Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Süt Ürünleri

Kapsül Haber Ajansı - Süt Ürünleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Süt Ürünleri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanlar Açıkladı: Şap Hastalıklı Hayvanın Yoğurdu Nasıl Anlaşılır? Tüketici Ne Yapmalı? Haber

Uzmanlar Açıkladı: Şap Hastalıklı Hayvanın Yoğurdu Nasıl Anlaşılır? Tüketici Ne Yapmalı?

Son dönemde hayvancılık sektörünün gündemini meşgul eden Şap Hastalığı (Şap), tüketicilerin süt ve süt ürünleri, özellikle de yoğurt ve peynir gibi temel gıdaların güvenilirliği konusunda endişelenmesine neden oluyor. Peki, şap hastalığı taşıyan bir hayvandan üretilmiş yoğurt, görünüş veya tat olarak anlaşılabilir mi? Şap Hastalığı Nedir ve İnsan Sağlığına Etkisi Öncelikle en önemli bilgi: Şap Hastalığı, büyükbaş ve küçükbaş hayvanları etkileyen viral bir enfeksiyon olmasına rağmen, insanlara bulaşma riski (zoonoz riski) çok düşüktür ve bu hastalıktan dolayı ciddi bir salgın riski beklenmemektedir. Uzmanlar, şap hastalığı olan hayvandan elde edilen sütün veya yoğurdun tadında, kokusunda veya görünümünde belirgin, ayırt edici bir değişiklik olmayacağını belirtiyor. Bu nedenle, yoğurdun durumunu sadece duyusal analizle anlamak neredeyse imkansızdır. Şap Hastalığı Yoğurtta Nasıl Etkisiz Hale Gelir? Gıda Güvenliği otoriteleri, süt ürünleri tüketicilerini rahatlatan kritik bir noktaya dikkat çekiyor: Pastörizasyon ve Kaynatma: Şap virüsü, ısıya karşı dayanıksızdır. Süt, 70°C ve üzeri sıcaklıklara ulaştığında (pastörizasyon veya kaynatma işlemi sırasında) virüs büyük ölçüde yok olur. Fermentasyon: Yoğurt, sütün fermentasyonu (mayalanması) ile üretilir. Bu süreçte oluşan düşük pH (asitlik) seviyesi de virüsün canlılığını sürdürmesini engeller. Sanayi Üretimi: Market raflarındaki endüstriyel olarak üretilmiş (pastörize) yoğurtlar ve sütler, uygulanan ısıl işlemler sayesinde güvenle tüketilebilir. Risk, genellikle pastörize edilmemiş çiğ süt ve bu sütten evde yapılan ürünlerde daha yüksektir. Tüketici Olarak Nelere Dikkat Etmelisiniz? Şap tehdidine karşı tüketicilerin yapması gerekenler, hijyen ve kaynağı doğrulama konularına odaklanmalıdır: Lisanslı Ürünleri Tercih Edin: Her zaman Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenen, lisanslı ve kayıtlı işletmelerin pastörize ürünlerini tercih edin. Çiğ Süt Riskini Yönetin: Çiğ süt alıyorsanız, kaynağının güvenilir olduğundan emin olun ve kullanmadan önce mutlaka iyice kaynatın. Ambalajı Kontrol Edin: Ürünün son kullanma tarihini ve ambalaj bütünlüğünü kontrol edin. Unutulmamalıdır ki, yetkililer şap hastalığının yayılmasını engellemek için karantina ve aşılama çalışmaları yürütmektedir. Tüketicinin yapması gereken en iyi şey, panik yerine bilinçli tercihler yapmaktır.

