile; konut ve endüstriyel tip lityum enerji depolama çözümleri, şebeke bağlantılı (On Grid), şebekeden bağımsız (Off Grid) ve hibrit sistemleri kapsamaktadır. Elektrikli araç şarj istasyonları, golf arabaları, forkliftler, transpaletler, scooter ve elektrikli bisikletler için lityum batarya çözümleri, yeni nesil TopCon N-Type güneş panelleri, esnek güneş panelleri, ev tipi ve havuz tipi ısı pompaları gibi birçok yenilikçi çözüm ile hizmet vermektedir.

Pomega’dan Kuzey Makedonya’ya enerji depolama hamlesi Haber

Pomega’dan Kuzey Makedonya’ya enerji depolama hamlesi

Pomega, Fortis Enerji ile Kuzey Makedonya’da güneş enerjisi depolama anlaşmasını imzaladı. Pomega yenilenebilir enerjiye yaptığı katkılara bir yenisini daha ekliyor. Kuzey Makedonya’nın Oslemej bölgesinde 62MW kapasiteli bir güneş enerjisi santrali inşa ediliyor ve firma bu projeye 104MWh enerji depolama çözümleri ile destek sağlıyor. Bu girişim, bölgenin enerji altyapısını güçlendirecek ve temiz enerji dönüşümünü hızlandıracak. Gelişmiş Depolama ile Kesintisiz Enerji Bu projede, Pomega’nın lityum pil hücreleri, batarya yönetim sistemi ve ileri seviye enerji depolama çözümleri kullanılacak. Böylece güneş enerjisi sadece gündüz değil, gece saatlerinde de verimli bir şekilde kullanılabilecek, enerji arz güvenliği ve verimlilik artacak. Fortis Enerji ile 19,65 Milyon Dolarlık Anlaşma Pomega Fortis Enerji ile 19,65 milyon ABD doları değerindeki anlaşmayı imzalayarak, Kuzey Makedonya’nın büyüyen güneş enerjisi altyapısına enerji depolama çözümlerini entegre ediyor. 2025’in ikinci yarısında tamamlanması planlanan proje, karbon emisyonlarının azaltılmasına ve yenilenebilir enerji dönüşümüne önemli katkılar sağlayacak. Yerel Ekonomiye ve Sürdürülebilir Geleceğe Katkı Santralde üretilen elektriğin %18,5’i Kuzey Makedonya hükümeti tarafından satın alınacak, kalan enerji ise serbest piyasada satılarak ülkenin temiz enerji dönüşümüne destek olacak.