Süt Endüstrisi, Ulusal Süt Zirvesi’nde Buluştu Haber

Süt Endüstrisi, Ulusal Süt Zirvesi’nde Buluştu

500’den fazla katılımcı, 40 konuşmacı ve 100’ün üzerinde firmanın yer aldığı zirve, yoğun katılım ile başladı. Yerel Güç, Küresel Vizyon temasıyla sektörün en büyük buluşma noktası olan Ulusal Süt Zirvesi’nde; T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, T.C. Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen ve Ulusal Süt Konseyi Başkanı Hamit Can açılış konuşmalarında sektöre dair önemli açıklamalarda bulundu… MAL VE HİZMET İHRACATIMIZ 391,8 MİLYAR DOLAR OLDU T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Ö. Volkan Ağar: Süt sektörü; kırsal kalkınmanın omurgası, çocuklarımızın sağlıklı beslenmesinin teminatı ve gıda arz güvenliğimizin en kritik unsurlarından biridir. Bu zirve, sadece bir toplantı değil; farklı başlıklardaki uzman panelleriyle, Sektörel Alım Heyetiyle ve Türkiye–Rusya Süt Ürünleri Ticaret Forumuyla, son derece dolu, kapsamlı ve hedef odaklı bir program sunuyor. Üreticiden ihracatçıya, akademiden kamuya kadar geniş bir katılımın sağlanacağı zirvede oluşacak bilgi paylaşımı ve iş birliklerinin, sektörümüze somut ve kalıcı katkılar getireceğine inanıyorum. Mal ve hizmet ihracatında hedefimiz olan 390 milyar doları aşarak, 391,8 milyar dolarlık bir ihracat hacmini yakaladık. Bu performans sayesinde Mayıs 2023’te 55,9 milyar dolar olan yıllık cari açık, Eylül 2025’te 20 milyar dolara kadar gerilemiş durumda. Bu güçlü tablo içinde tarım ürünleri ihracatımız da stratejik bir yer tutuyor. 2002 yılında 3,7 milyar dolar olan ihracatımız, 2024 yılında yaklaşık 8 kat artarak 32,6 milyar dolara yükseldi. 10,8 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla ekonomimize önemli bir değer sağlayan sektörümüz, küresel pazardan aldığı payı istikrarlı biçimde artırarak, 2024 itibarıyla %1,5 pay ile 21’inci sıraya yükseldi. 2025 Ocak–Ekim döneminde ise tarım ve gıda sanayi ihracatımız 26,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti (%1 düşüş). SÜT ÜRÜNLERİ İHRACATIMIZ 2025 YILINDA 334 MİLYON DOLARA ULAŞTI Ülke olarak, Ortadoğu bölgesinin en büyük 3’üncü, Avrupa Birliği’nin en büyük 6’ncı tarımsal ürün tedarikçisi konumunda olduğumuzu dile getiren Ağar: “Bu büyük resmin içinde, süt ve süt ürünleri ihracatımız ise ayrı bir başarı hikâyesi yazıyor. 2023 yılında yaklaşık 266 milyon dolar (102 bin ton) olan sektör ihracatımız, 2024’te (%36’lık artışla) 363 milyon dolar (175 bin ton) seviyesine yükselmiş; 2025 yılının Ocak–Ekim döneminde ise (%19 artışla) 334 milyon dolara (158 bin ton) ulaşmıştır. Hem miktar hem değer bazında, üst üste iki yıldır güçlü ve çift haneli artışlar yakalayan bir sektörden söz ediyoruz. Süt tozu, tereyağı, peynir, yoğurt ve diğer işlenmiş süt ürünlerinde son iki yılda adeta bir “sıçrama dönemi” yaşıyoruz. 2024 yılı ihracat değerlerine baktığımızda, bir önceki yıla kıyasla süt tozunda %358, peynir altı suyunda %127, tereyağı ve süt bazlı yağlarda %97, yoğurtta ise %12 oranlarında artışlar göze çarpıyor. Süt ve süt mamullerini, basit bir emtia ihracatı gibi değil; teknoloji, hijyen altyapısı, soğuk zincir, Ar-Ge ve markalaşma gerektiren ürünler olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bugüne kadar, süt ve süt ürünleri sektöründe 5 UR-GE projesini başarıyla tamamlamış durumdayız. Yine sektörümüz özelinde, 2024 yılında 3, 2025 yılında ise 6 adet ticaret ve alım heyeti gerçekleştirdik. Zirve kapsamında, sadece süt sektörü özelinde kurgulanan ve Bakanlığımızca da desteklenen alım heyetiyle, Türk süt ürünlerini dünya alıcılarıyla doğrudan buluşturuyor, “marka Türkiye” hedefimiz doğrultusunda bir adım daha atıyoruz” dedi. KIRSALIN GELECEĞİ KADINLER VE GENÇLERLE ŞEKİLLENECEK T.C. Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Gümen: Bizim için süt sadece bir gıda ürünü değildir, bu ülkenin köklü hayvancılık kültürünün, aile işletmelerimizin kırsaldaki hayatın devamının sembolüdür. Devlet olarak görevimiz bu geleneği koruyarak geleceğe taşımak, tüketicimizin alın terini, tüketicimizin sofrasını, ülkenin gıda güvenliğini aynı anda gözeten dengeli bir yapı kurmaktır. Ulusal Süt Zirvesi vesilesiyle hem bugünümüzü hem de yarınlarımızı yakından ilgilendiren hayvancılık ve süt politikalarımızı sizlerle paylaşmaktan büyük büyük memnuniyet duyuyorum. Değerli katılımcılar sayın bakanımızın geçtiğimiz yıl açıkladığı 2024-2028 hayvancılık yol haritasının uzun yıllardır konuşulan üretim planlanması sözleşmeli üretim ve destekleme modelini eşzamanlı olarak hayata geçirdik. O günden beri olan tüm adımlar bir planın parçası olarak uygulanmaktadır. Tüm bu unsurlar ve özellikle ilk defa üç yıllık olarak açıklanan yeni hayvancılık destekleme modeli ile öngörülebilirliği sağladık. Ayrıca “kırsalda bereket hayvancılığa destek” projesi ve “güçlü üretim projesi” gibi çok önemli iki projeyi ve hastalıkta işletme eylem planını hayata geçirerek üretim planlamamızı bölgenin kaba yem potansiyelini, su kaynaklarını, iklim özelliklerini, pazar erişimini dikkate alarak kurguladık. Bu sayede hem kaynaklarımızı daha etkin kullandık hem de üretimimizi geleceğin piyasa koşullarına hazırlamaya çalıştık. Planlı yönetimle birlikte hayvancılık destekleri ile bu planlamayı güçlendirecek şekilde yönlendirdik. Tarımsal destekleri sadece para veren anlayışla değil yön veren şekilde kurguladık. Hayvancılık desteklerimizi kayıtlı üretimi teşvik eden, verimliliği artıran, kaliteyi inceleyen ve üretimi ödüllendiren bir yapıya dönüştürdük. Kırsalın geleceği gençlerle ve kadınlarla birlikte şekillenecek. Bu nedenle hayvancılık desteklerinde kadın ve genç çiftçilerimizi özellikle öne çıkardık. Hibe oranlarında ilave puanla bazı çağrılarda kadın ve genç üreticilerimize özel başvuru imkanları tanıyarak kırsalda yeni bir dinamizm kazandırmayı hedefliyoruz. Amacımız; gençlerin ve kadınların görünmeyen emeğini görünür kılmak ve yönetici, girişimci ve işletme sahibi olarak öne çıkmalarını teşvik etmek. Bu nedenle kadın ve genç girişimciler ile aile işletmelerini destekleme politikalarında pozitif ayrımcılık uyguladık” açıklamasında bulundu. ÜRETİMDEN TÜKETİME KADAR BİLİMSEL YAKLAŞIMLR BENİMSENMELİ Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Can: “Bu zirveyi düzenlemekteki temel amacımız üreticiden tüketiciye kadar uzanan değer zincirinin tüm halkalarının daha dinamik daha verimli ve uyumlu çalışması için gerekenleri ortaya çıkarmak, sorunların giderilmesini sağlamak. Hedefimiz “YEREK GÜÇ KÜRESEL VİZYON” mottosu ile hayata geçirdiğimiz bu zirvenin 2 yılda bir yapılıp uluslararası bir statüye getirebilmek. Süt sektörü, Türkiye’nin en geniş ve en köklü alanlarından birisi. Üretimden tüketime kadar her aşamada bilimsel yaklaşım, izlenebilirlik ve kalite odaklı çalışma artık tartışmasız bir zorunluluk. Sektör olarak elbette zorluklarımız var. Artan üretim maliyetleri, iklim değişikliğinin etkileri, yem ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar, uluslararası rekabet… Ama şunu çok iyi biliyoruz: Bu ülkenin süt sektörü, her dönem koşullara uyum sağlayarak ayakta kalmayı başardı. Bugün de yeni çözümler üretme zamanı. Verimliliği artıran teknolojiler, kayıpları azaltan yöntemler, üreticiyi güçlendiren modeller, gıda güvenliği ilkeleri çerçevesinde tüketicilerin süt ürünlerine erişimini temin edecek uygulamalar… Ulusal Süt Zirvesi bu nedenle büyük önem taşıyor; Buradan çıkacak her fikir, üreticinin cebine, sanayicinin fabrikasına, tüketicinin sofrasına dokunacak kadar gerçek bir etkiye sahip olacak” dedi. Zirve kapsamında interaktif paneller, fuar alanı, sosyal etkinlikler ve medya görünürlüğü gibi pek çok fırsat sunuluyor. Türkiye’nin dört bir yanından gelecek olan sektör temsilcileri ve uluslararası katılımcılar, sektördeki yenilikleri paylaşarak süt endüstrisinin geleceğini şekillendirecek. Yerel Güç, Küresel Vizyon temasıyla düzenlenecek zirve, sektöre yön veren önemli bir platform olarak öne çıkıyor.

Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatının Yüzde 47’si Ege Bölgesi’nden Haber

Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatının Yüzde 47’si Ege Bölgesi’nden

Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, 2024 yılı ekim ayında 156 milyon dolar olan ihracatını 2025 yılı ekim ayında yüzde 15 geliştirme başarısı gösterdi. Ekim ayında, su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörünün Türkiye genelinde ihracatı yüzde 4’lük artışla 366 milyon dolardan 382 milyon dolara ilerledi. 2024 yılı ekim ayında Türkiye’nin su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatından yüzde 42 pay alan Egeli ihracatçılar, bu oranı 2025 yılı ekim ayında yüzde 47’ye yükselttiler. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, 2025 yılı ekim ayında ve ocak – ekim döneminde Türkiye ortalamasının üzerinde ihracat artışına imza attıklarını vurguladı. Ege Bölgesi’nin ihracatından su ürünleri sektörü yüzde 80 pay aldı Ekim ayında yaptıkları ihracatın alt sektörler bazında kırılımı hakkında da bilgi veren Girit, “Su ürünleri sektörümüz 143 milyon dolarlık ihracatla gururumuz olmayı sürdürdü. Birliğimizin toplam ihracatının yüzde 80’ini tek başına su ürünleri sektörü yaptı. Kanatlı sektörümüz 14,5 milyon doları yumurta, 13,2 milyon doları kanatlı eti olmak üzere 27,6 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Süt ve süt ürünleri sektörümüz 4 milyon dolarlık ihracat yaparken, bal ihracatımız 1,4 milyon dolar oldu. Kırmızı et, sakatatlar ve canlı hayvan ihracatımızdan 3 milyon dolar döviz geliri elde ettik” şeklinde konuştu. 2026 yılında yasaklar olmazsa aylık bazda 200 milyon dolar ihracata ulaşabiliriz 2026 yılında Türkiye’de dezenflasyon politikalarının sonuç vermesini ve enflasyon rakamlarıyla döviz kurları arasındaki makasın kapanmasını beklediklerini paylaşan Girit şöyle devam etti: “Türkiye dünya genelinde pahalı ülke imajını kırabilirsek, iştigal sahamızdaki ürünlerde fon ve ihracat yasakları gelmezse 2026 yılında aylık 200 milyon dolar ihracat performansına ulaşabiliriz.” İhracat yapılan ülke sayısı 90 oldu Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, ekim ayında 90 ülkeye su ürünleri ve hayvansal mamuller ihraç ederken ilk sırada 30 milyon dolarla Rusya yer aldı. 2024 yılı ekim ayında Rusya’ya 23,6 milyon dolar olan ihracatımız yüzde 27 artış gösterdi. İtalya’ya su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatımız yüzde 44’lük artışla 16 milyon dolardan 23 milyon dolara ilerledi ve İtalya zirve ortağı oldu. Zirvenin üçüncü basamağında 21,8 milyon dolarlık ihracatla Yunanistan yer aldı. Bu ülkeleri 18,4 milyon dolarla İngiltere ve 18,2 milyon dolarla Hollanda izledi.