Sürdürülebilir gelecek için iklim değişikliğiyle mücadele önemli Haber

Sürdürülebilir gelecek için iklim değişikliğiyle mücadele önemli

AB ve Türkiye tarafından finanse edilen "Türkiye'de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında konferans düzenlendi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yararlanıcısı olduğu, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen projenin farkındalık artırma toplantısı, "İklim Değişikliğinin Sağlık Etkilerine Karşı Toplumsal ve Sektörel Halk Sağlığı Yanıtını Güçlendirme Konferansı" İstanbul’da gerçekleştirildi.  İklim değişikliğinin sağlık sistemleri üzerindeki etkilerinin ele alındığı konferansta, sağlık sektörü ve ilgili paydaşların farkındalığını artırmak, sağlık sistemlerini iklim değişikliği tehditlerine karşı daha dirençli hale getirmek için uygulanabilir çözüm önerileri konuşuldu. Konferansın açılışına katılan İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Orhan Solak, iklim değişikliğinin çağın en önemli küresel sorunlarından biri olduğunu belirterek, ülkede ve dünyada iklim değişikliğine bağlı artan afetlerle karşılaşıldığını anlattı. Son yıllarda hem sıcaklıkta hem de iklim parametrelerinde rekorların kırıldığı yılların yaşandığına dikkati çeken Solak, "Dünya Meteoroloji Örgütü'ne göre, 2024 yılı tarihteki en sıcak yıl olarak kaydedildi. Dünya genelinde sıcaklıklar sanayi öncesi döneme göre 1,55 derece daha fazla gerçekleşti. Aynı zamanda 2024 bir buçuk derecenin aşıldığı ilk yıl oldu. 2015-2024 yılları arasındaki 10 yılın her biri de tarihteki en sıcak on yıldan biri oldu." diye konuştu. Türkiye'nin iklim değişikliğinin etkilerinin en yoğun hissedildiği bölgelerden biri olan Akdeniz İklim Havzasında yer aldığını vurgulayarak, "Sıcaklık artışı Akdeniz Havzası'nda iki dereceye yakın gerçekleşti. Aynı zamanda Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 2024 yılı, Türkiye için de 1971'den bu yana en sıcak yıl oldu. Bu sıcaklık artışı tüm iklim sistemini etkiliyor. Su kaynaklarının azalması, kuraklık, tarımsal verim kaybı, deniz seviyelerin yükselmesi ve orman yangınları gibi ciddi sonuçlara yol açmaktadır. 2014-2023 yılları arasındaki 10 yılda iklim değişikliği kaynaklı afetlerin neden olduğu küresel maliyet 2 trilyon doları aştı. Ayrıca bu sadece finansal maliyet, çevresel ve sosyal maliyetler birleştirildiği zaman bu rakam aslında çok daha fazla." dedi. İklim değişikliğiyle ilgili hem dünyada hem ülkede yaşanan afetler ve felaketlerin iklim değişikliğiyle mücadelede kararlı ve hassas politikalar gerektirdiğini göstermekte olduğuna işaret eden Solak, sözlerine şöyle devam etti: “Sürdürülebilir bir gelecek için iklim değişikliğiyle mücadeleyi gündemimizin ön sıralarına almamız gerekmektedir” Sürdürülebilir bir gelecek planlamak için iklim değişikliğiyle mücadeleyi gündemimizin ön sıralarına almamız ve iklim değişikliğine uyum çalışmalarına öncelik vermemiz gerekmektedir. İklim değişikliğine yol açan kuraklık, sel, yangınlar ve aşırı sıcaklık dalgaları toplumların yaşam koşullarını zorlaştırmakta sağlık sistemlerini de baskı altında bırakmaktadır. İklim değişikliği yalnızca çevresel bir mesele değildir. Toplum sağlığına doğrudan bir ciddi etkileri olan çok yönlü bir krizdir. İklim değişikliği bulaşıcı hastalıklar, solunum yolu rahatsızlıkları, su kaynaklı enfeksiyonlar ve besin güvenliği gibi birçok sağlık tehdidini de beraberinde getirmektedir. Ve ne yazık ki orta ve uzun vadedeki projeksiyonlar, bu etkilerin sıklık ve şiddetinin artarak devam edeceğini göstermektedir. “Başkanlık olarak İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı hazırladık” Başkanlık olarak İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı hazırladık. Uyum eylem planı kapsamında on bir sektöre öncelikler verildi. Her sektörde etkilenebilirlik ve risk analizi çalışması gerçekleştirildi. Bu sektörler kent, su kaynakları, halk sağlığı, tarım, balıkçılık ve hayvancılık, biyolojik çeşitlilik eko-sistem hizmetleri, enerji, sanayi, ulaşım ve iletişim, turizm, kültürel miras, sosyal kalkınma ve afet risk yönetimi. Bahsettiğim stratejide önemli sektörlerden biri de halk sağlığı. Halk sağlığı sektöründe iki stratejik hedef belirlendi. İlk strateji sağlık alanında iklim değişikliğiyle ilgili kanıta dayalı analiz, değerlendirme ve bildirim altyapısını güçlendirilmesiyle ARGE çalışmaların artırılması. İkinci dış strateji ise ulusal ve yerel düzeyde tüm kurum ve kuruluşlarda iklim değişikliğini, sağlık bakış açısına yönelik kapasite, iş birliği ile farkındalığın güçlendirilmesi. "İklim Değişikliğinin, Sağlık ve Sektörel Etkileri", "İklim Değişikliğine Sağlıkta Uyum", “Bulaşıcı Hastalıklar, Çevre Sağlığı ve İklim Değişikliği", "Yerel İklim Değişikliği ve Sağlık Eylem Planı Hazırlama" gibi başlıklar halinde panellerin de düzenlendiği konferansa, İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Solak’ın yanı sıra BM Kalkınma Programı Türkiye Ofisi Proje Yöneticisi Gizem Bal, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Atak alanında uzman panelistler ve çok sayıda davetli katıldı.

Sürdürülebilir Gelecek: İklim, Su, Tarım kongresi Antalya’da düzenlendi Haber

Sürdürülebilir Gelecek: İklim, Su, Tarım kongresi Antalya’da düzenlendi

İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı Orhan Solak, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu tarafından düzenlenen 19. Uluslararası Kongre kapsamında “Sürdürülebilir Gelecek: İklim, Su, Tarım” oturumuna konuşmacı olarak katıldı. Antalya’da düzenlenen kongrede konuşan Başkan Yardımcısı Solak, iklim değişikliğinin su kaynaklarını, tarım alanlarını, mahsul verimini ve hayvancılığı etkileyeceğini, ayrıca kuraklık ve diğer aşırı iklim olaylarındaki artış ile rekoltede azalmaya neden olarak gıda güvencesini tehdit edebileceğini belirterek,  İklim Değişikliği Başkanlığının bu noktada gıda israfının önlenmesi, sulama yönetimi ve suyun verimli kullanılmasına yönelik tedbirlerin geliştirilmesi, kapalı basınçlı sulama sistemlerin yaygınlaştırılması, sulama randımanının artırılması, havzanın su varlığına uygun ve kuraklığa dayanıklı ürün deseni belirlenmesi, tarımdan dönen suların yeniden kullanılması gibi tedbirlerin alındığını ifade etti.  Dünyada sektörel su kullanımının başında yaklaşık yüzde 70 ile tarımın geldiğini belirten Başkan Yardımcısı Solak, konuşmasında, “Türkiye’de su yüzde 77’lik oranla en fazla tarım sektöründe kullanılmaktadır. Tarımda kullanılan suyun yaklaşık yüzde 76’sı yerüstü suyu, yüzde 24’ü yeraltı suyundan sağlanmaktadır. DSİ verilerine bakıldığında sulamaların yaklaşık yüzde 60’ında yüzey sulama yöntemleri kullanılmakta olup, burada su kaybı yüzde 35 ile yüzde 60 arasındadır. Bununla birlikte sulama randımanı yüzde 51 seviyesinde seyretmektedir.” ifadelerini kullandı. Çeşitli kurum ve kuruluşların katılımıyla gerçekleştirilen kongre, soru-cevap bölümünün ardından tamamlandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.