Süt Sektörü Ulusal Süt Zirvesi’nde Buluşuyor Haber

Süt Sektörü Ulusal Süt Zirvesi’nde Buluşuyor

2009 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren Ulusal Süt Konseyi (USK), bu yıl düzenleyeceği Ulusal Süt Zirvesi ile sektörde yepyeni bir dönemin başlangıcına imza atacak. Üç gün boyunca sürecek zirvede, süt üreticilerinden sanayicilere, yem ve perakende sektöründen, kamu temsilcileri ve sektör tedarikçilerine kadar süt sektörünün tüm paydaşları bir araya gelecek. “Yerel Güç, Küresel Vizyon” temasıyla gerçekleştirilecek Zirve, Türkiye süt endüstrisinin geleceğine yön verecek kapsamlı bir programla, sektörün tüm bileşenlerini aynı çatı altında buluşturacak. Ulusal Süt Konseyi Sektörün Geleceğine Yön Veriyor Ulusal Süt Zirvesi; bilgi paylaşımı, yeni iş birlikleri ve uluslararası bağlantılarla, Türkiye’yi süt ürünleri ihracatında bölgesel bir merkez haline getirme hedefinde önemli bir adım olacağını belirten Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Can; “Zirve programı kapsamında alanında uzman akademisyenler, kamu temsilcileri ve sektörün öncü markalarının yöneticileri üç gün boyunca aynı sahneyi paylaşacak. Süt değer zincirinden regülasyon ve kalite süreçlerine, markalaşmadan küresel rekabete kadar birçok başlık, sektörün deneyimli isimleri tarafından ele alınacak. Katılımcılar, paneller, interaktif oturumlar ve özel forumlarla hem bilgi paylaşımında bulunacak hem de sektörde yeni iş birliği fırsatlarını değerlendirme imkânı bulacak.” dedi. “Süt Sektörünün Geleceğini Ortak Akılla Şekillendiriyoruz” Süt, ülkemizin tarımsal üretim gücünün ve kırsal kalkınmanın en önemli dinamiklerinden biri olduğunu belirten Can; “Bu anlayışla, sektörün tüm paydaşlarını ortak hedefler doğrultusunda buluşturuyoruz. Ulusal Süt Konseyi olarak 2009 yılından bu yana, sektörün sürdürülebilir büyümesi, üretici refahının artırılması ve tüketiciye güvenli, kaliteli süt ürünleri ulaştırılması adına çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye, süt üretiminde istikrarlı büyümesini sürdürürken, ihracatta da bölgesinin önemli bir aktörü olmasını hedefliyoruz. Ulusal Süt Zirvesi’ni bu potansiyeli daha ileri taşımak, sektörün tüm paydaşlarını aynı hedef doğrultusunda bir araya getirmek için düzenliyoruz. Etkinlik süresince geleceğin üretim teknolojilerinden ticaret politikalarına, markalaşmadan sürdürülebilirliğe kadar geniş bir yelpazede konular ele alınacak. Sektörün gündeminde dijital dönüşüm, verimlilik, çevreye duyarlı üretim, kadın üreticilerin sektördeki rolü, hayvan refahı, iklim değişikliğinin etkileri ve yeni nesil beslenme trendleri yer alacak. Biz bu zirveyi yalnızca bir buluşma noktası olarak değil, aynı zamanda sektörümüzün geleceğini şekillendirecek bir vizyon platformu olarak görüyoruz. Ulusal Süt Zirvesi’nde kurulacak iş birlikleri ve ortaya çıkacak fikirlerin, Türkiye’yi süt ve süt ürünleri ihracatında bölgesel bir merkez haline getirme hedefimize güçlü bir ivme kazandıracağına inanıyoruz.” açıklamalarında bulundu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Tüketici Deneme Yanılma Riskini Almak İstemiyor Haber

Tüketici Deneme Yanılma Riskini Almak İstemiyor

Teksüt Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Özmen’e göre gıda sektöründe fiyat rekabetinin ötesine geçen bir döneme girildi. Tüketici artık daha çok güven ve kalite arayışında. Deneme yanılma riskini azaltmak istiyor. Özellikle gıda gibi doğrudan sağlığı ilgilendiren kategorilerde marka güveni her zamankinden daha belirleyici hale geldi. İstikrarlı üretim yapan, aynı kalite düzeyinde devamlılık sağlayabilen, hijyen standartlarını şeffaf biçimde sürdüren markalar öne çıkıyor. Fiyat tek kriter değil, istikrarlı kalite tercih ediliyor Ekonomik koşulların tüketici alışkanlıklarını değiştirdiğini belirten Özmen, fiyatı biraz yüksek olsa da kalitesiyle güven veren markalı ürünlerin daha fazla tercih edildiğini vurguladı: “Alım gücü azalan tüketici deneme-yanılma riskini azaltmak; parasının tam karşılığını almak istiyor. Özellikle süt ve süt ürünleri gibi günlük tüketimde olan kategorilerde ürünün lezzet, tazelik ve raf ömrü açısından istikrarlı olması büyük önem taşıyor. Tüketici artık daha ucuz ama değişken ürün yerine, her zaman aynı kaliteyi sunan markaları seçiyor.” Kaliteden ödün veremeyiz Teksüt’ün başarısının temelinde değişmeyen kalite anlayışı bulunduğunu belirten Özmen, üretim süreçlerindeki titiz yaklaşımı şöyle özetledi: “Bizim için en önemli ilke “evimize götürmediğimiz hiçbir ürünü satışa göndermiyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki başarı fiyatla değil, kaliteyle oluyor.” Samimi ve güven veren yaklaşım Teksüt’ün tüketiciyle kurduğu bağda sıcaklık ve samimiyetin önemli bir rol oynadığını ifade eden Özmen, “marka deneyimine çok önem veriyoruz. Tüketicinin Teksüt ürününü rafta gördüğünde ne hissettiği, sofrada nasıl bir güven duygusu yaşadığı bizim için esas başarı göstergesi” dedi.

Tetra Pak, Avrasya Ambalaj Food-Tech 2025’te İnovasyonu Zirveye Taşıdı Haber

Tetra Pak, Avrasya Ambalaj Food-Tech 2025’te İnovasyonu Zirveye Taşıdı

Tetra Pak, 22–25 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Avrasya Ambalaj Food-Tech 2025 fuarına katılarak, yenilikçiliği ve işlevselliğiyle öne çıkan paketleme çözümlerinden ileri teknoloji proses ekipmanlarına uzanan geniş ürün portföyünü sektör profesyonelleriyle buluşturdu. Ambalaj ve gıda teknolojilerindeki en son yeniliklerin buluşma noktası olan fuarda, Tetra Pak gıda işleme ve paketlemede inovasyonun sınırlarını zorlayan çözümleriyle ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Tetra Pak Türkiye, İran, Kafkasya ve Orta Asya Bölgesi Genel Müdürü Eliseo Barcas, “Avrasya Ambalaj Food-Tech 2025 fuarı, alanında bölgenin en prestijli ve etkili buluşmalarından biri olarak, sektörün güncel trendlerini ve inovatif çözümlerini yakından takip edebileceğimiz benzersiz bir platform sunuyor” diyerek şunları ifade etti: “1972’den bu yana Türkiye’de kesintisiz faaliyet gösteren ve yarım asrı aşkın deneyimimizle sektöre değer katan bir şirket olarak, bizim de bu fuara katılımımız oldukça önemliydi. ‘İnovasyon Burada Başlar’ mottosuyla katıldığımız bu fuarda, her biri alanında en iyisi olduğunu kanıtlamış gıda işleme ve paketleme çözümlerimizle sektördeki inovasyonlara ilham vermenin yanı sıra yeni iş birliklerine ve stratejik ortaklıklara kapı aralamak için de çok sayıda verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Tetra Pak olarak, inovatif ve sürdürülebilir çözümlerimizle sektörde fark yaratmaya ve ‘İyi olanı korur’ marka vaadimiz doğrultusunda gıdayı her yerde güvenli ve erişilebilir hâle getirmek üzere çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” Tetra Pak’ın Avrasya Ambalaj Food-Tech’te tanıttığı çözümler Sektördeki en çeşitli paketleme portföylerinden birine sahip olan Tetra Pak, bu fuarda da kullanıcı dostu tasarımları, yüksek işlevselliği ve rafta dikkat çeken görünümüyle, onlarca yıldır üreticilerin ve tüketicilerin bir numaralı tercihi olan paketleme çözümlerini ön plana çıkardı. Yenilikçi, akıllı ve çevreye duyarlı bu paketleme çözümleri, sıvı gıda ve içeceklerin tadını, görünümünü, dokusunu ve kalitesini korurken, her gün milyonlarca insanın güvenli ve taze gıdaya ulaşmasını sağlıyor. Tetra Pak, fuarda, süt ürünleri, içecekler ve dondurma gibi kategorilerde üstün verimlilik ve gıda güvenliği sağlayan proses ekipmanlarını da tanıttı. Şirketin onlarca yıllık deneyimiyle geliştirdiği UHT süt işleme, yüksek parçalayıcı mikserler ve dondurma freezer’ları gibi proses ekipmanları, gıda işleme sürecinde üstün kalite, güvenlik ve verimlilik sağlıyor. Gıda işleme alanındaki uzmanlığını yeni alanlarla genişletmeye devam eden Tetra Pak, bu fuarda hazır ve toz gıdalar ile soslara yönelik genişleyen portföyünü de tanıtarak yenilikçi çözümlerini sektör profesyonelleriyle buluşturdu. Tetra Pak’ın sektörde fark yaratan bir diğer yönü ise müşterilerine tüm yaşam döngüsü boyunca verimliliği, kârlılığı ve çevresel performansı en üst düzeye çıkaran yüksek performanslı entegre tesis çözümleri sunması oluyor. Sadece bir ürün tedarik etmenin ötesinde proaktif, zamanında ve kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş bir servis desteği sunan Tetra Pak, sürekli iyileştirme ve gelecek odaklı çalışma stratejisiyle müşteri deneyimini en üst düzeye çıkarıyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

İleri Yaşta Sağlıklı Beslenmek Bilişsel Fonksiyonları Koruyor! Haber

İleri Yaşta Sağlıklı Beslenmek Bilişsel Fonksiyonları Koruyor!

İleri yaşlardakilerin beslenmede dikkat etmesi gereken bazı noktalar olduğunu dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Günlük 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimi, ‘gökkuşağı gibi beslenmek’, vitamin ve fitokimyasallardan zengin beslenme için önemli. Süt ve süt ürünleri, kemik sağlığı için hayati rol oynar. Az yağlı kırmızı ve beyaz etler, yağlı balıklar ve kurubaklagiller kaliteli protein kaynakları olarak beslenmede yer almalı.” dedi. Tam tahılların, posa ve B vitamini ihtiyacını karşılayarak bilişsel fonksiyonların korunmasına destek olduğunu da vurgulayan Yiğit, zeytinyağı, ceviz, badem gibi bitkisel yağların kalp-damar sağlığı için günlük beslenmede mutlaka bulunması gerektiğini aktardı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sağlıklı yaşlanma ve ilerleyen yaşlarda sağlığı korumak için beslenme önerileri paylaştı. Fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme, ilerleyen yaşlarda kilit rol oynar! Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre Avrupa'da 65 yaş üstü bireylerin sayısının 15 yaş altı bireylerin sayısını geçebileceğinin öngörüldüğünü aktaran Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu raporlarda fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenmenin kilit bir rol oynadığı belirtiliyor.” dedi. İlerleyen yaşlarda yetersiz beslenmeye bağlı olarak zayıflık, obezite, kemik kırıkları, bilişsel fonksiyonlarda azalma/demans gibi sağlık problemlerinin daha sık görülebildiğini ifade eden Yiğit, “Bu dönemde, beslenmede dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var.” şeklinde konuştu. Süt ürünleri, tam tahıllar ve kaliteli protein kaynaklarına beslenmede mutlaka yer verilmeli! Besinler süt, protein, tahıl, sebze-meyve ve yağ olarak beş gruba ayrıldığında özellikle kalsiyumdan zengin olan süt grubunun kemik kırıklarının önlenmesinde hayati önem taşıdığını vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Bu nedenle ilerleyen yaşlardaki her birey; günlük toplamda 2-3 porsiyon yoğurt, peynir gibi protein, kalsiyum ve fosfor kaynaklarına beslenmelerinde yer açmalı. Yoğurt tüketimi özellikle ilerleyen yaşlarda oluşan uyku bozukluğu sorunlarına da yardımcı olur.” dedi. İleri yaşlarda belli porsiyonlarda az yağlı kırmızı ve beyaz etlere, Omega 3 kaynağı olan yağlı küçük balıklara, kuru baklagil gibi bitkisel kaynaklı proteinlere yönelmekte fayda olduğunu kaydeden Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak kurubaklagillere gaz şikayetlerini arttırması nedeniyle dikkat edilmeli. Kurubaklagilleri pişirmeden önce suda bekletmek, haşlarken kimyon eklemek gaz şikayetlerini azaltabilir. Vücudun kan şekeri dengesini sağlayabilmesi, kabızlık şikayetlerinin yaşanmaması için posa ihtiyacı da unutulmamalı. Bu nedenle tam buğday unundan yapılmış ekmekler, siyez, karabuğday gibi tahıllar günlük beslenmede mutlaka bulunmalı. Unutmayın bu dönemde vücut bilişsel fonksiyonlar için B vitaminlerine de ihtiyaç duyar ve bunların en iyi kaynakları arasında tam tahıllar vardır.” Gökkuşağı gibi beslenmek, sağlıklı yaşlanma için önemli! Günlük toplamda 5 porsiyon sebze ve meyve tüketiminin ilerleyen yaşlarda elzem olduğunun altını çizen Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Sebze ve meyveler fitokimyasallardan, beta karotenlerden, A ve C vitaminlerinden oldukça zengindir. Bu nedenle tek öğünde farklı renklerde sebze ve meyvelerin bulunması, yani ‘gökkuşağı gibi beslenmek’ kavramı oldukça uygun.” dedi. Özellikle ilerleyen yaşlarda kalp damar sağlığının korunması, kronik hastalıkların önlenmesi için kullanılan yağın çeşidi ve miktarına da dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Yiğit, “Günlük olarak beslenmede zeytinyağı, kavrulmamış fındık, ceviz, badem gibi bitkisel yağlar mutlaka bulundurulmalı. Eğer diş problemleri yaşanıyorsa bu kuruyemişler meyve veya yoğurt ile birlikte, küçük parçalara bölünerek, yumuşatılarak da tüketilebilir.” diyerek sözlerini tamamladı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.